Sedef Hastalığı (Psoriasis)

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
13
Puanları
0
Yaş
49
Kronik bir deri hastalığı olan ve deri hastalıkları içinde tedavisi zor olanların arasında yer alan Sedef (Psoriasis) hastalığından bahsedeceğiz. Uzman görüşlerine göre psikolojik durumlar sedef hastalığının şiddetinde büyük rol oynadığından yanadır. Psikoloji dışında ne gibi etkenler Sedef Hastalığı nı olumlu yada olumsuz etkilemektedir merak ediyorsanız yazımızın devamında bunların yanıtlarını bulabilirsiniz.


Sedef Hastalığı (Psoriasis)

sedef.jpg

Sedef Hastalığı (Psoriasis), deri hastalıkları arasında dedikodusu en çok yapılan deri hastalığıdır. Sürekli gündemde oluşunun nedeni, bazen çok göze batan belirtileri ve tedavisindeki zorluklardır.

”Sedef” adını almasına neden olan tipik belirtileri; pembe – kırmızı, hafif kabarık bir zemin üzerinde yerleşik olan, beyaz, irice, parlak ve kuru kepeklerdir.

Bu belirtiler 1 – 2 mm.den 30 – 40 cm.ye kadar büyüklükte, çok değişik şekillerde ve bir veya daha fazla sayıda olabilir.

Sedef çeşitli klinik biçimlerde ortaya çıkabilen, yineleyici, kronik bir deri hastalığıdır. Deri yaralarının çok tipik olması nedeniyle tanı koymak oldukça kolaydır.

Sıklığı:
-Sedef hastalığının görülme sıklığı farklı toplumlarda ve coğrafik bölgelerde değişiklik gösterir.
-Değişik çalışmalar sedef hastalığının sıklığının %1-2 oranında olduğu göstermektedir.
-Çocuklarda rastlanma sıklığı %1,1 olarak bulunmuştur.
-Erkek ve kadınlarda eşit sıklıktadır.
-Beyaz ırkta en sık görülmekle beraber, Japonlar, zenciler ve Kızılderililerde oldukça az görülmektedir.
-Tüm yaş gruplarında görülebilmesine karşın başlama yaşı genellikle üçüncü on yıldır.
-Erken başlangıç (<40 yaş) Tip I sedef hastalığı adını alır ve daha şiddetli hastalığı belirtir. Tip I sedefte aile öyküsü varlığı daha fazladır. Tip II sedefte (40 yaş<) hastalığın seyri ve gidişatı daha iyidir.



Nedenleri:
Sedef hastalığının kesin sebebi bilinmemektedir. Hastalık genetik yatkınlığı olan kişilerde çevresel faktörlerin etkisiyle ortaya çıkmaktadır. Sedef hastalarının üçte birinde, bu hastalarla kan bağı bulunan bir kişide sedef mevcuttur.

Sedef hastalığında, derinin üst tabakasındaki hücrelerin çoğalmasında ve bunların olgunlaşmasında bir bozukluk vardır. Normalde 28 gün olan derinin üst tabakasındaki hücrelerin yenilenme süreci kısalmıştır.

Sedef hastalığını oluşturan ve şiddetlendiren bir kaç faktör mevcuttur:
1- Stres: Ani şoklar, sıkıntı, gerginlik, sevgi eksikliği, anne – çocuk ilişkisi bozuklukları gibi psikolojik faktörler sedefin ortaya çıkmasına veya sedefin daha da şiddetlenmesine neden olabilir.
2- Streptokok infeksiyonları: Sedef bazen ilk olarak bir streptokok infeksiyonundan 2-3 hafta sonra oluşabilir.
3- Travma: Derinin zedelenmesine yol açan çeşitli mekanik, fiziksel ve kimyasal travmalar, sağlam deri alanlarında sedef yaralarının çıkmasına neden olur. Buna “Köbner fenomeni” denilir.
4- İlaçlar: Klorokin, lityum, beta blokörler, salisilâtlar sedefi başlatabilir veya alevlendirebilir.
5- Bunların yanı sıra endokrin etkenler, kalsiyum düşüklüğü ve ayrıca hastaların az bir kısmında güneş ışığı yaraların artışına neden olabilmektedir.

Hastalığın karaciğer veya başka bir organla ilgisi olmadığı gibi, yenilen yiyeceklerle de hiçbir ilgisi yoktur.

Klinik şekilleri:
Sedef hastalığının teşhisi genelde kolaydır, ancak bazen farklı şekillerde karşımıza çıkabildiği için teşhisi zor olabilir.

Sedefin klasik yarası deriden kabarık, pullu, daire veya oval şekilde kenarlrı keskin sınırlıdır. Pullanma gümüşi veya beyaz renktedir. Yara üzerindeki pullar künt bir cisimle kazındığında tabaka tabaka kalkarak, toz gibi bir beyazlaşma olur, buna ” mum lekesi belirtisi” denir.

Pullanmalar kaldırıldıktan sonra yara üzerinde küçük kanama odakları görülür.

Sedefin en sık görüldüğü bölgeler; dizler ve dirseklerdir bunları bel, kulak arkası derisi ve göbek çevresi izler. Genellikle bu bölgeleri simetrik olarak tutar.

Küçük tek bir plak birleşerek geniş plaklara, geniş plaklar birleşerek harita gibi yaralara dönüşebilirler.

Gövde, kollar ve bacaklar:
Bu bölgelerde sedef değişik şekillerde olabilir. Büyüklükleri 1-10 cm arasında değişen aralarında normal deri bulunan yaralar oluşabilir. Çok sayıda 0,5-1 cm çapında küçük kabuklu yaralar oluşursa “guttat” tip adını alır. Ortaya çıkmasında streptokokal üst solunum yolu infeksiyonları tetikleyici rol oynar. Bu tip tedaviye hızlı bir yanıt verir.

