Perihan Baykal

  • Konuyu başlatan Fırtına
  • Başlangıç tarihi
F

Fırtına

Guest
Aşkın Akkor Hâli

surlara yazdım surlara yazdım surlara
sırlar yazdım sırlar yazdım ah sırlar

aşkın kaç hâli var ustam kaç hâli
ustam sedefkârım kaç hâli
ben kaçıncı hâliyim bu kaçıncı

yırtılışım yeni(m) den

-göçler delisi-

hangi yayın okuyum ucunda kanlı temren
günler soldum güller soydum yastığımda
lavanta kokusu kokusu bahçeler doydum

soyundum terimden tenimden giyindim sen
haddelerden geçtim mavisinden kobaltın
bir geyik ağlıyordu gülüyordu gözlerimden

çıldırmış bir şıvgının peşinde
önünde bir şıvgının çıldırmış

esrik çiçek

-işte o körükte açan-

usulca fısıldadı eğildi kulağıma
bildim! akkor hâliyim aşkın


Perihan Baykal
 
F

Fırtına

Guest
Çünkü Biz En Çok Aşkı Sustuk

-daha bağları yazacaktım uzayıp giden
masalını ninemin bin bir geceden-

çünkü biz en çok aşkı sevdik, sedefli
inci taneleri aradı ince ellerimiz
boncuk terli ayasında mavinin
yedeğimizde hep bir kırba sevinç

tabanlarımızda can kırıkları
özümüz her yandığında inceden elenen h'ûn
aşk ile aşılanan ol yaralı nesteren

-dağları yazacaktım daha kavi
ıhlara vadisinde yatan gemileri-

çünkü biz en çok aşktan öldük inan
kıyımız derin kuyumuz yusuf
çevrenimiz
derya deniz

ağyara suçtuk yârene bağış
uyuduk uyandık sil belendik umuda
şahbaz idik şah olduk şahmaran
yeniden yineden mor mineden doğduk
kor lüleli saçlarını güneşin

-kantarması gül dalı alatavlı taze tay
daha suları yazacaktım deliboran karlı çay-

şıramız üzüm dilimiz şiirden
ayaklarımız gök
balımız balamız sütten
kesilmeden

karış dilini dilime
barış

çünkü biz en çok
aşkı sustuk


Perihan Baykal
 
F

Fırtına

Guest
Yüreğim Bir Ok, Sana Doğru

pirinci taştan ayıklar gibi
s'ayıklıyorum dilimi
taşlar mı yoksa tadı veren, sektiren şiiri
mavinin buzunda, buluşmanın pırıl incisi
duyulmadık at donları, tiradlar, kundakçı fitilleri
kişneyen tayı tabunun
katli vâcip
âti

ben böyle şiirler de yazdım bak
çeperlerimde çiviler, duvar yazıları

'yürüdük.. yapıncak üzümleri arasından
pembe ve buğulu'

ah! şampanyanın rengine vurgun arsız sevinç
savaş baltam, siyretim
içimde bir orman, yangınını büyüyor
paleontolojik acun kazıları

-sonra mamutlar
sonra ayın en saf hâli-

ben önce sulara yazdım

-en çok öğlenleri-

kıvrım kıvrım boşluğa
biraz telaşlı bir sükûnettim
eşiğimde manolyalar ve kör bir kedi

üfledim çayırlarına gök/çe/yüzünün
yeşil bir pencere gibi giyindim seni
soyundum çırıl
bir kucak dolusu limon çiçeği sana hâk
..ki dilim tutuştu şimdi bir yangın
kokla açılırım

her zerrem çağırırken ateşi
kânın derininde lâl ve hûn
yüreğim temreni alevden bir ok
arasına, iki kaşının

aşkın sonu kül
ko yanalım



Perihan Baykal
 
F

Fırtına

Guest
Gecenin Yaşı Kaç

00.00
şiir söndü

sarkıyorum köhne balkonlarından gecenin
tut elimden dünya

01.00
değmezmiş! ne okuna ne yayına
ne kuyruğuna ışıl ışıl yalaza
ne temrenine yâkut

