Donmalarda ilkyardım nasıl yapılır
Soğukta donmamak için neler yapmalı?
ÜLKEMİZ soğuk bir kış yaşıyor. Meteoroloji uzmanları, yeni gelen Sibirya soğukları ile havanın daha da soğuyacağını duyuruyor.
Haber bültenleri donarak ölenlerden bahsediyor. Belki çoğumuz ‘‘vah vah’’ deyip geçiyoruz, ama bilmemiz gerekir ki donma tehlikesi sadece sokakta kalanlar için geçerli değildir. Kapalı ortamda yaşayan yaşlılar ve küçük çocuklar için de bu tehlike söz konusu. Donmak için, suda olduğu gibi, sıfırın altında bir ısı gerekli değil. Bir insanın vücut iç ısısı 35 derecenin altına düştüğü zaman bu kişi donarak ölebilir.
KAPALI ODADA BİLE DONABİLİR
Tıp dilinde hipotermi olarak adlandırılan bu durum, vücudun ürettiği enerjiden daha fazlasını kaybetmesi sonucunda oluşur. Küçük çocuklar ve yaşlılar bu açıdan daha fazla risk altında. Ayrıca zayıflar, yetersiz gıda ve sıvı alanlar, dolaşım sorunu olanlar da bu açıdan tehlike taşıyor. Özellikle yalnız yaşayan yaşlılara bu günlerde çok dikkat etmek gerekiyor. Odun, kömür, doğalgaz gibi ısınma kaynaklarının fiyatlarının bu denli artmasının yanı sıra, ülkemizin peş peşe yaşadığı sel ve kar felaketleri nedeniyle gıda maddelerinin de fiyatları çok yükseldi. Yaşlılarda iştahsızlık ve dolaşım sorunları da olabileceği için az yiyen ve yeterli ısınmayan bir kişi, kapalı ortamlarda bile kolayca donarak ölebilir. Sağlıklı ve normal koşullardaki kişiyi rahatsız bile etmeyen ısılar, bu durumdaki kişiler için tehlikeli olabilir. Böyle günlerde özellikle yalnız yaşayan yaşlıları, eş, dost, akraba ve komşuların mümkünse misafir etmeleri ya da günde birkaç kez ziyaret ederek ısınma ve beslenmesine özen göstermeleri yararlı olacaktır.
RÜZGÁR, DONMAYI KOLAYLAŞTIRIYOR
Açıkta olanlar için en büyük tehlike, ıslaklık ve rüzgár... Meteoroloji bültenlerini izliyorsanız, ‘hissedilen ısı’ diye bir kavramdan bahsedildiğini duyuyorsunuz. Eğer rüzgár ve nem çoksa, vücudun kaybettiği ısı çok daha fazla olacağı için hissedilen ısı çok daha düşük olacaktır. Eğer soğukta, açıkta kaldıysanız, giysilerinizin ıslanmamasına ve rüzgárda kalmamaya çaba gösterin.
ŞAPKASIZ ÇIKMAYIN
Kafa derisi, deri altında yağ dokusu olmadığı ve atardamarlar yüzeye çok yakın olduğu için çok ısı kaybettirir. Soğuk günlerde başı ve kulakları örtecek bere ya da şapkayı ihmal etmemek gerekir.
‘ÖLMÜŞ’ DEYİP BIRAKMAYIN
Hemen belirteyim ki, insan donarken solunumu ve kalp atışları giderek yavaşlar. Bu nedenle henüz ölmemiş kişi de yanlışlıkla ölmüş gibi değerlendirilebilir. Üstelik çok düşük ısılarda kalbi durduktan çok uzun süreler sonra da hayata döndürülen kişiler olabilmektedir. Bu nedenle hemen ‘ölmüş’ diyerek bırakmamak gerekiyor.Hipotermi sadece kış sorunu da değildir. Özellikle suda kalanlarda her mevsim görülebilir. Örneğin yazın 21 derecelik bir denizde ya da havuzda 2 saat gibi süreyle suda kalmak komaya girmek için yeterlidir. Su ısısının daha düşük olduğu ya da rüzgar estiği ortamlarda bu süre çok daha kısadır. Özellikle çocuklar açısından çok dikkatli olmak gerekebilir.