Baş:
Başın da hastalığa dahil olması oldukça sıktır. Bazen sadece saçlı deriyi etkiler. Ciltte olduğu gibi saçlı derinin tamamını veya sadece küçük bir alanını sarabilir. Yoğun kepeklenme tarzında pullanma yapabilir.

Kıvrım bölgeleri: Eğer sedef, kasıklar, koltuk altı, ayak parmak arası, makat bölgesi veya göğüs altını tutarsa klasik gümüşi beyaz pullanma görülmez. Nemli kırmızı plaklar görülür.

Avuç içleri ve ayak tabanları:
Avuç içi ve ayak tabanını etkileyen sedefin iki farklı tipi vardır: Sedefin klasik görünümü yoktur, sadece bu bölgelere yerleşirse teşhis için zorluk oluşturur. Yaygın kızarıklık, pullanma ve çatlamalar simetrik olarak ayak tabanlarında oluşur. Diğer şekilde ise avuç içi ve ayak tabanlarında kızarık zeminde sivilce benzeri püstüler yaralar gelişir. Bu şekle püstüler psoriasis denir. Bu tip çok inatçıdır ve yıllarca sürebilir.

Tırnaklar:
Sedef hastalığında el tırnakları %50, ayak tırnakları %35 oranında tutulur. Tırnaklarda toplu iğne başı büyüklüğünde çukurcuklar, tırnakta kalınlaşma ve altında kalın pullanma, tırnağın uç kısmının tırnak yatağından ayrılması, sarı veya kahverengi renk değişiklikleri görülebilir.

Eğer sedef hastalığı sadece tırnakları etkilemişse ve deri yaraları mevcut değilse tanı koymak zorlaşır. Tedaviye başlamadan önce sedef tırnağının mantar tırnağından ayırıcı tanısı yapılmalıdır.

Sedef Hastalığının Özel Şekilleri:
Eritroderma:
Sedefin vücut yüzeyinin %80’inden daha fazlasını tuttuğu yaygın, ağır bir şeklidir. Sedefin tüm belirtileri bulunmakla birlikte kızarıklık en belirgin bulgudur. Hastalarda ateş, halsizlik, kırıklık ve sıvı-elektrolit kaybı gibi komplikasyonlar ortaya çıkabilir.

Püstüler psoriasis:
Lokalize veya generalize olabilir. Lokalize form simetrik olarak avuç içi ve ayak tabanlarında kızarık zemin üzerinde sarı püstüllerle karakterizedir. Generalize tipte ise, ateşle başlayıp 2-3 mm boyutlarındaki püstüller avuç içi ve ayak tabanı dahil tüm vücuda yayılır. Elektrolit dengesinde bozukluk, kalsiyum düşüklüğü gibi ciddi komplikasyonlar görülebilir.

Artrit;Eklem Tutulumu: Tüm sedef tipleri içinde, hastaların en azından %5-8′inde eklem tutulumu olabilir. Eğer deri tutulumu şiddetli ise daha yüksek sıklıkta görülür. Seronegatif bir artrit olup, genellikle deri yaralarından sonra ortaya çıkar. Sıklıkla el ve ayakların uç eklemleri ile diz ve ayak bileği eklemleri tutulabilir.

Psoriasis, Grekçe kaşıntı anlamına gelen ‘psora’ kelimesinden köken alır. Sedef hastalığı olarak da bilinir. Hastalığın bulunduğu deri bölgesi kızarık hale gelir. Üzerinde kalın gümüş renkli kabuklanmalar oluşur. Saçlı deri, diz, dirsek ve sırtın alt kısmı sıklıkla tutulan bölgelerdir. Bazı vakalar kişinin hastalığının farkında olmayacak kadar hafif seyirlidir. Diğer taraftan vücudun büyük bir kısmını tutacak şekilde şiddetli seyredebilir. Bu çok şiddetli vakalarda bile yararlı tedavi metodları vardır. Sedef hastalığı aynı ailenin birden fazla bireyinde görülebilmesine rağmen bulaşıcı değildir. Toplumda hastalığın görülme sıklığı yüzde 1 ila 3 arasında değişmektedir.

Sedef hastalığı (tıp dilinde: psoriasis), bir tür multifaktöryel etiyolojili deri hastalığı. HLA-Cw6 doku uygunluk antijeni birçok türünde genetik yönü oluşturur. Bu nedenle bazı hastaların ailelerinde de hastalık görülebilmektedir. Bazı ilaçlar ve duygusal dalgalanmalar hastalığı ortaya çıkarabilir veya aktifleştirebilir.
Stres, sedef hastalığını artıran faktörlerin başında gelmektedir. Ayrıca boğaz ve vücutta meydana gelen enfeksiyonlar, özellikle çocuklardaki damla tipi sedefi tetikleyen nedenlerdendir.
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Sedef Hastalığı Nedir, Belirtileri ve Tedavi Seçenekleri Nelerdir?

Sedef Hastalığı ciltte zemini kızarık üzeri beyaz kabuklanmalarla belirti veren, genetik zemini olan kronik bir hastalıktır.

1Sedef Hastalığı Nedir, Belirtileri ve Tedavi Seçenekleri.jpg

Sedef hastalığı nasıl bir hastalıktır?


Sedef Hastalığı

Sedef deri hastalıklarının en önemlilerinden olup kronik, tekrarlayıcı ve sık rastlanılan bir rahatsızlıktır.Deri örtüsünün olduğu tüm bölgeleri tutabilir.Saçlı deride, tırnakta, elde, ayakta,gövdede, dizde,dirsekte kısaca tepeden tırnağa bütün vücudu etkileyebilir.Ancak şiddeti kişiden kişiye değişir.Kimi hastalarda sadece bir nokta veya plaklar halinde gözlenebilirken,kimi hastalarda vücudun muhtelif alanlarına yayılarak çok geniş deri bölgelerini etkileyebilir.Şu bilinmelidir ki sedef bir cilt rahatsızlığı olup, diğer organların bozuklukları ile bir ilişkisi yoktur. Birçok kronik hastalıkta olduğu gibi belirli aralıklarla tekrarlama özelliği vardır.Bu nükslerin sıklığı, yaygınlığı bireysel olarak değişebilmekte bazen uzun yıllar boyunca hiçbir atak yaşanmamasıda mümkündür.

