Ötenazi isteyen Tuğrul Hoca hakkında

  • Konuyu başlatan ENB ESKİÜYESİ
  • Başlangıç tarihi
E

ENB ESKİÜYESİ

Guest
duyduk ki bir hocamız bu ülkede ötenazi istermiş devletten. insanca yaşanmayınca ölmek daha onurlu olurmuş. üstelik devlete gorevini hatırlatırmış... hatta engelli sorunlarına dikkat çekermiş...

olmadı hocam olmadı. hani sen ki bir öğretmensin. hangi ülkede yaşadığını da bilirsin.
yaptığın bu eylemle gündeme ölümü taşıdın sadece be hocam!
engellilerin mücadelesine ölümü yakıştırdın be hocam!

bu mucadeleden habersiz olduğun öyle belli ki!

bu ülkede sakatlar için "böyle yaşayacağına ölsün" diyorlar. başkasına bağımlı olmayı acınası bir hal olarak görüyorlar. inan hocam, en kolay hep ölümü yakıştırıyorlar.
gazetelere bak bir hocam...
burada tartışılan engelli sorunları mı ötenazinin kendisi mi?
hangi gazete boyle kendi vatandaşına insanlık degrleri dışında yaşamı reva gormuş bir devlete sövüyor şimdi?
sadece çektiğin acılara zorluklara "tabi ki zor bir yaşam" diyorlar..."kendi bilir" diyorlar. ya da "günah" diyorlar...

herkes atlamış ötenaziye...
sakatlar için "ölsün de bari kurtulsun" diyen anlayış haklı çıktı yani!

gündemde bugün hocamızın yaşadığı zorluklar var. sakatlığı var. acısı var. çektikleri var. ve artık onurlu birşekilde ölmek tabiki hakkı...

öl hocam öl... buyur ölümün kutlu olsun...
böyle yaşacağına "öl de kurtul" diyorum ben de artık!

sen de kurtul!
bu toplum da kurtulsun!
suçlunun ta kendisi devlet de kurtulsun!
 

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,522
Tepkime Puanı
193
Puanları
63
Yaş
50
Tuğrul Hoca gerçekten ötenazimi istiyor yoksa Türkiye’de sakatların yaşadıkları sorunları dile getirmek için ötenazi isteğini dikkat çekmek için mi kullanıyor?

Bence ikincisi. Ve böyle yapmakla gayet de iyi bir iş yapıyor. Tuğrul Hoca’yı belki 10 TV programında izlemişimdir hemen hepsinde devletin ötenazi konusuna izin vermemesinden çok sakatların yaşadıkları ekonomik sorunları, omurilik felçlilerin yatak yaralarının olmaması için havalı yatak ve bunun gibi medikal ürünlerin devlet tarafından kendisine verilmediğini bu ve benzeri ürünleri alabilmek için tefeciye bile gittiğini anlatıyordu. Tabi tüm bunları milyonlarca kişinin izlediği tv kanallarından söyleyince eminim ki mesaj da gerekli yerlere gidiyor.

Tuğrul hoca ötenazi konusunu hiç dillendirmeseydi bu kadar tv kanalına gazete manşetlerine taşınıp sakatların sorunlarını dile getirebilir miydi sizce? Elbette ki hayır Tuğrul hoca kitlelere ulaşmak için medyanın dikkatini çekecek bir yöntem bulmuş. İyide etmiş böyle yapmasaydı ağzıyla kuş tutsa bile sakatların sorunlarını bu ölçüde dile getiremezdi.

Zaten biraz aklı başın da olan biri Tuğrul hocanın sözlerini dikkatle incelediğinde tüm çabasının bu olduğunu anlıyor.

Tuğrul hoca ’Ya insanca bir yaşam ya onurlu bir ölüm’ diyerek hemen arkasından ekliyor “ bu ülkede 100 binden fazla omurilik felçli ölüme terk edilmiş durumda. Tuvalet ihtiyacımı karşılamak için tuvalet sandalyesi kullanmam lazım ama devlet bunların parasını ödemiyor. Vücudum yara olmasın diye havalı yatak aldım devlet bunun da parasını ödemiyor. 26 yıl resim öğretmenliği yaptım. En sonunda devlet sahip çıkmayınca ’Ya insanca bir yaşam ya onurlu bir ölüm’ dedim.

En sonun da devlet sahip çıkmayınca (cümleye dikkat) yani ötenazi isteği sakatlığının yaşamına getirdiği acı, hareket kısıtlığından değil “devletin sakatlara olan duyarsızlığından kaynaklandığını vurguluyor.” Ve böylece müthiş bir toplumsal farkında lık yaratıyor...
 
