Ofis çalışanlarını bekleyen tehlikeler

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Milyonlarca insan farkında değil

Ofis çalışanlarını bekleyen tehlikeler

BEGÜM ÇELİKKOL/ HABERTURK.COM SAĞLIK HABERLERİ SERVİSİ

Milyonlarca kişi karşılaşabilecekleri tehlikelerden habersiz biçimde ofislerde çalışmalarına devam ediyor. Maddi kaygılar, kariyer isteği derken aslında pek çok hastalığı da kendi kendimize çağırıyoruz. Pek çoğumuz ise ofis ortamında çalışmaktan kaynaklanan hastalıklardan, korunma yöntemlerinden habersiziz. Ofiste yakalanabileceğimiz hastalıkları duyduğumuzda oldukça şaşırdığımızı belirterek Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Ramazan Gözüküçük'e kulak veriyoruz...

Ofis çalışanları en çok hangi enfeksiyon hastalıklarına maruz kalıyor?
Başta solunum yolları ile bulaşan enfeksiyonlar olmak üzere direk temas ile bulaşan gastrointestinal (mide barsak) sistem enfeksiyonları ve az oranda deri-yumuşak doku ve cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar görülebiliyor.

Solunum yolları ile bulaşan enfeksiyonlar özellikle hapşırma, öksürme gibi aktivitelerle ortama saçılan mikroorganizmların diğer kişiye geçmesiyle oluşuyor. Belli başlı solunum yolları ile bulaşan enfeksiyonlar tüberküloz (Verem), İnfluenza (Mevsimsel grip ve domuz gribi), Nezle, Beta enfeksiyonu, Adenovirüsler, Kızamık, Suçiçeği, Pnömoni (Zatürree) yapan mikroorganizmalar şeklinde sayılabilir.

Gastrointestinal (mide barsak) sistem enfeksiyonları ise su ve gıdalarla bulaşan tifo, dizanteri gibi bakteriler, amip, giardia gibi parazitler ile Rotavirüs ve Hepatit A gibi virüsler ile meydana gelmekte olup, dış ortamlarda canlı kalan mikroorganizmalarla ellerin teması ve el yıkamadan yeme-içme ile mikroorganizma bulaşmakta ve enfeksiyon gelişebilmektedir. Ortak kullanılan tuvaletler yada diğer bölgelerde hijyen kurallarına dikkat edilmezse birçok enfeksiyon gelişebilir.

Korunmak için ne gibi önlemler alınabilir?
Ofis ortamının havalandırılmasının iyi olması gerekiyor. Çalışanlar yakın temastan mümkün olduğunca kaçınmalı, elle-yanakla tokalaşmak yerine uzaktan selamlaşma riski azaltır.

Sadece bu kadar mı?
Tabii ki hayır. Hasta kişi iyileşene kadar birkaç gün ortamdan uzaklaştırılmalı. El yıkama alışkanlığımızın olması gerekiyor. Yemeklerden önce, herhangi bir yüzeye temas ettikten veya biriyle temasa geçtikten sonra ellerimizi mutlaka yıkamalıyız. Eğer bu imkânımız yoksa ıslak mendiller ve dezenfektan jellerden faydalanabiliriz.

Aşılar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Özellikle astım vb. kronik hastalığı olanların grip ve zatürre aşısı yaptırmaları korunmada önemlidir. Hijyen koşullarının özellikle su ve gıdaların takibinin yapılması, gıda çalışanlarının portör taramalarının düzenli yapılması gerekmektedir.

Malumunuz havalar soğudu. Ofis çalışanları kış aylarında ne gibi hastalıklarla karşı karşıya kalıyor?
Ofis çalışanlarında enfeksiyonlar dışında alerjik hastalıklar, toz yada diğer kimyasallara bağlı akciğerler ve diğer organlarda kronik rahatsızlıklar, kas iskelet sistemi rahatsızlıkları, hareket azlığına bağlı obezite ve diğer metabolik problemler, uzun süreli hareketsizliğe bağlı varis ve hemorid gibi damar problemleri görülebilmektedir.

Korunma yöntemleri nelerdir?
Ofiste havalandırma çok önemlidir. Klimaların bakımı düzenli yapılmalıdır. Ayrıca belirli aralıklarla mola verilmesi, çalışma saatlerinin aşırı olmaması önemlidir.

