Rahim Ağzı Kanseri ve Aşısı.!

F

Fırtına

Guest
asi-9958.jpg



Dünyada her yıl yaklaşık 500 bin kadının yakalandığı ve son yıllarda giderek artan rahim ağzı kanseri (HPV) vakalarına karşı Sağlık Bakanlığı 2011’de aşılama başlatacak. Sadece cinsel yolla değil herhangi bir temasla da virüsün bulaşabildiğini aktaran Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Operatör Dr. Arslan, 2009 yılında Türkiye’de 2 bin 800 kişinin rahim ağzı kanserine karşı aşılandığını söyledi. Aşıyla rahim ağzı kanseri, kanser öncesi lezyonlar ve genital siğillere karşı koruma sağlandığını anlatan Arslan, aşının 3 doz olarak 6 aylık süre içinde koldan yapıldığını belirtti. Uzmanlara göre tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de rahim ağzı kanseri hızla yaygınlaşıyor.

RAHİM AĞZI KANSERİ AŞISI 2011'DE

Her 2 dakikada bir kadının ölümüne neden oluyor. Devlet, aşı firmalarının da önerisi ve yönlendirmesiyle özelik le 9 ila 16 yaş grubu arasındakilere bu aşı programını uygulamayı hedefliyor. Rahim ağzı kanseri aşısı 46 yaşına kadar da uygulanabiliyor. Bir kişinin HPV kapması ile rahim ağzı kanseri olması arasındaki süre 15-20 yılı buluyor.
 
F

Fırtına

Guest
Kadınlar bu hastalığa karşı bilinçlensin.!

663183_detay.jpg



İlk başlangıç evrelerinde genellikle hiçbir belirti ve bulgu görülmüyor.!

Rahim ağzı kanseri (serviks kanseri) kadınlarda görülen kanserler içerisinde 2.sıklıkla görülen kanser türüdür. Bu kanser türü düzenli tarama ve kontroller sayesinde önlenebilen tek kanserdir. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Bestami Özsoy rahim ağzı kanseri hakkında bilgiler verdi.

Rahim ağzı kanseri (serviks kanseri) nedir?

Özsoy; "Kadın rahmi, gövde ve rahim ağzı kısımlarından oluşur. Rahim ağzı, rahmin doğum sırasında genişleyerek bebeğin çıkmasını sağlayan kısmıdır. Bu kısmı oluşturan hücrelerin anormal bölünmesi ve üremesi sonucunda rahim ağzı kanseri oluşur. Rahim ağzı kanseri, jinekolojik tümörler içinde sağlıklı kadınlarda yapılan düzenli tarama ile önlenebilen yegane kanserdir. Uygulaması oldukça kolay olan Pap-smear testi rahim ağzında kanserleşme eğilimi olan hücrelerin saptanmasını sağlar. Bu hücrelerin kanserleşmeden tedavisiyle tam iyileşme mümkün olur. Rahim ağzı kanseri oluştuktan sonra lenf bezlerine, çevre organlara ve kan damarları yardımı ile uzak organlara yayılabilirler.."

Rahim ağzı kanseri belirtileri nelerdir?

Rahim ağzı kanserinin ilk başlangıç evrelerinde genellikle hiçbir belirti ve bulgu görülmez. Çoğunlukla kanser yayıldıktan sonra belirti ve bulgular yavaş yavaş ortaya çıkmaktadır. Aylık adet kanamaları dışında kanama, vajinadan anormal akıntı, özellikle renkli kanlı akıntı gelmesi serviks kanserinin bir işareti olabilir. Cinsel ilişki sonrası kanama olması (postkoital kanama) sık görülen bir belirti olup yine cinsel ilişki sırasında ağrı olması da serviks kanseri belirtisi olabilir.

Risk faktörleri nelerdir?

Cinsel yolla bulaşan hastalıkların başında gelen AIDS virüsü (HIV) ve insan papilloma virüsü (HPV) infeksiyonları, serviks kanseri oluşumunda önemli risk faktörlerindendir. Sigara kullanımı, çok sayıda kişiyle cinsel temas, cinsel hayatın erken yaşlarda başlaması, çok doğum yapmak en önemli risk faktörü olarak kabul edilir.

Hastalığın tedavisi;

Erken dönemde, beş on dakikalık basit bir operasyon (konizasyon) ile sadece rahim ağzındaki hastalıklı bölge çıkarılarak hasta tedavi edilebilirken, hastalık ilerlediğinde rahim ve etrafındaki çevre dokuları ile lenf ganglionlarının çıkarılacağı büyük bir operasyona ihtiyaç duyulur. Ayrıca operasyon sonrası tümörün yaygınlık derecesine göre radyoterapi de gerekebilir. Daha ilerlemiş vakalarda operasyon yapılamaz. Ancak radyoterapi ve kemoterapiden yardım beklenir. Kanser erken dönemde teşhiş edildiğinde tedavide başarı oranı yüzde 100'dür. Hastalık ilerledikçe bu oran düşmektedir.

Rahim ağzı kanserinden nasıl korunabiliriz?

* Rahim ağzı kanserinden korunmak için vajinal smear araştırmalarına, yaşa bakılmaksızın ilk cinsel temas yılında başlanmalı ve 1-2 yıllık aralıklar ile tekrarlanmalıdır.

* Erken tanı konulabilmesi için, kadınların uygun aralıklarla hekime müracaat etmeleri gerekir. Doğru tedavinin uygulandığı kadınlarda rahim ağzı kanseri hemen hemen hiç görülmez.

