Şeker Hastalığı ve Bilinmesi Gerekenler

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Diabet - Şeker Hastalığı

Diabet, diğer adıyla şeker hastalığı, sık görülür ve ciddî sonuçlara yol açar.Pankreasın ürettiği insülinin yetersizliği veya etkisizliğinden kaynaklanır. İnsülin olmayınca, besinlerle aldığımız şeker ve diğer besin unsurları, ihtiyaç duyan hücrelere giremez. Böylelikle, hücreler şekersizlik çekerken, kanda şeker normal değerlerin üstüne çıkar. Kanda şekerin çok artması, zehir etkisi yaratır ve vücudun tüm hücrelerini tahrip eder.

Şeker ve İnsülin
Vücut, sürekli olarak kanda bir miktar şekere (glukoza) ihtiyaç duyar. İnsülin kan dolaşımındaki glukozu hücrelere taşımakla görevlidir. İnsülin pankreas tarafından üretilen bir hormondur.
Hücrelerdeki glukoz, günlük yaşamımızı devam ettirmeyi sağlayacak enerji kaynağıdır.

Diyabet nedir Nasıl meydana gelir

Diyabet, başta karbonhidratlar olmak üzere protein ve yağ metabolizmasını ilgilendiren bir metabolizma hastalığıdır ve kendisini kan şekerinin sürekli yüksek olması ile gösterir. Diyabet hastalarındaki temel metabolik bozukluk, kan yoluyla taşınan glükozun(şekerin) hücrelerin içine girememesidir. Normal koşullarda besinlerden elde edilen veya karaciğerdeki depolardan kana salınan glükoz pankraeas tarafından salgılanan İNSÜLİN hormonunun yardımıyla hücre içine girer ve orada yakılarak enrjiye dönüşür. Hücrelerin üzerinde değişik maddelerin girmesine izin verilen "kapılar" vardır. Bu kapılar normalde kilitlidirler ve uygun "anahtar" varlığında açılırlar. Diyabet, hücrelerin üzerindeki glükoz "kapısının" açılamaması durumudur. Bu örnekten ilerlersek diyabet, anahtar işlevi gören İNSÜLİN hormonu yetersizliğine ve/veya insülinin etkilediği reseptörlerin( hücre kapısındaki kilidin) bozukluğuna bağlı gelişmektedir.


ŞEKER HASTALARINA KÜÇÜK ÖNERİLER:
Haftada 1 kez sabah akşam şekerinizi ölçün,kayıt tutun ve bu kayıtları kontrol anında doktorunuza gösterin Kilonuzu kontrol altında tutun,ideal kilonuzu koruyun Günlük düzenli yürüyüşler yapın. Öğün atlamayın,diyetisyeninizin veya doktorunuzun yemeyi önermediği hiçbir şeyi yemeyin,ısrarlara kulak asmayın. İçeriğinde fruktoz,sakkaroz veya şeker olan hiçbir ürünü satın almayın,tüketmeyin. Gerektiğnde değişiklik yapabilmek için besin gruplarını iyi öğrenin. Tatlandırıcılarla yaptığınız yiyeceklerle kendinizi ödüllendirin. Halk arasında diyabete iyi geliyor diye önerilen tatlı yiyeceklerden uzak durun.

DİYABETLE BARIŞIK YAŞAMAK

Diyabetin bazı erken belirtileri vardır. Kan şekeri yüksek olan kişilerde yorgunluk, halsizlik, iştahsızlık, sık idrara çıkma. susama, yara ve berelerin uzun zamanda iyileşmesi gibi belirtiler vardır. Eğer ailenizde şeker hastası varsa bu hastalığa yakalanma riskiniz daha fazladır. bu belirtilerle doktorunuza başvurduğunuz taktirde doktorunuz kan şekerinizin de belirlenmesini isteyecektir.

Diyabetliysem ne yapmam gerekiyor? eğer diyabetliyseniz hayatınızın bundan sonraki döneminde kendinizi çok iyi kontrol altında tutmanız gerekecektir. Diyabetle barışık yaşamanın yolu kendinize dikkat etmekten geçer. Kan şekeri düzeylerinizi ortalama aralıklarda tutarak olabildiğince normal yaşam sürdürmeyi hedeflemelisiniz. Bu hedefe ulaşmanın en iyi yolu diyet uygulamak ve egzersiz yapmaktır.


sekerhastaligi.info
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Şeker hastasının dikkat etmesi gerekenler

1-Doktorunuzun önerdiği ilaç veya insülin tedavisi ve diyete aynen uygulamaya çalışın. İlaçlarınızı doktorunuza sormadan değiştirmeyin veya kesmeyiniz. Seker düşmeleri oluyorsa doz ayarlaması için hemen doktorunuza başvurunuz.

2. Yılda bir defa göz muayenesi olunuz. Göz doktorunuza seker hastası olduğunuzu söylemeyi unutmayınız.

3. İki yılda bir diş doktoruna giderek muayene olunuz. Özellikle diş etlerindeki iltihap seker hastaları için çok önemlidir.

4. Her yıl Eylül ayında grip asisi olunuz.

5. Ayaklarınızı her gün ilik sabunlu suyla yıkayınız ve arkasından kurulayınız.

6. Cildinizde kuruma olabilir. O nedenle cildinizi nemlendirici kremlerle nemlendiriniz. Ayak parmak aralarına krem sürmeyiniz.

7. Çoraplar pamuktan olmalı ve bacağınızı sıkmamalı, iz bırakmamalıdır.

8. Ayaklarda nasir varsa mutlaka cildiye uzmanına giderek tedavi ettiriniz.

9. Yazın mutlaka çorap giyiniz. Çıplak ayakla dolaşmayınız.

10. Ayakkabınız rahat olmalı, dar veya bol olmamalıdır.

11. Ayak tırnaklarınızı düz olarak kesiniz.

12. Sigara içmeyiniz. seker hastalarında sigara içilmesiyle kalp ve bacak damarlarında çok hızlı tıkanma, kalp krizi ve ayak kangrenine neden olabilir.

13. Her gün aspirin aliniz. Aspirin 80mg (çocuk aspirini) veya 325mg olabilir. Bu dozdan fazla almayınız. Ülser, gastrit, karaciğer hastalığı, kanama riski varsa aspirin almayınız. En iyisi doktorunuzla bu konuyu konusunuz.

14. Tansiyonunuzu takip ediniz. Tansiyonunuz 130/80mmHg’den fazla olmamalıdır. Yüksek ise doktorunuza başvurunuz.

15. Stresten uzak durmaya çalısın. Stres, üzüntü, sıkıntı kan sekerini yükseltir.

16. Vitamin olarak antioksidan vitamin aliniz

17. Seker ölçüm cihazı alarak kendi sekerinizi ölçmeyi öğreniniz ve takip ediniz.

18. Her gün veya haftada en az 3 kez 20-30 dakika yürüyüş yapınız.

19. Üç ayda bir açlık ve tokluk kan sekeri, HbA1c , yılda bir kalp EKG’si ve batin ültrasonu ve TSH ölçümü yaptırınız., iki yilda bir talyum sintigrafisi yaptırınız.

