Sakatlığa Övgü: Satı İlen

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,495
Tepkime Puanı
189
Puanları
63
Yaş
50
Haber sitemizde de köşe yazarlığı yapan yüreği güzel, sevgili Satı İlen’in ikinci kitabı “Sakatlığa Övgü” dün itibariyle online kitap satışı yapan sitelerde satışa sunuldu. Israrla ve şiddetle satın almanızı öneririm.

sakatlıgaovgu.jpg

Kitabı satın alacağınız internet sitelerinin adresleri:

https://www.kitapsec.com/Products/Sakatliga-Ovgu-Kozalak-Yayinevi-56207.html

Sakatlığa Övgü - Satı İlen | Kitapyurdu

D&R - K

Kitabın Tanıtım Bülteninden

"Evet, ben, cılız, zayıf, eksik ve kusurluyum… Ne gücün sadık kölesiyim ne de yetke sahibiyim!.. Aslında en soylu, en onurlu benim!.. "Sağlam beden" ile "meta fetişizminin" bozduğu değilim!.. Bu da değerimi belirliyor benim…

Sağlamlık, beni "anormal" olarak görüyor ya!.. Ben bunu lütuf olarak alıyorum… Çünkü baskın bir grubun içinde değilim... Onu bunu dikizleyip bir ad takmıyorum… İktidar soytarılarına ruhumu satmıyorum… Hem alışılmamış şeyler iyidir… Bence, uygunluk denilen ilaç ona iyi gelir… Ben kendi açımdan zarif, ince, iyi ve güzelim... Herhangi bir şeyin nesnesi olup kendimi aşağılayacak kadar ahmak değilim… Saf, doğal ve samimiyim... Başkasına göre değil, kendime göre yaşadığım için Övgüye Değerim…"

Kapitalizm "sağlam beden ideolojisi"ni yüceltiyor, sakatlığı "normal"den sapma olarak tanımlıyor ve "ideal bedeni" oluşturmak için tüm iletişim araçlarıyla bilinçlerimize prangalar vuruyor.

"Sakat-sağlam" ayrımı keskinleştirilerek insanlığın bütünlüğü bölünüyor; sakatlar sınıflandırılıp toplumdan dışlanıyor.

"Sakatlığa Övgü", kuşaktan kuşağa aktarılan, sakatlarla ilgili her türlü negatif düşünce, hurafe ve ön yargıya bir başkaldırıdır. Bu tür zihniyetlerle insanı toplumdan yalıtan; onu, düzgün çalışan bir makineye çeviren anlayışlara karşı bir duruştur. Bu kitapta, doğanın içinde bile farklılıklar varken kusursuzluğu aramanın anlamsızlığı dile getiriliyor. "Sakatlığa Övgü" bir başarı öyküsü değildir.

Yazar, yaşadığı ya da gözlemlediği olaylardan yola çıkıyor ve engelli-engelsiz bireyler arasında nasıl bir duygudaşlık kurulacağının ipuçlarını veriyor. Elinizdeki denemeler, farklılıkları dışlamayan, empati, hoşgörü ve sevgiyle kuşatılmış bir dünya arayanlar için kaynak oluşturuyor.

Not: 14 Kasım 2015 tarihinde ayrıca imza günü yapılacaktır.
5-deneme.jpg
 

DÜŞ GEZGİNİ

Üye
Üye
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
240
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Vay vay vay. Kitabın ismi direk kalbimden vurdu beni. Satı hanımın yazılarını haber sitemizden takip ediyorum ama utanarak söyliyim "ikinci kitap" deyince bi acayip oldum. ilkinden haberim bile yoktu. Buda bizim ayıbımız olsun :(

bu arada reis (halil yılmaz) mailini aldım. kitaba ilşkin gerekli duyuruda elimden geleni yapıcam. belki ayıbımız affedilir ..
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
Merhaba,

Herkesin kendince çok anlamlı ve özel bulduğu kitaplar vardır. Hayatım boyunca çok enderde olsa, hiç uyumadan bir gecede okuyup bitirdiğim kitaplardan olacağına inanıyorum ama bu sefer sabredip o gün geldiğinde sevgili Satı'nın elinden almak istiyorum hemde kendi imzasıyla birlikte :)

Uzun süredir bu kadar heyecanlanmamıştım. İçimi kaplayan bu sıcak sevgi ve dostluk için başta Halil Yılmaz olmak üzere, sitemizin bana göre en değerli yazarlarından Sevgili akanyıldıza sonsuz teşekkürler...

:eek: 14 Kasım'da tanışmak dileğimle,
 

akanyildiz

Üye
Üye
Katılım
Ara 18, 2011
Mesajlar
49
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Merhabalar!