Bu son derece sık hastalığın görülme ihtimali %1-3 arasında değişmektedir.En fazla görülen bölgeler diz, dirsek,bel, saçlı deri, genital bölgedir.Tipik görüntüsünde kırmızı , net sınırlı zemin üzerinde beyaz ince kabuklanmalar şeklindedir ancak sedefin kabuk olmadan sadece kırmızı alanlar veya bu alanların üzerine eklenmiş iltihaplı toplu iğne başı büyüklüğünde püstüllerle seyreden formlarıda olabilir.

Genetik bir hastalık olan sedef özellikle 20-40 yaş gurubunda sıkça görülür.Ailesel özelliği olan bu hastalığın ebeveynlerde olması çocuklarında görülme ihtimalini artırır.

Belirli faktörler hastalığın hızlanmasına yahut ilk atağın başlamasına neden olmaktadır.Bunların başında fiziksel ve psikolojik stresler,aşırı güneş ışığı, alınan birtakım ilaçlar(ağrı kesiciler, hormon ilaçları, kortizon,tansiyon ilaçları) yeralmaktadır.Hastaların rahat bir hayat sürmesi, aşırı yorgunluktan kaçınılması, mümkün olduğu kadar az ilaç tüketmesi sedefin stabil kalmasına yardımcı olur.Sedefin tipik belirtilerinden birtaneside kaşınan yada yaralanan bölgelerde yeni sedef plaklarının gelişmeye meyil göstermesidir.Bu olaya "Köebner fenomeni" denmektedir.

Klinik görüntüye bakılarak teşhis konulan sedef bazen egzema, allerjik deri hastalıkları ile karışabilmektedir.Lokal bir sedef formu olan "palmoplanter psoriasis" (el-ayak sedefi) ise el ve ayakta su toplamaları çatlak ve soyulmalar şeklinde gözlenebilir.

Kronik olan sedef hastalığı, sanıldığının aksine başarıyla tedavi edilebilen bir hastalıktır ancak kronik olduğu için zaman zaman tekrarlayabilir.Bu tekrar ataklarının süresi ve aralığı kişiden kişiye değişebilir ve yıllarca tedavi ihtiyacı

Sedef Hastalığı Veri Tabanı

Hastalık Veri Tabanı : 10895
ICD-10 kodu : L40
ICD-9 kodu : 696
ICD-O kodu : {{{ICD-O kodu}}}
MedlinePlus : 000434
eMedicine : emerg/489
Dermatoloji: derm/365 plaque
derm/361 : guttate
derm/363 : nails
derm/366 : pustular
Arthritis : derm/918
Radyoloji : radio/578
Physical : Medicine pmr/120
OMIM : 177900
MeSH : D011565
MeSH : {{{MeshNumarası}}}



Sedef hastalığı belirtileri


Sedef hastalığı, üstü gümüş rengi pullarla kaplı kırmızı lekelerle yansıyan, nedeni bilinmeyen deri hastalığı. Lekeler çoğunlukla kasıntısız olduğundan, hastayı yalnızca görünüş açısından rahatsız ederler; ilaçla geçirilebilseler de, bir süre sonra yeniden belirirler. Bazı hastalarda sedef hastalığı, bir eklem iltihabıyla birlikte görülmektedir.

Sedef hastalığının (psoriasis) başlangıç belirtileri deride kızarma ve pullanmadır. Hastalık, ömür boyu birkaç cilt lekesiyle sınırlı kalabileceği gibi, tüm vücuda yayılıp sonu ölüme kadar varan eklem iltihaplarına da yol açabilir. Kalıtsal etkenlerin sedef hastalığında belirleyici bir rol oynadığı kabul edilmektedir. Ama kalıtım yoluyla doğrudan hastalığın kendisinin değil, hastalığa karşı bir yatkınlığın geçtiği düşünülmektedir. Sedef hastalığı olan kişilerin çocukları ya da akrabaları arasında hastalanma olasılığı, öteki kişilerden daha yüksektir. Hastalığın görülme sıklığı yüzde 2′dir. Sedef hastalığı olanların akrabalarının yüzde 6,4′ünde hastalık başlangıç evresindedir. Çocuklarla yaşlılarda ender olarak ortaya çıkar. Çoğunlukla 20-50 yaş arasındaki kişilerde başlar.

Nedenleri

Sedef hastalığının nedenlerine ilişkin birçok varsayım ve kuram vardır. Deri metabolizmasındaki değişimler hastalığın nedeni olmaktan çok sonucudur. Bu değişimler Özellikle nükleoprotein sentezi ve yıkımıyla ilgilidir. Sedef hastalığından etkilenmiş üstderinin (epidermis) tabanındaki hücrelerin boynuzsu katmana sağlıklı hücrelerden daha çabuk ulaşmasından da anlaşılacağı gibi, bu hücrelerin yenilenme hızı artmıştır. Üstderi tabanındaki normal hücreler 20-30 gün arasında yüzeye ulaşır.

Oysa sedef hastalıklı deride bu süre 4 günü bulmaz. Bu hızlı göç, boynuzsu katmanda hücre birikmesine yol açar. Sonuç, hastalığın tipik klinik bulguları olan pullanma ve hiperkeratozdur (aşın keratin oluşumu). Gene hızlı hücre göçü sonucunda boynuzsu katman hücreleri çekirdeklerini yitirmez. Sedef hastalığının nedenlerine ilişkin birçok varsayım ve kuram vardır. Deri metabolizmasındaki değişimler hastalığın nedeni olmaktan çok sonucudur. Bu değişimler Özellikle nükleoprotein sentezi ve yıkımıyla ilgilidir. Sedef hastalığından etkilenmiş üstderinin (epidermis) tabanındaki hücrelerin boynuzsu katmana sağlıklı hücrelerden daha çabuk ulaşmasından da anlaşılacağı gibi, bu hücrelerin yenilenme hızı artmıştır. Üstderi tabanındaki normal hücreler 20-30 gün arasında yüzeye ulaşır.

