Tansiyon hastalarının yeni umudu

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Böbrek sinirlerinin yakılması esasına dayanan RSD yöntemi, çok sayıda ilaç kullanmak zorunda kalan hipertansiyon hastalarının umudu oldu. İlaçlara rağmen düşmeyen inatçı tansiyonu frenleyen yöntem sayesinde, ilaçları yarı yarıya azaltmak veya tamamen kesmek mümkün.

Renal Sempatik Denervasyon (RSD) yöntemi, ilaçlarla kontrol altına alınamayan inatçı yüksek tansiyon tedavisinde yüz güldürücü sonuçlar veriyor.

Dünyada üç yıllık geçmişe sahip olan yöntem Türkiye’de yeni uygulama alanı buldu ve şu ana kadar 5 hastanın tedavisinde kullanıldı. Yöntemi hastasına uygulayan Kardiyologlardan Prof. Dr. Sinan Dağdelen, “Hastam günde 6 doz ilaç alıyordu ve sürekli tansiyon baskısına sahipti. Ancak bu yöntemi uyguladıktan sonra hastaya sadece yarım dozluk ilaç yeterli oldu. Yani önceden günde 6 ilaç içen hastanın 5 ilacını tamamen kestik. Hasta, 10 miligramlık tek bir ilacın ise sadece yarısını içiyor” dedi.

Böbrek damarlarının etrafında bulunan sempatik sinirler tansiyon yükselmesine neden oluyor. İlaçsız tedavi olarak da bilinen Renal Sempatik Denervasyon yönteminde bu sinirler yakılıyor. Yakılan sinirler fonksiyon dışı bırakıldığı için tansiyon yükselmesine de neden olamıyor.

LOKAL ANESTEZİYLE KASIKTAN GİRİLEREK YAPILIYOR

İşlemin 40 dakikada tamamlandığını söyleyen Prof. Dağdelen yöntemi, “Kasık damarından bir tel ile girilerek, her iki böbrek damarı radyofrekans dalgaları ile ısıtılıyor ve bu şekilde damarın etrafında tansiyona neden olan sinirler fonksiyon dışı bırakılmış oluyor. Bu işlem sırasında sadece lokal anestezi kullanılıyor. Herhangi bir kesme veya ameliyat yapılmıyor” sözleriyle anlattı.

KİMYASAL YÜKÜ HAFİFLETİYOR

Prof. Dağdelen’e göre yöntem, klasik hipertansiyon tedavilerinden sonuç alamayan hastaların imdadına yetişiyor. Çünkü yöntem, çoklu ilaçlara rağmen düşmeyen inatçı hipertansiyon tedavisinde önemli avantaj sağlıyor:

“Klasik hipertansiyon tedavisi sadece kimyasal ilaçlar almak ve diyet yapmak esasına dayanır. Bu ilaçların yan etkilerini ve diğer organlara olan hasarlarını ömür boyu sorgulamak gerekir. Bu tedaviyle sadece tansiyon sempatik sinirlerini ısıtma esas alınır ve vücuda herhangi kalıcı bir hasar verilmez. Bu tedavi sayesinde hastanın kullandığı ilaçları yaklaşık yüzde 50 azaltmak veya tamamen kesmek mümkün olabiliyor. Böylece vücut sürekli kimyasal ilaçlara maruz bırakılmaktan kurtuluyor. Bu nedenle hastanın kullandığı ilaçları azaltabilmek veya tamamen kesmek büyük bir avantajdır.”

HANGİ HASTALARA UYGULANABİLİR?

Yöntemin dünyada 2000’in üzerinde hastada kullanıldığını ve başarılı sonuçlar alındığını ifade eden Prof. Dağdelen, RSD'nin uygulanabileceği hasta profilini ise “Çok ilaç kullanmak zorunda kalan ve ilaçlara rağmen tansiyonu yüksek olan her hasta, bu tedaviye adaydır ve bu tedaviden fayda görecektir” diye özetledi.

