Ürolojik Kanserler ve Korunma Önerileri

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
15
Puanları
0
Yaş
49
Dünyada üzerinde en fazla araştırma yapılan hastalık türü olan kanserler içinde ürolojik kanserlerin tedavisiyle ilgili önemli gelişmeler gözleniyor. Ürolojik kanserlerde yeni geliştirilen ilaçlarla hastalığın ilerlemesi durduruluyor ve yaşam süresi uzatılabiliyor.


Ürolojik kanserler, böbrek, idrar yolları ve genital organların kanserleri olarak üçe ayrılıyor. Ürolojik kanserlerde kalıtımın en önemli faktörlerin başında geldiği biliniyor. Ailesinde böbreklerde, idrar yollarında ya da genital organlarda kanser olan kişiler risk grubunda yer almaktadır. Vücutta kanser oluşumunu önleyen ve buna zemin hazırlayan olayların işleyişini “gaz ve fren pedalı” gibi düşünmek gerekir. Kanseri önleyen genler “fren pedalı”dır. Ailesinde kanser olan kişilerde kalıtımsal olarak kanseri önleyecek genlerin yapısında bozukluk gözlenir, ve “fren pedalı” görevini yapamaz. “Fren” boşa alındığında da arabanın yokuş aşağı gitmesi gibi hücreler çoğalır.

Hazırlayıcı faktörler
Ürolojik kanserlerde kalıtımın yanısıra hazırlayıcı faktörler de etkilidir. Sigara, diğer kanserlerde olduğu gibi ürolojik kanserleri tetikleyen ikincil faktörler arasında yer alıyor. Kimi araştırmacılar alkol ve kahve de hazırlayıcı faktörler arasında değerlendiriyor. Yiyecek ve içecekler arasında kansere yol açanlar olduğu gibi kanserden koruyucu özelliği olanlar da var. Bunlardan biri de kırmızı şarap. Şarap içindeki bazı maddeler prostat kanserine karşı koruyucu rol oynuyor. Besinlerin koruyucu etkileriyle ilgili Avrupa ve Amerika´da yapılan araştırmalardan edinilen bulgular sonucunda domateste bulunan genistetin içeren haplar piyasada ter almaktadır. Harvard Medical Journal’da çıkan bir yayında bu hapların radikal cerrahi uygulanmadan önce hastaya verildiğinde ameliyat sonrasında yayılma olmadığını gösteren yazılar yayınlanmıştır. Diğer yandan E vitamini ve selenyum kombinasyonunun da etkili olduğu belirtiliyor. Kırmızı etten kaçınılması, zeytinyağı ve soya yağının tercih edilmesinin de koruyucu etkiye sahip olduğu bildirilmektedir.

Ürolojik Kanserler
Ürolojik kanserler İdrar yolları, genital organlar ve böbrek tümörleri olarak üç gruba ayrılabilir. Cerrahi tedaviye ek ya da tamamlayıcı olarak ürolojik kanserlerin tedavisinde uygulanan kemoterapi (ilaç tedavisi) olanakları ise çok çeşitlidir. Kemoterapide kullanan ilaçlar tümörün bulunduğu organa göre değişmektedir.

Böbrek Kanserleri
Erkeklerde daha fazla görülüyor. Hastalığın ortaya çıkışı 50 yaş grubunda yoğunlaşıyor. Hastaların yarısında hiçbir şikayetin olmaması erken teşhisi güçleştiriyor. İdrar yollarında kanama, karın ağrısı, ele kitle gelmesi gibi şikayetler ise sorunun büyüdüğünü gösteriyor. Bu durumda kanserin böbrekten diğer idrar kanallarına atlamış olma olasılığı vardır. Böbrek tümöründe, böbreği bütün dışını bir yorgan gibi örten dokularıyla beraber çıkarılır ve belli aralıklarla hasta izleme alınır.
Böbrek kanserlerinin tedavisinde interferon alfa 2b, interlökin, 5 fluorourasil uygulanır.Daha masraflı olan bir başka yöntem ise immünoterapidir. Kemoterapi ve immünoterapi birlikte de uygulanabiliyor. Ameliyattan sonra yayılma riski taşıyan hastalara ise hemen bu üçlü kombinasyon verilebilmektedir. Bu sayede kanserin diğer dokulara yayılmasının önüne geçilebilir. Böbreğin ve idrar kanallarının iç katmanında (Değişici epitel hücre kanseri) oluşan tümörlerde ameliyatla kanserli böbrek yanında idrar yolunun mesaneyle birleştiği kanal (üreter) de çıkartılır. Kanser ilerlemişse, kemoterapi gerekli olmaktadır. İlaçlar damardan veriliyor. Bu arada mesanede de tekrar tümör olam oalsılığını değerlendirebilmek için üç ayda bir sistoskopi ile mesane içi kontrol edilir.

