F
Fırtına
Guest
Bazı insanlar engelli doğar, bazıları da sonradan hastalığa, kazaya ve diğer sebeplere bağlı olarak engelli olurlar. Dünya Sağlık Teşkilatı özürlülük kavramını üç ayrı ana kategoride toplayıp, değerlendirmektedir.
1) İç veya dış organların zarar görmesi veya tahrip olması, organlardan herhangi birisinin zarara uğramış olup olmadığı genelde tıbbi bir teşhisin sonucunda kesinlik kazanmaktadır. Mesela gözün görme kabiliyetini yitirmesi, bir organın hastalığı olarak ifade edilebilir (impairment)
2) Organların zarara uğraması sebebiyle ruhsal, psikolojik veya fiziki yönden fonksiyonel engellerin ortaya çıkması. Fonksiyonel engel, normal bir aktiviteyi yerine getirmekteki zorluğu ve meşakkati dile getirmektedir. Bir göz rahatsızlığının görme kabiliyetini sınırlaması, önemli bir fonksiyonel engel teşkil eder. Dolayısıyla fonksiyonel engeller, kişinin bedene ait değişik yetenek ve performans kaybını yansıtmaktadır (Disability)
3) Sosyal engellerin belirlenmesi. Fonksiyonel engellerin artması ile çoğu kez sosyal hayatta değişik engellerle karşı karşıya gelinmektedir. Bu durumda kendilerinden beklenen sosyal rollerini yerine getirememektedirler (Handicap)
Tanımlardan da anlaşılabileceği gibi bugün, bir kişinin özürlü sayılabilmesi için, o kişinin bedensel (anatomik, ortopedik) bozukluğundan ziyade, fonksiyonel yetersizliği olup olmadığına, bir başka deyişle, arızalanmış organların ne derecede görevlerini yerine getirip getirmediğine bakılmaktadır.
Türk Dil Kurumunun sözlüğünde engelli; vücudunda eksik veya kusuru olan özürlü; gelişimin türlü yanlarıyla öğrenme gücü gibi süreçlerin birisi veya bir kaçında sakat olan kişi ya da kusuru olan, defolu..
Sakat; vücudunda hasta veya eksik bir yanı olan, engelli, özürlü olarak tanımlanmıştır. Bu tanımlara göre sadece engellilerin cinsel yaşamı dersek zihinsel eksikliği veya psikolojik bozuklukları olanlar dışta kalır ve konumuza girmezler. Uluslar arası tanımlarda ise özellikle yetersizliğin vurgulanmasına karşın Türkiye’ de ortak vurgunun yapıldığı genel bir tanım bulunmamaktadır. Bu yüzden burada uluslar arası tanımlardan hareket edeceğim ve bence kulağa daha güzel gelen engelli tanımını kullanacağım.
Cinsellik ve Engellilerin Cinselliği
Türk Dil Kurumuna göre cinsellik, cinsel özelliklerin bütünü, sex duygusudur. Başka bir tanıma göre cinsellik, bireyin kendi cinsel kimliğini kabul etmesi, cinsinin gereği olarak karşı cinsle ilgilenmesi, araması, birlikte olmaktan ve cinsel ilişkiden bedensel olduğu kadar ruhsal bir haz ve doygunluk elde etmesidir.
Gerçek bir cinsellik için duyguların ve aklın birlikte kullanılması gerekir.
Engelli olsun normal olsun her birey cinsiyeti ile doğar. Cinsiyet kelime anlamı olarak “dişi” veya “erkek” olma şeklinde açıklanabilir. Cinsel kimlik ise kişinin cinsiyetinden haberdar olması ve cinsiyetine uygun davranışlar göstermesidir. Bu noktada kişinin kendi cinsiyetinden memnun olması, böyle yaşamaktan mutluluk duyması çok önemlidir.
Fakat engellilerin engelleri göz önüne alınınca bu mutluluk önemli ölçüde azalmaktadır. En basitinden bir bedensel engellinin ya da omurilik felçlisinin soyunup yatağa geçmesi bile çok zordur.