* Rahim ağzı kanserinden korunmanın başlıca yolları; çok eşli olmamak, sigara içmemek ve rahim ağzı kanseri tarama programlarına katılmaktır.

* Rahim ağzı kanseri, vücutta oluşum aşamaları en iyi bilinen kanserlerden biridir. Düzenli olarak kontrollerin yapıldığı kadınlarda hastalık, kanser oluşmadan yakalanabilir ve oluşumu engellenebilir.

* Uygun kontrolleri yaptıran kadınlarda rahim ağzı kanseri görülme olasılığı sıfıra iner ve böylece kadınlar sık görülen kanserlerin biri olan rahim ağzı kanserinden tamamen kurtulabilirler. Rahim ağzı kanserlerinin % 99 unda etken HPV'dir. Son yıllarda da uygulamaya giren, HPV aşıları da belli bir süre ile kanser oluşumunu önlemektedir. Aşının etkili olabilmesi için vücut bu virüsle daha önce karşılaşmamış olmalıdır.
 
F

Fırtına

Guest
Rahim ağzı kanseri.!

rahim_kanseri.jpg



Rahim ağzı kanseri jinekolojik kanserler içinde 2. sıklıkta görülen kanserdir. Pap smear incelemesinin yaygınlaşması ile rahim ağzı kanserinin görülme sıklığı azalmıştır. Kanser displazi olarak adlandırılan hafif formu ile başlar ve ilerler. Anormal hücre büyümesi genellikle 25-35 yaşları arasında başlar. Bu hücreler prekanseröz (öncül kanser hücresi) olarak değerlendirilir. Zamanla bu hücreler kanser hücrelerine dönüşerek karsinoma in situ olarak adlandırılan rahim ağzının dış kısmında sınırları belli bir kanser oluşturur.

Bu durum tedavi edilmediğinde rahim ağzının diğer katlarına ve diğer organlara yayılır. Erken dönemde teşhis edilebilen vakaların % 95’inden fazlası iyileşebildiğinden erken teşhis ve tedavi çok önemlidir.

Rahim ağzı kanseri belirtileri (Serviks kanseri belirtileri) nelerdir?

Rahim ağzı kanseri belirtileri çok belirgin değildir ve serviksin kanser öncüsü değişikliklerinin herhangi bir bulgusu yoktur. Ancak hastalık ilerledikçe anormal kanamalar (adet arası, ilişki sonrası, menopoz sonrası kanama gibi), ağrılı ilişki, artmış akıntı ya da kasık ağrısı gibi şikayetler görülebilir. Bu bulguları beklemeden düzenli doktor kontrolüne gitmek önemlidir. 21 yaşından ibaren cinsel aktif olan her kadının yılda bir kez muayene olması ve pap smear aldırması gereklidir. Papsmear testi anormal ya da şüpheliyse kolposkopi denilen bir çeşit büyüteçle rahim ağzının incelenmesi ve biyopsi alınması gerekli olabilir. Eğer biyopsi sonucu kanser öncüsü bir değişiklik tespit edilirse LEEP denilen bir teknikle bu doku alınabileceği gibi, kriyoterapi ya da lazer tedavisi uygulanarak da bu bölge ortadan kaldırılabilir.

Serviks kanserinini düşündürebilecek belirtiler özetle;

Serviks kanserinin ilk başlangıç evrelerinde genellikle hiçbir belirti ve bulgu görülmez.

Çoğunlukla kanser yayıldıktan sonra belirti ve bulgular yavaş yavaş ortaya çıkmaktadır.

Aylık adet kanamaları dışında vajinadan anormal akıntı, özellikle renkli kanlı akıntı gelmesi serviks kanserinin bir işareti olabilir.

Cinsel ilişki sonrası kanama olması (postkoital kanama) sık görülen bir belirti olup yine cinsel ilişki sırasında ağrı olması da serviks kanseri belirtisi olabilir.

Rahim ağzı kanserinin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte kansere yatkınlığı arttıran nedenler nelerdir?

* Çok eşlilik,

* Cinsel temasın 20 yaşından önce başlaması,

* Viral ve bakteriyal enfeksiyonlar,

* Fazla sayıda doğum yapmak,

* Sosyoekonomik düzeyin düşük olması,

* Sigara içmek,

* C vitamini ve A vitamini eksikliği,

* Erkek eşin sünnetli olmaması,

* Hastanın bağışıklık sisteminin baskılanmasıdır,

Human Papilloma Virus Enfeksiyonları ve Rahim Ağzı Kanseri ilişkisi nedir?

Cinsel temas yolu ile bulaşan Human Papilloma Virüs (HPV) olarak adlandırılan virüsler genital siğillere yol açar (hpv cervical cancer) Bu virüs alındığında genital siğillere neden olabilir, herhangi bir lezyona neden olmadan sessiz olarak kalabilir veya rahim ağzındaki hücrelerde değişikliklere ve rahim ağzı kanserine neden olabilir.

HPV enfeksiyonları oldukça yaygındır. Pap Smear olarak adlandıran, rahim ağzından alınan örneğin patolojik incelemesinde atipik hücrelerin (bozuk hücrelerin) görülmesine en sık yol açan durum HPV enfeksiyonlarıdır. HPV’nin 60’den fazla değişik tipi vardır. Bazı tipleri rahim ağzı kanserine neden olur. Rahim ağzı kanseri kadınlarda en sık görülen ikinci kanserdir. HPV’nin bazı tipleri de dış genital organ (vulva) ,anüs (makat) ve erkeklerde penis kanseri gelişmesine neden olur.

