Türkiye'de sedef hastaları dışlanıyor

  • Konuyu başlatan Fırtına
  • Başlangıç tarihi
F

Fırtına

Guest
804320100621042409771.jpg



Prof. Dr. Güzin Özarmağan, Türkiye'de nüfusun yüzde 2'sinde sedef hastalığı görüldüğüne dikkati çekerek, ''Sedef, bulaşıcı bir hastalık değil, ama sedef hastaları toplumdan dışlanıyorlar'' dedi.

İstanbul Üniversitesi (İÜ) İstanbul Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi ve Ulusal Psoriyazis Destek ve Dayanışma Derneği Başkanı Prof. Dr. Güzin Özarmağan, Türkiye'de nüfusun yüzde 2'sinde sedef hastalığı görüldüğüne dikkati çekerek, ''Sedef, bulaşıcı bir hastalık değil, ama sedef hastaları toplumdan dışlanıyorlar'' dedi.

Özarmağan, ''29 Ekim Dünya Psoriasis (Sedef Hastalığı) Günü'' dolayısıyla, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sedefin sadece bir deri hastalığı değil, bağışıklık sistemini etkileyen bir hastalık olduğunu dile getirdi.

Sedefte, hastalığın bulunduğu bölgede kızarıklık ve üzerinde de pullanma meydana geldiğini ifade eden Özarmağan, hastalığın beraberinde eklem tutulumu da (psöriatik artrit) getirebildiğini söyledi.

Prof. Dr. Özarmağan, sedefin, her yaşta ortaya çıkabilen bir hastalık olduğunu belirterek, dünya nüfusunun yüzde 1-2'sinde bulunan hastalığın, en çok İskandinav ülkelerinde görüldüğünü belirtti.

''Türkiye'de nüfusun yüzde 2'sinde sedef hastalığı görülüyor'' diyen Özarmağan, poligenetik (birden çok gen) bir hastalık olan sedefi, ailenin bir ferdinde varsa yakınlarında yüzde 25 oranında görülebildiğini ifade etti.

Özarmağan, sedefi tetikleyen faktörlerin, çocukluk yaşlarında geçirilen enfeksiyonlar, aşılanmalar ve stres faktörünün olabildiğini belirterek, hastalığın kadın ve erkeklerde aynı sıklıkta görülmesine rağmen kadınlarda daha erken yaşta başladığını dile getirdi.

Sedefin, kronik bir hastalık olduğunu ve hastaların yüzde 75'inde ılımlı seyrettiğini ifade eden Özarmağan, hastalığın şiddetine göre ilaç ve merhem tedavisinin yanı sıra sistemik ve fototerapi tedavisi de uygulandığını anlattı.

-SEDEF BULAŞICI DEĞİL-

Özarmağan, tedavi ile belirtilerin silindiğini, ama hastalığın çıkışının engellenemediğini belirterek, sedefin tekrarlayan bir hastalık olduğunu söyledi.

Sedef hastalarının, sosyal hayatta çektiği sorunlara da işaret eden Özarmağan, ellerinde, kafa derilerinde kızarıklıklar ve pul pul dökülen kepeklenmeler nedeniyle işlerinden olan sedef hastalarının bulunduğunu dile getirdi.

Prof. Dr. Güzin Özarmağan, hastalığın kişilerin işini, ailesini hatta tatillerini bile etkilediğini anlatarak, ''Güneş iyi gelsin diye deniz kenarına gitmesini söylediğimiz hastalar, 'Ben gidemiyorum ki beni görünce herkes uzaklaşıyor' diyorlar. Sedef bulaşıcı bir hastalık değil, ama sedef hastaları toplumdan dışlanıyorlar. Toplum bu hastalığı bilmiyor. Toplumun bu hastalığa karşı bilinçlenmesi gerekiyor'' dedi.

Hastaları bilgilendirmek amacıyla zaman zaman hasta okulu programları hazırladıklarını da ifade eden Özarmağan, ayrıca hastalık konusunda toplumun da bilgilenmesinin önemine değindi.

