Uyku apnesi nefesinizi kesmesin!

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
13
Puanları
0
Yaş
49
Uykuda solunumun her hangi bir nedenle 5–10 saniyeden daha fazla durmasına “Uyku Apnesi” denilmektedir.

Gece boyunca apnelerin ataklar şeklinde devam etmesi saatte ortalama 5 defadan daha fazla tekrarlaması anormal olarak değerlendirilir. ENT Tıp Merkezi’nden Nöroloji Uzmanı Hülya Altıntaş ciddi hastalıklara hatta ölümlere neden olabilen uyku apnesini ve tedavi yöntemlerini anlatıyor.

Uyku süresince meydana gelen apne sayısı arttıkça, vücudun daha çok süre oksijensiz kalmasına neden olur. Bu durum tüm organlarda, özellikle yaşam için önemli olan beyin, kalp ve kan dolaşımı sisteminde önemli hasarlara yol açar.

Uykudan dinlenmemiş, yorgun kalkma ve bunlara bağlı olarak baş ağrısı, sinirlilik, kişilik değişikliği, huysuzluk, çabuk yorulma, genel isteksizlik hali ortaya çıkar. Gündüz aşırı uyku eğilimi, hastalığın şiddeti ile doğru orantılı olarak artar.

Cinsel sorunlara da neden olabiliyor.

Uyku apne sendromu başta olmak üzere bazı uyku hastalıkları erkeklerde ve kadınlarda cinsel istek azalmasına neden olmaktadır. Horlama ve uyku apne hastalarının bir kısmı hekime cinsel yetersizlik sorununu araştırırken ulaşırlar. Uyku apne sendromu tanı ve tedavisini takiben de cinsel sorunları çoğunlukla ek bir tedavi gerekmeksizin kendiliğinden düzelir.

Uyku Apne sendromunun neden olabileceği hastalıklar

• Uykuda ani ölüm

• Beyin damar tıkanıklıkları ve inme

• Uykuda kalp krizi ve kalp damar hastalıkları

• Kalp yetersizliği

• Hipertansiyon

• Kalp ritim bozukluğu

• Kalpten akciğere giden damarın hipertansiyonu (pulmoner hipertansiyon)

• Şeker hastalığı

• Akciğerde bronş hassasiyeti artışı ve astım

• Reflü

• Cinsel istekte azalma ve iktidarsızlık

Genellikle hasta durumdan haberdar değildir ve en belirgin bulgu horlamadır.

Solunum problemleri uykuda oluştuğu için hastanın kendisi durumdan haberdar değildir. Durumu genellikle hastanın eşi veya yakınları fark eder. En belirgin bulgu horlamadır. Hastaların hemen tamamı çok şiddetli biçimde horlarlar. Hasta düzenli şekilde horlarken aniden sesi kesilir. Hastanın yakınları, önce bu durumun farkına varırlar. Bir noktadan sonra hasta öncekinden daha şiddetli bir ses çıkararak, tekrar solumaya başlar. Bu esnada hastanın hatırlayamayacağı kısa bir uyanıklık olur.(bu uyanıklık elektrofizyolojik düzeyde olup ancak uyku laboratuarında beyinden alınan kayıtlardan anlaşılır)

Uyku devam ettiğinde, bir kısır döngü halinde gece boyunca uyku-solunumun durması-tekrar başlaması-kısa uyanıklık-uykuya dalma şeklinde onlarca hatta yüzlerce kez yinelenerek devam eder. Solunum durmalarının uzun sürmesi bazen hasta yakınlarını telaşlandırarak onu uyandırmaya zorlar. Çok ileri hastalık halinde bazen hasta boğulma hissiyle uyanabilir.

Hastalığın en belirgin bulgusu gündüz aşırı uykululuk halidir.

Hastalığın ilk ve en belirgin bulgusu gündüz aşırı uykululuk halidir. Hastanın, gece boyu sık olarak tekrarlanan solunum durmaları yüzünden, çok sayıda kısa uyanıklıklarla bölünmüş ve bir türlü derinleşemeyen, dolayısıyla dinlendirici olmayan kalitesiz bir uykusu vardır. Hasta hatırlamadığından ve gece olup bitenlerden habersiz olduğundan, deliksiz uyuduğunu sanır. Ancak durum böyle değildir.

Şiddetli horlamayla birlikte sabah yorgun uyanma, gündüz aşırı uykululuk hali, en dikkat çekici ve önemli bulgudur.

• Sabah şiddetli ağız kuruluğu ile uyanma

• Sabah yorgunluğu ve baş ağrıları

• Eskiye oranla daha sinirli ve daha tahammülsüz olma

• Anksiyete

• Konsantrasyonu sürdürmede güçlük

• Çocuklarda okul başarısının düşmesi

• Unutkanlık

• Eskiden olmadığı halde gece bir veya daha fazla kez tuvalete kalkma

• Yine eskiye oranla belirginleşen ve iklim şartlarıyla açıklanamayan gece terlemeler

• Cinsel istekte azalma, (erkekte) iktidarsızlık.

Belirtilerinden bir ya da birkaçı varsa mutlaka bir uyku kliniğine başvurulmalıdır.

Kesin tanı için, hastanın uyku laboratuarında Polisomnografi denilen tüm gece uyku incelemesinin yapılması gerekir.

Hastanın uyumadan önce takacağı CPAP adı verilen maske tedavi seçenekleri arasında ilk sırada ilk sırada yer alıyor.

CPAP aleti, bu maskeye hava gelmesini sağlayan hortum ve devamlı pozitif basınç üreten bir tür hava kompresöründen oluşur.

CPAP aleti, ağız içinde sürekli bir pozitif basınç yaratıp dokuların gevşemesini ve hava yolunu daraltmasını engelleyerek etkisini gösterir. Uyku apnesi hastalarının %70’i bu tedaviye uyum sağlamakta ve aletlerini düzenli kullanmaktadır. CPAP tedavisi, düzenli kullanıldığı sürece bugün için en etkili tedavi yöntemidir.

Kilo verme ve cerrahi yöntemler de tedavi seçenekleri arasındadır.

Kilo vermenin yanı sıra bazı hafif olgularda, alt çenenin biraz öne çekilerek solunumun rahatlamasını sağlayan ağız içi apereyler kullanılması da yararlı olmaktadır.

Küçük dil ve yumuşak damak başta olmak üzere üst solunum yolundaki yumuşak dokuların fazlalıklarını azaltma ve dokuları gerginleştirme amacına yönelik yapılan ameliyatlar da diğer bir tedavi yöntemidir.


Haber7
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
13
Puanları
0
Yaş
49
Uyku apnesi ölüme yol açabilir

Kalp hastalıklarından depresyona, reflüden hipertansiyona kadar çok sayıda rahatsızlığın sebebi olan uyku apnesi, ölüme yol açabiliyor.

Uyku apnesi ölüme yol açabilir

Uyurken solunumun geçici süreyle durması anlamına gelen uyku apnesi , toplumda her 100 kişinden 5'inde görülebiliyor. Özellikle uyku apnesi rahatsızlığı bulunan uzun yol şoförlerinin kaza yapma riskinin bulunduğuna dikkat çekiliyor.