Genital siğiller vajina dışında veya içinde, rahim ağzında, anüs (makat) etrafında erkeklerde ise penis ve anüs etrafında oluşur. Genellikle kümeler halinde oluşan siğiller bazen çok büyüyebilir. HPV enfeksiyonları rahim ağzı hücrelerinde değişikliğe ve ileride rahim ağzı kanserine neden olabilir (hpv cervical cancer)

Vitamin kullanımının serviks kanseri üzerine etkisi nedir?

Sigara içilmesi kadınlarda çok hücreli rahim ağzı kanseri riskini arttırır. Bu risk sigara içiminin süresi, miktarı ve yoğun sigara dumanına maruz kalma ile daha da artar. Hiç sigara içmeyen ve duman maruziyeti olmayan kadınlara göre bu kadınlarda risk 3 kat daha fazladır.

Bazı vaka kontrollü çalışmalarda çeşitli gıdaların kanser riski üzerine etkileri araştırılmıştır. Diyet içerikleri karoten, C vitamini, E vitamini ve folik asitten zengin olan kadınlarda serviks kanserinin daha az görüldüğü bildirilmiştir. Yapılan çalışmalarda A vitamininin az alınmasının riski arttırdığı gösterilmiştir. Yine benzer çalışmalarla beta-karoten düzeyinin serviks kanser oranı ile ters orantılı olduğu saptanmıştır. Ancak ağız yoluyla folik asit verilen iki randomize çalışmada koruyucu etkinlik gösterilememiştir. A vitamininin HPV ile ilişkili büyümeyi önlediğini gösteren bazı deneysel çalışmalar mevcuttur.

HPV tanısı nasıl konur?

Kadın doğum muayenesi sırasında siğiller görülebilir. Pap Smear incelemesi için rahim ağzından alınan örneklerde virüse ait genetik materyal de tespit edilerek HPV enfeksiyonlarının tanısı kesinleştirilebilir. Pap Smear incelemelerinde anormal hücreler saptanırsa rahim ağzından biyopsi örneği alınarak kanser yönünden araştırılır.

HPV enfeksiyonları birden fazla cinsel eşi olanlar, erken yaşta cinsel aktiviteye başlayanlar ve cinsel temas yolu ile bulaşan diğer enfeksiyonları taşıyanlarda daha sık görülür. HPV enfeksiyonlarının önlenmesinde cinsel ilişki sırasında prezervatif kullanılması önemlidir.

Genital siğiller yerleşim ve büyüklüklerine göre değişik yöntemlerle tedavi edilir. Genital siğiller tedavi ile kaybolmasına rağmen virüs vücuttan atılamaz. Genital siğillerin tedavisinde değişik kremler kullanılabilir veya kriyoterapi (dondurularak) yada elektrokoter (yakılarak) tedavisi ile siğiller çıkartılabilir.

HPV enfeksiyonunu almış olan kadınların rahim ağzı kanseri yönünden düzenli kontrollerinin yapılması gerekir.

Rahim ağzı kanserinin klinik bulguları nedir?

Erken evre kanserler genellikle bulgu vermez. Rahim ağzı kanseri, human papilloma virus cervical cancer, erken dönemde teşhis edebilmek için yıllık rutin Pap smear testi yapılması ve jinekolojik muayene gereklidir.

İlerlemiş kanserin klinik bulguları nelerdir?

* Adet kanamaları arasındaki dönemde kanama,

* Adet kanamalarının fazla olması,

* Vajinal akıntının artması,

* Cinsel ilişki sonrası kanama,

* Tek taraflı kasık ağrısı,

* Kilo kaybı , kansızlık,

Pap smear testi nasıl uygulanır?

Pap smear testi rahim ağzındaki kanser öncüsü lezyonları belirlemek için yapılan tarama testidir. Jinekolojik muayene sırasında rahim ağzından hücre sürüntüsü alınır. Bu hücreler patoloji laboratuarlarında incelenir.

İlk test 18 yaşında veya cinsel aktivite başladığında yapılmalıdır. Her yıl düzenli olarak tekrarlanmalıdır.

Histerektomi (rahim alınması ameliyatı) ile rahmi ve rahim ağzı alınmış olan kadınlarda Pap smear testi vajinal kanser konusunda fikir verir. Histerektomi öncesinde yapılmış Pap smear test sonucu normal olmayan kadınlarda vajinal kanser için risk faktörleri de göz önünde bulundurularak testin 2 yılda bir veya daha sık tekrarlanması önerilir.

Bağışıklık sistemine ait bir bozukluğu olan, organ transplantasyonu yapılmış veya kemoterapi görmüş kadınlarda Pap smear testi 6 ay ara ile tekrarlanmalıdır.

Tanı ve Tedavide ne yapılır?

Rahim ağzı kanserinin, human papilloma virus cervical cancer, ilerlemesi bazen çok hızlı olabildiğinden, kanserin erken dönemde saptanabilmesi için tüm kadınların düzenli jinekolojik muayene ve Pap smear testi yaptırmalarının büyük önemi vardır. Hastalık bulgu vermeye başladığında çoğunlukla ilerlemiş safhadadır. Kanserin tanısı jinekolojik muayene ve alınan örneklerin patolojik incelemesi ile yapılır.