Engelli Bireylerin Cinselliği Hakkında Görüşler İkiye Ayrılır;
Cinsel Taleplerin Engellenmesi Yaklaşımı
Engelli bireyin cinselliğini önlemeye çalışan birinci görüşe göre, engelli bireylerin cinsellik hakkındaki bilgisi ne kadar az olursa o kadar iyi olduğu düşünülür. Ancak bu görüşle ilgili tartışmalar vardır. Bu tartışmalardan biri de şudur; aktif cinsel yaşam, engelli bireyin sahip olmadığı derecede sorumluluk ve olgunluk ister. Bu nedenle toplum, sorumsuz cinsel davranış olasılıklarını ve sonuçlarını azaltma hakkına sahiptir. Fakat cinsellikte nelerin sorumluluğu nelerin sorumsuzluğu oluşturduğu kendilerine hiç öğretilmeyen insanlardan, sorumlu cinsel davranış beklemenin gerçekçiliğe aykırı olduğu savunulmaktadır ki bence de doğrudur.
Cinsel Hakların Korunması Yaklaşımı
Diğer görüş ise her sağlıklı insan gibi engelli bireylerin de cinselliği yaşamaya hakları olduğunu savunur. Araştırmacılar cinsel eğitimin gerekli olduğunu ortaya koymuşlardır.
Cinsel Eğitimin Önemi ve Rolü
Cinselliği doğru yaşama, kendini koruma ve bilinçli olma açısından cinsel eğitimin rolü yadsınamaz. Cinsel eğitim denince kişilerin aklına ilk gelen vücut kısımlarının isimleri, fonksiyonları, üreme ve bununla ilgili konular olmaktadır. Gerçekte cinsel eğitim özellikle doğuştan engelliler için bundan çok daha kapsamlı ve anlamlı olmalıdır. Cinsel eğitim bireyin fiziksel, duygusal ve cinsel gelişimini anlaması, olumlu bir kişilik kavramı geliştirmesi, insan cinselliğine karşı, başkalarının haklarına, görüş ve davranışlarına saygılı bir bakış açısı edinmesi ve olumlu davranış biçimleri ve değer yargıları geliştirmesi eğitimidir. Cinsel tutum ve davranışların sosyal hayattaki yansımalarının bir göstergesi olması nedeniyle, cinsellik veya cinsel hayat, kültürel hayatın ve yaşama tarzının bir parçasıdır.
Cinsel Yaşamda IQ’nün Rolü
Cinsel IQ son günlerde önem verilen cinsellik kavramlarının başında gelmektedir. Cinsel IQ, kişinin cinsellik hakkındaki bilgi ve şahsi becerilerini, değerlerini, kendini ve özelliklerini kabullenmesini; cinsellikle ilgili haklarını algılayabilmesini ve bu konuları objektif değerlendirmesini gerektiren ve bütün bunları birleştiren bir kavram. Dolayısıyla engellilerin cinsel IQ’larının yükseltilmeye çalışılması gerekmektedir ve bu eğitimle mümkündür.
Cinsel Eğitim ve Sosyal Yapı Arasındaki İlişki
Cinsellik toplumlarda tabu olmamalıdır fakat alelade yaşanmamalıdır da. Cinsellik konusunda daha bilinçli olmak için mutlaka eğitim verilmelidir. Cinsel eğitim sayesinde toplum farklı olanlara hoşgörü gösterecek, engelli bireyler de kendilerine güvenecek ve saygı duyacaklardır.
Cinsel Dürtülerin Ortaya Çıkması (Cinsellik Evreleri)
Cinsellik karşındakini istemekle başlar ve çeşitli evreleri vardır. Bu evreler engelden kaynaklanan sorunlardan olumsuz etkilenebilir. Ve genelde etkilenir.
Engellilerde Cinsel İstismar
Engelli bireyler yüksek oranda fiziksel, duygusal ve cinsel her türlü istismara uğramaktadırlar. Genelde de engelli kadın ve çocuklara bu istismar uygulanmaktadır ve bu istismar sağlıklı olanlara göre daha çoktur. Kendilerini yeteri derecede koruyamadıklarından rahat hedef haline gelmektedirler, zaten bu istismarlar daha çok zayıf olanlara yapılmaktadır. Çocuklara cinsel taciz, hapishanelerde cinsel taciz gibi..