çırpına çırpına can veriyor
sevinç kuşu, içimdeki

yutkun, ey ankebut

02.00
hangi çifte vurdu çifte kumrularımı
hangi kör tahradan kalma
gülün ağzındaki ağır avaz

doldurdum gecenin afyonunu çubuğuma
siyahı çokçaydı günün
gecem bu yüzden çınayaz

03.00
ey olağan ışk
biz yaralı bir güzden geldik
biz sarı benekli ol parsın
kor ateşten gözünden
biliriz gülün kırmızısını
da.. dilini kuytu yaprağın
ve geceyi nereden deldiğini
şol tirendaz didenin

sığmayız çula çuvala
sözün sığına hiç
elbet veririz hakkını
olsa da kerhen şerrin

04.00
örüp duruyorum
bir ters bir yüz
bitmeyen bir çileyi boynuma
salacak'ta bir ölüyüm, havar
belki de zırtaze bir deli

fıratım gitti gideli
fıratım gitti gideli

-gecenin yaşı kaç-


Perihan Baykal
 
F

Fırtına

Guest
Füruğ'a Derkenar

aşk; nevbahar
belki sonsuza açılan kapı
yan yatmış bir sekiz kadar

sonu almayan göze
sığmaz hiç bengisu

füruuuuğ
âyet-i kerime'si şiirin
ki gözlerinde bir çift kuğu
kendi gecesine bakar

tahtlara inat, tahtırevanlara
şâhımerdanlara
aşkı soyup alacalı kabuğundan
eb-rû-li

tâcı deli kız çeyizi
çalabı gök yüzü zambak

paslı kında
çın çın çınla yan

ben göğe akıyordum o yere
orada
kumlara karışmış fısıltıları arasında
deniz kızlarının

dedim mayıs! dedi beni kan tutar
kaysı gül

-çölü içinde-

çağırgan ve yüngül

'geliyorum, geliyorum, geliyorum de'

aşk! 'uslandır beni'

sus'u bilmeyen dil
olur mu bülbülü dilşat

bir kez daha
suç ortağınım gönlüm

ver gitsin külümü yele



Perihan Baykal
 
F

Fırtına

Guest
İllâ'h

gülü düşünür gül olurum bülbülü sen
insan bir pagan rüyadır bazen
tanrının gördüğü

i (di) l

taylar suvarıyorum içimde kıvrak, doru
değiyor gazelim bengi suyuna
diriliyor yeşil, hâreleniyor ebrû

dışarıda yüreği ağzında felfelek nisan
amber dilli, bela dilli, santuri
ah o dizgin tutmaz küheylan, o mavi
gecenin satenine yıldız diken kılaptan

ve illâ'h
papirüs kıyısında sır kokan nil
ağzının buhurundan süzülen
o sonsuz lil

bütün kiplikleri kıran sırça teber



başkaldıran bir eda var sesinde

-ama kime-

o hep yanıtsız soruya yanıt

-ama hangi soru-

tadın damlıyor içime

–şıp, şıp-

akan suyun billursu serinliği

bu gece üç kat daha bilge bizden
tenimiz; bütün dilleri bilen dilsiz

çıkar batıklarımı derûnumdan, çil çil
birer birer
hadi ov lambayı, çıksın cin
biledim bütün dilekleri

âh

dilini unutmuş bir ezberim şimdi
ezberini unutmuş bir leylî

ve illâ'h
bir gülün iç çekmesi
aşk ile iç çekmesi bir gülün
kızıl bir uçurumun tarifsiz derinliği


