Romatoid Artrit (RA) Nedir?

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
romatoidartrit.jpg


İlginç romatizma hastalığı türünden yani Romatoid Artrit'ten bahsediyoruz. Romatoid Artrit (RA) nedir? Belirtileri nelerdir? Kimlerde görülür? Gebelikte riski var mıdır? Sigaranın RA üzerindeki etkileri neler? Nasıl korunulur? Sorduk, İç Hastalıkları ve Romatoloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Soy anlattı...

RA NEDİR?
Romatoid artrit, sebebi bilinmeyen, genetik olarak yatkın bireylerde çeşitli çevresel faktörlerin de etkisiyle ortaya çıkan başta eklemler olmak üzere vücutta bir çok organ ve yapıyı da tutabilen bir hastalıktır.

RA'NIN TARİHÇESİ NASILDIR?
Tüm dünyada ve tüm ırklarda görülebilen bir hastalıktır. Ancak Avrupa ve Ülkemizde bu hastalığa 15 yy sonrasında rastlanmaya başlanmıştır. Hastalık ile ilk bilgiler, Boticelli, Da Vinci gibi klasik dönem ressamlarının tablolarında rastlanmaktadır. Bu da 1500 lü yılların başlarına; Amerikanın keşfedildiği yıllara denk gelmektedir. O döneme kadar Avrupa da RA çok rastlanan bir hastalık değilken Amerikanın keşfi ile daha sık rastlanır olmuştur. Amerikanın keşfi ile Amerikadan tütün Avrupaya getirilmesi ya da bazı enfeksiyonların Amerikadan Avrupaya taşınması ile genetik olarak bu hastalığın tetiklediği ileri sürülmüştür. Ayrıca sanayileşmenin de bu hastalığının oluşumunda rolü olabileceği iddia edilmiştir. Sanayileşmiş ülkelerde hastalık daha ağır seyretmekte.

RA KİMLERDE GÖRÜLÜR?
Kadınlarda erkeklere oranla 2-3 kat daha sık görülür ancak ileri yaşlarda bu oranın eşitlendiği bildirilmektedir.

16 yaşından sonra her yaşta görülür ama en sık 30-50 yaşları arasında görülür.

RA OLUŞUMUNDA GENETİK FAKTÖRLER ROL OYNAR MI?
RA’da genetik bir etki olduğu kabul edilmektedir. Seropozitif hastaların birinci derece yakınlarında RA beklenenden dört kat daha fazla görülür. Tek yumurta ikizlerinde %12-15, çift yumurta ikizlerinde %2-5 görülme riski vardır. Genetik faktörlerin 6. kromozomda bulunan HLA sistemi genlerine bağlı olduğu ve bir tek genetik bozukluktan çok birkaç genin RA’yı etkilediği düşünülmektedir. Bu özellikle HLA-DR4 ile RA arasındaki ilişkinin tanımlanmasının ardından, hastalığa neden olan genetik faktörlerle ilgili bilgiler hızla artmıştır. Yapılan çalışmalarda HLA-DR4 sık görülen etnik topluluklarda RA için 3-6 kat risk oluşturmaktadır. DR4 sıklığının düşük olduğu topluluklarda ise DR1, DR6 ve DR10 alt gurupları incelenmiş ve RA için risk oluşturduğu görülmüştür.

RA GÖRÜLME SIKLIĞI NEDİR?
Değişik halklarda görülme sıklığı %0.5 ile %1 arasında değişmektedir. Yıllık yeni olgu olasılığı yaklaşık 10000 kişi başına 3 kişi arasında değiştiği bildirilmiştir (7). Ülkemizde de benzer sıklıkta 1000 erişkinin 5'inde görüldüğü düşünülürse ve şu anda 40 milyon erişkin olduğunu varsayarsak: Ülkemizde en az 200.000 RA var ve bu sayıya her yıl 12000 yeni olgu dâhil olmaktadır.