SADECE KIŞIN DEĞİL, YAZIN DA TEHDİT VAR
Kışın enfeksiyonlarla boğuğan ofis çalışanları yazın ne gibi tehlikelerle karşı karşıya kalıyor? Aklımıza ilk olarak klima faktörü geliyor. Bu konuda da Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof.Dr. Orhan Özturan ve Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Orhan Dalkılıç sorularımızı yanıtlıyor.

Klima çarpması denilen kavram nedir? Önlem olarak ne yapılmalıdır?
Klimadan çıkan soğuk veya sıcak havanın insan vücudunu etkileyerek oluşturduğu kısa süreli baş dönmesi, göz kararması, halsizlik, dermansızlık ve vücudun çeşitli bölgelerinde ağrılarla seyreden gripal enfeksiyon benzeri bir tablodur

. Önlem olarak klimalar doğrudan insan vücuduna karşı yönlendirilmemeli, uzun süre klimalı ortamda kalınmamalı, terli olarak klimaya karşı oturmamalıdır. Yüksek şiddette vücudumuza özellikle yüzümüze ve göğsümüze doğru yönlendirdiğiniz klima akımı, üst ve alt solunum sistemine ait birçok hastalığın ortaya çıkmasına var olan kronik rahatsızlığın tetiklenmesine ve hatta ölüme kadar varan olumsuz sonuçlara neden olabilir.

Klimanın yüz felcine yol açtığı inancı doğru mudur?
Klima havası aşırı soğuk etkisi nedeniyle doğrudan yüze gelirse veya klima akımı altında uyuyakalma durumunda yüz siniri etkilenerek yüz felci meydana gelebilir.

Klimalar burun tıkanıklığı ve sinüzit yapabilir mi?
Burun içinde çok sayıda göreve sahip konka adını verilen etler ani ısı değişimlerine cevap olarak alt solunum yollarını korumak amacıyla irileşmektedir Bu irileşme solunum havasında direnci arttırarak hava akımını azaltmakta ve burun tıkanıklığı meydana getirmektedir.

Klimaların üflediği soğuk hava solunum yolundaki lokal bağışıklık sistemini zayıflatarak virusların ve bakterilerin yerleşmesine ve çoğalmalarına neden olabilir. Gerekli kişisel dikkate uyulmadığı taktirde yaz mevsiminde dahi sinüzit olunabilir.

Klimanın çalışması ile havadaki nem oranı azalmakta ve mekanda yoğunlaşan kuru hava burun içi dokularda ve boğazda tahrişe neden olabilmektedir. Klimalar, solunum yollarının kendini temizleme mekanizmasını bozan kuru hava nedeniyle işlevini gereği gibi yapamadığı için solunum yolu hastalıkları riskini ortaya çıkarmaktadır.

Klima yolu ile bulaşan bakteriler var mıdır?
Tıpta Lejyoner hastalığı olarak anılan “Legionella” bakterilerinin neden olduğu zatürre, en sık klimalı ve merkezi sistem havalandırmanın bulunduğu kapalı ortamlarda oluşur.

Klimanın astım hastalığı üzerinde etkisi var mıdır?
Astım hastalığının alevlenmesinde rol alabilir. Bunun nedeni astımlı kişilerin havayollarının aşırı duyarlılığından kaynaklanır.

Klima kullanımı aşırı kilo aldırır mı?
Normalde bu mümkün değildir. Ancak klimalı serin ortamlarda aşırı hareketsizlik, fazla kalori alınması, ayrıca sıcak ortamlarda fazla su kaybı nedeniyle su içmek yerine kalorisi yüksek içecekler tüketilirse, indirek olarak kilo alınabilir.

Korunmak için neler yapılabilir?
Yüksek tansiyon, kalp hastalığı, diyabet, siroz, astım, böbrek yetmezliği gibi kalıcı ve ağır hastalığı olan özellikle ileri yaştaki kişiler özetle;

