Şeker Hastalığına Bağlı Retina Bozukluğu (DİYABETİK RETİNOPATİ)

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Diyabetik retinopati diyabete bağlı göz hastalıkları içerisinde en sık görülenidirve yetişkinlerde önemli bir körlük sebebidir.
Retina tabakasındaki damar yapısının bozulmasıyla ortaya çıkar bunun sonucu olarak diyabetik retinopatili bazı insanlarda damar içerisindeki kanın sıvı kısmı dışarı sızabilmektedir. Hastalık ilerledikçe, retina yüzeyinde anormal yeni damar oluşumları meydana gelmektedir.
Diyabetin süresiyle diyabetik retinopatinin ortaya çıkma ve görme kaybına gidebilecek ciddi retina problemlerinin görülme olasılığı artmaktadır. Diyabetik retinopati genellikle her iki gözü birlikte etkilemektedir.

Diyabetik retinopatinin evreleri nelerdir?

Yeni damarların olmadığı evre ve anormal yeni damarları oluştuğu daha tehlikeli evre olarak ikiye ayrılabilir.

Diyabetik retinopati nasıl görme kaybına neden olmaktadır?

Diyabetik retinopati sonucu hasar gören kan damarları iki yolla görme kaybına neden olmaktadır:

Kolaylıkla kanayan, anormal kan damarları gelişebilir ve bunların göz içine kanaması sonucu görmede bulanıklık ortaya çıkar.
Diyabet hastalığı nedeniyle bozulan kan damarı duvarlarından kanın sıvı kısmı keskin ve merkezi görmenin gerçekleştiği makulanın (sarı nokta) merkezine sızabilir. Sızan sıvı makulada şişme ve görmede bulanıklaşmaya neden olur. Bu durum makula ödemi olarak adlandırılmaktadır.

Kimler diyabetik retinopati riski ile karşı karşıyadır?

Gerek tip I gerekse tip II diyabeti olan tüm insanlar için bu risk bulunmaktadır. Bu nedenle diyabeti olan herkesin en azından yılda bir kere genişletilmiş göz bebeğinden kapsamlı bir fundus ( göz dibi) muayenesi yaptırmasında fayda vardır. Bir kimse ne kadar uzun süredir diyabet hastası ise bu kişide diyabetik retinopati gelişme riski o kadar fazlalaşmaktadır.
Gebelik esnasında diyabetik retinopati, diyabetli gebe için problem olabilmektedir.

Görmenizi korumak için neler yapabilirsiniz?

Eğer diyabet hastası iseniz en azından yılda bir kere detaylı bir göz dibi muayenesi yaptırmalı ve şunları aklınızda tutmalısınız:

Diyabetik retinopati hiç bir semptom olmaksızın gelişebilir. Bu ileri evrede hasta, görme kaybı açısından yüksek risk altındadır.
Diyabetli hastalar üzerinde yapılan çalışmalar, kan şekerinin iyi kontrolünün retinopatinin ortaya çıkış ve ilerleyişini yavaşlattığını göstermektedir. Diğer bazı çalışmalar yüksek kol tansiyonu ve kolesterol düzeyinin düzeltilmesi ile görme kaybı riskinin azaltılabileceğini göstermiştir.

Semptomlar ve tanı

Diyabetik retinopatinin herhangi bir semptomu (hasta şikayeti) var mıdır?

Genellikle hastalığın erken evrelerinde hastanın herhangi bir şikayeti olmamaktadır ayrıca ağrı da yoktur.Diyabeti olan hasta şikayetlerin ortaya çıkmasını kesinlikle beklememelidir.
Makula (merkezi keskin görmenin sağlandığı retina bölgesi ) sıvı sızması sonucunda şiştiğinde bulanık görme ortaya çıkabilir. Bu durum makula ödemi olarak isimlendirilmektedir.Eğer retina yüzeyinde anormal yeni damarlar oluşursa, bu damarların göz içine kanaması sonucu görme kaybı ortaya çıkabilir.
Eğertedavi uygulanmazsa proliferatif retinopati ciddi görme kaybına hatta körlüğe neden olabilir. Aynı zamanda tedavi ne kadar erken uygulanırsa tedavinin başarılı olma olasılığı artacaktır.

Diyabetik retinopati nasıl tespit edilir?

Diyabetik retinopati ve makula ödemi şunları içeren kapsamlı bir muayene esnasında saptanır:

Görme keskinliği testi
Göz bebeği genişletilerek yapılan göz muayenesi
Göz Anjiyografisi ve retina tomografisi

Tedavi

Diyabetik retinopati nasıl tedavi edilir?


Diyabetik retinopatinin başlangıç evrelerinde makula ödeminiz olmadığı sürece tedavi gerekmeyecektir. Diyabetik retinopatinin ilerlemesinden kaçınmak için şeker hastalarının kan şekeri, kan kolesterolü ve kan basıncı düzeylerinin mutlaka sıkı kontrol altında tutulmaları gerekmektedir.
Proliferatif retinopati argon lazer ile tedavi edilir.Laser tedavisinde amaç anormal kan damarlarının kapatılmasına yardımcı olmaktadır. Eğerkanama şiddetli ise vitrektomi olarak isimlendirilen bir ameliyatın uygulanması gerekebilir. Vitrektomi ameliyatı ile gözün içindeki kan temizlenmektedir.

