Sesli düşün, stresi yen!

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
Stresle baş etmek istiyorsanız sesli düşünün. Uzmanlara göre kendi kendine konuşmak stresle baş etmenin yollarından biri. Elbette kişi kendi kendine konuştuğunun farkındaysa...

KENDİNİZLE KONUŞUN, STRESTEN KURTULUN

"İnsan kendi kendine konuşurken farkındaysa bunun bir sakıncası yok. Bu bir stres azaltma tekniğidir, eğer farkına varamıyorsa hastadır ve tedavi gerekir"

İnsanın günlük yaşamında bilinçli olarak kendi kendine konuşmasının bir hastalık olmadığı, stresten kurtulma yöntemi olarak kullanılabileceği bildirildi.

İnsanın kendi kendine konuşmasıyla ilgili bilinmesi gerekenleri değerlendiren NP İstanbul Nöropsikiyatri Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bu durumun iki ana nedeni olduğunu söyledi.

Birinci durumda, farkında olmadan kendi kendine konuşan kişinin aslında toplumdan kendini soyutladığını ve kendine yeni bir dünya kurduğunu ifade eden Prof. Dr. Tarhan, "Bunlar aslında psikoz dediğimiz akıl hastalığı grubunda olan kişilerdir. Burada kişi ayrı bir dünyada yaşadığı için kendisine özel bir yaşam alanı oluşturuyor. Bu bir yerde dış dünyadan kopuk bir alan. O alanda hayalindeki objeler, insanlar ve nesnelerle konuşarak bir bakıma psikolojik olarak kendini ayakta tutuyor" dedi.

Bu durumda olan kişilerin tedaviye ve ilaç kullanımına ihtiyacı olduğunu vurgulayan Tarhan, "Hayatta kalma dürtüsünü devam ettirmek ve gerçek toplumla bu ihtiyaçlarını gideremedikleri için onun yerine kendi dünyasında sosyalliği arıyor. Bu kimse yer ve zaman ayırt etmez ve gerçeklerden kopuk olur. Toplum içinde, kalabalıkta konuşur. Psikoz durumunda kendi kendine konuşma tedavi edilmesi gereken bir durum. Yani bu bir hastalık. Bu durumlarda kişinin hastaneye yatması ve ilaç kullanması gerekir" dedi.

Kendi kendine konuşmanın diğer nedeninin ise stres giderme için yapıldığını ve bunun bir hastalık olarak kabul edilemeyeceğini belirten Tarhan, her insanın hayatının bazı dönemlerinde kendi kendine konuşarak sesli hayaller kurabileceğine, bu durumun daha çok aceleci ve hiperaktif kişilerde görüldüğüne işaret etti.

Sosyal iletişimin insanın temel psikolojik ihtiyaçlarından birisi olduğunu belirten Tarhan, şöyle devam etti: "İnsan beyni sosyal bir varlık olarak kodlanmış. Yalnızlık insana bir işkence gibi geliyor. Örneğin, bir insanı 15 gün hücrede bıraktığınızda akıl sağlığı bozulabiliyor. Böyle insanlar kendi kendilerine konuşarak ayakta kalmaya çalışabiliyorlar ama eğer konuşma ihtiyaçlarını gideremezlerse akıl sağlıkları bozulabiliyor. İnsanın kendi kendine konuşarak rahatlamaya çalışması psikolojik rahatsızlık olarak görülemez. Genelleme yapmak doğru olmasa bile herkesin hayatında bu mümkün olabilir. Özellikle sosyal zekası yüksek kişilere en büyük işkence, yalnız kalmalarıdır. Böyle kişiler daha çok konuşurlar. Hiperaktif ve aceleci kişilerde bu durum daha çoktur. İnsan kendi kendine konuşurken farkındaysa bunun bir sakıncası yok. Bu bir stres azaltma tekniğidir, eğer farkına varmıyorsa hastadır."