Serviks kanseri tanısını koymak için sırasıyla;

Tıbbi hikaye ve fizik muayene: Kişi doktora başvurduğunda kişisel ve aile ile bazı bilgiler sorulur. Bu soruların amacı risk faktörlerinin belirlenmesi ve serviks kanserinin hastadaki belirtilerini ortaya koymaktır. Ayrıntılı fizik muayene ile genel olarak sağlık durumu değerlendirilir. Jinekolojik muayene ile değerlendirme tamamlanır.

Sistoskopi, proktoskopi ve genel anestezi altında muayene: Sistoskopi işleminde, ışıklı, uzun ve dar bir tüp ile üretradan (idrar yollarının sonu) girilerek mesaneye ulaşılır. Bu yöntemle üretra ve mesane kanser yayılımı açısından incelenir. Şüpheli alanlardan milimetrik biyopsiler (parçalar) alınabilir. Sistoskopi, bölgesel anestezi ile sadece girilecek olan bölge uyuşturularak ya da bazı hastalarda genel anestezi altında yapılır.

Rektoskopi: Işıklı bir tüp ile rektumdan (kalın bağırsağın sonu) girilerek kanser varlığı araştırılır.

Biyopsi: Eğer alınan biyopsi (parça) sonucunda serviks kanseri olduğunuz ortaya çıkmışsa, bu tip kanserlerin tedavisi ile uğraşan bir cerraha başvurmanız gerekir.

Rahim ağzı kanseri tedavisi ise; prekanseröz (kanser öncüsü) lezyonların tedavisi lezyonun derecesine, kadının yaşına ve genel sağlık durumuna göre değişir. Erken evre kanserlerin tedavisinde sadece rahim ağzı veya rahmin alınması ile başarılı sonuç elde edilirken, ilerlemiş kanserlerde büyük ameliyatlar ve bunlara ek olarak radyoterapi gerekir.

Serviks kanserinin evre ve derecesine göre tedavide cerrahi, radyoterapi, kemoterapi seçeneklerinden biri uygulanabilir. Serviks kanserlerinin küçük bir oranı gebelikte görülmektedir. Bu durumda serviks kanserinin evresine göre gebeliğe devam edilebilip tedavi doğum sonrasına ertelenebileceği gibi, gebelik sonlandırılıp hemen tedavi edilmesi de gerekebilir. Sonuç olarak serviks kanseri kanser tipleri içinde en erken tanınabilen ve belki de henüz kanser aşamasına gelmeden tedavi edilebilen bir kanserdir. Çünkü kanser öncüsü değişiklikler kolayca taranabilmekte, tanınabilmekte ve tedavi edilebilmektedir. Ayrıca geliştirilen aşılar sayesinde kansere neden olan bazı virüslere karşı koruma da sağlanabilmektedir. Düzenli doktor muayenesi ve papsmear testiyle bu kanser türünden korunmanın mümkün olduğu unutulmamalıdır.

Serviks kanserinde hangi tedavi faydalıdır?

Küratif yani iyileştirici amaçlı bir tedavinin hedefi, tümörün tamamıyla uzaklaştırılmasıdır. Palyatif yani asıl hastalığı yok etmeksizin tesirlerini hafifletici bir tedavi ise, tümör tamamıyla uzaklaştırılamazsa, hastanın genel durumuna uygun ve hayat kalitesini göz önüne alan, tümöre en iyi şekilde etki etmeye çalışan bir terapidir.

Hangi tedavi yapılacağına karar verebilmek için tümörün konumu, büyüklüğü ve dağılımının tam olarak bilinmesi şarttır. Ancak bu bilgiler mevcutsa, jinekologlar , radyoterapistler, onkologlar ve anestezistler gibi uzman hekimlerden oluşan bir uzmanlar ekibi hastayla birlikte ona uygun tedavi metodunu planlayabilir.

Kanser hastalığının safhası ve risk faktörleri, örneğin lenf düğümleri tutulması, gibi unsurlar tedavi seçiminde bir rol oynarlar. Ama özellikle hastanın genel durumu ve hayat şartları da ön plandadır. Eğer tıbbi sakıncası yoksa, kadınların çocuk sahibi olma istekleri de dikkate alınır, ama bu hususun henüz terapiye başlamadan önce ilgili hekimle konuşulması gerekir. ( Yukarıda evrelerine göre rahim ağzı kanseri resimleri verilmiştir. Rahim ağzı kanseri ilerledikçe etraftaki dokunun tutulumu da aşağıdaki rahim ağzı resimlerinde görüldüğü gibi hızla artmaktadır)

* Küçük tümörlü ve genel durumu iyi olan kadınlar, birinci derecede tedavi seçeneği olarak ameliyat edilirler. Wertheim ameliyatı en çok tercih edilen operasyondur.

* Kötü genel durumda olan kadınlar ve/veya hastalıkları ilerlemiş safhada olan kadınlara özellikle radyoterapi yani ışın tedavisi uygulanır. Böyle durumlarda sıkça hallerde adına radyokemoterapi denilen kemoterapiyle kombinasyon da mümkündür.


Serviks kanseri olan hastalarda hangi görüntüleme testleri yapılır?

* Bilgisayarlı Tomografi (BT): Serviks kanserinin pelvik ve para-aortik bölgede lenf düğümlerine yayılım durumu BT ile gösterilebilir. Bu görüntüleme yönteminde, bir X-ışını demeti vücudun etrafında döndürülerek, çeşitli açılardan değişik görüntüler alınır. Alınan görüntüler bir bilgisayar aracılığı ile bir araya getirilerek vücudumuzun içinin görüntüleri oluşturulur. Ayrıntıları daha iyi gösterebilmek için damar yoluyla kontrast madde adı verilen özel bir boya kullanılır.