20. Kan yağları (kolesterol, trigliserit, LDL kolesterol), üre ve kreatifin ölçümleri ve karaciğer testlerini kontrol ettiriniz.

21. Doktorunuzun haberi olmadan bitki (her bal) ilaçlar almayınız.

22: HbA1c % 6.5 altında olacak şekilde tedavi olunuz.
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Şeker hastalığında ayak yarası bakımı

image079.png


Şeker hastalığı ayak yarası nedir?
Şeker hastalarının yaklaşık %15 inde ayak tabanında yaralar açılır. Ayakta yara olan hastaların %6 sı ise yaranın enfekte olması yada yaraya ait diğer sorunlar nedeni ile hastaneye yatırılır. Öte yandan şeker hastalığı bacak kesilmesinin (amputasyon) en önemli sebebidir. Ayağında yara gelişen şeker hastalarının %14-24 ünde bacak kesilmektedir. Bu nedenle şeker hastalarındaki ayak yaralarının önlenmesi ve tedavisi büyük önem taşımaktadır.

Kimlerde ayak yarası gelişir?
Şeker hastalığı olan her kişide ayakta yara oluşabilir. Özellikle şeker hastalığı olan yaşlı erkeklerde, insülin kullanan hastalarda ve şeker hastalığına bağlı olarak böbrek, göz ve kalp hastalığı olan kişilerde ayakta yara oluşma riski daha fazladır. Bunun yanı sıra alkol ve sigara kullanımı da ayak yaraları oluşumuna katkıda bulunur.

image082.jpg


Şeker hastalarında ayak yarası nasıl oluşur?
Şeker hastalarında ayak yarası bir çok faktörün bir araya gelmesi ile oluşur. Bu faktörlerden en önemlileri şeker hastalığı nedeni ile ayakta duyunun azalması, dolaşımın bozulması, ayakta şekil bozuklukları, tekrarlayan tahrişler, yaralanmalar ve şeker hastalığının uzunca bir süredir olmasıdır. Şeker hastalarında yıllar içinde sinirlerin yüksek kan şekerinden zarar görmesi sonucunda nöropati gelişir ve ayağın dokunma hissi ortadan kalkar. Hastaların çoğu ağrıda olmadığı için bu olayaın farkında değildir. Hastalar farkında olmadan ayaklarını biryere vurduğunda, yandığında, ayakkabı vurduğunda yada bir cisim battığında oluşan yarayı hissetmezler. Bu şekilde yada kendiliğinden bir yara oluşur. Öte yandan hastaların önemli bir bölümünde ayağa giden damarlarda tıkanıklıklar vardır.

Gerek damardaki tıkanıklık ve sonucunda ayağa gelen yetersiz kan akımı gerekse şeker hastalığının olumsuz etkileri nedeni ile oluşan yara çoğu kez kendiliğinden iyileşmez ve ilerler. Yara iltihaplandığında olayın düzelmesi daha da zorlaşır. Hastaların çoğunun yaşlı, bakıma muhtaç ve görme sorunu olan kişiler olması, ağrının yarada olmayışı yaranın fark edilmesini güçleştirir. Genelde hastalar yara oldukça sorunlu hale geldikten sonra doktora başvururlar.

Niçin yara tedavi edilmelidir?
Yara oluştuktan sonra podiatrik yani ayakla ilgili tıp dalı tarafından bakımı gereklidir. Enfeksiyonun ve amputasyonun engellenmesi, ayağın fonksiyonunun ve yaşam kalitesinin düzeltilmesi için ayak yaralarının tedavisi gereklidir.

Şeker hastalarında ayak yarası nasıl tedavi edilir?
Ayakta yara oluştuğunda ilk amaç iyileşmenin hemen sağlanmasıdır. İyileşme süresi ne kadar kısa olursa yaranın enfeksiyon ve gangren gibi sorunlara dönüşme riski o kadar azdır. Tedavinin sağlanabilmesi için bazı faktörler gereklidir. Bunlar:

· Enfeksiyonun engellenmesi,

· Yara olan alanlara yönelik baskı ve ağırlığın ortadan kaldırılması,

· Ölü dokuların temizlenmesi (debridman),

· Uygun pansuman ve bakım yapılması,

· Kan şekerinin düzenlenmesi,

· Varsa dolaşım sorunlarının tedavisi

Bütün yaralar enfekte değildir. Ancak enfekte olup olmadığının dikkatli bir muayene veya gerekirse tahlillerle belirlenmesi ve enfeksiyon var ise uygun antibiyotiklerle tedavisi gereklidir. Yarayı enfeksiyondan korumak için yapılması gerekenler:

· Kan şekerinin kontrol altında tutulması,

· Yaranın temiz ve pansumanlı tutulması,

· Yaranın her gün temizlenmesi,

· Çıplak ayak yürünmemesi

Yara iyileşmesinin sağlanabilmesi için yara olan alana yönelik baskı ve yük ortadan kaldırılmalıdır. Örneğin yara yürürken yere temas eden bir noktada ise yürünmemeli yada o bölgeye basmayı engelleyecek özel ayakkabılar giyilmelidir. Örneğin topukta bir yara varsa yatarken yara yatağa temas edeceği ve bacağın ağırlığı o bölgede olacağı için uygun malzemelerle yaranın yere teması engellenmelidir.

Son yıllarda yara bakımı oldukça ilerlemiş ve bir çok yeni ürün çıkmıştır. Yara bakımında steril tuzlu su (izotonik sodyum klorür) den çok özel solüsyonlara, yara bakım ürünlerine kadar çok değişik uygulamalar vardır. Çok çeşitli yara bakım ürünleri ile yara kapalı ama nemli tutulmalıdır. Yaranın içine antiseptikli solüsyonlar dökülmemelidir. Bu şekilde yara enfekte olmadan iyileşebilir. Yara bakımı profesyonellik gerektiren bir iştir ve bu alanda uzmanlaşmış kişilerce yapılmalıdır.

Kan şekerinin kotrolü:
Şeker hastalarının yaralarının tedavisinde en önemli basamaklardan birisi kan şekerinin kontrol altında tutulmasıdır. Bu açıdan bir endokrinoloji uzmanının denetiminde kan şekeri düzenlenmelidir.

image083.jpg


Cerrahi tedavi seçenekleri:
Enfekte olmayan çoğu yara cerrahi bir girişim gerekmeden tedavi edilebilir. Eğer tüm ameliyat dışı yöntemlere rağmen yara iyileşmiyor ise cerrahi tedavi gerekir. Cerrahi tedavi enfekte olan yada yara iyileşmesinde başarısızlığa neden olan kemik bölümlerinin çıkartılması, deformitelerin düzeltilmesi, yaraların deri parçaları kullanılarak kapatılmasını içerir.

