Safra Kesesi Kanseri Belirtileri ve Komplikasyonları

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Yapılan otopsi sonuçlarına bakılarak, safrakesesi kanserinin, tümörünün görülme sıklığı % 0,02 ila % 0,60 arasında değiştiği görülmüştür. Yetişkinlerde % 0,2–5′ine kolosistektomi yani safra kesesinin ameliyatla alınması operasyonu yapılır. Safrakesesi tümörleri tüm tümörlerin arasında yüzde 4′ünü oluşturmaktadır aynı zamanda sindirim sistemi tümörleri arasındaki yeri ise altıncı sıradır. Yetişkinlerin yüzde 90′dan fazlasında safra taşlarının varlığı tespit edildiğinden safrakesesi taşı başlıca etken olarak kabul edilir. Kadınlarda 55 yaşın üzerinde ve östrojen tedavisi görmüş olmak, aşırı şişmanlık, safranın bileşiminin değişim göstermesi, lipoprotein metabolizmasında farklılıklar kolaylaştırıcı etkenler olarak kabul edilir. Yapılan araştırmalar, safrakesesi taşma ender rastlanan topluluklarda, safrakesesi tümörlerinin (kanserinin) görülme sıklığının da az olduğunu göstermiştir. Safrakesesi taşının ve safra kesesi kanserinin çok fazla görüldüğü toplumlarda örneğin Amerika Yerlilerinde ise safra kesesi tümörünün görülme oranı oldukça yüksektir.

safra kesesi kanseri


safra_kesesi.jpg


Safra Kesesi Kanseri Belirtileri

Safra kesesi kanserinin belirtileri, genelde safra kesesi hastalığına bağlı olan, safra kesesi iltihabı, safra kesesi taşı gibi hastalıklarla birlikte ortaya çıkar. Safra kesesi kanseri başlangıç evresinde aldatıcı bir seyir gösterebilir. Örneğin, iştahsızlık, bulantı, kusma, kilo kaybı gibi. Safra kesesi kanserinin en tipik belirtileri arasında, karnın sağ üst tarafında, arkaya doğru yayılan ve geceleri artan şiddetli ağrılardır. Hastalık ilerledikçe bu ağrının şiddeti de artmaktadır. Belirtilerin yüzde 60′ında giderek ilerleyen ve inatçı bir hal alan sarılık meydana gelir. Bunun yanında sürekli bir kaşıntı görülür. Net bir bulgu olmamasıyla birlikte karaciğer büyümesine oldukça sık rastlanmaktadır. Ameliyat edilmeden önce, olguların en çok yüzde 5′ine doğru teşhis konulabilmektedir. Kesin teşhis konması ameliyat esnasında veya otopside gerçekleşmektedir. Sarılığa yakalanmamış olan hastalarda, safra kesesi röntgeninde organın tapı dolmaması durumu, varsa ışın geçirmez taşların tespit edilmesi ve duvarın kireçlenmesine bağlı görüntüler teşhis konmasına yardımcı olmaktadır. Ultrason görüntülenme, safra kesesinin içi ve etrafıyla safra yollarının net bir görünüm verir. Uzmanlar bu metotlar doğru bir teşhis koyulabilir. En anlamlı laboratuvar verisi ise kanın içindeki alkalin fosfataz seviyesindeki artıştır; aynı zamanda tıkanma sarılığına özgü tipik biyokimyasal farklılıklar da görülür.

Safra Kesesi Gidişi ve Komplikasyonları

Teşhis aşamasında bulguların yüzde 65′in den fazlasında karaciğere doğrudan bir yayılma gerçekleşir. Erken evrede yayılma ana safra kanalına, mideye, on iki parmak bağırsağına, ince bağırsağa ve kalın bağırsağa giderek ilerler. Safra kesesi tümörü lenf dolaşımıyla on iki parmak bağırsağına ve karın zarı arkasındaki lenf düğümlerine sıçrar. Akciğer, kemik, böbrek üstü bezi gibi uzak bölgelere sıçrama karaciğer ve kapı toplardamarlarından kan vasıtasıyla olur. En çok görülen komplikasyonlar safra kesesinin su ile dolması, akut kesesinin irinle dolması, safrakesesi içinde kanamalar meydana gelmesi, safrakesesi ile mide veya on iki parmak bağırsağı arasında meydana gelen fıstüller, kalınbağırsakta metastazlardır. Köklü bir ameliyatın yapıldığı olgularda beş yıl yaşam müddeti yüzde 5′i geçmez. İyileşme evresi çok ender görülür.
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Safra kesesi kanseri

Safra kesesi kastan yapılmış armut biçimimde bir torbadır ve karaciğerin altında bulunur. Karaciğerin yaptığı safra küçük kanalcıklarda toplanır ve ana safra kanalına dökülür. Safra kanalı aşağıya onikiparmak bağırsağına varmadan yan tarafa bir kol verir ve bu kol safra kesesine gider. Böylece az ve devamlı olarak karaciğer tarafından yapılan safra bu kese veya torba içinde birikir. Safra kesesinin görevi karaciğerin çıkardığı safrayı geçici olarak depolamaktır. Onsuz da yaşam normal sürdürülebilinir.