* Manyetik rezonans görüntüleme (MRG): Serviks kanserinin komşuluğundaki veya uzağındaki diğer organlara ya da lenf düğümlerine yayılıp yayılmadığını gösteren bir diğer görüntüleme yöntemidir. MRG’ da manyetik alan ve bilgisayar kullanılarak vücudun iç yapısının ayrıntılı görüntüleri elde edilir. MRG’da X ışınları kullanılmaz. MRG, serviks kanseri tanısında rutin olarak kullanılmamaktadır. Çünkü BT hem daha ucuzdur hem de BT ile MRG’ dakine benzer görüntüler elde edilir.

* İntravenöz Urografi (IVU): IVU, damar yoluyla özel bir boya verildikten sonra, idrar yollarının X ışınları ile çekilen filmidir. Bu boya kan dolaşımından böbrekler yoluyla atılır. Böbreklerden üreterlere ve oradan mesaneye geçer. Böbreklerden çıkan idrar yollarındaki anormallikleri gösterir. Serviks kanseri pelvik lenf düğümlerine yayılıp, üreter adı verilen, mesane ile böbrekleri birleştiren idrar yollarına bası uygulayıp buranın tıkanmasına neden olabilir. IVU ile tıkanıklık olup olmadığı anlaşılabilir.

Korunma nasıl sağlanır?

Rahim ağzı kanserinden, human papilloma virus cervical cancer, korunmada en önemli basamaklardan biri cinsel temas yolu ile geçen enfeksiyonların önlenmesidir. Cinsel aktivitesi başlayan her kadın düzenli olarak yılda bir kez Pap smear testi yaptırmalı ve 6 ayda bir jinekolojik muayene olmalıdır. Riskli hasta grubunda 6 ayda bir smear (kanser tarama testi) alınması önerilmektedir.
 
F

Fırtına

Guest
Bacağa vuran ağrı rahim ağzı kanseri belirtisi olabilir.!

Kadınlarda meme kanserinden sonra en sık görülen ikinci kanser türü, rahimağzı kanseri.. Rahimağzı kanserini tetikleyen unsurların başında sigara geliyor. İşte Rahimağzı kanserinin nedenleri;

Dünya’da her yıl yaklaşık 500 bin kadının yakalandığı ve tamamından HPV’nin (İnsan Papilloma Virüsü) sorumlu olduğu rahim ağzı kanseri, dünyada her 2 dakikada bir, Türkiye’de ise her gün 2 kadının yaşamını kaybetmesiyle sonuçlanıyor.

Bu hastalığın tedavisi için yapılan ameliyatlar, tedavi edilebilen vakalarda bile rahmin tamamının ve üreme organlarının bir bölümünün alınmasıyla sonuçlanabiliyor. Bu da hastanınn doğurganlığının mümkün olamayacağı anlamına geliyor. Etlik Zübeyde Hanım Kadın Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Jinekolojik Onkoloji Klinik Şefi Doç. Dr.M. Faruk Köse, rahim ağzı kanserinin nasıl oluşutuğunu şu sözlerle özetliyor;

HPV’NİN NEDEN OLDUĞU BİR HASTALIK

“Kadın iç genital organları; rahim, tüpler ve yumurtalıklardan oluşuyor. Rahim, haznenin tepesinde ve idrar torbasına yani öne dönük ters duran bir armuda benziyor. Bu armudun sapının bulunduğu yere benzeyen kısımrahimağzı olarak tanımlanıyor ve bu bölgenin kanserine rahimağzı kanseri adı veriliyor. Rahim ağzı kanserine HPV yol açıyor. Bir insanda, kadın genital organını ilgilendiren 100 kadar HPV tipi bulunuyor. HPV, rahimağzı kanserinin yanında, diğer kadın genital organlarının kanser öncesi lezyonlarına da yol açıyor. Ayrıca, hem erkeklerde hem de kadınlarda genital siğillere neden oluyor.” Doç. Dr.M. Köse, kanser açısından yüksek risk taşıyan 15 çeşit HPV arasında dünyada en sık karşılaşılanların HPV 16 ve HPV 18 olduğunu söylüyor. Bu virüsler, rahimağzı kanserlerinin yüzde 70’inden sorumlu görülüyor. HPV 6 ve HPV 11 ise, hemkadınlarda hemde erkeklerde görülen siğillerin yüzde 90’ına neden oluyor. Erkeklerde penis kanserine de yol açabilen HPV,makat bölgesine yerleştiğinde,makat ve kalın bağırsağın son kısmı olan rektumda kanser nedeni yaratıyor. Bunun sonucunda hastalık, kendisinde virüs olduğunun farkında bile olmayan hamile bir kadının yaptığı normal doğumla bebeğe bulaşabiliyor..”

İLİŞKİ SONRASI KANAMA VARSA DİKKAT!

Rahim ağzı kanserinin de tüm kanser türleri gibi 4 ana evresi var. Sadece ilgili organda kanser varsa evre 1, hastalık komşu en yakın organlara yayılmışsa evre 2, yakın bölgeye yayılmışsa evre 3, uzak organlara yayılmışsa evre 4 söz konusu oluyor. Evre arttıkça tedavi başarısı düşüyor ve ölüm oranı yükseliyor. Rahimağzı kanserinin erken evrede belirti vermediğini, belirti verdiğinde çoğu kez ileri evreye gelinmiş olduğunu belirten Doç. Dr. Köse, “Virüsü taşıyan kadın ve erkekler, durumu uzun süre fark edemiyor. İleri evrede; ilişki sonrası kanama, et suyu tarzında bol vajinal akıntı ve bacağa vuran zonklayıcı ağrı gibi şikâyetler oluyor” diyor.

