Venöz (Toplardamar) Yetmezliği, belirtileri, nedenleri ve tedavi şekli nasıldır?

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Venöz (toplardamar) yetmezlik nedir.jpg

Toplar damar yetmezliği, toplardamardaki kanın bacakta birikmesi sonucunda ortaya çıkan bir tablodur. Bu durum ya toplardamarlardaki kapakların bozuk olması sonucunda gönderilen kanın bir türlü yukarıya tam ilerletilememesi ve sonuçta kanın bacakta birikmesiyle karşımıza çıkar.

Venöz (Toplardamar) Yetmezliği Nedir?


Venöz (Toplardamar) yetmezlik nedir?

Normalde toplardamarlar bacaklardaki oksijeni azalmış olan kanı kalbe getiren damarlardır. Ayakta dururken kanın bacaklardan kalbe pompalanması baldır ve ayaktaki adaleler aracılığı ile gerçekleşir. Yaş ilerlediğinde ya da çeşitli hastalıkların etkisi ile toplardamarlar zayıflar. Toplardamarlar zayıflayıp gevşedikçe kanı kalbe gönderme görevi bozulmaya ve kan bacaklarda birikmeye başlar. Bacakta toplardamarlar içinde basıncın artması temel sorun olup, zamanla bacaklarda varisler, şişme ve deri değişiklikleri ve yaralar (venöz ülser) görülmeye başlar. Yıllarca süren bu olay kronik (süreğen) venöz (toplardamar) yetmezliği olarak adlandırılır.

Venöz yetmezlik nasıl gelişir?

Toplardamar yetmezliği yani bacaktaki toplardamarlar içindeki kan basıncının artması toplardamar anatomisi temelinde şu şekilde ifade edilebilir: Bacaklarda kirli kanı (oksijeni kullanılmış olan) getiren ve birbiri ile bağlantılı yüzeyel ve derin (adalelerin içinde atar damarlara paralele giden) olmak üzere iki toplardamar sistemi bulunur. Ayakta dururken toplardamarlar içinde kanın yerçekiminin etkisi ile aşağılara yani ayaklara geri akma eğilimindedir. Ancak toplardamarların içinde sadece bir yöne (kalbe doğru) açılan kapaklar bu geri akışa engel olurlar. Bu sayede yürürken baldırdaki adale pompası ile yukarı doğru fırlatılan kan, toplardamarların kapakları ile yukarda tutulup aşağı geri akmaları engellenir. Ancak toplardamarlardaki kapaklar bozulduğunda kan tutulamayıp aşağı doğru akmaya ve böylece ayaklarda kanın sürekli birikmesine ve sonuçta da kronik venöz yetmezliğe neden olur. Bu şekilde toplardamar kapak hastalığı kronik venöz yetmezliğin en önde gelen nedenleri arasındadır.

Diğer bir neden ise toplardamarlar içinde pıhtı oluşup (derin ven trombozu) damarların tıkanması yada kapakçıklarının bozulmasıdır. Pıhtı zaman içinde erise bile –çoğu kez tam olarak erimez- damarın içinde engeller, darlıklar oluşmasına ve kapakların bozulmasına yol açar. Bu şekilde gelişen toplardamar tıkanıklığı sonucunda yıllar sonra giderek artan bir şekilde bacaklardan dönmesi gereken toplardamar kanının akışı engellenip, damarlar içinde kan göllenmeye ve basıncı artmaya başlar. Bu durum toplardamarlardaki yüksek kan basıncının dokulara zarar vermesi sonucunda toplardamar yetmezliği gelişir.

Toplardamar yetmezliğinin daha az sıklıkla karşılaşılan diğer nedenleri ise bacak kaslarındaki zayıflık, çeşitli nedenlerle toplardamar ve atardamar arasında bağlantıların oluşup kan akımının artması, toplardamarların çeşitli nedenlerle genişlemesi sayılabilir.

Venöz yetmezlik belirtileri:

Özellikle uzun süre ayakta kalındığında bacaklarda şişme
Bacaklarda acı ve yorgunluk
Yeni varis oluşumları
Özellikle bilek hizasında bacakların derisinin renginin kırmızı-kahverengine dönmesi
Derinin kösele gibi kalınlaşması
Ayak ve bacak derisinde kaşıntı
Bacaklarda yara (venöz ülser) açılması. Bu yaraların aylarca kapanmaması

Nedenleri:

Venöz yetmezlikte temelde olan olay toplardamarlar içinde kan basıncının artmasıdır. Bu genel olarak derin ven trombozu gibi bacak toplardamarlarında pıhtının oluşması sonucu kapakların bozulması yada kan akımının engellemesi yada toplardamarlarda kapakların çeşitli nedenlerle işlevlerini kaybetmeleri sonucunda gelişir.