RA’NIN BELİRTİLERİ NELERDİR?
Tipik lguda elin PIP, MCP denilen parmakların orta kısmandaki ve el kemikleri ile parmakların yaptığı eklemlerde, el bilekleri, dirseklerde ağrı şişme, el parmaklarında sabahları uyandığında olan, ellerini kullanmada zorluk şeklinde tutukluk ve ağrı gelişir.

Potansiyel olarak tüm eklemleri etkileyebilir. Ancak sıklıkla yukarda bahsedilen eklemler ve ayak eklemleri, ayak bilekleri diz, temporomadibuler eklem denilen çene eklemini ve daha az olarak boyun eklemini tutar.

EKLEM DIŞINDA BELİRTİLERİ VAR MI?
Elbette eklem dışında birçok organ ve yapıyı tutabilir. Eklem bulguları ortaya çıkmadan önce yorgunluk, kilo kaybı gibi nonspesifik bulgular görülebilir.

Eklem dışında en sık GÖZ belirtileri olur. Keratokonjunktivitis sikka (KURU GÖZ) RA’da en sık görülen göz bulgusudur. Bunun dışında özellikle sklerit ve episklerit görülmektedir. Gözün beyaz kısmının aşınıp delinmesi ve göz sıvısının akması ile karakterize Skleromalazi perforans ise RA’nın nadir görülen önemli göz komplikasyonlarından biridir.

Nodüller en sık dirsek el parmaklarının etrafında oluşur. Ağrısız olur ve genelde ağır seyirli olgularda saptanır.

Akciğer zarında tutulum yaparak su toplanmasına; akciğerin kendisinde tutulum yaparak zamanla artan nefes darlığına yol açabilir.

Böbreklerin tutulması sık değildir. Ancak böbreklerin sağlam olması önemlidir. Çünkü hastalığın tedavisinde kullanılan bazı ilaçların kullanılabilmesi için böbrekler ve karaciğer hatta akciğerler sağlam olmalıdır.

RA OLAN KADIN HASTANIN GEBELİĞİNDE SAKINCA VAR MIDIR?
RA’nın kendisi kişinin fertilitesini etkilemez. Tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar, MTX gibi, fertiliteyi etkiler. RA hastasının hamile kalmasında, doktoruna danışmak ve bazı ilaçlarının kesilmesi şartı ile gebe kalabilir.

Öte yandan hamilelikte RA’lı hastalar % 75’e varan oranda iyileşme ve remisyon gösterir; hamilelik sonrası ise olguların % 80-90’ında hastalık alevlenmektedir. Ayrıca erken yaşta gebelik ve oral kontraseptiflerin kullanımının hastalığın ortaya çıkışını geciktirdiği veya hastalığın şiddetini azalttığı gösterilmiştir.

RA OLUŞUMUNDA BAŞKA HORMONLARIN ETKİSİ VAR MIDIR?
RA’li hastalarda hipotalamus-hipofiz-adrenal aks fonksiyonu bozulmuştur. RA hastalarında metabolizmadaki sirkadyen değişiklikler veya gece yarısı endojen kortikosteriod salınımındaki azalma ve gece yarısı melatonin salgısının ritminin bozulması hastalığın sabah erken klinik yakınmaları ile ilişkili gibi görünmektedir . Bilindiği gibi RA’da ağrı ve tutukluk sabah saatlerinde daha belirgindir.

SİGARANIN RA OLUŞUMUNDA ETKİSİ VAR MIDIR?
Sigara ile romatid artrit arasında ilişki esasen 15 yy. a kadar dayanmaktadır. Amerika'nın keşfinden önce romatoid artrit Avrupa'da pek bilinen bir hastalık değilken bu yıllardan sonra romatoid artrit daha sık karşılaşılır olmuş. Bunun nedenlerinden birisi de tütünün Amerika'dan Avrupa'ya gelmiş olması olabilir. Günümüzde her üç Romatoid Artrit vakasından birinin sigaradan kaynaklandığı tahmin ediliyor.

Eğer kişinin bu hastalığa genetik yatkınlığı varsa, sigara içmek hastalığa adeta davetiye çıkarıyor. Ailesinde Romatoid artrit hastalığı olupta sigara içenlerde bu risk daha da büyüyor. HLADRB1 genini taşıyan ve sigara içenlerde ACPA proteini (Anti-citrullinated proteinantibodies) oluşumu artmaktadır.