Yediğimiz yemekler mideden onikiparmak bağırsağına geçerken sinirler safra kesesinin sıkışmasını sağlar. Safra kesesi sıkışınca içinde birikmiş safra onikiparmak bağırsağından geçen yiyeceklerin üzerine akar. Safra kesesi kanseri tüm sindirim sistemi kanserleri arasında beşinci sırayı almaktadır. Safra kesesi kanseri en sık 55 yaşın üzerinde görülürken 70 yaşlarında tepe yapmaktadır. Hastaların %75’i kadındır.

Risk Faktörleri

Esas olarak nedeni bilinmemektedir. Uzun süre safra kesesinde taş bulunması uzun süreli tahriş nedeniyle kese iç zarında kanser öncüsü lezyona neden olabilmektedir. Kanserli olguların %80’inde kesede taş tespit edilmiştir. Yine yapılan gözlemlerde 3 cm ve üzerindeki büyüklükte tek taş bulunan olgularda, kalsifiye (porselen kese) safra kesesinde kesenin adenomatöz poliplerinde (12 mm’den büyük) ve anomali keselerde kanser daha sık görülmektedir. %20 olguda porselen safra kesesine kanser eşlik etmektedir.

Belirtiler

Hastaların çoğunda iş görmeyen safra kesesi veya kronik safra kesesi iltihabı ve şikâyetleri mevcuttur. Karın bölgesinin sağ üst kadranında ağrı, bulantı, kusma, yiyeceklere tahammülsüzlük, iştahsızlık, zayıflama gibi genel şikâyetler yanında, ileri olgularda sarılık, beyaz renkli dışkı, koyu renk idrar çıkartmak gibi şikâyetler bulunabilir. Genellikle hastalığın başlangıç şikâyetleri tanı konulduğunda ortalama 3–6 ay önce başlamıştır. Bazı hastalarda 1 yılın üzerinde süren safra kesesi ile ilgili rahatsızlıklar bulunabilmektedir. Hastaların yarısı daha önce hiçbir şikâyet vermeden mekanik sanlıkla hastaneye müracaat etmektedir.

Tanı

Hastalığın erken döneminde kronik safra kesesi iltihabı şikâyetleri mevcuttur. Bu dönemde alınan anamnez fazla bilgi vermemektedir. Olguların %30’unda sağ üst kadranda ağrı mevcuttur. Az sayıda olguda ise ateş, lökositoz, lokal ağrı, hassasiyet ile seyirli akut safra kesesi iltihabı mevcut olabilir. Laboratuvar tetkiklerde bilirubin seviyesi ve alkali fosfataz yükselmiştir. Fakat bu bulgular iyi huylu hastalıktan ayırt edilmesi için yeterli değildir. Oral ve intravenöz kolanjiografi yetersiz bilgi vermektedir. Sindirim sisteminin baryumlu kontrast incelenmesinde indirekt olarak on iki parmak bağırsağı, distal midede ve transvers kolonda kompresyon bulguları görülebilir. Endoskopik retrograd kolanjiopankreatikografi (ERCP) tanıda çok az olguda faydalıdır. Yine anjiyografi erken olgularda hiçbir şey vermezken, geç olgularda hastalığın yaygınlığı hakkında fikir verebilir. Safra kesesi kanseri tanısında non invazif bir yöntem olan ultrasonografinin büyük değeri vardır. Yine bilgisayarlı tomografi de hemen hemen kesin tanıyı koydurmaktadır. Bu her iki tanı yönteminde de safra kesesi duvarında kalınlaşma, kesede taş ve sınırlandırılmış tümör invazyonu tespit edilebilir. İleri olgularda yapılacak eksploratris laparoskopi, laparotomiye gerek olmaksızın tanıyı sağlamaktadır. Yine bu hastalarda yükselmiş CEA değeri şüpheden öteye gitmemektedir. Tüm bu modern tanı yöntemlerine rağmen olguların ancak %5’inde tanı konulabilmektedir. Hemen hemen tüm olgularda kesin tanı ameliyat ile patolojik inceleme neticesinde konulabilmektedir.

Tedavi

Patolojik olarak tanı konulan hastalar oldukça şanslıdır. Çünkü yapılmış olan safra kesesi ameliyatı bu olgularda yeterli olmaktadır. Fakat olguların çok azında tümör kese duvarında sınırlı olarak tespit edilebilmektedir. Bu olgularda safra kesesi iltihabına ilave olarak kese yatağının çıkartılması (wedge rezeksiyon) ve çevre lenf nodüllerinin çıkartılması gerekmektedir. İlaç ve ışın tedavisinin etkisi azdır.


 
Tekerlekli Sandalye
Üst