Üç Aydan Uzun Süren Bel ve El Eklem Ağrılarına Dikkat!

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Üç aydan uzun süren bel ağrısında iltihaplı romatizmanın düşünülmesi ve el eklemlerindeki ağrı ve şişliğin hafife alınmaması gerektiği bildirildi.

5. Türk-Yunan Romatoloji Günleri ve 12. Ulusal Romatoloji Kongresi, Antalya'da yapılıyor. Romatoloji Günleri etkinliğine 80'i Türk, 35'i Yunanistan'dan olmak üzere toplam 115 uzman katılırken 12. Ulusal Romataloji Kongresi'ne de 21'i yabancı konuşmacı olmak üzere 500 hekim katılıyor.

Kongreye ilişkin Cornelia Diamond Hotel'de düzenlenen basın toplantısında konuşan Romatoloji Araştırmaları ve Eğitim Derneği (RAED) Başkanı Prof. Dr. Hasan Yazıcı, romatoloji hastalıklarına doğru tanı ve tedavinin konulması, uygun ilaç tedavisinin belirlenebilmesi için iç hastalıkları uzmanlığının gerekli olduğunu vurguladı. Romatolojinin, iç hastalıklarının bir yan dalı olduğunu belirten Yazıcı, romatolojik hastalıklara fizik tedavi uzmanlarının da baktığını anlattı. Yazıcı, "Fizik tedavi uzmanları, ramatoloji uzmanlarının denetiminde bakmalıdır." dedi.

Romatolojik hastalıkların tedavisinde, her geçen gün daha fazla kullanılan biyolojik ilaçları etkili ve güvenli kullanabilmek için çok iyi bir iç hastalıkları uzmanının bilgi ve becerisinin gerektiğine dikkati çeken Yazıcı, "Bu nedenle ilgili uzmanlık ve yan dal yönetmelikleri hazırlanırken ülke sağlığı için yaşamsal olan bu nokta, halen baskın olan kariyerist etkiler sonucu gözardı edilmemelidir." dedi.

Geçmiş yıllara göre romatoloji uzman sayısının giderek arttığını ve Türkiye genelinde romatoloji uzmanı sayısının 200 kadar olduğunu belirten Yazıcı, ancak bunun yeterli olmadığını ifade etti.

RAED Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Hamuryudan ise Romatoid Artrit ve ankilozan spondilit hastalığın tedavisinde yeni biyolojik ilaçlar ile oto antikorların kullanılmaya başlandığını söyledi. Bunların, hastaların yaşam kalitesini artırdığını vurgulayan Hamuryudan, yapılan çalışlamalarda yüz güldürücü sonuçlar elde ettiklerini belirtti.

-Sabah yataktan kalkıldığında belirgin bel ağrısına dikkat-

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Melike Melikoğlu, üç aydan uzun süren bel ağrısında iltihaplı romatizma düşünülmesi gerektiğini belirterek, bel ağrısının toplumda çok Yaygın olduğunu söyledi.

Bel ağrısının çoğunlukla iltihaplı bir romatizmaya bağlı olmadığını vurgulayan Melikoğlu, tedavi edilmediğinde zamanla düzeldiğini ve sıklıkla tekrarladığını ifade etti.

Melikoğlu, bel ağrısının sık olmayan ama tedavi edilmediğinde ciddi ve kalıcı sorunlara yol açabilecek nedeni sero negative spondilartropatiler olarak adlandırılan bir grup iltihaplı romatizma olduğunu anlattı. Hastalığın genellikle 20'li yaşlarda başladığını ve yıllar içinde ilerleyerek tedavisiz kalan olgularda hareket kısıtlılığına yol açabildiğini ifade eden Melikoğlu, şunları kaydetti:

"Bu nedenle hastalara mümkün olduğunca erken tanı koymak ve uygun şekilde tedavi etmek önemlidir. Ülkemizde oldukça sık olan ve genç insanları etkileyen bu durumun gerektiği gibi tedavi edilmesi topluma getireceği yük açısından da önemlidir. Bel ağrısının bazı özellikleri ankilozan spondiliti, iltihaplı olmayan bel ağrılarından ayırmakta yardımcıdır. Sabah yataktan kalkıldığında belirgin olan ve hareket ettikçe azalan bel ağrısı ve tutukluğu ve gece uykudan uyandıran bel ağrısı ankilozan spondilite işaret edebilir. Ağrının 3 aydan uzun süredir devam ediyor olması iltihabi romatizmal hastalıklara işaret eder. Ailede ankilozan spondilit hastalarının olması da hastanın ankilozan spondilit olma olasılığını arttırır. Topuk ağrısının eşlik etmesi de ankilozan spondilitin önemli özelliklerinden biridir."

-"El eklemlerindeki ağrı ve şişlik hafife alınmamalı"-

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gülen Hatemi de romatizmal hastalıklar içinde en sık görülenlerden birinin Romatoid Artrit olduğunu belirterek, "Kadınlarda erkeklere göre 3 kat daha sık görülen bu durum genellikle 20 ila 40 yaşları arasında ortaya çıkar" dedi.

Eklemlerde şişlik, ağrı ve hareket kısıtlılığı ile kendisini gösteren hastalığın genellikle eklemleri simetrik olarak etkilediğine dikkati çeken Hatemi, en sık etkilenen eklemlerin elin küçük eklemleri, el bilekleri, ayağın küçük eklemleri, ayak bilekleri, dirsekler, dizler ve omuzlar olduğunu belirtti. Hatemi, hastaların eklemlerinde sabahları daha belirgin olan tutukluktan yakındıklarını dile getirerek, şöyle devam etti:

"Ankilozan spondilit tedavisinde olduğu gibi Romatoid Artrit tedavisinde de son yıllarda önemli ilerlemeler olmuştur. Eski yıllarda tanı konulmuş, veya yeterince tedavi edilmemiş hastalarda görülebilen şekil bozuklukları ve hareket kısıtlılığı, günümüzde tanı konulan ve gerekli tedaviyi alan hastalarda görülmemektedir. Romatoid artrite bağlı kalıcı eklem hasarı ve şekil bozuklukları en fazla hastalığın ilk yıllarında ortaya çıkar. Bu nedenle Romatoid Artrit hastalarına erken tanı konulması büyük önem taşır."