Kış aylarında dışarıda olacakların meteoroloji raporlarına dikkat etmeleri yararlıdır. Ancak ani hava değişimlerinin bazen meteoroloji uzmanları tarafından önceden bilinemeyebileceğini de hatırdan çıkartmayıp temkinli olmakta yarar var.
Uygun giysiler seçilmelidir. Bir tane kalın palto yerine, soğan kabuğu gibi kat kat giyinmekte yarar var. İçe yünlü giysi dışa da yağış ve rüzgárı içe geçirmeyen, naylon gibi bir giysi uygun olmaktadır. Önceki günlerde de belirttiğim gibi ıslaklık ve rüzgar soğuğun etkisini arttırıcı yönde etki ederler. Giysilerinizin ıslanmaması için çaba gösterin. Aynı şekilde aşırı efor harcayarak terlememeye de özen gösterin. Terin ciltten buharlaşması vücudun ısı kaybını arttıracaktır. Ayrıca vücudu sıcak tutmak için gerekli olan enerjiyi de gereksiz eforlarla tüketmemekte yarar var.
Şapka ya da bere giymek çok önemlidir. Vücut ısısının yüzde 30 ile yüzde 50 civarındaki bir kısmı kafa derisinden kaybedilir.
Üşüdüğünüzü hissediyorsanız ve de şiddetli rüzgar varsa, kuytu bir yer aramakta ya da rüzgarı kesecek bir engel yaratmakta yarar var. Tabii ki ateş yakma olanağı varsa bunu ihmal etmemek gerekir. Bol sıvı ve bol gıda almak gerekir. Eğer şüpheli hava koşullarında yola çıkacaksanız, yanınıza bol enerji veren tatlılı yiyeceklerden ve pekmez, meyve suyu ya da su gibi içeceklerden bol miktarda almakta yarar var. Çay, kahve, kolalı içecekler gibi kafeinli içeceklerle, alkolden kesinlikle kaçınmak gerekir. Bunlar, vücuttan ısı kaybını arttırırlar. Özellikle alkol, başlangıçta sıcaklık hissi yaratırsa da, ciltteki damarları genişletip ısı kaybını yüksek boyutlara ulaştırarak donmayı kolaylaştırıcı etki yaratır. Unutmayın, her zaman için korunmak, iyileşme çareleri aramaktan çok daha kolay ve doğrudur.
Soğuk ısırması nedir?
Yanıt: Burun, el ve ayak gibi organların aşırı soğuğa maruz kalması durumunda cilt ve yüzeysel dokular donar. Soğuğun ciltteki ilk etkisi kızarıklık ve karıncalanma şeklinde ortaya çıkar. Doku daha da soğursa, cilt giderek solgunlaşır ve uyuşma hissi ortaya çıkar. Orta dereceli soğuk ısırması durumunda, bölge ısınmaya başladıkça kaşıntı ve şişme görülür. Bazı hallerde deri su toplar. Ciddi soğuk ısırması vakalarında dokular ölür ve vakit geçirmeden cerrahi müdahale ile bunların çıkartılması gerekir.
Soğuk ısırmasından korunmanın en kolay yolu soğuktan, rüzgardan veya sıkı giysilerden uzak durmaktır. Bu gibi durumlarda ilk yardım olarak öncelikle hastalıklı bölge ılık suyla ıslatılır ve çok hafif bir şekilde ovuşturulur. Cilt kesinlikle bastırarak ovulmamalıdır, çünkü bu durumda doku daha fazla hasar görür.
Soğukta donmak
Geçtiğimiz haftalar içinde İstanbul’da havanın sıfır dereceye yaklaştığı ve biraz kar serpiştirdiği günler oldu. Bu günler içinde birkaç kişinin soğuktan donarak öldüğünün haberleri gazetelerde yer almıştı. Bu haberleri okuyan birkaç dostumun, ‘Doğu Anadolu bölgesinde sıfırın 20-30 derece altında, insanlar birşey olmazken, nasıl oluyor da, İstanbul’da sıfır derece civarında insanlar donarak ölüyor’ şeklinde sorularıyla karşılaştım.