İyileşmeye etkiyen faktörler:
Yaranın iyileşmesi çok değişik faktörlere bağlıdır. Örneğin yaranın büyüklüğü, derinliği, yeri, şişlik ve dolaşım sorunu olup olmadığı, üzerine baskı olup olmadığı, kan şekerinin durumu ve yara bakımının kalitesi yaranın iyileşme hızına etkiyen faktörlerdir. Yaranın iyileşmesi haftalar yada aylarca sürebilir.

Yara oluşumu nasıl engellenebilir?
Şeker hastalarında yara oluşumunun engellenmesi en etkili ve ucuz olan yöntemdir. Eğer yara oluşumu açısından hasta risk taşıyor ise, riske göre engelleme yöntemi belirlenebilir. Yara gelişimi açısından başlıca risk faktörleri:

· Nöropati olması,

· Dolaşım bozukluğu olması,

· Ayakta deformite yada şekil bozukluğu olması,

· Uygun olmayan ayakkabıların giyiliyor olması,

· Kan şekerinin kontrolsüz olması

Uygun ayakkabıların ve çorapların giyilmesi yara gelişim riskinin azaltılması için ilk aşamadır. Öte yandan damar hastalığı ve yara iyileşmesi açısından risk taşıyan durumların örneğin yüksek kan şekeri, sigara ve alkol kullanımı ve yüksek kolesterol tedavi edilmelidir. Öte yandan ayağın hasta tarafından düzenli bir şekilde belirli aralıklarla muayenesi yarayı erkenden belirlemde çok önemlidir. Hastalar ayaklarını her gün çatlaklar, yaralar, kızarıklık, su toplantıları açısından özellikle ayak parmakları ve tabanını değerlendirmelidirler. Ayak tabanının değerlendirilmesinde yere konulan bir ayna yardımcı olabilir. Belirlenen her hangi bir problem basit görünse bile bir doktora yada podiatriste gösterilmelidir.
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Şeker hastalığında diyet

Beslenme konusunda hangi ilkelere dikkat etmek gerekmektedir:

. İdeal vücut ağırlığına ulaşılmalı ve o kiloda kalınmalıdır.

. Sık sık, azar azar (3 ana, 3 ara öğün şeklinde) beslenilmeli ve öğün atlanmamalıdır.

. Öğün araları 2.5 - 3 saat kadar olmalıdır. Hep benzer saatlerde beslenmeye özen gösterilmelidir.

. Şeker ve şeker içeren (reçel, çikolata, pasta, meşrubat, tatlı gibi) tüm besinlerden kaçınılmalıdır.

. Kompleks karbonhidratlara öncelik verilmelidir (örnek: Kurubaklagiller, tam tahıllar).

. Tek başına meyve veya taze sıkılmış meyve suyu tüketilmemeli, yanında mutlaka protein içeren bir besin bulunmalıdır.

. Süt, yoğurt ve peynirin yarım yağlı, hatta yağsız (light) olanları tercih edilmelidir.

. Kırmızı et yerine, beyaz ete (balık, hindi, tavuk) öncelik verilmelidir. Ancak beyaz et de olsa aşırıya kaçılmamalıdır.

. Etlerin görünen yağları, tavuk ve hindinin derisi ayrılmalıdır.

. Et içeren yemeklere ilave olarak yağ eklenmemelidir.

. Sebze yemekleri az su ile pişirilmeli, yemeklerin yağlı suları tüketilmemelidir.

. Kızartma, kavurma işlemleri yerine; haşlama, ızgara, buğulama ve fırında pişirme yöntemleri tercih edilmelidir.

. Yumurta farklı günlerde olmak koşulu ile haftada en çok 2 adet tüketilebilir. Kıymalı, pastırmalı, sucuklu veya tereyağlı olarak pişirmek yerine; haşlama, menemen veya çılbır şeklinde hazırlamak çok daha sağlıklı olacaktır.

. Doymuş (yani kötü) yağ içeren margarin ve tereyağından uzak durulmalı, doymamış yağ içeren bitkisel sıvıyağlar tercih edilmelidir.

. Zeytinyağı ve diğer bitkisel sıvı yağlar kombine bir şekilde kullanılmalıdır. Ancak unutulmamalıdır ki, katı da olsa sıvı da olsa 1 gram yağ 9 kkal enerji içermektedir.

. Sofraya tuzluk getirilmemeli, yemeklerin tadına bakmadan tuz eklenmemelidir.

. Alkol alınmamalı, gerekirse sosyal bir şekilde - yemekle birlikte - tüketilmelidir.

. Lifli (posalı) besinler, midenin boşalma hızını ve ince bağırsaklardan glikoz emilimini yavaşlatarak kan şekerini dengelemektedir. Aynı zamanda kan kolesterolü ve kan basıncını da arzu edilen seviyelerde tutmaya yardımcı olmaktadır. Midede, su ile birlikte şişerek tokluk hissi vermektedir. Bu nedenle lifli besinlerin tüketimi arttırılmalıdır. Lifli besinler:

Kurubaklagiller (kuru fasulye, nohut, mercimek, soya fasulyesi, kuru barbunya)
Kepekli tahıllar (esmer ekmek, bulgur, kepekli pirinç / makarna / erişte / un)
Sebze ve meyveler (kabukları ile yenilebilenler mümkünse soyulmadan)

Beslenme alışkanlıkları kalp - damar hastalıkları, hipertansiyon, diyabet, kanser gibi pek çok hastalıkta önemli rol oynamaktadır. Yüksek oranda sebze ve meyve tüketimi birçok kronik hastalıktan korunmada etkili olmaktadır. Sebze ve meyve tüketimi ile kalp - damar hastalıkları, bazı kanser türleri, inme, diyabet, Alzheimer hastalığı, katarakt ve yaşla ilintili fonksiyonel kayıp riskinin azalması arasında kuvvetli bir ilişki vardır. Bu etkilerin sebze ve meyvelerin içerdiği diyet posası, folat, potasyum ve Beta - karoten, C vitamini, E vitamini gibi antioksidan etkinlik gösteren biyoaktif fitokimyasal bileşenlerden kaynaklandığı vurgulanmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü günde 5 - 9 porsiyon sebze ve meyve tüketimini önermektedir. Bu nedenle her ana öğünde sebze veya meyve yenilmesine önem verilmelidir.
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Niçin şeker hastasi oluruz?

Vücudumuzda midenin arka kısmında pankreas adında bir bez bulunur. Bu bez kan şekerini düzenleyen hormonlar salgılar. Bu hormonlardan biri insülindir. İnsülinin salgılanamaması ya da etkisiz kalması sonucu hücrenin enerjisini karşılamak gibi çok önemli bir görevi olan şeker(glukoz) hücreye giremez. Hücreye giremeyen bu şeker kanda birikir. Kanda normal bulunması gereken miktardan daha fazla bulunur. Bu da bütün hücrelere zarar verir. Çünkü fazla şeker vücutta zehir gibidir. Şeker hastalığı aileden gelen (kalıtsal) ve çevresel faktörlere bağlanmaktadır.

ŞEKER HASTALIĞININ BELİRTİLERİ NELERDİR?