3 YILLIK YARARI KANITLANMIŞ

“Yöntemin herhangi bir komplikasyonu ve tedaviden bir süre sonra hipertansiyonun tekrarlama riski var mı, uzun vadede etkinliği kanıtlanmış bir yöntem midir?” sorusuna Prof. Dağdelen’in yanıtı, “3 yıllık yararı kanıtlanmıştır. İşlem sırasında oluşabilecek önemli komplikasyonlar ise yüzde 1’den daha azdır” şeklinde oldu.

NTV
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Tansiyon hastalarına büyük umut

Dünyada iki yıldır deneme amaçlı kullanılan ve Türkiye'de uygulanan beşinci vaka olan Renal Denevrasyon uygulaması ile artık tansiyon ilaçları tarihe karışacak gibi görünüyor. Uzm.Dr. Birol Say, sebebi belirlenemeyen yüksek tansiyon şikayeti çeken bir hastasını, böbreklerindeki adrenalin salımı yapan kılcal damarları özel bir yöntemle yakarak, hastasının tansiyonunu 24 saatte 22/24'lerden ilaçsız olarak 12/8'e indirmeyi başardı.

Antalya Özel Yaşam Hastanesi'ne yüksek tansiyon şikayeti ile gelen 66 yaşındaki Durna Şahin, yıllardır yüksek tansiyon şikayeti çektiğini söyledi. Hasta ile ilgilenen Dr. Birol Say, tansiyonu normal düzeye indirebilmek için günde yedi ilaç içmesi gereken Durna Şahin'e Renal Denervasyon tedavisi uygulayarak sağlığına kavuşturdu. Tedavinin 24 saat sonrasında hastanın tansiyonunun 12/8 civarında stabil kaldığını söyleyen Dr.Birol Say, uygulama sayesinde hastasının artık tansiyon ilacı kullanmayacağını ya da

günde en fazla bir tane kullanabileceğini söyledi.

Sebebi belirlenemeyen yüksek tansiyon vakalarında uygulamanın dünyada iki yıldır yapıldığını belirten Uz.Dr. Birol Say, şöyle konuştu: "Yüksek tansiyon hastaları, duruma göre günde 3-4 ya da bu vakada olduğu gibi 7 tansiyon ilacı kullanmak durumunda kalıyordu. Ancak bu tedavi sayesinde ilaç kullanımı ya tamamen bitecek ya da günde 1'e inecek. Bir firmanın geliştirdiği Renal Aplikasyon cihazı ile hastanın böbreklerinden salgılanan aşırı miktarda adrenalin salgılayan kılcal damarlar yakılarak salınım

belirli bir düzeye çekiliyor. Bu sayede hastanın tansiyonu stabil seviyelere çekilebiliyor. Durna Şahin bize geldiğinde günde 7 ilaç kullanıyordu. Ancak operasyonun 24 saat sonrasında hastanın tansiyonu 22-24'lerden 12/8'e geriledi. Şu an stabil halde bulunuyor. Genelde bu tip vakalarda hastanın tansiyonunun düşmesi için 1 hafta zaman gerekirdi ancak Durna hanım 24 saatte istediğimiz duruma geldi."

TÜRKİYE'DE 23 MİLYON TANSİYON HASTASI VAR

Dr. Birol Say, tedavinin Türkiye'de çok yeni olduğunu Renal Denevrasyon uygulanan 5. hastanın Durna Şahin olduğunu belirterek, "Şu an uygulama ortalama 15 bin liraya maloluyor. Ancak, cihaz geliştirildikçe ve yaygınlaştıkça daha da ucuzlayacağını düşünüyorum. Yüksek tansiyon hastası bir kişinin günlük ortalama 5-7 ilaç aldığı düşünülürse, uzun vadede şu an bile avantajlı bir uygulama. Öte yandan vücuda ilaç alımı da yapılmamış oluyor" dedi.

Türkiye'de şu an 23 milyon ilaç kullanması gereken tansiyon hastası olduğunu bildiklerini anlatan Dr. Birol Say, sözlerine şöyle devam etti: "Benim tahminime göre bu uygulamanın yapılacağı 5 milyon hasta olduğunu düşünüyorum. Çünkü maliyeti yüksek olan bu operasyonun günde diğerlerine göre daha fazla ilaç alanlar için daha avantajlı olduğunu düşünüyorum"

TANSİYON İLAÇLARINI KULLANMIYORUM

Operasyonun ardından bugün taburcu olmayı bekleyen Durna Şahin ise kendini iyi hissettiğini ifade ederek "Tansiyon ilaçlarımı dünden beri kullanmıyorum. Ama bundan sonra ne olacağını da bilmiyorum. Umarım bu tedavi beni sağlığıma kavuşturmuştur" diye konuştu.