20 yıl boyunca günde bir paket sigara içen tiryakilerin kanında çok fazla miktarda ACPA bulunduğu görülmüştür. Sigarayı bırakanlarda ise, sigarayı ne kadar süre önce bıraktığına bağlı olarak riskin düştüğü görülmüştür. Örneğin 20 yıl önce sigarayı bırakanların kanında, hiç içmeyenlerle eşit miktarda ACPA bulunmuştur. Yani 20 yıl önce sigara bırakanlarla, hayatlarında hiç sigara içmemişler aynı riski taşımaktadır.

Genetik yatkınlık olanlarda durum daha kötü. Genetik yatkınlığı olanda sigara içimi hastalık gelişimini tetikileyebiliyor.

DİŞ SORUNLARININ RA OLUŞUMUNDA ROLÜ VAR MIDIR?
William Osler “Sağlık bir ağız, sağlıklı bir vücudun penceresidir.” demiştir.

Periodontitis (PD) en sık görülen ve erişkinlerde diş kaybına yol açan ağız içi enfeksiyonlardan biridir. Kronik ve yavaş ilerleyen bir enfeksiyon olup diş etinde enflamasyon, kanama, komşu kemikte kayba ve dişte zamanla çürümeye yol açar. Gelişmiş toplumlarda bile oral hijyen %80nin üzerinde bozuk saptanmıştır.

Kronik PD olan olgular arasında RA %3.95 olarak bildirilmiştir ki bu genel popülâsyonda % 0.5-1 olan sıklığa göre yüksektir. Aynı çalışmada PD dışı diş hastalığı için başvuranlarda bu sıklık %0.66 olarak saptanmıştır. Öte yandan bu RA olgularının %65 kadarında ilerlemiş periodontal hastalık saptanmıştır.

Hitchon ve arkadaşları, RA’lı Kuzey Amerika Yerlilerinde, PD için ana sebeplerden biri olan Porhyromonas gingivalis lipopolisakaritlerine karşı oluşan antikor titrelerini sağlık kontroller ve sağlıklı birinci derece akrabalarına göre anlamlı olarak daha yüksek saptamışlardır. Ayrıca bu antikorlar, anti-CCP pozitif RA olgularında seronegatif olgulara göre daha yüksek saptanmış. Hasta olmayan ama anti CCP pozitif akrabalarda da bu lipoposisakkarit antikorları daha yüksek saptanmıştır. Bu da, preklinik dönemde P.gingivalis ile enfeksiyonun anti CCP ile yakından ilişkili olduğunu düşündürmektedir.

Sonuç olarak RA her toplumda ve 16 yaş sonrası her yaşta görülebilen, eklemlerde yıkımlara yol açabilen, eklemlerin yanı sıra akciğer, göz, daha az olarak kalpte tutulumlar yapabilen kronik bir hastalıktır. Bu hastalık oluşumunda genetik faktörler önemli ancak sigara ve priodontitis gibi bazı çevresel faktörler genetik yatkınlığı olan insanlarda hastalığın ortaya çıkışını kolaylaştırmaktadır. Bu nedenle özellikle ailesinde RA olan kişilerin sigarayı bırakmaları ve diş sorunlarını acilen çözmeleri gereklidir.

NASIL KORUNURUZ?
Tütün Ürünlerinin Bırakılması: Sigara ve diğer tütün ürünleri romatoid artrit oluşumundan sorumu tutulmuşlardır. Özellikle ailesinde romatoid artrit olanların sigara içmemesi gereklidir. Ankilozan spondilit olgularında da sigara içilmesi daha ağır hastalık tablosuna yol açabilir. Osteoartrit için sigara içmenin koruyucu olduğu iddia edilmişse de günümüzde bunun aksine kanıtlar daha fazladır. Sonuç olarak sigara içilmesi sadece kanser yada bronşit oluşumuna değil aynı zamanda romatizma oluşumuna da yol açabilmektedir.