Yüksek tansiyondan kalp hastalıklarına, depresyondan reflüye ve cinsel fonksiyon bozukluğuna kadar pek çok hastalığa davetiye çıkaran uyku apnesinin belirtileri ve tedavi yollarına ilişkin Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Bahadır Baykal bilgi verdi. Uyku apnesinin uyku düzeninin bozulmasına sebep olduğunu dile getiren Baykal, "Günde 6-8 saat arasında uyuyan kişi uykunun rem ve rem olmayan evresini yaşar. Ancak bizim için asıl önemli olan ve bizleri dinlendiren, sabah zinde kalkmamızı sağlayan evre, rem olmayan uykunun üçüncü evresidir. Uyku apnesi olanlarda derin uyku olmadığı için ertesi güne sarkan yorgunluk ve sersemlik hissi, gün boyu uykuya meyil ve konsantrasyon güçlüğü olur." dedi.

Uyku apnesi olanlarda derin uykuya beraber horlamanın arttığına dikkat çeken Baykal, "Horlamadan sonra ise adeta ölüm sessizliği olur ve kişinin bazen 60-80 saniyeye kadar solunumunun durduğunu saptarız ki; bu durum insanı ölüme bile götürebilir. ABD'de gece sağlıklı bir şekilde yatağa yatıp sabah ölü bulunanlarda yapılan araştırmada en sık ölüm nedeninin uyku apnesine bağlı gelişen solunum durması olduğu ortaya konulmuştur." diye konuştu.

Söz konusu rahatsızlığın yüksek tansiyon hastalığına da yol açabileceğini ifade eden Baykal şöyle devam etti: "Uykuda nefes alamayan kişi netice itibariyle oksijensiz kalır ve bu durum vücuttaki karbondioksit oranını arttırır ve solunum yolu uyarılır. Beyin ise bu duruma adrenalin salgılatarak cevap verir. İşte uyku apneli kişilerde yüksek tansiyon oluşmasının sebebi budur. Bu durum akciğerlerin kasılmasına ve genişlemesine yol açar. Genişleyen akciğer mideye basınç yapar ve midedeki asit salgısı yemek borusuna kaçar. Bu da reflü diye bilinen hastalığa yol açar. Uyku hastalığı olan hastaların yaklaşık üçte biri hipertansiyonludur. Bu hastaların uyku apnesi tedavisi hipertansiyon sorunlarından da kurtulmaları için önemlidir. Özellikle ilaç tedavisine rağmen düşmeyen yüksek tansiyon hastaları uyku apnesi açısından mutlaka değerlendirilmelidir. Elbette devamlı adrenalin salgılanması ve yüksek tansiyon düzeyi kalbi de olumsuz etkiler. Kalp yetmezliği, kalpte ritim bozukluğu oluşabilir."

'UYKU APNESİ OLAN ŞOFÖRLER UZUN YOLA ÇIKMAMALI'

Uyku apnesi olan hastaların sorunlarına da dikkat çeken Baykal, "Derin uyku uyuyamazlar, dolayısı ile bu durum kişinin günlük yaşamını olumsuz etkiler. Özellikle konsantrasyon gerektiren işlerde başarısız olurlar, unutkanlık ve hafıza sorunları başlar. Araba kullanırken uyuyabilirler. Özellikle uzun yol şoförlerinde kazaya yol açabilir. Bazı Avrupa ülkelerinde uzun yol şoförleri uyku apnesi testi sonrası ehliyet alabilir. Ülkemizde ise ağır derecede uyku apnesi olan ama trafikte araba kullanan pek çok kişi var ki; eğer tedavileri yapılmamışsa ya da hastalıklarının farkında değillerse bu kişiler hem kendileri hem de başka sürücüler için ciddi risk oluşturuyor demektir. Uyku apneli hastalar uykusuzluğun ve yorgunluğun getirdiği stresle aile bireyleri ve sosyal çevresiyle sorun yaşayabilir ki; bu durum depresyona neden olabilir." şeklinde konuştu.

UYKU APNESİNİN TEDAVİ YOLLARI

Uyku apnesinin tanısını koymak için polisomnografi testi yapıldığını dile getiren Baykal, "Bu test ile gece boyunca uyku sırasında bazı kayıtlar alınır ve bu test ışığında horlama ve uyku apnenizin nedeni, şiddeti ve seçilecek tedavi belirlenir. Uyku apnesi tedavisinde iki seçenek vardır, cerrahi tedavi ve uykuda kullandığımız pozitif basınçlı hava veren cihazlar. Hangi yöntemi tercih edeceğimize ise polisomnografi ve muayene sonucunda karar veririz. Ancak bazı davranış paternleri de uyku apnesinde tedavi için oldukça önem taşır. Bunlar uyku sırasında yan yatmak, kilo vermek, alkol ve sigarayı bırakmak ve düzenli egzersizdir." ifadelerini kullandı.
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
13
Puanları
0
Yaş
49
Bu hastalık kadınlarda fark edilemiyor!

Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Neşe Dursunoğlu, daha çok erkeklerin yaşadığı bir sağlık sorunu olarak bilinen uyku apnesi sendromunun, kadınlarda fark edilemediği için birçok ev ve iş kazasına sebep olduğunu söyledi.

Dursunoğlu, yaptığı açıklamada, ''uyku apnesi'' hastalığın genel olarak, nefes durmasına neden olarak uyku bölünmeleri ve horlama şeklinde görüldüğünü ancak yaptıkları laboratuvar çalışmalarında, hastalığın kadınlarda farklı belirtilerle de kendini gösterebildiğini tespit ettiklerini kaydetti.

Uyku apnesinin eldeki istatistik verilere göre erkeklerde yüzde 4, kadınlarda ise menopoz öncesi yüzde 2 oranında görüldüğünü ancak bunun menopoz sonrası artarak erkeklerle eşitlendiğini belirten Dursunoğlu, menopoz öncesi kadınlarda, hastalığın daha az rastlanıyor olması nedeniyle bir erkek sağlık sorunu olarak görüldüğüne işaret etti.

Dursunoğlu, yaptıkları araştırmalara göre, bu algının yanlış olduğunu ve hastalığın menopoz öncesi kadınlarda da görülebildiğini ancak nefes durmasına bağlı uyku bölünmeleri ve horlama şeklindeki genel belirtilerden farklı durumlara yol açması nedeniyle fark edilemediğini dile getirdi.

UYKU APNESİ FARK EDİLEMEYEBİLİYOR
Hastalığın menopoz öncesinde kadınlarda, uyuyamama, sıcak basmaları, sinirlilik veya içe kapalılık, depresyon gibi farklı belirtilerle ortaya çıktığını anlatan Dursunoğlu, bu belirtilerin uyku apnesi belirtileri gibi görülmemesi nedeniyle hem eşleri hem kendileri hem de başvurdukları hekim tarafından farkına varılamadığını bildirdi.

Dursunoğlu, bu hastalıkla ilgili çalışmalar dünyada hep erkekler üzerinde yapıldığına dikkati çekerek, şunları kaydetti: ''Oysa bu rahatsızlık, kadınlarda da görülüyor. Ancak kadınların hayatlarında, uykularının bölündüğü birçok dönem var. Kadınlarda adet görmeyle birlikte başlayan çok farklı uyku bozuklukları olabilir. Yine 9 ay gebelikte yaşanan çok farklı uyku dönemleri var. Emzirme döneminde en az 24 ay uykusuzluk ve uyku bölünmeleriyle başlayan uyku bozuklukları dönemi var. Kadının hormonal seyri dalgalanmalarla seyrettiği için uyku seyri de dalgalanmalarla seyrediyor ve uyku apnesi fark edilemeyebiliyor''

Uyku apnesinin, kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkilediği gibi kazalara da yol açmasıyla tehlikeli durumlara neden olabildiğine işaret eden Dursunoğlu, ''Uyku apne sendromunun kadınlarda da olabileceğini unutmamalıyız. Kadınlarda fark edilemeyen uyku apne sendromu, birçok iş ve ev kazasına davetiye çıkarıyor. Bu sorunu yaşayan kadınlar bazen gündüz iş yaparken uyku hali geldiğini için ocakta yemek unutup yangınlara sebep olabilir, elini kesebilir, sigara içiyorsa elinde sigarayla uyuyup kalabilir'' diye konuştu.