İÜ İstanbul Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Nergis Erdoğan da, sedef hastalığında eklem tutulumu hakkında bilgi vererek, sedef hastalarının yüzde 5-7'sinde eklem tutulumu (psöriatik artrit) görüldüğünü söyledi.

Erdoğan, hastalığın el eklemleri, diz, ayak bileği, kalça ve omurgada da görülebildiğini ifade ederek, ağrı, hareket kısıtlılığı ve tutukluk olarak kendini gösteren hastalığın tırnaklarda da görülebildiğini belirtti. Erdoğan, hastalığın ilaçla tedavisinin var olduğunu da dile getirerek, tedavide başarılı sonuçlar alındığını kaydetti.

Sedef hastası Serdal Güvenç de sedef hastalığına 15 yaşında yakalandığını ve şimdi 32 yaşında olduğunu ifade ederek, saç diplerinde ve tüm vücudunda var olduğunu söyledi.

Tedavide pek çok seçeneği denediğini de belirten Güvenç, hastalığının yazın özellikle tatile gittiği dönemlerde azaldığını ve sedefle yaşamayı öğrendiğini de dile getirdi.


haber7
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Sedef hastalığı ve yaşanan sorunlar

Sedef hastalarının yüzde 35'i cinsellikte rahat değil, yüzde 83'ü hastalıklarını saklıyor, yüzde 74'ünün özgüven sorunu bulunuyor


Sedeflilerin yüzde 84'ü sportif faaliyetler kaçıyor, yüzde 83'ü hastalıklarını saklıyor, yüzde 74'ünün özgüven sorunu bulunuyor, yarıya yakını ise depresyon sınırında dolaşıyor. İşte sedef hastalığı ve sedef hastasının zorlukları...

Psoriasis yani sedef plak diye adlandırılan, kalın, kırmızı ve pullu beneklerden oluşan kronik bir hastalık olarak tanımlanıyor ve bu hastalığı bir daha çıkmamak üzere yok etmenin şimdilik mümkün omadığına dikkat çekiliyor. Buna rağmen, hastalıksız bir yaşam sürdürmenin mümkün olduğunu söyleyen Gazi Üniv. Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nilsel İlter, " Hastalık tedavi edilebilir fakat tekrarı önlenemez" diyor.

HERKESE FARKLI TEDAVİ
Farklı klinik özelliklere sahip tipleri olan sedefin tedavisi kişiden kişiye farklılık gösteriyor. Bu tedavinin klinik tip, yerleşim yeri ve alanı, şiddet, yaş ve hasta geçmişine bağlı olarak planlanması gerekiyor. Birinci hedefin deride sedefin neden olduğu kalınlık, kırmızılık, pullanma ve kaşınmayı azaltmak olduğu belirtiliyor. Bunun için deriye uygulanan topikal kremler, fototerapi (çeşitli dalga boylarında ışık ile tedavi) ve oral/enjeksiyon/enfüzyon ile uygulanan sistemik ilaçlar bulunuyor.

GENETİK YATKINLIK ÇEVRESEL FAKTÖRLERLE TETİKLENİYOR
Hastalıkta hem genetiğin hem de stresin etkisi olduğuna dikkat çekiliyor. Psoriasisli kişilerin yaklaşık yüzde 30'unda hastalık aile geçmişlerinde bulunuyor. Ayrıca bazı genler psoriasisle ilişkilendiriliyor. Ancak, hastalık bir çevresel faktörün tetiklenmesi durumunda ortaya çıkıyor. Tetikleyiciler arasında, yaşamdaki stresli olaylar, bazı virüs ve bakterilerden kaynaklanan enfeksiyonlar, deri yaralanmaları ve bazı ilaçlar yer alıyor.