Sevgili genel yayın yönetmenim Halil Yılmaz'a forum sayfalarında bana da yer ayırdığı için sonsuz teşekkür ediyorum. Gerçekten de duygulandım. Sağolun, var olun. Bu arada Düş Gezgini'nin milliyet.blog'taki paylaşımı da beni mutlu etti. Kendisine teşekkür ediyorum. Ne demek ayıp falan:) Bir daha duymayayım:) Bendeniz nacizane öykü yazıyorum. İlk kitabım "Denize Şiir Okumak" öykü üzerineydi. İkinci kitabımda, engellilerle ilgili denemeler yer alıyor. Ama yeniden öyküye döneceğim. Hatta daha sonra engellilerle ilgili bir roman yazmak istiyorum. Umarım, ömrüm olur da, o günleri görürüm. Ve... Sevgili Gazoz Ağacı! Teşbihte hata olmaz derler. İnanın, görücüye çıkan kız kadar heyecanlıyım:) Bir kere benim için okurdan aldığım geri bildirimler çok önemli. Bu nedenle, tüm okurların düşüncelerini merak ediyorum. Herhalde 14 Kasım gecesi ben sabaha kadar uyuyamam:) Seni de Tüyap'da görmekten çok ama çok mutlu olurum. Yine umarım, hiçbirinizi düş kırıklığına uğratmam. Bu forumlarda çok az gibi bir zamanda tanıdığım tüm dostlara iyi varsınız diyorum. Benim yıllardır gözlemlediğim birşey var. Engelliler genellikle birbirlerinin başarılarını pek çekemiyorlar. Bu sitede bunun kırılmış olduğunu görmek beni fazlasıyla sevindirdi. İmza günüme gelen gelmeyen, kitabımı alan almayan tüm engelli dostlarımı selamlıyor, hepinize sevgilerimi gönderiyorum.
 

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,495
Tepkime Puanı
189
Puanları
63
Yaş
50
Sen değil biz (en azından kendi adıma ben) teşekkür ederim. Neden teşekkür ettiğime geçmeden önce çok beğendiğim biz cümleyi aktarayım. O cümle şöyle der; “Aslanlar kendi tarihlerini yazmadıkları sürece, avcı hikayelerine inanmak zorundayız.” Biz engelliler ne yazık ki kendi hikayelerimizi yazamadık. Ne edebiyatta, ne sinemada ne sanatta var olamadık. Evet bu alanlarda biz engellilerden bahsedildi ama içeriğine baktığımız da bizim şikayet ettiğimiz, yakındığımız ne varsa onlar üzerinden kurgulanmış, edebi eserler, filmler izledik. Konu çok uzun aslında özet olarak şunu söylemek isterim. Kitabını henüz okumamakla birlikte içeriğe dair edindiğim bilgilere dayanarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bu kitabın içeriği aslanların kendi hikayelerinden oluşuyor. İşte bu yüzden sırf bu yüzden bu camianın sana bir gönül borcu var…

Kitabının başarısı bizim başarımız olacaktır. Dilerim hak ettiği ölçüde ilgi görür.
Selamlar, sevgiler…
 

akanyildiz

Üye
Üye
Katılım
Ara 18, 2011
Mesajlar
49
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Sevgili Halil!

Yazdıklarını okuyunca duygulanmadan edemedim... Aslında daha o kadar çok şey vardı ki anlatacak ama kitabıma alamadım. Bunun nedenlerini irdelemek şimdi sırası değil. Belki sonra uzun uzun konuşuruz.

Şunu öncelikle söyleyeyim. Kitabımın önsözünde de yazdım bunu. Toplum engellileri tanımadığı için iç dünyamı okura açtım, dedim. Ama bunu yaparken şöyle de bir dipnot düştüm. Ajitasyonla engellilik o kadar iç içe geçmiş ki, kimi kez başımızdan geçenleri anlatırken bunun gölgesinden kurtulamıyoruz, dedim. Yalnızca gerçeğin peşinden gittiğimi söyledim. Evet, hayatım boyunca hakikati çarpıtmadan vermek gerektiğine inandım. Kendimi çırılçıplak anlattım. Ama her yönüyle değil tabii ki. Ancak belli başlı olgulara değinebildim.

