Sağlık Bakanına Açık Mektup.!

  • Konuyu başlatan Fırtına
  • Başlangıç tarihi
F

Fırtına

Guest
Sayın Bakanım,

Hizmetiniz ve gayretinizle "en uzun süreli sağlık bakanı" ünvanına sahip oldunuz. Sağlık alanındaki gelişmeleri, yaptığınız atılımları her Türkiye vatandaşı takdir ve teşekkürle karşılıyor. Özel hastanelerin hizmetlerinden bütün sosyal güvenlik kurumu mensuplarının yararlanmasıyla özel ve kamu hastaneleri arasında bir rekabet ortamı oluşmuş, hastalara gerekli saygı ve ilgi gösterilir olmuştur. Hastanelerde rehin kalma dönemi çok gerilerde kalmış, hastaların mali durumlarına bakılmasızın tedavileri özenle yapılmaya başlanmıştır. Ambulans hizmeti artırılmış ve parasız olmuş, hava ambulansları devreye girmiş, engelliler ve ağır hastalar için uzaklar bir telefon kadar yakınlaşmıştır. Aile hekimliğinin de devreye girmesiyle evde sağlık hizmeti başlatılmış, ağır engellilerin evinde bakımı sağlanmıştır. Bütün bu gelişmelerden sonra sağlıkta Avrupa standartlarını yakalamış, hatta geçmiş durumdayız. Sağlık alanındaki bu gelişmeleri görmemek ve takdir etmemek nankörlüktür.

Bu arada sağlıktaki bu gelişmeleri gölgeleyen birkaç yanlış uygulamayı hatırlatmak ve dikkatinizi çekmek istiyorum;

Örnek olarak, engellilerin her konuda ayrı heyet raporu alması, çok amaçlı ve her yerde geçerli tek bir raporun verilememesi büyük bir sorun olmaya devam ediyor. Ağır engelliler için heyet raporu almak başlı başına bir çile ve işkencedir. Bugün tam teşekküllü kamu hastanelerinin en büyük uğraş alanı rapor düzenlemektir. Birçok basit heyet raporları için poliklinik hizmetleri aksamakta, doktorlarımız gereksiz yere meşgul edilmektedir.

Bir örnek olarak, akülü sandalye almak için istenen heyet raporundan söz edeceğim. Ben de bir engelliyim ve bizzat yaşadığım heyet raporu çilesinden bahsedeceğim;

Geçen hafta akülü sandalye almak amacıyla Konya Numune Hastanesine heyet rapor almak için gittim. Kurul memuru, matbu rapor kağıdının üzerine yedi adet işaret koydu ve yedi hekimin onayını istedi. Bilindiği gibi, Konya Numune Hastanesi’nin poliklinikleri dağınık ve karışık.. Poliklinikler bloklara dağıldığından, engellilerin ulaşımı adeta bir işkenceye dönüşmektedir. Yıkılma kararı alınan ve projeleri hazır olup ihaleye çıkan hastanemizin işkencesiz günlerini iple çekiyoruz. Evet, iki gün boyunca, kaktırmalı tekerlekli sandalye üzerinde, yanımda bir refakatçi ile bloklar arasında mekik dokuduk.. Oruçlu halimizle perişan olduk.. Nörolojiye vardık, EEG ve EMG cihazlarından test raporu istendi. Göğse vardık, nefes testine ve röntgen çekimine gönderildik. Röntgen çekiminde iki saat sıra bekledik. Kardiyolojiye vardık, efor testi ve kalp grafiği istediler. Psikiyatriye gittik, sağ olsun Doktor ÖSS sınavı gibi sınav yaptı, “Ak akçe kara gün içindir” sözünün anlamını sordu. Hasılı Göz, Fizik, vs bütün poliklinikleri gezdik, kapılarında birer saat sıra bekledik. Bir kısım doktorlar elini bile değmeden sadece imza attılar.