Dursunoğlu, uyku apnesinin, tedavisi mümkün olan bir hastalık olduğunu belirterek, bu rahatsızlığı yaşan kişilerin doktora başvurmalarını tavsiye etti.


AA
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Tüm Detaylarıyla 'Uyku Apnesi'

1 Uyku apnesi nedir.jpg

Uyku apnesi günümüzde en çok karşımıza çıkan sorunlardan bir tanesidir. Apne tanım olarak 10 sn süreyle solunumun durması anlamına gelir. Dolayısıyla bu son derece ciddi bir durumdur.

Tüm Detaylarıyla 'Uyku Apnesi'


Uyku apnesi nedir?

Uyku apnesi, uyku sırasındaki solunum duraklamalarından kaynaklanan ve uyku düzeninin bozulmasına sebep olan önemli bir hastalıktır. Uyku apnesi uykuda hava akımının en az 10 saniye süreyle normal değerinin % 20'sine ve daha altına düşmesi ile tanımlanabilir. Uykudaki solunum duraklamaları sonucunda kandaki oksijen miktarı azalır ve karbondioksit miktarı artar.

Uyku apnesi, merkezi sinir sistemindeki bir problem nedeniyle (Merkezi Uyku Apnesi) veya solunum yollarındaki bir tıkanıklık nedeniyle (Tıkayıcı Uyku Apnesi) oluşabilir. Bazen de bu her iki durum birlikte olmaktadır (Bileşik Uyku Apnesi). Bu hastalığın değerlendirilmesinde sadece solunumun durması (apne) değil aynı zamanda solunumun azalması (hipopne) da hesaba katılmaktadır.

Yüksek tansiyon, gürültülü horlama, yorgunluk, aşırı sinirlilik, depresyon, unutkanlık, konsantrasyon bozukluğu, sabah baş ağrısı, kontrol edilemeyen şişmanlama, uykuda terleme, sık idrara çıkma, mide yanması gibi sorunlar uyku apnesinin sonuçları olarak ortaya çıkabilir. Hastalarda, hastalığın seviyesine göre bu sorunların biri, birden fazlası ya da hepsi birden görülebilir.

Çağımızın önemli rahatsızlıklarından biri olarak kabul edilen uyku apnesi, önlem alınmadığı takdirde ölümle sonuçlanabilmektedir. Hastalığın bu denli ciddi sonuçları olduğu toplum içinde çok fazla bilinmemektedir. Bu hastalığa yakalanan kişilerin büyük bir çoğunluğu hastalığı farketmedikleri ya da önemsemedikleri için genellikle hekime gitmemektedirler.

Solunum durmaları (apne) veya azalmaları (hipopne) gece içinde yüzlerce defa takrarlayabilmekte ve bunların ancak çok az bir kısmı hastanın yakınları tarafından farkedilmektedir. Bu nedenlerle ve doğuracağı sonuçlar bakımından uyku apnesi uzmanlarca sinsi ilerleyen bir hastalık olarak nitelendirilmektedir.
Uyku apnesi acil tedavi gerektiren hayati bir hastalıktır. Zamanında tedavi edilemezse kalp krizi, felç, iktidarsızlık (impotans), düzensiz kalp atışları gibi sorunlara yol açar. Ayrıca kazalara, iş verimsizliğine ve sosyal problemlere neden olabilen gün içi aşırı uyku haline sebep olur. Gündüz uyku halinin trafik kazalarına da yol açtığı yapılan çalışmalarla gösterilmiştir.

Tıbben ciddî kabul edilen uyku apnesinin toplum içindeki yaygınlığı yüksektir. Uyku apnesi her ne kadar erişkinlerde, erkeklerde, horlayanlarda, menopoza girmiş bayanlarda, yaşlılarda, ve kilolularda daha sık görülmekte ise de bu hastalık çocuklarda, genç bayanlarda ve zayıf insanlarda da tespit edilmektedir. Kısaca, uyku apnesi her yaşta görülebilen bir hastalıktır.

Kadınların en az % 2'sinde ve erkeklerin % 4'ünde görülmektedir. Bu rakamlar hastalığın en az astım ve şeker hastalığı kadar yaygın olduğunu göstermektedir.
Çocuklarda uyku apnesi büyük bademciğe ve geniz etine bağlı olarak gözlenebilir. Ayrıca, alkol ve sigara bağımlılarında, yanlış uyku pozisyonunda uyanlarda, aşırı kilolularda, alt çenesi gelişim geriliği gösterenlerde, boyun yüksekliği kısa olanlarda, alerji, anti-histaminik, kas gevşetici veya sakinleştirici gibi ilaç kullananlarda da uyku apnesi görülme riski yüksektir.

Uyku apnesinin belirtileri


Uyku apnesi hayati sağlık sorunlarına neden olabilen ciddi bir hastalık olsa da uyku apnesinin belirtilerini hastanın kendisinin farkedebilmesi oldukça zordur. Hasta genellikle uykudaki normal olmayan durumlardan, eşi veya yakınlarının farketmesiyle haberdar olur. Aşağıda hastalığın en önemli belirtileri verilmiştir:

Düzensiz solunum: Uyku apnesinin en önemli belirtisi gece uykusu süresince ani solunum duraklamaları, çok gürültülü horlamalar ve iç çekmelerdir. Bu solunum düzensizlikleri, çoğu kişide görülen yumuşak ve hafif horlamalardan farklıdır. Horlayan insanların çoğunda bu tip horlamalar daha çok sırtüstü uyuma sırasında gerçekleşir. Uyku apnesinin sonucu olarak ortaya çıkan horlamalar ise her türlü pozisyonda gerçekleşebilir. Uyku apnesi olan hasta, el kol hareketleri ile rahatsız bir şekilde uyumaya çalışır.

Uykuda nefesin durması: Düzensiz solunum bir çok insanda duruma bağlı olarak uykuya dalma, uyanma veya rüya görme sırasında görülebilir. Diğer bir taraftan uyku apneli hastalarda sık sık tekrarlanan uzun süreli solunum durmaları olmaktadır. Bu solunum duraklamaları uyku apnesinin en önemli belirtilerinden biridir. Apneli hastalarda 10 saniyeden başlayan solunum duraklamaları bir dakikadan fazla sürelere kadar devam edebilir. Uykuları boyunca saatte 10'dan fazla tekrarlayan, 10 saniyeden bir dakikaya varan nefes durmaları ile boğulurcasına mücadele eden kişilerde uyku ve oksijen yetersizliği oluşmaktadır. Bunların sonucu olarak hastalarda büyük sorunlara rastlanmaktadır.

Gündüz aşırı uyku hali: Gece uyku kalitesinin bozulması nedeniyle gün boyunca kendini yorgun hisseden hastaların kitap okurken ya da televizyon seyrederken uyuklamaları olabilir. Bu, özellikle araç kullanan hastalar için önemlidir. Uyku apnesi olan hastaların trafik kazası yapma riski normalden 8 kat fazladır. Bu da hastalarda inanılmaz derece yorgunluğa dolayısıyla konsantre olamamaya neden olur.