Çok fazla su içme ve içme isteği,
İştahın açılması ve fazla yemek yeme,
Çok sık idrara çıkmak ve geceleri bunun için sık sık uyanmak,
Ciltte kuruma,
Sürekli halsizlik ve yorgunluk, çabuk yorulmak,
Yaraların geç iyileşmesi,
Bazen bulanık görmek gibi belirtileri vardır.

ŞEKER HASTALARINDA HANGİ HASTALIKLAR VEYA RAHATSIZLIKLAR GÖRÜLEBİLİR?

Şeker; kanda bulunduğundan ve kan da damar içinde dolaştığından damara zarar verir. Başta kalp, beyin, böbrek gibi hayati işlev gören organlarda olmak üzere, ayaklarda ve gözlerde tahribat ve sorun meydana getirir. Şeker(glukoz) miktarı çok arttığında idrarla şeker kaybı da fazla olur. Oluşan idrar miktarı artar.

Damarlarda hasar sonucu yeterli miktarda kan dokulara gidemezse kalp krizi, felç, böbrek hastalıkları, körlük, uzuvlarımızda gangren, görme bozukluğu riski artar. Ayrıca bu damarlardaki hasar sonucu damar tıkanıklığı, böbreklerdeki hasar sonucu da hipertansiyon meydana gelir.

Şeker(glukoz) kullanılamadığı için vücut, yağları ve proteinleri kullanmaya başlayacaktır. Bu yüzden hem kilo kaybı hem de vücutta asit fazlalığı ortaya çıkar, ve hasta, ölümle sonuçlanabilecek şeker komasına girebilir.

ŞEKER HASTALIĞININ ÇEŞİTLERİ NELERDİR? HEPİMİZ AYNI TİP ŞEKER HASTASI MI OLURUZ?

Genel olarak iki tip şeker hastalığı(diabet) vardır. Bu sınıflama nedenlerine ve başlangıç yaşına göre yapılır.

TİP 1 ŞEKER HASTALIĞI

Pankreasta insülin yapan beta hücreler hasarlanır ya da insülin yapımını engelleyecek hastalıklar ortaya çıkarsa tip 1 diabet ortaya çıkar. Başlaması çok zaman almaz. Genellikle birkaç gün ya da birkaç hafta içinde ortaya çıkar.

Önemli üç tane bulgusu mevcuttur:

Kandaki şeker(glukoz) miktarı artar,
Karaciğerde enerji ve kolesterol yapımı için yağ kullanımı artar,
Vücut proteinleri azalır

Özetle başlama yaşı 20′den küçüktür. İnsülin üretilemez veya az üretilir. Hasta zayıflar.

TİP 2 ŞEKER HASTALIĞI

Bu tip şeker hastalığında sorun, insülinin eksikliğinden ziyade insülinin etki gösterememesidir. İnsülinin bağlanma yerinde sorun vardır ya da bağlanma yeri sayısı azdır. Tip 1′e oranla çok daha fazla görülen bu hastalık yetişkinlerde görülür. Başlama yaşı genelde 40′tan büyüktür. Bu nedenle erişkin tipi diabet de denir. Hastaların çoğu şişmandır.

Ayrıca bazı hamileliklerde hormon salgısına bağlı olarak hamilelik(gestasyonel) diabeti ortaya çıkabilir. Hamilelik sona erince kan şekeri normal düzeyine iner, ama sonraki 10-20 yıl içinde tip 2 diabet oluşabilir.

ŞEKER HASTALIĞI TANISI NASIL KONULUR?

Tanı için idrar ve kanda çeşitli kimyasal testler yapılır.

İdrarda şeker bulunması: Sağlıklı bir kişide idrarla şeker kaybı farkedilemeyecek düzeyde iken şeker hastalarında bu miktar fazladır ve hastalığın şiddetine göre değişir.

Açlık kan şekeri düzeyi: Bu düzey normalde 126 mg/dl nin altında olmalıdır.Bunun üzerindeki değerler şeker hastalığında tanı konulması için önemlidir. Bununla birlikte günün herhangi bir zamanında yapılan şeker ölçümü 200 mg/dl nin üzerinde ise kişi şeker hastasıdır.

Glukoz tolerans testi (GTT): Bu test şeker hastalığı teşhisi konmasında çok önemlidir. Kişi aç iken vücut ağırlığının kg’ı başına 1 gr şeker(glukoz) verilir. Şeker hastası olmayan bir kişi için sonraki 2 saat içinde ortalama 90 mg/dl’den 120-140 mg/dl’ye kadar çıkar ve normalin altına döner. Fakat şeker hastası olan birinde zaten açlık kan şekeri 110 mg/dl nin üzerinde olduğundan bu test uygulandığında çok daha fazla artış gösterir, ve ancak 4-6 saat sonra düşer, ama ilk düzeyinin altına inmez.

Soluğun aseton kokması: Şeker hastalarının soluk verme sırasında nefesleri aseton şeklinde kokar. Çünkü aseton nefes verirken buharlaşır.
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Diyabet Ve Ayaklarımız

AYAK SAĞLIĞI İÇİN ALTIN KURALLAR
Diyabet (şeker hastalığı) iyi tedavi edilmezse ayaklar dahil olmak üzere, birçok organ ve sistemde bozukluklara yol açabilir. Bu nedenle diyabetlilerde ayak sağlığı çok önemlidir. Genelde kadınlar şık ayakkabıları severler ama ayak sorunlarının tek sorumlusu şık ayakkabılar değil. Spor ayakkabılar da ayakları deforme edebilir. Doğru ayakkabı seçimi kadar ömür boyu bizi taşıyan ayaklarımızın bakımına da önem vermeniz gerekir. Ellerinize ve yüzünüze verdiğiniz özeni ayaklarınıza da gösterip belli dönemlerde profesyonel bakımları da hayatınıza katmalısınız. Şeker hastalarında ayak problemleri hastaneye yatışın en sık nedenlerindendir.

Diyabet Ayaklarımızı İki Yönde Etkileyebilir:

1. Sinirlerin hasar görmesi: Sıcak, soğuk ve ağrıyı hissetmeyebiliriz,

• Damar sertliğine bağlı ortaya çıkan dolaşım yetersizliği.
• Ayaklarda sinir harabiyetine bağlı (otonom nöropati) olarak gelişen deformiteler, ayakta şekil bozuklukları: Bu deformiteler ayak tabanlarımıza binen yükün dengeli dağılmasını önleyerek tüm yükün bir noktaya binmesine ve bu noktada da yaralar oluşmasına yol açabilir.Ayaklarımızın basınca maruz kalan yerlerinde vücudun kendini korumak için oluşturduğu sertleşmeler/kalınlaşmalar (nasırlar) oluşur. Bu bölgeler yara açılmaya daha elverişlidir.
• Ayaklarda sinir harabiyetine (otonom nöropati) bağlı olarak terleme azalır veya kaybolur, bu durum ayak derisinin kurumasına ve kolay çatlamasına yol açar. Oluşan çatlaklar ayak yaraları için uygun zemin hazırlar.
• Ayaklarımızı korumayan, sıkan ve ayak şeklimize uygun olmayan ayakkabılar.