Rahim ağzı kanserinin nedenleri;

Akciğer kanserli hastalarda sigara ilişkisinin yüzde 80 olduğunu söyleyen Doç. Dr. M. Faruk Köse, " Bu durum, vücudunda HPV olan herkesin kanser olacağı anlamına gelmez. HPV ile karşılaşan 100 kadından sadece 1-3'ü kanser olur " diyor. Beraberinde aşağıdaki etkenler de varsa hastanın kansere gidiş hızı artıyor;

* Yüksek riskli (kansere neden olabilen) HPV enfeksiyonu,

* Sigara içimi,

* Erken yaşta cinsel ilişki,

* Çoklu seksüel eş,

* AIDS benzeri hastalıklar, böbrek ve karaciğer transplantasyonu veya bazı özel hastalıklar nedeniyle bağışıklık sistemin ilaçlarla baskılanması,

* Çok çocuk doğurma,

* Diğer genital bazı özel enfeksiyonlar,

* Genetik etkenler

Türkiye'nin karnesi zayıf!

Rahim ağzı kanserininTürkiye'de görülme sıklığının 100 bin kadında 4.6 olduğu belirtiliyor. Ancak bu veriler 15 - 20 yıl önceki yaşam tarzını yansıtıyor. Bugünkü veriler ışığında toplumun geniş bölümünü kapsayan bir tarama programı uygulanamazsa bu bulguların 15 - 20 yıl sonra iki katına ulaşacağı belirtiliyor. Türkiye'de tedavi edilebilme sınırında olan rahim ağzı kanserinin yakalanma oranının yüzde 2.5 civarında olması, bu konudaki karnemizin zayıflarla dolu olduğunu gösteriyor. Bu, 10 hastadan neredeyse 9'unun ileri evrede tanı aldığına işaret ediyor.

En sık 51 yaş civarında görülüyor;

Rahim ağzı kanseri en çok gelişmekte olan ülkelerin sorunu olarak dikkat çekiyor. Afrika, Güney Amerika ve Meksika en sık görüldüğü ülkeler arasında bulunuyor. Dünyada yıllık 530 bin yeni olgu ve 275 bin ölüm bekleniyor. Bakirelerde gerçek cinsel birleşme olmadan sadece yakın temas ile yüzde 8 oranında HPV görüldüğü belirtiliyor.
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Rahim ağzı kanseri yüzde 50 önlenebilir!

Spiral gibi rahim içi gebelik önleyici araçların rahim kanserini istatistik olarak yarı yarıya azaltabildiği ortaya konuldu

İspanya’nın Katalonya bölgesindeki Llobregat Hastanesi’nin öncülüğünde 20 bin kadın üzerinde yapılan çalışma, aile planlaması doğum kontrolünün rahim kanserini de önemli ölçüde önleyebildiği yönünde ilginç sonuç ortaya çıkardı.

Hastanenin kanser salgın araştırma bölümü program yöneticisi Dr. Xavier Castellsague, Reuters ajansına yaptığı açıklamada, “Araştırmamızın sonucu umulmadık biçimde gelişti” dedi. Dr. Castellsague, “Kanser oluşumuna neden olan ‘insan papilloma virüsü’nün hamilelik önleyici aygıtlarla bu denli önlenebileceğini bilmiyorduk. Hamilelikten koruyucu önlemler aynı zamanda rahim kanserini önleyici etki getirdi” dedi. Araştırma sonucuna göre, spiral gibi rahim boynu ve içi araçlar “insan-papillomavirüsü”nü “kazıyarak”, vücudu bu virüse karşı dirençli duruma getiriyor.

HABERTURK
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Rahim Ağzı Kanseri İle İlgili Mitler!

Kadınların en çok çekindiği kanser türlerinden biri olan rahim ağzı kanseri ile iligili doğru bilinen yanlışlar...


Kadınları tehdit eden kanser türleri arasında en çok korkulan, aynı zamanda en az bilgi sahibi olunan Rahim Ağzı Kanseri aslında erken evrede yakalandığında tedavi edilebiliyor. Hastalığa neden olan HPV virüsünden korunmak için önlemler almak ve düzenli sağlık kontrolleri, erken dönemde saptanabilen hastalığın tedavi şansını artırıyor.


Memorial Antalya Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Zeki Salar, rahim ağzı kanseri ile ilgili doğru bilinen yanlışlar hakkında bilgi verdi.


Yanlış: Rahim ağzı kanseri kadınlarda en sık görülen 2’inci kanserdir
Doğru: Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa ülkelerini içeren kanser sıklığı istatistik çalışmasında, rahim ağzı kanseri ne sıklık ne de yaşamı tehdit edici özelliği ile en sık görülen ilk 10 kanser arasında değildir. Hastalık, tüm kanser türleri arasında 17’inci sırada görülmektedir.