Venöz yetmezlik gelişimine altyapı hazırlayan başlıca risk faktörleri:

Ailede ve akrabalarda venöz yetmezlik
Geçirilmiş toplardamar tıkanıklığı (derin ven trombozu yada flebit)
Şişmanlık
Gebelik
Tembel yaşam şekli,
Sigara
Uzun süre ayakta durmayı yada oturmayı gerektiren işler,
Yaşlılık
Kadın cinsi
Pıhtı oluşumuna genetik yatkınlık

Toplardamar yetmezliğinin evreleri:

Toplardamar yetmezliği bir uluslar arası komite tarafından belirlenmiş kurallara göre sınıflandırılmakta ve evrelendirilmektedir. Daha çok bu alandaki doktorların kullanmış olduğu ve varis yada toplardamar yetmezliği olan bir hastanın hastalığının tanımlanması ve tedaviye cevabının ölçülebilmesi için geliştirilmiştir. Bu sisteme hastalığın Klinik, Neden, Anatomik ve Patolojik özelliklerinin İngilizce karşılıklarının başharflerinden oluşan CEAP sistemi adı verilmektedir. Varis yada venöz yetmezlik tanısı alan her hastada bu sisteme göre evresi kayıtlara geçirilmelidir.

2.jpg

Doktor tarafından hastanın şikayetlerinin dinlenmesi ve muayene ile sorun teşhis edilebilir. Ancak olayın nedeninin tam olarak bilinmesi tedaviyi planlamak açısından çok önemlidir. Bu nedenle tanı ve tedaviyi planlamada kullanılan başlıca testler aşağıda sıralanmıştır. Ancak bir hastada bunların hepsini yapmak mutlaka gerekli değildir. Doktor duruma göre gereken testleri isteyecektir.

Doppler Ultrasonografi: İlk olarak istenecek olan incelemedir. Doppler ile bacak toplardamarlarındaki kan akımı, akımın yönü ve tıkanıklık olup olmadığı belirlenir. Bacaklarda yapılacak olan bu incelemede hastanın ayakta durması gerekir. Toplardamarlarda tıkanıklık olup olmadığını belirlemek için hasta yatarken Doppler incelemesi yapılır. Doppler ağrısız olup, yaklaşık 30 dk surer.

Bilgisayarlı tomografi (BT): Bacaktaki toplardamarlar yanında özellikle bacaktaki toplardamarların devamı olan karın içindeki toplardamarlar görüntülenebilir. İncelme bir ilacın damardan verilmesi esnasında tomografi cihazının hızlı bir şekilde görüntü alması ile gerçekleşir. Kullanılan ilaca karşı allerji ve özellikle böbrek hastalarında böbrek fonksiyonlarında bozulma gelişebilir. Ayrıca bilgisayarlı tomografinin önemli oranda radyasyon riski olduğu için gebe ve gebelik şüphesi olanlarda kullanılmaz.

Manyetik rezonans görüntüleme (MR): Radyasyon ve çoğu kez ilaç kullanılmadan bacaktaki toplardamarlar yanında özellikle bacaktaki toplardamarların devamı olan karın içindeki toplardamarlar görüntülenebilir. Çok iyi görüntü verdiği için çoğu kez ultrasonografiden sonra istenecek olan bir incelemedir. Yaklaşık 15 dk surer.

Venografi: Özellikle MR ve bilgisayarlı tomografi varlığından itibaren daha az kullanılmaktadır. Ancak yinede toplardamarların görüntülenmesinde en iyi yöntemdir. Toplardamarlardaki darlık ve tıkanıklıklar belirlenebilir. Özel bir ilacın kasıktan yada bacaktaki damarlardan verilmesi ve bu arada seri halde Röntgen çekilmesi prensibine dayanır. Yaklaşık 30-45 dk sürer ve kullanılan ilaca karşı allerji ve özellikle böbrek hastalarında böbrek fonksiyonlarında bozulma ve radyasyon riski taşır.

Damar içi ultrason (IVUS): Kasıktan yada bacaktaki damarlardan ilerletilen özel bir kateter ile damarların içinin üç boyutlu görüntüsünün elde edilmesidir. Kateter belirli bir bölgeyi görüntülerken çekildiğinde bütün bir damarın içi görüntülenmiş olur. Çoğu kez anjiografi ile aynı seansta yapılır. Damar içindeki küçük darlıklar, engeller, pıhtılar ve pıhtı kalıntıları, damarlara dışarıdan olan baskılar rahatlıkla belirlenebilir. Başka hiçbir tanı yöntemi damarların içi hakkında bu kadar detaylı ve doğru bilgi verememektedir. Venöz yetmezlikli hastalarda bacaktaki toplardamarların devamı olan karın içindeki toplardamarların görüntülenmesindeki en güvenilir yöntemdir.