2. Kan damarlarının hasar görmesi: Azalan kan akımı nedeniyle ayak ülserleri ve yaralarının geç iyileşmesine neden olur.


Genellikle birinci neden ağır basar, yayılan kan akımının azalması da olaya katkıda bulunur.

DİYABETTE AYAK PROBLEMLERİNİN OLUŞUMUNU NELER KOLAYLAŞTIRIR?

• Şeker hastalığının kontrolsüz olmasına bağlı olarak sinirlerin harap olması, bunun sonucunda ayaklarımızı korumamıza yardımcı olan ağrı hissimizin kaybolması ve ayakta basınca maruz kalan noktaların değişmesi: Basınca maruz kalan bu noktalar kolaylıkla yara açılabilecek bölgelerdir. Ayağımıza batan cisimler canımızı yakmaz, ayakkabı ayağımızı sıkıp yara oluşturduğu halde hiçbir şey hissetmeyebiliriz.

Ayrıca, ayaklarımızda sık görülen bir problem olarak karşımıza çıkan tırnak batmaları ve ayak mantarları da ayaklarda ciddi infeksiyonların oluşumu için zemin hazırlayabilir.
• Ayak tırnakları ve deride mantar oluşumu diyabetik hastalarda çok yüksek oranda görülür. Çünkü mantara neden olan enfeksiyon ajanı diyabetik hastaların cildini çok sever.




• Tırnaklarda kalınlaşma
• Tırnaklarda sarı veya mor renk olması,
• Tırnakların ayrışması, çatlaması,
• Tırnak batması mantar enfeksiyonunu düşündürür.




Ayak derisi ve parmak aralarında çatlama, kalınlaşma, soyulma, su toplaması belirtileri görülür. Yukarıdaki belirtiler varsa mutlaka hekiminize ya da diyabet hemşirenize gösteriniz. Ayak muayenenizde parmak araları kontrolü çok önemlidir.

AYAK PROBLEMLERİNDEN KORUNMAK İÇİN NE YAPILMALI?

• Ayaklarınızı her gün kontrol ediniz. Göremediğiniz yerler için ayna kullanabilirsiniz ya da bir yakınınızın yardımını isteyebilirsiniz.
• Ayaklarınızı her akşam ılık su ile yıkayınız, sonrasında parmak aralarınızı da içine alacak şekilde tek kullanımlık kalın kağıt havlu ile iyice kurulayınız. Islak bırakmanız parmak aralarınızda mantar oluşmasına yol açabilir.
• Ayaklarınızı yıkayıp kuruladıktan sonra ayaklarınıza nemlendirici krem sürünüz (su bazlı nemlendirici krem). Ayak parmak aralarınıza krem sürmeyiniz.
• Ayak tırnaklarınızı düz olarak ve etinizden önde kalacak şekilde kesiniz. Özellikle tırnak köşeleri derin kesilmemelidir.
• Nasırlar için bir doktora başvurunuz. Kesinlikle nasır yakısı sürmeyin ve kesici aletlerle temizlemeye çalışmayınız. Tıbbi olmayan kişilere bu işlemleri yaptırmayınız.
• Çoraplarınızın lastikleri giyildiğinde iz yapmayacak sıkılıkta ve dikişsiz olmalıdır. Ayağınızı terletmeyen pamuklu çorapları tercih ediniz. Sentetik çorapları kullanmayınız.
• Çoraplarınızı her gün değiştiriniz.
• Ayakkabınızın içini her seferinde giymeden önce kontrol ediniz. İçine ayağınıza zarar verebilecek yabancı cisimler girmiş olabilir.

Yeni ayakkabılarınızı ayak şeklinizi alana kadar çok kısa sürelerle giyiniz. Ayakkabılarınızı çorapsız şekilde giyinmeyiniz. Bağcıklı ayakkabıları tercih ediniz.
• Yüksek topuklu, ucu açık ve dar ayakkabıları giymeyiniz.
• Kesinlikle çıplak ayakla dolaşmayınız.
• Ayağınızda en küçük bir yara oluştuğunda bile doktorunuza ya da diyabet eğitimcinize başvurunuz.
• Günlük bakımınızda muayene, ılık su ve uygun sabun ile yıkama, kurulama, masaj ve törpü önemli noktalardır.
• Ayak bakımında kullandığınız malzemeler size ait olmalıdır.
• Ayaklarınızı ısıtmak için hiçbir zaman ütü, tuğla, sıcak su şişesi veya termofor kullanmayınız. Kalorifere dayamayınız veya sobaya çok yakın tutmayınız.
• Çok sıcak su ile duş almayınız.
• Damarlarımızın harabiyetini hızlandırıcı en büyük faktör olan sigarayı mutlaka bırakmalısınız!




• Deride renk değişiklikleri (örneğin kızarıklık),
• Ayaklarınızın birinde bölgesel ısı artışı,
• Ayakta ve bilekte şişlik,
• Bacaklarda ağrı (dinlenme veya hareket sırasında),
• İyileşmesi geciken yara,
• Ayak tırnaklarında kalınlaşma, renk değişiklikleri ve batma,
• Ayakta his azalması veya kaybı,
• Nasır oluşumu,
• Deride çatlaklar,soyulma ve su kabarcıkları oluşumu,
• Ayakta şekil değişiklikleri,
• Ayak parmak aralarında sulantı-beyazlaşma-yarılma gibi deri değişiklikleri,
• Parmak araları ve tabanlarda kaşıntı oluştuğunu gördüğünüzde mutlaka doktorunuza danışınız!


UNUTMAYINIZ; umursamadığımız en küçük bir yara, organ kaybına bile neden olabilir.

AYAK JİMNASTİĞİ


Ayaklarınızın sağlığı için, yorgun bir günün ardından ve uzun yürüyüşlerden sonra ayaklarınızı dinlendirmek için birkaç dakikalık jimnastik yeter. Aşağıdaki hareketlerin her birini 10’ ar kez tekrarlayınız.

• İki ayağınızın parmak uçlarını içe doğru kıvırarak yere basınız ve tekrar yukarı kaldırınız.

• Topuğunuzu yere basarak ayak parmaklarınızı havaya daha sonra parmaklarınıza basarak topuğunuzu kaldırınız ve tekrarlayınız.

•Topuğunuzu yere basarak ayak parmaklarınızı havaya kaldırınız, ayaklarınızı kemiğiniz üzerinde dışa doğru döndürünüz.

• Parmaklarınıza basarak topuğunuzu kaldırınız. Önce dışa, sonra yere ve orta noktaya olmak üzere döndürünüz.

• Bacağınızı uzatarak yukarı doğru kaldırınız. Ayak ucunuzu kendinize doğru çekiniz.

• Bir önceki egzersizi iki ayağınız birlikte olacak şekilde yapınız.

• Her iki bacağınızı aynı anda kendinize ve geriye doğru çekip bırakınız.

• Bacağınız uzatılmış durumdayken daireler çiziniz.