Uyku apnesinin çeşitleri

Uyku apnesinin üç temel türü vardır:

Tıkayıcı tarzda olan, merkezi yani beyindeki solunum merkezine bağlı olan ve bu ikisinin karışımı. Araştırmalara göre yaklaşık hastaların % 84'ünde tıkayıcı uyku apnesi, % 1'inde merkezi uyku apnesi ve % 15'inde bileşik uyku apnesi görülmektedir.

Tıkayıcı Uyku Apnesi (Obstructive Sleep Apnoea OSA): Tıkayıcı Uyku Apnesi (OSA), boğazdaki kasların havanın geçeceği alanı kapatacak şekilde gevşemesi sonucunda oluşur. Bu kaslar yumuşak damağa, küçük dile, yutağa ve dile aittir. Bu kaslar gevşediğinde nefes alma sırasında hava yolu daralır ve bir süre için solunum durur. Bunun sonucunda kandaki oksijen miktarı azalır, beyin bu azalmayı algılar ve uyku derinliğini azaltarak ya da kişiyi uyandırarak hava yolunun tekrar açılmasını sağlamaya çalışır. Uyku derinliğinin azalmasını takiben bazı kişilerde bir iki kısa nefes alma ile, bazı kişilerde ise şiddetli horlama ve yutkunma sesleri ile solunum tekrar başlatılır. Bu derecede uyku apnesi olduğunda derin uykuya geçmek hiç mümkün olmaz, kişi bütün uykusunu solunum çabası içinde geçirir ve gündüz uyuma ihtiyacı duyar. Uyku apnesi olan kişiler genellikle uykularının bölündüğünün farkında değildir ve iyi uyuduklarını zannederler.

Merkezi Uyku Apnesi (Central Sleep Apnoea CSA): Merkezi Uyku Apnesi (CSA), çok daha nadir görülür ve beyinin solunumu kontrol eden kaslara doğru sinyaller göndermemesi sonucunda ortaya çıkar. Kanda karbondioksitin artması ve oksijenin azalması sonucunda kişi uyanır. Merkezi uyku apnesi olan hastalar uyanma dönemlerini tıkayıcı uyku apnesi olan kişilere göre daha fazla hatırlarlar.

Bileşik Uyku Apnesi (Mixed Sleep Apnoea MSA): Bileşik Uyku Apnesi (MSA) olan hastalarda apne, önce tıkayıcı uyku apnesi belirtileri göstermektedir. Hasta saatte yaklaşık 20 ile 30 arası tıkanma yaşar. Tıkayıcı tipteki apnenin tedavisinden sonra hastalık merkezi uyku apnesi belirtilerini daha belirgin olarak gösterir. Bu apne çeşidi uzun yıllardır gözlenmekte ise de son yıllarda uzmanlar tarafında ayrı bir tür olarak kategorize edilmiştir.

Uyku apnesinin etkileri

Uyku apnesi ve yol açtığı sağlık sorunları nelerdir?


Uyku apnesinin etkileri şu şekilde sıralanabilir:

Yüksek tansiyon: Uyku apnesi yüksek tansiyon için tek başına bağımsız bir risk faktörüdür.

Gürültülü horlama: Üst solunum yolunun genellikle dil arkasındaki alanda daralması sonucu, daralma ile orantılı olarak horlama artar. Her horlayan kişide uyku apnesi yoktur fakat horlama düzensiz, zaman zaman da solunum güçlüğü ile birlikte olmaktaysa kişide apne olma ihtimali vardır ve uzman görüşü mutlaka alınmalıdır.

Kalp büyümesi ve kalp atımında düzensizlikler: Özellikle ileri yaşlarda kalp ritmindeki düzensizlikler ani kalp durmalarına da yol açarak, uykuda ani ölümlere sebep olmaktadır.

Sık idrara çıkma
Uykuda aşırı terleme
Uykusuzluk ve huzursuz uyku

Sabahları yorgun kalkma, gün içinde yorgunluk hali ve uyuklama: Hastalarda yorgunluk bütün gün devam etmekte, hastaların çoğu fırsat buldukça uyumakta ya da uyuklamaktadır. İleri seviyede uyku apnesi olan hastaların trafikte kırmızı ışıkta kısa süreli uyukladıkları rapor edilmiştir.

Aşırı ve hızlı kilo alma: Uyku apnesine bağlı olarak geceboyu tam dinlenemeyen kişilerin gün içinde metabolizmaları oldukça yavaşlar. Bu da hastaların daha az enerji harcamalarına ve kilo almalarına sebep olur. Uyku apnesi olan hastalar kilo vermekte çok zorlanırlar.

Konsantrasyon güçlüğü: Gündüz uykulu olma durumunun ve konsantrasyon eksikliğinin trafik ve iş kazalarına da yol açtığı yapılan çalışmalarla gösterilmiştir.

Depresyon ve davranış bozuklukları
Cinsel isteksizlik, yetersizlik
Sabah baş ağrısı ve ağız kuruluğu
Mide yanması
Çocuklarda hiperaktivite

İnsülin direnci: Uyku apnesi olan hastalar diyabet geliştirmeye daha yatkındırlar.

Felç ve kalp krizi: Felç ve kalp krizi oranları bu hastalarda daha yüksektir. Uzun dönemde bu hastalık, kalp krizi, beyin ve damar tıkanıkları sonucu felç gibi ciddi problemlere yol açmaktadır.

Pulmoner hipertansiyon: Bu hastalarda akciğer damarlarında da yüksek basınç olabilir.

Uyku apnesinin tedavisi

3 Uyku apnesinin çeşitleri.jpg

Uyku Apnesi ve Horlama Tedavisi Nasıl Yapılır?


Uyku apnesi belirtilerini gösteren ve benzer şikayetlere neden olan değişik uyku bozukluğu hastalıkları da vardır. Bu nedenle uyku apnesinin kesin teşhisi ve şiddetinin ölçülebilmesi laboratuvarda yapılan uyku çalışması adı verilen gelişmiş bir teknikle mümkündür. Uyku laboratuvarlarında 'polisomnografik tetkik' adı verilen incelemelerin yapılması gerekmektedir. Uyku sırasında bir çok parametrenin kaydedildiği polisomnografik tetkik, beyin bölgelerinin aktiviteleri, uykunun yapısı ve uyku bozuklukları hakkında sağlıklı ve bilimsel bilgiler veren modern bir laboratuvar yöntemidir.

Bu yöntemle, solunum hareketleri, uyku sırasında hastanın oksijen miktarı, kalp ritmi ve EKG kayıtları yapılarak bunların beden fonksiyonları üzerindeki etkileri incelenir. Uyku testlerinden sonra elde edilen bilgiler değerlendirilerek uyku apnesinin gerçekten tedaviye ihtiyaç gösterip göstermediğine karar verilir. Uyku apnesi tespit edilen hastalarda vakit geçirmeksizin tedaviye başlanması gerekir.

Tıkayıcı Uyku Apnesinin şiddeti, genellikle apne/hipopne indeksine (AHI) göre belirlenir. Apne/hipopne indeksi 5'den küçük kişiler normal, 5-15 arasında olan kişiler düşük şiddette uyku apnesi hastası, 15-30 arasında olanlar orta şiddette uyku apnesi hastası, 30'dan büyük olan kişiler ise şiddetli uyku apnesi hastası olarak tanımlanır.