Sol iliak toplardamarda tıkanıklık olan bir hastanın bilgisayarlı tomografik (en sol), venografik (orta) ve IVUS (en sağ) görüntüleri. (a) vena kava inferiyor, (b) tıkalı toplardamar, (c) dar toplardamar, (d)normal görülen damar. Aynı hastanın venografide toplaramarın görünümü bilgisayarlı tomografi ile uyumludur. Ancak IVUS ile bilgisyarlı tomografi ve venografide normal görülen aşağı gölümlerinde damar içinde engeller ve darlıklar seçilmektedir(h).

Tedavinin planlaması:

Venöz yetmezlik doğru tanı konulması zor olan ve sıklıkla altta yatan temel sorunun atlandığı bir hastalıktır. Ne yazık ki tüm dünyada venöz yetmezliğin tedavi edilemez bir hastalık olduğu sanılmaktadır. Bu nedenle hastaların çoğu hayatları boyunca bir türlü tam tedavi olamadan yaşamları boyunca hasta olarak yada bacaklar yönünden sakat olarak yaşarlar. Ancak temel neden tedavi edildiğinde hastaların çoğunluğunda büyük bir rahatlama sağlanabilir. Bu nedenle venöz yetmezlik belirtileri gösteren hastalarda detaylı doktor muayenesi, Doppler ve gerektiğinde karındaki toplardamarları görüntülemeye yönelik incelemeler yapılır. Temelde toplardamarlarda kapakların bozulması ile ters yönde akım, toplardamarlarda tıkanıklık yada darlık ve bazen bunların hepsinin bulunduğu durumlar tespit edilir. Sonuçta temel sorun ne ise onun tedavisi gerçekleştirilir.

Toplardamar Tıkanıklığının Tedavisi Nasıl Yapılır?


Temel Tedavi:

Tedavide temel amaç kişinin yaşamını rahat sürdürecek bir şekilde şikayetlerin düzeltilmesidir.

Eğer kronik venöz yezmezliğin nedeni tam olarak belirlenebilmiş ise kalıcı ve kesin tedavi mümkün olabilir. Oysa bu durum gerçekte ve bilimsel veriler ışığında böyle değildir. Venöz yetmezliğin nedeni belirlenip düzeltilir ise hastanın şikayetleride çok büyük oranda geçebilmektedir.

Kronik venöz yetmezlik yüzeyel toplardamarlardaki kapak hastalığından kaynaklanıyor ise bu damarlar ortadan kaldırılarak tedavi edilebilir. Yüzeyel damar olarak en sık safen toplardamarı sorunludur. Bu damarın kapakçıkları bozulduğunda kalp ile ayak bileği arasındaki kan bacaklarda ve özellikle ayak bileğinde birikmeye başlar. Biriken yada göllenen kanın oluşturduğu yüksek hidrostatik kan basıncı dokulara zarar vermeye ve belirtiler oluşturmaya başlar. Temelde sorun varise benzemekle beraber, varistekinden daha ağır bir tablo söz konusudur. Böyle bir durumda kapakları bozuk olduğu için kanı aşağı kaçırmakta olan damarın yok edilmesi gereklidir. Bu sayede kan normal sağlıklı damarlardan yukarıya ulaşır ve ayaklarda göllenmez. Yetmezlikli safen topladamarı ameliyatla (varis ameliyatı) çıkartılır yada laser veya radyofrekans ile kapatılır.

Derin toplardamar yetmezliği: Eğer venöz yetmezlik derin toplardamarlardaki tıkanıklık yada kapak hastalığından kaynaklanıyor ise bacaklarda çok daha yüksek kan basıncına neden olur. Bu durumda hasta ayakta kaldığında ve yürüdüğünde kan bacaklarda göllenip, dokulara zarar verip, başta ayak bileğinde yaralar dahil bir çok sorunun oluşumuna yol açar.

Derin toplardamar tıkanıklıkları: Kasıklardan daha aşağıda yer alan tıkanıklıklarda varis çorabı ve ilaç tedavilerine devam edilir. Ancak bu hastaların önemli bir bölümünde karındaki iliak toplardamarlarda tıkanıklıklar vardır ve toplardamar tıkanıklıklarının tedavisi stent ile yapıldığında venöz yetmezlikte kalıcı iyileşme sağlanır.

Perforan damar yetmezlikleri: Bazen venöz yetmezliğin nedeni derin ve yüzeyel toplardamarlar arasında bağlantıyı sağlayan perforan damarlar ismi verilen özel bir damar grubunun yetmezliği olabilir. Perforan damar yetmezliği dışında bütün toplardamarların normal olduğu durumlarda perforan damarlar venler içine skleroterapi yapılması yada SEPS (fasiya altı endoskopik perforan ven bağlanması) ile tedavi edilirler.