Ensest sağlıklı bireyler de olduğu gibi engellilerin de kanayan yarasıdır. Ensest kelime anlamıyla aile içi yasak ilişkidir. Ve engelliler ensestle de karşı karşıya kalmaktadır. Bu şiddete maruz kalan engelliler, sadece bedenen zarar görmemekte, çoğu kez ömür boyu psikolojik yönden etki altında kalmakta ve yaşadıkları travmalara seyirci kalınmaktadır.
Cinsel Eğitimin Tarihçesi ve Amacı
1960’lara kadar toplumlarda bu konuda tamamen baskıcı ve olumsuz tutumlar gözlenmekteydi. Kaynaştırma akımının gündeme gelmesi ile engellilerin de cinsel yaşam ve cinsel eğitim alma hakları olduğu konusu önem kazanmıştır. Bunun yanında yaklaşık olarak son on beş yıl içinde cinsel taciz konusu ve AIDS tehlikesinin gündeme gelmesinden sonra sağlıklı cinsel eğitim programlarının hazırlanması gerekliliği vurgulanmıştır. Bu programlarda sadece cinsel yaşam ile ilgili bilgiler değil, sosyal ilişkiler ve kendine güvenin geliştirilmesi amaçlarının da yer alması gerektiği savunulmaktadır. Engellilere verilecek cinsel eğitimin bir amacı da toplumsal yaşam içinde çıkabilecek problemleri önleme ve aynı zamanda yaşam kalitesini daha iyi bir düzeye getirmek olmalıdır.
Engellilerin Cinsel Dünyalarındaki Sorunlar
a) Toplumun Bakışı
Engellilerin de sağlıklı her insan gibi bir takım gereksinimleri vardır. Oysa toplumlar engelli bireyleri cinsellik dışı görmeye çok yatkınlardır. Dolayısıyla engelliler kendileri hakkında bu olumsuz görüşü üstlenerek, gerçekte cinsel istek ve yetileri başka insanlardan farklı olmasa bile bu duygularını baskı altında tutarlar. Engelli bireylerin cinsel yaşamlarında karşılaşacakları en önemli sorunlardan birisi de başkalarının ön yargılarıdır. Bu ön yargılara göre engelliler sadece tüketir, bir işe yaramaz, engelli kişilerin çocuğu olmaz, engelli kişiler cinsel ilişkiye giremez ve engellilerin fiziksel görünüşü hoş değildir.
Türkiye çapında Türkiye Sakatlar Derneği tarafından yapılan araştırmaya göre, toplumun yüzde 77'sinin engellileri 'çocuksu, kırılgan ve cinsel hayatı olmayan bireyler' olarak algıladığı belirlendi. Araştırma, toplumdaki bu algılar nedeniyle engellilerin yüzde 60'ının engelli olduğu için partnerleriyle aralarındaki ilişkinin bozulduğu sonucunu verdi. Engellilerin yüzde 83’ ünün cinsel hayatları ile ilgili yaşadıkları sorunları paylaşacak kimselerinin olmadığını bu araştırma açıkça ortaya koydu.
Diğer sorunların çözümü de bu ön yargılar aşıldıktan sonra daha kolaylaşacaktır. Güzel bir kadını oturduğu yerde gören ve çay içme teklifinde bulunan kişinin kadın yerinden kalkınca onun engelli olduğunu görmesi ve ona abla diye hitap etmesi buna güzel bir örnektir.
Engelli bireyler özellikle kadınlar cinselliklerini keşfedememektedirler. Eğer engellilerin seksüel bir ilişkileri var ise şanslı sayılmaktadırlar. Engelliler genelde engelli olmayanlar tarafından partner olarak tercih edilmemektedirler.
Eğer engelli olmayan biriyle ilişkiye başlarlarsa gerçek olmadığı düşünülmektedir. O kadar sağlıklı insan varken neden engelli?
Toplum böyle düşünürken engellinin de bu şekilde düşünmesi normaldir. Bu şekilde peşin hükümle düşünülmesi yanlıştır.
b) Bilgi Edinmede Engeller
Engellilerin ayrımcılık ve dışlanmayla örülü bir yaşamları olduğu için, engelliler genellikle öz saygıdan yoksun ve kendilerine güvenmeyen kişilerdir. Cinsellik ölüme dek toplum içinde sürer. Zihinsel, fiziksel ve diğer engellilerin cinsel hakları olduğu unutulmakta, cinsel konulardaki bilgi gereksinimleri, cinsellikle ilgili duygu ve düşünceleri çoğu zaman göz ardı edilmektedir.
