Türkler Cinsellik Konusunda Cahil.. Durum Endişe Verici.?! (AIDS)

F

Fırtına

Guest
medya.php



Birleşmiş Milletler'den Dr. Broun, Türkiye'de AIDS hastalığının görülme sıklığında artış olduğunu belirterek, "Türkler cinsellik konusunda cahil.. Durum endişe verici" dedi.

UNAIDS Avrupa ve Orta Asya Bölgesel Direktörü Dr. Denis Broun, Türkiye’de AIDS hastalığının görülme sıklığında her yıl düzenli olarak artış olduğunu belirterek, durumu “endişe verici” olarak niteledi. Türkiye’de AIDS hastalarının yüzde 56’sına bu hastalığın heteroseksüel korunmasız seks yoluyla bulaştığını kaydeden Broun, Türklerin cinsellik konusunda “cahil” olduğunu söyledi.

Milliyet'in haberine göre, geçen hafta İzmir’de dizine protez takılacak olan hastayı AIDS’li olduğu için ameliyat etmekten çekinen doktorların da AIDS’i yeterince tanımadığını vurgulayan Broun, “Bu durum kabul edilemez. Doktorların HIV riskiyle ilgili olarak daha fazla bilgiye ihtiyacı var. Yasaya göre doktorlar hiçbir hastanın tedavisini reddedemez” dedi.

2 bin kişi tedavi görüyor;

Türklerin cinsellik konusunda bilgi düzeyinin yeterli olmadığını söyleyen Broun, AIDS’le ilgili “bilinçlendirme” çalışmalarını, hükümet ile sivil toplum kuruluşlarının yapması gerektiğini kaydetti. Okullarda cinsel eğitimin önemine de dikkati çeken Broun, “HIV ile yaşayan insan sayısını bilmek ne yazık ki mümkün değil.. 3 bin ile 10 bin arasında olduğunu tahmin ediyoruz. Şu anda 2 bin kişi de AIDS tedavi görüyor” diye konuştu.
 
F

Fırtına

Guest
HIV/AIDS ülkemizde giderek artıyor!

Türkiye'de kayıtlı olan HIV/AIDS vakasının 4 bin 525 kişiye ulaştığı, bu sayının giderek arttığı belirtildi.

Uzmanlar, hastalığın halen tam olarak kontrol altına alınamadığını, HIV/AIDS ile yaşayanların haklarında ciddi sorunların bulunduğunu belirterek “HIV ve AIDS konusunda bilgisizlik, ayrımcılık ve damgalama en önemli sorunlar arasında geliyor” dedi.

30 yıldır tüm dünyada yayılan ve 33.3 milyon kişiyi etkileyen HIV/AIDS’in toplumun her kesiminden insanda görülebileceği belirtiliyor. Sağlık Bakanlığı verilerine göre, 2000 yılında HIV ile yaşayan sayısı 158 iken, bu sayının 2004’te 210’a, 2007’de 376’ya, 2010’da ise 627’ye çıktığı vurgulanıyor. Pozitif Yaşam Derneği İletişim Sorumlusu Çiğdem Şimşek, dünyadaki HIV virüsü taşıyan insanların yüzde 48’ini kadınlar, yüzde 7,5’ini ise çocukların oluşturduğunu söyledi. Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı Küresel AIDS’in geçen yılki raporuna göre, tüm dünyada hastalıkla enfekte olan kişi sayısında yüzde 19 düşüş yaşandığını, ancak AIDS için halen kesin olarak bilinen bir tedavi yöntemi bulunmadığını anımsatan Şimşek, "Doğru zamanda ilaç tedavisine başlanılması hastalıkta çok önemlidir. HIV pozitifler düzenli ilaç kullanarak AIDS evresine gelmeden sağlıklı bir şekilde yaşamlarını sürdürebilmekteler. Tanının geç konulması durumunda da hasta ilaç tedavisi yapılabilmektedir” dedi.

Şimşek, özetle şunları kaydetti;

“AIDS ile yaşayan bir hastaya dokunarak, öpüşerek veya yanında bulunarak hastalığı kapmak mümkün değildir. Ayrıca AIDS evcil hayvanlardan, tuvaletlerden, yüzme havuzlarından, tabak ya da bardaklardan bulaşıcı özellik göstermez. Bu nedenle insanların bu konularda korkutulması ya da yersiz bir kaygıya neden olması çok yanlıştır. AIDS’in ana bulaşma yolu seksüel birleşme, uyuşturucu kullanıcılarının enjektörlerini paylaşması ve çok da az olsa kan transferidir. Ne yazık ki, AIDS hastalığına yakalanmış hamile bir kadının daha doğmamış bebeği de bu hastalığa yakalanmış demektir. AIDS’in yaygınlaşmasını önlemek adına hastaların düzenli olarak Sağlık Bakanlığı’nın ücretsiz olarak düzenlediği testleri yaptırmaları gerekir. Sağlık Bakanlığı tarafından eylül ayında açıklanması planlanan ücretsiz AIDS Danışma Merkezleri'ni de kamuoyuna duyuracağız.”