Yanlış: Rahim ağzı kanseri sinsi bir hastalıktır
Doğru: Kadın kanserleri arasında özellikle Yumurtalık kanseri başta olmak üzere birçok türde, hastalığın ileri evrelerine kadar herhangi bir belirtiye rastlanmazken, rahim ağzı kanseri erken evrelerde belirti vermektedir. Erken evrede; anormal lekelenme tarzı vajinal kanamalar, cinsel ilişki sonrası kanamalar, kötü kokulu akıntı, et suyu kıvamında akıntı, genital kaşıntı ve yanma gibi sıklıkla görülen belirtilerle kendini gösterebilir.



Yanlış: Rahim ağzı kanserinin nedeni belli değildir
Doğru: Günümüzde birçok kanserin asıl etkeni belli değildir. Sadece bazı faktörlerin, bazı kanserlerin ortaya çıkışını kolaylaştırdığı, süreci hızlandırıldığı bilinmektedir. Örneğin; sigara içimi akciğer kanserinde, aşırı alkol tüketimi pankreas kanserinde süreci hızlandırır. Rahim ağzı kanserinde ise diğer kanserlerden farklı olarak bir virüsün kansere neden olduğu ispatlanmıştır. Bu virüs Human Papilloma Virüsü (HPV)’ dir. HPV’nin yüzden fazla çeşidi olup tümü kansere yol açmaz. Etken olarak virüsün saptanması; kabakulak, kızamık gibi hastalıklarda olduğu gibi virüse karşı koruyucu aşı geliştirme düşüncesinin oluşmasını sağlamıştır.


Yanlış: Rahim ağzı kanserinin tedavisinde başarı oranı düşüktür
Doğru: Rahim ağzı kanseri erken evrede yakalanıp tedavi edildiğinde başarı oranı %80-85’tir. Erken teşhisi çok kolay ve yine erken dönemde yapılan tedavi sonuçları son derece yüz güldürücü olan hastalık, günümüzde en korkutucu kanser türleri arasından çıkmış, ölümcül olmaktan çok uzaktadır.



Yanlış: Rahim ağzı kanserinin erken tanısı zordur
Doğru: Rahim ağzı kanseri erken dönemde belirti veren özelliğinin yanında, tanısı jinekolojik muayene ve “Smear Testi” ile kolaylıkla konulabilmektedir.


Yanlış: Rahim ağzı kanserinden korunmada aşı tek başına yeterlidir
Doğru: Rahim ağzı kanserine yol açan HPV’nin 100’den fazla tipi mevcuttur. Günümüzde rahim ağzı kanserine yol açan 2 tipine karşı koruyucu aşı geliştirilmiştir. Halen HPV’ye yönelik iki farklı aşı mevcuttur. Her ikisi de rahim ağzına sıklıkla neden olan HPV 16 ve HPV 18 e karşı koruma sağlamaktadır. Aşılar HPV’nin iki tipine karşı koruma sağlar. Ancak bu iki virüs, rahim ağzı kanserinin oluşmasında %70 oranında sorumludur. Aşının ömür boyu koruma sağlayıp sağlamadığı kesinlik kazanmamıştır.


Yanlış: Diğer kanserler gibi rahim ağzı kanseri bulaşıcı değildir.
Doğru: Rahim ağzı kanserinde bilinen en önemli risk faktörü HPV’dir. Hastaların %99.7’sinde bu virüs saptanmıştır. HPV cinsel yolla bulaşan en yaygın virüstür. Toplumda çok yaygındır. Genital bölgesinde siğil olan biri ile birliktelik sonrası %60 gibi yüksek oranda bulaşı söz konusudur. Direkt rahim ağzı kanseri bulaşıcı olmasa da kansere yol açan bu virüs oldukça bulaşıcıdır.


Memorial Antalya Hastanesi
Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü
Op. Dr. Zeki Salar
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Rahim ağzı kanserine dikkat!

Kadın Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Petek Balkanlı Kaplan, rahim ağzı kanserinde erken dönemde teşhis edilebilen vakaların yüzde 95'inden fazlası iyileşebildiğinden erken teşhis ve tedavinin önemli olduğunu söyledi.

Günümüzde kanser tedavisi konusunda oldukça fazla ilerleme kaydedilmiş olmasına karşın yine de bu hastalık türünün insan ölümlerinin başta gelen nedenleri arasında yer almaya devam ettiğini belirten Prof. Dr. Petek Balkanlı Kaplan, "Ancak kanser erken tanısı zor ve tedavisi de kısıtlı ve zor olan bir hastalıktır. Bu nedenle kanserden korunma daha da ön plana çıkmaktadır. Jinekolojik kanserlerde genel olarak riski arttıran faktörlerden birkaçını; ailede kanserli hasta öyküsünün olması, hiç doğum yapmamış olmak, cinsel yolla bulaşan hastalıklar geçirmiş olmak, sigara kullanmak, aşırı kilo, düzenli jinekolojik muayeneye gitmemiş olmak olarak sıralayabiliriz" dedi.

Rahim ağzı kanseri hakkında bilgi veren Prof. Dr. Kaplan, "Rahim ağzı rahmin vajinaya açılan boyun kısmıdır. Rahim ağzı kanseri ciddi ancak önlenebilir bir hastalıktır. Rahim ağzında kanser gelişmeden önce rahim ağzında hücrelerde oluşan değişime 'displazi' adı verilmektedir. Bu displazi gösteren hücrelerin ortadan kaldırılması ile rahim ağzı kanserinin ortaya çıkması önlenmiş olur. Bu durum tedavi edilmediğinde ise zamanla bu hücreler kanser hücrelerine dönüşerek rahim ağzının dış kısmında sınırları belli bir kanser oluşturur ve rahim ağzının diğer katlarına ve diğer organlara yayılır. Tarama testleri ile kanser gelişiminden önce oluşan rahim ağzı hücrelerinde oluşan değişimi (displazi) tespit edebilmektedir. Erken dönemde teşhis edilebilen bu vakaların yüzde 95'inden fazlası iyileşebildiğinden erken teşhis ve tedavi çok önemlidir. Böylelikle diyebiliriz ki rahim ağzı kanseri önlenebilir bir hastalıktır, yeter ki erken evrede yakalanabilsin. Bu da tabi ki düzenli jinekolojik muayeneler ve tarama testlerinin yapılması ile mümkündür" diye konuştu.