E

ENB ESKİÜYESİ

Guest
peki bu muthiş toplumsal farkındalıklar ne? nasıl bir toplumsal farkındalık oluştu sence?

tuğrul hoca trafik kazası geçirdikten hemen sonra hiç iyileşemeyeceğini duyunca ötenazi istemiş aslında. ama eşi en azından iki sene sabret demiş. bu iki sene içinde tuğrul hoca bir de şartlarla savaşmaya başlamış. engellilerin sorunlarıyla tek başına kalmış.
bu süreçte ölüm istemesinin sebeplerini sıralamış. bagımlı olduğunu. bu bagımlılıktan kurtulmak için uygun seçenekleri devletin sunmadıgını ailesiyle debeleştiğini soylemiş. ekonomik açıdan baya sorun olmuş hrşey. ve devlet burada her sakata yaptıgı gibi ona da duyarsız davranmış.
şimdi butun bu sorunlara dikkat çekmek için ötenazi istiyormuş.
peki bunca duyarsız bir topluma ve devlete karşı ötenazi isteğiyle bu topluma ne katacak?
tartışılan engelli sorunları ise ötenazi sayesinde engelli sorunlarında konuşulmayan ne konuşuldu ki?
ne farkındalık yarattı halil?

ne farkındalık yaratacak?
bunları soyler misin?
millet neyi tartışıyor sence?
engelli sorunlarını mı? "bunlara nasıl çözüm buluruz"u mu?
yoksa ötenazi bir hak mıdır? acaba tuğrul hocanın isteği doğru mu? bunları mı tartışıyor?
baksana çözüm bulunmuş gibi...
isviçre atlamış hemen çözüm olarak
bakalım kim öldürecek hocamızı?

ha dikkat çekiyor engelli sorunlarına. bu sayede bo bol engellilerin sorunu konuşuluyor.
çözüm için ne konuşuluyor peki?
"ötenazi için neler yapılabilir?"
"ya hakkı adamın ya. onca insanlık dışı yaşa sen gel de ölmek isteme!"
haklı adam ya! işi çok zor!" "sakatlar için boyle şartlarda yaşamak zulüm"
...
niye ille de ötenazi gundemde sadece?
toplumu ilgilendiren bir sorunla karşı karşıyaysak o halde diğer engelliler nolacak?
etekleri mi tutuştu medyanın ya da devletin ya da toplumun şimdi?
diğer engelliler de ölüme terkediliyor diye!

kendi bilir yani bireysel bir eylemdir geçiniz efendim!
medyanın da aradığı bir haberdir sadece!
gerisi umurunda bile değildir!
bu toplumun da!
kaldı ki sakatlık, ölümü istemek için zaten haklı bir sebeptir daima bu toplumda!
sakatları ortak bir yaşama dahil etmek gbi bir sorunu yok bu toplumun!
 

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,522
Tepkime Puanı
193
Puanları
63
Yaş
50
Görsel ve yazılı medyanın insanları ve daha önemlisi yetkili kişiler üzerinde yaptıkları haberlerle ne ölçüde bir baskı unsuru olduğu herkesin malumu bunun örneklerini uzun uzun anlatmaya gerek yok.

Tuğrul hoca zeki bir insan ve medyanın bu gücünden haberi var elbet.
Sakatların sorunlarına dikkat çekebilmek için “ötenazi” konusunu dile getirerek medyada yer almaya çalışıyor.

Bir yandan ötenazi diyerek diğer taraftan insanca yaşamam için devlet bana yeterli olanakları sağlamıyor, bu ülkede binlerce omurilik felçli milyonlarca başka sakatlığı olan kişi onlara layık görülen bu onursuz yaşam şartların dan dolayı ötenazi yi ölümü seçmeye zorlanıyor demek istiyor.

Ve işte burada tamda burada bu adamı izleyen okuyan kişiler “yahu bu insanlar ne kadar da zor durumdaki ölümden başka çare bulamıyorlar.” Diyerek kafalarını ellerinin arasına alıp düşünüyorlar. Toplumsal farkın dalık yaratmaktan kastım buydu.

Tuğrul hoca milyonlarca sakat tan binlerce o.felçliden biri Tuğrul hoca kadar hangi sakat medyada bu kadar yer bulabiliyor yada topluma ve devlet kademelerine mesaj gönderebiliyor?

Dediğim gibi Tuğrul hoca zeki bir insan medyayı kullanıyor iyide ediyor. O böyle yapmasa sakatlar bu ölçüde medyanın gündeminde yer alamazdı.
 