HIV/AIDS’in belirtilerinden bazıları;

- Fiziksel ve zihinsel aktiviteleri etkileyen, sebebi açıklanamayan aşırı bir yorgunluk,

- Zayıflama yada diyet gibi herhangi bir aktivite söz konusu olmadan iki aydan kısa bir sürede 7-10 kilo kaybı,

- Birkaç haftanın sonunda ateşin açıklanamayacak bir şekilde 39 derecenin üstüne çıkması,

- Uyku sırasında kişinin üstünü sırılsıklam edecek derecede terleme,

- Sebebi bilinmeyen bir şekilde vücuttaki salgı bezlerinin kabarması,

- Israrla devam eden ishal,

- Herhangi bir solunum enfeksiyonuyla meydana gelen ve çok uzun süren kuru öksürük,

- Deri üstünde ya da altında oluşan kat kat, yada yükselen bir şekilde leke ve şişliklerin meydana gelmesi,

AIDS’den korunmanın 3 temel yolu;

- Korunaklı ilişki (Kondom, prezervatif kullanmak)

- Kan ve kan ürünlerinin kullanımında dikkatli olmak,

- HIV ile yaşayan anne adaylarının hamilelik öncesi ve sonrasında tedavi görmesi,
 
F

Fırtına

Guest
AIDS’i aydınlatmak için doğdu!

19405.jpg



Genetik değişimden geçirilerek karanlıkta parlar hale gelen bir grup kedi yavrusu, AIDS'e karşı çözüm arayışlarına ışık tutabilir. Bilim adamları, kedigillerde görülen bir tür AIDS'e karşı bağışıklık kazanmaları için bazı kedilere bir gen ekledi. Neture Methods dergisine göre, bu kedilere genellikle denizanalarında bulunan ve fosforlu, yeşil bir görünüm sağlayan GFP adlı proteini üreten bir gen de eklendi.

Gen işaretleyen fosfor sayesinde 'yeşil tekirler;

Uzmanlar bu proteini değişime uğratılan genlerin faaliyetini izlemek için sıkça kullanıyor.

ABD'nin Rochester kentindeki Mayo Kliniği'nden Dr. Eric Poeschla, ''bu şekilde mikroskop altında ya da ışık tutarak hücreleri kolayca işaretleyebiliyorduk" dedi. Antiviral yani virüsle mücadele eden genin kaynağı, rhesus makağı denen bir tür al yanaklı şebek... Bu gen, AIDS'e karşı direnç sağlayan bir protein üretiyor. ABD ve Japonya'daki uzmanlardan oluşan ekip, koruyucu gen ile fosforlu görünüm geninini kedilerin yumurtasına yerleştirmiş.

Bu şekilde ikisi erkek, biri dişi olmak üzere 'fosforlu tekir kediler' dünyaya gelmiş... Erkek kedinin yavrularına da aynı genler geçmiş olmakla birlikte, onların ışıltısı biraz da solgun... Bu şekilde genetik değişime uğrayan yumurtalarla döllenip doğan kedi yavrularının hemen hepsinde AIDS'e bağışık gen belirlenmiş ve vücutlarının hemen her yerinde gerekli protenin üretildiği görülmüş... Kedilerde AIDS'e yol açan FIV (feline immunodeficiency virus) virüsünün de fazla çoğalamadığı ortaya çıkmış.

FIV'in yayılma şekli HIV gibi;

İnsanları etkileyen HIV virüsünde olduğu gibi, FIV virüsü de vücutta enfeksiyonlarla mücadele eden T hücrelerine saldırıyor. FIV daha çok dünyadaki sayıları yarım milyarı bulan yabani kedilerde görülüyor. Hastalık daha çok alanlarını savunma peşindeki erkekler arasında ısırma yoluyla bulaşıyor, ancak evcil kedileri de etkleyebiliyor. Bu yöntemin diğer hayvanlarda görülen AIDS türlerine de uygulanabileceği düşünülüyor. Hem insanlarda hem de kedilerde bulaşıcı hastalık virüslerini bastıran proteinler, HIV ve FIV'e karşı çaresiz. Çünkü bu virüsler çok gelişmiş saldırı mekanizmalarına sahip.

