- Katılım
- Nis 23, 2012
- Mesajlar
- 9,302
- Tepkime Puanı
- 64
- Puanları
- 48
- Yaş
- 54
Merhaba Arkadaşlar,
Hayatımın dönüm noktası herşeyin başlangıcı işte bu soruyla başladı. Sıradan bir otobüs şöförünün '' Sen niye bilet atıyorsun? Engelli değil misin? Kartın yok mu''
- ne kartı?
-özürlü kimlik kartı.
- o ne ki?
-kızım sen engelli değil misin? ( o anda içimde bi sızı hissettim, tokat yemiş gibi ama kalbime inen bi tokat ! Engellimiyim? Engelli ne demek? Sağlıklı da değilim ama engelli? ben miyim ? Ama nasıl? kart mı?)
O gün Allah ne muradıysa versin o belediye şöföründen ilk adım için gerekli olan tüm bilgileri öğrendim. Özürlü kimlik kartı varmış ve sağlık kurulu raporu alan her engelliye veriliyormuş, artık ben ücretsiz yolculuk yapabilirmişim o özürlü kimlik kartıyla...
O güne kadar başıma gelen, bir hastalık olarak bildiğim durumumun ( hareket kısıtlılığı, yürüme güçlüğü ) aslında engel olarak görüldüğü ve benim de engelli olarak kabul edileceğim bir rahatsızlığım gerçeğini öğrendim.
Sağlık kurulu raporuyla başlayan süreç beni daha sonra engelli kadrosundan işe girmemi sağladı, vergi indirim hakkı ve daha bir çok hakkım olduğunu mu çoook sonradan öğrendiysem de haklarımı bana hatırlatan, öğreten kimseler olmadığından geç de olsa engelli haklarından faydalandım zamanla...
Emekliliğime sayılı günler kala; beni bugünlere getirmeyi öylesine kendinden emin ve tertemiz kalbiyle soran o belediye şöförüne hala dualar etmekteyim... Her ne kadar o gün yaşadığım bi tramva olsa da şimdi gülümseyerek hatırlıyorum ve evet ben engelliyim arkadaşlar... Engelli kimlik kartım da var, raporumda... Engellerim var hala ama ben inatla yaşamaya devam ediyorum.
Yaşamın tüm güzelliklerini içime çekerek, engelimi kabul ederek başladım yaşamaya...Sağlıklı insanların engellilere bakışlarını da hoşgörmeye , hatta bu kadar komik oldukları için gülmeye bile başladım laf aramızda...Engellilerin sokağa çıkmalarını aslında hiç istemeyen ve bunun içinde elinden gelen engeli koyan belediyelerin uygulamalarına karşın ( rampalar, üst geçitler, merdivenler, kaldırım yüksekliği, mimari yapıların sağlıklıara göre düzenlenmiş oluşu vs. vs. )E her gün işe gidip gelmeyi başardım ben... Evet hayata inat, kadere inat yaşıyorum ben hala...
Emekli olduktan sonra ki en büyük hedefim yaşadığım şehirde ve aslında tüm ülkemde yaşayan eve kapanmış, evden dışarı çıkamayan binlerce engellinin sokakla buluşmasını sağlamak?
Eminim ki sayıları azımsanamayacak çoğunlukta olan , bi şekil de eve hapsolmuş ya da daha doğrusu hapsolmak zorunda bırakılmış engellileri güneşe çıkarmak?
Hayattaki en büyük hayalimi; gerçeğimle birleştirip sizlerle paylaşmak istedim...
Hayatımın dönüm noktası herşeyin başlangıcı işte bu soruyla başladı. Sıradan bir otobüs şöförünün '' Sen niye bilet atıyorsun? Engelli değil misin? Kartın yok mu''
- ne kartı?
-özürlü kimlik kartı.
- o ne ki?
-kızım sen engelli değil misin? ( o anda içimde bi sızı hissettim, tokat yemiş gibi ama kalbime inen bi tokat ! Engellimiyim? Engelli ne demek? Sağlıklı da değilim ama engelli? ben miyim ? Ama nasıl? kart mı?)
O gün Allah ne muradıysa versin o belediye şöföründen ilk adım için gerekli olan tüm bilgileri öğrendim. Özürlü kimlik kartı varmış ve sağlık kurulu raporu alan her engelliye veriliyormuş, artık ben ücretsiz yolculuk yapabilirmişim o özürlü kimlik kartıyla...
O güne kadar başıma gelen, bir hastalık olarak bildiğim durumumun ( hareket kısıtlılığı, yürüme güçlüğü ) aslında engel olarak görüldüğü ve benim de engelli olarak kabul edileceğim bir rahatsızlığım gerçeğini öğrendim.
Sağlık kurulu raporuyla başlayan süreç beni daha sonra engelli kadrosundan işe girmemi sağladı, vergi indirim hakkı ve daha bir çok hakkım olduğunu mu çoook sonradan öğrendiysem de haklarımı bana hatırlatan, öğreten kimseler olmadığından geç de olsa engelli haklarından faydalandım zamanla...
Emekliliğime sayılı günler kala; beni bugünlere getirmeyi öylesine kendinden emin ve tertemiz kalbiyle soran o belediye şöförüne hala dualar etmekteyim... Her ne kadar o gün yaşadığım bi tramva olsa da şimdi gülümseyerek hatırlıyorum ve evet ben engelliyim arkadaşlar... Engelli kimlik kartım da var, raporumda... Engellerim var hala ama ben inatla yaşamaya devam ediyorum.
Yaşamın tüm güzelliklerini içime çekerek, engelimi kabul ederek başladım yaşamaya...Sağlıklı insanların engellilere bakışlarını da hoşgörmeye , hatta bu kadar komik oldukları için gülmeye bile başladım laf aramızda...Engellilerin sokağa çıkmalarını aslında hiç istemeyen ve bunun içinde elinden gelen engeli koyan belediyelerin uygulamalarına karşın ( rampalar, üst geçitler, merdivenler, kaldırım yüksekliği, mimari yapıların sağlıklıara göre düzenlenmiş oluşu vs. vs. )E her gün işe gidip gelmeyi başardım ben... Evet hayata inat, kadere inat yaşıyorum ben hala...
Emekli olduktan sonra ki en büyük hedefim yaşadığım şehirde ve aslında tüm ülkemde yaşayan eve kapanmış, evden dışarı çıkamayan binlerce engellinin sokakla buluşmasını sağlamak?
Eminim ki sayıları azımsanamayacak çoğunlukta olan , bi şekil de eve hapsolmuş ya da daha doğrusu hapsolmak zorunda bırakılmış engellileri güneşe çıkarmak?
Hayattaki en büyük hayalimi; gerçeğimle birleştirip sizlerle paylaşmak istedim...