- Katılım
- Eyl 4, 2010
- Mesajlar
- 599
- Tepkime Puanı
- 0
- Puanları
- 16
- Yaş
- 57
Karım, belirmeye başlayan pencerenin önünde oturuyordu: Bütün geceyi orada geçirmişti.
- Sen hala yatmıyacak mısın? dedim.
Doğruldu. Kül rengi pencerenin önünde sadece bir gölgeden ibaretti. Fakat bu gölgede, beraber geçirdiğimiz yirmi küsur yılın her gününden bir şey vardı.
- Ezan okunuyor, diye mırıldandı.
Sesi bana hüzün verdi. Odamız bu dünyadan, duyguların erişemiyeceği kadar ötede gibiydi ve karım, Kur'an'la vadedilen mutluluğunu, sanki asırlardan beri boşuna bekliyordu.
Hareketlerinde ve yürüyüşünde, kabul edilmiş bir mağlubiyetin iç burkan sessizliği vardı. Mutfağa geçti. Onu sanki rüyada görüyordum: Mangala ve semavere kömür koydu; abdest aldı. Sonra seccadesini sofaya sererek namaza durdu.
Pencere iyiden iyiye aydınlanmıştı.
Renksiz, sessiz ve serin kuşluk vakti: Yatağın ılıklığı, belirsiz duygular, düşünceden kaçış...Dalmışım.
- Yahu...
- Ne var?
- Geldi...
- İyi ya işte...
Fakat mesele bu değildi: Karım beni kayıtsız buluyor ve üzülüyordu:
- Bir şey söylemiyecek misin; bu üçüncü oluyor... Ha yahu: Ne yapacağız?
Bilir miyim ben. Fakat ona:
- Yarın bir şeyler yaparım, diyorum.
(DEVAMI GELECEK)
- Sen hala yatmıyacak mısın? dedim.
Doğruldu. Kül rengi pencerenin önünde sadece bir gölgeden ibaretti. Fakat bu gölgede, beraber geçirdiğimiz yirmi küsur yılın her gününden bir şey vardı.
- Ezan okunuyor, diye mırıldandı.
Sesi bana hüzün verdi. Odamız bu dünyadan, duyguların erişemiyeceği kadar ötede gibiydi ve karım, Kur'an'la vadedilen mutluluğunu, sanki asırlardan beri boşuna bekliyordu.
Hareketlerinde ve yürüyüşünde, kabul edilmiş bir mağlubiyetin iç burkan sessizliği vardı. Mutfağa geçti. Onu sanki rüyada görüyordum: Mangala ve semavere kömür koydu; abdest aldı. Sonra seccadesini sofaya sererek namaza durdu.
Pencere iyiden iyiye aydınlanmıştı.
Renksiz, sessiz ve serin kuşluk vakti: Yatağın ılıklığı, belirsiz duygular, düşünceden kaçış...Dalmışım.
- Yahu...
- Ne var?
- Geldi...
- İyi ya işte...
Fakat mesele bu değildi: Karım beni kayıtsız buluyor ve üzülüyordu:
- Bir şey söylemiyecek misin; bu üçüncü oluyor... Ha yahu: Ne yapacağız?
Bilir miyim ben. Fakat ona:
- Yarın bir şeyler yaparım, diyorum.
(DEVAMI GELECEK)