Ve Öteki, Hayatın yarım kalmış halini yaşar!

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
Öteki, engelli, sakat, özürlü vb. sıfatlar yakıştırılan ve aslında bana göre hiç bir tanıma sığmayan, biraz eksik, biraz yarım, biraz yoksun ve çokca da yaşanmamış hayatlar...

Nereden aklıma geldi bunları yazmak belki en son okuduğum bir şiirden, belki en son izlediğim bir filmden ve belki de içinde bulunduğum coşkulu, heyecanlı, karamsar, hüzünlü ama umutlu kısacası garip ruh halimden...

“Her şeyden biraz kalır” diyor birileri çoğunluk haklıdır..
kavanozda biraz kahve..
kutuda biraz ekmek..
insanda biraz acı….“


İşte engellilik en çok bu şiirin dizelerinde saklı. Bu yarım kalmışlık, bu eksiklik bu azla yetinmezlik hali daha güzel nasıl açıklanabilir ki? Yetinmek, kabullenmek, alışmak aslında çaresizliğin üstünü örten bir kılıftan başka bir şey değildir. Sen hiç, umutlarını bir yorgan misali çektin mi üstüne? Soğuğun içini titrettiği uzun ve karanlık gecelerde, umut yorganına sarılıp ısıttın mı yüreğini? İşte ancak o zaman anlayabilirsin yazdıklarımı...

Yarım kalmış hayatlar... Bir hayatın yarım kalmışlığından kastım ömrü erken nihayet bulmak değildir ki. Ömür denilen zaman kavramı sadece gerçekten yaşamı tüm iliklerine kadar hissettiğin zaman dilimleridir oysa...ben ne yapayım 60 yıllık ömrüm olmuş insan gibi yaşayamadıktan sonra? Hayatım, hayatımı yaşanılır kılınan anların azlığıyla dolacaksa yok istemiyorum ömrüm en fazla 50 yıl olsun ama yaşadığım yıllarla dolu olsun. Yaşamak, yaşlanmak olmamalı!!! Yaşamak, yaşama sevincinin tüm engellenmiş hücrelerini doldurmuş şekliyle tutunmak olmalı hayata...

Ve aslında öteki hep eksiktir. Her ne kadar ötekileştirenin merhametine sığınmayacak kadar güçlü, çoğunluğun yardım ve desteğini geri çevirecek kadar gururlu, eksikliğini kabul edecek kadar mağrur, yarım kalmışlığının ağırlığını unutacak kadar umutlu olsa da kabul etmesi gerekenin bu eksik kalmış, yarım bırakılmış yanlarının tamamlanmasına duyduğu elzem ihtiyaçlarının bir şekilde duyumsanmasını istemesinde saklıdır. Gerçekliğini her ne şekilde gizlemeye çalışsa da ötekilerin gözle görebileceği kadar alenidir oysa tüm gereksinimleri ama nedense bunu çoğunluk görmezden gelmeyi, bilmezden geçmeyi tercih eder...

Yazar değilim o yüzden duygularımı ve düşüncelerimi yazıya dökerken oldukça zorlanıyorum. Yazdıklarım yazamadıklarımın milyonda biridir. Demek istediğim o kadar açık ve net ki ah bir de doğru ifadeleri bulabilsem..

Engelliysen, hayattan engellenmenin eksikliği sarar her bir yanını. Kaçışın, kurtuluşun yoktur. Tıpkı kavanozda az kalmış biraz kahve, biraz ekmek, biraz tuz misali tamamlanmayı beklersin. Yaşanmamışlılığın, yaşanmışlığa dönüşümü için herkesden daha çok ihtiyaç duyarsın ilgiye, sevgiye, şefkate..

Hayatını engelsizce sürdürebilmeleri için engelli bireylerin sağlıklı bireylerden daha çok maddi kaynaklara ihtiyaç duyduğu nasıl herkesin kabullendiği bir gerçekse olayın manevi boyutu daha büyük bir anlam taşır. Bu yarım kalmış hayatın, ertelenmiş hayallerin, yarına çıkma endişelerinin sevgiyle, umutla, inançla aşılabileceği bir varsayım olmanın çok ötesinde gerçek hayatın karmaşasında hep bir yaşama gayesi ardına sığınmış, kendi yaşam alanı dışında olan azınlığın gerçekte ihtiyaç duyabildiği duyguların gözardı edildiği gerçeğini kim inkar edebilir ki?

Sevişmenin bile tabusunu yıkamayan engelsizlerin dünyasında, cinselliğin salt kendileri için olduğu kadar engelliler içinde yoksayılamayacak bir ihtiyaç olduğunu varsaymamaları bir tesadüf olabilir mi?

Aşk'ın, sevginin, sevdanın sadece kendilerine has duygular olduğunu savunan, engelli bireylerin ancak yaşayabilmelerini mümkün kılan sağlık koşullarının iyileştirilmesi kadar insana en çok yakışan duyguların karşılanmasında bin kat daha ihtiyaçları olduğu neden akıllarına gelmez ki???

Şimdi kimseden sevgi, şefkat ve samimiyet istediğini belirtmeyen/belirtemeyen engelliler adına, onların unutulmaya yüztutmuş tabularının yıkılmasındaki en büyük engelin kendilerinden çok toplumun önyargıları ve engellilere at gözlükleriyle bakış açılarında, bilinçaltında yatan suçluluk ve inkar yoluyla dışlamaya çalıştıkları sentezini açıklamaya çalışırken aslında demek istediğim/istediklerimin yine bu coğrafyada yaşamanın sadece nefes alıp vermek olduğunu düşünenlerin olduğu bir ülkede çoğunluğun azınlığın duygularınında eksik kalmışlığına biraz daha cömert davranmasını istiyorum...