Kombine yetmezlikler: Yukardaki sorunların tamamı yada bir kaçının aynı bacakta olduğu durumlarda en yukarda yer alan engel örneğin karındaki iliak venlerdeki tıkanıklıklar stentle tedavi edilir. Safen damar yetmezliği ameliyat, laser, radyofrekans ile tedavi edilir. Perforan yetmezliği ise skleroterapi ile düzeltilir.

Bazen bir hastada bu yöntemler uygulanmış olsa da şikayetler geçmemiş olabilir. Bunun nedeni sorunun doğru teşhis edilmemiş olması, yanlış damarlara bu işlemlerin uygulanmış olması, bu işlemlerin gereksiz ya da eksik yapılmış olmasıdır.

Destek Tedavileri:

İster ameliyat uygulansın isterse uygulanmasın hastaların hemen tamamında elastik kompresyon tedavisi kullanılır. Bu tedavide bacakların elastik bandajla sarılması veya varis çorabı gibi dışardan bası sağlayan yöntemlerle toplardamarlar dışardan desteklenir. Varis çorapları sabah yataktan kalkmadan giyilir ve akşam yatınca çıkarılır. Birkaç ay içinde elastikiyetleri azalacağı için değiştirilmeleri gereklidir.

Yaşam tarzındaki bazı değişiklikler:

Kronik venöz yetmezlikli hastaların genellikle hayatlarında bazı değişiklikler yapmaları gerekmektedir.
Bacakların yükseğe kaldırılması: Oturmak yada düze yatmak yerine yatarken bacakları dizler hafif bükük şekilde kalp düzeyinin üzerine kaldırılması bacaklardaki şişliği azaltabilir.
Ayakta durmak yada oturmak yerine yürümek ve otururken ayakların hareket ettirilmesi,
Varis çoraplarının düzenli bir şekilde giyilmesi



Makale: Prof.DR. Cüneyt KÖKSOY
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Venöz yetmezliğinde iyileşmeyen ayak bileği yaraları hakkında bilgi

Venöz yaralar kronik yaralar grubundaki bir yara çeşididir. Özellikle damarsal yaraları anlatır. Toplardamarlardaki bozukluk ya da yetersizliğe bağlı oluşan yaralar anlamına gelmektedir.

Kronik venöz yetersizliğine bağlı iyileşmeyen ayak bileği yaralarına yaklaşım.jpg

Venöz Yaralar Nedir?


KRONİK VENÖZ (TOPLAR DAMAR) YETERSİZLİĞİNE BAĞLI İYİLEŞMEYEN AYAK BİLEĞİ YARALARINA YAKLAŞIM

Kronik bacak ülserleri tüm dünyada enfeksiyon, hareket kısıtlılığı ve amputasyona kadar giden ciddi hastalık sebebidir. Sadece Amerika Birleşik Devletleri'nde yılda yaklaşık 7 milyon kronik ülser vakası bildirilmektedir (1,2). Bu vakaların tedavisi sağlık sistemi içinde ciddi sıkıntılara sebep olmaktadır. Bu hastaların tedavisi ve bakımı için yılda 20 milyar dolar harcanmaktadır (3,4). Ayrıca bu durum hasta sayısıyla orantı kurulduğunda yılda 2 milyon gün iş kaybı demektir (5). Bu nedenle sağlık sisteminde aşırı yük oluşturan kronik bacak ülserlerinin tedavisine yönelik yeni metodların geliştirilmesi ve uygulanması söz konusudur. Alt ekstremitede özellikle gaiter alanı denilen ayak bileğinin iç yanı ile ön baldır bölgesinde görülen ülserler klinisyenlerin en sık karşılaştıkları ülserlerdir. Ülserlerin sebepleri araştırıldığında %75 oranında vasküler (toplar damar) yetersizlik, bası ve diyabet nedendir (Grafik 1) (6,7).

Grafik 1: Bacak ülserlerinin nedenleri.

Büyük ülserlerde sebep olan faktörün kronik venöz hipertansiyona (toplar damar içi basınç artışı) bağlı toplar damar hastalığı olduğuna inanılmaktadır (8). Patofizyolojik yönden incelendiğinde altta yatan sebebin kapiller ağdaki anomali, kanın pıhtılaşmasıyla ilgili anormal yıkım, dammar cidarında bu yıkım ürünlerinin birikimi, lökosit (beyaz kan hücresi) aktivasyonu ve büyük moleküllerin damar içine sızmasına bağlı anormallikler olduğu görülmektedir (9). Bilimsel bir çalışmada toplar damar hastalığına bağlı bacağında yarası olan hastalarda bu durumun %54 hastada bir yıldan fazla sürdüğü, 5 yılda %48 tekrarladığı, %95 “gaiter” alanına yerleştiği, %80 hastada hareket kısıtlılığı yaptığı, %68 sosyal izolasyon ve depresyona yol açtığı ve ciddi anlamda yaşam kalitesini bozduğu saptanmıştır (6).