1-Yaz aylarında güneş altında fazla kalmamalı, özellikle güneş ışınlarının dik açı ile geldiği 11-15 saatleri arasında açık havaya çıkmamalı,
2-Bol sıvı tüketilmeli,
3-Bina içi veya araç içi klima derecesi uygun bir şekilde ayarlanmalı,
4-Klima akımı vücuda doğrudan değil dolaylı ulaşmalı, hava, cam veya yere doğru yönlendirilmeli.
5-Klima, gün içerisinde mümkün olduğunca az süre kullanılmalı ve ortamdaki nem miktarının artması için zaman zaman doğal havalandırma yapılmalıdır.
6-Filtrelerde biriken virüslerin arındırılması için düzenli olarak, klimanın bakımının ve temizliğinin yapılmasına özen gösterilmelidir.
7-Sıcak veya soğuk ortam arası geçişler ani olmamalı, ara bölmeler veya adaptasyon süreci yaşanmalı,
8-Tüm bunlara rağmen genel durumu bozulan kişiler en hızlı sürede en yakın sağlık merkezine veya hekime müracaat etmelidirler.

haberturk
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Kendi kendimize bomba atıyoruz!

Ofis çalışanlarına uyarı: "Hata üstüne hata yaparsak ölüme yaklaşırız"

BEGÜM ÇELİKKOL/ HABERTURK.COM SAĞLIK HABERLERİ SERVİSİ
begumcelikkol@haberturk.com

Her gün binlerce bilgi internet ortamından hafızamıza kaydediliyor. Özellikle de sağlık alanında. Bazıları bu haberleri umursamıyor bazıları ise dikkate alıp, tedavi yöntemlerini kendi kendine uygulamaya çalışıyor. Bu haberlerden birinin konusu da ofis çalışanlarının beyin, omurilik sağlığıyla ilgili.

Ofis çalışanları unutkanlık yaşamamak için ne yapmalı? Uzun süre oturarak çalışmak zorunda olanları neler bekliyor? Ofiste nörolojik olarak sağlıklı olmamız için neler yapmalıyız? Nöroloji Uzmanı Dr. Ali Akben ofiste sürekli oturmanın, hareketsiz kalmanın, beslenme ve uyku düzenine dikkat etmemenin kendi kendimize bomba atmakla aynı olduğunu dile getiriyor.

"Ofis ortamındaysanız günde 3 lt su içmelisiniz, yoksa beyin hücreleri ölür" gibi görüşler ortaya atılıyor. Ne diyorsunuz?
Tıpta kesin rakam vermek mümkün değildir. Su ihtiyacımız vardır. Vücudumuzun yüzde 70'i su. Oksijen de bizim her şeyimiz. Her organımızın oksijene ihtiyacı var. Oksijeni tüketiyoruz, karbondioksiti dışarı salıyoruz. Oksijen kalitesiyle su kalitesi önemli. Beslenmede olmalı. Bu ikisi olmadan olmaz.

Beyin sağlığımızı korumak için ne yapmak lazım?
Çok iyi bir oksijen sistemimizin olması gerek. Bu çok iyi bir akciğere, kalp sağlığına bağlı. Bir de tabii ki stressiz yaşamak gerek. Stres faktörü damarları büzüyor. Adeta bir elbisenin yanlış suda yıkanmasındaki büzüşme gibi. Ne tedbir alırsanız alın bunu aşamazsınız. Bunun için kendimizle ve çevremizle barışık olmalıyız. Stres, gerilim, sağlıklı beslensek bile düşmanımız olabilir. Sağlıklı bir oksijen gücümüz olursa, beslenmemiz sağlıklı olursa beyin sağlığımızı koruruz. Yiyecekler konusunda fazlasını almamalıyız.

NEDEN UNUTUYORUZ?
"Stres ve kırmızı et faktörü unutkanlığa yol açıyor, ofiste uzun süre kalanlar dikkat etmeli" diyenler var...
Çok fazla ilgisi yok. Yemek yememekle bunun ilgisi yok. Açlıkla yaşam kalitesini yükselten insanları biliyoruz. Biz alışmış olduğumuzun kaybı nedeniyle unutkanlık yaşıyoruz. İnsanlar eskiden daha rahattı, şimdi ayarlanmış durumdayız.

Çalışma ortamındaki stres bazen aşırı unutkanlığa yol açıyor. Ne önerirsiniz bu konuda?
Yatmadan önce 3 ya da 5 sayfa kitap okuyun. Beslenmenize özen gösterin. Bunlar unutkanlık için de size yardımcı olur

"Ofiste aşırı bilgisayar kullanımının da çok zararı olduğu söyleniyor...
Kesinlikle zararlı. Mekanik, gerilimli hayatla ölüme doğru gidiyoruz. Hata üstüne hata yaparsak ölüme yaklaşırız...