Psikolojik tedavide teknik olarak kullanılıyor

İnsanın kendisiyle konuşmasının psikolojik tedavide "psikodrama" tekniği olarak kullanıldığını vurgulayan Tarhan, tiyatroyu psikolojik tedavide kullanan bu teknikle yapılan bir örneği ise şöyle anlattı:

"İnsanın kendi kendine konuşması, kişinin farkında olması halinde yararlı olabiliyor. Psikolojik tedavi yöntemlerinden birinde de bu zaten yapılıyor. Psikodrama tekniği ile kişi bir sandalyeye oturtuluyor ve karşısına boş bir sandalye bırakılıyor. O boş sandalyede annesi olduğu ve onunla konuşması isteniyor. Daha sonra bu kişi annesi varmış gibi kendi kendine konuşuyor. Bir süre sonra kendisi, annesinin olduğu sandalyeye geçiyor ve annesinin adına kendisine ne cevap vereceğini söylüyor. Böylece kendisi için çok önemli olan sosyal bir ihtiyacı gidermiş oluyor."

Kaynak: Milliyet Gazetesi
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
STRESİ YENMENİN SIRRI AYRINTIDA GİZLİ

Yüksek topuklarının üzerinde taşıdıkları vücuttan daha ağır olan işleriyle başa çıkmaya çalışan iş kadınlarının en büyük düşmanı stress. Çözümü, uzun uzadıya stresten kurtulma yöntemleri konulu kitaplarda değil, iş yoğunluğunuzun sırasında kaçırdığınız ayrıntılarda gizli.

Stresten nasıl arınırım diyor, ancak işin içinden çıkamıyorsanız önerilerimiz tam size göre!

Ertelediğiniz her işin dönüşümü stress

Öncelikle bir organizatör gibi davranın. Ertelediğiniz işleriniz dahil, tüm işlerinizi listeleyin. Sizi en çok strese sokan işi, listenin en üstene yazarsanız, öncelikli olarak o işe odaklanır ve bitirdiğinizde büyük bir yükten kurtulursunuz. Derecesine göre listelediğiniz diğer işlerinize de en büyük stresinizden kurtulmuş olarak başlarsınız. Unutmayın, liste yapmak hem bir şeyleri atlamamanıza yardımcı olacak, hem de tik attığınız her iş bitiminde kendinizi daha başarılı hissetmenizi sağlayacaktır.

“Hayır” demeye alışın

Hayır demenin zorluklarını hepimiz biliyoruz. Özellikle de patronumuzun karşısındaysak. Ancak “hayır” deme tarzımızın da ne derece önemli olduğunu gayet iyi biliyoruz. Ses tonunuzla ya da kullandığınız ek cümlelerle “hayır”ınızı yumuşatabilir, aslında tahmin ettiğiniz kadar zor bir şey başarmadığınızı fark edebilirsiniz. Eğer bu tarzı yakalayamıyorsanız alternatif bir seçenek olarak “Bugün yapabilmem mümkün değil, ancak haftaya yapsam?” ya da “Bu işi çok iyi yapabilecek birini biliyorum” gibi olumlu önerilerde bulunabilirsiniz.

Dikkatinizi dağıtın, stresten arının

Kafanızı biraz işten kaldırın. Emin olun kendinize ayırmadığınız 10 dakika ile şirketinizi kurtaramazsınız. Aksine kendinize biraz zaman ayırıp stresinizden arınırsanız, çalışma saatlerinizi çok daha verimli geçirirsiniz.

Masanızdan kalkın, biraz dolaşın. Ya da internette yeni sezon çanta ve ayakkabılara göz atın. Belki de daha az yoğun olduğunuz vakitlerde kız arkadaşlarınızla akşam ne yapacağınıza dair e-mailleşmeleriniz sizi stresten uzaklaştıracaktır. Ya da belki biraz dedikodu :).

Limitlere dikkat


Geç saatlere kadar çalışmak, sizi patronunuzun gözbebeği yapmayacaktır. Vücut ve beyin için verimli çalışma saatleri gündüz saatleridir. Unutmayın, herkesin bir limiti vardır. Limitlerinizden emin olarak işlerinizi planlarsanız, geç saatlere kadar çalışmak zorunda kalmazsınız. Her işin üstesinden gelir, hem de yorulmazsınız. Limitlerinizi aşıyor ve bundan şimdilik stres olarak geri bildirim alıyorsanız, vücudunuzun da bir süre sonra tepki vermeye başladığına şahit olacaksınız. Hem iş gücünüzden hem de sağlığınızdan olacaksınız.

