Selamın Aleykum Gazoz ağacı
söylediklerinin bir kısmına katılıyorum ama bence devlet bu medikal malzemeleri kesinlikle karşılamak zorunda değil ! Buna da Şükür demek lağzımdır. Benimde şu hikaye aklıma geldi bi 5 dakikanızı ayırıp okursanız sevinirim okuyanların ne kadar hoşlarına gittiklerini beğenerek belirtirse sevinirim
(yanlış anlamayın beğeni kasmaya falan çalışmıyorum sadece hikayeyi beğenenleri merak ettiğimden
)
ŞÜKRÜN KERAMETİ
Hz. Musa (a.s.) Tur-i Sina’ya gidiyordu. Bir âbid karşısına çıktı, ellerini öptü ve adeta yalvararak Hz. Musa’ya,
- “Ya Musa! Herhalde Tur-i Sina’ya Rabbine münacata gidiyorsun. Ne olur Rabbime benim halimi arz et.” Hz. Musa:
- “Nedir o?” diye sorar. Âbid de,
- “Ya Musa! Malım çok, tasarrufunda kusur işleyeceğim de, helak olacağım diye çok korkuyorum. Rabbim benden bu malın bir kısmını alsın. Ricam budur” der. Musa (a.s.) yoluna devam eder, bu defa da çölde çıplak olduğu için yarı beline kadar kuma gömülmüş ve o halde ibadet eden bir başka âbide rastlar. O da Hz. Musa’ya,
- “Ya Musa! Ne olur Rabbime söyle de bana biraz yiyecek, içecek, biraz da giysi ihsan etsin” diye yalvarır.
Hz. Musa (a.s.) Tur-i Sina’ya gider, Rabbine olan münacatını yapar, dönerken o bi şey demeden Hz. Allah buyurur ki:
“Ya Musa! Malının çokluğundan şikayetçi olan ve biraz azaltılmasını benden isteyen kuluma söyle; malının azalmasını istiyorsa, o da şükrünü biraz azaltsın. Diğer çıplak olan, biraz yiyecek içecek isteyen kuluma da söyle; şükrünü çoğaltsın.”
Hz. Musa döner, evvela malının çokluğundan ve şükrünü eda edemeyeceğinden endişe eden zengine uğrar. Zengin ona sorar:
- “Ya Musa Rabbim ne buyurdu?” Hz. Musa,
- “Sen şükrünü çok yapıyormuşsun, onu biraz azaltsın, buyurdu.” O zengin,
- “Rabbimin bana olan bunca nimetine mukabil, ona nasıl şükretmem?” dedi. Ve şükre devam etti; rızkı da arttıkça arttı. Hz. Musa diğer kulun yanına gelince,
- “Rabbim bana ne verdi ki, şükrünü arttırsın, diyor” dedi, o anda hemen bir kasırga çıktı, üzerine örtmüş olduğu kumları da alıp götürdü ve onu çırılçıplak, perişan bir vaziyette bıraktı. (14)
Dikkat: Şükür, nimet mukabili olduğuna göre insanın yaşaması için aldığı her nefeste de, bir alabilme bir de verebilme olmak üzere iki nimet var demektir.
Bir insan da günde ortalama 24 bin defa nefes alıp verdiğine göre, şu halde insan ne kadar çırpınsa bile, değil Allah’ın bütün nimetlerine, yaşaması için şart olan nefes nimetine bile hakkıyla teşekkür etmiş olamaz. Nitekim Kanuni Sultan Süleyman Han Muhibbî mahlasıyla yazdığı şiirlerinden birinde şöyle demiştir:
Halk içinde mu’teber bir nesne yok devlet gibi,
Olmaya devlet, cihanda bir nefes sıhhat gibi,
Saltanat dedikleri ancak bir cihan kavgasıdır.
Olmaya bahtu seadet dünyada vahdet gibi,
Zaman zaman nankörlük edip, elimizdekini azımsıyor olsak da, nimet deryasında yüzdüğümüzü kimse inkâr edemez. Hz. MUHAMMED (SAV)
En basitinden bir ihtiyacımızı gideren kişiye minnetimizi defalarca dile getirirken, sayısız ihtiyacımızı karşılayan Rabbimize şükrü hakkıyla yerine getirebiliyor muyuz?
Mesela göz ameliyatımızı başarıyla gerçekleştiren doktora bu çabasından dolayı defalarca teşekkür ediyoruz. Aynı teşekkürü o gözü yoktan var eden Rabbimize karşı da yapmamız gerekmiyor mu? Hz. MUHAMMED (SAV)