PROTEİN ABARTILMAMALI

Ne gibi?
GDO'lu üründen tutun da kimyasal maddeli gıdalarla ölüme yaklaştırıyoruz kendimizi. Protein ağırlıklı beslenme hücre ölümünde etkendir. Hücrelerin protein ihtiyacı sınırlıdır. Yüzde 40 karbonhidrat, yüzde 20 protein, yüzde 20 yağ almalıyız. Ama proteini fazla alıyoruz. Proteini atmak için vücudun çok savaşması gerekiyor. Herkes içindeki eczaneye başvurmalı. İçimizde ağrı kesici de, antibiyotik de üretir. Bunu önemsememiz gerekiyor.

Ofis çalışanlarına ilişkin bir araştırma daha var. 8 saat uyunması gerekiyormuş...
Uykunun saati değil kalitesi önemlidir. Biyolojik saatimize zarar vermemelidir. Uyku saati vücudumuza uygun olmalıdır. "7 saat uyumalı" diye bir saat verilmez.

Bir insan her gün biyolojik saatle oynuyorsa kendine bomba atıyor demektir. Biyolojik saat akşam en geç 11'de kapatılmalıdır. Akşam 10:00 desek ya da 21:00 desek, eve gidemiyoruz, trafik var. İşten çıkamıyoruz. Sabah da güneşle beraber uyanmak gerekir.

Bunu laçka etmeden yürütürsek çalışmak için daha dikkatli, daha üretken oluyoruz. Bu olmazsa verimli çalışamayız. Bazıları biyolojik saati ayarlayamadığında kafein alıyor bazıları da kendi direnciyle halletmeye çalışıyor. Ama böyle olunca da vücut bir yerde duruyor.

"ARADA KAÇAMAK YAPIN"
Ofiste bulunanların en büyük sıkıntısı da hareketsizlik. Sabah 09:00'da işbaşı yapılıyor. Öğlen arası 13:00 gibi veriliyor, akşam da 18:00'a kadar çalışılıyor. Sürekli oturmak zorunda olunabiliyor. Bunun bize nasıl zararları var?

Çok zararlı sürekli oturmak. Sinir sistemimiz, uyku düzenimiz altüst olur. Gücümüz, enerjimiz tükenir. Bütün sistem alt üst olur. Bunu azaltmanın yolu aralarda çaktırmadan, lavaboya gitmeli ya da arada bir dışarı çıkıp binanızın etrafında dolaşmak gerekiyor. Sıvı dengesi sağlanmalı.

Taze meyve suları tüketilmeli. Elma, portakal, mandaline gibi mevssim meyveleri yenmeli aralarda. Beslenmemizi yaşadığımız ortama uymalıyız. Bir de işimizi severek yapmalıyız. İşinizi severseniz pozitif etkisini görürsünüz, hem beyin hem de vücut sağlığı açısından.

Sürekli oturmak, başka nelere yol açar...
Bel fıtığı. İnsan vücudu yapılan masa ve sandalyelere uygun değil. İnsan vücudu yere oturarak ya da ayakta çalışmaya endekslidir. Sürekli oturunca da bel fıtığı, boyun fıtığı gibi rahatsızlıklar yaşanabilir.

Bütün kaslarımız oturunca tembelleşiyor. Bu olunca üç yerden alarm veririz. Bel, boyun ve sırt kasları. Bu kaslar birbirine bağımlı. Birindeki sorun diğerlerine de yansır. Hareket etmeden bilgisayara bakıyorsak, gergin ve stresli ortamdaysak kaslarımızı sıkarak çalışıyoruz. Böylece kaslara oksijen girmiyor. Kasta laktik asit çıkışı engelleniyor.

Burada bir pis göl oluşturuyoruz. Bu bir sürü ağrıya sebep oluyor. Baş ağrıları bile bu yüzden oluyor. Bel kasları sürekli oturunca tembelleşiyor. Bu kaslar egzersizle gevşer. Bel hastalığına karşı, hiç yapılamıyorsa eve gidince sırt üstünde yatıp bisiklet çevirir gibi hareke etmek gerek. Ofis ortamında yatılamaz o yüzden çömelip kalkma hareketi yapılabilir.