Dediklerini çok önemsedim. Çok haklısın. Bana gelince... Ben denizde bir damla bile değilim. Öyle çok büyük beklentilerim yok benim. Edebiyatta niceliğe değil, niteliğe önem veriyorum. Bu kurtlar sofrasında da kitabı metaya çevirenlerden olmayacağız elbet. Ancak ne kadar çok insana ulaşırsak, o kadar kitap amacına ulaşmış olacak...
Bu konuda her anlamda verdiğin destek için teşekkür ediyor, yolumuz bir demek istiyorum...
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
13
Puanları
0
Yaş
48
Ben eminimki kitabınız bir çok insana ulaşacak ve eminimki anlatmak istedikleriniz amacına ulaşacak. Bundan kendine pay çıkaranda olacak umursamayanda ama siz koca yürekli insanlar bıkıp usanmadan daima birşeylerin altını çizdiğiniz sürece elbet bir gün bu insanlar hak ettiğini alacak. Bir çok yazınızı zevkle okudum ve biliyorum ki tüm yazılanlar hayatın bir gerçeğini bir yaşanmışlığı gizliyor. Belkide bu yüzden bukadar anlamlı ve belkide bu yüzden bukadar net aktarılıyor. Emekleriniz ve o kocaman güzel yüreğiniz için teşekkür ederim dilerim ki başarınız daim olsun. Sitemizde daha bir çok Satı İlen kitabı çıktı haberini duyabilmemiz dileğiyle.

Sevgilerimle..
 

akanyildiz

Üye
Üye
Katılım
Ara 18, 2011
Mesajlar
49
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Sevgili Gülümse Hayata,

Ne kadar güzel şeyler yazmışsınız... İçim açıldı okurken... Beni böyle yüreklendiriyorsunuz ya, gerçekten çok teşekkür ediyorum. Tabii başarı göreceli bir kavram. Ama her yazar, kitabının daha çok okur ile buluşmasını ister. Ben kendi emeğimi sizlerin gücüyle birleştirdiğimde yol alabilirim ancak... İnanın, her biriniz yazdıklarıyla yüreğimi aydınlatıyor... Gönül dolusu, kucak dolusu sevgi ve selamlarımı gönderiyorum... Siz engelliler.gen.tr'nin en özel ve güzel katılımcıları... SİZLERİ SEVİYORUM...
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
"Evet, ben, cılız, zayıf, eksik ve kusurluyum… Ne gücün sadık kölesiyim ne de yetke sahibiyim!.. Aslında en soylu, en onurlu benim!.. "Sağlam beden" ile "meta fetişizminin" bozduğu değilim!.. Bu da değerimi belirliyor benim…

Sağlamlık, beni "anormal" olarak görüyor ya!.. Ben bunu lütuf olarak alıyorum… Çünkü baskın bir grubun içinde değilim... Onu bunu dikizleyip bir ad takmıyorum… İktidar soytarılarına ruhumu satmıyorum… Hem alışılmamış şeyler iyidir… Bence, uygunluk denilen ilaç ona iyi gelir… Ben kendi açımdan zarif, ince, iyi ve güzelim... Herhangi bir şeyin nesnesi olup kendimi aşağılayacak kadar ahmak değilim… Saf, doğal ve samimiyim... Başkasına göre değil, kendime göre yaşadığım için Övgüye Değerim…"

Yüreğine sağlık..
 

akanyildiz

Üye
Üye
Katılım
Ara 18, 2011
Mesajlar
49
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Çok teşekkür ederim sevgili Murat. Umarım, kendi yaşamımdan kesitler de sunduğum bu kitabımda az da olsa toplumda bir farkındalık yaratabilir, her birimizin sesini büyük kitlelere duyurabilirim. Aslında bu kitabı engellilerden çok engelsizlerin okuması gerekiyor. Ben ilk kez sakatlık olgusunu övme fikrimi sevgili Halil Yılmaz'la paylaştım. İlk başta bu olguyu nasıl övmem gerektiği konusunda pek de öyle net bir düşüncem yoktu. Ama engellilerin tarihini okumuş olmam bana yol gösterici oldu. Tarihten bir giriş yapabilir, sonra da sakatlığın kendisini konuşturabilirdim. Böylece, doğruların nerden baktığına göre değişebileceğini gösterebilirdim. Zaten amacım da buydu. Sağlam beden ideolojisi hiç de sistemden ayrı birşey değildi. Oturdum, yazmaya başladım. Bir solukta yazıp bitirdim. (Kitaba adını veren "sakatlığa övgü" kitaptaki bu bölümden adını alıyor.) Şöyle bir okudum. Yazdıklarım hoşuma gitmişti. Evet, hiç de fena olmamıştı. Bir daha okudum. Bilgisayarın başında, ellerimi yukarı doğru kaldırarak "yuhhu" diye bağırdığımı anımsıyorum. İşte dedim... İşte kitabıma bu adı vermeliyim... İsim konusunda eleştiriler de aldım. Ama benim içime sinmişti. Yazmakla her zaman yüreğimin götürdüğü yere gitmiştim. Şimdi de öyle yapacaktım. Yüreğimin götürdüğü yerde sizlerle buluşmak güzel... Sevgiler...
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
Selam akanyıldız,