Perihan Baykal
 
F

Fırtına

Guest
Ay/rılık Baladı

-ayrılık ay gibi sessiz gelir-

hüzzam bir gece acıtırken akşam sefalarının rengini
bölünürken dilim dilim
o gayya kuyusu kesir
çözüp nakışından sevdamızın renkli ipliklerini
kırışalım
hangi renkleri istersin
birlikte sevmiştik kırmızıyı
kokusunda avcunda parlattığın elmanın tadı
erguvanları biz boyamıştık mora
bir Mayıs sabahı
polis düdükleri arasında
al kitaplarını içinde kuruttuğum güllerle
okudum hepsini


-ayrılık ay gibi sessiz gelir-

unutulmuş derbendinde bir dağın
unutur gibi dikenler arasında açan
o mavi çiçekleri
yüzüme çizdiğin gök kırıntısı
senden yadigâr kalsın
ellerime ellerinden
ağzımda öpüşünden bulaşan
cam kırıkları
meşum kuvars
git
parmaklarımın arasından akan su gibi
çarığın, âsan, saçındaki kırağı
senin olsun
bütün renkler


-ayrılık ay rengidir-

bana beyaz yeter
yeter yüzük taşımda
göllenen zehir



Perihan Baykal
 
F

Fırtına

Guest
Yere Bakma Durağı

Âcildim, âcizdim, yâresi yar
kadar bir alageyik

gözlerine bir parsın gözleri değmiş

başını eğmemiş
parstım, gözlerinde bir geyiğin elâ Hüznü

yar! ucun nerde bucağın senin
düştüm bak göğüne, en derinine
dilim damağım silme kays

çöl yuttum, kumla yundum, âteşle
bendim öpen boynundan iştahla suyu

gölde saz idim bir vakit
dilde kuğu

ko maviden olsun kuşun ölümü
kurdun çakır pençe boz

göğsümde yanargünün zorlu lekesi
bırak kanasın yârem, akşamla zârı

biz
güneşe tapanların soyundan değil miydik

göğe hey

ilk badem ağacıdır düşen aşka
enuma elish

bilmez ihaneti atın ve taşın soylusu
sözü özdür insanın köz

ah, acının kalbi, o dilbaz kekeme
uçarken yalımlar pervanelere, uğrun
menekşenin açtığı sonrasız şimdi

biz bu göğü terk etmemiş miydik



Perihan Baykal
 
F

Fırtına

Guest
Susmalar Alfabesi

S

susmalar alfabesi
paslı diller, körelmiş im/lâ/l
geçmiyor iplikler çoğalan geceyi

hançer(eler) in keskin yeşilinde
düğümlenen zılgıt, o süreğen dal
üreyen fısıltısı mayının

sıyrılıyor kınından kin

tısss

hangi ak(k) or bu kontrbasın
yükselip alçalan sesinde

U

hadi daya başını omzuma
en asisi nehirlerin, son oğulu
safranlar sarısı balın
u/yuyayım çatalında kollarının
birlikte u/yanalım

andante

kurtlara ula beni
ulusun içimde bin kurt

S

her dilin alfabesi
ayrı kurur saçlarını
taraçalarında tarihin
etçil obur meşime

susssssss

ma

yı/kan sorularını
yıka suyumla



Perihan Baykal
 
F

Fırtına

Guest
Yâre

bütün ruhumla
sana taşındım sevgilim
pâre pâre
yaralarımla

diri ve kırmızı
kalbimdi bıraktığım avuçlarına

sığamadım
sığamadım
sığamadım

ah o şahlanan maya, o burcu hisar
nağmesi aya değen çağanak
yer ile yeksan

yan! ılgım.. katlan yine eğnine
sarılarını sar geri, sırlan

dinler gibi kendini ney
susar gibi kendine neyzen
kalsın bende yalnızlığın
suretâ bir sağanak

unutma
acıdır suyu pişmanlığın
gün gelir hatırlarsın
kıyından geçmişti bir vakit
yelkenleri güneş fırtınası
bir dev kadırga

hercâi alacası değil çün
açar kızıl kan rengi
bir zor gülün bağrında

ve hak edene takar tâcını
aşk



Perihan Baykal
 
Tekerlekli Sandalye
Üst