SEDEF HASTALARININ YÜZDE 15' İ ÇOCUK
Ebeveynlerinden biri bu hastalığa yakalanan çocuklarda da sedef hastalığının görülme olasılığının yüzde 10 olduğu belirtiliyor. Dünyada sedef hastalarının yaklaşık yüzde 15'ini ise 10 yaş altı çocuklar oluşturuyor. Sedef hastalığının görülme sıklığı dünyada ve ülkemizde artmasa da günümüzde daha fazla hastanın tedavi için başvurduğu ve tanı aldığı belirtiliyor. Dünya genelinde 125 milyonu aşkın sedef hastası bulunuyor.

STRES VE SEDEF BİRBİRİNİ ARTIRARAK KISIRDÖNGÜ OLUŞTURUYOR
Stres ve sedef arasındaki ilişki bir kısırdöngü olarak tanımlanıyor ve her ikisinin de birbirini artırdığına dikkat çekiliyor. Deride görülen lezyonlar kişinin yaşam kalitesini etkileyerek stres yaratıyor. Ayrıca, sedefli kişilerin; az egzersiz, kötü diyet, aşırı alkol ve sigara kullanımı gibi olumsuz yaşam stili tercihleri olduğu görülüyor. Sedef, psöriyatik artrit, kardiyovasküler hastalık, metabolik sendrom ve Crohn hastalığı gibi bir dizi ciddi sağlık sorunlarının artan gelişme riskiyle de ilişkilendiriliyor ve bunlar psoriasisli kişilerin üzerine ek bir yük getirerek yaşam seçimlerini daha da sınırlayabiliyor.

SEDEF HASTALARININ YAKLAŞIK DÖRTTE BİRİNDE DEPRESYON VAR
Psoriasisle yaşayanlar genelde deri hastalıklarından dolayı damgalandıklarını hissettiklerini bildiriyorlar. Halktan gelen reaksiyonların sonucunda bu kişilerin öz saygıları ve özgüvenleri düşük olabiliyor ve psikolojik sıkıntı anlamlı düzeyde depresyona, artan endişeye ve sosyal kopuklukla soyutlanmaya neden olabiliyor. Yapılan çalışmalar, psoriasis hastalarının yaklaşık dörtte birinde depresyon bulunduğunu ortaya koyuyor. Hasalık, özellikle geniş yüzeyleri tuttuğunda hastalar, zaman zaman toplumda bu hastalıkla ilgili yanlış inanışlar ve yönlendirmelerden dolayı dışlanabiliyorlar. Bu da hastaların sosyal aktivitelerini sınırlamasına, ailelerinden ve arkadaşlarından soyutlanabilmesine neden olabiliyoir. Yani, psoriasisli olmak insanların kariyer tercihlerini, ilişkilerini ve zihinsel sağlıklarını etkileyebiliyor.

KRONİK HASTALIĞI OLANLARDA DAHA SIK GÖRÜLÜR
Sedef hastalığı obezite, hipertansiyon, şeker hastalığı ve koroner kalp hastalığı olanlarda daha sık görülüyor. Ayrıca pek çok ilacın sedef hastalığını başlatma veya artırma etkisi bulunuyor. Sigara ise hastalıkta önemli bir risk faktörü olarak görülüyor.

BEBEKLERDE DE GÖRÜLÜYOR
Hastalık en çok 16 - 22 ve 52 - 60 yaş aralığında ortaya çıkmasına karşın, bebeklik ve çocukluk dahil olmak üzere her yaşta başlayabiliyor. Aktif dönemde olmayan sedef hastalarında güneş abartılmamak ve kontrollü olmak koşuluyla faydalı bulunuyor. Aktif dönemdeki bir hastanın ise lezyonları arttırabiliyor. Buna ancak bir dermatoloji uzmanı karar verebiliyor.