Kitabını okudum ama ona kitap demek haksızlık yapmak gibi geliyor bana. Kitaptan çok daha fazlası var eserinde. Hayatından kesitler olduğunu düşündüğüm bu eserde ne çok şey buldum kendimden tahmin bile edemezsin :) sanki biri benim yaşadıklarımı yaşamış ve benim yerime kaleme almış gibiydi. İki günde bitirdim hani bir solukta içine çekersin ya bazı şarkıları işte onun gibi bir şey...yeri geldi çok hüzünlendim, yeri geldi içimde çok derinlerde hala varolan yaralarım sızladı ama bazı yerlerde öylesine bana yakındın ki işte dedim o da bizden, bizim içimizden ve bizi en iyi yazıya dökebilen bir yazar...

Kitapla ilgili yazmak istediğim öyle çok şey var ki hani istersin de uygun kelime bulamazsın ya onun gibi. Seni kocaman kocaman tebrik etmek isterdim ama sanırım en çok istediğim okuyucu sayısının umduğunun binlerce katı olmasını dilemek. Okur yazar oranının bu kadar düşük olduğu bir ülkede, düzenlenen kitap fuarlarının katılımcı sayısından yola çıkarak aslında gerçeğin sadece basit bir yanılsamadan olduğunu düşünerek dileğim kitabının sadece hayattan engellenen okuyuculardan çok hiç engellenmemiş, engelli kelimesinin anlamını dahi bilmeyen, sağlıklı, başkalarının hayatlarına engel oluşturan bilinçsiz okuyucular tarafından okunması.Bunu gönlüm öyle çok istiyor ki...

Cümlelerim hiç senin umduğun gibi değil biliyorum ama yazmak istediklerimi yazmaya, duygularımı dile getirmeye bu alfabenin tüm harfleri yetmiyor. Çok beğendim ve elime aldığım andan itibaren hiç bırakmak istemedim :) çok içten ve çok sıcaktı tıpkı senin gibi :) bu arada seninle tanışmış olmaktan dolayı ayrıca mutlu ve gururluyum. Hayatımın en özel ve güzel anlarından birisiydi ve bu duyguyu yaşayabilmek çok güzeldi...

Okuyucunun yazarıyla buluşma anı...

İnternet ortamında yaşanan dostlukların hayattaki gerçek dostluklardan hiçbir farkının olmadığını ben zaten biliyorum ama bunu bilmeyenler için yazıyorum. Sanal ortamda yazılarından yola çıkarak tanıdığınız bir insana, gerçekte gülüşüne ortak olmak, yanyana gelip de dokunarak tanışmak hem çok heyecan verici hemde insanın içini ısıtan sıcacık bir duygu seli kaplıyor tüm yüreğinizi. Mutlaka bir gün hepinizin bu güzel duyguyu yaşayabilmenizi tüm kalbimle dilerim.

Yolun açık olsun akanyıldız :) Edebiyata gönül verdiğin ve bu kadar hoş bir eseri yayınladığın, adıma imzaladığın ve bendeki okuma hevesini yeniden canlandırdığın için, tüm emeklerin için sana çok teşekkür ederim.

Yüreğimin götürdüğü yerde seninle yeniden, yeni bir eserinle buluşmak dileğimle...
 

akanyildiz

Üye
Üye
Katılım
Ara 18, 2011
Mesajlar
49
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Merhaba Gazoz Ağacı,

Dinlediğimiz radyo bile ortakmış! Meğerse onun için nickini “Gazoz Ağacı” koymuşsun. Demek ki insan birbirini yüz yüze tanımasa bile duygu ve düşünceler ortak olabiliyor. Önemli olan o duygudaşlık etrafında birleşebilmek. Biz zaten aynı duygu ve düşünce selinde buluşabilen ender insanlardandık. Bunu da reel yaşama dökmekten dolayı ben de çok memnun oldum.

Benim için çok özel bir anı ilk seninle yaşamak çok güzeldi. Oldukça erkek gelmiştin standa. Başka yazarlarla tanışmışsın. Seninle beni yaşama bağlayan kitapların güzelliğinde tanışmak benim için de çok unutulmaz anlardan biriydi. Bir kırlangıç kadar şen, şakrak ve hayat doluydun... Güneş sana saçlarını ödünç mü verdi yoksa sen güneşin kendisi miydin bilmem:) Ama ben omuzlarına bukle bukle düşen saçlarında hep özgürlüğün dört nala koştuğunu gördüm... Kocaman, iri gözlerin aydınlığa açılan bir pencereydi sanki... Ya da o gözlerin içinde de miniminicik bir serçe mi uçuyordu? Seni o kalabalıkta çok az görsem de, bazı davranışların, konuşmaların cuk diye kafama oturdu. Beni anlat desen, seni sayfalar dolusu anlatabilirim! Ama diğer detaylar bana kalsın:) Belki bir öyküde çıkarsın insanların karşısına:)

Bu arada yazdığın ileti beni çok duygulandırdı. Nasıl da içten ve sıcacık... Bu içtenlik insanı hemen kucaklayıveriyor... Ben insanların beni övmesine pek alışık değilim... Nasılsa yalnızlığın prensesiyim:) Çok teşekkür ederim. O senin yüreğinin güzelliği...

