AB Komisyonu 12 Ekim’de içeriğinde Batı Balkan ülkeleri, Türkiye ve İzlanda ile
ilgili ilerleme raporları ve AB’nin bu ülkelere yönelik genişleme stratejisinin yer aldığı genişleme paketini açıkladı.
Genişleme Stratejisi Belgesi’nde Hırvatistan ile müzakerelerin sonuçlandırılması ve 2013’te bu ülkenin AB üyesi olacağının belirlenmesi ile birlikte AB Genişleme Politikası’nın yeni bir aşamaya girdiği belirtiliyor. Aralık 2006’da AB Konseyi’nin üzerinde uzlaşıya vardığı ilkelerin AB’nin genişleme politikasının çerçevesi olmaya devam ettiği, AB’nin mevcut barış, istikrar, demokrasi ve refah alanını bu politika sayesinde genişlettiği hatırlatılıyor.
Genişleme Stratejisi Belgesi’nin Türkiye ile ilgili bölümlerinde bölgede oynadığı rolü, dinamik ekonomisi ve AB’nin enerji ve dış politikalarına katkılarıyla Türkiye’nin AB’nin güvenlik ve refahı için anahtar ülke durumunda olduğu vurgulanıyor. Ticaret ve yabancı yatırımlar yoluyla büyük ölçüde AB’yle bütünleşmiş olduğu, birçok önde gelen Avrupalı şirket için önemli bir sanayi platformu olduğu ve bu nedenle de Avrupa’nın rekabet gücünün önemli bir bileşeni olduğu belirtiliyor. Katılım sürecinin Türkiye’deki AB reformlarının sürmesi, dış politika ve güvenlik konularıyla ilgili diyalogun sürmesi, ekonomik rekabetçiliğin güçlendirilmesi yolunda en etkin çerçeve olmaya devam ettiği; uzun bir dönemdir yeni bir başlığın müzakerelere açılamamış olmasını üzüntü verici olduğu belirtiliyor. Ortak çıkar alanlarında önemli adımlar atılarak sürecin daha yapıcı bir aşamaya taşınması isteği ortaya koyuluyor. Belgenin “aşılması gereken güçlükler” bölümünde Türkiye’de ifade ve basın özgürlüğü konusuna dikkat çekiliyor ve siyasi ve ekonomik baskılar, yolsuzluk ve suç eylemleri ile basının etki altında bırakılmaya çalışıldığı, gazetecilerin yeterince korunma altında olmadığı ve zaman zaman saldırılara uğradıkları ifade ediliyor. Türkiye’de yasaların ifade özgürlüğünü yeterince güvence altına almaması, gazetecilere yönelik davalar ve soruşturmalar endişe verici bulunuyor.
Belgenin ekonomi ve AB 2020 hedefleriyle ilgili bölümünde ise Türkiye’nin krizden daha büyük bir ekonomi ile çıktığı, büyümenin etkileyici olduğu ancak, bazı olumsuz sinyaller gelmeye başladığı belirtiliyor. Diğer bölümlerde ise Romanların topluma dâhil edilmesi konusunda Türkiye’nin AB Roman Platformu’na katılmaya davet ediliyor. Avrupa ve Ortadoğu’nun kesişme noktasında olan Türkiye’nin son dönemde havacılık ve uluslararası gaz piyasasında rekabeti artıracak olan Güney Gaz Koridoru alanındaki gelişmeler de göz önüne alındığında iki tarafın da yararına katkıları bulunduğu hatırlatılıyor. AB Komisyonu’nun limanların modernleştirilmesi ve yüksek hızlı demiryolları gibi ulaştırma alanlarında Türkiye’yi mali açıdan desteklediği, Türkiye’nin de gaz piyasasını sözleşmelere esneklik getirerek derinleştirmesi gerektirdiği belirtiliyor.