Sedefte doğru bilinen yanlışlar
* Sedef Hastalığı nadir görülen bir hastalıktır - YANLIŞ
* Tedavisi yoktur -YANLIŞ
* Sağlıklı bir yaşam sürdürülmesi durumunda kendi kendine geçer - YANLIŞ
* Bulaşıcıdır -YANLIŞ
* Anne veya babasında sedef olan biri mutlaka sedef olur - YANLIŞ
* Hastalık sadece deriyi tutar - YANLIŞ
* Bu hastalık sadece görüntüyü bozar- YANLIŞ
* Sedef hastalığı koca karı ilaçlarıyla daha iyi tedavi olur - YANLIŞ


Sürekli bastırılan duygular sedef nedeni
Yeditepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü Uzman Klinik Psikolog Serap Altekin, sedefin psikolojik faktörlerin tetikleyici ve alevlendirici nitelikte olduğu bir dermotolojik hastalık olduğunu söylüyor. Kızgınlık ve öfkenin tanınmaması, adlandırılmaması, davranış ve deneyimlerle ilişkilendirilememesi, sürekli bastırılması ve dışa vurulamaması anlamına gelen aleksitimia hastalığı, sedef hastalığında çok önemli bir bileşen olarak görülüyor. Bu durum, zamanla kronik bir strese neden oluyor. Stres, sedef hastalığının başlangıcında tetikleyici, o hastalığın ilerleyen fazlarında ise alevlendirici nitelikte belirtileriyle dikkat çekiyor. Bu bağlamda hastalık yönetimde hasta ve hasta yakınları ile takım çalışmasının büyük önemi bulunuyor.



SEDEFLİ KİŞİLERİN
* Yüzde 84'ü sportif faaliyetlerden kaçınıyor
* Yüzde 83'ü hastalıklarını saklama ihtiyacı duyuyor
* Yüzde74'ünün özgüveni azalmıştır
* Yüzde 46'sı kronik olarak depresyondadır
* Yüzde 35'i cinsel ilişkilerinde kendilerini sınırlanmış hissediyor
* Yüzde 23'ü sedefin kariyer seçimlerini etkilediğini düşünüyor.

Ceyda ERENOĞLU / Gazete Habertürk
 

kaniirfan

Üye
Üye
Katılım
Tem 14, 2011
Mesajlar
6
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
öncelikle belirteyim kendim sedef hastasıyım.yaklaşık5 yıldır
Bir incir ağacının yanına gidin .inciri dalından kopartığınızda veya incirin yapragını dalından kopardıgınızda çıkan sütü direk sedef olan yerinize sürün 3 gün yapın 4 . gün sedef medef kalmayacaktır.
Not vücuttaki sedef bölgelerini kaybeder acayip yakar ama sedef iç hastalık oldugu için karaciğerden geldiği için kaşıntı durumu devam edecektir.fakat sütü sürdüğünüz yer tamamıyla kaybolacaktır.karaciğer için ise bol bol enginar yiyin.ben enginarı denemedim ama incir sütünü denedim neremi sürdüysem kayboldu.tek tük bi kac yer kaldı..LÜTFEN BU BİLGİYİ PAYLAŞIN.SEDEF HASTALIGININ YOK OLMASI ÜMÜDİYLE.HOŞÇAKALINIZ
 
F

Fırtına

Guest
Merhaba kaniirfan,

Vermiş olduğun bilgiyi facebook ta paylaştım.. Umarım; bu yararlı bilgiden, sedef hastası olan insanlarımız faydalanır ve şifa bulur.. Paylaşım için teşekkürler..
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Sedef hastalığı psoriasis hastalarına bilgiler

Sedef, süreklilik gösteren bir hastalıktır. Tedavi edilmezse ömür boyu sürer, ancak dönem dönem iyileşmeler gözlenir. Bazı ailelerde birden fazla kişide bu hastalığa rastlanabilir.