E

ENB ESKİÜYESİ

Guest
peki bunları anlamamışlar mı sence halil? yaşadıkları zorlukları öyle bir görmüş ki toplum bak ne yapıyor
sakat diye kızını/oğlunu vermiyor.
sakat diye işe almıyor.
sakat diye ev vermiyor.
sakatlar gelemez diye marketi,sinemayı,yolu,binaları düzenlemiyor.
sakat evden nasılsa çıkamaz diye şehri düzenlemiyor.
sakat yaşayıp da ne yapacak diye araçları temin etmiyor.
sakat ne yapacak bilgisayarı?
ne yapacak sevgiliyi?
ne yapacak evi?
ne yapacak şehri?
ne yapacak sakat alış verişi?
yaşam hakkı tanınmıyor sakata bu şehirlerde!
onlar bir kader kurbanıdır sadece. ve acırsın sadece. ya da yardım edersin sadece.

tuğrul hoca bunlaı doğruluyor işte.
yaşamımız "oyle zor ki" diyor...ölmekten başka seçenegim yok diyor.
e toplum da "zor" diyor bunu biliyor.
şimdi ölüm korkusuyla mı uyanacak yani!
sakatların ölmesi sanki umurunda toplumun!

bunla hiç ilgilenmiyor ki!

tamam yaşasın yaşasın da bizden uzakta kendince yaşasın diyor.
tugrul hoca gibiler ise ancak acımak için bir malzemedir.

ve tek bir adı vardır bu olayın.
helal be! hiç olmazsa onurlu bir şekilde ölecek!
e zaten toplum da onurlu bir ölümü yakıştırıyor sakata

bari kendi yaşamının zorlugunu kabul et ve sus!
öl! diyor.

bu şehirlerde sana gore bir yer yok.
"kardeşim sen yaşasan nolacak" diyor.

evet onaylıyorlar sakatların zorlugunu. yaşamlarının zorlugunu!
hak verdikleri için daha bebekken kürtaj ediyorlar!

hak veriyorlar!
sakatlara sor!
hangi sakat sakat olarak yaşamak ister!

engellilerin nasıl zor yaşadıgını topluma anlatmana gerek yok halil!
inan çok iyi biliyorlar!
ve o yuzden acıyarak bakıyorlar sakatlara ya!

şimdi nasıl bir farkındalık yaratabilir?

bir acıyı daha derinden duyacaklar!
ama içlerinde ne diyecekler?
"ya yaşasa nolacak ki kardeşim şunun hayatına baksana!
bu da yaşam mı ki?"

"yemegini kendin yeme!
tuvaletine kendin çıkma!
bebek gibi yaşa!
zor kardeşim zor bu hayat!"

burada kimsenin aklına kendisi, toplum, devlet gelmez!

çünkü öne çıkan dram belli!
o da sakatların yaşadığı zorluklar!

yahu sandalyeyle yaşanır mı halil?
başkalarına bagımlı bir şekilde?

toplum bunlara inanmıyor ki!
yeni ne oğrenecek tvlerden?

bildiğinden başka?
bir bildiği var zaten bu toplumun!
o da sakatlık zordur zor!
 

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,522
Tepkime Puanı
193
Puanları
63
Yaş
50
Fesuphanallah.:D

Yahu Tuğrul hoca sakatlara karşı toplumsal duyarlılığı geliştirmek için eylem yapıyor dediysek bir anda bu duyarlılığı oluşturacak değil ya.

Sakatlara karşı yapılan ayrımcı, ötekileştirici tutum çok çok eskiye dayanıyor. Toplumun genlerine işlemiş bu algıyı kimse tek başına bir anda değiştiremez. Bu iş uzun soluklu bir maraton ve bizler daha işin başındayız.

İşte Tuğrul hoca’da (bana göre) işin bir ucundan tutarak devletin sosyal devlet olmanı gereği yapması gereken bir takım görevleri devlete hatırlatıyor bunu yaparken de çok çarpıcı ve zekice bir söylemle yola çıkarak şunları söylüyor:

“Yaşamımı kolaylaştıracak, beni ayağa kaldıracak cihazlar almak istedim. Ancak sosyal güvenlik kurumları bedelini ödemedi. Sürekli yattığım için kullanmam gereken havalı yatak için bile devlet 90 YTL ödedi. Ailem vücutta yara yapmayan yatağa 2 bin 500 YTL ödemek zorunda kaldı.”


´Dışarı çıkamıyor, bilgisayar kullanamıyor, sürekli sayfayı çevirecek biri olmadığı için kitap okuyamıyorum. Günde kaç kez su içersiniz. 8-10 kez. Kaç kez yemek yersiniz. Kaşığı kaç kez ağzınıza götürür getirirsiniz. Onlarca kez. Başınızı kaç kez kaşırsınız? Ben bunların her birini yapmak için birine muhtacım. Tükeniyorum. Çevremdekileri de tüketmeye başlıyorum. Bir yardımcı gerek ama bunu devlet karşılamıyor.´


Devletin sağlık politikaları zaten pasif ötanaziye itiyor. Bende bir sakat olarak yaşamımı asgari düzeyde de olsa konfora kavuşturacak şartlar devlet tarafından karşılanmadığı için ötenaziye zorlanmış durumdayım.