Diş eti İltihapları: dişeti iltihaplarıda romatoid artrit oluşumundan sorumlu olabileceğinden diş sorunlarının en kısa sürede tedavi edilmesi gereklidir.

Egzersiz: Düzenli egzersiz yapılması genel sağlık için olduğu kadar eklem sağlığı içinde zorunludur. Tempolu yürüyüş, yüzme gibi sporlar kemik, eklem ve kas sağlığı için oldukça önemlidir.

Beslenme: Genel sağlık kurları dahilinde davranılarak sağlıklı ve dengeli beslenmek gereklidir. Sık balık (Som, Uskumru, Ton, Sardalya, Lüfer, Morina, Ringa balığı gibi) yemek A vitamini ve omega 3 türü maddeleri almanızı sağlar ki, bunlar hem trigliseridleri düşürür hem de romatoid artriti baskılayabilmektedir.. Genel olarak yeterince sebze, meyve ve tahıl tüketmek gereklidir. Yeterince güneş görmek ve kalsiyumdan zengin beslenmek kemik sağlığı için elzemdir. Günde 5-6 fincandan fazla kahve tüketmek ve günde bir bardaktan fazla soda içmek kemik metabolizmasına zarar verebilir.

ROMATOİD ARTRİTİN TEDAVİSİ NASIL?

Genel sağlık kuralları dahilinde fazla kiloları verilmesi, düzenli egzersiz yapılması, beslenmemize dikkat edilmesi, stressten kaçınılması önerilir. Sigaranın bırakılamsı, dişeti sorunları varsa tedavisi mutlaka yapılmalıdır. Mutlaka hekim ile yakın işbirliği kurulmalıdır. İlçaların nasıl ve hangi dozlarda kullanılacağı ve nelere dikkat edeileceği hekimden öğrenilmelidir. En ufak şüphede hekimine başvurmalıdır.

Hastalığın tedavisinde çok çeşitli ilaçlar kullanılır. Steroid Olmayan Antiinflamatuar İlaçlar (NSAİİ), kortikosteroidler (kortizon), metotreksat, hidroksiklorokin, sülfsalazin, leflunomid ve son yıllarda kullanımı yaygınlaşan biyolojik ajanlar (TNF alfa brokerleri, Anti CD20 bibi ilaçlar) kullanılan başlıca ilaçlardır. Bunların başlanması ve takibi özel bilgi birikimi ve deneyim gerektirdiğinden hastalarımızın sürekli takibi gereklidir. Peryodik olarak muayene ve kan testlerinin yapılması gereklidir.
HABERTURK
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
Bileklerdeki şişlik neyin habercisi?

Sabahları bilekleriniz, el parmaklarınız şişiyorsa, ellerinizi kullanmakta zorluk çekiyorsanız ve ağrıya tutukluk da eşlik ediyorsa sebebi romatoid artrit hastalığı olabilir.

Romatoid artrit, sebebi bilinmeyen, genetik olarak yatkın bireylerde çeşitli çevresel faktörlerin de etkisiyle ortaya çıkan; başta eklemler olmak üzere vücutta birçok organ ve yapıyı da tutabilen bir hastalık.
Kadınlarda erkeklere oranla 2-3 kat daha sık görülüyor ancak Prof. Dr. Mehmet Soy, hastalığını ileri yaşlarda bu oranın eşitlendiğini söylüyor. 16 yaşından sonra ortaya çıkan hastalık en sık 30-50 yaşları arasında görülüyor.
“El bilekleri, dirsekler ve parmak eklemlerinizde ağrı, şişme oluyorsa, özellikle sabahları uyandığınızda ellerinizde tutukluk oluyor ve kullanmada zorluk yaşıyorsanız, son dönemlerde sürekli yorgunsanız, kilo kaybı yaşıyorsanız bir romatoloji uzmanına başvurmanızda fayda var” diyen Prof. Soy, hastalıktan korunmak için yapılması gerekenleri şöyle özetliyor:

ROMATOİD ARTRİTTEN KORUNMAK İÇİN BUNLARA DİKKAT!