Yeni doğan bebekten, yetmiş yaşına kadar her yaşta görülebilir. Çocuklardaki hastalık ile erişkinlerde ve yaşlılardaki hastalık, farklı özellikler gösterebilir. Çocuklarda yeni başlamış olduğu için küçük çaplı ve kırmızı renkli, üzeri kepekli belirtiler görülür. Erişkinlerde her tür belirti görülmekle birlikte, genellikle çocuklardakilere benzeyen daha büyük çapta belirtiler vardır. Yaşlılarda ise, hastalık uzun süreden beri devam ettiği için daha büyük çapta, çocuklardakine oranla daha soluk renkte ve üzerinde kepekten çok deri kalınlaşması halinde belirtiler görülür. Ancak hastalığın alevlendiği dönemlerde, yaşlılarda bile kırmızı ve kepekli belirtiler ortaya çıkar.

Hastalığın alevlenme dönemlerinde mikrobik bir karakter taşıdığı düşünülmektedir. Ancak sedef, kesinlikle bulaşıcı bir hastalık değildir. Burada mikrobun tümünden ziyade bazı parçalarının etkili olduğu sanılmaktadır. Hastaların bir kısmında yüksek sonuç veren ASO testi, bu grup hastalarda mikrobik kökeni gösterir. Çoğunluğunu çocukların oluşturduğu bu hastalar antibiyotiklere de iyi yanıt verirler. İleri yaşlarda ise bazen hastalığın bir grup tansiyon ilacına bağlı olarak geliştiği veya şiddetlendiği saptanır. Bu durumda tansiyon ilacının değiştirilmesi gerekmektedir.

Kepeklenmeden çok deri kalınlaşması gösteren hastalarda hücre çoğalması artmıştır. Bu nedenle, kanser ilacı olarak bilinen ilaçlar kullanılabilir. Ancak sedef hastalığının kanserle hiç bir ilgisi yoktur.

Küçük çaplı belirtiler vücudun her tarafında dağınık halde bulunurken, daha büyük çapta olanlar diz, dirsek, avuç içi, ayak tabanı, kuyruk sokumu bölgelerine yerleşirler. Saç derisi ve tırnaklar da tutulabilir.

Hastalığın çok şiddetli tipleri de vardır. Bazı hastalarda tüm vücut derisi kırmızı ve kepekli olabilir. Sedefin cerahat birikintisi gösteren bir başka tipi daha vardır. Cerahat birikintileri yalnızca avuç içi ve ayak tabanında olabildiği gibi, tüm vücudu da kaplayabilir. Tüm vücutta yaygın olanında ateş yükselir. Bunlardan başka eklem ağrıları ve şişliği gösteren bir sedef tipi daha vardır.

Sedef hastalığında diyetin yeri yoktur. Ancak bazı özel balık yağları hastalara yararlı olabilir. Güneşin azı yararlı, çoğu zararlıdır. Yapay güneş ışığı veren özel lambalar, dozu ayarlanmak şartıyla tedavide kullanılmaktadır. Stresin bazen hastalığı kötüleştirdiği bilinir. Ancak, sedef esas olarak bir"deri" hastalığıdır, yalnızca psikiyatrik ilaçlarla tedavi edilemez.
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Sedef, Ciddi Hastalıklara Neden Oluyor

Memorial Hizmet Hastanesi Dermatoloji Bölümü'nden Uz. Dr. Hande Ulusal, sedef hastalığı ile ilgili merak edilenler hakkında bilgi verdi.

En ağır seyirli deri rahatsızlıklarından biri olan sedef hastalığı, hem vücutta neden olduğu görünümü hem de bulaşabileceği endişesi ile hastaları huzursuz ediyor. Sedef, ihmal edildiği ve kontrol altına alınmadığı takdirde; kalp, tansiyon ve obezite gibi birçok rahatsızlığa da zemin hazırlayabiliyor.