Kıkırdayın :)

Kahkaha atmayı kim sevmez ki? Çok fazla stres altında olduğunuzu hissettiğiniz zamanlarda beklemeyin! Arkadaşlarınıza saçma sapan espriler yaparak kıkırdayın ya da youtube’a girip komik videolar izleyin, izletin. Siz gülerken arkadaşlarınızı da güldürecek ve sevilen bir kişi konumuna geleceksiniz. Ayrıca gülerken karın egzersizi de yapmış olduğunuzu biliyor muydunuz?

İşi işte bırakın

İş hayatınız, hayatınızın tamamını oluşturmamalı. Unutmayın, iş sadece para kazanmak için bir araçtır. İş hayatınız dışındaki yaşam alanınız, sahip olduğumuz gerçek hayatınızdır.

Eğer işleriniz planladığınız gibi gitmediyse ve de acilse sabah daha erken saatlerde iş yerinize gidip, çalışmaya başlayın. Ancak eve asla iş götürmeyin. Hayatınızı iş için sabote etmeye hakkınız yok
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
İŞ STRESİ KALBİNİZİN DÜŞMANI

Son zamanlarda yayınlanan bilimsel araştırmalar, iş yerinde yaşanan stresin sadece dikkati ve motivasyonu olumsuz etkilemekle kalmayıp, uzun vadede kalp hastalıklarından inmelere birçok ölümcül hastalığa zemin hazırladığını gösteriyor. Bu verilere göre stres ile hem genel iş performansı düşüyor, sağlık sorunları nedeniyle işe devamsızlık artıyor hem de uzun vadede kalp krizi, inme gibi hastalıkların ortaya çıkma olasılığı iki kat artıyor.

Acıbadem Maslak Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Defne Eraslan, stresin sağlığa etkilerini anlatıyor:

“Hem iş, hem sağlık tehdit altında”

“Kişinin bedensel ya da ruhsal olarak zorlandığı, yüklendiği durumlarda stres ortaya çıkar. İş yeri stresi söz konusu olduğunda stres, kaygı ve gerginlik yaratan bir duygusal deneyim olarak tanımlanır. Az miktarda zorlanma, kişinin hoşlanmadığı durumları değiştirmesini veya yapacağı işe motive olmasını sağladığı için olumlu bile olabilir. Ama sürekli stres altında olan kişiler, hem iş verimlerini hem de bedensel sağlıklarını kaybetme riskiyle karşı karşıya kalır.

Stres tepkisi, aslında tehlikeli durumlarda kendimizi en iyi şekilde korumamızı sağlayabilmek için vücudumuzda oluşan bazı değişiklikleri içerir. Hepimiz biliriz, aniden hızla bize yaklaşan bir araba, peşimizden koşan bir köpek gibi açık bir tehlike karşısında kaldığımızda, kalbimiz hızla çarpmaya başlar, nefesimiz hızlanır, ağzımız kurur, ellerimiz titrer. Bu sırada vücudumuzun daha iyi savaşmasını sağlayacak noradrenalin, kortizon gibi hormonlar devreye girer. O anda karmaşık kararlar vermemiz gerekmediğinden sadece tehditten kaçmamızı ya da onunla savaşmamızı sağlayacak şekilde anlık dikkatimiz keskinleşir. Ne yazık ki iş yeri stresinde olduğu gibi kişiyi aylar-yıllar boyunca zorlayan durumlarda bu hormonlar sağlığımızı tehlikeye atmaya başlar.

Stresle ilgili hastalığı olan 5 kat sık doktora gidiyor


Yöneticinin aşırı talepleri, haksız rekabet, işini kaybetme kaygısı veya olumsuz koşullardan ötürü işyerini açık tutamama korkusu gibi nedenlerle sürekli kendini tehlikede hiseden bir kişide sürekli zorlanmanın olumsuz sonuçları kendini gösterir. Motivasyon kaybolur, kişi sadece o anki sıkıntılı duruma odaklanır ve uzun vadeli planlar yapma, olaylara daha geniş bir perspektiften bakma yeteneğini kaybeder. Bağışıklık sistemi zayıflar, iş devamsızlığı ve sağlık sorunları artar. Stresle ilgili hastalıkları olan kişilerin 5 kat daha sık doktora gittikleri saptanmıştır.