Bacak toplar damar ülserleri, bacak kas pompası (baldır kasları) yetersizliği sebebiyle gelişen venöz hipertansiyon sonucu oluşurlar. Toplar damarların içinde kan basıncı artmıştır. Genellikle toplar damarlarda bir kapak yetersizliği veya derin kas içi toplar damar sisteminde pıhtı (derin ven trombozu) vardır. Hastaların çoğunda uzun yıllardır süren kronik venöz yetersizlik, doku ve deri değişikliklerine neden olur. Normalde toplar damarlar bacaklardaki oksijeni azalmış olan kanı kalbe geri getiren damarlardır. Ayakta iken kanın kalbe geri dönüşü baldır ve ayak adalelerinin kasılmasıyla olur. İleri yaş döneminde çeşitli hastalıkların da etkisi ile toplar damarların duvarı zayıflar ve görevini yapamaz hale gelirler. Kan bacaklarda göllenmeye yani birikmeye başlar. Bir süre sonra bacaklarda varis, şişme, cilt değişiklikleri başlar.

Bu olay yıllarca sürerse durum kronikleşir. Kronik venöz yetersizlik adını alır. Bacaklarda kullanılmış oksijeni getiren, birbiri ile bağlantılı yüzeyel ve derin olmak üzere iki toplar damar sistemi vardır. Bu iki sistem arasındaki bağlantıyı perforan venler sağlar. Ayakta iken toplar damardaki kanın akım yönü yerçekimi etkisi ile aşağılara doğrudur. Toplar damar içinde bu olumsuz durumu engelleyecek sadece kalp yönünde açılan kapakçıklar mevcuttur. Bu sayede baldır adalesinin çalışmasıyla yukarı doğru (kalbe doğru) akan kanın kapaklar sayesinde geri kaçışı engellenir. Ancak kapakçıkların yapısındaki bozukluk kanın geri kaçmasına ve bacaklarda göllenmesine sebep olur. Bu durum en önemli kronik venöz yetersizlik sebebidir. Diğer bir neden de derin ven trombozu yani bacak kasları arasında yer alan derin toplar damar sistemi içinde pıhtı oluşmasıdır.

Kronik venöz yetersizlikte klinik bulgular;

Kaşıntı
Ağırlık hissi
Şişlik hissi
Gece krampları
Acıma, uyuşukluk, karıncalanma
Yaraya bağlı şikayetler
Huzursuz bacak sendromu

Venöz yetersizlikte ilk belirti, simetrik yerleşimli özellikle iç malleol çevresinde gelişen variköz damar genişlemeleri ve ödemdir. Bu durum zamanla hareket kısıtlılığına ve ağrıya sebep olabilir. Venöz hipertansiyon nedeniyle kapiller basıncın artması ödeme, eritrosit ekstravazasyonuna (kan hücrelerinin damar dışına sızması) neden olur. Dokuda hemosiderin pigmenti birikir ve cilt kahverengimsi - kırmızı bir renk alır (Şekil 1).

Şekil 1: Pigmentasyon (CEAP; C4a)

Kırmızı, kepeklenen, pürtüklü, kaşıntılı ve sulantılı ekzematöz cilt belirtileri mevcuttur (Şekil 2).

Şekil 2: Egzema (CEAP; C4a)

İlerleyen zamanda fibrozisle sonuçlanan, deride endürasyona (sertleşme) neden olarak lipodermatosklerozis (Şekil 3) oluşturur. Sonrasında küçük yassı beyaz renkte düzgün yüzeyli sklerotik plaklar oluşur (Şekil 4).

Şekil 3: Lipodermatosklerozis (CEAP; C4b)

Şekil 4: Atrofik blanche (CEAP; C4b)Ülser yerinde önce eritem sonra kırmızı - mavi renk değişimi olur. Yani bölgede bir kapiller konjesyon vardır. Bu durum deri nekrozuna kadar gidebilir. Bazen spontan genellikle ufak travmalar sonucu yara açılır. Lokalizasyon genellikle 1/3 alt ekstremite iç malleol yüzeydedir. Ülserin büyüklüğü ve derinliği değişkendir. Karakteristik olarak venöz ülser sulantılıdır ve çevreye genişleme eğilimindedir. Genel bir kural olarak eğer venöz ülser derinlemesine büyüyorsa o zaman ağrılı olur.

