Özürlü Çocuğa Sahip Olma Korkusu Ve Ailedeki Korumacı Tavır

Sağlık Teknikeri

Üye
Üye
Katılım
Haz 8, 2010
Mesajlar
1,081
Tepkime Puanı
23
Puanları
38
Hayatın ne denli zorluklarla dolu olduğunu hatırlatmamıza gerek yok, bakkalda, manavda, iş ve özel hayatın her alanında insanları sürekli zorluklar beklemektedir. Hayatın zorlu olmayan tek süreci, bebeklik dönemidir. Henüz dünyanın farkına varılmayan dönem yani. Bu dönemde istisnasız herkes mutlak mutlu, rahattır. Ancak bu dönemin sonunda, hayatın gerçekliğiyle karşılaşılır. Olgunlaşmak, hayata atılmak ve getirdiği sonuçlar, herzaman dilendiği gibi olmayabilir. Bu türlü zorluklarından biri de ebeveyn olmaktır. Her anne baba, çocuklarının önce sağlıklı sonra da hayırlı birer evlat olmalarını ister.

Bebek sahibi olmadan önce dikkat edilmesi gereken detaylar, bazen anne baba adaylarının dikkatinden bilerek veya tamamiyle istemdışı şekilde kaçmış olabilir. Genetik miras, bazen kader gibi dış etkenlerle de birleşince, bebeğin hayata başlama noktası, herkesle eşit olamayabiliyor.

Anne baba, evlatlarını kucaklarına aldığında o'nun fiziksel açıdan özürlü veya tamamiyle akıl sağlığı açısından (zihinsel engelli) sorunlu bir ömür geçireceğini öğrendiğinde, şüpesiz yıkılır. Ancak bu yıkım, tahmin edildiğinin aksine; bencilce bir düşüncenin ürünü değildir. Bu, daha çok; canndan bir parça olan ve hayata henüz yeni gelmiş olan bebeklerinin yaşayacağı zorluklara daha yolun başındayken anne ve babanın tepkisidir. Bir nev'i isyandır.

Bu, zamanla ebeveynlerin kendilerini suçlama ve daha sonrasında çocuğa karşı aşırı hassasiyet, fazlaca korumacı tavırlar ve sakınan göze çöp batması misali sürekli yanlışlar ve bu yapılanların psikolojik getirileri..

Bu tutumlar, özürlü çocuğu toplum içerisine çıkarmama, saklama gibi belirtilerle devam etse de; gerçekte bunun altında olan ana his, çocuğun adına cani gönülden çekilen üzüntüdür. Çünkü, bilinç altında bir yerlerde, hayatın acımasızlığını çok iyi bilen anne baba, çocukları için üzülmektedir. Ve, aldığı önlemler yanlıştır. Yani, toplum içerisine çıkarmadan, sürekli ona acıyarak yardım ettiklerini düşünürler. Gerçekte bu his, anne baba olmanın ötesinde; profesyonel yardımla yönetilmesi gereken bir süreci doğurur. Çünkü bu aşama, çocuğun psikolojik olarak yıpranması ve kendine olan güveni açısından tehlikelidir. Anne ve babasının özlemle beklediği, çok sevdiği bebek olduğunu hissedemeyebilir, gerçek olanı değil de anne ve babanın tedirginliğini yanlış yorumlayabilir.

Bu durumda, çocuk; zaman içerisinde olgunlaşır ve akli dengesi yerinde olan doğuştan kusurlu doğan insanlar; zanneder ki aile o'na karşı acımasız bir yaptırım peşinde. Oysa aile, o'nu bu zor hayattan korumayı planlayamamaktadır. Yanlış önlemler almaktadır. Burada, bebeğin olgunluk evresine geçtiğini görebilen anne babalar, piskolojik açıdan çocuklarıyla buluşmaya çalışmalı, doğru önlemlerin neler olduğunu öğrenmelidir. Aile, öğrenilen duyguların dışında; içsel ve kopmaz bağlarla birbirine bağlı bireylerden oluşur. Bu bireyler, birbirlerine karşı aşırı korumacı tavır içerisinde olduğunda, farkına varmadan yanlış yapabilirler. Bu durumda, olaya aile içi travma olarak değil de, öğrenilmesi gereken davranışın kaliteli hale getirilmesi hassasiyetiyle bakılmalıdır.
 
F

Fırtına

Guest
Ancak bu yıkım, tahmin edildiğinin aksine; bencilce bir düşüncenin ürünü değildir. Bu, daha çok; canından bir parça olan ve hayata henüz yeni gelmiş olan bebeklerinin yaşayacağı zorluklara daha yolun başındayken anne ve babanın tepkisidir. Bir nev'i isyandır.

engelli bir çocuğa sahip olan ebeveynlerin kaygısı çok güzel dile getirilmiş..

bebeğim özge doğduğunda yukarıdaki yazılanlar beynimde yankılandı.. kızımın yaşayacağı zorlukları düşündüm, düşündüm.........ve hala düşünüyorum.. (yaşayacağı zorlukları düşündüğümü çocuğuma hiç belli etmedim) evladımı toplumdan asla soyutlamadım.. aksine; bize bakan ''O'' bakışlara inat başımız dik, öz-güvenimiz ile topluma karıştık..

kızıma küçüklüğünden itibaren çok güzel öz-güven aşıladım.. güçlü bir kişiliğe sahip olabilmesi için elimden geleni yaptım.. bazen acımasızca eleştirdim.. kızımın iyiliği için............aşırı korumacı davranmadım.. aksine; özge güçlü bir kişiliğe sahip (genelde mantık çerçevesinde hareket eder) ablası duygusal bir kişiliğe sahip (duyguları ile hareket eder) ve ben ablasına karşı daha korumacı davranırım.. çünkü; ablasının korunmaya ihtiyacı var.. özge ye çok güveniyorum.. kolay kolay hataya düşecek bir insan değil.. kendine güvenen, mantıklı düşünen, engelini pek sorun etmeyen, çevresi geniş, kendini toplumdan soyutlamayan, kendini çok seven, sosyal bir insan..
 
Tekerlekli Sandalye
Üst