Oysa sedef hastalıklı deride bu süre 4 günü bulmaz. Bu hızlı göç, boynuzsu katmanda hücre birikmesine yol açar. Sonuç, hastalığın tipik klinik bulguları olan pullanma ve hiperkeratozdur (aşın keratin oluşumu). Gene hızlı hücre göçü sonucunda boynuzsu katman hücreleri çekirdeklerini yitirmezler. “Parakeratoz” olarak tanımlanan bu olay dikensi tabakanın kalınlaşmasına ve dermiş papİUalannın (deri memecikleri) uzamasına yol açar. Böylelikle papillalar iplik gibi ince uzun bir biçim alır. Her dermiş papillasında kılcal damar bulunduğundan, sedef hastalığı lezyonu kaşındığında papillanın en dış katmam kazınır ve kılcal damar zedelenerek kanar.

Belirtileri

Sedef hastalığının klinik belirtilerinin birçoğu, hastalığın dokularda yol açtığı değişikliklerin incelenmesiyle açıklanabilir. Sedef hastalığı başta saçlı deriyi seçer ve yüzde görülmez. Ayrıca diz, dirsekler ve kuyruk sokumu derisi sedef hastalığının sık görüldüğü bölgelerdir. Ama hastalığın tüm vücutta görülebileceğini de unutmamak gerekir. Lezyonlar çeşitli büyüklükte ola*bilir. Madeni para büyüklüğünde, avuç içi kadar ya da daha büyük lezyonlar görülebilir. Bu lezyonlann büyüyüp birleşmesiyle geniş alanları, hatta tüm deriyi etkileyen (eritrodermik ya da genelleşmiş) sedef hastalığı biçimi ortaya çıkabilir. Hastalık genellikle yuvarlak ve kuru küçük lezyonlarla başlar; gümüş renginde pullanma görülür. Daha sonra lezyonlar yayılır ve deri üstünde bir harita görünümü alabilir. Hastalığın bir başka biçimi dışa açık cilt yüzeyleri yerine koltukaltı, kasık gibi içe dönük yüzeyleri etkileyen “ters dönmüş” sedef hastalığıdır.

Eklem hastalığıyla seyreden (artropatik) sedef de belirtilerinin ağırlığı ve yol açtığı ciddi komplikasyonlar nedeniyle önem taşır. Hastalığın bu biçiminden etkilenmiş kişilerin çoğunda eklem yakınmaları vardır. Bazı hastalarda az sayıda ve küçük eklemlerde ağrıya rastlanırken, bazılarında hemen hemen tüm eklemler yavaş ilerleyen bir biçimde etkilenip şişer. Yineleyen eklem iltihabı (artrit) nöbetleri sonucu ağır hareket bozuklukları, eklem başlarında hasar, parmaklarda tipik biçim bozuklukları ortaya çıkar. Genellikle kaşıntı görülmezse de, bazen özellikle saçlı deride kaşıntı olabilir. Eritrodermi gibi sıklıkla yanlış tedavi sonucu gelişen komplikasyonlar ve sedef hastalığı artriti dışında, hastaların genel durumu iyidir. Sedef hastalığı püstüllü biçimle kendini gösterebilir. Bu tablo uzun süre önce başlamış klasik sedef hastalığının gidişi sırasında görülebileceği gibi, ilk belirti olarak da ortaya çıkabilir. Püstüllü sedef hastalığı, genellikle yüz, taban ve avuç dışındaki bölgelerde yaygın olarak görülür. Başka bölgelerde hiçbir hastalık belirtisi olmadan taban ve avuçlarda püstüllü sedef hastalığına rastlanabilmesi ilginçtir. Püstüller genellikle birincil biçimin kızartılı alanlarında birkaç saat (ya da 1-2 gün) sonra gelişir.

Uzun süredir var olan lezyonlann kenarlarında da belirebilirler. Pullanma genellikle birkaç gün sonra ortaya çıkar. Hastalığın püstüllü biçiminde bazen yüksek ateş ve halsizlik görülür. Hastanın genel durumu bozuktur ve hastalık ağır gidişlidir. Ayak bileklerinde şişlik olabilir. Bu sistemik belirtiler, deriye ilişkin belirtilerle koşut bir gelişme gösterir. Yoğun pullanma dönemlerinde sistemik belirtiler geriler, hatta kaybolur. Mukozalar püstüllü sedef hastalığından çok seyrek etkilenir. Püstüllü sedef hastalığı tipik bir gelişim gösterir. Deri lezyonlan sürekli biçim değiştirir; kızartılı, püstüllü ve pullu lezyonlar birbirini izler. İyileşme dönemleri kısa sürer, ama uzun dönemdeki gidişi iyidir. Seyrek de olsa kötü huylu bir gidiş görülür; bu durumda ağır komplikasyonlar ortaya çıkabilir. Püstüllü sedef hastalığı bebeklerde çok seyrek görülür. Bazen doğumda ve ilk aylarda ya da 1-2 yaşında ortaya çıkar. Klinik tablo püstül ve yüksek ateşle aniden başlar. Deri belirtileri kanım yan bölümlerinde, koltukaltında ve kasıktaki kıvrımlarda görülür. Belirtiler sıklıkla yanıltıcı görüntü verdiklerinden, sedef hastalığı tanısı genellikle ilk belirtiden yıllar sonra konur.

Sedef hastalığı tedavi yöntemleri


Sedef hastalığında uygulanan tedavi yöntemleri nelerdir?