Tütün Ürünlerini Bırakın:
Sigara ve diğer tütün ürünleri romatoid artrit oluşumundan sorumludur. Özellikle ailesinde romatoid artrit olanların sigara içmemesi gerekir. Ankilozan Spondilit olgularında da sigara içilmesi daha ağır hastalık tablosuna yol açabilir. Osteoartrit için sigara içmenin koruyucu olduğu iddia edilmişse de günümüzde bunun aksine kanıtlar daha fazladır.
Diş eti İltihaplarından kurtulun: Dişeti iltihapları da romatoid artrit oluşumundan sorumludur. Bu nedenle en kısa sürede tedavi edilmesi gerekir.

Egzersiz yapın:
Düzenli egzersiz yapılması genel sağlık için olduğu kadar eklem sağlığı içinde zorunludur. Tempolu yürüyüş, yüzme gibi sporlar kemik, eklem ve kas sağlığı için oldukça önemlidir.

Beslenmeye dikkat edin:
Genel sağlık kuralları dahilinde sağlıklı ve dengeli beslenin. Sık balık (Som, Uskumru, Ton, Sardalya, Lüfer, Morina, Ringa balığı gibi) tüketirseniz A vitamini ve Omega 3 türü maddeleri aldığınız için hem trigliseridleriniz düşer hem de romatoid artritiniz baskılanabilir. Sebze, meyve ve tahıl tüketin.
Günde 5-6 fincandan fazla kahve ve bir bardaktan fazla soda içmeyin. Kemik metabolizmanız zarar görebilir. Fazla kilolarınızı verin. Stresten kaçının. Bu süreçte ilaçlarınızı hangi dozlarda kullanacağınız ve nelere dikkat edeceğiniz konusunda hekiminizle sürekli iletişim halinde olun. En ufak bir şüphede hekiminize başvurun
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Romatoid Artritte Ortopedik Cerrahi Tedavi

Romatoid artrit, bağ dokusunun yaygın iltihabi bir hastalığı olduğu için öncelikle eklemleri ve eklemlere yakın yumuşak dokuları tutar. Tutulum, diz, kalça gibi büyük eklemlerde daha yoğun olabildiği gibi el ve ayak bölgesi eklemlerinde de olabilir ve daha erken ortaya çıkması ve ilerlemesi nedeniyle hastalar, erken yaşta cerrahi tedaviye aday duruma gelebilirler. Genellikle tutulum, tüm eklemlerde birliktedir. Eklem çevresindeki tüm yapılar, bağlar, kaslar, eklem kapsülü sertleşirken kemikler belirgin olarak zayıflar. Ne yazık ki, romatoid artrit çok nadiren tek bir eklemi tutar, bu nedenle birçok eklem ve yanında yumuşak dokuların tedavi edilmesi gerekir.


Romatoid artritte cerrahi tedavinin amacı, ağrıyı gidermek ve fonksiyonu düzeltmektir. Eklem protezlerinin geliştirilmesiyle birlikte, cerrahi tedavi seçenekleri artmıştır. Ayrıca, sinovyektomi dediğimiz iltihabi dokunun temizlenmesi şeklindeki girişimler de, erken dönemde aynı amaca yöneliktir.



Romatoid artritte diz eklemi:


Sinovyektomi, kıkırdak yıkımının nispeten hafif olduğu hastalarda, uygun bir cerrahi tedavi seçeneğidir. Bu tedavinin yapılabileceği en uygun hasta grubu, en az 6 aylık medikal tedaviye yanıt vermeyen gruptur. Sinovyektomi, kapalı (artroskopik) veya açık yöntemle yapılabilir. Artroskopik sinovyektomi, açık sinovyektomiye göre yan etkileri az olan bir uygulamadır. Bu girişimde, bir kamera kullanılarak diz çevresinde açılan küçük giriş yollarından ekleme girilerek iltihabi dokular temizlenir. Hastalığın erken döneminde yapılan sinovyektomi, şişmeyi azaltıp kıkırdak ve kemik yıkımını önler. Uygun hastada yapıldığında % 75 oranında iyi sonuç verebilir. Hastalık ilerlemişse, eklem aralığı daralmışsa, hastanın eklem hareketi kısıtlanmışsa, sonuç yüz güldürücü olmayabilir. Sinovyektomi, yararlı bir girişim olmasına rağmen tedavi edici değildir.



