Ya Görünür Olursun Ya da Görmezden Gelinirsin!

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,522
Tepkime Puanı
193
Puanları
63
Yaş
50
Türkiyenin son yıllarda gittikce muhafazakar bir yapıya kavuştuğu, islami duyarlılığın artan bir ivmeyle yükseldiği yönündeki görüşlere neredeyse tüm sosyologlar ağız birliği etmişcesine karşı çıkarak, bunun böyle olmadığını sadece “muhafazakar kimliği olan insanların toplumda daha görünür oldukları için (köyden kente göç, siyasi konjektördeki değişiklik vb. gibi) sayılarının artığının zannedildiğini” söylemekteler...

Bana görede son derece doğru bir tesbit... Şimdiye kadar tarlasında başörtüsüyle çalışan kimsenin görmediği, varlığından haberdar olmadığı genç kızlar-kadınlar büyük şehirle göç ettiklerinde bir anda görünür oldular. Aslında bu insanlar hep vardı. Fakat bizler daha doğrusu Türkiye'yi büyükşehirden ibaret sanan kendi çoğrafyasını tanımayan “entel dantel” takımı yaşamın her alanında gördükleri “başörtülüleri” Türkiye muhazakar bir yapıya bürünüyor şeklinde yorumladılar...

Bu örnektende anlaşılacağı üzre “görünür olmak var sayılmak – görünür olmamak ise yok sayılmak” anlamına geliyor...

Görünür Oldularda Ne Oldu?

gorunur.JPG


Elbette tek başına sokokta görünür olmadılar. Bu insanlar kendi yaşam anlayışlarını, kentin dokusuna, sosyal alanlarına, ve ekonomik yapısına kabul ettirdiler. Örnekse, 5 yıldızlı otellerde haremlik üsulü havuzlar, tekstil ve moda sektöründe kendi giyim kuşamlarını yansıtan milyarlarca dolarlık üretimin yapılması, vb. gibi sıralanacak onlarca şey... Özetleyecek olursak, “bir grubun (buna dini gruplar, siyasi oluşumlar dahil.) içinde yaşadığı topluma kendini kabul ettirmesi, yaşam tarzına uygun düzenlemeleri yaptırması için ilk önce görünür olması ve içinde yaşadığı sosyal çevreyi değişime zorluyor olması gerekmektedir.” Bir başka deyişle “değişim arzusunun ilk adımı görünür” olmaktan geçmektedir...

Bu kısa girişten sonra gelelim asıl meseleye. Tıpkı muhafazakarlık meselesinde olduğunda gibi biz engellilerinde “görünürlük gibi bir meselesi” var. Ülkemize gelen bir şekilde engellilerle ilgili çalışma yapan veya çalışma yapmayıpta bu konuya duyarlı yabancılar sokaklarda engelli birilerini göremeyip veya çok az gördüklerinde bu ülkede engelli sayısı çok az demektedirler... Bu düşüncelerin bir benzeri muhtemelen biz engellilerin dışarı çıkmasını engelleyen mimari düzenlemeleri yapmayan belediyeler içinde geçerlidir. Onlarda sokaklarda hiç engelli yok o halde ne gereği var kaldırımlara rampa yapmanın diyorlardır.

Veya biz tekerlekli sandalye kullanıcıları ayda yılda bir dışarı çıktığımızda gitmek istediğimiz lokantada, veya alışveriş merkezinde sandalyemize uygun giriş bulamayınca doğal olarak bu insanların aklına hiçmi tekerlekli sandalye kullanan insanlar gelmiyor diye haklı olarak yakınıyoruz.

Bu satırları okuyan kişilerin Demirel usulü “Türkiye'de benzin vardıda bizmi içtik” misali “bize sokağa çıkma fırsatı tanındımıki bizde çıkalım” dediklerini duyar gibiyim. Elbette bunu söylemekte son derece haklılar. Fakat ben şeytanın avukatlığını yapıp son derece basit ve anlaşılır Birkaç soruyla biraz beyin jimlastiği yapalım diyorum...

Klasik deyimiyle empati yaparak başlayalım.

Şehrin en işlek caddesinde bir dükkan kiralayıp lokanta açtınız. Ticaretin acımasız şartları içinde ayakta kalmak ve para kazanmak için elinizden geleni yapıyor, müşterilerinizi memnun etmek adına kırk takla atıyorsunuz. Lokantanıza gün içinde ortalama 100 kişi geliyor, bu 100 kişinin 20'si, kapıdan içeri giremeden geri dönüyor. Kapıdan dönen bu 20 kişinin kapıdan dönme sebebi lokantanın girişinde bulunan basamaklar. İki kıytırık basamak için 20 müşteriden oluyorsunuz. Siz o lokantanın sahibi olsaydınız o iki kıytırık basamağı kapınızdan dönen 20 kişi için uygun hale getirmezmiydiniz?