İhlas Haber Ajansı
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
İnatçı tansiyonda yeni yöntem: renal denervasyon

Yüksek tansiyonun tedavisinde uygulanan ve yeni bir yöntem olarak tanımlanan renal denervasyonla, yüzde 80-90 oranında başarı sağlanırken, tedavi sonrasında hastaların kullandığı ilaçlar azalıyor.İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve İstanbul Üniversitesi Hastaneleri Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Kamil Adalet, AA muhabirine yaptığı açıklamada, üç veya daha fazla sayıda tansiyon düşürücü (anti-hipertansif) ilaca rağmen hedef kan basıncı sağlanamaması durumunun ''dirençli hipertansiyon'' olarak tanımlandığını belirterek, dirençli hipertansiyona yol açan en önemli faktörün yaş olduğunu bildirdi.

Yaş ilerledikçe kan basıncı kontrolünün zorlaştığını kaydeden Adalet, dirençli hipertansiyona yol açan diğer faktörlerin, fazla tuz alımı, aşırı kilo, sigara, yoğun alkol tüketimi, şeker hastalığı, kronik böbrek yetersizliği ve kalp duvarının kalınlaşması gibi etkenler olduğuna dikkati çekti.

Adalet, kişinin diğer rahatsızlıkları nedeniyle aldığı ilaçların da, kan basıncının yükselmesine neden olabileceğini kaydetti. Bu nedenle yüksek tansiyonlu hastaların kullandığı tüm ilaçları hangi branştan doktora giderse gitsin bildirmesi gerektiğini dile getiren Adalet, ''Tansiyonun dirençli olması iki grup soruna neden olmaktadır. Bunlardan biri, daha fazla sayıda ve yüksek dozda ilaç kullanılması gereği nedeniyle ilaçlara bağlı yan etki ihtimalini arttırması, diğeri ise yüksek tansiyonun yol açtığı komplikasyonların (felç, kalp yetersizliği, kalp krizi, böbrek yetersizliği, körlük) gelişme olasılığının daha da yüksek olması'' dedi.

Kilo verilmesi, tuz kısıtlanması, sigaranın kesilmesi, alkol tüketiminin azaltılması, düzenli egzersiz ve kan şekerinin düzenlenmesinin yüksek tansiyon direncini kırmak için yapılması gereken önemli şeyler olduğunu vurgulayan Adalet, ''Sadece kilo verilmesiyle kullanılan ilaç sayısı azalabilir. Bu tedbirler yetersiz kalırsa, zorunlu olarak ilaç sayısı ve dozu arttırılmaktadır. Bir ilacın yetersiz olması o ilacın 'iyi olmadığı ve etkisiz olduğu' anlamına gelmez'' diye konuştu.

-Hastalar 1-2 gün sonra evinde-

Adalet, beyinden böbreğe giden sinirlerin, yüksek tansiyonun ortaya çıkmasında ve devam etmesinde büyük rolü olduğuna dikkati çekerek, beyinden gelen uyarılarla böbrekten su ve tuz tutulumunu artırdığı için tansiyonun yükselmesine yol açtığını, bu sinirlerin aynı şekilde renin hormonunun salgılanmasını artırdığını, bu hormonun fazla salgılanmasının da tansiyonu yükselttiğini ifade etti.

Bu sinirlerin devre dışı bırakılmasıyla tansiyonun düşmesinin sağlanabildiğini belirten Adalet, ''Bu amaçla sedasyon (hasta bayıltılmadan çeşitli ilaçlarla rahatlatılması) yapılarak, kasıktan özel bir kateter ile girilmekte ve her iki böbrek damarının etrafı özel bir cihazın ürettiği radyofrekans akımıyla ısıtılmaktadır. 'Renal denervasyon' adı verilen işlemin süresi yaklaşık 1 saattir. İşlem sonrası 1-2 gün içerisinde hasta evine dönmektedir. Bu tedavi sonrasında hastaların kullandığı ilaçlar azalmaktadır'' diye konuştu.