Cesaretin yoksa esaretin pençesine düşersin! Nasıl ki ötekilerin yüreklendirilmeye, desteklenmeye, sevilmeye, kollanmaya, şefkatle kuşatılmaya ihtiyaçları varsa her şeyden biraz yarım kalmış hayatların işte tüm bu duygulara biraz daha çok ihtiyacı vardır...

Gel, yaralarımı sar, umutlarımı geri ver demiyorum elbette zaten böyle bir şey mümkün değil ama yarım kalmışlığımı gör, eksikliğimi bil, yoksunluğumu hisset diyorum tüm engelliler adına. Yoksulluğuma çare olamadıysan bile tamamlanmışlığıma sebep olabilirsin diyorum...
 

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,505
Tepkime Puanı
189
Puanları
63
Yaş
50
Acılarımız bizi bir gölge gibi takip etsede, unutmamak gerekir ki gölgenin olduğu yerde "ışık"ta vardır. Bu sebepten arkamızdan gelen gölgeye değil önümüzde ki ışığa doğru ilerleme becerisini bir şekilde göstermeliyiz.
 

suden

Üye
Üye
Katılım
May 4, 2013
Mesajlar
33
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Cesaretin yoksa esaretin pençesine düşersin! Nasıl ki ötekilerin yüreklendirilmeye, desteklenmeye, sevilmeye, kollanmaya, şefkatle kuşatılmaya ihtiyaçları varsa her şeyden biraz yarım kalmış hayatların işte tüm bu duygulara biraz daha çok ihtiyacı vardır...


her şeyden biraz eksik neye göre kime göre çok acı veren cümleler, böyle mi olması gerekiyor acaba neden dışarısı bu kadar önemli bir kere olsun farklı olabiliriz ötekilerde bize göre farklı yani arkadaşım biz daha çokkk engel koyarız kendimize rabbim herkesin yardımcısı olsun !
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
Acılarımız bizi bir gölge gibi takip etsede, unutmamak gerekir ki gölgenin olduğu yerde "ışık"ta vardır. Bu sebepten arkamızdan gelen gölgeye değil önümüzde ki ışığa doğru ilerleme becerisini bir şekilde göstermeliyiz.

Selam Ey Dost!

2017' nin İstanbul'unda bile hala elektrik kesintisi oluyorsa, arada benimde sigortalarım atıyor işte :( Yoksa bende biliyorum gölgemi ardımda bırakıp güneşe doğru yürümeyi ama arada güneş tutulması yaşıyorum dostum...

Sen ki bu sitede ışık tuttun herkese seninde ışıksız kaldığın anlar olmuyor mu???

Heh, gelde yanıt ver şimdi verebilirsen :eek::eek:
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
Cesaretin yoksa esaretin pençesine düşersin! Nasıl ki ötekilerin yüreklendirilmeye, desteklenmeye, sevilmeye, kollanmaya, şefkatle kuşatılmaya ihtiyaçları varsa her şeyden biraz yarım kalmış hayatların işte tüm bu duygulara biraz daha çok ihtiyacı vardır...


her şeyden biraz eksik neye göre kime göre çok acı veren cümleler, böyle mi olması gerekiyor acaba neden dışarısı bu kadar önemli bir kere olsun farklı olabiliriz ötekilerde bize göre farklı yani arkadaşım biz daha çokkk engel koyarız kendimize rabbim herkesin yardımcısı olsun !

Merhaba sudencim,

Herşeyden biraz eksik, herşeyden biraz yoksun, herşeyden biraz yarım..Evet kime göre? neye göre? diyorsan bana göre, bence diyorum güzelim amacım kimseyi karamsarlığa sürüklemek yada umutsuz bırakmak değil aksine bu yazıyı yazarken her zamankinden daha çok umuda, sevgiye, şefkate ihtiyacımız olduğunu vurgulamak istemiştim :) sanırım yine yanlış anlaşıldım ama olsun önemli değil bizler zaten farklıyız tatlım ötekilerden çok daha güçlü, çok daha azimli ve çok daha sıkı tutunuyoruz hayata sadece yukarıda dediğim gibi;

Nasıl ki ötekilerin yüreklendirilmeye, desteklenmeye, sevilmeye, kollanmaya, şefkatle kuşatılmaya ihtiyaçları varsa her şeyden biraz yarım kalmış hayatların işte tüm bu duygulara biraz daha çok ihtiyacı vardır...
hepsi bu..

Şimdi kimseden sevgi, şefkat ve samimiyet istediğini belirtmeyen/belirtemeyen engelliler adına, onların unutulmaya yüztutmuş tabularının yıkılmasındaki en büyük engelin kendilerinden çok toplumun önyargıları ve engellilere at gözlükleriyle bakış açılarında, bilinçaltında yatan suçluluk ve inkar yoluyla dışlamaya çalıştıkları sentezini açıklamaya çalışırken aslında demek istediğim/istediklerimin yine bu coğrafyada yaşamanın sadece nefes alıp vermek olduğunu düşünenlerin olduğu bir ülkede çoğunluğun azınlığın duygularınında eksik kalmışlığına biraz daha cömert davranması dileğimle,
 
Tekerlekli Sandalye
Üst