Devam ediyoruz....

Belediye başkanısınız. Siyasetin doğası gereği bir sonraki seçimleri kazanmak için seçmenlerinizi memnun etmek adına belediyenin tüm imkanlarını kullanıyor gecenizi gündüzünüze katarak çalışıyorsunuz. Siz tüm bunları yaparken seçmenlerinizin bir kısmı her allahın günü belediyeye telefon açıp bununlada yetinmeyip bizzat makam odanıza gelerek belediye sınırları içinde kaldırımların belediyeye ait toplu taşım araçların engellilerin erişimine uygun olmadığından şikayet edip duruyorlar. Ama bu şikayetlerin sayısı öyle 3-5 münferit şikayetten ibaret olmayıp bir sonraki seçimde koltuğunuzu altınızdan alacak kadar yoğun bir şikayet trafiği... Siz o belediye başkanının yerinde olsaydınız bu isteklere kulağınızı ne kadar tıkayabilirdiniz? İşin ucunda koltuktan olma ihtimalinin olduğunu düşünerek cevap verin lütfen... :)
 

kozmoz

Üye
Üye
Katılım
Eki 29, 2012
Mesajlar
24
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Bende şöyle bir ekleme yapayım “değişim arzusunun ilk adımı görünür olmak + tepki vermek"ten geçiyor. Bizde Kaldırımın kenarında bakakalan engelli şikayet etmez. Kaderim der eğer başını. Şikayet etmeyip şükreden bir yapımız olduğu için bizde değişim kaplumbağa hızında ilşerler.
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
Selam Arkadaşım,

:) Kaplumbağaya haksızlık yapmış olmayalım ? Dediğin gibi aynen ya yetiştiriliş tarzımızdan yada kaderci yapımızdan hep bu boyun eğmeler...ama yeni nesil gümbür gümbür geliyor maşallah ...bir zamanlar bir slogan vardı : Susma ! Sustukça Sıra Sana Gelecek ! işte ben bu hareketi çok sevmiştim ve desteklemiştim o meşhur sözü söylemek istemiyorum ama bizler konuşmaya başladıkça, sesimizi duyurabilme yolunda hani o kısık seslerimizi çıkarabildikce eminim bu ülkede çok güzel şeyler olacak zamanla...

Umutla kalın, sağlıcakla kalın,
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
Şikayet etmeyip şükreden bir yapımız olduğu için bizde değişim kaplumbağa hızında ilerler :) bu cümleye öylesine takıldım ki ve o kadar doğru bir tespit ki arkadaşım ben şimdi ilk defa servis kullanmanın minnettarlığıyla ( 7 sene sonra ilk kez servis hakkımı kullanmanın sarhoşluğuyla mı desem :) ) tam bir aydır servisin yüksekliğinden dolayı her sabah ve her akşam olmak üzere , yani abartısız günde iki kere karga tulumba ulaşamama aracıma bindirilmekten öyle rahatsız oldum ki belki de bu konuda yazdığım mail ve maillerime aldığım olumsuz yanıt sayısından midem bulanmaya başladı...

En sonunda dün servisim binmeyi kolaylaştıracak şekilde değiştirildi inşallah pazartesi günü normal bir şekilde, engellenmeden diğer personeller gibi olağanüstü tedbirlere gerek duymadan :) ulaşım aracını kullanmaya başlarım. Etkiye tepki gayet normal ve sağlıklı olsa da bizler için tepki öyle yorucu olabiliyor bazen...yaklaşık her gün 1 saatimi servis mailine ayırmak zorunda kalmış bir engelli çalışan olarak şimdi azmin zaferini kullanacağım o an'ı sabırsızlıkla bekliyorum. Keşke her şey daha kolay ve ulaşılır olabilse...

Tepkiyle kalın, azimle kalın,
 
M

mavibalina2012

Guest
Görünür olmak var sayılmak ise baştan kaybettik çünkü görünsek de görmeyen gözlere karşı mücadelemiz...Biz okulda da vardık, işyerlerinde de, hastanelerde de zaman zaman sokaklarda da...Düştük, incindik, kırıldık tüm bunlara rağmen yok sayıldık...Görünüyorduk ama görmeyen zihniyetlere teslim olduk insanlar bizleri her kaldırdıklarında bir daha düşmememiz adına yalvardılar adeta...Bir kez daha, bir kez daha düşersek önlem almalarından korktular...İsyanlarımızı, kavgalarımızı anlamak istemediler hakkımız olanları bile hak görmeyenler görseler ne olur ki?...Kaldırımlar bile ölümümüze tanıklık ettiğinde sadece o kaldırımlar düzeltildi ki, duyarlı gözler tanıklık etmesin diye gerilerini ise hak getire...Daha ne kadar görünmemiz gerekiyor nereye kadar mücadele etmeliyiz ki kazandığımız ancak verilmeyen haklarımızı geri alalım?...
 