BEL İÇİN EGZERSİZLER. TIKLAYIN

MASA BAŞI ÇALIŞANLARINA TEHDİT

Boyun fıtığı hakkında da bilgi verir misiniz?
Boyun ağrıları; omurlar arasındaki kıkırdağın yıpranması, ani ve güçlü boyun hareketleri, ağır kaldırmak, ani ters dönüşler, baş öne eğik olarak uzun süreli çalışma, masa başı işleri, özellikle emniyet kemeri takmadan araba kullananlarda ani fren yapılması veya trafik kazası, geçirilmiş boyun travması, spor yaralanmaları ve osteoporoz sonucu oluşabilir. Ancak günümüzde özellikle yanlış oturuşlar, yanlış pozisyonda televizyon izleme ve kitap okuma, bilgisayar kullanımı boyun fıtığı sebebi olarak öne geçiyor.

Nasıl korunabiliriz?
Boyun duruşunun düzgün olması, boyun-sırt bölgesinin güçlendirilmesi, boyunda travmadan ve tekrarlayıcı stresten kaçınmak, düzgün beslenmek, düzenli olarak fiziksel aktivite yapmak, sigarayı bırakmak, iş yerinde ergonomik düzenlemeler yapmak, alınacak önlemlerden bazılarıdır.

Ofis dışındakiler egzersiz olarak ne yapabilir?
Yürüyüş en güzel egzersizdir.

STRESE KARŞI NE YAPILABİLİR?

Bir de stres var boğuştuğumuz... Strese karşı önerileriniz nedir?
Bilgi, tecrübe ve becerileriniz ölçüsünde yapabileceğiniz kadar iş üstlenin: Her işi yapabileceğinizi düşünürseniz hayal kırıklığı ve stres kaçınılmaz olur.Yapmayı vaat ettiğiniz bir şeyi yapamadığınızda bu hem itibarınızı etkiler hem de sizi sorumluluk ve başarı doğrultusunda baskı altına sokar. Motive olmak için başkalarının sizi değerlendirmesini, ödüllendirmesini, motive etmesini beklemeyin kendi kendinizi motive edin. Böylece bir adım önde olursunuz. İçten bir gülümseme stresin dışa açılan kapısıdır.

Yüksek hedef ve amaçlar ulaşılamadığında motivasyonu bozar, stresi körükler. Ulaşılabilen hedefler ise sizi amacınıza ulaştıracak yukarı çıkan basamaklar gibidir. Dünyaya insanlara kölelik etmek için gelmediniz, kendinize zaman ayırın, kendinize gereken değeri verin.

Düzenli egzersiz yapın. Böylece bedeninizi çalıştırarak zihninizi dinlendirecek stresi en aza indirecek ve zararlarından kurtulacaksınız. Beslenmenin insan psikolojisini etkilediğini unutmayın. Sıcak bir havada ağır yağlı hamur işi yemekler yemek psikolojinizi olumsuz etkiler. Gerilimli insanlardan uzak durun. Stres bulaşıcıdır, eğer bağışıklığınız yoksa böyle insanlardan olumsuz etkilenirsiniz.

Alkol ve sigaradan uzak durun. Bunlar sağlıklı bedeni bozduğu gibi sağlıklı zihni de bozar ve sağlıksız bozuk bir zihin strese karşı savunmasızdır. Zamanınızı iyi değerlendirin. Boşa zaman harcamak ve yapmanız gerekenleri yapmanız gereken süre içinde yapamazsanız daralan zaman sizi strese sokar. Hobiler edinin. İlgi ve yetenekleriniz doğrultusunda edineceğiniz hobiler sizin stresten çıkış kapınız olabilir.

BEL FITIĞI HAKKINDA DR. AKBEN'İN VERDİĞİ BAZI BİLGİLER

"Bel fıtığı için çağımızın hastalığıdır desek yerinde olur. Belimizde 5 adet omur kemiği vardır. Bu kemikler arasında da disk adı verilen kıkırdaklar bulunur. Disk, özel bir bağ dokusu organıdır; omurganın dayanıklılığına, hareketliliğine ve zorlamalara karşı dirençli olmasına, omurgaya uygulanan şok şeklindeki darbelerin emilmesine ve kuvvetin çevre dokulara dengeli bir şekilde dağılmasına hizmet eder.