AB Komisyonu son günlerde Türkiye ve G. Kıbrıs arasındaki gerginliğin endişe verici olduğunu belirterek, AB Konseyi’nin iyi komşuluk ilişkilerini zedeleyecek tehdit, sürtüşme ve benzeri eylem kaynağı durumlardan kaçınılması ve anlaşmazlıkların barışçıl yollardan çözümü yönündeki kararını hatırlatıyor. AB üyesi ülkelerin AB müktesebatı ve Birleşmiş Milletler Deniz Yasası Sözleşmesi de dâhil olmak üzere uluslararası yasalarla uyumlu olmak üzere ikili anlaşmalara taraf olabilme hakları olduğu hatırlatılıyor. Türkiye’nin Ek Protokolü uygulamaya koyması ve böylece G. Kıbrıs ile ilişkilerini normalleştirme yolunda ilerlemesi; tehdit, sürtüşme ve benzeri eylemlerden kaçınılması isteniyor. Türkiye’nin sınır sorunları da dâhil olmak üzere komşularıyla ikili ilişkilerindeki sorunları çözümlemeye çağrılıyor. Yunanistan’ın Türkiye’nin karasularını ve hava sahasını ihlal ettiğine dair şikâyetleri olduğu belirtiliyor.
AB Komisyonu’nun Türkiye’nin katılım sürecinde yeni bir aşamaya geçmek üzere daha uygulamaya dönük bir yaklaşımla ve ortak çıkarların olduğu alanları ön plana alarak, AB ile uyum sürecinde yeni bir gündem oluşturulması için çaba göstereceği belirtiliyor. Bu gündem kapsamına vize, göç ve kişilerin dolaşımı, enerji, terörle mücadele, Türkiye’nin şehir eşleştirmesi, “Vatandaşlar için Avrupa” gibi Topluluk programlarına daha fazla katılımının sağlanması, ticaret ve Gümrük Birliği’nde süregelen sorunların ortadan kaldırılması, serbest ticaret anlaşmaları müzakerelerinde Türkiye ile yakın işbirliği içinde olunması için yollar aranması ve AB ile Türkiye’nin ortak ekonomik potansiyelini ortaya çıkarmaya dönük yeni yollar aranması gibi konular dâhil edilecek.
AB Komisyonu Türkiye ile işbirliğini daha kapsamlı hale getirerek, hali hazırda açılması mümkün olmayan müzakere başlıklarında da ilerleme sağlanması için destek vermeye devam edeceğini vurguluyor.
Ekim 2010 – Eylül 2011 dönemindeki gelişmeleri ele alan 2011 Türkiye Raporu’nda Türkiye’nin AB’ye katılım müzakerelerinin devam ettiği, 33 tarama raporundan 1 tanesinin AB Konseyi’ne sunulmayı beklediği, 9 tanesinin AB Konseyi’nde görüşüldüğü, şu ana kadar 13 müzakere başlığının açıldığı, 1 tanesinin geçici olarak kapatıldığı belirtiliyor. AB – Türkiye arasında kapsamlı siyasi diyalogun sürdüğü, iki taraf arasında gerçekleşen toplantılarda Türkiye’nin Kopenhag kriterlerini karşılama ve Katılım Ortaklığı’nda belirtilen öncelikleri gerçekleştirme alanında çektiği zorlukların görüşüldüğü, dış ilişkiler alanında da her iki tarafın ilgi duyduğu bölgelerdeki gelişmelerin tartışıldığına yer veriliyor. AB – Türkiye ikili ticaretinin 103 milyar €’ya ulaştığı vurgulanan rapor taslağında Türkiye’nin ortadan kaldırmaya söz verdiği ticaret engellerinden ithalat belgesi, AB’de serbest dolaşımda olan üçüncü ülke mallarıyla ilgili sınırlamalar, devlet yardımları, fikri mülkiyet haklarının uygulanması, yeni ilaçların kayıt süreciyle ilgili zorunluluklar alanında bir ilerleme kaydedilmediği belirtiliyor. Katılım öncesi mali yardım kapsamında Türkiye’ye 2011 yılında 781,9 milyon € ayrıldığı belirtiliyor. Türkiye’de sivil toplumun güçlendirilmesi için mali kaynak aktarıldığı, aktarılan bu kaynağın özellikle sivil toplumun kapasitesinin artırılması ve AB-Türkiye arasında sivil toplum diyalogunun güçlendirilmesi amaçlı projelere kullandırıldığına yer veriliyor.
ilgili ilerleme raporları ve AB’nin bu ülkelere yönelik genişleme stratejisinin yer aldığı genişleme paketini açıkladı.