Burada sadece yaygın olarak görülen Tıkayıcı Uyku Apnesi tedavisinde kullanılan yöntemlerden bahsedilecektir:

Çene İlerletme Aletleri (Mandibular Advancement Devices ? MAD): Çene İlerletme Aletleri, hafif/orta şiddette tıkayıcı uyku apnesi tedavisinde CPAP-nCPAP'a alternatif bir tedavi yöntemi olarak gün geçtikçe büyüyen bir önem kazanmaktadır. Bu aletler, alt çenenin ileri doğru hareketini sağlayarak dil tabanındaki solunum yolunun genişlemesine ve gelen havanın hızının azalmasına sebep olmaktadır. Bu ise, hafif/orta şiddette tıkayıcı uyku apnesinin azalmasına ya da tamamen yok olmasına neden olmaktadır. Bu tedavi yönteminin hasta uyumu CPAP-nCPAP'a göre oldukça yüksektir.

PAP (Positive Airway Pressure) Cihazları: PAP cihazları, tıkayıcı uyku apnesinin etkili tedavi yöntemlerinden birisidir. CPAP-nCPAP (Continuous Positive Airway Pressure-nasal Continuous Positive Airway Pressure) cihazı ağız ya da buruna yerleştirilen yumuşak silikon bir maske ile hastaya sürekli ve sabit olarak hava basıncı uygulayarak uyku sırasında kapanan üst hava yollarını açık tutar. CPAP-nCPAP cihazı genellikle orta/şiddetli uyku apnesi hastalarında kullanılır. Tıkayıcı uyku apnesinin daha ağır olan vakalarında hem nefes alma hem de nefes verme durumlarına göre özel olarak hava basıncını ayarlayan BiPAP (Bi-level Positive Airway Pressure) veya VPAP (Variable Positive Airway Pressure) cihazları kullanılır. Uyku sırasında maske takmayı ve nispeten hareketsiz kalmayı gerektirdiğinden PAP cihazlarının hasta uyumu genellikle düşüktür.

Cerrahi Operasyonlar: Tıkayıcı uyku apnesinde cerrahi operasyonların amacı hava yolunu kapatan dokuların alınması, küçültülmesi, veya gerginleştirilmesidir. Bunlar Faringoplasti ameliyatları, Radyofrekans cerrahisi ve dil kökünü öne çekmeye yönelik ameliyatlardır.

Uyku Apnesinde Cerrahi Tedavi

4 Uyku apnesinde cerrahi tedavi.jpg

Uyku Apnesi Ameliyatla Nasıl Tedavi Edilir?


Horlama, soluduğunuz havanın, ağız ve burunun gerisinde tıkanmasından dolayı oluşur. Çoğu hastada, horlamanın sebebi, uvula (ağzın gerisinde, damaktan aşağıya doğru sallanan yumuşak huni şeklindeki yapı) ve damaktır. Zayıf kas gücü, büyük bademcik veya geniz eti, uzun damak, burun tıkanıklığı ve kilo fazlalığı horlamaya sebep olabilir.

Doktorunuz size, genel sağlığınız ve uyku düzeniniz ile ilgili sorular soracaktır. Uyku ve horlama rahatsızlığınızın tam sebebinin bulunabilmesi için, uyku testine ihtiyaç duyulabilir. Bu test, belirli cihazlarla uyku anında gerçekleştirilir. Horlamanın sebebine göre doktorunuz tedavinin seçimini size anlatacaktır. Bu durumda sebep, septum deviasyonu veya burun eti büyümesi ise ona yönelik, uvula ise ona yönelik operasyonlar gerçekleştirilir.

'Uyku apnesi', uyku esnasında nefesin on saniyeden fazla tutulması ve bunun bir saat içerisinde belirli sayıdan fazla gerçekleşmesidir. Radyofrekans yöntemi ile lokal anestezi altında kısa süren bir operasyonla horlama tedavisi yapılabilir. Genelde bir seansyetse de kişinin horlamasının düzelmesine göre altı hafta aralıklarla birkaç kez tekrarlanabilir. Bu operasyonda kişinin hastanede kalmasına gerek yoktur ve hemen işinin başına dönebilir.

Radyofrekans ile yapılan operasyonda kanama olmamaktadır. Operasyon sonrası küçük dilde bir hafta süren bir ödem olsa da hemen hemen hiç ağrı olmamaktadır. Radyofrekans cerrahisi ile uygun seçilmiş kişilerde horlama operasyonu %85-90 başarılıdır, hemen hemen herkes operasyondan sonra dört ile altı hafta içerisinde horlamasında düzelme olduğunu fark eder.

Uyku apnesi için yapılan en sık operasyon, tıp dilinde 'UPPP' diye bilinir. Bu operasyonda bademcikler alınır ve sert damak arkasında aşağıya doğru sallanan 'uvula' küçültülerek dokular gergin hale getirilir. 'UPPP' operasyonu, operasyon odasında hasta uyutulduktan sonra yapılır ve hasta, genel durumuna göre birkaç gün hastanede kalabilir.

Operasyon sonrası: Operasyondan sonra kişi, belirlenen süre içerisinde odasında kalır. Operasyonun ve hastanın genel durumuna göre, aynı gün veya sonraki günler taburcu edilir. Ağrı: Kulak ve boğaz ağrısı beklenir. Ağrı olduğunda önerilen ağrı kesiciyi alınız. Aspirin veya onu ihtiva eden diğer ilaçları kullanmayınız, çünkü kanamaya yol açabilirler.

Operasyondan Sonraki İlk Haftalar

Diyet:
Anesteziden sonra, midede hafif bir hassasiyet oluşabilir. Operasyon sonrası ilk 24 saat içerisinde, sulu ve yumuşak gıdalar rahatlık sağlar. Yutkunmak, boğaz ağrısına sebep olabilirse de, hastanın bol miktarda sıvı alması çok önemlidir. Vücudun susuz kalması, ateşe ve iyileşmenin gecikmesine yol açar. Operasyondan sonra ilk iki hafta içerisinde ağzın tam olarak açılması zor olabilir. Sert ve pürtüklü gıdalar ile sıcak içeceklerden kaçının. Kulak ağrısı, operasyondan sonra dördüncü, beşinci günde en kötü durumunu alır. Bu normaldir ve korkulmamalıdır. Ağrı, boğazlardan kulağa doğru yansır, kulak iltihabı diye korkulmamalıdır. Bu durum, operasyondan sonra, yedi ile on gün içerisinde son bulur. Şayet aynı zamanda kulak akıntınız ve işitme kaybınız olursa, doktorunuza haber veriniz.

Solunum: Tıkalı bir burun, nadir görülür. Solunum ve yutkunma ile ilgili bir probleminiz olursa, hemen doktorunuza haber veriniz.

Kanama: Operasyondan sonra ilk on gün içerisinde kanama olabilir. Kanama olursa, kişi dik oturtulmalı ve soğuk su ile nazikçe gargara yapılmalıdır.Taze kırmızı kanama olursa doktorunuza haber veriniz. Doktorunuza ulaşamazsanız, hastayı en yakın acil servise götürünüz.

Ateş: Ateşiniz çıkarsa hemen doktorunuza haber veriniz.

Fizik Hareket: Aşırı fizik hareket, kan basıncını arttırarak kanamaya yol açabilir. Operasyondan sonra iki haftaya kadar aşırı hareketlerden kaçınılmalıdır.

Öksürme: Öksürmemeye çalışınız. Öksürmek, boğazı tahriş ederek kanamaya yol açabilir.

Dinlenme: Daha iyi düzelmek için, operasyondan sonra vücudunuzun daha fazla dinlenmeye ihtiyacı vardır. İlk hafta dinlenmeye önem veriniz.

Oda Sıcaklığı: İyileşme için en iyisi, serin, nemli bir havadır. Oda ısısını yüksek tutmayınız (yaklaşık 20 derece).
Mümkünse hastanın odasında nemlendirici bulundurunuz.

