Rab Bana, Hep Bana!

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Vaizin biri, bir taraftan halka öğüt verirken, bir taraftan da onları evlenmeye teşvik ediyormuş. Bu sırada gencin biri ayağa kalkıp; -

“Ben garip bir adamım, bana bir kadın gerektir ki, evleneyim” demiş.

Vaiz yüzünü kadınlar tarafına çevirip:

-“Ey avratlar aranızda bu adamı isteyen var mı?” diye sorunca;

Kadının biri kalkıp;

-“Ben varım”demiş.

-“O halde ileri yürü, buraya gel” demiş vaiz. “Aç yüzünü! Çünkü evlenmeden önce bir kere yüzünü görmek Peygamberin sünnetidir.”

Kadın yüzünü açmış. Vaiz erkeğe dönerek:

-“Bak yüzüne delikanlı! Beğendin mi?” diye sormuş.

-“Evet, gördüm ve beğendim” demiş genç.

Vaiz tekrar kadına dönerek:

-“Ey hatun kişi! Dünyalıktan neyin var? deyince kadın:

-“Bir eşekçiğim var, su taşır, değirmene buğday götürür, odun taşır; bende ondan aldığım parayla geçinirim.”demiş.

-“Amaa” demiş vaiz. “Bu delikanlı, kişizade bir gence benziyor. Onurludur. Eşek sürücülüğü yapamaz.” Tekrar kadınlar tarafına dönerek;

-“Daha başka istekli var mı? diye sormuş.

-“Var” demişler

O da evvelki gibi yürümüş ve yüzünü açmış. Delikanlı onu da “Beğendim” demiş.

-“Pekala, senin neyin var? diye sormuş vaiz.

-“Bir öküzüm var, kâh su çeker, kâh çift sürer, onun kazancıyla geçinirim” demiş kadın.

“Olmaz” demiş vaiz. “Bu genç onurlu birine benziyor. Öküz çobanlığı yapmak ona yakışmaz” diyerek;

-“Başka isteklisi yok mu aranız da? diye tekrar sormuş kadınlara.

-“Var” demiş yine kadının biri. O da yürümüş ve yüzünü göstermiş. Bizim genç onu da beğenmiş.

-“Senin çeyizinde neyin var?” diye ona da sormuş vaiz.

-“Bir bağım var” demiş kadın.

Vaiz delikanlıya dönmüş ve:

-Artık bunlardan birini seçmek sana düşer. Hangisi daha uygunsa onu kabul et” demiş.

Bizim delikanlı kulağını kaşımaya başlayınca vaiz biraz kızmış:

-Hadi, çabuk ver kararını, hangisini istiyorsun?

Delikanlı;

-“Hocam ben istiyorum ki eşeğe bineyim, öküzü önüme katayım, bağ yolunu tutayım.”



Konu istemek olunca gözümüzü de açıyoruz, kulağımızı da açıyoruz, elimizi de açıyoruz. Öptüğümüz elden bahşiş istiyoruz. Çay getirenden kahve, kahve getirenden ziyafet istiyoruz. Vallahi, tavuğu kaz gelecekse esirgemiyoruz ama kaz gelmediyse tavuğu bile istiyoruz. Bazen de istemem ayaklarında, “ istemiyorum yan cebime koy” diyoruz. Hatta “isteyenin bir yüzü, vermeyenin iki yüzü kara” diyerek birbirimizi istemeye teşvik bile ediyoruz. Tutarsız bir şekilde fütursuzca istiyoruz. Ömrümüz istemekle geçerken her zaman attığımız yere vuramayacağımızı da bilmemiz lazım diye düşünüyorum. Unutmayın! “Her istediğini söyleyen, istemediğini de işitirmiş”. Hikayenin sonu bu kadarla bitmiyor tabi ki. Vaizde bizim gence işitmek istemediğini söylemiş vesselam!

-“Evet, doğru ama sen de o kadar nazenin bir şey değilsin ki, her üçünü birden kafese koyasın!”
Eee “kazın ayağı öyle değil” artık. Kimse elini verip de kolunu kaptırmıyor. Sen istediğin kadar iste, adam lafı gediğine koyuyor. Demeyeceksin sürekli, “Rab bana, hep bana” Ne demiş Mevlana “Keser gibi olma; hep bana, hep bana. Rende gibi olma; hep sana, hep sana. Testere gibi ol; hem sana, hem bana”. Saygılarımla.

Yazar: Leyla YARGI MANTAR
 

unuttum.29

Moderatör
Moderatör
Katılım
Eyl 8, 2012
Mesajlar
1,068
Tepkime Puanı
98
Puanları
48
Selamlar cengelx,
Çok güzel bir hikayeydi,
ilk defa okudum ve tebessüm ettirdi.
Paylaşım için Teşekkürler,
Saygılar..
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Ben Teşekkür ederim; unuttum.29 Beğendiğinize sevindim..
 
Tekerlekli Sandalye
Üst