Genişleme Stratejisi Belgesi’nde Hırvatistan ile müzakerelerin sonuçlandırılması ve 2013’te bu ülkenin AB üyesi olacağının belirlenmesi ile birlikte AB Genişleme Politikası’nın yeni bir aşamaya girdiği belirtiliyor. Aralık 2006’da AB Konseyi’nin üzerinde uzlaşıya vardığı ilkelerin AB’nin genişleme politikasının çerçevesi olmaya devam ettiği, AB’nin mevcut barış, istikrar, demokrasi ve refah alanını bu politika sayesinde genişlettiği hatırlatılıyor.
Genişleme Stratejisi Belgesi’nin Türkiye ile ilgili bölümlerinde bölgede oynadığı rolü, dinamik ekonomisi ve AB’nin enerji ve dış politikalarına katkılarıyla Türkiye’nin AB’nin güvenlik ve refahı için anahtar ülke durumunda olduğu vurgulanıyor. Ticaret ve yabancı yatırımlar yoluyla büyük ölçüde AB’yle bütünleşmiş olduğu, birçok önde gelen Avrupalı şirket için önemli bir sanayi platformu olduğu ve bu nedenle de Avrupa’nın rekabet gücünün önemli bir bileşeni olduğu belirtiliyor. Katılım sürecinin Türkiye’deki AB reformlarının sürmesi, dış politika ve güvenlik konularıyla ilgili diyalogun sürmesi, ekonomik rekabetçiliğin güçlendirilmesi yolunda en etkin çerçeve olmaya devam ettiği; uzun bir dönemdir yeni bir başlığın müzakerelere açılamamış olmasını üzüntü verici olduğu belirtiliyor. Ortak çıkar alanlarında önemli adımlar atılarak sürecin daha yapıcı bir aşamaya taşınması isteği ortaya koyuluyor. Belgenin “aşılması gereken güçlükler” bölümünde Türkiye’de ifade ve basın özgürlüğü konusuna dikkat çekiliyor ve siyasi ve ekonomik baskılar, yolsuzluk ve suç eylemleri ile basının etki altında bırakılmaya çalışıldığı, gazetecilerin yeterince korunma altında olmadığı ve zaman zaman saldırılara uğradıkları ifade ediliyor. Türkiye’de yasaların ifade özgürlüğünü yeterince güvence altına almaması, gazetecilere yönelik davalar ve soruşturmalar endişe verici bulunuyor.
Belgenin ekonomi ve AB 2020 hedefleriyle ilgili bölümünde ise Türkiye’nin krizden daha büyük bir ekonomi ile çıktığı, büyümenin etkileyici olduğu ancak, bazı olumsuz sinyaller gelmeye başladığı belirtiliyor. Diğer bölümlerde ise Romanların topluma dâhil edilmesi konusunda Türkiye’nin AB Roman Platformu’na katılmaya davet ediliyor. Avrupa ve Ortadoğu’nun kesişme noktasında olan Türkiye’nin son dönemde havacılık ve uluslararası gaz piyasasında rekabeti artıracak olan Güney Gaz Koridoru alanındaki gelişmeler de göz önüne alındığında iki tarafın da yararına katkıları bulunduğu hatırlatılıyor. AB Komisyonu’nun limanların modernleştirilmesi ve yüksek hızlı demiryolları gibi ulaştırma alanlarında Türkiye’yi mali açıdan desteklediği, Türkiye’nin de gaz piyasasını sözleşmelere esneklik getirerek derinleştirmesi gerektirdiği belirtiliyor.