Efendim, engellilere verilecek iki bin liralık akülü araç katkısı için bu kadar çile çektirmek gerekli mi? Bu, uzak yollardan bin bir çileyle, refakatçilerin yardımıyla, vasıtalar kiralayarak gelen engellilerimiz için büyük bir azap değil midir? Ayrıca hastanelerimizi, doktorlarımızı fuzuli yere meşgul etmek doğru mu? Rapor alacak insanlar öbür taraftan acil durumdaki hastalara hizmet verilmesini engellemektedir.

Akülü sandalye için alınan raporda yedi hekimin onayının istemesinde belki trafik gerekçeleri öne sürülebilir. Trafiğe çıkacak araçların kullanıcıları daha titiz incelenmesi gerekebilir. Ama bu gerekçe, bunca doktoru ve cihazı meşgul etmeyi gerektirmez. 5 km/ saat hız yapan bir aracın sürücüsüne bu azap çektirilmez. Engelli insan bir pilot olup uçak sürmeyecek. Saatte 200 km hızla giden araç kullanmayacak. Araba ehliyeti alacak sağlıklı görünen insanlardan bile böyle teferruatlı bir heyet raporu istenmemektedir.

Evet, heyet raporları daha pratik verilebilmelidir. Örnek olarak, akülü araç için verilecek heyet raporu aile hekiminin veya ilçe hastanelerinde kurulacak üç kişilik komisyonların yetkisinde olmalıdır. Engelliyi aile hekimi tanımaktadır ve fonksiyonlarını gözlemlemektedir. Bir akülü sandalyeye ihtiyacı olup olmadığını en iyi aile hekimi bilmektedir. Ayrıca her engellinin bir veya iki organında özür vardır. İlgili doktorun görmesi yeterlidir. Ben bir kas hatası olarak engeli aracı kullanabilmek için göğüs filmimin çektirilmesine bir alam veremedim.

Belki süistimaller, kötü niyetliler, heyet raporlarının daha titiz verilmesine yol açmıştır. Kırtasiyecilik ve prosedür, bu süistimaller yüzünden artmıştır. İki bin lira süistimal edilecek diye binlerce engelliye çile yaşatmanın anlamı var mıdır? Engelli, devletin iki bin liralık yardımı için beş yüz liralık masraf yapmaktadır. Üstelik psikolojik ve fiziksel yorgunluk işin cabasıdır.

Sevgili Bakanım,

Malulen emeklik ve özürlü maaşı gibi konularda raporların daha titiz verilmesini anlıyorum. Daha birçok heyet raporu için aile doktorlarımızın önerileri dikkate alınmalı, ilçe hastaneleri artık birçok raporu verebilmelidir. Sürekli engelliler için düzenlenecek tek heyet raporunun üzerinde her çeşit özür oranı belirtilmeli, raporlar çok amaçlı verilmelidir.

Hasta ve engellilerimizin, büyük hastanelere gelmesi veya getirilmesi, hem büyük bir çile, hem büyük masraf, hem de hastaneleri gereksiz yere meşgul etmektir. Gördüm ki, tam teşekküllü hastanelerdeki doktorlarımızın iş yükü fazladır. Her poliklinik önünde ellinin üzerinde sıra vardır. Bunca hastaya bakan doktorların yorgunluktan yüz hatları geriliyor, hastaların beklediği güler yüzü gösteremiyorlar. Ben bir hasta olarak doktorumdan “hoş geldiniz” hitabını duymak istiyorum.

Sonuç olarak, heyet raporları yeniden ele alınmalı, hastanelerin gereksiz meşguliyeti önlenmeli ve iş yükü azaltılmalıdır. Engellilere insanca muamele edilmeli, tahkir eden davranışlardan uzak durulmalıdır. Hekimlerimiz hal-hatır sormalı, gönül almalı, mahkeme duvarı gibi surat asmamalıdır. Hekimlerimizden bir hakim tavrı değil, hekim şefkati bekliyoruz.


Recep Öğütçü
 
Tekerlekli Sandalye
Üst