Tuğrul hoca cümlelerinin arasına bunları sıkıştırarak birilerine mesaj veriyor. Tabi bu talepler yazılı ve görsel basın da yer alınca işte o birileride bu taleplere duyarsız kalamıyor. Örneğin Sağlık Bakanlığı Müsteşarı bir açıklama yaparak;

Cankurt'un hayatını daha konforlu sürdürmesi için üzerlerine düşen her görevi yerine getirmeye hazır olduklarını belirterek Hastanın bir sıkıntısı varsa, bunun karşılanması görevlerimiz arasında. Görevi ihmal etmemiz söz konusu olamaz.

Diyerek gerekli düzenlemelerin yapılacağını söylemek zorun da kalıyor.

Söylemek zorun da kalıyor diyorum çünkü yazılı ve görsel basına konu olmuş bu olaya duyarsız kalamazdılar.

Eeee peki Tuğrul hoca tüm bu taleplerini “ötenazi” konusunu dile getirmeden söyleseydi sesini kitlere duyurabilirmiy di? Bana bunun cevabını verin. Daha sonra Tuğrul hocanın bu mücadelenin neresinde olduğunu konuşuruz.
 
E

ENB ESKİÜYESİ

Guest
sakatlara karşı yapılan ayrımcı, ötekileştirici tutum evet asırlar öncesine dayanıyor halil.
ama mucadele yeni başlamıyor!
o ötekileştirici ayrımcı tutuma karşı mucadele de asırlardır devam ediyor inan.
yani başında değiliz.

insanlıktan bir yük aldık...

oyuncular değişti
yerelr değişti
zaman değişti sadece.

ama savaş aynı!

hala sürüyor yani!

"bizler işin henüz başındayız" demişsin...
katılmıyorum...
onca çığlıkçıya hakaret olur bu!

herkes bu mucadeleyi ilk biz başlatıyoz sanır sadece...
oysa asırlardır sürüyor bu mucadele!

ve devam edecektir!

artık bütün ezberler tükendi!
gorduklerimiz hep bilindik ezberler!

her ezberin içinde yer aldık.

sistemin bam telini elbette yakalayacagız!
 

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,522
Tepkime Puanı
193
Puanları
63
Yaş
50
Baştan beri şu tezi savundum, Tuğrul hoca “ötenaziyi” bir eylem bicimi olarak seçti.

Herkesin anlayabileceği dilde konuşmak gerekirse, Tuğrul hoca devlete diyor ki “bana insanca yaşayacağım şartları sağlamazsan ötenazi isterim. Türkiye’de ötenazi yasaksa bende gider elin memleketinde kendimi öldürtürüm sende cümle aleme rezil olursun!”

Kısaca söylemek gerekirse hoca devleti tehdit ediyor.

—Sürekli yattığım için vücudum da yaralar çıkıyor. Yara çıkmasın diye havalı yatak almam gerekli ama param yok. sen devlet olarak bunun bedelini karşılamalısın.

—Yaşamımı kolaylaştıracak cihazlara ihtiyacım var ama sosyal güvenlik kurumu bedelini ödemiyor.

—Bana başka seçenek bırakmadığın için bende “Ya insanca yaşam, ya onurlu ölüm” diyerek “ötenaziyi” seçmek zorunda kaldım.

-Bu insani isteklerimi kabul et bende ötenaziden vaz cayayım.

Hoca mealen bunları demek istiyor.
 

kandemirabi

Üye
Üye
Katılım
Eyl 2, 2010
Mesajlar
11
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Halil abi nasıl işin başında oluyoruz? İş diye bişi kalmadı ki artık Tuğrul Hoca ötenazi ile elbetteki gerçekten ötenazi istemiyor fakat sen daha işin başındayız derken iyice bir düşünmeni rica ediyorum abi. İşin başı ne zaman olmalıydı?

Engelli sivil toplum örgütleri bu konularda her zaman girişimleri olmuştur. Hak ve özgürlüklerini her zaman savunmuştur fakat ele geçenin ne olduğu da belli olmadığı da... Bu ülkede bir işin başı neyse sonu da odur abi başka da birşey olacağa benzemiyor. Elbette ki biri çıkar gelir yapar o zaman işin başı ve sonu aynı anda gerçekleştirilir. Ben senin dediğin gibi başında olduğumuzu düşünmüyorum.
 
Tekerlekli Sandalye
Üst