Aslında kitabıma daha çok alacağım konu vardı. Umarım, onları da yazacağım bir romanda dile getiririm... Eğer ben kitabımda insanların kalbine giden yolu bulabilmişsem ne mutlu bana... Şu aşamadan sonra kitabımın satıp satmaması bile umrumda değil. Ben kendimce amacıma ulaştım. Bir kişide bir farkındalık oluşmuşsa bu benim için yeterli. Çünkü ben yazmanın kendisine aşığım. Edebiyatı para kazanmak için yapmıyorum. Eğer yapsaydım, popülist bir kitap yazardım. Suya sabuna dokunmaz, herkesin nabzına göre şerbet verirdim. Engellilerle ilgili her türlü negatif bakış açısına başkaldırıyorsam, varım diyorum... Ama tabii ki, beklentilerim az olsa da, çok okura hem de engelsiz insanlara ulaşmasını da isterdim. Çünkü ne kadar çok insana ulaşırsam, o kadar aydınlığa bir pencere açacağız... Bunu hep birlikte başaracağız.

Ben bu forumlara pek katılamasam da, her biriniz kalbimdesiniz... Dostumsunuz... Yolu aynı duygudaşlıktan geçenlere selam olsun... Şu fani dünyada eğer hoş sada bırakabilirsek ne mutlu bizlere... Sevgimle...
 

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,495
Tepkime Puanı
189
Puanları
63
Yaş
50
Bende bitirdim kitabı. :)

Kitaba dair izlenimlerime gelince. Yazar bir çoğumuzun yaşamında karşılaştığı sosyal ve psikolojik sorunları akıcı bir dille anlatmış. Kitapta en fazla vurgu yapılan ve eleştirilen “sağlam beden fetişizmi” kitaba adını veren son kısımda “sakatlığa övgü” de daha bi felsefi dille ele alınarak “sağlamlık, eksiklik, tam ve kusursuz olma” kavramları bedendeki eksiklerle değil erdem sahibi olmak ve ya olmamakla ilişkili kavramlar olduğu vurgusu yapılmış.

Yazarın kendiside üstüne basa basa “ne sakatlığı övdüğünü, nede sağlamlığı tu kaka” göstermeye çalıştığını belirterek, sakat bir bedene sahip olmakla duyulan övüncün en az sağlam bir bedene sahip olmakla duyulan övünç kadar ahmakça olduğunu da belirtmiş. Ki bana görede bu tespitin yapılıp anlatılması da çok doğru bir şey. Aksi bir durum olsa yani kitaptaki anlatılar salt sakat bedenin övülmesi olsa idi ters açıdan olaya bakıldığında sağlam beden fetişizmi karşısında “sakat beden fetişizmi” yapılmış olurdu ki buda hangi açıdan bakarsanız bakın rasyonel akılla bağdaştırılacak bir durum olmayacaktı.

Kitapta satır aralarında belli belirsiz sakat bedenin insana kazandırdığı artılardan bahsedilmiş. Bu tespit ne kadar doğru onu bilemem ama ben kitabın başından sonuna doğru ilerlediğimde şu kanıya vardım. Yazar ilk başlarda pekte hoşnut olmadığı kendi bedeninden, bedeninin ona yaşattığı zorluklardan (bu bazen salt bedeninden kaynaklanan sorunlar, bazense dışsal nedenler) söz ederek ruhsal gelgitlerinden söz etmiş. Eğitim döneminde, çalışma hayatında, sosyal hayatta yaşadıkları sıkıntılar, onlarla baş etme cabası ve satır aralarında sakat bedene duyulan öfke, (belki de yaşamın kendi döngüsü içerisinde yazarın ruhsal ve zihinsel açıdan kemale ermesiyle) ilerleyen bölümlerde kendi bedenini sevmeye, onla barışık yaşamaya doğru evrilerek, sakatlığın kabulü, sonrasında da sakatlığın neden olduğu sorunların bir çoğunun sakat bedenden değil, sistemin ve toplumun baştan ayağa sağlamlara göre dizayn edilmesinden kaynaklandığını neden sonuç ilişkisi içerisinde uzun uzun anlatılmış.