Tedavi, hastanın genel sağlığı, yaşı, yaşam tarzı ve sedefin çeşidi, yaygınlığı, daha önce gördüğü tedaviler göz önünde bulundurularak planlanmalıdır. Nemlendirici krem ve losyonlar deri üzerindeki pulların giderilmesine ve kaşıntının kontrol edilmesine yardımcı olur ve güvenlidir. Krem, pomat, losyon, şampuan şeklinde direkt deriye uygulanan ilaçlar en sık kullanılanlardır. Kortizonlular, vitamin D türevi olanlar, katran içerenler sık kullanılır. Ağır hastalık durumunda ağızdan veya enjeksiyon yoluyla ilaçlar seçilebilir. Her tedavinin yan etkisi olabilir ve mutlaka doktor kontrolünde yapılmalıdır.

Sedefli hastalar güneşlenmelimi?

Güneş sedef hastalarını nasıl etkiler?


Sedefe güneşin iyi geldiği çok eskiden beri bilinir. Ancak güneşlenme kısa süreli ve bilinçli olmalıdır. Güneş yanıkları tam tersine hastalığı arttırabilir. Güneş ışınlarının deride yan etkileri olabilir. Uzun yıllar, saatlerce güneş altında kalmak özellikle açık tenlilerde deri yaşlanmasına ve deri kanseri riskinin artmasına neden olur. Hastaların doktorlarına danışmalarında fayda vardır.

Işık tedavisi gecerlimidir?

Ultraviyole, yapay (ışık tedavisi) ya da doğal yani güneşlenmeyle alınsın uzun vadede risklere sahiptir. Ancak bunun yanında sedefte çok etkin bir tedavidir ve kontrollü bir şekilde uygulandığında fazla sorun olmaz. Doktorunuz oluşabilecek yan etkileri de göz önüne alacaktır. Işık tedavilerinin bugüne kadarki en önemli dezavantajlarından biri kabin ya da lambalar halinde uygulanmasıydı. Sağlam deri de ultraviyoleye maruz kalıyordu. Bu yüzden hasta seçimini kısıtlıyordu ve yaygın sedefi olanlarda kullanmayı tercih ediyorduk. Artık sadece hastalıklı bölgeye uygulanabilen ışık tedavileri geliştirildi ve Türkiye’de de kullanılıyor.

Işık tedavilerinden PUVA da ise bazı ilaçlar kullanılması gerekir ve hastalarda bu ilaçların yan etkileri çıkabilir. Ve hastalar oldukça esmerleşirler. Tüm gün güneş gözlüğü takılması ve tedavi günü güneşten korunma gerekir. Bu da hastanın hayatını bir miktar kısıtlar.

Lokal tedavi nedir?

Lokal ışık tedavisi sadece sedefli bölgeye uygulanan ve sağlam deri alanlarını yan etkilerden koruyan bir sistemdir. Tedavide ultraviyole B kullanılıyor. Özellikle az sayıda sedefi olan ama tedaviye dirençli hastalarda kolaylıkla uygulanabiliyor. Sedefli hastaların önemli bir bölümü bu tür hastalardır. Hasta yıllarca diz ya da dirseklerindeki sedefler için çok çeşitli kremler kullanır. Artık ilaç sürmekten bıkar, ama ilacı bırakır bırakmaz hastalık tekrarlar. Bu tür hastalarda ağızdan ilaç tedavisi de sedef fazla yaygın olmadığından tercih edilmez. Bu yeni sistem bu hasta grubunda çok etkili ve oldukça başarılı. Yıllarca kremlerle çok fazla fayda görememiş, hatta ağızdan ilaçlar kullanmış hastalarda bile olumlu sonuçlar alınıyor.

Lokal ışık tedavisi nasıl yapılmalıdır?

Sedef hastalığında lokal ışık tedavisi nasıl uygulanır?


Sedefli bölgeler kolayca örneğin 10 santim çapında bir alana bir iki dakika kadar kısa sürede ultraviyole B veriliyor. FDA onaylı bu sistem BClear. Sedef ve vitiligo hastalıklarının tedavisinde yeni ve gelişmiş bir tedavi yöntemi olarak yurtdışında son 3 yıldır kullanılmaktadır. Hastanın ağızdan herhangi bir ilaç kullanmasına gerek yok. Ama bazı hastalarda çabuk sonuç almak için çeşitli ilaçlar kullanılabilir. Kremlerle birlikte de daha hızlı cevap alınabilir. Hasta günlük hayatına hiç bir kısıtlama olmadan devam eder. Tedavi sonrası ertesi gün uygulama yerlerinde hafif bir kızarıklık olabilir. Genel olarak diz dirsek gibi yerlerde 8-10 seansta oldukça tatmin edici sonuçlar alınır. Seans sayısı hastaya göre değişir.

Sedefin kesin tedavisi varmı?

Sedefe yatkınlık hastanın ömür boyu taşıdığı bir durumdur. Sedef lezyonlarının kaybolmasını sağlayan hem yüzeysel hem sistemik çok farklı tedaviler aylar hatta yıllar süren iyileşmeler sağlayabilir.

Sedef hastalığı bitkisel tedavisi

Sedef hastalığı bitkisel ürünlerle tedavi edilebilir mi?


Teroidler (Kortizon) - Kortizonlu krem, merhem, losyonlar sedefi geçici olarak iyileştirir ve hastalığı kontrol altına alır. Güçlü kortizonlu kremlerin deride incelme, kılcal damarlarda genişleme ve deri renginde değişiklik yapma gibi yan etkileri vardır.

Saçlı derinin tedavisi - Bu bölgenin tedavisi hastalığın şiddeti, saçların uzunluğu ve hastanın yaşam stili gibi faktörlere göre değişir. Bir çok çeşit bitkisel özlü özel şampuan, yağ, solüsyon tarzında ürün kullanılabilir. Bu tip ürünler kömür katranı veya kortizon içerirler. Hastalar saç diplerini tahriş etmeden nazikçe şampuanlamalıdır.