Düzelme Süreci: Operasyonun etkisinden tam olarak kurtulmak, yaklaşık 10-14 gün sürer. Bazı günler, diğerlerinden daha rahat geçebilir. Genel olarak her geçen gün daha iyi hissedilir.

Ses: Sesinizin kulağınıza değişik geldiğini hissedebilirsiniz. Bu doğaldır ve boğazınız iyileştikçe düzelecektir.

Operasyondan Sonra İlk Ay
Operasyonu takibeden ilk hafta içerisinde uyku apnesi ve horlamada azalma olduğunu göreceksiniz.
Operasyondan Sonra İkinci ve Üçüncü Aylar
Genel olarak, her geçen gün diğerinden daha iyi olacaktır.
Hastalara, iki ile üç ay sonra uyku testi tekrarlanabilir.

Uyku apnesi hastalarında risk faktörleri

Uyku Apnesi Tehlikelimidir ?


Uyku apne rahatsızlığında en büyük risk faktörü aşırı kilolu olmaktır. Fazla kilolarımız üst solunum yollarını daraltarak hava geçişini zorlar bu da uykuda apne ye neden olurlar.Yaş başka bir belirleyici risk faktörüdür. Yaşla birlikte kas kitlesinde azalma olur. Azalan kas kitlesinin yerini yağ alır. Bu yağ hava yolunu daraltır.

Cinsiyet de uyku apne hastalığında belirleyici bir faktördür.
Kadınlık hormonları apneden korur.
Erkekler kadınlara göre daha fazla risk altındadır.
Anatomik bozukluklar; örneğin, alt çenenin geride olması uyku da apne riskini artırır.
Aşırı büyük bademcik ve geniz eti özellikle çocuklarda apnenin ana nedenidir.
Uyku apne hastalığı genetik geçiş göstermez Ancak ailede başkalarında apne hastalığı varsa bu da riski artırır.
Alkol veya sakinleştirici ilaç kullananlarda risk altındadır.
Sigara üst hava yollarını şişirir ve daraltır. Daralmış üst hava yolları apne sebebidir.
Tiroid bezlerinin az çalışması, ses telleri felci, Down sendromu, Marfan sendromu, Akromegali gibi bazı hastalıklarda özel risk altındadır.
Burun tıkanıklığı olanlarda uyku apne rahatsızlığı açısından risk altındadır.
Son çalışmalarda göstermiştir ki kalp krizi geçiren hastalarda uyku apne rahatsızlığı açısından risk altındadır.


Makale: Op. Dr. Muhammet DİLBER
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Çocuklarda Uyku Apnesi, Belirtileri ve Tedavisi

Çocuklarda Uyku Apnesi.jpg

Çocuklarda uyku apnesi görülebilir. Özellikle geniz eti büyümesi ya da bademciklerin boyutlarının oldukça iri olması uyku apnesine neden olabilir.


Çocuklarda Uyku Apnesi

HORLUYOR, AĞZI KURUYOR, BAŞI AĞRIYOR VE SABAHLARI YORGUN UYANIYORSA.


Ailelerin sıklıkla fark edemediği uyku apnesi çocuklarda; horlama, sabahları yorgun uyanma, baş ağrısı, ağız kuruluğu, dikkat eksikliği, okul başarısının düşmesi gibi sorunları beraberinde getirebiliyor. Bununla birlikte zamanında tedavi edilmeyen ileri vakalarda, uykuda ani ölüm gerçekleşebiliyor.

Apnenin Yunancada nefessizlik anlamına geldiğini söyleyen Op. Dr. Mert Bilgili, "Tıkayıcı uyku apne sendromunda, uykuda sık sık tekrarlayan nefes durmaları, şiddetli horlama ve bunların yol açtığı çeşitli belirtiler vardır” diyor. Kulak Burun Boğaz Uzmanı Op. Dr. Mert Bilgili’ye uyku apnesi konusunda merak ettiklerimizi sorduk.

Çocuklarda uyku apnesinin en sık karşılaşılan nedenleri nelerdir?


En sık karşılaşılan neden bademcik, geniz eti büyümeleri ve şişmanlık olmakla birlikte, çene ağız ve burunda anatomik bozukluklar da bulunabilir.

Çocuklarda uyku apnesi görülebilir mi? Belirtileri nelerdir?


Uyku Apnesi çocuğu nasıl etkiler?

Saat olarak yeterli uyumuş olsa bile çocuk, sabah yataktan kalktığında kendisini yorgun ve uykulu hisseder.

Baş ağrısı ve ağız kuruluğundan şikayet edebilir.

Uyku apnesi sorunu yaşayan çocuklarda “parasomni” denen ve uykunun REM fazında kalamamaya bağlı bir takım sorunlar oluşur.

Unutkanlık ve dikkat eksikliği nedeniyle okulda başarının düşmesi, sinirlilik, kavgacılık, sıklıkla ağlama gibi davranış bozuklukları gelişebilir.

Bu tür sıkıntısı olan çocuklar iştahsız, gergin ve sıkıntılıdır. Ayrıca geceleri altını ıslatma problemleri görülebilir.

Sürekli ağzından nefes alan ve yeterli uykusunu alamayan çocuklarda, diş ve damak gelişim bozuklukları, diş çürükleri, ağız kokusu, boğaz ağrısı ve iltihabı, yutma bozuklukları, yüz gelişim bozuklukları, gelişme geriliği, büyümenin yavaşlaması gibi sorunlar başlayabilir.

Uyku apnesi çocuklarda nelere yol açabilir?


Uykuda nefes durmaları başka hastalıklara neden olabiliyor mu?

Uyku apnesi çocuklarda büyüme geriliğine neden olur mu?


Uyku apnesi olan çocuklarda, gece boyunca nefes durmaları nedeni ile tansiyon yükselmeleri, kalbin düzensiz çalışması hatta durması söz konusu olabilmektedir.

Her nefes durmasıyla, kandaki oksijen miktarı azalır ve kalp kanı pompalamak için daha fazla zorlanır.

Tansiyon yükselir ve nefes almaya tekrar başlandığında bile tansiyon belli bir süre yüksek kalır.

Kalp bazen düzensiz çalışır hatta bir kaç saniye durabilir. Uykudaki ani ölümlerin bazılarından bu kalp durmaları sorumlu tutulabilir.

Bu tür nefes durmaları gece boyunca sayısız defa tekrarlayabilir.


Bebeklerde de durum aynı mıdır?

Bebeklerde, yani 1 yaşın altında Uyku apnesi biraz daha farklıdır. Gelişme eksikliğine bağlı olarak gırtlağın ve solunum sisteminin yeterli oluşmaması gibi sorunlardan kaynaklanır. Bunların yüzde 95' i bir yıl içinde, bebeğin gelişmesiyle geçer. Ancak küçük bir grup, hayati tehlike oluşturabilecek boyuttadır. Bu gruptaki bebekler, daha doğdukları dönemde sıkıntı çekmeye başlar. Ayrıca uyku apnesi haricinde normal nefes almada da sıkıntıları vardır. Bu durumda bebeğe cerrahi ya da tıbbi müdahale gerekir. Bebeğin, doğumda oluşan değişik anomalilerden dolayı küçük çeneli olma gibi yapısal nedenlerle dili arkaya kaçabilir ve bu da uyku apne sendromuna yol açabilir.

Tanı için detaylı endoskopik KBB muayenesi yeterlidir. Ancak şüpheli durumlarda, uyku laboratuarında “uyku testi” yapılabilir.


Detaylı bir endoskopik KBB muayenesi tanı için yeterli midir?