Aslına bakarsanız ben bu kitabı engellilerden çok engeli olmayan insanların okumasının daha çok yarar sağlayacağını düşünüyorum. Çünkü toplumun çoğunluğu bazen iyi niyetinden bazense cehaletinden biz engellilere karşı takındığı tutumun bizim iç dünyamızda ne yaralar açtığını öğrenmiş olurlar.

Kitaba ilişkin benim görüşüm bunlardan ibaret. Bu arada kitap değerlendirmesi yapmanın ne kadar zor olduğunu bu ilk denememde anlamış oldum. Hatamız varsa affola. :)
 

akanyildiz

Üye
Üye
Katılım
Ara 18, 2011
Mesajlar
49
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Benim yüreği güzel en kadim dostum!

Ne demek bir hata yaptıysam affola demek... Bu kitabı çıkarma aşaması ve sonrasında en çok desteği sen verdin. Binlerce kez teşekkür ederim sana. Eğer asıl ben; başını zaman zaman ağrıttıysam affola demeliyim...

Evet, sakat olmak bana en güzel şeyi edebiyatı ve radyo dinlemeyi armağan etti. Belki o kadar yalnız olmasaydım, bu iki kurtarıcıya sığınmayacaktım. Diğer tespitlerine de katılıyorum. Aslında sakatlığı överken bile bu övgüden kaçındım. Çünkü bana göre de, her küçümseme küstahlıktır.

İkincisi kitabımın yalnızca bana özgü olan bir şey olmasını isterken biraz da bilgi verici olmasını amaç edindim. İşte bu yüzden en çok engelsiz insanların okuması gerektiği düşüncene katılıyorum.

Acı çeken insan öfkeli olur. Evet, ben de hepimiz gibi toplumun olumsuz bakış açısından dolayı acı çektim. Yani kendi bedenimi sevip sevmemem nedensiz değildi. Beni hiçliğin eşiğine getiren sağlam beden ideolojisiyle hesaplaşmak zorundaydım. Gerçekten de en yıkıcı olan dışlanmaktır. Çünkü insan toplumsal bir varlıktır.

İnsanın varlığını tehdit eden her türlü ideolojiyi reddediyor, sevginin ışıklı yollarında, bir çeşme başında oturup insanla söyleşmenin çok keyif verdiğini ifade etmek istiyorum...

Öyleyse yolu sevgiden, arkadaş ve dostluktan geçenlere selam olsun diyorum... iyi ki varsınız dostlarım...
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
Merhaba Gönül Dostlarım,

Sevgili Satı hakkımda öyle güzel şeyler yazmışsın ki inan ilk okuduğumda duyduğum sevinçten nutkum tutuldu ve ben hemen siteden çıkmak zorunda kaldım. Laf aramızda utandım aslında ve yine seninle beni aramda samimiyetle kurulan köprüde karşılaşmak içimi sıcacık sevgiyle kapladı :)

Güneş sana saçlarını ödünç mü verdi yoksa sen güneşin kendisi miydin bilmem :eek:

Güneş ve ben... Hayatım boyunca en çok aldığım iltifat bu aslında ama beni hiç tanımadığın halde ilk görüşte güneşe benzetişin işte bu mutluluğun tadı gerçekten bambaşka. Kendi karanlığımı yendiğim günden beri etrafıma ışık saçtığımdan sözedilirken sende bilirsin ki insan önce kendisiyle yüzleşiyor. Kendi acılarını kendi sarmaya çalışıyor ve mutluluk aslında en çok içimizde saklı küçük bir çocuk gibi :eek: utangaç, mahçup ve bir o kadar da kirlenmiş dünyaya inat masumiyetini korumaya çalışan ufacık bir çocuk gülüşünde gizlenmiş tüm aydınlıklar. Sana gelince bana güneş diyen sen, etrafını saran sıcacık parlak ışığın umarım farkındasındır. Allahım bir yazara karşı duyguları ifade etmeye çalışmak ne kadar da zor. Hep içimden geleni yazmaya çalışırken şimdi görüyorum ki içimdekileri ifade etmeye bir dilin sözcükleri yeterli gelmiyormuş...

Kitabın benim için ilham kaynağı oldu aslında. Yaşamımı kaleme almaya başladığım günden beri hiç bu kadar güçlü bir esin kaynağım olmamıştı. Gerçekten kitapta ki bazı cümlelerden sayfalar dolusu anı, yaşanmışlık ve bir sürü hayata dair yazı çıkarabilir insan hele yazmayı bu kadar severken...

Halil ile olan dostluğunuzu kıskanma noktasındayım :) ama bir o kadar da mutlu ve huzurlu. Birbirinizi bu kadar uzaktan ama bu kadar gönülden sevmenizi izlemek müthiş bir duygu :) imkansızı imkana dönüştürmek gibi...