ABD’de (ekonomik kriz öncesi) yapılan bir çalışmada çalışanların yüzde 46’sının tükenmişlik noktasında stres altında olduğu saptanmıştır. Stres, endişe düzeylerinin yükselmesi, uykusuzluk, sinirlilik, alkol ve sigara kullanımında artma, kilo alımı, depresyon gibi birçok soruna yol açar. Motive olamayan, dikkatini toplayamayan, öfkesine hakim olamayan kişiler daha az verimlidir. Çalışma arkadaşları ve müşterileriyle daha çok sorun yaşarlar ve sonuçta iş başarısızlıklarını daha da artıracak bir kısır döngüye girerler.

Aşırı iş yükü felç riskini iki kat artırıyor

Yakın zamanda binlerce çalışanı 11 yıl boyunca izleyerek yapılan bir araştırmaya göre, iş yerinde kendisinden çok şey talep edilen ancak iş koşullarını kontrol etme imkanı bulamayan kişilerde inme (felç) riskinin 2 katına çıktığı saptandı. Bu konuda yapılmış 17 uzun süreli çalışmada, kronik stresin kalp damar hastalıklarına yakalanma riskini en az yüzde 50 oranında artırdığı bulundu. Stres hem sigara ve alkol kullanımı, şişmanlık gibi sorunları artırarak dolaylı yoldan damar sistemine zarar veriyor, hem de tek başına da risk yaratıyor.

Kişilik yapısı da stresi artırıyor

Stresin hiç olmadığı bir iş ortamı yaratmak oldukça güç, ama kişinin veya işyerinin bazı özellikleri stresin sağlığı tehlikeye atmasını kolaylaştırıyor. Zorlu dış koşullar karşısında endişe, depresyon ve öfke gibi tepkiler veren kişilerde kortizon düzeyleri daha fazla artıyor ve bedensel hastalıklar daha çok görülüyor. Kriz ortamında olduğu gibi, iş üretme baskısının çok olduğu, kişilerin çalışma koşulları üzerinde söz sahibi olamadığı durumlarda, işyerinde haksızlıklar yapıldığında ve iş için verilen emeğin karşılığı tam olarak alınamadığında stresin olumsuz etkileri daha yıkıcı olabiliyor.
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
İŞYERİ STRESİNİ MİNİMİZE EDEBİLİRSİNİZ

Patronunuzu yanlışlıkla camdan aşağıya itmek iyi bir çözüm gibi görünebilir. :) :) :) Ancak siz yine de önce bizim önerilerimize kulak verin.

İşinizin sizi tüketmediğine emin misiniz?

Yiyebildiğiniz kadar sevdiğiniz yiyecekleri yemeye özen gösterin...

Diyet kelimesini hayatınızdan çıkartın. Yapılan araştırmalar, kaloriyi hızla azaltmanın kortizol oranında aynı hızla bir artışa sebep olduğunu kanıtladı. O yüzden kendinizi kasıp, tüm günü salatalarla geçiştirmek için zorlamayın.

C Vitamini


Stres, vücudunuzdaki C vitamini depolarını kurutur. Journal of Strength and Conditioning adlı yayında yapılan bir araştırmaya göre, günde 1 gram C vitamini alan sporcuların kortizol seviyelerinde düşüş gözlendi. Ayrıca testosteron oranları artarak, vücudun kendini onarma hızı da artmış. Peki, C vitaminini nereden alabilirsiniz? Bizim favorimiz brokoli, nar, kivi ve mango.