• Bir gazete parçasını sert bir top haline getiriniz, daha sonra tekrar düzleştirip yırtınız.
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Diyabet ve Tipleri

Diyabetin 3 tipi vardır.
Tip 1 Diyabet

Çocuklarda ve gençlerde sık görülür. Pankreas bezi insülin hormonunu ürete*mez. Bu nedenle bu kişiler dışarıdan uygulanan insülm hormonuna tamamen bağımlı olarak yaşarlar. Tip 1 diyabeti olanlar gün içinde birkaç kez kan şeker*lerini kontrol eder ve kendilerine insülin hormonu enjekte eder. Stres, fiziksek yorgunluk, kötü beslenme gibi etkenlerin hastalıklarını kötüleştirdiğini bilirler. Gebelik de onlar için hem fiziksel hem de psikolojik bir stres olarak kabul edi*lir.

Tip 2 Diyabet
Bu diyabet türü çok daha yaygındır. Ne yazık ki toplumumuzun şişmanlaması nedeniyle görülme sıklığı da artmaktadır. Vücudumuzun insülin üretimi artan kilolarımıza uyum göstermekte güçlük çeker. Vücut yeterli insülm salgılayama-dığmda ya da hücreler her zaman insülini “dinlemeyip” yeterli şeker girişine izin vermediğinde gelişir. Her iki durumda da, kanda gerekenden fazla şeker kalır. Kimi durumlarda egzersiz ve uygun bir diyet kan şekerini kontrol etmek için ye*terli olabiliyorken, kimi durumlarda da kan şekerini düşürmek için ağızdan ve*rilen ilaçlar ve hatta insülin önerilmektedir.

Gestasyonel Diyabet
Buna gebelik diyabeti de diyebiliriz ve glukoz intoleransma sadece gebelikte rastlanır. Günümüzde 200 gebenin 57inde gestasyonel diyabete rastlanmaktadır. Plasenta tarafından üretilen hormonların etkisi ile bu diyabet tipi daha çok gebeliğin ikinci yarısında ortaya çıkar. Sıklıkla doğumu takiben düzelir. Bu grup*taki hastalarda gebelik sonrası dönemde Tip 2 diyabet geliştirme riski % 40-60 civarındadır. Bu gebelerin çoğunun ailesinde diyabet öyküsü vardır ya da önce*ki gebeliklerinde de diyabetle karşılaşmışlardır.

Gestasyonei diyabet kimlerde daha sık görülür?
• Kilolu olanlar, az hareket edenler
• 30 yaşından sonra gebe kalanlar
• Yüksek kan basıncı ve kolesterolü olanlar
• Ailesinde diyabet öyküsü olanlar
• Önceki gebeliğinde gestasyonel diyabet geçirmiş olanlar
• Önceki gebeliğinde 4,5 kg üzerinde çocuk doğurmuş olanlar
• Polikistik över sendromu olanlarda

Geçmişte sadece yüksek risk faktörü taşıyanların kanda şeker yükleme testi yap*tırmaları istenirken, günümüzde, bizim ırk karakteristiklerimiz de göz önünde bulundurularak, tüm gebelerin hamileliklerinin 24 ile 28. haftaları arasında bu testi yaptırması önerilmektedir.

Şeker yükleme ya da diğer adı ile oral glukoz tarama testinde, 50 gram şeker so*lüsyonu içtikten 1 saat sonra kan örneğiniz alınarak glukoz seviyeniz ölçülür. Eğer kan şekeriniz 140 mg/dl değerinin altında ise normal olarak değerlendiri*lir. Ölçüm bu değerin üstünde çıkarsa, en az 8 saatlik bir açlık sonrasında 100 gramlık ikinci glukoz yüklemesi ile 3 saatlik bir bekleme sürecine girilir. Her sa*at başı kan örneği alınıp kan şekeriniz değerlendirilir. Bu ölçümlerde en az iki değer yüksek çıkarsa sizde gestasyonel diyabetin gelişmiş olduğu söylenebilir. Eğer ikinci yükleme testi normal çıkarsa, hastanın klinik durumuna, bebeğin tahmini ağırlığına (iri bebek olasılığı) ve amniyon sıvısı durumuna göre (amniyon sıvısının normalden fazla olması) takibe devam edilebilir. Gerekli durum*larda da 3 saatlik test 4-6 hafta sonra tekrarlanabilir.
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Diabet'in göze etkisi

Diabetes Mellitus vücudun şekeri kullanma ve depolama yeteneğinin bozulduğu bir durumdur. Artmış kan şeker düzeyi, aşırı susama , acıkma, idrara fazla çıkma, vücuttaki kan damarlarındaki değişikliklerle karakterize bir hastalıktır. Diabet göze katarakt, glokomun yanında retinadaki kan damarlarının hasar görmesiyle de zarar vermektedir.

Diabetik retinopati nedir?

Gözün ışığı algılanmasını sağlayan retina isimli sinir tabakasının kan damarlarındaki değişikliklerle karakterize bir hastalıktır. Hasarlanmış kan damarları sıvı ve kan sızmasına neden olarak sert fırçamsı dallar ve sert skar dokuları oluşmasına, bunlarda retinanın beyine bozulmuş şekiller göndermesine neden olur.

Hastanın diabetik retinopati geliştirme riski zamanla artmaktadır. 15 yıllık diabeti olan birinde retinopati gelişme riski %80 oranında bulunmaktadır. Çocuklarda oluşan diabette retinopati daha küçük yaşlarda başlar. Tedavi edilmeyen diabet hastaları normal bir insana göre 25 kat daha fazla körlük riski bulunmaktadır.

Nedeni ve belirtileri nelerdir?

Tam olarak sebebi anlaşılamamıştır, ancak şeker hastalığı vücudun çeşitli yerlerinde damarlarda hasara neden olmaktadır. Hamilelik ve hipertansiyon şeker hastalığının retinaya olan zararını arttırmaktadır.

Keskin görme noktamız olan makülada ödem oluşmadığı erken dönemde diabetin gözde yaptığı değişiklikler herhangi bir belirtiye yol açmaz. Bunlar sadece muayene sırasında tespit edilirler. Daha ileri seviyelerde kanamalar yüzünden görme bulanıklaşır, bazende tamamen kaybedilir.

Tanı ve teşhis nasıl yapılır?

Göz hekimlerince tam bir muayeneden geçmeniz gerekmektedir. Ciddi seviyedeki retinopati bazen hiçbir belirti göstermez ve tedaviye yanıt verebilir. Bu yüzden diabet hastaları içinde bulundukları riskleri bilmeli ve düzenli olarak gözlerini muayene ettirmelidir. Muayene sırasında göz bebekleri büyütülür ve oftalmoskop adı verilen cihazlarla ağrısız bir şekilde retina gözlemlenir.

Diabetik retinopatiye ait belirtiler varsa özel bir anjiyo çekimi yapılabilir. Bunun için damardan flöresein boya verilir. Boya retina damarlarından geçerken ard arda fotoğrafları çekilir. Bu tekniğe flöresein anjiyografi adı verilir.