Bu arada el attığı her işin üstesinden başarıyla gelen sevgili site yöneticim, canım ağbiminde hakkını yememek lazım :) Kendisi oldukça mütevazi olsa da kitap eleştirmenliği bu kadar mı yakışır bir insana? Ben de kitabımı olur da bir gün yayınlama imkanına kavuşursam kendisinden benim içinde eleştiri yapabilme yeteneğini esirgememesini diliyorum şimdiden..

Aslında yine yazmak istediklerimi yazamamak, söylemek istediğim onca şey varken şimdi hiçbirini yazıya dökememek...ben ne yazarsam yazayım hep içimde yazamadıklarım kalacak biliyorum ama bazen az kelime çok şey anlatır ya insana? işte öyle...sözün kısası;

Sizleri çok seviyorum...İyi ki varsınız benim yolu sevgiden geçen pırıl pırıl gönül dostlarımsınız...
 

akanyildiz

Üye
Üye
Katılım
Ara 18, 2011
Mesajlar
49
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Ahh! Canım öyle sıkkın öyle sıkkın ki... 30 yıldır STK'ların içindeyim. Ama hiçbir zaman yönetici olmak gibi bir ereğim olmadı. Çünkü ben özgürlüğün çocuğuyum. Kimsenin baskısı altına giremem. Aslında iyi de yapmışım. Geçenlerde bir yerde konuşma yaptım, yapmaz olaydım! Eee, ben haksızlığa da gelemem. Düşüncelerimi patır patır yazdım feysten. Sen misin bunu yazan? O platformun üyelerinden arayan arayana. Aman tanrım! Ne suçlamalar! Ben yeni kitap çıkarmışım da, yeni kaset çıkaran popçular gibi özellikle patırtı kopartıp reklam yapıyormuşum! Kime reklam yapacağım ben:) Zaten çoğu benim arkadaşım! Benim yüz bin takipçim mi var da rating yapacağım:) Hahaha:) Gülsem mi ağlasam mı bilemedim:( Adamlar bir de zeytinyağı gibi üste çıkıyorlar! Can Dündar gibi yazdığım için tüm suçlu ben oldum! Bu kirlenmiş dünyada şimdi senin mesajını okuyunca gözlerimden yaşlar patır patır döküldü... Nasıl da benim ruh halime uygun düştü yazdıkların... Bir alıntı yaparak paylaştım feyste. Tabii, Gazoz Ağacı olarak... Bilmem, izin almam gerekir miydi? Çünkü buraya yazılan her şey artık kamuya açık hale geldiği için isim yazılarak paylaşılabilir diye düşünüyorum. Umarım, ters bir şey yapmamışımdır.

Ey! Güneşin kendisi! İnsan soyu bencilliği bayrak edinmiş! Söyle bana! Zaman acılarımı susturur mu? Alay alay gelip üstüme doğrultuyorlar ateşli silahlarını! Alışamıyorum şehir eşkiyalarının zorbalıklarına. Nasıl da içten gözüküp şeytanın ikiyüzlülüğünü giyiniyorlar ustalıkla. Her adaletsizlik içimdeki öfkeyi azdırıyor! Ben yalnızca masmavi şarkıları seviyorum... Öldürmeseler maviliklerimi... Çiğnemeseler aydınlık sabahlarımı... Yalan, dolan, talan bilmeseler... Ne zaman elimi bembeyaz bir ovaya uzatsam... Yaylım ateşiyle delik deşik ediliyor... Kanıyorum... kanıyorum...

Gördün mü? Ne kadar da doluyum! Sözlerin bana öyle iyi geldi ki, yine senin aracılığınla söze sarıldım... Şu an çok duygusallaştım. Yazamıyorum. Belki sonra devam ederim. Sevgi ve selamlarımla.
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
Can Dündar gibi yazdığım için tüm suçlu ben oldum! Bu kirlenmiş dünyada şimdi senin mesajını okuyunca gözlerimden yaşlar patır patır döküldü...

Canım benimmm sen ağlama, kimse ağlamasın ben zaten yeterince ağladım bugüne kadar hepinizin yerine :( Can Dündar..oğlumun adını taşıyan bir isim daha tıpkı Can Yücel gibi bu ülkeye çok fazla geldiği için hazmedilemeyen kalemlerden!

Sevgili Satıcım, sen benim dostumsun. Ben face kullanmıyorum ama izin almak ne demek? Asıl ben teşekkür derim sana. Bana ait paylaşımda bulunduğun ve bunun bana geri dönüşümünü gördüğüm anda yaşattığın mutluluk için :) inan hiç beklemediğim bir anda telefonuma gelen facedeki yazıyı gösteren mms le nasılda mutlu oldum ben çocuklar gibi. Benim için övgü dolu kurduğun tüm cümleler aslında senin yüreğinin güzelliği tatlım.