Makula ödemi nasıl tedavi edilir?

Makula ödemi laser ile tedavi edilmektedir. Bu yöntem fokal (odaksal) laser tedavisi olarak isimlendirilmektedir.
Makula ödeminin tedavisinde lazer tedavisine yanıt vermeyen olgularda uygulanabilecek diğer bir yöntem intravitreal (göz içi) enjeksiyondur.

Normal bir gözdibi görünümü



Makula bölgesinde kanamalar, ödem ve yağ birikimi izlenmektedir (makula ödemi)

Proliferatif evredeki bir diyabetik retinopatide altta kanama alanı izleniyor.
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Kan şekerindeki dengesizlik görmeyi engelliyor

Türkiye’de yaklaşık 10 milyon kişinin mücadele ettiği diyabet, göz sağlığını da tehdit ediyor. Kan şekerinde yaşanan ani yükseliş ve düşüşler gözün sinir tabakasını etkileyerek diyabetik retinopati hastalığına neden olabiliyor. Retinopati ise erken tedavi edilmezse ciddi görme kayıplarına yol açıyor.

Dünyagöz Bursa’dan Prof. Dr. Selim Doğanay, 10 yıldan fazla diyabet hastası olan kişilerde diyabetik retinopati görülme sıklığının arttığını söyledi. Prof. Dr. Selim Doğanay, Tip 1 diyabet veya insüline bağımlı genç diyabetiklerde ergenlik çağından sonra diyabetik retinopati görülme sıklığının yaşla doğru orantılı olarak arttığını belirterek, kan şekerinin düzensiz seyretmesi, kan şekerinde ani düşüş ve yükselişlerin retina damar yapısının bozulmasına, retinopati hastalığının oluşmasına ve ilerlemesine neden olduğunu ifade etti.

Diyabet hastalarında kan şekeri kontrolünün göz sağlığı açısından büyük önem taşıdığına dikkat çeken Prof. Dr. Selim Doğanay, şeker hastalığının kontrol altına alınmadığı takdirde ciddi görme kayıplarına ve ağrılı göz tansiyonu yükselmelerine neden olabileceğini vurguladı. Prof. Dr. Selim Doğanay, şu bilgileri verdi: “Şeker hastalığı, retinadaki kılcal damarların yapısını etkileyerek ve hücre kaybına yol açarak damar geçirgenliğinin bozulmasına neden oluyor. Bunun yanı sıra sarı nokta bölgesinde sıvı ve yağlı maddelerin birikmesine ve beraberinde kılcal damarların tıkanarak beslenmeyen alanların ortaya çıkmasına yol açıyor. Bu durumda ise retinada kendiliğinden kanayabilen yeni damarlar oluşuyor, retinanın önünde ve içinde oluşan kanamaların ardından retina dekolmanı oluşuyor. Sonuçta ciddi görme kayıpları, ağrılı göz tansiyonu yükselmeleri sadece görme değil organ kaybına neden oluyor.”

Prof. Dr. Selim Doğanay, diyabet teşhisinin hemen ardından hastanın göz muayenesi olması gerektiğini söyleyerek, diyabet hastalarının 1 yıllık aralarla diyabet kontrollerinin bir parçası olarak rutin göz muayenelerine devam etmeleri konusunda uyarıda bulundu. Prof. Dr. Selim Doğanay, “Özellikle göz dibi muayenesi, retinada meydana gelen değişikliklerin erken safhada tespit edilmesini sağlar ve hastaya başarılı şekilde tedavi olma şansı sunar. Diyabet tanısı sonrası 1 yıllık aralıklarla, 5 yılı geçen diyabet hastalarının 6 ayda bir, göz dibi problemi tespit edilen diyabetlilerin ise 3 ayda bir göz muayenesi olması gerekmektedir” dedi.

Diyabetik retinopatiyi tedavi eden tek yönteminin argon lazer fotokoagulasyon olduğunu ifade eden Prof. Dr. Selim Doğanay, şöyle konuştu: “Argon lazer ışığı kan damarlarındaki sızıntıyı engeller ve kan gitmeyen iskemik retinanın kapatılmasını sağlar. İntravitreal anti-VEGF enjeksiyonu, diyabetik retinopati tedavisinde yardımcı tedavi olarak çok etkilidir ancak argon lazer tedavisinin yerini almış güncel bir tedavi değildir. Argon lazer tedavisi uygun zamanda ve uygun şekilde uygulandığı takdirde şeker hastalığına bağlı ciddi görme kayıplarını önlemenin tek yoludur. Tedavide eksiklik ya da uygulama hataları sonucu oluşan bireysel problemler tedaviye bağlanmamalıdır.”
 
Tekerlekli Sandalye
Üst