Bu metodun etkinliği ve güvenilirliğinin 5 yıllık uzun süreli takipleri içeren çalışmalarla gösterildiğini belirten Adalet, ''Bu yöntem ile yüzde 80-90 oranında başarı sağlanırken, tedavi sonrasında hastaların kullandığı ilaçlar azalmaktadır'' dedi.

Ancak her türlü girişimsel işlemin riski olabileceği mutlaka göz önüne alınması gerektiğini söyleyen Adalet, işlem esnasında bacak, aort veya böbrek damarlarının zedelenebileceğini, kullanılan ilaçlara alerji olabileceğini aktardı.

Adalet, şunları kaydetti:

''Renal denervasyon çok uzun süreli sonuçları bilinen bir metot değildir. Nitekim 50 hastayı içeren bir çalışmada yüzde 3-4 oranında damar komplikasyonu olduğu dikkati çekmektedir. Renal denervasyonun sadece idiyopatikte (dirençli hipertansiyon) kullanılması gerekiyor.

Dirençli hipertansiyon demek için anti-hipertansif ilaçların düzenli kullanıldığından emin olunmalı ve direnci kırmak için yukarda belirtilen tedbirler yeterli süre uygulanmalıdır. Yüksek tansiyona yol açan sekonder bir hastalık (böbrek hastalığı, metabolik ve endokrin hastalıklar, böbrek damar hastalığı) söz konusu ise renal denervasyon metodu kullanılmamalıdır. Ayrıca bu metod, tip 1 diyabet, böbrek damarı anormallikleri ve gebelikte de uygulanmamalıdır. Bu metotla ilgili klinik çalışmalar devam etmektedir. Bu çalışmalar olumlu sonuç verirse kullanım alanı daha da genişleyebilir.''

Anadolu Ajansı
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Hipertansiyona cerrahi çözüm!

Türkiye'de yeni uygulanmaya başlanan 'renal denervasyon' yöntemi, dirençli hipertansiyon hastalarının umudu oldu.

Yöntem sayesinde çoklu ilaç kullanan hastalar hem tansiyondan hem de ilaçlardan kurtuluyor.

Türkiye Kalp ve Sağlık Vakfı tarafından düzenlenen 8. Kardiyoloji ve Kardiyovasküler Cerrahide Yenilikler Kongresi Antalya Belek'teki Max Royal Otel'de başladı. Kongreye Almanya Saarland Üniversitesi Hastanesi'nde bugüne kadar bin hastayı 'renal denervasyon' yöntemiyle dirençli hipertansiyondan kurtaran Prof. Dr. Michael Böhm de katıldı. Böhm, Almanya'da yapılan bir operasyonu canlı bağlantıyla kongreye katılan doktorlara anlattı.

SİNİRLERİ YAKARAK DEVRE DIŞI BIRAKIYOR

Toplantının ardından basın mensuplarına Türkiye'de de yeni uygulanmaya başlanan yöntemi anlatan Michael Böhm şu bilgileri verdi: "Beyinden böbreğe giden sinirlerin yüksek tansiyonun ortaya çıkmasında ve devam etmesinde büyük rolü var. Beyinden gelen uyarılar böbrekten su ve tuz tutulumunu artırdığı için tansiyonun yükselmesine yol açıyor. Bu sinirler aynı şekilde renin hormonunun salgılanmasını artırıyor. Bu hormonun fazla salgılanması da tansiyonu yükseltiyor. Bu sinilerin devre dışı bırakılması ile tansiyonun düşmesi sağlanıyor. Tüm dünyada güvenle uygulanan ?Renal Denervasyon' böbreklere giden sinirleri yakarak devre dışı bırakıyor."