Pek çok araştırmacı yaptıkları çalışmalarda engelli bireylere cinsel konularda yeterli bilgi verilmediğini bulmuşlardır. Normal kişilerin arkadaş ve anne-babadan bilgi alma şanslarının engelli bireylerden daha yüksek olduğu bilinmektedir. Gerçekten de engelli bireylerin yeterli arkadaşı yoktur.
Ayrıca bilgiyi ve olayları anlama ve değerlendirmede sınırlılıklar vardır. Ayrıca erişkin cinselliği hakkında pek çok temel çocukken atılır. Dişi veya erkek cinsel kimliğimiz, aynı veya karşı cinse duyduğumuz ilgiler, cinsiyetimize güvenmemiz, cinsel korkularımız çocukluktan itibaren oluşur. Özel eğitimde de bu bilgilerin engelli çocuklara verilmesi onlar için çok önemlidir.
Bilgi alamayan engelliler için bilgi alma kaynağı olarak medya görülmektedir. Oysa engellinin medyadan bilgi almasının bazı tehlikeleri vardır. Medyadaki tüm modellerin doğru olduğu söylenemez. Medya sosyal sorumluluk anlayışı içerisinde, milli kültürümüze ve toplumsal değerlere ters düşmeyecek şekilde cinsel eğitim programlarına yer vererek özel cinsel eğitime destek olmalıdır.
c) Cinsel Hayatı Yaşamadaki Engeller
Normal bireylerde olduğu gibi engelli kişilerde kendini tatmin (mastürbasyon) sıklıkla görülmektedir. Yapılan araştırmalarda, bu kişilerde cinsel tatmin ihtiyacının, aileler tarafından farklı şekillerde giderildiği ortaya çıkmıştır;
Cinsel isteklerini göz ardı etmek,
İlaç ,
Evlendirmek.
Bu çözümlerin her birey için ayrı ayrı tartışılması gerekmektedir. Bunları sadece fizyolojik gereksinim olarak görmek hatalıdır. Çünkü, çözümlerin tıbbi, ahlaki, sosyal, hukuki vs. boyutları vardır. Çözümler; bütün boyutları ile ele alınarak, kişinin durumuna göre, kişiye özel üretilmelidir.
1) İç veya dış organların zarar görmesi veya tahrip olması, organlardan herhangi birisinin zarara uğramış olup olmadığı genelde tıbbi bir teşhisin sonucunda kesinlik kazanmaktadır. Mesela gözün görme kabiliyetini yitirmesi, bir organın hastalığı olarak ifade edilebilir (impairment)
2) Organların zarara uğraması sebebiyle ruhsal, psikolojik veya fiziki yönden fonksiyonel engellerin ortaya çıkması. Fonksiyonel engel, normal bir aktiviteyi yerine getirmekteki zorluğu ve meşakkati dile getirmektedir. Bir göz rahatsızlığının görme kabiliyetini sınırlaması, önemli bir fonksiyonel engel teşkil eder. Dolayısıyla fonksiyonel engeller, kişinin bedene ait değişik yetenek ve performans kaybını yansıtmaktadır (Disability)
3) Sosyal engellerin belirlenmesi. Fonksiyonel engellerin artması ile çoğu kez sosyal hayatta değişik engellerle karşı karşıya gelinmektedir. Bu durumda kendilerinden beklenen sosyal rollerini yerine getirememektedirler (Handicap)
Tanımlardan da anlaşılabileceği gibi bugün, bir kişinin özürlü sayılabilmesi için, o kişinin bedensel (anatomik, ortopedik) bozukluğundan ziyade, fonksiyonel yetersizliği olup olmadığına, bir başka deyişle, arızalanmış organların ne derecede görevlerini yerine getirip getirmediğine bakılmaktadır.
Türk Dil Kurumunun sözlüğünde engelli; vücudunda eksik veya kusuru olan özürlü; gelişimin türlü yanlarıyla öğrenme gücü gibi süreçlerin birisi veya bir kaçında sakat olan kişi ya da kusuru olan, defolu..