Tedavi nasıldır?

Çoğu vaka takip edilir. Ancak belirli bir grup hasta görmenin korunması için tedaviye alınır.

Lazer tedavisi: Damarlardaki kanamaları durduran ve halen tedavideki en etkili yöntemdir. Ufak lazer atışlarıyla makula ödemi oluşturan , kanayan damarlar tıkanır. Retinanın dış bölümlerindede lazer aracılığıyla yeni damar oluşumlarının önlenmesine çalışılır. Bu yöntem ayaktan yapılır ve gözde herhangi bir ağrıya neden olmaz

Diğer tedaviler: Vitreus içine kanama olursa artık retina gözükmediğinden lazer uygulanamaz. Bu gibi vakalarda vitrektomi yapılır. Bu mikroskop altında yapılan özel bir cerrahi müdehale şeklidir. %70 vaka ameliyattan sonra görmesinde artma kaydederler. Ancak kanama olan her vaka hemen ameliyata alınmaz. Bir grup hastada kanama kendiliğinden düzelecektir.

Unutulmamalıdırki !

Diabetik retinopatinin tedavisi erken teşhisin yanında, hastanın diabet tedavisine ve dietine özen göstermesinede bağlıdır.
Diabetik retinopati hiçbir belirti vermedende bulunabilmektedir.
Diabet hastaları en az yılda bir defa göz doktoru tarafından kontrol edilmelidir. Daha sık kontroller diabetik retinopatisi tanısı konan hastalarda uygundur.
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Diyabet ile İlgili Gerçekler ve Efsaneler

Dr. Yusuf Gökmen, 14 Kasım Dünya Diyabet Günü çerçevesinde diyabet hakkında doğru bilinen yanlışları derledi.


Türkiye nüfusunun yarıya yakını diyabet hastası. Diyabet hakkında tüm dünyada bilinç oluşturmak ve farkındalık yaratmak için 2007 yılında Birleşmiş Milletler'e üye ülkeler 14 Kasım Dünya Diyabet Günü ilan etti ve her yıl özel etkinlikler düzenleniyor.

Üyelerinin kişisel sağlık sistemi Dr. Back-Up'ın medikal danışmanı Dr. Yusuf Gökmen, 14 Kasım Dünya Diyabet Günü çerçevesinde diyabet hakkında doğru bilinen yanlışları derledi.

Türkiye nüfusunun neredeyse yüzde 50'si diyabet hastası. Bu sebeple kendisi, yakını, arkadaşı diyabet veya pre-diyabet olan kişilerin diyabet hakkında bilgi sahibi olması büyük önem taşıyor. Dr. Back-Up medikal danışmanı Dr. Yusuf Gökmen, "Dünya çapında önemli bir sağlık problemi olan diyabet hakkında halkı bilinçlendirmek için 1991'den itibaren Uluslararası Diabet Federasyonu ve Dünya Sağlık Örgütü'ne üye ülkelerdeki cemiyetler, 2007 yılından bu yana da Birleşmiş Milletler'e üye ülkelerde 14 Kasım Dünya Diyabet Günü çerçevesinde özel etkinlikler düzenleniyor. Diyabet ve sorunları konusuna dikkat çekmek amacıyla 14 Kasım Diyabet Günü'nün Mavi Halka şeklinde bir amblemi bulunuyor. Mavi renk umudu, halka da birliği temsil ediyor. Bu doğrultuda geçtiğimiz yıllarda İstanbul'da da Boğaziçi Köprüsü ve Kız Kulesi de mavi ışıkla aydınlatıldı. Toplumu yakından ilgilendiren bu sağlık sorunu hakkında bilinçli olmak büyük önem taşıyor" diye bilgi veriyor.

Dr. Back-Up danışmanı Dr. Yusuf Gökmen, 14 Kasım Dünya Diyabet Günü dolayısıyla toplumsal sağlığı yakından ilgilendiren diyabet hastalığı hakkında mitleri açıklıyor:

Diyabet hastaları egzersiz yapmamalı - YANLIŞ

Egzersiz herkes için olduğu kadar diyabetikler için de önemlidir. Egzersiz, kilo yönetimine yardımcı olur, kalp-damar sağlığını geliştirir, morali düzeltir, kan şekeri kontrolüne yardımcı olur ve stresi azaltır. Diyabet hastaları, kendilerine uygun egzersizi doktorları ile belirleyebilir.

Şişman insanlarda her zaman eninde sonunda Tip 2 diyabet gelişir - YANLIŞ
Fazla kilolu veya obez olmak diyabet olma riskini yükseltir, özellikle risk faktörleri arasındadır, ancak obez kişi kesinlikle diyabetik olacak anlamına gelmez. Tip 2 diyabeti olan birçok kişi kilolu değildir ve daha önce de kilo sorunu yaşamamıştır. Kilolu insanların çoğunluğunda da Tip 2 diyabet gelişmemektedir.

Diyabet sıkıntı yaratır ama ciddi değildir - YANLIŞ

Diyabet hastalarının üçte ikisinde felç veya kalp rahatsızlığına ve bu hastalıklara bağlı ölüm ile daha erken karşılaşılıyor. Şeker hastası olan bir kişinin yaşam beklentisi, diğer insanlardan beş ila on yıl daha kısa sürelidir. Diyabet ciddi bir hastalıktır.

Çocuklar diyabeti atlatır - YANLIŞ

Neredeyse tüm çocukların hastalık tipi Tip 1 diyabettir. Pankreasta insülin üreten beta hücreleri tahrip olmuştur ve geri dönüşümü söz konusu olmaz. Tip 1 diyabetli çocuklar yeni bir tıbbi tedavi bulunana kadar hayatlarının geri kalanında insülin almak zorundadır.

Çok fazla şeker yeme, şeker hastası olursun - YANLIŞ

Tip 1 diyabetli bir kişi bu hastalığa sahiptir, çünkü bağışıklık sistemi insülin üreten beta hücrelerini tahrip etmiştir. Yüksek kalorili diyet insanları fazla kilolu veya obez yapabilir. Fazla kilo ve obezite de özellikle diyabetik aile öyküsü olan kişilerde Tip 2 diyabet riskini yükseltir

Kan şekeri seviyemin düşüp yükseldiğini hissediyorum - YANLIŞ

Çok yüksek veya düşük kan şekeri yorgunluk, halsizlik ve aşırı susama gibi bazı belirtiler gösterir. Ancak, seviyelerin hissedilebilmesi için kan şekerinin çok fazla dalgalanıyor olması gerekir. Kan şekeri düzeyleri hakkında emin olmanın tek ve en güvenilir yolu düzenli kan şekeri ölçümüdür.

Diyabet hastalarının diyeti diğer hastaların diyetinden farklıdır - YANLIŞ

Doktorların ve beslenme uzmanlarının diyabetik bir kişiye önerdikleri 'sağlıklı beslenmedir'. Yemekler sebze, meyve, kepekli –iri taneli tahılları bol içermelidir ve tuz-şeker-doymuş ya da trans yağ oranı düşük olmalıdır. Uzmanlar, özel diyabetik gıdalar almanın gerekli olmadığını, bu ürünlerin her yerden satın alınan sağlıklı besinlerden üstün olmadığını belirtmektedir.