HASTA BİR SAATTE İLAÇLARDAN KURTULUYOR

Operasyonun hasta uyutulmadan yapıldığını anlatan Prof. Dr. Böhm, "Yöntem en az 3 ilaç almasına karşın kan basıncı düşürülemeyen ve tansiyonu 16'nın üzerinde olan kişilere uygulanıyor. İşlem esnasında kasıktan özel bir kateter ile giriliyor ve her iki böbrek damarının etrafı özel bir cihazın ürettiği radyofrekans akımı ile ısıtılıyor. İşlem yaklaşık 1 saat sürüyor ve hasta 1- 2 gün içersinde evine gönderiliyor. Yüzde 90 oranında başarılı olunan yöntem sonrası hastaların kullandığı ilaç sayısı azalıyor. Hastaların yüzde 50'sinin tansiyonu ise tamamen normale dönüyor. Ancak hastaların operasyondan sonra 6 ay daha ilaçlarını kullanmaya devam etmesi gerekiyor" dedi.

HİPERTANSİYON ÇOK ÖNEMLİ BİR SORUN

Hipertansiyonun toplumda çok önemli bir sorun haline geldiğini belirten Böhm, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hipertansiyon sıklıkla inmeye neden oluyor. 10 sene içerisinde hipertansiyona bağlı inmelerden kaynaklanan tedavi masraflarını ödeyemeyecek duruma geleceğiz. İkinci bir konu da hipertansiyon hastaları her zaman ilaç kullanmak istemiyor. Ömür boyu ilaç kullanmak zorunda olan bu hastalar, bir saatlik bir operasyonun ardından sağlığına kavuşuyor. Yöntemin hipertansiyonla birlikte şeker hastalığına karşı da etkili olduğu yönünde çalışmalar var."

HER 3 KİŞİDEN BİRİ TANSİYON HASTASI

Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Kongre Başkanı Prof. Dr. Ali Oto da, "Türkiye'de 18 milyon tansiyon hastası var. Türkiye'de her üç kişiden biri tansiyon hastası. Ölüm nedenleri arasında ön sıralarda yer alan hipertansiyon, koroner kalp hastalığı, inme, kalp yetersizliği, böbrek yetersizliği gibi ciddi komplikasyonları ile çok önemli bir halk sağlığı problemi. Tansiyon hastalarının yaklaşık yüzde 30-40'ında, yani çok büyük bir bölümünde ise dirençli hipertansiyon mevcut. Yüksek tansiyonlu hastaların yaklaşık yüzde 50'sinde 1 veya 2 ilaç yeterli olmuyor. Bu yöntem tüm tansiyon hastaları için değil ama önemli bir hasta grubu için umut olacak" diye konuştu.

Soner ÖZCAN

Habertürk
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
İnatçı tansiyonda yeni tedavi yöntemi

Böbrek atardamarındaki sinirler yakılarak önleniyor.

Tansiyon diğer bir deyişle sessiz katil.

Ölüm sebepleri arasında ön sıralarlarda yer alan yüksek tansiyon, Türkiye'de her üç kişiden birinin sorunu. Bunların yüzde 30'u da dirençli tansiyon hastası.

Onlardan biri de Cafer Yılmaz. Minibüs şöforü olan Yılmaz, 7 yıldır tansiyon hastası.

Yılmaz, tansiyonunu kontrol altında tutabilmek için günde tam 5 ilaç içmek zorunda kalıyor.

Hastaya, Türkiye'de yeni olan böbrek atardamarları içindeki sinirleri yakma tedavisi yani renal denarvasyon yapılmasına karar verilmiş.

Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof Dr. Ömer Göktekin, "Çok küçük kataterle çok fazla ısı vermeden yakıyoruz ve sonuçta hipertansiyonda biliyoruz ki böbreğin rolü çok fazlaca böbreğin sinir sistemini blokluyoruz böbreğin hipertansiyon yapıcı etkisi var bir şekilde onu engellemiş oluyoruz." dedi.

Yapılan tedavi sonucu hasta zamanla ilaç sayısını azaltacak ya da hiç ilaç almayacak.

Göktekin, "Çok önemli çalışmalar yayınlandı. 3 yıllık çalışmalar var elimizde bunu hakikaten de dirençli hipertansiyonda tedaviye cevap alamadığımız hastalarımızda uygun bir tedavi olduğunu düşünüyoruz ve bugün inşaallah uygulayacağız. " dedi.