Rahim ağzı kanserlerinin oluşumuna nelerin sebep olduğunu da aktaran Prof. Dr. Kaplan, "Rahim ağzı kanserinin gelişimi için bilinen en güçlü risk faktörü cinsel yolla geçiş gösteren Human Papilloma Virus (HPV) ile uzun süre öncesinden beri infekte olmaktır. Erken yaşlarda cinsel ilişkiye başlamış olan, çok partnerli cinsel hayatı olan veya eşi çok partnerli olan kadınlarda kanser gelişimine yol açan öncü lezyonların oluşma riski yüksektir. Düşük sosyoekonomik düzey, sigara kullanımı ve diğer cinsel yolla bulaşan hastalıklar (CBH) da rahim ağzı lezyonlarının riskini arttıran faktörlerdir. Yüksek riskli olanlar ile oluşan infeksiyonların çoğu da iyileşir, ancak uzun yıllar vücutta iyileşmeden kalırsa kansere yol açarlar. Düşük riskli tipler ise kansere yol açmayıp, genital organlardaki siğillere yol açarlar. Bunlar da çıkarılarak, yakılarak kolayca tedavi edilebilirler" şeklinde konuştu.

Rahim ağzı kanserinde hangi tarama testlerinin yapıldığını da anlatan Prof. Dr. Petek Balkanlı Kaplan, "Pap smear testi denen genel jinekolojik kontroller sırasında muayene masasında rahim ağzından dökülen hücrelerin alınıp, anormal değişimin olup olmadığının mikroskop altında patolog tarafından analiz edildiği test en sıklıkla kullanılandır. Bazı özel durumlarda sürüntüden HPV virüsünün hangi tipi ile infekte olunduğunu analiz eden HPV testi de mevcuttur. Ancak bu testi yaptırma kararını ileri tetkik gerektiği durumlarda doktorunuz verecektir. Papsmear incelemesi temelde bir kanser tarama testidir. Pap smear testi değişim bölgesindeki hücre örneklerinin jinekolojik muayene esnasında alınıp mikroskop altında incelenmesidir. Bu bölgeden toplanan hücrelerin mikroskop altındaki yapısal özelliklerine bakarak hücrelerin normal olarak devam eden yenilenme sürecinde oldukları veya kanserleşme eğilimi gösterdikleri belirlenebilmekte ve başlamış bir kanser durumunda kanser hücrelerinin kendisi gözlenebilmektedir.

Rahim ağzı kanseri ve özellikle de ileri evre kanser şifa ile sonuçlanma olasılığı düşük, kanser öncüsü lezyon aşamasında veya çok erken evre kanser aşamasında yakalandığında şifa ile sonuçlanma olasılığı oldukça yüksek bir hastalıktır. Pap smear kanser öncüsü lezyonları yakalayabilen bir inceleme olarak bu konuda insanoğluna büyük yararlar sağlamaya devam etmektedir. Böyle etkili bir kanser tarama testi mevcut olmasına karşın ülkemizde kadınlarımızın çoğu bu yöntemi bilmemekte veya göz ardı etmektedirler. Ülkemizde rahim ağzı kanserine yakalanan kadınların sorgulamasında yüzde 80'inden fazlasında bu testin hiçbir zaman yapılmadığı veya düzenli olarak yapılmadığı ortaya çıkmaktadır. Cinsel yönden aktif hale gelen her kadın, yıllık jinekolojik muayeneler için başvurmalı ve bu esnada pap smear kontrolleri yapılmalıdır. Üç normal pap smear sonrası sıklığı iki yılda bire indirilebilir. Yıllık jinekolojik muayeneler ömür boyu sürdürülmelidir" dedi.

Rahim ağzı kanseri nasıl tedavi edilir sorusuna da yanıt veren Prof. Dr. Kaplan, "Rahim ağzı kanserinin ilerlemesi bazen çok hızlı olabildiğinden, kanserin erken dönemde saptanabilmesi için tüm kadınların düzenli jinekolojik muayene ve pap smear testi yaptırmalarının büyük önemi vardır. Hastalık bulgu vermeye başladığında çoğunlukla ilerlemiş safhadadır. Kanserin tanısı jinekolojik muayene ve alınan örneklerin patolojik incelemesi ile yapılır. Prekanseröz lezyonların tedavisi lezyonun derecesine, kadının yaşına ve genel sağlık durumuna göre değişir. Erken evre kanserlerin tedavisinde sadece rahim ağzı veya rahmin alınması ile başarılı sonuç elde edilirken, ilerlemiş kanserlerde büyük ameliyatlar ve bunlara ek olarak radyoterapi ve kemoterapi denen ilaç veya ışın tedavileri de gerekecektir. Erken dönemde yakalandığında tedavide başarı oranı yüzde 100'dür" diye konuştu.
 
Tekerlekli Sandalye
Üst