Tedavi Öncesi

Tedavi Sonrası Antralin - Bu tedavi psoriasisli alanların kalınlığını azaltır. Ciltte hafif tahrişe, elbise ve deride hafif boyanmaya neden olur.

Vitamin D - Bitkisel olarak üretilmiş D vitamini olan kalsipotriol tedavide kullanılabilir. Bu tedavi sınırlı alanda psoriasisi olan hastalarda etkilidir ve diğer tedavilerle birlikte de uygulanabilir.Yan etkilerden kaçınmak için sınırlı miktarda uygulanır. Eczanelerde satılan sıradan D vitamini ilaçlarının sedef üzerine bir etkisi yoktur.

Işık Tedavisi - Ilıman bölgelerde yaşayan psoriasis hastaları direk doğal güneş ışığından dikkatli bir şekilde yararlanabilirler. Fakat yapay veya doğal ultraviyole ışınları ile yapılan tedaviler Dermatoloji uzmanının kontrolü altında olmalıdır.Fakat kalici çözüm degildir.

PUVA - Eğer psoriasis diğer tedavilere cevap vermiyorsa ve vücudun her yerinde sedef mevcutsa PUVA tedavisi kısmen cozum olabilir.% 85-90 oranında faydalı olur. Bu tedavinin adı psoralen ve UVA kelimelerinin kısaltılması ile oluşur. Hastalar psorelen denen bir ilacı aldıktan sonra uygun miktarda ultraviyole A (UVA) ışığına maruz bırakılırlar. Hastalığın iyileşmesi için ortalama 25 seanslık 2-3 ay süren bir tedavi gerekir.Yılda 30-40 tedavi seansı hastalığı kontrol altında tutar. Psoralen göz lensinde biriktiğinden hastalar psorelen aldıktan sonraki 24 saat güneş gözlükleri takılmalıdır. Uzun süreli PUVA tedavilerinin kırışıkları ve deri kanseri riskini arttırdığı bilinmelidir. Bu nedenle PUVA tedavisi riskli ve geçici bir çüzümdür.

Yukarıda bahsedilen tedaviler psoriasisde büyük oranda iyileşme sağlamalarına rağmen, kalıcı bir tedavi sağlamazlar.


Kaynak: sedefhastaligi.com
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Sedef Hastalığı Çeşitleri

Sedef hastalığında klinik olarak noktasal tarzda, damlacık tarzda ve klasik dediğimiz diz, dirsek ve saçlı deride yerleşen formda bir takım çeşitleri olabiliyor.

2Sedef hastalığının çeşitleri nelerdir.jpg

Sedef hastalığının çeşitleri nelerdir?


Sedef hastalığının şiddeti, görüldüğü bölgeler, ve görünüşü, çeşidine bağlı olarak değişiklik gösterir. Plak tipi psöriazis en yaygın formudur, her beş sedef hastasından dördünde bu tip görülür. Bunun dışında, guttate, püstüler, ters sedef hastalığı çeşitleri ise daha az yaygındır, eritrodermik psöriazis ise çok nadir görülür.

APlak psöriazis:

Ölü derinin ince tabakalar halinde veya pul pul dökülmesine ve kırmızı plaklar oluşmasına neden olur. Plak psöriazis rahatsızlığı olan kişilerin ciltleri genellikle kurudur ve ciltlerinde çatlaklar oluşur.

Guttate psöriazis:

Guttate psöriazis, genellikle ciltte küçük kırmızı lekeler olarak kendini gösterir, ve birkaç hafta veya birkaç ay içinde kaybolur. Bu sedef hastalığı çeşidi, kol ve bacaklarda, gövdede veya başta görülür, ve bazen çocukluk veya adolesan dönemde geçirilen bir bakteriyel enfeksiyon guttate psöriazisi tetikleyebilir. Hastalığın görüldüğü bölgelerde oluşan plaklar, plak tipi sedef hastalığındaki kadar kalın değildir.

Fleksural psöriazis:

Genellikle aşırı kilolu kişilerde görülür ve deride kıvrımların fazla olduğu bölgelerde ortaya çıkar. Özellikle koltuk altı ve kasıklarda, sürtünme ve terleme ters psoriazis oluşumunu artırabilir.

Eritrodermik psöriazis:

Çok nadir görülen ve ağrılı bir sedef hastalığı çeşididir. Deride geniş bir alana yayılır ve ateşli bir görünüm oluşur. Bu psoriazis formu oldukça ciddi bir durumdur ve acil olarak tıbbi tedavi gerektirir.


Kaynak: sedefhastaligi.com
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Sedef Hastalığını Tetikleyen Faktörler Nelerdir?

Sedef hastalığını tetikleyen faktörlerden bir tanesi geçirdiğimiz bakteriyel enfeksiyonlar. Özellikle çocukluk çağında geçirilen bademcik enfeksiyonları vücutta damlacık tarzında sedefin çıkmasına neden olur.

3Sedef hastalığını tetikleyen faktörler nelerdir.jpg

Sedef hastalığını tetikleyen faktörler nelerdir?


Sedefi Arttıran Nedenler

Sedef bağışıklık sistemi ile ilgili bir hastalık olduğu için özellikle bazı enfeksiyonlar ve ilaçlar sedefi arttırabilmektedir. Aynı zamanda psikolojik stress ve iklim değişiklikleri de sedefi etkilemektedir.

Psikolojik Stress

Yapılan çalışmalar özellikle ciddi hayat değişimlerinde sedefin değişiklik gösterdiği saptanmıştır. Yeni yapılan bazı araştırmalarda stress ile beraber vücutta bağışıklık sistemini tetikleme özelliği olan bazı maddelerin kanda arttığı belirlenmiştir.