Lokal anestezi ile yapılan bu işlem sonrası hasta bir gün hastanede kalıp taburcu olacak.

Tedavi yöntemi, Antalya'da bir kongrede bulunan yaklaşık bin 300 hekime de canlı olarak seyrettirildi.

TRT
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Hipertansiyona, girişimsel tedavi yöntemi

Memorial Şişli Hastanesi Kardiyoloji Bölümü doktoru Doç. Dr. Kani Gemici, ilaca dirençli hipertansiyonun, girişimsel tedavi yöntemiyle kontrol altına alınabileceğini söyledi. Gemici, "Girişimsel tedavi şikâyetleri giderebilir. Tedavi edilen hastalarda günde 3- 5 ilaç kullanmak zorunda olanların kan basıncı düzeyleri kontrol altına alınmaktadır." dedi.

Toplumda görülme sıklığı yüzde 30'lara varan hipertansiyonun, 3 kişiden birini etkilediğini anlatan Kani Gemici, bunun önemli bir sağlık sorunu olduğunu belirtti.

Hipertansiyonun asrın en önemli hastalıklarından biri olmasının nedenin kalp, böbrek, beyin, göz gibi hayati organları etkilemesi; uç organ hasarları ve geri dönüşümü çok zor olan sağlık problemlerine yol açması olduğunu aktaran Gemici, "Hipertansiyon bazı durumlarda düzenli ilaç kullanımına rağmen kontrol altına alınamamaktadır. İlaca dirençli olan vakalarda uygulanan Sempatik Renal Denervasyon tedavisi ile hastaların tamamında başarı sağlanabilmektedir." ifadelerini kullandı.

Gemici, hipertansiyonun sinsi ve ilaca dirençli bir hastalık olduğunu kaydederek, toplum sağlığını önemli ölçüde tehdit ettiğini söyledi. Hipertansiyonun en önemli yanının sinsi ve sessiz ilerleyen, bazen erken dönemde belirti vermeyen bir hastalık olduğunu belirten Gemici, "Hipertansiyon hastalarının yarısı hastalığının farkında değildir." şeklinde konuştu.

"Tedavi edilen hastalarda, günde 3- 5 ilaç kullanmak zorunda olanların kan basıncı düzeyleri kontrol altına alınmaktadır." diyen Gemici, şunları söyledi: "Bu sayede yüksek tansiyona bağlı ortaya çıkabilecek sağlık sorunları ve risklerinin de ortadan kaldırılıp hastaların yaşam kaliteleri yükseltilebilir. Sempatik Renal Denervasyon tedavisiyle de hastalar bir günde taburcu olacaktır. Bu süre yaklaşık 45 dakika sürecektir. Hastalar işlemden bir gün sonra taburcu edilir. Lokal anastezi altında, uzman doktor eşliğinde uygulanan yöntem önemli bir ağrı ya da yan etki riski taşımamaktadır.”

Anadolu Ajansı
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Tansiyonunuzu kontrol altına alın!

Soda, tansiyonun gizli düşmanı mı? Stresli çalışanlara ilginç yöntem!



Tansiyonun kontrol altına alınmasında ilaçlardan çok yaşam tarzı değişikliklerinin etkisi var. Tuz tüketimini azaltmak, spor yapmak, alkol ve sigarayı bırakmak olumlu sonuçlara yol açıyor. Peki ya fazla kilolar? Uzmanlar, “Verilen her 5 kilo tansiyonu 10 birim düşürüyor” diyor.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) limitlerine göre büyük 135 mmHg, küçük 85 mmHg üzeri değerler, ‘hipertansiyon’ olarak adlandırılıyor. Ancak bunların ortalama veriler olduğunun unutulmaması gerekiyor. Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Bahadır Dağdeviren, “Bir kişiye yüksek tansiyon teşhisi konulması için tansiyonunun düzenli olarak takip edilmesi ve ev, ofis, trafik, ayak, yatak gibi her ortamda tansiyonunun ölçülmesi gerekir” diyor. Bu ölçümlerin kan basıncı monitörizasyon sistemleriyle yapılabildiğini söyleyen Dağdeviren, kararı, çıkan sonuca göre verdiklerini belirtiyor. Bu veriler hastanın tansiyonunu normal seviyede gösterse de; kalbe, göze, böbreklere ve beyne de bakılması gerekiyor. Bu organlar daha sar olması bu kişinin yüksek tansiyon hastası olduğu anlamına geliyor ve ilaç tedavisine başlanması öneriliyor.