Yüzeyel ülserler kolay iyileşir ve nekrotik doku oldukça azdır. Ülser iyileşince skatris (yara izi) bırakır, ancak yılda en az bir iki kez tekrarlama riski olduğu unutulmamalıdır. Ülser çevresinde çoğu zaman kronik venöz yetersizliğe bağlı sekonder varisler ve cilt değişikleri vardır. Bu noktada ciddi sosyo-ekonomik problem teşkil eden venöz ülserlerin tedavi hedefleri önemlidir. Öncelikle iyi bir ayırıcı tanı yapılmalıdır. Bacaktaki yaranın sebebi atar damar hastalığı (damar tıkanıklığı), şeker hastalığına bağlı gelişen nörolojik problem veya his kaybına bağlı travma olabilir. Sonrasında hedef ödemi (şişme) azaltmak, ağrıyı azaltmak, lipodermatosklerozisi ve ülseri iyileştirmek, ülser tekrarını önlemek olmalıdır.

Bacak toplar damarlarında gelişen kan pıhtıları nedeniyle kapakçıkların zarar görmesi sonucu kanın göllenmesine bağlı şişlik, ağırlık hissi, bacaklarda renk değişikliğinden yara oluşumuna kadar giden bir nevi deri hastalığı olan kronik venöz yetersizliğin tedavisindeki amacımız öncelikle şikayetleri azaltmak, ülserin iyileşmesini sağlamak, tekrarlamasını engellemektir. Basitçe dışardan bir varis çorabı veya elastik çorapla destekleyerek kanın kalbe dönüşü kolaylaştırılabilir.

Bir takım ilaç destek tedavisi ile ağrı azaltılarak dolaşım rahatlatılır ve ödem azalabilir. İleri evre venöz yetersizliklerde standart tedavi olan venöz stripping (damarın içinden bir klavuz tel geçirilerek çekilip yerinden çıkarılması) ve pake eksizyonu yanında son yıllarda güncel tedavi yöntemi olan Endovenöz lazer tedavisi (EVLT) ve radyofrekans ablasyon tedavisi (RF ablasyon) ile başarılı sonuçlar alınmaktadır. Ancak asıl problem hastanın kronik venöz yetersizliğe bağlı gelişen venöz bacak ülserlerinde olmaktadır.

Venöz ülsere yaklaşım genellikle çok olumlu değildir. Çünkü yaranın düzenli bir şekilde bakımı, hijyen, hastanın sosyoekonomik kültürel durumu, zaman ayırmak, yaranın akibetinin tam olarak bilinmemesi gibi bir takım faktörler vardır. Eğer venöz problem yüzeyel toplar damarda ise tedavi kolay tekrarlama riski düşük, yok derin toplar damar sisteminde ise zordur. Tabi bu noktada perforan ven yetersizliği de önemli yer teşkil eder. Venöz ülseri olan kişinin hayat boyu tedavi yara bakımına ihtiyacı vardır. Hatta çoğu zaman tüm çabaya rağmen ülser tekrarlayabilir. Venöz ülserin standart tedavisinde hasta evde veya hastanede bacaklarını kalp seviyesinde kaldırarak yatmalı, en az bir hafta yatak istirahatı gerekmektedir.

Enfeksiyon varsa antibiyotik tedavisi gereklidir. Yara gerginliğini azaltacak yara çevresine kortizonlu merhem sürülmeli, ayak hijyenine dikkat edilmeli sabun ve ılık temiz su ile ayaklar yıkanarak yara kuru tamponla pansuman yapılmalıdır. Yaranın üzerine temiz bir sünger koyup bacak sarılır veya varis çorabı giydirilir. Bandajın birkaç kat olması etkilidir. Hastanın amacı çok kötü yara olmadıkça bacak toplar damar akımını hızlandırmak ve kanın göllenmesini engellemektir. Bu amaçla yürüyüş, bisiklet binmek, yüzmek gibi aerobik egzersizler şikayetleri azaltır. Uzun süre ayakta durmak veya oturmaktan kaçınılmalıdır.

Sıcak banyo, kaplıca, güneşlenmek, baharatlı ve acılı yiyecekler şikayetleri arttırır. Bacakları dizden hafif bükerek kaldırmak veya altına yastık koymak rahatlamaya yardımcı olur. Hastalığın tanısında en değerli tetkik venöz Doppler Ultrasonografi'dir. Gerek yüzeyel ve derin venöz sistem, gerekse perforan venlerdeki kaçak çok net olarak tespit edilir. Yetersizliğin derecesi ve şekli tedavi yöntemi için önemlidir. Yüksek seviyede yetersizlik varsa tedavide varis çorabı ve ilaç kullanımı yetersiz kalabilir.

Özellikle safenofemoral bileşke seviyesindeki derin venöz sistemin kapakçık yetersizliğine yönelik valvüloplasti ve bantlama yöntemi başarılı sonuçlar verebilir. Özellikle kronikleşmiş ve tekrarlayan bacak venöz ülseri olan hastalarda bu tedavi yöntemi ile başarılı sonuçlar elde edilmektedir. Perforan ven yetersizliğinin de eşlik ettiği kronik venöz yetersizliğe bağlı gelişen bacak ülserlerinde özellikle son on yıldır tüm dünyada yaygın kullanım alanı bulan ve başarılı sonuçlar elde edilen subfasiyal endoskopik perforan ven ligasyonu (SEPS) yöntemi uygulanmaktadır. Bu noktada CEAP sınıflaması önemlidir.