Artrodez dediğimiz uyluk ve bacak kemiklerinin birbirine kaynatılarak diz ekleminin dondurulması işlemi, aktivite sırasında ekleme sağlamlık kazandırıp ağrıyı ortadan kaldırmasına rağmen protez seçeneğinin ortaya konmasından sonra uygun bir seçenek olarak hastalara sunulmamaktadır. Ancak, sadece diz eklemi tutulmuş olan genç ve aktif kişilerde uygun bir cerrahi seçenek olabilir.



Artroplasti dediğimiz diz ekleminin yenilenmesi, yani protez işlemi, fonksiyonu oldukça bozulmuş olan, ileri derecede kıkırdak ve kemik kaybı bulunan ve sinovyektominin başarısız olacağı düşünülen romatoid hastalarda en uygun cerrahi girişim olarak günümüzde yerini almıştır. Birçok eklemi tutulmuş olan, aynı taraftaki kalça veya ayak bileği ekleminde ya da diğer diz ekleminde de ileri derecede yıkımı bulunan olgularda, artroplasti uygulanabilir. Romatoid artritli hastalarda, osteoartrit dediğimiz eklem kıkırdak kaybı olan hastalara göre hastalık daha hızlı ilerlediği için artroplasti operasyonlarının, daha genç yaşlarda yapılması gerekebilir. Yaş ne olursa olsun, romatoid artrit nedeniyle bu hastalarda, doku iyileşmesi daha zayıf, kemik gücü daha azdır. Ayrıca, gerek kullandıkları ilaçlar, gerek bağışıklık sistemlerinin daha zayıf olması nedeniyle yan etkilerle karşılaşma olasılıkları daha fazladır. Günümüzde 15 yıl kadar olan protezin sağkalım süresi, romatoid hastalarda daha kısa süreli olabilir. Bu nedenle, hayatlarının herhangi bir zamanında protezde gevşeme olursa yenilenmesi gerekebilir. Yine aynı nedenlerden dolayı, derin yara enfeksiyonları gelişebilir. Bu da, uzun süre tedavi ve hatta protezin çıkartılmasını gerektiren bir sürece yol açabilen bir durumdur. Ayrıca diğer eklem tutulumları, cerrahi sonrası çok önemli olan fizik tedavi dönemini de olumsuz yönde etkileyebilir.



Romatoid artritte kalça eklemi:


Kalça eklemi de, diz benzeri bir eklem olduğundan romatoid artritli hastalarda benzer özellikler gösterir. Sinovyektomi, dizde olduğu gibi yararlı fakat geçici bir cerrahi tedavi seçeneğidir. 6 aylık medikal tedavi ile yakınmaları düzelmeyen ve kıkırdak yıkımı hafif olan hastalarda uygulanabilir ve protez öncesi zaman kazandırıcı bir operasyondur. Şiddetli ağrı ve eklem hareket kısıtlılığı durumunda, ayrıca çoklu eklem tutulumu varsa, eklem protezi en uygun seçenektir. Yine dizde olduğu gibi, romatoid artritli hastalarda, özellikleri nedeniyle, protezin erken dönemde gevşemesi veya enfeksiyonu olasılığı vardır. Çoklu ve ileri derecede eklem kıkırdak yıkımı olan ve hiçbir şekilde kendi başına ayağa kalkıp yürüyemeyen hastalar, protez cerrahisi için uygun olmayan hastalardır. Yatağa bağımlı olabilen bu hasta grubunda, ağrı çok şiddetli ve hareket kısıtlılığı nedeniyle hijyen sorunu da varsa, Girdlestone rezeksiyonu dediğimiz cerrahi girişimle uyluk kemiğinin kalça ile eklem yapan baş kısmı çıkarılarak yatak içinde ağrısız hareket sağlanabilir.