ÖNCE HAYAT TARZINDA DEĞİŞİKLİK GEREKİYOR
Hedef organlarda bir hasar söz konusu olmamasına karşın kişi yüksek tansiyon hastasıysa Dünya Sağlık Örgütü (WHO) bu kişilere ilk 6 ay ilaç verilmesi yerine; düzenli egzersiz, tuz tüketimini azaltma ve tansiyonu yükselten bir takım uyarıcılardan (alkol, sigara) uzak durma olarak adlandırılan hayat tarzı değişiklikleri öneriyor. Ancak en olumlu sonucun kilo verilmesiyle alındığı belirtiliyor. Verilen her 5 kilo ilaçtan bağımsız olarak büyük tansiyonu 10 mmHg, kü çük tan si yo nu ise 5 mmHg aşa ğı ya çe ki yor.

KRONİK BİR SÜREÇ
20’li yaşlarda yüksek tansiyon hastalığına yakalanan bir kişinin ortalama ömrü 70 yıl olarak alındığında, yaklaşık 50 yıl ilaç kullanması zor görülüyor. Prof. Dr. Dağdeviren, yüksek tansiyonun; nezle ve gripte olduğu gibi ilaç alınarak iyileşecek bir hastalık olmadığını, bu nedenle bir kişiye 3 ay süresince tansiyon ilacı verip sonra kesmenin (ilaç kullanımı bittikten sonra tansiyon problemi çözülmemişse) bir faydası bulunmadığını söylüyor. “Hiper tansiyon kronik bir süreçtir” diyen Dağdeviren, bu sürecin 3 ayağı olduğuna dikkat çekerek, “İlki yaşam tarzı değişikliği (spor, beslenme, tuz tüketimi, vb.) ikincisi hastanın eğitimi (hastalığı hakkında tüm bilgilerin hastaya verilmesi) üçüncüsüyse ilaçlardır. İlaç kullanımı tedavinin yüzde 30’unu oluşturur. Yeme-içme alışkanlıklarının ve yaşam tarzının tedaviye olan etkisiyse yüzde 70’tir” diye konuşuyor.

SODA TANSİYONUNUN GİZLİ DÜŞMANI MI?
Farkında olunmayan veya bilinmeyen şeylerde tansiyon üzerinde olumsuz etkiler de bulunabiliyor. Örneğin, 3-4 tane tansiyon ilacı kullanan bir hastanın tansiyonunda bir normalleşme olmuyor. Biraz araştırıldığında hastanın kilo vermek için soda içtiği ortaya çıkıyor. Prof. Dr. Dağdeviren, “Sodadaki tuz miktarının ne kadar yoğun olduğu bilinmeyince, istemeden gerçekleşen tuz tüketimi tansiyonun normal düzeye inmesini engelliyor” diyor. Bu nedenle hastanın her kontrolde detaylı olarak bilgilendirilmesi büyük önem taşıyor.

SİNİRLER ISITILARAK TANSİYON DÜŞÜRÜLÜYOR
Son zamanlarda tansiyonun tedavisinde böbrek ile beyin arasındaki sinirsel bağlantıyı kesen cerrahi bir tedavi yöntemi uygulanıyor. Günde 3-4 tane tansiyon ilacı kullandığı halde hipertansiyonu kontrol altına alınamayan hastalar için 'RF Ablasyon' yöntemi adı verilen bu yeni tedaviyle hem hastaların aldığı ilaç sayısı düşürülüyor hem de tansiyonlarının dengelenmesiyle yaşam kaliteleri artırılıyor. "Bu uygulamaya 'böbrek atardamarı sinirsizleştirmesi' adını veriyoruz" diyen Prof. Dr. Bahadır Dağdeviren, bu sinirleri dondurarak ya da sıtıp yakarak sinir iletisini engellediklerini, hastaya en az ağrı veren yönteminse bu engelleme işlemini ısıtıp yakmak olduğunu söylüyor. Mikrodalganın ısıtma prensibine uygun olarak, 'RF Ablasyon' yönteminde ısıyla sinirler tahrip ediliyor ve beyinle böbrek arasındaki sinir iletisi kesilerek tansiyon düşürülüyor.