Sıklıkla yeterlidir. Burun pasajının, geniz boşluğunu dolduran geniz etinin adenoid dokusunun ve bademciklerin değerlendirilmesi gerekir. Şüpheli durumlarda, uyku laboratuarında uyku incelemesi yapılabilir. Artık çağımızda obezite de çocuk yaşlarda görülmeye başladığı için, kilo sorunu olan çocuklar ayrıca değerlendirilmelidir.

Bebeklerdeki muayenelerde daha özenli davranılmalıdır. Flexible denen yumuşak endoskoplar ya da ince bebek endoskopları ile muayene yapmak gerekebilir. Bebeklerde de tüm solunum yolu incelenmelidir.


Uyku apnesinin tedavisi nasıl yapılır?

Çocuklarda uyku apnesi nasıl tedavi edilir ?


Çocuklarda, nedene yönelik olarak uyku apnesinin sebebi tam olarak ortaya konduktan sonra, hangi şekilde tedavi yapılacağı planlanmalıdır. Burun, geniz ve boğazdaki enfeksiyon hastalıkları ve alerjik hastalıklarda, öncelikle ilaç tedavisi yapılır. Unutulmaması gereken alerjinin de burun tıkanıklığına yol açıp, apneye sebep olabileceğidir. Şişman çocuklarda kilo sorununu çözmeye yönelik tedaviler başlanır. Ancak ileri geniz eti büyümesi, bademciklerin aşırı büyüklüğü gibi durumlarda, ameliyat en kısa ve kesin tedavidir. Bademciklerin aşırı iltihaplı olmadığı ancak büyük olduğu durumlarda, bademciğin tümüyle alınması yerine lazerle küçültülmesi tercih edilmelidir.

Çocuklardaki uyku apnelerinde daha çok burun tıkanıklığına neden olan geniz eti ve bademciklere yönelik ameliyatlar yapılmaktadır. Büyüklerde ise daha çok damak, küçük dil, dil kökü ve yutak kısımlarına yönelik operasyonlar yapılmaktadır. Çocuk ameliyatlarının tamamına yakını, çocukların korku duymaması, bir şey görmemesi ve hissetmemesi için genel anestezi altında yapılır.

Çocukluk çağı apnelerinde, bazı özel doğumsal anomaliler dışında yüzde 100’e yakın başarı sağlanır.


Makale: Op. Dr. Mert Bilgili - Kulak Burun Boğaz Uzmanı
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Uyku Apnesi ve Obezite İlişkisi

Uyku apnesi ve obezite ilişkisi.jpg

Yağlanma ne kadar fazlaysa o kadar apneye yaklaşıyorsunuz demektir. Uyurken mide ve bağırsaklarımız vücudumuzdaki her şey çalışmaya devam ediyor. Eğer ki siz bu çalışma düzenini birazcık bozacak beslenme programıyla devam ederseniz hayatınızda uyku kaliteniz bozulur.


Uyku Apnesi ve Obezite



Deliksiz uyuduğunuzu düşünüyor olabilirsiniz. Ama sabah kalktığınızda dinlenmemiş bir şekilde kalkıyorsanız, yüksek sesle horluyorsanız, gün içerisinde masa başında hatta arabada uyukluyorsanız ve aşırı kiloluysanız, farkında olmadan uyku apnesine sahip olabilirsiniz.


Uyku apnesinde neler oluyor?
Uyku apnesi üst solunum yollarının bir kısmının engellenmesiyle nefes alıp vermenizi engelleyen bir durumdur. Genelde aşırı kilolularda uyku halinde ortaya çıkar. Boğaz kaslarının aşırı rahatlamasıyla birlikte üst solunum yollarının kısmi olarak tıkanması durumudur. Solunumun yollarının kısmen kapanmasıyla uykuda aşırı horlama görülür. Farkında olmadan uykuda solunumuz 5-10 saniye durur. Hatta, bu süre daha uzun sürerek 30 saniyeye kadar çıkabilir. Daha sonra beyine giden uyarılarla birlikte solunumuz ani bir şekilde başlar ve bu da sizin kısa bir süre uyanmanıza sebep olabilir. Derin uyku gerçekleşmemiş olur ve uykunuzu tam olarak alamazsınız. Bu nöbetler gecede 10 kereden fazla meydana gelebilir.

Alkol almadığınız halde sarhoşluk hissiyle uyanıyorsanız, sabah baş ağrıları oluyor ise, gün içerisinde aşırı yorgunluk, uyku hali ve konsantrasyon eksikliği oluyorsa, sürekli esniyorsanız, dikkat dağınıklığı ve arabada uyumadan dolayı bir kaza geçirdiyseniz; uyku apnesi için potansiyel bir adaysınız diyebiliriz.


Uyku apnesi kimlerde görülür?
Uyku apnesi aşırı kilolu, özellikle karın bölgesi yağlanması daha fazla ve boynunda yağlanma çok olan bireylerde daha çok görülür. Erkeklerde kadınlara oranla daha fazla görülür.


Boyun çevresinde toplanan yağın uyku apnesi görülmesine daha çok sebep olduğu düşünülür. Fakat fazla kilolu olmayıp, tiroit bezlerinin yavaş çalışması, burun yolu tıkanıklığı, gece alkollü içeceklerin tüketimi, sigara kullanımı ve uyku hapları kullanmak gibi risk faktörleri de uyku apnesine sebep olabilir.


Nasıl tedavi edebiliriz?
Kilo vermek ilk olarak yapılması gereken uygulama olmalıdır. Vücuttaki yağ oranı azaltılıp, kas miktarı artırılmalıdır. Verilen kilolarla birlikte uyku apnesinden büyük ölçüde kurtulabilir. Yeterli ve dengeli beslenme koşulları uygulanmış bir diyet programı ile birlikte düzenli fiziksel aktivite önerilmelidir.


Makale: Dyt. Deniz BERKSOY
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
CPAP Tedavisi nedir?

Cpap cihazı genelde uyku apnesi sendromunda kullanılan bir solunum cihazıdır. Cihazın ana görevi uyku esnasında üst solunum yolunda oluşan daralmaların ve tıkanmaların hava basıncı yöntemiyle ortadan kaldırılmasıdır.

CPAP Tedavisi nedir.jpg

Uyku apnesi tedavisinde kullanılan CPAP cihazı nedir?



CPAP Tedavisi nedir?

Belirli bir düzeyde obstruktif uyku hastalığı olan ve operasyonun yetersiz olacağı hastalarda hava yolunun gece sürekli açık kalmasını sağlamak için CPAP cihazı kullanılmalıdır.

CPAP ( Continous Positive Airway Pressure ) cihazı havayı doktorunuz tarafından belirlenen basınçla burun maskesi aracılığıyla hava yoluna ileterek, kasların gece boyunca çökmesi engeller. Hava yolunun açık kalmasının sonucunda oksijen düşmeleri engellenmiş olacaktır.

Üst solunum yollarındaki daralmanın bu bölgedeki kas tonusunun azalması ile başladığı, nefes alma esnasında oluşan intraluminal 8 lümen- kanal içi ) negatif basınç ile hava yolu duvarlarının içe doğru çekilmesinin kolaylaştığı ve böylece hava akımı direncinin ilerleyici olarak artmasıyla bu bölgede bir kapanmanın olduğu anlaşıldıktan sonra bu daralmayı ortadan kaldırabilecek alternatif tedavi yöntemleri araştırılmıştır. Üst solunum yollarına uygulanacak sürekli pozitif bir basıncın bu kapanmayı ortadan kaldırabileceği düşüncesiyle Sullivan ve arkadaşları, buruna takılan bir maske aracılığıyla nazal ( burun ) yoldan Üst Solunum Yoluna sürekli pozitif basınç vererek farenks duvarındaki bu kapanmayı ve dolayısıyla apneyi engellemeyi hedeflemişlerdir. Bu düşüncenin başarıyla uygulanması sonucunda 1981 yılından itibaren CPAP (Sürekli pozitif hava yolu basıncı) hastalarda kullanılmaya başlanmıştır.