Romatoid artritte ayak ve ayak bileği:


Bir çalışmaya göre, romatoid hastaların % 17’sinde ilk olarak ayak eklemleri tutulmuştur. Sıklıkla tutulum, ayak önündeki bölgededir. Başparmağın dışa dönmesi (halluks valgus), ayak eklemlerinin çıkığı veya yarı çıkığı, parmakların pençeleşmesi, ayak tabanında ağrılı sert nasırlar, en sık karşılaşılan durumlardır. Hatta zamanla şekil bozukluklarının ilerlemesiyle ayak tabanı veya parmak sırtlarında açık yaralar ve bası nedeniyle parmak aralarında ağrılı sinir topaklaşmaları görülebilir.


Romatoid artritte, ayak orta kısmında, ayağın iç kavsini oluşturan kemik ve ilgili eklemlerin bozulması ve çökmesi sonucu tabanda düzleşme ve buna bağlı bası yaraları oluşabilir.


Ayak arka kısmındaysa, ayak bileği eklemleri ve kemiklerinin kıkırdak yıkımına bağlı olarak topuk kemiğinde dışa dönme oluşur. Yumuşak dokulardaki bozulma da olaya eklenince, ayak kavsinin tüm destekleri ortadan kalkar ve düztabanlık oluşur. Zor yürüme ve ayakta bası yaraları, tabloya eklenir.


Çoklu eklem tutulumunda, yöntem olarak önce diz ve kalça şekil bozuklukları düzeltilip daha sonra ayak ve ayak bileği bölgesi değerlendirilir. Böylece bacağın şekli düzeltilip ayağın durumu ve cerrahi gerekliliği ortaya konmuş olur. Ayak bölgesinde de önce ayak arkası ve ortasına yönelik değerlendirme yapılıp daha sonra ayak önüne geçilir.



Romatoid ayaktaki erken bulgular, yumuşak doku şişliğidir. Bu dokulardan salgılanan enzimler kıkırdak ve kemik yıkımına yol açarlar. Eklem kapsülünün şişmesi ve bağların zayıflaması sonucunda parmak ve tarak kemiklerinde çıkıklar oluşur.


Şekil bozukluğunun hafif olduğu başlangıç dönemlerinde hastalar, parmak kısmı geniş ve derin ayakkabılar veya ayak bileği eklemi tutulmuşsa eklem hareketini sınırlayan cihazlarla desteklenmeye çalışılır.


İlerleyen dönemlerde ayaktaki şekil bozukluklarının cerrahi yöntemlerle düzeltilmesi gündeme gelebilir. Bu hastalarda ayağın kan dolaşımı önem taşır. Her iki ayakta dolaşım iyi değerlendirilmeli ve gerekirse damar cerrahisi konsültasyonu istenmelidir. Aynı şekilde, ayak sırtındaki damarların tutulmasına bağlı olarak deride kabarık noktasal tarzda döküntüler olabilir. Hatta bu döküntüler kabararak romatoid nodül denen şişliklere dönüşebilirler. Bunlar, cilt altındaki bağ dokusu damarlarının iltihaplanması sonucu gelişir. Gerekirse, deri biyopsisi ile incelenebilir.


İleri derecedeki romatoid ayakta yapılabilecek bir cerrahi girişim, ayak parmaklarında şekil bozukluğuna yol açan kemik kısımlarının kısmen kesilip alınmasıdır. Parmaklarda pençeleşme durumunda, tarak kemiklerinin uç kısımları kesilip çıkarılarak eklemlere hareket kazandırılmaya çalışılır. Yani bir bakıma şekli bozulmuş olan eklemler ortadan kaldırılmış olur.


Bu durumdaki bir başka seçenek, eklemi oluşturan kıkırdak kısımları çıkarılarak parmak ve tarak kemiklerinin kaynatılması ve dolayısıyla eklemin dondurulması işlemidir. Bu işlemle, şekil bozukluğu düzeltilerek ağrı giderilebilir.