(C: Klinik, E: Etyoloji, A: Anatomi, P: Patofizyoloji) C: C0-C6, E: doğumsal, birincil veya ikincil olabilir, A: yüzeyel, perforan ven veya derin ven, P: damarda kaçak veya tıkanıklık.

Klinik sınıflama (C sınıflaması);

C0: Venöz hastalık yok
C1: Telenjiektazi ve/veya retiküler venler
C2: Variköz venler
C3: Ödem
C4: Deri değişiklikleri
a- Pigmentasyon ve/veya egzema
b- Lipodermatosklerozis, atrofik blancheC5: İyileşmiş ülser
C6: Aktif ülser

CEAP sınıflamasına göre C4, 5 ve 6 hastalar SEPS'ten en fazla fayda görecek vakalardır. Özellikle vena sefana magna (VSM)'nın anterior dalının derin venöz sistemle bağlantısını sağlayan perforan venlerin ligasyonu bacak ülserlerinde kısa sürede iyileşme sağlayarak tekrarlama oranını oldukça düşürmüştür.
Amaç perforan venin bir şekilde yok edilmesi ya da tıkanmasıdır. Bu şekilde derindeki yüksek basınç, deri altındaki yüzeyel toplardamarlara iletilemeyecektir.

Daha eski dönemlerde bu amaca ulaşmak için yapılması gereken perforan toplardamarın açık ameliyatla kesilmesiydi ki (Linton ameliyatı) bu ameliyat günümüzde büyük oranda terk edilmiştir. Günümüzde adelenin içine borular ve çok ince TV kamerası ile girip bu damarların bağlanması (Subfasiyal endoskopik perforan ven cerrahisi = SEPS), ultrasonografi altında damarları tıkayacak skleroterapi uygulanması veya RF/EVLT yöntemiyle ultrason eşliğinde hastalıklı perforan veni ortadan kaldırmaktır.

SEPS ameliyatında bacağın iç yüzünden yapılan bir cm'lik 2 kesi ile birine kamera bağlı borular adele ile cilltaltı arasındaki mesafeye yerleştirilip, burada görülen perforan damarlar kesilir (Resim 1a,b,c,d). SEPS ameliyatı sonrası venöz ülser daha çabuk iyileşir ve daha az sıklıkla tekrar oluşur. Bu alanda uluslararası karşılaştırmalı bilimsel çalışmaların olumlu sonuçları yayınlanmıştır. 2004 yılında Amerika'da Medline araştırma şirketinin yaptığı bir araştırmada 6 milyon Kronik Venöz Yetersizlik hastası saptanmıştır. İlginç olan her on hastadan birinde venöz ülser tespit edilmiştir.

Boston (MA)'da yapılan bir çalışmada SEPS+Safen ven ablasyonu uygulanan 1140 bacak 21 aylık dönemde takip edilmiş ve %88 ülser iyileşmesi yanında sadece %13'lük bir ülser tekrarı saptamışlardır (9). Yine 2004'de Londra'da yapılan çalışmanda 17-96 yaş arası 525 bacak incelenmiş, CEAP sınıflamasına göre perforatör ven yetersizliğinin varlığı, yaş, cinsiyet, tekrarlayan ülser, derin ve yüzeyel venöz yetersizliğin önemi belirtilmiştir (10). 2003 yılında Dr. Lee (Hong Kong) 12 hastaya SEPS uygulamış.

Tüm hastalar 10 yıllık periyod içinde safen ven ablasyonu geçirmiş, baldır bölgesinde tekrarlayan ülserleri olan perforan ven yetersizlikli hastalardı. Çalışmada iyileşme süresi, tekrar oranı, klinik semptom, yetersizlik skoru bakılmıştır. SEPS sonrası ülser iyileşmesi oranı; 3 haftada %25, 6 haftada %42,1 yılda %92 saptanmıştır (11).

2003 yılında Dr. Robert Mendes ve arkadaşları Kuzey Carolina Üniversitesi'nde yaptıkları çalışmada; VSM (bacak toplar damarı) Ablasyon tedavisi sonrası Air pletismografide (APG) hemodinamik parametreler anormal ise ve semptomlar devam ediyorsa hastalara perforan ven ligasyonunu önermişlerdir. Hemodinamik parametreler; venöz volüm, venöz doluş indeks, ejeksiyon fraksiyonu, rezidüel volüm fraksiyonudur.