Ailesinde sedef hastalığı olanlarda daha sık görülüyor


Sedef, toplumda % 1-3 oranında görülmekte olan kronik bir hastalıktır. Keskin sınırlı, kırmızı bir zemin üzerine yerleşmiş sedef gibi beyaz renkte kabuklarla kendini gösterir. Kabukların renginden dolayı “Sedef hastalığı” denmektedir. Hastalığın tanısı dermatolojik muayene ile konmaktadır. Ancak bazı durumlarda biyopsi incelemesi gerekmektedir. Sıklıkla saç içinde, diz, dirsek ve tırnak gibi bölgelerde bulunabileceği gibi daha yaygın da olabilmektedir. Hastalığın oluşumunda bağışıklık sistemi ve genetik faktörler ön planda yer almaktadır. Ailesinde sedef hastalığı olmayan bir kişide hastalık gelişme riski % 1-2 iken, 1 veya daha fazla ebeveyninde hastalık görülen bir kişide risk % 50’ye kadar çıkmaktadır.

“Sedef hastaları evlenemez” söylentisi tamamen yanlış



Hastalık iyileşme ve tekrarlama dönemlerinden oluşmaktadır. Bu yüzden ömür boyu devam edebilen bir hastalıktır. Kadınlarda genellikle daha erken yaşta başlamaktadır. Hastalığın başlangıç yaşı genellikle 20’li 30’lu yaşlardır. Kesin bir kural olmamakla birlikte hastalık ne kadar erken başlarsa ve aile öyküsü de varsa o kadar dirençli seyretmektedir. Sedef hastalığı özellikle yaygın olduğu durumlarda hastanın yaşam kalitesini ciddi ölçüde etkilemektedir. Halk arasında “Sedef hastalığı bulaşıcıdır, sedef hastaları evlenemez” şekildeki olumsuz inanışlara itibar edilmemesi gerekir. Sedef hastalığı bulaşıcı bir hastalık olmadığından sedefli bir hasta diğer bir kişinin sağlığını tehdit etmez.


Başka hastalıkların habercisi olabilir


Fiziksel travmalar, soğuk hava, bakteriyel ve viral enfeksiyonlar, stres, ağrı kesiciler başta olmak üzere bazı tansiyon ilaçları veya kortizonun kesilmesi, alkol ve sigara sedef hastalığını tetiklemektedir. Sedef hastalığı eklem romatizması (artrit),yüksek tansiyon, kolesterol yüksekliği, obezite, depresyon, şeker hastalığı ve koroner kalp hastalığı gibi bir takım başka hastalıklara da zemin hazırlayabilmektedir.


Hastalığın seviyesine göre tedavi uygulanıyor


Kesin tedavisi olmayan sedef hastalığında kullanılan birtakım ilaçlar bulunmaktadır. Hastalığın dağılım ve şiddetine göre tedavi seçeneğine karar verilmektedir. Hafif hastalıkta “topikal” yani deriye yüzeysel olarak uygulanan tedavilerden (kortizon, kalsipotriol, takrolimus vs) faydalanırken, daha yaygın olan hastalıkta fototerapi ya da geleneksel hap veya iğne tedavilerine (metotreksat, siklosporin, asitretin) geçilmektedir. Son yıllarda geleneksel tedavilere dirençli olan hastalarda “biyolojik ajan” denilen ileri teknoloji ilaçlar kullanılmaktadır. Bu ilaçlar iğne veya serum yoluyla dermatoloji, iç hastalıkları ve göğüs hastalıkları uzmanı gözetimi altında uygulanmaktadır.


Memorial Hizmet Hastanesi
Dermatoloji Bölümü
Uz. Dr. Hande Ulusal
 
M

mavibalina2012

Guest
Arkadaşımın elinde siğil çıkmıştı öyle bir duruma geldi ki, siğil her tarafına yayıldı...Gitmediği doktor kalmadı siğili kaybolmadı psikolojisi bile etkilendi...Sonunda birilerinden duymuş incir ağacının sütünü enjektöre alıp siğilli kısımlara uyguladı ancak epeyce incir ağacından faydalandı siğilleri bitene kadar uygulamaya devam etti gerçekten iyi geldi umarım sedef hastalarına da iyi gelir çünkü bu hastalık insanları fazlasıyla olumsuz etkiliyor...
 
Tekerlekli Sandalye
Üst