Sessiz Film

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,484
Tepkime Puanı
189
Puanları
63
Yaş
50
Annemin karnındayım. Ona içerden tekmeler atıyorum. Bu tekmeler küçük ve kısa süreli sancılara sebep oluyor. Annem çok korkuyor. İçinde olan biri olarak bunu çok iyi hissedebiliyorum. Sadece yaramazlık olsun diye yapmıyorum bütün bunları. Onu korkuttuğumda benimle daha çok konuşuyor çünkü. Onun bana seslenmesi hoşuma gidiyor. Beni sakinleştirmek için şarkılar, ninniler söylüyor, taklitler yapıyor, masallar anlatıyor. Bu durum ona göbeğimden bağlı olmamdan daha güçlü bir bağ oluşturuyor aramızda. Bu yüzden onu çok seviyorum. Fakat arada yaramazlık yapmayı da ihmal etmiyorum. İçerden anneme bir tekme atıyorum:
“Hey! Ben buradayım. Benimle ilgilen biraz.”
Fakat annem beni duymuyor, dışarı çıkmaya hazırlanıyor. Haftalık doktor kontrolüne gidiyoruz yine sanırım. Anneme bir tekme daha atıyorum:
“Ben iyiyim. Her şey yolunda. Doktora gitmemize gerek yok.”
Ama beni yine duymuyor. Birazdan babam da geliyor. Hep birlikte doktora gitmek üzere yola çıkıyoruz. Aslında bir arada olmamız hoşuma gidiyor. Babamı ve annemi daha görmeden çok seviyorum. Fakat o doktor teyzeyi hiç sevmiyorum. Sırf ona gıcıklık olsun diye her kontrol sırasında arkamı dönüyorum. Hala cinsiyetimi öğrenemedi bu yüzden. Bana sinir oluyor olmalı. Ne yapayım, onunla uğraşmak hoşuma gidiyor.
İşte yine içimi karartan bekleme salonuna geldik. Burayı hiç görmedim ama kokusundan anlayabiliyorum nasıl bir yer olduğunu. Zaten içerden doktor teyzenin kahkahaları yükseliyor her seferinde. Belki de bu yüzden sevmiyorum onu. Umarım ilerde ben de böyle itici bir şekilde gülen birisi olmam. Bugün sıra bize çabuk geliyor nedense. Annem yine uzanıyor sırtüstü. En rahat ettiğim pozisyon bu aslında annemin karnında. Hep böyle kalsa ne güzel olur. Evet! Doktor teyzenin işkencesi başlıyor yeniden:
“İnşallah! Bugün utangaç bebeğimizin cinsiyetini öğreneceğiz.”
Gülüyorum:
“Daha çok beklersin sen.”
Utandığımdan değil, sana gıcık olduğum için göstermiyorum bir kere. Fakat bir an düşünüyorum. Annem ve babam büyük bir heyecanla bu anı bekliyor uzun zamandır. Her muayene dönüşü arabada babamın üzgün ses tonunu anımsıyorum. O kadar büyük bir merakla bekliyorlar ki… Onlara olan sevgim, doktor teyzeye olan gıcıklığıma baskın çıkıyor. Bu kez arkamı dönmüyorum. Öğrensinler bakalım cinsiyetimi. Doktor teyze: “Gördüm! Gördüm!” diye heyecanla bağırmaya başlıyor. Onun kadar heyecanlı olan bir diğer kişi de babam tabii ki. Odanın içinde sevinçten bağırmaya başlıyor. Annem ise heyecanını ve mutluluğunu onlara göre daha mütevazı bir şekilde yaşıyor.
O gece eve gelen tebrik telefonları yüzünden uyuyamıyorum. Herkes özellikle babamı arayıp, tebrik ediyor. Babam da gururlu bir ses tonuyla her telefona: “Erkek adamın erkek oğlu olur elbette” diye cevap veriyor.
Ertesi gün eve bir telefon daha geliyor. Babam yine bir tebrik telefonu sanarak açıyor. Bir süre sessiz bir şekilde karşı tarafı dinliyor. Sonra annemin de, benim de alışık olmadığımız bir durgunlukla telefonu kapatıyor. Annem kimin aradığını soruyor. Babam bir süre hiçbir şey söylemiyor. Annem ısrarla sormaya devam ediyor. Babam, doktor teyzenin aradığını, yaptıkları birkaç testin sonuçlarının çıktığını ve bugün muayenehaneye uğramaları gerektiğini söylüyor. Annem tedirgin olmuş bir şekilde:
“Kötü bir şey yokmuş değil mi?”
Babamın ses tonunda da aynı korku var. Hissediyorum. Ama yine de anneme cesaret vermeye çalışıyor: DEVAMI İÇİN TIKLAYIN
 
Tekerlekli Sandalye
Üst