CPAP CİHAZININ TEKNİK ÖZELLİKLERİ

CPAP portatif bir cihazdır ve yüksek devirli bir jeneratör içerir. Bu jeneratör sayesinde sıkıştırılmış haldeki oda havası pompalanarak hava akımı oluşturulur. Bir çeşit körük sistemi oluşturan CPAP cihazı düşük dirençli bir hortum ve hortumun ucundaki maske aracılığıyla hastanın üst solunum yollarına sürekli pozitif basınçlı hava verir . Bu basınç 2-20 cm H2O arasında değişecek şekilde ayarlanabilir ve dakikada 20 – 60 lt akım verebilir. Tüm bir solunum siklusu boyunca basıncı sabit tutmak için alet, soluk verme sırasında basınç arttığı ölçüde akımı azaltır, nefes alma sırasında basınç düştüğü ölçüde akımı artırır böylece üst solunum yollarında sürekli sabit basınç sağlanmış olur. Maskenin burun çevresine, hava kaçağına izin vermeyecek ama hastanın konforunu da bozmayacak şekilde yerleştirilmesi gerekir. Bir çok gelişmiş CPAP ‘ cihazları genellikle nemlendirici veya O2 ilavesine olanak tanıyan düzenekler içerir.

CPAP tedavisi sırasında gerek maske kenarlarından gerekse hastanın ağzını açmasından kaynaklanan hava kaçağı söz konusu olabilir. Hava kaçağı hem gerekli CPAP basıncının yetersiz kalmasına hem de hastanın konforunun bozulmasına yol açar. Uygun boyutta maske seçimi ve maskenin burun çevresine gerektiği gibi yerleştirilmesi ile kaçak engellenir. Hastanın ağzını açması ise ya gereksiz yere verilen fazla yüksek basınca, ya da çene kaslarının hipotonisi nedeniyle uyku sırasındaki istemsiz açılmaya bağlıdır. Eğer çene kaslarının hipotonisi nedeniyle oluyorsa, ağzı kapalı tutmaya yarayan çenelik denen kumaş bantlarla çene sabit tutulabilir. Ağız açıklığı önlenemiyorsa ağız ve burnu birlikte kaplayan yüz maskesi kullanılabilir. Burun ve yüz maskesine uyum gösteremeyen klostrofobik hastalarda sadece burun deliklerine yerleşen ve burun üzerinde hacim oluşturmayan “nasal prongs” ya da “nasal pillows” denen maske tipleri kullanılabilir.

CPAP ( Continuous Positive Airway Pressure – Sürekli Pozitif Havayolu Basıncı) ve BİPAP ( Bi-level Positive Airway Pressure- İki Dereceli Pozitif Havayolu Basıncı )

Her iki cihazda OSA(tıkayıcı uyku apnesi) tedavisinde kullanılmaktadır. Hangi cihazı kullanacağınız polisomnografi (PSG) testi sonrasında doktorunuz tarafından belirlenir ve laboratuvarda bir gece uygulama yapılarak kullanacağınız basınç ayarlanır.

OSA Tedavi Edilmezse Ne Olur ?

Yüksek kan basıncı
Kalp hastalıkları
Kalp krizi
İnme
Yorgunluğa ve uykusuzluğa bağlı iş kazaları
Yaşam kalitesinde azalma

Riskleri artar.

Uyku Apnesi Gece Kullanılan Kompresor İle Nasıl Tedavi Edilir?


CPAP-BİPAP OSA’yı Nasıl Tedavi Eder ?

Bu cihazlar pozitif hava basıncını burun maskesi yardımıyla vererek gece boyunca soluk yolunun açık kalmasını sağlarlar.

CPAP-BİPAP Cihazı İle;

Uykuda solunum normale döner ve horlama durur
Kandaki oksijen seviyesi normale döner
Rahat bir uyku geri gelir
Yaşam kalitesi artar
Kalp hastalıkları ve yüksek kan basıncı riski azalır

Gündüz aşırı uyku halinin de CPAP tedavisiyle düzeldiği, dikkat ve algılama fonksiyonlarının normale döndüğü gösterilmiştir. OSAS trafik kazalarının önemli bir nedenidir. OSAS hastalarının sürüş kabiliyetlerinde azalma olduğu gösterilmiştir. CPAP tedavisi, bu hastaların sürüş yeteneklerinin normale dönmesinde etkin olmuştur.
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Uyku apnesi tedavi edilmezse ne olur?

Uyku apnesi tedavi edilmediği taktirde veya fark edilmediği takdirde maalesef büyük bir oranda hastaları fark edemiyoruz. Hastalar toplum içerisinde dolaşıyor. En önemli karşılaştığımız risklerden birisi yüksek tansiyon.

5 Uyku apnesi tedavi edilmezse ne olur.jpg

Uyku apnesi tedavi edilmezse ne olur?


Uyku apnesi tedavi edilmediği taktirde ortaya çıkan sorunları erken dönemde ve geç dönemde ortaya çıkan sorunlar olarak sınıflayabiliriz.

Erken dönemde kalitesiz ve yetersiz uykunun neden olduğu sabah yorgun uyanma, gündüz uyku hali, bilişsel fonksiyon bozuklukları gibi sorunlar görülebilir. Geç dönemde ise özellikle kalp ve beyin damarlarında olmak üzere büyük damarlarda ateroskleroz (damar sertliği) gelişimini hızlanması sık karşılaşılan problemlerdendir. Ne yazık ki uyku apne sendromu tedavi edilmediği taktirde hemen bütün organlar ve sistemlerde soruna neden olur.

Uyku apnesinin önemli bir sonucu gündüz aşırı uyku halidir. Uyku daha çok kişi otururken ya da önemsiz bir işle uğraşırken ortaya çıkar. Bu durumda hasta uyanık kalmakta yada konsantre olmakta güçlük çeker. Okuma ya da araba kullanmada zorlanırlar, çünkü bu monoton aktiviteler uykuyu daha da arttırır. Uyku apnesinin yol açtığı uykululuk pek çok trafik kazasına sebep olmuştur.

Tedavi edilmeyen Uyku apnesi sonuçları sağlığı tehdit eder. Tedavi edilmeyen Uyku apnesinin en iyi bilinen bazı önemli sonuçları aşağıdadır.

Yüksek tansiyon
Kalp krizi
İnme
Gündüz aşırı uyku hali
Sabah baş ağrısı
Rahatsız uyku
Depresyon
Sekse ilgide azalma, iktidarsızlık
Gece sık idrara kalkma

Tedavi bu semptomları genellikle düzeltir ve Uyku apnesinin yüksek tansiyon gibi sonuçlarını önler ya da tedavi eder. Çoğu olguda tedavinin faydası, tedavi başlar başlamaz görülür.


Uyku Apnesi İle Horlamanın İlişkisi Nedir?


Metabolik Sendrom Nedir Uyku Apnesi İle İlişkisi Var Mıdır?


Uyku Apnesi Olanlar Gece Uyku Boyunca Ne Yaşarlar?



Makale: Doç. Dr. Bülent ÇİFTÇİ
 
Tekerlekli Sandalye
Üst