-"Kemik erimesi kırığa neden olabilir"-

RAED Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Hamuryudan ise kemik erimesi hastalığı olan osteoporoz hakkında bilgi verdi.

Osteoporozun, kemiklerdeki kalsiyumun azalmasına bağlı, kemik yoğunluğunun ve dayanıklılığının azaldığı bir hastalık olduğunu belirten Hamuryudan, hastalığın tüm iskeletin zayıflamasına ve özellikle omurga, kalça ve el bileğinde kırıklara yol açtığını dile getirerek, şöyle devam etti:

"Kırık olana kadar genellikle ağrıya yol açmayan, sinsice ilerleyen bir hastalıktır. Yıllar içinde gelişen omurga kırıkları hastanın boyunda kısalmaya yol açar; bel, sırt veya kalçada ağrı duyulması, omurlarda ezilme ve çökmeye bağlı vücudun öne eğilmesi, omurga, kalça ya da el bileğinde aniden kırık gelişmesi osteoporozun belirtileridir.

Osteoporozu olan hastalarda, kalça ve diz bölgelerindeki kasların güçsüz olması, denge ve yürüme bozukluğuna yol açan hastalıklar, görme sorunları, uygun olmayan ev ortamı düşme riskini ve buna bağlı oluşabilecek kırık riskini artırır. Hastalık, özellikle menopoz sonrası dönemde her 3 kadından birinde görülmektedir. Kadınlarda östrojen hormonunun azalmasıyla birlikte kemiklerdeki kalsiyum miktarı düşmeye başlar. Dolayısıyla, menopozla birlikte ortaya çıkan hormonal değişim, kadınlarda sık görülmesinin ana nedenidir."

Tanı konulabilmesi için romatoloji uzmanı tarafından kişinin kas-iskelet sisteminin tam olarak muayene edilmesi ve altta yatan bir başka hastalığının olup olmadığının araştırılması gerektiğini ifade eden Hamuryudan, "Kemik dansitometrisi ile kemik yoğunluk ölçümleri yapılmaktadır. Kemik kütlesinin artırılabilmesi için özellikle 30 yaşına gelinceye kadar yeterli ve dengeli beslenilmesi, kalsiyumdan zengin süt ve süt ürünlerinin tüketilmesi gerekmektedir. Kalsiyum ve D vitamininden zengin diyet uygulanması ve güneşten yararlanılması gerekir. Kemik kaybını yavaşlatabilmek ve kas gücünü artırmak için düzenli egzersiz yapılmalı ve bu alışkanlık haline getirilmelidir" diye konuştu.

- Antalya
(Anadolu Ajansı)
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
20'li yaşlardaki bel ve sırt ağrılarına dikkat

İç Hastalıkları ve Romatoloji Uzmanı Doç. Dr. Hüseyin T.E. Özer, ankilozan spondilitindeki en sık görülen şikayetlerin bel ve sırt ağrısı olduğunu ifade ederek, bu hastalığın da genellikle 20’li ve 30’lu yaşlarda ortaya çıktığını söyledi.

Ankilozan spondilitin; sırt, bel ve kalçada ağrı ve tutukluk yapan bir romatizmal hastalık olduğunu anlatan Özer, hastalığın da omurgada ve bazı eklemlerin çevresinde iltihapla başladığını kaydetti.

Hastalığın seyrinin hastadan hastaya farklılık gösterdiğini, bunun yanında hastalığın ileri evrelerinde omurga kemiklerinde kaynamaya neden olabileceğini vurgulayan Özer, ankilozan spondilitinde en sık sebep olduğu şikayetlerin de bel ve sırt ağrısı olduğunu vurguladı. Doç. Dr. Özer, “Bu ağrının özelliği yavaş başlangıçlı, uzun süre hareketsiz kalınca özellikle de gecenin ikinci yarısında ve sabahları olan bel ağrısı ve tutukluktur. Bel fıtığının aksine, ağrılar hareket etmekle azalmaktadır. Genellikle 3 aydan fazla sürmektedir. Daha sık olarak 20’li 30’lu yaşlarda başlıyor” dedi.

Hastalık ilerledikçe belin esnekliği kaybolurken, kişinin öne eğilme, çorap giyme gibi işleri yapmakta zorlandığını dile getiren Özer, bunun yanında kalça, omuz, topuklar, kaburgalarda da ağrı olabileceği gibi eklem harabiyeti gelişebileceğini belirtti. Halsizliğin de yine hastalıkla birlikte ortaya çıktığını kaydeden Özer, nadir olarak göz ve kalp kapakları etkilenebileceğini ifade etti. Özer, “Hastalığın tanısı için öykü, fizik muayene, bazı laboratuar incelemeleri ve röntgen filmi yeterli. Hastalığı ortadan kaldırabilecek bir tedavi bulunmamakla beraber, tedaviyle hastalığın ilerlemesi durdurulabilir veya azaltılabilir. Mevcut tedaviler arasında egzersiz, iltihap gidericiler, uzun etkili romatizmal ilaçlar, dirençli olgularda biyolojik tedaviler bulunuyor” diye konuştu.

İhlas Haber Ajansı
 
Tekerlekli Sandalye
Üst