Kimler acıttı canını bilemiyorum ama şimdi sana değmez desem bana güvenebilir misin? İnan bana tecrübelerimle sabittir ki bu hayatta kimse için çok fazla üzülmeye değmiyor. Canlarımız birde canımızın içi dediklerimizin dışında kimse için bir damla gözyaşı dökmeye bile değmez aslında. Hele sen hiç üzülme dostum bu dünya o kadar kirli ki biz çok fazla temiz geldiğimiz için kabul edemiyorlar işte tüm mesele bu...

Sen benim en güzel mavimsin tıpkı senin kadar özel diğer mavilerim gibi..

İnsan özgür olduğu sürece mutludur ve aslında neden mavidir biliyor musun? Gökyüzünü anımsatır mavi. Yaşamının bundan sonrasında grilikler olmasın dostum. Gökyüzü kadar uçsuz bucaksız mutlulukların olsun, gözlerinin içinde hep benim Tüyapta gördüğüm ışıl ışıl yaşama sevinci dolu yıldızlar parıldasın. Biliyorum bunu başarmak herkese ve herşeye rağmen zor ama ben senin gözlerinde gördüğüm ışıktan başkalarını da mahrum etmemen gerektiğini düşünüyorum. Ne olur kendine iyi bak ve kimse için kendini anlatmaya çalışma. Bırak hayatında sana, sadece senin ışığında yol almak isteyenler eşlik etsin bundan sonra geride kalanları umursama!

Hayatta istediğin her şey gönlünce olsun dileğimle...
 

akanyildiz

Üye
Üye
Katılım
Ara 18, 2011
Mesajlar
49
Tepkime Puanı
0
Puanları
0

Sen benim en güzel mavimsin tıpkı senin kadar özel diğer mavilerim gibi..



Hayatımda bana söylenen en güzel sözlerden biri... Çok teşekkür ederim Gazoz Ağacı... Ben yaşamdaki tüm duyguları çok derinden hissedip öyle yaşayan biriyim. İşte o yüzden bu tür dalgalanmalar... Ama zaten öyle olmasaydım, yazamazdım. İnsan hissetmediği şeyi yazamaz. Şimdilerde daha iyiyim. Söylediklerinin hepsine yürekten katılıyorum. Benim de böyle güzel arkadaşlarım, dostlarım olduğu için kendimi şanslı sayıyorum.

Ve... Senin nezdinde tüm herkese sevgilerimi gönderiyorum. Elbette, insan bir insanı severse, tüm evreni de sever. SENİ SEVİYORUM güzel insan... SENİ SEVİYORSAM, sende tüm evreni seviyorum demektir... SEN DE, kendimi de SEVİYORUM...

Sevgide buluşabilenlere selam olsun...
 

İskender Durgun

Üye
Üye
Katılım
Eyl 4, 2010
Mesajlar
599
Tepkime Puanı
0
Puanları
16
Yaş
57
Kitaptan bir alıntı;

Bizim sorunumuz bedenimiz değil. Asıl sorun sokağa çıktığımızda, insanların bizleri müebbede mahkum etmesi...

Bizim sorunumuz bedenimiz değil. Sorunumuz dağ gibi merdivenler, kaldırımlar, o kaldırıma dikilen direkler, ağaçlar, tabelalar...

Bizim sorunumuz bedenimiz değil. Sorunumuz bu ülkede engelli asansörü ya da park yerini işgal edenler...

Bizim sorunumuz bedenimiz değil. Sorunumuz halen engellilere acıyarak bakan gözler...

Bizim sorunumuz bedenimiz değil. Bizleri neden ölçüp biçerek sayılara hapsediyorlar da toplumsal yaşama katılım olanaklarını yaratmıyorlar?

Niçin görmezden geliyorlar engellilere işlevsellik kazandıracak koşulları?

(Sayfa 59)
 

İskender Durgun

Üye
Üye
Katılım
Eyl 4, 2010
Mesajlar
599
Tepkime Puanı
0
Puanları
16
Yaş
57
Medya Gerçeklerin Üstünü Örtüyor

Kitaptan bir alıntı;

Ne engellileri 'aciz' göstererek ne de engelliliği yerin dibine batırarak kültür yenileşmesi yaratılamaz. Üstelik 'başarılı engellileri' göklere çıkartmak, gerçeklerin üstünü örtmekle eş değerdir. Bir engellinin yaşaması için gerekli altyapıyı oluşturmadan başarılı olması, klasik hümanizma anlayışından başka bir şey değildir.
 
Tekerlekli Sandalye
Üst