Donmak, tıp dilinde hipotermi olarak adlandırılan, vücut iç ısısının 35 derecenin altına düşmesinin ardından gelen bir tablodur. Ortaya çıkmasında başlıca iki durum söz konusudur. Birincisinde, çok soğuk havalarda, birden fırtınaya yakalanmak, suya düşmek ya da uygun olmayan giysilerle çok soğuğa maruz kalmak gibi durumlar vardır. Okuduğumuz haberlerdeki olaylar bundan farklı. Havanın aşırı soğuk olması gerekmiyor. Yaşlılar ya da çok küçük çocuklar, kronik bünyeyi yıpratıcı hastalığı bulunanlar, zeka özürlüler, alkol ya da uyuşturucu bağımlılığı olanlar, kapalı ortamlarda bile bulunsa, bu mekanlar yeterli derecede ısıtılmıyorsa, bir süre sonra vücut ısıları düşmeye başlar. Donarak ölme bazen günleri hatta haftaları bulabilir.
Risk faktörleri
Soğuk, aşağıdaki durumlarla bir araya geldiği zaman, hipoterminin ortaya çıkışı kolaylaşıyor. Bu yönde etki gösteren risk faktörleri arasında, alkol ve uyşturucu madde kullanımı, psikiyatrik hastalıkların tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar, tiroid bezinin az çalışması hali (hipotiroidi), beslenme bozukluğu, sıvı kaybı, su ve metal gibi ısı iletimi fazla olan maddelerle uzun süre temasta kalmak, vücudu zayıf düşüren kronik hastalıklardan birinin bulunması.
Belirtiler
Soğuk suya düşmek ya da fırtınada açıkta kalmak gibi haller olmadıkça, hipotermi yavaş geliştiği için belirtilerin kolayca farkına varılamayabilir. Vücut iç ısısı düştükçe belirtiler artar. Öncelikle aşırı titreme vardır. Daha sonra tam tersine, vücut soğuk olmasına rağmen titreme kaybolur. Kollarda ve bacaklarda uyuşukluk ve hareket zorluğu olur. Düşünmede, hatırlamada, uygun karar vermede zorluk ve dalgınlık oluşur. Bunun sonucu olarak yardıma ihtiyacı olduğunu kabul edemez. Konuşma ağırlaşmış, nefes ve nabız zayıflamış, tansiyon düşmüştür. Giderek dalgınlık ve uyku hali derinleşir, şuur kaybolur ve ardından ölüm gelebilir.
Soğukta donanlara ne yapılabilir?
Tedavinin temelinde, donma derecesine göre farklılıklar gösterebilen ısıtma metotları yatar. Eğer tıbbi yardım imkanı yoksa ilk olarak şahsı kuru ve kuytu bir yere almak gerekir. Eğer kapalı ve ısıtılmış bir ortam varsa buraya taşımak daha doğru olacaktır. Üzerindeki giysiler ıslaksa bunları çıkartmak ve kuru bir battaniyeye ya da uyku tulumuna sarmak gerekir. Eğer yardım edebilecek başka bir şahıs varsa battaniyeye ya da uyku tulumuna birlikte girmeleri daha uygundur. Böylece onun vücut ısısından yararlanılmış olacaktır. Hastayı taşırken nazik davranmak ve cildini ovuşturmaktan kaçınmak gerekir. Aksi halde beslenmesi bozulmuş cilt kolayca hasar görecektir.
Vücut iç ısısının 35 ile 33 derece arasında olması hallerinde, battaniye, kaynar olmayan sıcak su torbaları ya da şişeleri, elektrikli battaniye, radyant etkili elektrikli ya da tüpgazlı sobalarla ısıtarak çözüm bulmak mümkün olabilir. Mümkün olan en kısa zamanda acil tıbbi yardım sağlamayı ihmal etmemek gerekir.
Vücut iç ısısının 32 derecenin altına inmesi hallerinde vücudu içten ısıtmak gerekir. Bunun için damardan, ısıtılmış serum, solunum yoluyla da ısıtılmış oksijen verilmesi yararlı olmaktadır. Bazı hallerde midenin sıcak suyla yıkanması, ayrıca sonda yoluyla mesaneye sıcak su verilmesi gerekebilir. Kalp cerrahisi imkanı olan hastanelerde, kalp-akciğer makinelerde kanı alarak istenilen dereceye kadar ısıtmak ve yeniden dolaşıma vermek mümkün olabilmektedir. Böylece vücut ısısı istenilen dereceye kadar yükseltilebilir. Yukarıda anlattıklarım hafif ve orta dereceli vakalar içindir. Bilinçli bir yardımla bu şahısların hemen hepsi kalıcı bir hasar olmadan iyileştirilebilir.