Bakteri ve virüs enfeksiyonları

Özellikle çocuklarda streptokok adında boğazda yerleşen bakteri enfeksiyonlarında sedefin alevlendiği bilinmektedir. Bu nedenle sürekli bademcik iltihabı geçiren hastaların tam bir tedavi görmeleri gerekmektedir. Sıklıkla dermatologlar kişide bir şikayet olmasa bile boğazdan pamuklu bir çubuk yardımıyla kültür alıp antibiyogram testi isterler. Bunlar haricinde vücutta sürekli bir enfeksiyon kaynağının bulunduğu hastalıkların (örneğin çürük diş) tedavisi şarttır.

İklim

Sedef güneşli iklimlerde azalır ve özellikle kışın artış gösterir. Yine düşük rakımlı bölgelerde sedef hastalığı daha az görülmektedir. Kuru iklimlerde nem az olduğu için hastalar kabuklanan bölgelerinde daha fazla kaşıntı hisseder. Bu nedenle sedef hastaları nemli iklimi olan bölgelerde daha rahat edebilir. Yine kışın kalorifer ve sobaların etkisiyle hava kurur ve kabuklanmalarda kaşıntı artar. Sedef hastaları kışın bol nemlendirici kullanmalıdır.

İlaçlar

Sedefi Arttıran İlaçlar :

Antimalaryal ilaçlar (Sıtma ve romatizma tedavisi) : chloroquine - Klorokin

Lityum (Psikiyatrik hastalıkların tedavisi)

Propanolol (Tansiyon ve kalp - damar hastalıklarının tedavisi)

Anti - enflamatuar (NSAID) ilaçlar : Sedefi arttırdıkları düşünülse de ağrı kesicilerin sedef üzerine etkilerinin çok az olduğu görülmüştür bu nedenle sedef hastalarında kısıtlanmamaktadırlar.

Sigara ve alkolün sedefi arttırdığını gösteren bilimsel araştırmalar bulunmaktadır.

Köbner fenomeni :
Sedefsiz cildin yaralanması bu bölgede yeni sedef lezyonlarının oluşmasına neden olabilir. Bu duruma Köbner fenomeni adı verilir. Güneş yanığı ve kesikler bu duruma yol açabilir. Güneş sedef için çok iyi olsa da uzun süre yakıcak derecede güneşlenmekten kaçınılmalıdır. Sedef hastaları kesinlikle kalıcı dövme yaptırmamalıdır çünkü dövme yapılan yerlerde de sedef ortaya çıkabilir. Sedef yaralarında yoğun kaşıntı çevre deride de Köbner fenomeni etkisiyle yeni sedef yaralarının oluşmasına yol açabilir bu nedenle tedavi edilmelidir. Ayrıca çoğu sedef hastası kabuklarla oynayıp koparır. Bu durum da yine aynı probleme neden olabilir.

Sedef hastalığı daha çok kimlerde görülür?


Kimler sedefe yakalanır?

Sedef, kadınlarda erkeklerden biraz daha sık görülür. Çoğunlukla 15-35 yaş arasında ortaya çıkar. Bununla birlikte bebekler ve yaşlılar dahil herhangi bir yaşda görülebilir.



Makale: sedefhastaligi.com
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Sedef Hastalığı ve Beslenme

Sedef hastalığına tetikleyici faktör olarak bilimsel olarak kanıtlanmış herhangi bir gıda yok aslında. Fakat sedef hastalığına eşlik edecek bir takım sistemik hastalıklar var.

5Sedef hastaları nasıl beslenmeli.jpg

Sedef hastaları nasıl beslenmeli?



Sedef bağışıklık sistemi hastalığıdır. Bağışıklık sistemimizde görevli T lenfositlerin sedef hastalığının oluşmasında önemli rolü vardır. Özellikle başka hastalıklar nedeniyle yapılan kemik iliği nakillerinden sonra sedefin tamamen düzelmesi bunu doğrulamaktadır. Deride bir hasar oluştuğunda veya bir mikrop yerleştiğinde deri hücrelerinin bunu tamir etmek için daha fazla çoğalması gerekir. Amaç daha kısa süredeki yarayı onarmak için hücreleri çoğalmaya teşvik etmektir. Fakat sedef hastalarında bağışıklık sisteminin T lenfositi adı verilen bu hücrelerde ayar bozulmuştur ve normalde de deri hücrelerini arttırıcı maddeler salgılamaya başlarlar.

Bunun sonucunda belirli bölgelerde hızla çoğalan deri hücrelerinin de fonksiyonları bozulur ve tam olarak olgunlaşmadan artış gösterirler. Aralarındaki bağlantıyı tam sağlayamaz ve kuruyup dökülen tabakalar oluştururlar.

Sedef hastalarının 1/3'ünün ailelerinde sedef hastalığı mevcuttur. Tek yumurta ikizlerinde çift yumurta ikizlerine göre çok daha sık sedef görülmektedir (Tek yumurta ikizleri : %71, çift yumurta ikizleri :%28)

Sedef bağışıklık sistemi ile ilgili bir hastalık olduğu için özellikle bazı enfeksiyonlar ve ilaçlar sedefi arttırabilmektedir. Aynı zamanda psikolojik stress ve iklim değişiklikleri de sedefi etkilemektedir.



Sedefi arttıran ilaçlar

Antimalaryal ilaçlar (Sıtma ve romatizma tedavisi) : chloroquine - Klorokin
Lityum (Psikiyatrik hastalıkların tedavisi)
Propanolol (Tansiyon ve kalp - damar hastalıklarının tedavisi)
Anti - enflamatuar (NSAID) ilaçlar : Sedefi arttırdıkları düşünülse de ağrı kesicilerin sedef üzerine etkilerinin çok az olduğu görülmüştür bu nedenle sedef hastalarında kısıtlanmamaktadırlar

Yapılan çalışmalar özellikle ciddi hayat değişimlerinde sedefin değişiklik gösterdiği saptanmıştır.

Sedef güneşli iklimlerde azalır ve özellikle kışın artış gösterir. Yine düşük rakımlı bölgelerde sedef hastalığı daha az görülmektedir.

