Öğlum: Öykü

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,522
Tepkime Puanı
193
Puanları
63
Yaş
50
Ağrı içinde uyandım. Nerdeyim ben? Etrafımda bem beyaz mobilyalar vardı. Hastane odasında olabilirmiyim ki? O anda, başım ağrımaya başladı. Kollarıma baktım. Hep yaralarla doluydu, ve kesikler çok derindi.*
Beyaz önluklu bir doktor kapıyı açtı ve içeriye girdi. Yatağmın ucuna oturdu.*

'Yağmur hanım, kötu haberlerim var,' dedi.
'Noldu? Ben nerdeyim? Kocam nerde, oğlum nerde?' diye sordum. Çok korkmaya başladım.*
'Yağmur hanım, dün akşam çok kötü bir araba kazası geçirdiniz. Kocanız Serkan vefat etti, ve oğlunuz Toprak bir gözunu kaybetti.'

Ağzım açik kaldı. Şarıl şarıl ağlamaya başladım. Neden kötü şeyler hep iyi insanlara oluyor?

'Oğlum... oğlum nerde?' diye yine ağlamaya başladım. Sanki tüm dünyam kararmıştı.*
'Toprak, Toprak nerdesin oğlum?' diye bağırmaya başladım.
'Oğlunuz Toprak yoğun bakımda, sağlıklı, merak etmeyin.*
'Onu görmek istiyorum. Şimdi.'*

Doktorla beraber, hiç konuşmadan uzunca bir koridordan yürüdük. Duvarlar benim suskunluğumu anlatıyordu sanki. Hızlı adımlarla odaya ulaştık.*

Oğlunuz içerde,' dedi doktor.*
Endişe içinde kapıyı açtım. Oğlum odada sessiz, sakin yatıyordu. Yatağına oturdum ve onu izlemeye başladım. Canım Toprağmın sol gözü bandajlıydı, etrağfında hep borular ve serumlar vardı.*

'Doktor bey, Toprakla beni biraz yanlız bırakabilirmisiniz?'
'Taabiki Yağmur hanım.'

Doktor odayı terk ettiği an, yine ağlamaya başladım. Oğlum daha 2 yaşındaydı, tek gözlümu büyüecekti? Böyle birşeyin olmasına izin veremem. Ona bakınca, kendimi suçluyorum çünkü kendim yapmışım gibi hissediyorum. Ve bu da beni çok üzüyor. Tek yapabileceğim şey ona kendi gözumu vermek. Sakıncalı bir iş, ama böyle ameliyatlar her zaman gerçekleşebilir, ve oğlumun iki gözlu olması lazım. Doktora bu fikrimi anlatım, ama bana sanki çıldırmışım gibi baktı.*

'Yani siz tek gozlümu olmak istiyorsunuz?'
'Oğluma yardım edebilirse, onun için her şeyi yaparım.'

Ertesi gün, nakli gerçekleştirildi.

Toprak şimdi 12 yaşında, sağlıklı ve mutlu. Ama ben tam tersiyim. Onu hep okulda utandırıyormuşum. Ama umrunda değilim. O benim canımi nasıl beden nefret edebilirki? Oğlumun okuluna vardım. Orada arkadaşlarıyla bekliyordu. Onu okuldan alıp, eve götürecektim. Oğlum utanç içinde başını eğildi.*Onun yanına varmaya başladığımda, arkadaşları bana gülmeye ve işaret etmeye başladı. Yanına geldiğimde Toprak bağırmaya başladı.*

'Neden hep beni utandırıyorsun Anne? Keşke hayatımdan çıksani ve bir daha gelmesen!' diye arkadaşlarının yanında bağırdı. Çok sinirlendim. Yüzüm ateşler içinde kızgınlıktan yanmaya başladı.*
'Eve gidiyoruz. Şimdi,' diye elinden tutum ve onu çekmeye başladım.

Arabaya bindik ve eve varana kadar konuşmadık. Toprak galiba benden hiç özur dilemiyecekti. Çok üzülmüştum, ağlayacak gibi hisseediyordum kendimi. Acaba Toprağa neden tek gözlu olduğumu anlatsamıki? Ama bunu anlamıyacağına biliyordum. Bu yaşta yalan söylediğimi sanacak...

15 SENE SONRA...

Toprağı 7 senedir görmuyorum. Onu inanılmaz halde özluyorum. O 20 yaşındayken evden taşındı, ve beni bir daha görmek istemedi. Şimdi 50 yaşındayım, ve oğlumu son kez görmeye gittim. Onun çocukları kapıyı açtı, ve çığlık attılar. Benden kortular. Toprak kapıya geldi, ve 'bir daha gözum görmesin seni,' dedi. Anlatmamı izin verseydi, ona neden tek gözlu olduğumu anlatacaktım. Ve şimdi burada oturuyorum, evimde, Toprağa mektup yazıyorum...

Toprak,

Oğlum, seni ne kadar çok sevdiğimi anlatamam. Ama sen beni hiç sevemedin. Ve hiç sevmiyeceksin. Seni bir kez daha görmek istedim, çünkü seninle konuşmam lazımdı. Benim beyin kanserim var oğlum, ve çok yaşam sürem kalmadı. Bu mektubu aldığında heralde ölu olacağım. Sana neden tek gözlü olduğumu anlatacaktım Toprak, ama beni hiç anlayamıcağnı biliyordum..

Sen iki yaşındaydın, ve babanla yemekten dönüyorduk. O gece, araba kazası geçirdik, ve baban öldu. O gece ben gözumu kaybetmedim, sen kaybetin. Kendi sol gözumu sana verdim, ve ben tek gözlu kaldım. Bunu çok önceden anlatmak istedim sana, ama benden o kadar nefret ediyordunki, bana inmayacağını biliyordum.

Elveda Toprak.

Annen.*

Posta office'e vardım, ve mektubu yolladım. Başım ağrımaya başladı. Yere düştüm, ve nefes almaya çalıştım, ama bu artık mümkün değildi. Ben. Öluyordum.*

SON.*

Yazar: Sibel Dilcan
 
Tekerlekli Sandalye
Üst