Ağır dereceli hipotermi olayları, genellikle çok uzun süre ve aşırı soğuğa maruz kalmakla olabileceği gibi, cuma günkü yazımda da belirttiğim gibi yaşlılar, küçük çocuklar, kronik yıpratıcı hastalığı olanlar, kalp ve solunum yetersizliği sorunu bulunanlarda görülebilir. Bu şahısların durumu tehlikelidir. Isıtma ile ilgili ilk yardım önlemlerinden sonra mümkün olan en kısa zamanda bir hastaneye ulaştırılması çok önemlidir.
Hayatta kalmanın yolları
Dağda, karlı bir havada kaybolan bir insanın, öncelikle vücudunun ısı kaybını önleyecek yöntemleri bilmesi gerekli.
Dağcı Haldun Aydıngün, kışın dağda kaybolanların genellikle hipotermiadan öldüklerini söyledi. Aydıngün, bu durumu şöyle açıkladı: "Hipotermia, yani donma, vücut, iç bölgeyi ısıtamaz olduğunda meydana gelir. Bu sıcaklık normalde 36.5 derece olması gerekirken, 35 dereceye düştüğünde tüm yaşam fonksiyonları durur."
Donmayı önlemenin tek yolunun vücudun ısı kaybını önlemek olduğunu belirten Aydıngün, "Bilinenin aksine pamuklu giysiler, eski usul fanila ve donlar giyilmeli. Sporcuların kullandıkları termal çamaşırlar da kullanılabilir. Giysiler biraz bol olmalıdır. En çok ısı kaybedilen eller ve baş korunmalıdır." şeklinde konuştu.
Yerinde kal, yürüme
Kaybolma anında yürümek yerine olay yerinde kalmanın daha faydalı olduğunu vurgulayan Aydıngün, araçla kaybolunduğunda ise araçtan inilmemesi ve kaloriferin çalıştırılmaması gerektiğini kaydetti. Aydıngün, "Mecbur kalırsanız zehirlenmemek için camın en az üçte birini açık tutun." diye ekledi.
Aydıngün, araçlarda battaniye, uyku tulumu, kuru yiyecekler, gazoz veya kolalı içecekler, çakı ve çakmak gibi temel malzemelerin bulundurulmasını isterken şu uyarıyı yaptı: "Kaybolursanız, arama ekiplerinin sizi bulabilmeleri için doğada ender olan bez parçalarını gittiğiniz yöne doğru bırakın. Kardan yapılan kulübeler insanı üşütmez. "
Burun ucu donması
Güneşli ve soğuk havalarda daha fazla üşürüm. Hani “görüntü var, ses yok” misali bir durum işte... Tarafsız bölgeden dışarı bakınca gökyüzünde parlayan güneşi bütün heybetiyle görüp sevinirsiniz. Sonra yanılıp burnunuzu dışarıya uzattığınızda donma tehlikesiyle karşılaşırsınız.
Donma, felç getirebilir
Deriye renk veren pigmentlerin, esmer ve siyah tenlileri, soğuğa karşı hassas hale getirdiğini, ırklar arasında da soğuktan en fazla zencilerin etkilendiğini belirten Atatürk Üniversitesi Araştırma Hastanesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Şevki Özdemir, "Soğuk, cilde çok zarar veriyor. Donmalar, inmeler, kurdeşen, siyon ayağı, liveteteduhs, permon gibi hastalıklar soğukla ilgilidir. Kış aylarında, tüm ülke genelinde olduğu gibi, ağırlıklı olarak Doğu Anadolu'da donmalar ile çok sık karşılaşıyoruz. 1. ve 2. derece donmalarda doku kaybı olmamaktadır. Ancak 3. ve 4. derecedeki donmalarda sadece cilt değil, adale ve kemikler de zarar görür. Soğuktan, iyi giyinerek ve dışarıda fazla kalmayarak korunmak gerekir" dedi.