B Vitamini


Alternative Medicine adlı makalede B5 vitaminin kortizol seviyesini düşerek stresi azatlığını ortaya koydu. B vitamini kaynakları ise, tam tahıllı gıdalar, brokoli, patates, domates ve ciğerdir. Ya da içinde magnezyum bulunan 500 mg’lık takviyelerden faydalanabilirisiniz. Magnezyumun ne işe yaradığını merak edenler için belirtelim; stresin kalbinize verdiği zararı en aza indirir.
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
STRESİ NANE VE LİMONLA YENİN

Hafızayı geliştirmek ve korumak için: Arı poleni, üzüm çekirdeği, A, E, C ve B vitamini, balık, yeşil çay ve baharatlardan biberiye, zencefil, dereotu, fesleğen, gingo biloba, ada çayı ve özellikle kakule beyni canlandırır.

Uyku bozukluğu için: Özellikle B vitamini, bol sebze ve meyve tüketilmeli. Yoğurt ve süt dışında hayvansal gıdalardan kaçınılmalı. Melisa ağırlıklı, içinde anason ve papatya bulunan çaylar uykusuzluğa iyi gelir.

Felce karşı etkili gıdalar: Yağ, şeker ve unlu gıdalardan kaçınmak, balık, tavuk, süt ve yoğurt tüketmek, bol sebze ve meyve yemek, alkolden ve fast food tarzı gıdalardan uzak durmak ve kilo almamak gerekir.

Strese iyi gelen gıdalar: Özellikle B vitamininden zengin gıdalar tüketilmelidir. Badem, tahıl ürünleri, makarna, irmik, zeytinyağlı yemekler, taze süt ürünleri, meyve suları ve balık strese iyi gelir. Fesleğen, limon, nane ve gül suyu da önerilir...

Bana göre çikolatanın her türlüsü ( sütlü, sade, fındıklı, fıstıklı, bademli ve özellikle bitter çikolata stresi yenmeye birebir :) :) :) hatta siz yerken, sizi gören müdürünüze de tavsiye edebilirsiniz hem de tam çıldırma anındayken yakalarsanız emin olun ki çatık kaşlarının yerine o sevimsiz yüzünde, garip bir gülümseme belirecek ve o an için siz kendinizi içtenlikle kutlayacaksınız bu müthiş mutluluk için :)
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
STRESİN ÇOĞU ZARAR... AZI MOTİVE EDİCİ...!

Stratejik Yönetim Danışmanı Prof. Dr. İsmail Üstel, “kişiyi pes etmekten uzak tutan içsel bir güç, başarı kararlığı” olarak tanımladığı motivasyonda, stresin derecesinin belirleyici faktör olduğunu belirtti.

Prof. Dr. İsmail Üstel, ruhsal ve fiziksel hayatı olumsuz yönde etkilemeyecek düzeydeki, heyecan ve stresin kişinin profesyonel hayattaki motivasyonunu artırdığını belirterek, “Stres dozuna göre motivasyonu olumlu ya da olumsuz yönde etkiler.

Kaldırılabilir düzeydeki stres motivasyona katkıda bulunur. Aşırı zorlanma biçimindeki stres düzeyi ise motivasyonu düşürür” dedi. Üstel, stresin yanı sıra performansın değerlendirmesi, kariyer planlamasına gidilmesi ve başarılı çalışmaların ödüllendirilmesinin de motivasyon üzerinde olumlu etkileri olduğunu ifade etti.

ÖDÜLLENDİRMENİN ETKİSİ

Prof. Dr. Üstel, insanların motivasyon konusundaki yaşam felsefeleri, beklentileri ve önceliklerinin çok farklı olduğunu vurgulayarak, “Bu nedenle motivasyon çabaları kişiye özel olarak değişebilir. Ancak genel anlamda motivasyon tetikleyicileri iki ana grupta toplanır. Birincisi parasal unsurlar, ikincisi ise moral faktörleridir” dedi.

Üstel, parasal unsurların motivasyon üzerinde etkisinin kısa süreli olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti: “Parasal tetikleyiciler sürekli motivasyon sağlamada yetersiz kalmasına rağmen, ikinci gruptaki moral faktörlerinin etkisi daha büyüktür. Motivasyon etkinliklerinde karşıdakine tek ve özel olduğu bilinci, onun farkında olduğunuz ve ona karşı duyarlı olduğunuz duygusu verilmelidir. Bu tür moral unsurların yarattığı motivasyon daha uzun süreli ve etkili olur.”
 
Tekerlekli Sandalye
Üst