Mesane tümöründe ise, idrar torbası iç katmanı ve altındaki dokularda tümörler oluşuyor. Bu kanserlerde de tümör ameliyatla alınıyor ve o bölge yakılıyor. Sonda vasıtasıyla mesane içerisine ilaç veriliyor. Bu yöntemde hastalar ayaktan takip ve tedavi edilebilmektedir. Eğer hastalık tekrarlarsa mesanenin (erkekte prostatla birlikte, kadınlarda rahim ve vajenin arka kısmı ile birlikte) alındığı bir açık ameliyat gerekli olabilmektedir. Böbreklerden aşağı inen idrar yolları da bu ameliyat sırasında bir barsak parçasından yeniden oluşturulan “yeni mesane”ye bağlanır. Mesane çıkarılınca lenf bezlerinde yayılma varsa, dış mesanenin kaslarını aşmış ve taşmıssa koruyucu olarak sistemik kemoterapi yapılması gereklidir. Bu tip kemoterapilerde değişik ilaç kombinasyonlarından oluşan tedavi protokolleri uygulanabilmektedir.
Prostat kanserinde ise radikal bir ameliyatla prostat bezi ile birlikte lenf nodları ve meni kanalları da açık ameliyatla çıkarılarak kanserli dokular vücuttan uzaklaştırılır. Mesane boynu da idrar yoluna birleştirilir. Yayılmış prostat kanseri durumunda, ya da açık ameliyatın çeşitli sebeplerle yapılmasının uygun olmadığı hastalara ise hormonal tedavi amacıyla ilaç tedavisi verilmektedir.

Testis tümörlerinin tedavisi:
Testis tömürlerinde öncelikli kanserli testisin çıkarılıp kanserin tipi ve evresi tespit edilmektedir. Testis kanserlerinde tümör tipine ve evresine göre karar verilerek ameliyat sonrasında kemoterapi veya radyoterapi (ışın tedavisi) uygulanması gerekli olabilmektedir. Karın içinde tümörlü lenf bezeleri varsa kemoterapi verilerek tümör küçültülür, ancak gerekli hallerde karın içerisinde yer alan lenf bezeleri de ameliyat ile temizlenebilmektedir. Testis tümöründe tam iyileşme olasılığı, özellikle erken tanı konduğunda, %90’ın üzerindedir.

Teşhis ve tedavide üreteroskopi
Taş hastalığının tedavisi yanısıra üreter tümörlerinin tanı ve tedavisinde de üreteroskopi yöntemi kullanılmaktadır. Tıbbi teknolojinin ilerlemesine paralel olarak üreteroskopik aletlerin kullanım alanlarında da önemli gelişmeler olmuştur. İnce çaplı ve bükülebilir (flexible) üreteroskoplar sayesinde pekçok vakada kullanılabilme olanağı bulunmuştur.
Üreteroskop, idrar yolunun en uç kısmı olan üretranın dış ağzından (işeme deliği) içeri ilerletilerek böbreklerden gelen idrarı mesane bağlayan “üreter” adı verilen ince kanallara ulaşılır. Böylelikle üreter içerisindeki taşlar, damar anormallikleri, taşlar, tümörler, darlıklar ışıklı optik sistem sayesinde direkt olarak gözlemlenebilir. Tanı olanaklarının yanında gerek taş tedavisi gerekse üreter tümörlerinin kesilerek alınması, biyopsisi, koterizasyonu yapılabilmektedir. Üreteroskopi, üreter kanserlerinin tanı ve tedavisinde de kullanılan en önemli yöntemler arasında yer alıyor. Böylece eskiden açık bir ameliyatı gerektiren bir operasyon modern teknoloji yardımı ile daha kısa sürede, açık ameliyatlardaki gibi bir kesi izi olmadan, ve hastanede daha kısa yatış süresi ile tedavi sonuçlandırılabilmektedir

Ürolojik kanserlerden korunmak için önerilenler
* 50 yaşını geçen erkeklerde yılda bir kez PSA testi yaptırılması
* Akdeniz diyetinin kanserden koruyucu etkisinden yaralanılması
* Doktora danışılarak diyete E vitamini ve selenyum takviyesi
* Bol bol domates tüketilmesi
* Diyette zeytinyağı ve soya yağına ağırlık verilmesi
* Kırmızı etten uzak durulması.
 
Tekerlekli Sandalye
Üst