Bu Öykü II. Engelliler Konulu Öykü Yarışmasında ÜÇÜNCÜLÜK ÖDÜLÜ almıştır.
ÖYKÜNÜN KISA ÖZETİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ
Öyküdeki karakterimiz, tekerlekli sandalye kullanan başarılı bir piyanisttir. O gün kalabalık bir seyirciye konser verecektir. Konser öncesi bir gazeteciyle söyleşisi üzerinden toplumun engelliye bakışı irdelenir.
Öyküde, engellilerin nasıl ve nelerle çevrelendiğini görürüz. Genel olarak kabul görmüş dayatmalarla, kanıksanmış düşüncelerle sistemin kuşatması altındaki engelliler tüm çıplaklığıyla gözler önüne serilir. Engellilere geleneksel bakışı anlatan öykü, özgürlüklerin çalındığı bir ortamda onların mutlu olamayacağını ileri sürer.
Yazar, sistemin çarpıklığını, göz ardı edilenlerin gözünden aktarır okura. Öyküyü okudukça toplumun ikiyüzlülüğünün ayrımına varırız. Toplum farklı olandan tiksinirken öte yandan onu yüceltir. Bir yandan engellileri hiçleştirir. Çok doğal olan yaşam hakkını bile onlara bir armağan olarak görür. Diğer yandan, kendi vicdanını susturmak için bağış kampanyaları, eğlence ve törenler düzenlerler. Bunu da insanlık maskesi altında yaparlar.
Piyanist karakterimiz, sistemle, toplumla ve insanla derin bir hesaplaşma içine girer. Sistem engellilerin hiçleştirilmesine çanak tutar. Farklılıklarımız zenginliğimiz değil, afyonumuzdur. Tersi söz konusu olsaydı, azınlıklar asimile edilmeye çalışılmaz, engelliler tutsak bir yaşam sürmezdi. Sistem aynileşen insan ister. Çünkü, çoğunluk bölündükçe ötekilerin sayısı artacaktır. Mevcut sistem bunu tehdit olarak algılar. Böylece, tüm ötekiler yaşamın dışına itilir.
Öyküyü okudukça, sürekli bir düşünme ve sorgulama içinde buluruz kendimizi… Öteki, yüzyıllarca baskı altında tutulan, horlanan engellilerin bireysel-toplumsal bir çözümlemesidir. Yazar, görüneni değil, görünenin ardındakine ayna tutar.
Engelli karakterimiz, kimliksiz, silikleşmiş, kaybolmuş engelli tipiği değildir. Bilakis, engellilere yüklenen rollere karşı çıkan, insanı tüketen sisteme tavır alan bir karakterdir. Bu düzeni sorgulayan, olup biteni gözlemleyen, ayrıntıları çözen biridir. Ona göre, engellilere önce söz hakkı verilmelidir. Hiçbir güç, özgür düşünceye prangalar vuramaz. Bu anlamda insani varoluşu kıramaz.
Öykü, sistemin/toplumun insanla çelişkisini gösterdiği, bu çelişkide engellinin konumunu sarsıcı ifadelerle anlattığı ve engellileri nesneleştiren bir toplumda insanca yaşamanın mümkün olmadığını gösterdiği için üçüncülüğe layık görülmüştür.
Öyküyü PDF formatında okumak için aşağıdaki bağlantıya tıklayınız
ÖTEKİ
Yazarın Adı Soyadı: Baran Pınar
Kısa Özgeçmişim:
İlkokul, ortaöğretim ve liseyi Antalya’da okudum. 2008 Kasım’da İstanbul’da konservatuar eğitimi almak için yola çıktım, fakat işler istediğim gibi gitmediği için Antalya’ya dönüp, bazı projelerde yer aldım. Liseden bu yana çeşitli tiyatro gruplarında metin yazarlığı yaptım. Hâlihazırda birkaç internet sitesi için gündemle alakalı içerikler üretiyorum.
ÖYKÜNÜN KISA ÖZETİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ
Öyküdeki karakterimiz, tekerlekli sandalye kullanan başarılı bir piyanisttir. O gün kalabalık bir seyirciye konser verecektir. Konser öncesi bir gazeteciyle söyleşisi üzerinden toplumun engelliye bakışı irdelenir.
Öyküde, engellilerin nasıl ve nelerle çevrelendiğini görürüz. Genel olarak kabul görmüş dayatmalarla, kanıksanmış düşüncelerle sistemin kuşatması altındaki engelliler tüm çıplaklığıyla gözler önüne serilir. Engellilere geleneksel bakışı anlatan öykü, özgürlüklerin çalındığı bir ortamda onların mutlu olamayacağını ileri sürer.
Yazar, sistemin çarpıklığını, göz ardı edilenlerin gözünden aktarır okura. Öyküyü okudukça toplumun ikiyüzlülüğünün ayrımına varırız. Toplum farklı olandan tiksinirken öte yandan onu yüceltir. Bir yandan engellileri hiçleştirir. Çok doğal olan yaşam hakkını bile onlara bir armağan olarak görür. Diğer yandan, kendi vicdanını susturmak için bağış kampanyaları, eğlence ve törenler düzenlerler. Bunu da insanlık maskesi altında yaparlar.
Piyanist karakterimiz, sistemle, toplumla ve insanla derin bir hesaplaşma içine girer. Sistem engellilerin hiçleştirilmesine çanak tutar. Farklılıklarımız zenginliğimiz değil, afyonumuzdur. Tersi söz konusu olsaydı, azınlıklar asimile edilmeye çalışılmaz, engelliler tutsak bir yaşam sürmezdi. Sistem aynileşen insan ister. Çünkü, çoğunluk bölündükçe ötekilerin sayısı artacaktır. Mevcut sistem bunu tehdit olarak algılar. Böylece, tüm ötekiler yaşamın dışına itilir.
Öyküyü okudukça, sürekli bir düşünme ve sorgulama içinde buluruz kendimizi… Öteki, yüzyıllarca baskı altında tutulan, horlanan engellilerin bireysel-toplumsal bir çözümlemesidir. Yazar, görüneni değil, görünenin ardındakine ayna tutar.
Engelli karakterimiz, kimliksiz, silikleşmiş, kaybolmuş engelli tipiği değildir. Bilakis, engellilere yüklenen rollere karşı çıkan, insanı tüketen sisteme tavır alan bir karakterdir. Bu düzeni sorgulayan, olup biteni gözlemleyen, ayrıntıları çözen biridir. Ona göre, engellilere önce söz hakkı verilmelidir. Hiçbir güç, özgür düşünceye prangalar vuramaz. Bu anlamda insani varoluşu kıramaz.
Öykü, sistemin/toplumun insanla çelişkisini gösterdiği, bu çelişkide engellinin konumunu sarsıcı ifadelerle anlattığı ve engellileri nesneleştiren bir toplumda insanca yaşamanın mümkün olmadığını gösterdiği için üçüncülüğe layık görülmüştür.
Öyküyü PDF formatında okumak için aşağıdaki bağlantıya tıklayınız
ÖTEKİ
Yazarın Adı Soyadı: Baran Pınar
Kısa Özgeçmişim:
İlkokul, ortaöğretim ve liseyi Antalya’da okudum. 2008 Kasım’da İstanbul’da konservatuar eğitimi almak için yola çıktım, fakat işler istediğim gibi gitmediği için Antalya’ya dönüp, bazı projelerde yer aldım. Liseden bu yana çeşitli tiyatro gruplarında metin yazarlığı yaptım. Hâlihazırda birkaç internet sitesi için gündemle alakalı içerikler üretiyorum.
Son düzenleme: