Rüyadaki Masal

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,522
Tepkime Puanı
193
Puanları
63
Yaş
50
RÜYADAKİ MASAL
Güneş'in adeta tersten doğduğu varsayıldığı ve geri kalan ışığını da yansıtmak istemezcesine bulutların arkasına saklandığı o kasvetli günün sabahı galiba sadece Emine Hanım için muhteşem bir zamandı.Çünkü acısıyla tatlısıyla hatta tuzlusuyla bile geçen zamanların sonunda canının bir parçasını doğuracağı o gündü.Doğuma 1 saatten az zaman kalmıştı.Emine Hanım'ın başında sadece annesi vardı.Ama eğer ona sorarsanız eşi,hayat arkadaşı,kocası da yanındaydı.En azından varlığını hissettiğine emindi.Hemşire odaya girip serumun etkisini arttırırken o kendisini kocasından ayıran trafik kazasını düşünmemeye çalışıyordu.Tam o sırada hemşirenin, annesiyle konuşurken kullandığı tek bir kelime tüm dikkatini dağıtmıştı.Zaten daha fazlasını duyamadan bayılmıştı.SEZARYEN...

Gözlerini açtığında onu bekleyen 2 kişi vardı.Biri içinde bulunduğu 2 aylık koma süreci içerisinde bir saniye bile başından ayrılmayan annesi diğeri ise artık kalan hayatını adayacağı bebeğiydi.Artık onun için yeni bir masal başlıyordu.Bebeği onun yeni masalı olacaktı.Hem anne hem baba olacağı yepyeni ve sonunu bilemediği bir masalı.Ve bu yüzden hiç düşünmeden canına,bebeğine Masal ismini vermişti.

Annesinin anlattıklarıyla yaşıyordu bebeğinin ilk 2 ayını.Masal'ın doğumu hayli zorlu geçmişti.Masal'ın kemik yapısı da kendisi gibi güçsüzdü.Ve bazı yapı bozuklukları da bunun üzerine eklenince doğum anında kaburga kemiği kırılmıştı.Ancak doktorlar daha sonra kendiliğinden kaynar demişlerdi.Gerçekten de öyle oldu.2 aylık süre zarfında kaburga kemiğinde büyük sayılabilecek bir derecede önemli gelişmeler saptanmıştı.

Ve artık hastaneden taburcu olma zamanıydı.Tetkiklerin tam anlamıyla oturabilmesi için Masal'ı da Masal'ın annesini de 3 aydır yoğun bakımda tutuyorlardı.Ve her ikisi de istenilen gelişmeleri gösterdiğinde artık hastanede kalmaları için bir sebepleri yoktu.
Aylardan sonra o gün Emine Hanım'ın annesi evine dönecekti.Masal 4 aylık olmuştu.Artık her şeyi fevkaladeydi.Neredeyse kaburga kemiğinin kırıldığını bile unutacaklardı.Artık annesine ihtiyaçları kalmamıştı her ikisininde.

Ve böylelikle birbirine bağlanarak hayatlarını devam ettirebileceklerini ispat edecekleri o devir başlamıştı.
Birlikte yaşadıkları o 2 ay onların mutlu geçirebildiği son günleriydi.Sadece 60 gün.Bir annenin kendini bebeğine adaması ve bundan zevk alabilmesi için aşırı kısa bir zaman dilimi değil mi sizce de ?

Masal 6 aylıkken davranışlarında bir gariplik vardı.Normal bir bebekten çok daha fazla ağlıyordu.Günde 25 saat desek yeridir.Emine Hanım telaşlandı ve doktora götürdü.Bütün muayenelerden sonra doktorun teşhisindeki sadece bir kaç cümlenin kalan bütün hayatlarını değişterbileceğini nerden bilebilirlerdi ki ?
Doktor odaya geldi.Ve konuşmaya başladı.Söylediği her cümleyi sanki cehennemden getiriyordu.Emine Hanım dikkatle dinlemeye başladı.Doktor söylediği her cümleyi yutmak istiyordu.''Öncelikle hoşgeldiniz.Ama maalesef size Masal ile ilgili iyi haberler veremeyeceğim.Evet...Yapılan bütün tetkikler gösteriyor ki kızınız Latince adıyla 'Osteogenesis İmperfekta' yani 'cam kemik' hastalığına sahip.Yalnız bunun sevindirici yanı...''

Emine Hanım daha fazla dinleyememişti.Cam kemik hastalığının ne olduğunu da ne acılar çektiğini de çok iyi biliyordu.Halası cam kemik hastasıydı çünkü.Gözlerinin önüne halasının hayatı geldi.Geçirdiği sayısız ameliyatlar,mide bulantıları,peşini hiç bırakmayan baş ağrıları ve en kötüsü de dokunamama hissinin verdiği acı...
Doktor hala konuşuyordu.Emine Hanım bir anda fenalaştı.''Masal..'' diyerek ayağa kalktı ve şiddetli bir baş dönmesiyle oraya yığılıverdi.

Aradan 6 ay geçmişti.Hastanede ki yoğun bakımın ardından eve çıkacakları ''masallarında'' köklü bir değişiklik yapmak zorunda olacakları 6 ay geçmişti.
Emine Hanım kızını gözünden bile sakınıyordu.Kendisini de adeta kızına adamıştı.İşini bırakmış annesinin gönderdiği para ile geçinmeye başlamışlardı bile.
Basit bir düşme ve küçük çarpmalarla bile vücudunda büyük hasar verebilecek kırıklar oluşarak vücut yapısında da bozulmalar meydana getirebileceğini doktor her fırsatta söylüyordu zaten. Emine Hanım bırak misafir kabul etmeyi Masal'ının bir yerine bir şey olacak korkusuyla tam 5 yıldır kendisi bile dokunamıyordu kendi ''masalına''.
Oysa o hamileliği boyunca onu dünyaya getirdikten sonra birlikte yapacaklarının listesini bile tutmuştu.Geçen günlerde o listeyi bulduğunda okumadan yırtıp atmasının nedeni ise o kağıda kendi eliyle yazdıklarını hatırlamış olmasıydı.Çünkü o kağıtta yazanların başında ''kızımın ilk adımının bastığı yeri işaretle...uçuracağımız uçurtmaya onun ismini ver...yatağının üzerinde zıplamasına izin ver...'' Yani anlayacağınız liste daha en başından yapmayacaklarının daha doğrusu yapamayacaklarının listesi olmuştu.
Emine Hanım kızının böyle olabileceğini aklına hiç getirmemişti.O yüzden çok hazırlıksızdı.Özellikle de manevi yönden.Her gece kızını uyuttuktan sonra o listedeki sadece bir maddeyi gerçekleştirebilmek için saatlerce Allah'a yalvarıyordu.

Artık Masal 6 yaşına gelmişti.Bu seneye kadar yürümeye ihtiyaç duymamıştı.Zaten yürümeyi bilmiyordu da.Çünkü annesi onu ondan önce anlayıp istediği her şeyi veriyordu.Tonlarca çizgi film, tonlarca oyuncak almıştı Emine Hanım Masal için.Ve daha da alacaktı da yeter ki Masal oturduğu yerden kalkma gereği duymasındı.Tek amacı buydu.Yürümeyi, zıplamayı ve koşmayı da bilmiyordu Masal.

Emine Hanım güç bela bir şekilde ittiriyordu hayatlarını.Şimdiye kadar zor zamanlar geçirmişti ama asıl bundan sonra gerçek anlamda hayatının sınavını verecekti.Ve bu seferki öyle bir soruydu ki daha önce bunu hiç düşünememişti.Evlerinin tam önüne oyun parkı yapılıyordu.
İşte felaket.Okulu bir şekilde geçecekti.Ama arkadaş özlemini ne yapacaktı ? Masal o parktaki kaydırakta kaymak isterse,salıncakta sallanmak isterse ona ne diyecekti ? Ne cevap verecekti ? Daha önce hayalini kurduğu salıncağın felaketi olacağını ve o günün akşamının kendi cehennemi olacağını nerden bilebilirdi ki ?

Saat 5'e geliyordu.Masal, o gün bir rüya görmüştü.Yaşlı bir kadın koltukta oturmuş camdan dışarı bakarken küçük tatlı bir kız çocuğu koşarak o kadının kucağına atlamak istemiş ama tutmuşlardı.O yorgun,yaşlı, seni taşıyamaz ki demişlerdi bu kıza.Kız çok üzülmüş ve elinden tutmak istiyordu tam o sırada Masal dışardan gelen seslere uyanmıştı.Rüyasına hiç bir anlam veremedi.Zaten sesler o kadar baskındı ki ilgisi dışarı kaymıştı.Annesine o seslerin ne olduğunu sorunca Emine Hanım cehenneme düşmüş ve yanmaya başlamıştı adeta.Yalan söyleyemezdi.Onun Masal'ında yalana yer yoktu.Masal'ına,canına,ruhuna,hayatına yalan söylerse yaşamak için geçerli bir sebebi de kalmayacaktı.Derin bir nefes aldı.Artık zamanı gelmişti.Yıllardan beri bunun için,bunu nasıl söyleyeceği için hazırlık yapıyordu.Ama o bu zamanı getirecek şeyin bir park olabileceğini aklından hiç geçirmemişti.Derin bir nefes aldı.Ve en başından her şeyi anlatmaya başladı.Onun bir park olduğunu söylemeden önce parkın ne olduğunu anlatması gerektiğini farketti.Anlatırken ağlamamak için zor tutuyordu kendini.Emine Hanım'ın zoraki söylediği her cümleden sonra Masal'ın soruları daha da artıyordu.''Niye ? , Neden ? Nasıl ? Ne zaman ?...'' Emine Hanım hem Masal'ın sorduğu her soruya mantıklı cevaplar vermeye, hem de ağlamamak için kendisine hakim olmaya çalışıyordu.Ama Masal'ın sorduğu son soru hakimiyetinin sonu olmuştu.''Peki anne kim için yapılır bu parklar ? '' Emine Hanım'ın dolan gözleri artık ondan ayrı hareket ediyordu.Kontrol edemiyordu gözlerini.Kızının, ağladığını görmesini hiç bir zaman istemezdi.Ama o gün ağlıyordu.Gerçekten de hüngür hüngür ağlıyordu.Masal annesinin bu halini görünce ne yapacağını bilemedi annesine bakarak ''Yanlış bir şey dediysem özür dilerim anne.Bir daha parktan konuşmam söz.Tamam mı annecim ?''
İşte bu sözden sonra Emine Hanım'ın ağlaması artmıştı.Ama bu sefer mutluluktan ağlıyordu.Ne kadar iyi bir çocuk yetiştirdiğine ağlıyordu.Geleceğine , Masal'ına ağlıyordu.Masal'a sımsıkı sarıldı.

Evet,işte böyle böyle devam ediyorlardı kendi masallarını yaşamaya.Emine Hanım'ın gücünün bittiği yerde Masal o küçük hayal dünyasıyla her şeyi kurtarıyordu.Yani en azından o öyle sanıyordu.Çünkü daha hiçbir şeyin farkında değildi.Böylesi ikisi içinde daha hayırlıydı.Ama ömürlerinin sonuna kadar böyle de yaşayamazlardı tabiki.Emine Hanım'ın Masal'ı koruması gerekiyordu elbette.Ama hayattan da koruyamazdı ya.Emine Hanım artık Masal'ı hayata hazırlamalıydı.7 yıldır kolaydı bu.Hep konuyu değiştirerek ilgisini başka şeylere yönelterek kurtuluyordu bir nevi.Ama böyle nereye kadar devam edebilirdi elbet öğrenecekti.En azından bunu annesinden öğrenmeliydi.Herkesten önce kendisinin bilmesi gerekiyordu.Emine Hanım gücünün yettiğince anlatmaya çalışıyordu.En azından yürümemesi gerektiğini, bacağında küçük bir sorun olduğunu söyleyebilse bu ona yetecekti.Bir başlasa sonu gelecekti.Ama kızının ne tepki vereceğini bilemediği için başlayamıyordu da.Evet Emine Hanım sadece bu konuda Masal'ı anlayamıyordu.Onun içine sadece bu konu geldiğinde giremiyordu.İşte tamda bu yüzden bu konudan bahsetmeyi hiç istemiyordu.

Aradan tam bir yıl geçmişti.Emine Hanım, Masal için öğretmen tutmuştu.Masal aradaki farkı çok çabuk kapatmış ve bu süreçte okuma yazmayı bile öğrenmişti.Masal'ın algıları çok yüksekti.Söylenilen her şeyi anında anlıyordu.İşte böylelikle Masal'ın da 8 yaşındaki hiç bir çocuktan farkı kalmamıştı.En azından o öyle sanıyordu.

Masal'ın odasındaki penceresi yatağının hemen başucundaydı.Ama Allah'tan o pencere parka bakmıyordu.Çünkü Masal hep o pencerede geçiriyordu zamanını.Parkı izlemesi onun için,sağlığı için kötü olabilirdi.Ertesi günün sabahı yine her şey aynıydı.Masal her gün olduğu gibi mahallesindeki çocukların okula gidişini izlemek için saat 8'de kalkıp pencerenin oraya dikilmişti bile.Ama bir gariplik vardı.Herkes okula gitmiş hatta saat 9 olmuştu ama hala Ezgi gitmemişti.Ezgi, onların yan komşularının kızıydı.Ve Masal ile aynı yaştalardı.Emine Hanım sadece Ezgi ile arkadaş olabilmesine izin vermişti çünkü Ezgi'nin annesi Masal'ın bu durumunu bilen tek komuşusuydu.Ezgi o gün okula gitmemişti.Oysaki daha dün akşam birliktelerdi.Ve Ezgi de daha dün akşam ona bugünkü ödevlerini anlatmıştı.Masal telaşlandı.Ezgi'ye kesin bir şey olmuştu.Dün akşam izlediği çizgifilm karakteri uçarak bir çocuğu kurtarmıştı.Evet,Masal'da Ezgi'yi kurtaracaktı.Annesi ona bacağında yara olduğunu ve bu yüzden yürümemesi gerektiğini söylemişti.Ama uçmak için bacağa gerek yoktu zaten.Annesi uyanmadan hemen Ezgi'yi kurtarıp okula götürecekti.Hem uçmak zararlı da değildi.En azından öyle olsa annesi söylerdi.Evet evet Masal kararını verdi.Uçacaktı.Tıpkı o çizgi film karakteri gibi.Önce yatakta doğrulmaya çalıştı.Ama her denemesinde canı yanarak geri yatağa oturuyordu.4 5 kez denedikten sonra sinirlendi yatağının kenarlarına tutunarak kalktı.Ve ayakta durdu.İlk kez 8 seneden sonra ilk kez ayakta duruyordu.Çok mutlu olmuştu.Evet sırada adım atması gerekiyordu.Acı çekerek ayağını bir adım öne atmayı denedi ama ellerini asla bırakmadan.Bacaklarındaki kemikleri acıyordu.Düşüyor,kalkıyor,yatıyor ama her denemesinde biraz daha canı yanıyordu.Üstelik ağlamamak için kendini zor tutuyordu çünkü annesini uyandırmak istemiyordu.Şuan yeni yürümeyi öğrenen bir bebekle aynı aşamaları atlatıyordu üstelik Masal çok daha acı çekiyordu.Kafasını pencereye çevirdi.Ezgi hala ortalıklarda yoktu.Ezgi'yi, en yakın arkadaşını daha doğrusu tek arkadaşını kaybedemezdi.Ezgi'yi düşünerek tekrar son kez ayağa kalktı.Bacağındaki tüm kemiklerin çekilmesini aldırmayarak yatağın ucuna doğru kendini itti.Kolları acı çekiyordu.Kendi acı çekiyordu.Ama hayır bunu Ezgi için göze alabiirdi.Yatağın ucundaydı kendince uçmak için yeterli olan yüksekliği ayarlamıştı.Kendini havaya bıraktığında uçacaktı. Aşağı baktı her şey hazırdı.Derin bir nefes aldı.Kollarını açtı ve kendisini bıraktı.

Ama hiçbir şey 8 yaşındaki bir çocuğun hayal gücündekiler gibi olmadı tabiki de .Masal'ın kendisini bırakmasıyla yere düşmesi bir oldu.Üstelik yere düşerken kafasını da yatağa çarpmıştı.Masal, bir yandan çığlık atıyor bir yandan da ağlıyordu.Emine Hanım koşarak odaya girdi ve Masal'ı yerden kaptığı gibi hastaneye götürdü.Doktorlar o anda Masal'ı direk ameliyata aldılar.

Aradan 6 saat geçmiş ve Masal ameliyattan çıkmamıştı.Emine Hanım bütün suçu kendinde arıyordu.Acaba susamış mıydı ? Karnı mı acıkmıştı ? Yoksa tuvaleti mi gelmişti ? Kendisine seslenmiş seslenmiş de duymamış mıydı ? Belli ki bir şeye ihtiyaç duymuş ve kalkmak istemişti. Hayır, hayır eğer Masal'ına bir şey olursa ömür boyu kendini affetmeyecekti.İyi düşünmeye çalışıyordu.Ama ne kadar iyi düşünebilirdi ki ? Böyle bir sona kendini hazırlamıştı zaten.Ama daha Masal'ının 8.senesindeyken, bu kadar da erken beklemiyordu o sonu.Daha o çocuktu.Üstelik daha yeni yeni hayattan zevk almaya başlıyordu.Emine Hanım bir yandan Masal için dua edip bir yandan da eğer Masal'ına bir şey olursa onu saran vicdan azabıyla nasıl yaşayacağını düşünürken ameliyatta 12.saatin sonuna gelinmişti.Ameliyathanenin kapıları açıldı.Ve doktorun kapıda görünmesiyle Emine Hanım'ın doktorun ayaklarına kapanması bir oldu.Hastanenin acıları içine çeken o ürkütücü sessizliğini Emine Hanım'ın çığlıkları bozuyordu. ''Kızım, Masal'ım nasıl ?''
Emine Hanım hastane koridorlarında çektiği çileyi başka hiçbir yerde çekmediğini anladı.Sonunda doktorun odası...Kapıyı bile bir umutsuzluk kaplamış.

Emine Hanım'ın o gün doktordan öğrendikleri kendisini hazırlamaya çalıştığı sonun başlangıcıydı adeta.''Emine Hanım,çok zorlu bir ameliyat geçirdik.Kızınızın hastalığı bize hiç yardımcı olmadı.Bütün kemikleri şu an yapı bozukluğunun tesiri altında.Üstelik kızınızın kemikleri çok zorlanmış.Özellikle bacak kemikleri.Ameliyatı tam bitirecekken arka bacakta düşmenin etkisiyle oluşmuş bir kırık olduğunu farkettik.Bu bizim düzeltemeyeceğimiz bir kırık.Çünkü iç kemik yapısını da etki etmiiş.Ve en önemli nedeni daha kemikleri gelişme aşamasında olduğu için platin takamayız.Uyumsuzluk olur.Tabiki de biz elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalıştık...''

Doktor konuştukça Emine Hanım'ın aklı düne gidiyordu.Dün ne olmuştu da Masal bu haldeydi ? Bu sorunun cevabını sadece Masal biliyordu.O yüzden Emine Hanım doktorun sözünü keserek Masal'ı soracaktı.Algısını doktora verdi.Ve ikisi de aynı anda ''Masal...'' dedi.Doktorun son cümlesinden sonra Emine Hanım konuşacak ve daha fazla dinleyebilecek güç bulamadı kendinde.Doktor ümitsizlik kokan o cümleyi diline getirmemek için çabalıyordu.Ama maalesef söylemek zorundaydı.Bu yüzden ''Üzgünüm...'' diyerek giriş yaptı o son cümlesine.''Üzgünüm,ama kızınız anlattığım bu yapı bozukluğundan dolayı bir daha asla yürüyemeyecek.''
İşte Emine Hanım'ın korktuğu o son artık ayaklarına kadar gelmişti.Ve eğilip almak gerçeğiyle başbaşa kalmıştı.

Masal'ıyla birlikte hastanede geçirilen o 1 haftanın sonunda evde ilk kez o soruyu sormuştu Emine Hanım.''Masal'cım anlat bana.Nasıl oldu da düştün ? '' Masal,olduğu gibi her şeyi anlatırken Emine Hanım kızının hayal dünyasına ağlıyordu.Çok istediği halde yürümeyi denettirememesinin nedenine ağlıyordu.Ne pahasına olursa olsun ilk yürüme denemesini göremediğine ağlıyordu.

Masal artık engelli bir çocuktu.Ömrünün sonuna kadar bu engeli onun peşini bırakmayacaktı.İlk yürüme denemesi onun için son olmuştu. Emine Hanım için ise sonlarının başlangıcıydı.İşte belki de bu iki zıtlık ömürlerinin devamına eşlik edecekti.Bilemeyiz.

Aradan 60 yıl geçmişti.Koskoca bir ömür.Emine Hanım'ın Masal'ının son noktasını koyup kendi kitabını bitirmesinin 30.yılıydı.Masal artık anneanne olmuştu.Çok zorlu bir süreçten sonra hamile kalabilmiş ve kızı eşinden alınan embriyolar sayesinde sağlıklı doğmuştu.Ve böylelikle hayatını adayabileceği yepyeni bir yaşamı vardı artık onun.Bu yaşına kadar sayısız ameliyat geçirmiş tekerlekli sandalyelerde uyumuştu.Hayatı zordu.Hem de çok zor.Ama artık bu zorluğu unuttarabilecek en azından çektiği bütün zorluklara değebilecek biri daha vardı hayatında.

Gerçekten de öyle oldu.Torununun doğduğu gün anlamıştı bunu.Nasıl geçmişti onca yıl ? Aklı almıyordu.Annesini düşündü.Zavallı annesini.Nasıl da hayatını bağlamıştı kendisine.Demek böyle oluyormuş dedi.Her saniye yaptığı gibi bir kez daha dua etti ona camdan dışarı bakarken.E iyide o bu anı yaşamıştı.Hem de çok eskiden yaşamıştı.Ama nasıl olurdu bu ? İmkansızdı.Bu anı onun için çok tanıdıktı.''Şimdi küçük bir kız gelecek.'' demeye kalmadan torunu ''anneanneeeee...'' diye bağırarak kucağına atlayacaktı ki kızı tutup kucağına aldı torununun annesi.''Annecim,anneannen yorgun bak'' derken Masal tebessüm ederek dudaklarıyla tekrarlıyordu çünkü ne diyeceğini de torununun ne hissedeceğini de o zaten çok iyi biliyordu.''Hem o yaşlı, seni taşıyamaz ki...'' Torunu ona üzülerek baktı.Masal,onu yanına çağırıp elinden tutarken o rüyasını düşündü.Nerden bilebilirdi ki ta 7 yaşındayken gördüğü rüyanın kaderi olabileceğini ? Nerden bilebilirdi ki o rüyayla başlayan ''masalının'' yine o rüyayla biteceğini ? Nerden bilebilirdi ki kendi ''Masalının ''sonunun başlangıcı olacağını ?
 
Tekerlekli Sandalye
Üst