Soğuk kuzey bölgelerde daha yaygın görülür. Avrupa da görülme sıklığı % 6.5 , ABD de %3.15 tir. En az Çin ve Japonya da görülür. Çevresel risk faktörleri; stresli yaşam, düşük nem, uyuşturucu, HIV, travma, sigara ve obezite dir.

Topikal tedavide kalsitriol kullanılır. Alkol hastalığı alevlendirir. Vejeteryan diyetler faydalıdır. Araşidonik asit ve proinflamatuvar metabolitlerin yüksek konsantrasyonları diğer otoimmün ve inflamatuvar hastalıklar gibi sedef lezyonlarınıda oluşturabilir. Glutensiz diyetin önemi vardır. Çeşitli hipotezler, bağırsak geçirgenliği, bağışıklık sisteminde sorunlar olduğu ve D vitamini yetersizliği şeklindedir.

Hastalara yıllarca yağ ve proteinden fakir diyetler önerilmiştir. Düşük proteinli diyet anormal azot tutulmasına karşı kullanılmıştır. Hastalara günde 4-5 gram azot ancak yeterli kalori sağlayan diyetler verilerek hastalık kontrol altına alınmış , ancak normal diyete geçildiğinde semptomlar tekrarlamıştır.

Sedef hastalığındaki pullarda yüksek miktarda kükürtlü aminoasitlerden oluşan keratin bulunması ve ultraviole ışınları sülfidril gruplarının metabolizmasını bozmasından yola çıkarak tadavi için ipuçları elde edilmiştir. Diğer taraftan hastaların idrarında düşük miktarda kükürt ve askorbik asit atıldığı saptanmıştır.

Düşük selenyum seviyesi sedef için risk faktörü olabilir. Oral (ağız yoluyla) D vitamin alımı topikal tedavi almayan hastalarda düşünülebilir.

Obez olan sedef hastaları daha zor tedavi edilir. Sedef olan obez hastaların ilaç yan etkileri yaşamaları daha muhtemeldir. Sedef kardiyovasküler riski arttırır. Genetik çalışmalar sedef hastalığı ve kardiyovasküler hastalık arasında ortak patojeni gösterir.

Yüzeyel tedavide A ve D vitamini içeren kremler
Omega-3 yağ asitleri ( damar içi)
Ultraviole ışınları
Düşük kalorili diyet
tedavide kanıtlanmış yöntemlerdir.


Makale: Diyetisyen Gülşen Lükel
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Sedef hastalığının stresle ilişkisi var mı?

Sedef hastalığının stresle çok yoğun bir ilişkisi var. Stres, sıkıntı gibi psikojenik faktörler sedef hastalığındaki oluşum mekanizmasındaki bağışıklık hücrelerini etkileyerek lezyonların ortaya çıkmasını etkiliyorlar.

6Sedef hastalığının stresle ilişkisi var mı.jpg

Sedef hastalığının stresle ilişkisi var mı?



Stres ve Sedef Hastalığı


Psikolojik ve fiziksel stres, en sık rastlanılan deri hastalıklarının başında gelen sedefin en önemli nedenleri arasında yer alıyor. Uzman Doktor Ayşe Özboya, sedefli hastaları rahat bir hayat sürmeleri, aşırı yorgunluktan kaçınmaları ve mümkün olduğu kadar az ilaç tüketmeleri konusunda uyararak önemli bilgiler verdi.


Farklı özellikleri var

Uzman Doktor Ayşe Özboya , sedef hastalığı ile ilgili olarak şu bilgileri verdi:

“Başta saçlı deri, tırnak, el, ayak, diz, dirsek olmak üzere neredeyse bütün vücutta bulunabilen sedef, kişiden kişiye farklı özellikler de gösteriyor. Sedef, kimi hastalarda sadece bir nokta veya plaklar halinde gözlenebilirken, kimi hastalarda da vücudun muhtelif alanlarına yayılarak çok geniş deri bölgelerini etkileyebiliyor. Sedef hastalığının en önemli özelliği belirli aralıklarla kişinin vücudunda tekrarlamasıdır. Belirli faktörler hastalığın hızlanmasına yahut ilk atağın başlamasına neden olur. Bunların başında, fiziksel ve psikolojik stresler, aşırı güneş ışığı, alınan birtakım ilaçlar (ağrı kesiciler, hormon ilaçları, kortizon, tansiyon ilaçları) yer almaktadır. Hastaların rahat bir hayat sürmesi, aşırı yorgunluktan kaçınılması, mümkün olduğu kadar az ilaç tüketmesi sedefin stabil (düz) kalmasına yardımcı olur.” Puva, fazla zaman almıyor

Özboya , “Sedef hastalığının tedavisinde en ideal yöntem, çok az merkezde uygulanan PUVA tedavisidir. Söz konusu yöntem, özel kabinlerde güneş ışınındaki ultraviyole A ve B’nin etki gücünden faydalanılarak uygulanır. Haftada 3-4 seans uygulandığı taktirde, bir süre sonra hastalıkta gözle görülür bir iyileşme görülür. Bu tedavi yöntemin en önemli avantajı fazla zaman almamasıdır.” dedi.

3 ayrı tedavi yöntemi var

Sedef hastalığı sanılanın aksine başarıyla tedavi edilebilen bir hastalıktır. Hastalığın üç ayrı tedavi yöntemi bulunuyor.

Lokal tedavi (Kabuk sökücü kremler, yumuşatıcılar, kortizonlu kremler, D vitaminli kremler kullanılarak yapılır.)

PUVA tedavisi

Sistemik (ağızdan veya damardan alınan ilaç) tedavi



Kaynak: sedefhastaligi.com
 

FeyzaBulut

Üye
Katılım
Tem 20, 2020
Mesajlar
2
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Harika bir kaynak hazırlamışsınız gerçekten sedef hastalığı zor bir durum. Her şeyden önce dik durmak çok önemli kimse moral bozmasın, ilk zamanlar eşimde çok çekmişti ama şuan gayet iyi.
 
Tekerlekli Sandalye
Üst