Sakat; vücudunda hasta veya eksik bir yanı olan, engelli, özürlü olarak tanımlanmıştır. Bu tanımlara göre sadece engellilerin cinsel yaşamı dersek zihinsel eksikliği veya psikolojik bozuklukları olanlar dışta kalır ve konumuza girmezler. Uluslar arası tanımlarda ise özellikle yetersizliğin vurgulanmasına karşın Türkiye’ de ortak vurgunun yapıldığı genel bir tanım bulunmamaktadır. Bu yüzden burada uluslar arası tanımlardan hareket edeceğim ve bence kulağa daha güzel gelen engelli tanımını kullanacağım.
Cinsellik ve Engellilerin Cinselliği
Türk Dil Kurumuna göre cinsellik, cinsel özelliklerin bütünü, sex duygusudur. Başka bir tanıma göre cinsellik, bireyin kendi cinsel kimliğini kabul etmesi, cinsinin gereği olarak karşı cinsle ilgilenmesi, araması, birlikte olmaktan ve cinsel ilişkiden bedensel olduğu kadar ruhsal bir haz ve doygunluk elde etmesidir.
Gerçek bir cinsellik için duyguların ve aklın birlikte kullanılması gerekir.
Engelli olsun normal olsun her birey cinsiyeti ile doğar. Cinsiyet kelime anlamı olarak “dişi” veya “erkek” olma şeklinde açıklanabilir. Cinsel kimlik ise kişinin cinsiyetinden haberdar olması ve cinsiyetine uygun davranışlar göstermesidir. Bu noktada kişinin kendi cinsiyetinden memnun olması, böyle yaşamaktan mutluluk duyması çok önemlidir.
Fakat engellilerin engelleri göz önüne alınınca bu mutluluk önemli ölçüde azalmaktadır. En basitinden bir bedensel engellinin ya da omurilik felçlisinin soyunup yatağa geçmesi bile çok zordur.
Engelli Bireylerin Cinselliği Hakkında Görüşler İkiye Ayrılır;
Cinsel Taleplerin Engellenmesi Yaklaşımı
Engelli bireyin cinselliğini önlemeye çalışan birinci görüşe göre, engelli bireylerin cinsellik hakkındaki bilgisi ne kadar az olursa o kadar iyi olduğu düşünülür. Ancak bu görüşle ilgili tartışmalar vardır. Bu tartışmalardan biri de şudur; aktif cinsel yaşam, engelli bireyin sahip olmadığı derecede sorumluluk ve olgunluk ister. Bu nedenle toplum, sorumsuz cinsel davranış olasılıklarını ve sonuçlarını azaltma hakkına sahiptir. Fakat cinsellikte nelerin sorumluluğu nelerin sorumsuzluğu oluşturduğu kendilerine hiç öğretilmeyen insanlardan, sorumlu cinsel davranış beklemenin gerçekçiliğe aykırı olduğu savunulmaktadır ki bence de doğrudur.
Cinsel Hakların Korunması Yaklaşımı
Diğer görüş ise her sağlıklı insan gibi engelli bireylerin de cinselliği yaşamaya hakları olduğunu savunur. Araştırmacılar cinsel eğitimin gerekli olduğunu ortaya koymuşlardır.
Cinsel Eğitimin Önemi ve Rolü
Cinselliği doğru yaşama, kendini koruma ve bilinçli olma açısından cinsel eğitimin rolü yadsınamaz. Cinsel eğitim denince kişilerin aklına ilk gelen vücut kısımlarının isimleri, fonksiyonları, üreme ve bununla ilgili konular olmaktadır. Gerçekte cinsel eğitim özellikle doğuştan engelliler için bundan çok daha kapsamlı ve anlamlı olmalıdır. Cinsel eğitim bireyin fiziksel, duygusal ve cinsel gelişimini anlaması, olumlu bir kişilik kavramı geliştirmesi, insan cinselliğine karşı, başkalarının haklarına, görüş ve davranışlarına saygılı bir bakış açısı edinmesi ve olumlu davranış biçimleri ve değer yargıları geliştirmesi eğitimidir. Cinsel tutum ve davranışların sosyal hayattaki yansımalarının bir göstergesi olması nedeniyle, cinsellik veya cinsel hayat, kültürel hayatın ve yaşama tarzının bir parçasıdır.