Büyük eklemlerde olduğu gibi, ayak parmak ve tarak kemikleri arasındaki ekleme artroplasti uygulaması, yani protez yerleştirme işlemi, dünyada henüz sonuçları çok parlak olmayan bir girişimdir. Bu bölge yürüyüş sırasında çok ve değişik yönlerde yük aldığından protez uygulamalarının sonuçları, diz ve kalça eklemleri kadar iyi değildir. Tekrarlayan şekil bozuklukları, eklem sertliği ve alerjik reaksiyonlar gelişebilir.


Ayak orta kısmında iç uzunlamasına kaviste bir çökme (düztabanlık) varsa, bu durumda röntgen filmlerinde çökmeye yol açan eklem belirlenerek artrodez (eklem dondurulması) işlemi uygulanır ve şekil bozukluğu ile ağrı giderilebilir.


Ayak arka kısmında ağrıya yol açan düztabanlık durumunda önce uygun ayakkabı ve tabanlık veya bileği de içine alan cihazlar verilebilir. Buna rağmen yakınma geçmezse, yine diğer büyük eklemlerde olduğu gibi bir yumuşak doku şişmesi varsa, 6 aylık medikal tedaviye yanıt vermemişse ve ileri derecede kıkırdak yıkımı yoksa, sinovyektomi (iltihabi yumuşak dokunun temizlenmesi) işlemi yapılabilir.
Topuk kemiğinde dışa dönme ve düztabanlık varsa ve bu durum bacak arkasından ayağa uzanarak iç uzunlamasına kavsini yükseltmesi beklenen kasın (m.tibialis posterior) yetmezliğine bağlıysa bu kası güçlendirmek için tendon transferi dediğimiz tendona, bacağın başka bir yerinden sağlam bir tendonun aktarılması işlemi gerçekleştirilebilir.


Bu işlemden sonraki aşama, topuk kemiği ile üzerindeki talus adı verilen kemik arasındaki eklemin dondurulması işlemidir. Eğer olaya ayaktaki diğer kemikler arasındaki eklemler de katılmışsa yapılacak şey, bu eklemlerin de dondurulması (üçlü artrodez) operasyonudur.


Romatoid artritli hastanın ayak bileğine uygulanabilecek son artrodez işlemi de pantalar artrodezdir. Bu girişimde, ayak bileği ekleminde de ileri derecede kıkırdak yıkımı ve buna bağlı kapanma olması gerekir. Bu durumda hem ayak bileği eklemi, hem de topuk, talus ve diğer kemikler arasındaki eklemler dondurularak ayak düz basar şekle getirilebilir.
Diz ve kalçada olduğu gibi uygulanabilecek en son işlem, ayak bileğine artroplasti (protez) uygulamaktır. Günümüzde, artrodez ve artroplastinin birbirine üstün olduğunu kanıtlayan herhangi bir sonuç henüz yoktur.



Romatoid artritte omurga:


Romatiod artritli hastalarda, omurga operasyonlarına diğer büyük eklemlerdeki girişimlere göre daha nadiren gerek duyulur. Özellikle boyun omurgasında gelişmiş olan sıkışma ve yarı çıkıklarda sinir basısına ait belirtilerin ortaya çıkmış olması ve ayrıca hastanın ağrısının başka bir şekilde geçirilemediği durumlarda, cerrahi tedavi gerekebilir. Bu durumda, aralarında anormal hareket bulunan omurlar birbirine kaynatılırken destek amacıyla da vida, tel, kemik çimentosu gibi materyaller kullanılabilir. Ancak, romatoid artritli hastaların daha önce belirtilen özellikleri nedeniyle, kaynama sorunu diğer hastalara göre daha yüksektir ve hatta bu operasyonlarda ölüm oranı da % 8-20 arasında bildirilmiştir.
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
ROMATOİD ARTRİT

Bu hastalık hakkında Doç.DR.Ahmet Mesut Onat çok açıklayıcı bilgiler vermiştir şimdi sizlerle bu videoyu paylaşıyoruz.


 
Tekerlekli Sandalye
Üst