kozmoz

Üye
Üye
Katılım
Eki 29, 2012
Mesajlar
24
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
ama biz nerde görünür oldukki? Kaba bi hesapla her 10 kişiden biri engelli. Yani sokaktaki iş yerindeki sinemadaki ordaki burdaki on kişiden birininde engelli olması lazım. Şimdiki durum omu???
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
Selam Arkadaşlar,

Aslında biz her yerde görünür olduk...bu hayatın içinde bizler de varız bizi görmek istemeyen gözlere inat! Bir yanımız ayakta kalabilmek adına mücadele verirken bir yanımız boşver otur oturduğun yerde ayağa kalkacaksın da ne olacak sözlerine yenik düşmekte...işte bütün mücadelemiz aslında hani o yıldırılan arkadaşlarımızın aramıza karışmasını sağlamak olmalıdır...bizler birbirimize karşı değilde ne kadar birbirimize yaslanarak güç alırsak ancak o zaman karşı koyabiliriz bizi görmek, duymak, kabul etmek istemeyenlere karşı...

Sevgili Kozmoz arkadaşımın dediği çok doğru aynen her 10 kişiden biri engelli ve ben aslında belki de büyük şehirde olduğumdan bunu açıkca görebiliyorum en azından çalıştığım kurumda en az 300 kişi engelli personel... ama bazılarının engelli olduğunu devlet kabul etmek istemezse raporunu vermekte bile kırk dereden su getirirse, o engelliler kaderine küsüp evlerine kapandıkları için sokaklarda görünmüyor...işte ne zaman ki o arkadaşlarımda '' ben bu yaşamda görünür olmak istiyorum ''demeye kararlı olduklarında eminim ki özgürlük mücadelemizde, daha güçlü daha kalabalık bir orduyla haklarımızı almaya doğru yola çıkabilmemiz mümkün olacaktır. Yeter ki kimse pes etmesin, kimse vazgeçmesin...

Vazgeçersen Bitersin ! Gelecek nesillerin adına bu ülkede engellilerin de özgürce yaşam hakkı olduğunu savunmak ve kabul ettirebilmek adına yapacaklarımız açısından daha yolun çok başında olduğumuzu düşünüyorum...birlik ve beraberlik içinde , bizim önümüze konulan her türlü engeli aşacağımıza, haklarımızı gerekirse söke söke alacağımıza inanıyorum ve bu inancımı da kaybetmek istemiyorum...Sonradan engelli kimliğini almak için bile inanılmaz mücadeleler vermek zorunda kalmış bir vatandaş olarak bu yolda sonuna kadar varım arkadaşlar...yeter ki sizler görünür olmakda ısrarcı ve kararlı olun ve diğer arkadaşlarımızın da görünür olması adına yardım ve desteklerinizi esirgemeyin...

Görünür olmakla kalın, tepkisiz kalmayın dileklerimle,
 
M

mavibalina2012

Guest
Kozmoz arkadaşım asıl mücadelemiz evet onda bir olarak tarif ettiğimiz kişilerin hep beraber sosyal hayatta yer alabilmesi için tabi ki...Ancak bugünün koşullarıyla tüm engellileri sokakta görmek imkansız yapılması gerekenlerde yapılmıyor bırakın sinemayı, tiyatroyu sokağa bile çıkmaktan mahrum olan arkadaşlarımız var biz herhangi bir aparat kullanmadığımız halde hangi zihniyete hizmet için yapılmış hala anlam veremediğimiz kaldırımları oflaya tıslaya çıkıyorsak koltuk değnekli, tekerlekli sandalyeli olan veya görme engelli arkadaşlarımız nasıl çıksınlar birde gelişmişliğin en büyük göstergesi olarak görülen ancak engellilerin tuzağı olup her tarafa dikilen güya karşıya geçmekte kolaylık sağlayan merdivenlere ne demeli...Açıkçası engelli nüfusunu teşkil eden 8-10 milyon engellinin olduğu ülkemizde bilinmiyor mu? O vakit neden engellilere dair istatistikler yapılıyor bence bilinmeyen yok ancak yapılacaklar o kadar yığıldı ki kimse elini atmak istemiyor...Sebepte belli arkadaşımızın söylediği gibi koltuk kaygısı, koltuğun sıcaklığı, pufuduk koltuklar...
 
Tekerlekli Sandalye
Üst