Cinsel Yaşamda IQ’nün Rolü
Cinsel IQ son günlerde önem verilen cinsellik kavramlarının başında gelmektedir. Cinsel IQ, kişinin cinsellik hakkındaki bilgi ve şahsi becerilerini, değerlerini, kendini ve özelliklerini kabullenmesini; cinsellikle ilgili haklarını algılayabilmesini ve bu konuları objektif değerlendirmesini gerektiren ve bütün bunları birleştiren bir kavram. Dolayısıyla engellilerin cinsel IQ’larının yükseltilmeye çalışılması gerekmektedir ve bu eğitimle mümkündür.
Cinsel Eğitim ve Sosyal Yapı Arasındaki İlişki
Cinsellik toplumlarda tabu olmamalıdır fakat alelade yaşanmamalıdır da. Cinsellik konusunda daha bilinçli olmak için mutlaka eğitim verilmelidir. Cinsel eğitim sayesinde toplum farklı olanlara hoşgörü gösterecek, engelli bireyler de kendilerine güvenecek ve saygı duyacaklardır.
Cinsel Dürtülerin Ortaya Çıkması (Cinsellik Evreleri)
Cinsellik karşındakini istemekle başlar ve çeşitli evreleri vardır. Bu evreler engelden kaynaklanan sorunlardan olumsuz etkilenebilir. Ve genelde etkilenir.
Engellilerde Cinsel İstismar
Engelli bireyler yüksek oranda fiziksel, duygusal ve cinsel her türlü istismara uğramaktadırlar. Genelde de engelli kadın ve çocuklara bu istismar uygulanmaktadır ve bu istismar sağlıklı olanlara göre daha çoktur. Kendilerini yeteri derecede koruyamadıklarından rahat hedef haline gelmektedirler, zaten bu istismarlar daha çok zayıf olanlara yapılmaktadır. Çocuklara cinsel taciz, hapishanelerde cinsel taciz gibi..
Ensest sağlıklı bireyler de olduğu gibi engellilerin de kanayan yarasıdır. Ensest kelime anlamıyla aile içi yasak ilişkidir. Ve engelliler ensestle de karşı karşıya kalmaktadır. Bu şiddete maruz kalan engelliler, sadece bedenen zarar görmemekte, çoğu kez ömür boyu psikolojik yönden etki altında kalmakta ve yaşadıkları travmalara seyirci kalınmaktadır.
Cinsel Eğitimin Tarihçesi ve Amacı
1960’lara kadar toplumlarda bu konuda tamamen baskıcı ve olumsuz tutumlar gözlenmekteydi. Kaynaştırma akımının gündeme gelmesi ile engellilerin de cinsel yaşam ve cinsel eğitim alma hakları olduğu konusu önem kazanmıştır. Bunun yanında yaklaşık olarak son on beş yıl içinde cinsel taciz konusu ve AIDS tehlikesinin gündeme gelmesinden sonra sağlıklı cinsel eğitim programlarının hazırlanması gerekliliği vurgulanmıştır. Bu programlarda sadece cinsel yaşam ile ilgili bilgiler değil, sosyal ilişkiler ve kendine güvenin geliştirilmesi amaçlarının da yer alması gerektiği savunulmaktadır. Engellilere verilecek cinsel eğitimin bir amacı da toplumsal yaşam içinde çıkabilecek problemleri önleme ve aynı zamanda yaşam kalitesini daha iyi bir düzeye getirmek olmalıdır.
Engellilerin Cinsel Dünyalarındaki Sorunlar
a) Toplumun Bakışı
Engellilerin de sağlıklı her insan gibi bir takım gereksinimleri vardır. Oysa toplumlar engelli bireyleri cinsellik dışı görmeye çok yatkınlardır. Dolayısıyla engelliler kendileri hakkında bu olumsuz görüşü üstlenerek, gerçekte cinsel istek ve yetileri başka insanlardan farklı olmasa bile bu duygularını baskı altında tutarlar. Engelli bireylerin cinsel yaşamlarında karşılaşacakları en önemli sorunlardan birisi de başkalarının ön yargılarıdır. Bu ön yargılara göre engelliler sadece tüketir, bir işe yaramaz, engelli kişilerin çocuğu olmaz, engelli kişiler cinsel ilişkiye giremez ve engellilerin fiziksel görünüşü hoş değildir.