Preoperatif ve postoperatif APG karşılaştırıldığında; özellikle venöz volüm ve venöz doluş indeks'te anlamlı azalma saptanmıştır. Yine persistan perforan ven yetersizliğinde hemodinamik parametreler daha yüksek değerlerde bulunmuştur. Venöz basıncın yüksek olması şikayetlerle ilişkilidir (12).

2003 Christian Bianchi ve arkadaşları ABD'de safen ven ablasyonu ile SEPS kombinasyonu sonuç ve analizi çalışması 74 bacakta gerçekleştirilmiş, CEAP sınıflamasına göre C6: 58 hasta (iyileşmiş ülser), C5: 16 hasta (açık yara) (3 hafta pansuman ve unna bandaj) vardı. 57 hasta stripping, pake eksizyonu, SEPS birlikte uygulanmış, 17 hastaya (geçirilmiş stripping) ise pake eksizyonu, SEPS tedavisi eklenmiş. Sonuçta; açık yara iyileşme oranı = %91 (3 hafta). İyileşmede ve ülser tekrarında negatif etki olarak; geçirilmiş bacak travması ve derin ven tıkanıklığı, büyük safen venin reflüsü (geri kaçak) olduğu belirtilmiştir (13).

2002 yılında Boston/MA'dan Mark Lafrati ve arkadaşları, ülser çapının 2 cm'den büyük olması, ikincil nedenler ve yetersizlik olan VSM'ye stripping yapılmaması yara iyileşmesini geçiktiriyor şeklinde açıklama yapmışlardır. Çok ufak VSM kaçağı olsa bile ülser tekrarını arttırmaktadır. 5 yıllık tekrar riski %13,2, yıllık ise %28' dir. İkincil bir etyoloji varsa tekrar oranı %46'lara çıkmaktadır. Ancak olumlu 3 faktör stripping, birincil sebep ve ülser 2cm'den küçük ise 6 haftada ülser iyileşmesi %100 olmaktadır (14).

Kaynaklar:

1- Petrie NC, Yao F, Eriksson E. Gene therapy in wound healing. Surg Clin N Am 2003;83:194-9.
2- Zimmet SE. Venous leg ulcers: modern evaluation and management. Der matol Surg 1999;25:236-41.
3- Frykberg RG, Armstrong DG, Giurini J, et al. Diabetic foot disorders: a clinical practice guideline. American College of Foot and Ankle Surgeons. J Foot Ankle Surg 2000;39(5 Suppl): S1-60.
4- Harding KG, Morris HL, Patel GK. Science, medicine and the future: healing chronic wounds. BMJ 2002;324:160-3.
5- Phillips T, Stanton B, Provan A, Lew R. A study of the impact of leg ulcers on quality of life: financial, social, and psychological implications. J Am Acad Dermatol 1994;31:49-53.
6- Valencia IC, Falabella A, Kirsner RS, et al. Chronic venous insufficiency and venous leg ulceration. J Am Acad Der matol 2001;44:401-21.
7- Stadelman WK, Digenis AG, Tobin GR. Physiology and healing dynamics of chronic cutaneous wounds. Am J Surg 1998a; 176 (Suppl 2A):26-38.
8- Phillips TJ. Current approaches to venous ulcers and compression. Derma tol Surg 2001;27:611-21.
9- Tenbrook JA Jr, Iafrati MD, O'donnell TF Jr, Wolf MP, Hoffman SN, Pauker SG, Lau J, Wong JB Systematic review of outcomes after surgical management of venous disease incorporating subfascial endoscopic perforator surgery J Vasc Surg. 2004;39:583-9.
10- Delis KT. Perforator vein incompetence in chronic venous disease: a multivariate regression analysis mo del. J Vasc Surg. 2004;40(4): 626-33.
11- Lee DW, Chan AC, Lam YH, Wong SK, Ng EK, Law BK, Chung SC. Subfascial endoscopic perforator vein surgery (SEPS) using the ultrasonic scalpel. Surg Endosc. 2001;15(12):1491-3.
12- Mendes RR, Marston WA, Farber MA, Keagy BA. Treatment of superficial and perforator venous incompetence without deep venous insufficiency: is routine perforator ligation necessary? J Vasc Surg. 2003;38(5):891-5.
13- Bianchi C, Ballard JL, Abou-Zamzam AM, Teruya TH. Subfascial endoscopic perforator vein surgery combined with saphenous vein ablation: results and critical analysis J Vasc Surg. 2003;38(1):67-71.
14- Lafrati MD, Pare GJ, O'Donnell TF, Estes J. Is the nihilistic approach to surgical reduction of superficial and perforator vein incompetence for venous ulcer justified? J Vasc Surg. 2002;36(6):1167-74.


Makale: Op. Dr. Cenk Eray YILDIZ
 
Tekerlekli Sandalye
Üst