Bel fıtığı, beldeki omur kemikleri arasında bulunan ve adeta bir amortisör gibi görev yapan bu disklerin fıtıklaşması, yerlerinden çıkması sonucu ortaya çıkan bir rahatsızlık. Toplumun çeşitli kesimlerinde bel rahatsızlığı o kadar yaygındır ki, birçok ülkede yapılan istatistiklere göre; doktora müracaat nedeni olarak bel ağrısı, soğuk algınlığından sonra ikinci sırayı almaktadır. İnsanların yaklaşık % 80’i hayatları boyunca, en az bir defa bel ağrısı ile karşılaşmakta."

BELİRTİLERİ
# Hareket kısıtlılığı
# Yürürken aksama
# Bir tarafa doğru yamuk yürüme
# Bacağın bir tarafında uyuşma, yanma
# Bacağa vuran güç kaybı
# Bacak kaslarında incelme

KORUNMA ÖNERİLERİ
Uzun süre oturmamalı
Uzun süre yüzü koyun yatmamalı
Kilo korumaya özen göstermeli
Ters hareket, sağa sola dönme, eğilme, hatalı pozisyonlarda uzun süre durma gibi fıtığı patlatabilecek çeşitli yanlışlıklara düşmemeli
Stres ve gerilimden kaçınmalı
Kasların tembelleşmesine izin vermemeli
Karın, kalça, bel kaslarını geliştirecek hareketleri düzenli olarak yapmalı
Yanlış duruş ve oturuşlara dikkat etmeli
Uzun süre araba kullanmamalı


haberturk
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Ofisteki yeme nöbetleri

Vücudumuzu korumanın tek yolu yeterli ve dengeli beslenmeyi sağlamamızdan geçiyor

Zamanı belli olmayan yemek molaları, dengesiz mesai saatleri ve yorucu, uzun çalışma koşulları nedeniyle ofiste dengeli beslenmek çok zahmetli. Günlük hareketlerimizin azalması ve masa başı çalışma koşulları kilo almamıza ve vücut yağımızın artmasına neden olur.

Acıbadem Maslak Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Müge Aksu, işyerindeki uzun mesai saatleri nedeniyle iş performansının da etkilendiğini belirterek, bu konuda çeşitli önerilerde bulundu:

Kahvaltıyı Atlayıp Kaloriyi Artırmayın!
Şehirleşme ile birlikte, sabah erken kalkıp işe yetişme telaşı içinde atlanan kahvaltı, güne enerjisiz başlanmasına neden olur. Kahvaltı yapılsa da kalitesi kötü, kalori ve yağ oranı yüksek poğaça, açma, simit gibi kolayca ulaşılabilen besinlerin tercih edilmesi kilo dengesinin korunmasını zorlaştırır.

Ama kahvaltı, güne daha zinde ve sağlıklı başlanmasına, hayat akışına uyum sağlamaya ve performansın artarak, daha enerjik olunmasına katkıda bulunur. Bu nedenle kahvaltısız güne başlamayın.

Haftada Bir Gün Sütlü Tatlıya İzin
Ofisteki doğum günü partileri, özel davetler, konukların getirdiği tatlı, yaş pasta gibi ağır abur cuburlar da günlük aldığımız boş kalori miktarını artırır. Tatlıyı çok istediğinizde, meyve tatlısı veya sütlü tatlıları ara öğün olarak haftada bir defa tüketebilirsiniz.

Ofis İçi Egzersizle Enerjinizi Artırın!
Biliyoruz, her işyerinde böyle bir imkan olmayabilir. Ancak bazı ofislerde egzersiz yapmak teşvik bile ediliyor. Siz de ofisinizde, bu rahatlığa sahipseniz, mutlaka bu fırsatı kullanın. Değilseniz, yürümeye odaklanın ve kimi zaman işinizi telefonla çözmek yerine arkadaşınızın yanına giderek çözün.

Ofis içi egzersiz, kemik yoğunluğunun korunması açısından önem taşır. Böylece dinç, dinamik vücut sayesinde verimli çalışma sağlamış olursunuz.

Yemeğe giderken yürümek veya yemek sonrası kısa mesafeli yürüyüşler yapmak, ofis içinde asansör yerine merdiveni tercih etmek bile harcanan enerjiyi artırıyor. Orta şiddette haftada 150 dakika yürümek gerekli. Sağlıklı bir bireyin gün içinde 10 bin adım atması gerekir. Ofiste her saat başında iki defa yapacağınız esneklik egzersizleri de önemlidir.

haberturk
 
Tekerlekli Sandalye
Üst