Yarım Bedenler

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,522
Tepkime Puanı
193
Puanları
63
Yaş
50
“Yarım bir bedene sahip olmak, adından sonra bir isminin daha olması herkesin dilinde:
Özürlü , sakat, engelli, yazık, iyi ki...
Benden ürüyor” dedi abim.
Sonra kapı açıldı, içeriye giren 3. Bir şahıstı :
“Şanslısın!” dedi bir ses. Bu sesin kime ait olduğunu merak eden iki çift göz vardı odada, sahipleri ise ben ve abimdi. Gelen 3. Kişiyi merak edip arkamızı döndük ve kapıya baktık.
Kapı açıldı, bir ses duydum eminim, peki ya sahibi neredeydi? Bu ses kime aitti?
“Kimseye!” dedi ses. “Kimseye ait değil!” Sanırım bu bir insana ait ses değil, bu tüm varlığı ile sadece bir “Ses”...
Evet, onun adı Ses idi. Dinlemedi abim, devam etti yazmaya :
“İbret olmak küçülen gözbebeklerine...
Acınabilecek bütün kısa hikaye öbekleri
Benden ürüyor”
Yazdıklarına bakıyorum onun. Çünkü o, harabelerde bulunan gizli saklı bir kutu. İçinde elmastan kelimeler olan, henüz keşfedilmeyen tüm güzel yerlerin bulunduğu haritalar da var, biliyorum.
Odada ise ikimiz varız, açık bir kapı ve suskunluğunu koruyan bir “Ses” var.
Sonra bir ışık belirdi odada, ahşaptan oluşan odamızı aydınlatan bir güneş girdi odaya sanki. Döndük arkamızı, kirpiklerimin arasından şaşkınlık ile baktım bu beyaz mucizeye.
Gördüm , kanatsız bir melekti bu.
“Ne yazıyorsun?” dedi abime. Cevapladım :
“Yarım bedenler...”
“Yarım bedenler! Öyle mi? İnsanların “kusursuz” gördüklerini benzettiği, “gibi”lerin öncesinde var olan ada sahibim ben. “ Melek gibi...” cümlelerinin başkahramanıyım! “ dedi kanatsız melek, ekledi :
“Ben senin dilinde bir meleğim belki, kusurları olmayan, yarım olmayan bir melek... Hangimiz “tam” edebilir söylesene? Bak! Benim de kanatlarım yok...”
Ses konuşmuyor, kanatsız melek cevap bekliyor, biz ise yalnızca bakıyorduk. Döndük önümüze, devam etti abim :
“ Kiminin amcasının oğluyum, kiminin teyzesinin kızı, kız kardeşi, ağabeyi.
Yürüyememek, görememek, duyamamak, kantsız olmak bana zor gelmiyor.
Utanmıyorum üstelik,
Onlar bilmiyor, ben koşuyorum ayaklarım olmadığı halde hem de hiç kesilmeden!
Onlar bilmiyor ama ben görüyorum ama olduğum halde, masmavi, yemyeşil, kıpkırmızı, bembeyaz.
Kulaklarım işitmediği halde ben duyabiliyorum annemşn yüzündeki gülücük ile “Canım oğlum...” deyişini!
Onlar bilmiyor ama ben gülebilliyorum ağlanacak hallerin hemen hepsine.
Olmayan, ya da olamayan yanlarımı her gece rüyamda görüyorum. Ya da gündüz görüyorum, tam bilemiyorum. Zamanın birinde işte...”
4 kişiydik odada, şimdi iki kişi kaldık.
Önce melek gitti, sonra Ses...
Bir abim vardı odada, bir de ben.
Sustuk, kimsenin başaramayacağı şekillerde.
Dinledik biz kimsenin duyamadıklarını...
Ben konuştum, o dinledi.
O sustu, ben dinlendim...
O hep sustu, ben ise hep dinledim!
Çünkü dinlerken dinlendim... O susuyordu. Kimse bilmiyor, siz bilmiyorsunuz ama ben dinleyebiliyorum onu!
Şimdi ise herkes gitti ve yine biz kaldık.
Biz, ikimiz....
“ Yarım bir bedene sahip olmak
Ve adından sonra bir adının daha olması herkesin dilinde
Özürlü, sakat
Ben utanmıyorum, sen utanma yeter
Ha, bir de hayata tam bir nedenden daha sıkı tutunmak da benden ürüyor...”
Melek gitti...
Ama Ses de gitti...
Üzülmüyorduk, hem de hiç üzülmüyorduk iki kişilik yalnızlığımıza, ama...
Siz de bilin istedim:
“Ses’sizlik çok kötü.”

Yazar:
Şeyma Söğüt. Gebze Kocaeli’de oturuyor. Lise son sınıf öğrencisi Gebze Anadolu Lisesi’nde okuyor.
18 yaşında.
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
Biz, ikimiz....
“ Yarım bir bedene sahip olmak
Ve adından sonra bir adının daha olması herkesin dilinde
Özürlü, sakat
Ben utanmıyorum, sen utanma yeter
Ha, bir de hayata tam bir nedenden daha sıkı tutunmak da benden ürüyor...”
Melek gitti...
Ama Ses de gitti...
Üzülmüyorduk, hem de hiç üzülmüyorduk iki kişilik yalnızlığımıza, ama...
Siz de bilin istedim:
“Ses’sizlik çok kötü.”
 
Tekerlekli Sandalye
Üst