Türkiye çapında Türkiye Sakatlar Derneği tarafından yapılan araştırmaya göre, toplumun yüzde 77'sinin engellileri 'çocuksu, kırılgan ve cinsel hayatı olmayan bireyler' olarak algıladığı belirlendi. Araştırma, toplumdaki bu algılar nedeniyle engellilerin yüzde 60'ının engelli olduğu için partnerleriyle aralarındaki ilişkinin bozulduğu sonucunu verdi. Engellilerin yüzde 83’ ünün cinsel hayatları ile ilgili yaşadıkları sorunları paylaşacak kimselerinin olmadığını bu araştırma açıkça ortaya koydu.
Diğer sorunların çözümü de bu ön yargılar aşıldıktan sonra daha kolaylaşacaktır. Güzel bir kadını oturduğu yerde gören ve çay içme teklifinde bulunan kişinin kadın yerinden kalkınca onun engelli olduğunu görmesi ve ona abla diye hitap etmesi buna güzel bir örnektir.
Engelli bireyler özellikle kadınlar cinselliklerini keşfedememektedirler. Eğer engellilerin seksüel bir ilişkileri var ise şanslı sayılmaktadırlar. Engelliler genelde engelli olmayanlar tarafından partner olarak tercih edilmemektedirler.
Eğer engelli olmayan biriyle ilişkiye başlarlarsa gerçek olmadığı düşünülmektedir. O kadar sağlıklı insan varken neden engelli?
Toplum böyle düşünürken engellinin de bu şekilde düşünmesi normaldir. Bu şekilde peşin hükümle düşünülmesi yanlıştır.
b) Bilgi Edinmede Engeller
Engellilerin ayrımcılık ve dışlanmayla örülü bir yaşamları olduğu için, engelliler genellikle öz saygıdan yoksun ve kendilerine güvenmeyen kişilerdir. Cinsellik ölüme dek toplum içinde sürer. Zihinsel, fiziksel ve diğer engellilerin cinsel hakları olduğu unutulmakta, cinsel konulardaki bilgi gereksinimleri, cinsellikle ilgili duygu ve düşünceleri çoğu zaman göz ardı edilmektedir.
Pek çok araştırmacı yaptıkları çalışmalarda engelli bireylere cinsel konularda yeterli bilgi verilmediğini bulmuşlardır. Normal kişilerin arkadaş ve anne-babadan bilgi alma şanslarının engelli bireylerden daha yüksek olduğu bilinmektedir. Gerçekten de engelli bireylerin yeterli arkadaşı yoktur.
Ayrıca bilgiyi ve olayları anlama ve değerlendirmede sınırlılıklar vardır. Ayrıca erişkin cinselliği hakkında pek çok temel çocukken atılır. Dişi veya erkek cinsel kimliğimiz, aynı veya karşı cinse duyduğumuz ilgiler, cinsiyetimize güvenmemiz, cinsel korkularımız çocukluktan itibaren oluşur. Özel eğitimde de bu bilgilerin engelli çocuklara verilmesi onlar için çok önemlidir.
Bilgi alamayan engelliler için bilgi alma kaynağı olarak medya görülmektedir. Oysa engellinin medyadan bilgi almasının bazı tehlikeleri vardır. Medyadaki tüm modellerin doğru olduğu söylenemez. Medya sosyal sorumluluk anlayışı içerisinde, milli kültürümüze ve toplumsal değerlere ters düşmeyecek şekilde cinsel eğitim programlarına yer vererek özel cinsel eğitime destek olmalıdır.
c) Cinsel Hayatı Yaşamadaki Engeller
Normal bireylerde olduğu gibi engelli kişilerde kendini tatmin (mastürbasyon) sıklıkla görülmektedir. Yapılan araştırmalarda, bu kişilerde cinsel tatmin ihtiyacının, aileler tarafından farklı şekillerde giderildiği ortaya çıkmıştır;
Cinsel isteklerini göz ardı etmek,
İlaç ,
Evlendirmek.
Bu çözümlerin her birey için ayrı ayrı tartışılması gerekmektedir. Bunları sadece fizyolojik gereksinim olarak görmek hatalıdır. Çünkü, çözümlerin tıbbi, ahlaki, sosyal, hukuki vs. boyutları vardır. Çözümler; bütün boyutları ile ele alınarak, kişinin durumuna göre, kişiye özel üretilmelidir.