Diyabet hastası ekmek, patates veya makarna yiyemez - YANLIŞ

Şeker hastalığı olan insanlar nişastalı gıdalar yiyebilir. Ancak, yenen miktara ve porsiyona her zaman dikkat etmek gerekir. Tıpkı diyabet hastalığı olmayan insanlar için de önerildiği gibi kepekli olan ürünleri tercih etmeleri önerilir.

Diyabet hastalığı bulaşıcıdır - YANLIŞ

Diyabet kırık bir bacak gibidir, iltihaplı veya bulaşıcı bir hastalık değildir. Ancak bir ebeveyn genleriyle çocuklarına daha yüksek bir duyarlılık geçirebilir.

Sadece yaşlı insanlarda Tip 2 diyabet gelişir - YANLIŞ

Bu izlenim günümüzde değişiyor. Çocuk ve gençlerde giderek artan oranda Tip 2 diyabet geliştiği gözlenmektedir. Uzmanlar, çocukluk dönemi obezite oranlarındaki artış, kötü beslenme ve fiziksel hareketsizlik gibi faktörler sebebiyle bu patlamanın yaşandığı görüşünde.

İnsülin almak zorunda olan herkes ağır şeker hastasıdır - YANLIŞ

Sadece diyetle, diyet ve ağızdan kullanılan ilaçlarla ya da insülinle tedavi olabilirsiniz. Tüm yöntemler diyabet kontrolüne yardımcı olmak için kişisel tedavilerdir. Yöntemin genellikle hastalığın şiddetiyle ilgisi yoktur.

Eğer şeker hastalığınız varsa çikolata veya tatlı yiyemezsiniz - YANLIŞ

Egzersizle birlikte ve sağlıklı bir diyetin parçası olarak dikkatli ve ölçülü alındığı sürece tatlı tüketilebilir.

Diyabet hastaları genel olarak soğuk algınlığına ve hastalıklara daha yatkındır - YANLIŞ

İyi diyabet kontrolü ile diyabetli bir kişinin diğer insanlara göre soğuk algınlığı veya başka bir dönemsel hastalığa yakalanma riski farklı değildir. Ancak, nezle diyabet kontrolünü zorlaştırır. Bu yüzden daha yüksek komplikasyon riski vardır.
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Diyabet hastalarının dikkat etmesi gerekenler

Diyabet hastalığın bütün dünyayı yakından ilgilendiren, Türk toplumunun yüzde 12’sini ilgilendiren metabolik bir rahatsızlık olduğu belirtildi.

Özel Karadeniz Hastanesi Dahiliye Uzmanı Hasan Basri Savaşkan, diyabet hastalığının sadece tek bir sistemi tutan bir hastalık olmayıp kalp, damar, böbrek, sinir sistemini tutan komplike bir rahatsızlık olduğunu söyledi.

Diyabetin tedavisinin kolay ama maliyetinin yüksek olduğunu belirten Savaşkan, “Diyabet, diğer adıyla şeker hastalığı, sık görülür ve ciddi sonuçlara yol açar. Pankreasın ürettiği insülinin yetersizliği veya etkisizliğinden kaynaklanır. İnsülin olmayınca, besinlerle aldığımız şeker ve diğer besin unsurları, ihtiyaç duyan hücrelere giremez. Böylelikle, hücreler şekersizlik çekerken, kanda şeker normal değerlerin üstüne çıkar” dedi.

Diyabetin sıkı takip edilip, organ hasarı başlamadan tedavi edilmesi gerektiğini kaydeden Savaşkan, “Diyabet, başta karbonhidratlar olmak üzere protein ve yağ metabolizmasını ilgilendiren bir metabolizma hastalığıdır ve kendisini kan şekerinin sürekli yüksek olması ile gösterir. Diyabet hastalarındaki temel metabolik bozukluk, kan yoluyla taşınan glikozun (şekerin) hücrelerin içine girememesidir. Normal koşullarda besinlerden elde edilen veya karaciğerdeki depolardan kana salınan glikoz pankreas tarafından salgılanan insülin hormonunun yardımıyla hücre içine girer ve orada yakılarak enerjiye dönüşür. Hücrelerin üzerinde değişik maddelerin girmesine izin verilen 'kapılar' vardır. Bu kapılar normalde kilitlidirler ve uygun 'anahtar' varlığında açılırlar. Diyabet, hücrelerin üzerindeki glikoza 'kapısı'nın açılamaması durumudur. Bu örnekten ilerlersek diyabet, anahtar işlevi gören İnsülin hormonu yetersizliğine veya insülinin etkilediği reseptörlerin bozukluğuna bağlı gelişmektedir” şeklinde konuştu.

Diyabetle barışık yaşamak gerektiğini vurgulayan Savaşkan, “Diyabetin bazı erken belirtileri vardır. Kan şekeri yüksek olan kişilerde yorgunluk, halsizlik, iştahsızlık, sık idrara çıkma. Susama, yara ve berelerin uzun zamanda iyileşmesi gibi belirtiler vardır. Eğer ailenizde şeker hastası varsa bu hastalığa yakalanma riskiniz daha fazladır. bu belirtilerle doktorunuza başvurduğunuz taktirde doktorunuz kan şekerinizin de belirlenmesini isteyecektir. Eğer diyabetliyseniz hayatınızın bundan sonraki döneminde kendinizi çok iyi kontrol altında tutmanız gerekecektir. Diyabetle barışık yaşamanın yolu kendinize dikkat etmekten geçer. Kan şekeri düzeylerinizi ortalama aralıklarda tutarak olabildiğince normal yaşam sürdürmeyi hedeflemelisiniz. Bu hedefe ulaşmanın en iyi yolu diyet uygulamak ve egzersiz yapmaktır” diye konuştu.

Şeker hastalarına küçük önerilerde bulunan Dahiliye uzmanı Savaşkan, şöyle konuştu:

“Haftada 1 kez sabah akşam şekerinizi ölçün, kayıt tutun ve bu kayıtları kontrol anında doktorunuza gösterin Kilonuzu kontrol altında tutun, ideal kilonuzu koruyun Günlük düzenli yürüyüşler yapın. Öğün atlamayın, diyetisyeninizin veya doktorunuzun yemeyi önermediği hiçbir şeyi yemeyin, ısrarlara kulak asmayın. İçeriğinde fruktoz, sakkaroz veya şeker olan hiçbir ürünü satın almayın, tüketmeyin. Gerektiğinde değişiklik yapabilmek için besin gruplarını iyi öğrenin. Tatlandırıcılarla yaptığınız yiyeceklerle kendinizi ödüllendirin. Halk arasında diyabete iyi geliyor diye önerilen tatlı yiyeceklerden uzak durun.”

İhlas Haber Ajansı
 
Tekerlekli Sandalye
Üst