AB Komisyonu son günlerde Türkiye ve G. Kıbrıs arasındaki gerginliğin endişe verici olduğunu belirterek, AB Konseyi’nin iyi komşuluk ilişkilerini zedeleyecek tehdit, sürtüşme ve benzeri eylem kaynağı durumlardan kaçınılması ve anlaşmazlıkların barışçıl yollardan çözümü yönündeki kararını hatırlatıyor. AB üyesi ülkelerin AB müktesebatı ve Birleşmiş Milletler Deniz Yasası Sözleşmesi de dâhil olmak üzere uluslararası yasalarla uyumlu olmak üzere ikili anlaşmalara taraf olabilme hakları olduğu hatırlatılıyor. Türkiye’nin Ek Protokolü uygulamaya koyması ve böylece G. Kıbrıs ile ilişkilerini normalleştirme yolunda ilerlemesi; tehdit, sürtüşme ve benzeri eylemlerden kaçınılması isteniyor. Türkiye’nin sınır sorunları da dâhil olmak üzere komşularıyla ikili ilişkilerindeki sorunları çözümlemeye çağrılıyor. Yunanistan’ın Türkiye’nin karasularını ve hava sahasını ihlal ettiğine dair şikâyetleri olduğu belirtiliyor.
AB Komisyonu’nun Türkiye’nin katılım sürecinde yeni bir aşamaya geçmek üzere daha uygulamaya dönük bir yaklaşımla ve ortak çıkarların olduğu alanları ön plana alarak, AB ile uyum sürecinde yeni bir gündem oluşturulması için çaba göstereceği belirtiliyor. Bu gündem kapsamına vize, göç ve kişilerin dolaşımı, enerji, terörle mücadele, Türkiye’nin şehir eşleştirmesi, “Vatandaşlar için Avrupa” gibi Topluluk programlarına daha fazla katılımının sağlanması, ticaret ve Gümrük Birliği’nde süregelen sorunların ortadan kaldırılması, serbest ticaret anlaşmaları müzakerelerinde Türkiye ile yakın işbirliği içinde olunması için yollar aranması ve AB ile Türkiye’nin ortak ekonomik potansiyelini ortaya çıkarmaya dönük yeni yollar aranması gibi konular dâhil edilecek.
AB Komisyonu Türkiye ile işbirliğini daha kapsamlı hale getirerek, hali hazırda açılması mümkün olmayan müzakere başlıklarında da ilerleme sağlanması için destek vermeye devam edeceğini vurguluyor.
Ekim 2010 – Eylül 2011 dönemindeki gelişmeleri ele alan 2011 Türkiye Raporu’nda Türkiye’nin AB’ye katılım müzakerelerinin devam ettiği, 33 tarama raporundan 1 tanesinin AB Konseyi’ne sunulmayı beklediği, 9 tanesinin AB Konseyi’nde görüşüldüğü, şu ana kadar 13 müzakere başlığının açıldığı, 1 tanesinin geçici olarak kapatıldığı belirtiliyor. AB – Türkiye arasında kapsamlı siyasi diyalogun sürdüğü, iki taraf arasında gerçekleşen toplantılarda Türkiye’nin Kopenhag kriterlerini karşılama ve Katılım Ortaklığı’nda belirtilen öncelikleri gerçekleştirme alanında çektiği zorlukların görüşüldüğü, dış ilişkiler alanında da her iki tarafın ilgi duyduğu bölgelerdeki gelişmelerin tartışıldığına yer veriliyor. AB – Türkiye ikili ticaretinin 103 milyar €’ya ulaştığı vurgulanan rapor taslağında Türkiye’nin ortadan kaldırmaya söz verdiği ticaret engellerinden ithalat belgesi, AB’de serbest dolaşımda olan üçüncü ülke mallarıyla ilgili sınırlamalar, devlet yardımları, fikri mülkiyet haklarının uygulanması, yeni ilaçların kayıt süreciyle ilgili zorunluluklar alanında bir ilerleme kaydedilmediği belirtiliyor. Katılım öncesi mali yardım kapsamında Türkiye’ye 2011 yılında 781,9 milyon € ayrıldığı belirtiliyor. Türkiye’de sivil toplumun güçlendirilmesi için mali kaynak aktarıldığı, aktarılan bu kaynağın özellikle sivil toplumun kapasitesinin artırılması ve AB-Türkiye arasında sivil toplum diyalogunun güçlendirilmesi amaçlı projelere kullandırıldığına yer veriliyor.