HAYATINIZA TUZ EKMEYİN
Türkiye'nin günlük tuz tüketimi oranının 18, ideal oranınsa 5 gram olduğunu söyleyen Prof. Dr. Dağdeviren, bir ekmekte 9 gram tuz bulunduğuna ve Sağlık Bakanlığı'nın bu oranı düşürmeye çalıştığına dikkat çekiyor. 3 dilim ekmek yemek, 3 zeytin tüketmek veya 1 şişe maden suyu içmek bile kişinin günlük tuz ihtiyacını karşılamaya yetiyor. yemeklere katılan sofra tuzuyla bu oran 18 gramın da üstüne çıkıyor. Bu durum 18-20 yaşladında sorun teşkil etmese de ileri yaşlarda ciddi sağlık problemlerine sebep oluyor. Hipertansiyon hastası olmak istemeyenlere tuzdan uzak durmaları öneriliyor.

STRESLİ ÇALIŞANLARA MODERN MEDİTASYON
Hipertansiyon hastalarının bir kısmına, 'modern meditasyon' adı verilen bir yöntem öneriliyor. Bu yöntemde, özellikle stresli işlerde çalışan hastaların solunum sayıları, solunumu yavaşlatmaya yardımcı olan bir cihazla, 10-15 dakikalığına 8-10'a düşürülüyor. Hastaların işyerinde aşırı strese girmeleri ve tansiyonlarının yükselmesi halinde yapılan uygulamayla vücuttaki stres hormonu azalıyor. Böylece tansiyon normale dönmüş oluyor.

İLAÇLARIN FARKLI YAN ETKİLERİ VAR
Hipertansiyon tedavisinde kullanılan ilaçların hepsinin farklı yan etkileri bulunduğu belirtiliyor. Bir grup ilaç, kuru öksürük ve boğazda gıcık gibi yan etkiler yaparken; diğer grup ilaçlar el ve ayak bileklerinde ödem oluşturabiliyor. "Toplamda 6-7 gruptan oluşan 100'ün üstünde tansiyon ilacı bulunuyor" diyen Prof. Dr. bahadır Dağdeviren, bu ilaçların hiçbirinin yan etkilerinin geri dönüşümsüz olmadığını dile getiriyor. Bu yan etkilerin hayati tehlike yaratmadığına ve mutlaka her hastaya uygun bir ilaç seçeneğinin bulunduğuna dikkat çekiliyor.

YEŞİL ÇAY TÜKETİMİNDE AŞIRIYA KAÇMAYIN
Metabolizmayı hızlandırmak için tüketilen yeşil çay ve ekinezya gibi bitki çaylar, nabzı ve tansiyonu yükseltebiliyor. Bu nedenle fazla tüketimleri hipertansiyona neden olabiliyor. 
Kronik ağrı kesici ve kronik kortizon kullanımı da yüksek tansiyona yol açabiliyor. 
Bu sorunun varlığı halinde turşu, şalgam, alkol ve sodadan uzak durulması gerekiyor. 
Her yeşilin masum olmadığının hatırlanması gerekiyor. Örneğin roka, tuz oranı yüksek bir bitki olarak çok tüketildiğinde tansiyonu çıkarabiliyor. Bu tür sebzeleri fazla yiyenlere mutlaka yanlarında maydanoz, lahana, limon gibi idrar söktürücü besinler tüketmeleri tavsiye ediliyor. 
Sarımsağın tansiyon üzerindeki etkisinin sanıldığı kadar fazla olmadığı belirtiliyor. Tansiyonu düşürüyor diye sarımsağın gereğinden fazla tüketilmesi önerilmiyor.
 
Tekerlekli Sandalye
Üst