Ancak bazı maymun türleri bu virüsle mücadele edebilecek güçte proteinlerle donatılmış durumda. Dr Poeschla'nın ekibi şimdiye dek sadece kedilerden aldıkları hücreler üzerinde incelemeler yaptı ve bunların FIV'e dirençli olduklarını belirledi. Ancak bir aşamada hayvanlara virüs vererek gerçekten bağışık olup olmadıklarını inceleyecekler. Dr. Eric Poeschla, "Hayvanlara koruma sağlayabildiğimizi göstermek, insanları korumak için de çok miktarda bilgi edinmemizi sağlar" dedi.
 
F

Fırtına

Guest
Yeşil ışıklı kedi!

668992_detay.jpg



AIDS’i aydınlatmak için doğdu!

ABD’li bilim adamları, AIDS’le mücadelede, genetiğiyle oynanmış, yeşil yeşil “parlayan” bir kediden yararlanacak. “Yeşil ışıklı kedi”, bir dişi kedinin yumurtalarına, bir denizanasından alınan “yeşil floresanlı protein” yüklenerek geliştirildi.

Yeşil ışıklı kediyi geliştiren Minnesota’daki Mayo Clinic uzmanlarından Eric Poeschla, bu tekniğin klonlamadan daha basit olduğunu belirtti. Poeschla, kedi sayesinde HIV ve neden olduğu AIDS hakkında çok geniş kapsamlı bilgi elde edeceklerini söyledi.

Çalışmasını “Nature Methods” adlı dergide yayınlayan Poeschla, kedilerin genetik yapılarına eklenen ışıklı proteinin, hayvanlarda bazı hücre ve genlerin izlenmesine yardımcı olduğunu vurguladı. Poeschla, “Kedilerde görülen FIV (feline immunodeficiency virus), insanlarda AIDS’e neden olan HIV’e çok benziyor. Biz de FIV’in izini sürüp HIV’i daha iyi anlamaya çalışacağız” dedi. Kısa adı GFP olan “yeşil floresan proteini”nin keşfi ve geliştirilmesi, 2008 yılında Nobel Kimya Ödülü kazandırmıştı.
 

mete akçer

Üye
Üye
Katılım
Eyl 4, 2011
Mesajlar
1
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Çok ilginç bir haber. Değerli paylaşımınız için tşk. Bu arada 5 kedim var ve hiçbiri şuan için karanlıkta parlamıyor :)
 
F

Fırtına

Guest
mete, evet ya... çok ilnigç bir haber :) bilim adamlarımıza başarılar diliyorum... inşaallah, aids ve daha bir çok hastalığa çare bulunacak.
 

marcus_oredius

Üye
Üye
Katılım
Tem 11, 2012
Mesajlar
1,404
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
esasında aidsin sadece seksüel birleşme uyuşturcu enjektörünü ortak kullanım az da olsa kan transferinden bulaşması lafı bu olayı basite indirilmiş bir şey ve doğru değildir. bu şekilde yazıldığında aidsin uyuşturcu müptelası ve sapıklarda olması gereken hastalıklar sınıfında olması gerek. ancak eğer bir aids hastası ağızında iltihap veya yara varsa ve bu kişinin kullandığı çatal kaşık bardak iyice temizlenmeden kullanılırsa aids kapma riski yüksektir. aids genel tanı olarak cinsellikle bulaşan hastalıktır ve ne yazıkki türkiyede aids olan kişi cinsel hayatına sanki birşey olmamış gibi devam etmektedir. nasıl olsa olmuş diyip geçen insanlar olduktan sonra tabiki artış olacaktır.

1990larda uğur dündarın yaptığı bir proğram aids konusunda ne kadar cahil olduğumuzu gösterdi. bir hayat kadını rölündeki muhabir gelen müşterilere aidsli olduğunu söylüyor cevaplar şu şekilde

" biz asker adamız bize birşey olmaz"
" ne olacak bir besmele çekeriz olur biter"
" olur ama onun için ekstra istemek yok"
" özel gün gibi birşey mi?"

bu şekilde cevap veren yurdumun insanı oldukça bu hastalık daha nice evi yıkacaktır.
 

osman35

Üye
Üye
Katılım
May 21, 2012
Mesajlar
57
Tepkime Puanı
0
Puanları
6
bide atın ölümü arpadan olsun wardı marcus :)
 

samedone

Üye
Üye
Katılım
Eyl 16, 2015
Mesajlar
3
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Yaş
28
Bu konuda çok katılıyorum. malesef öyle bir Türkler var ki bilgiye ihtiyacı var.
 
Tekerlekli Sandalye
Üst