Yaşamda en büyük eğlence başkasının “yapamazsın” dediğini yapmaktır!

Sağlık Teknikeri

Üye
Üye
Katılım
Haz 8, 2010
Mesajlar
1,090
Tepkime Puanı
23
Puanları
38
Yabani bir fil yavrusu yakalandığında kalın bir zincir ile kalın bir ağaca bağlanır. Yavru fil kaçmaya çalışır fakat kaçamaz, zamanla kaçma denemelerini bırakır. O ağaçtan herhangi bir zaman kurtulamayacağına inanır. Esareti öğrenmiştir artık. Bu kademeye varan filin ayağındaki zinciri ağaçtan sökerek, onu bir odun parçasına bağlarlar. Yavru fil her yürüyüşünde o odunun peşinden geldiğini, görünce hala o ağaca bağlı olduğunu ve herhangi bir zaman bağlı olduğu ağaçtan kurtulamayacağını zihninde yorumlayarak kaçma girişiminde bulunmaz, çevrede dolanır fakat kaçmaz.
il başta yavru filin kaçabileceğine inancı mevcuttur fakat kaçma imkanı yoktur. İkinci düzeyde ise kaçma imkanı mevcuttur fakat kaçabileceğine bulunan inancını kaybetmiştir. Çaresizliği öğrenmiş kaçmasının kendi ellerinde olduğuna inanmamıştır. Bundan evvelki denemelerde karşılaşılan başaramamış sonuçları kendisini sınırlayacak biçimde yanlış yorumlamıştır ve böyle bir durumda öğrenilmiş çaresizliktir.
Öğrenilmiş çaresizlik, engeli bulunan veya olmayan bir bireyin rastgele bir koşulda fazla sayıda başaramamaya uğrayarak, bir şey yaparsa da herhangi bir şeyin değişmeyeceğini, olayların kendi kontrolünde olmadığını, o konuda bir daha katiyen başarıya ulaşamayacağını düşünüp, bir daha deneme cesaretini gösterememesidir. Öğrenilmiş çaresizlik, geçmişteki acı deneyimlerden çıkarılan negatif şartlanmaların bugünkü davranışları belirlemesidir.

Öğrenilmiş çaresizlik adeta zihne takılan bir kelepçedir. Kontrol edemediğimiz ve bizleri sıkıntıya sokan düzinelerce şey olabilir. Kontrol edebileceğimiz tek şeyin kendi duygularımız ve düşüncelerimiz olduğu gerçeğini kabul ettiğimiz an “kendimizle alakalı sorumluluk alma bilinci” oluşturmaya başlarız. Çaresizlik öğrenildiğinde “yapamıyorum, ne şekilde yapacağımı bilmemekteyim, ben başaramam, yapamayacağımı biliyorum” gibi menfi tümceler telaffuz edilmeye başlanır. şahıs çaba harcamaktan vazgeçer, menfi uyaranlara pasif bir biçimde maruz kalmaya devam eder. Yapabileceğini sergileyen her şeyi bilindışı süreçlerinde reddeder. Bu halde şunu bilmek oldukça mühimdir. İnsan çaresizliği öğrenebileceği gibi kuvvetli olmayı da öğrenebilir.
“İnsanoğlunun içerisinde uyuyan güçler mevcuttur. şahsı dahi şaşırır. Çünkü bu güçlere sahip olduğu aklından dahi geçmez. Bu kuvvetleri uyandırıp eyleme geçebilirse, o şahsın hayatında büyük bir değişim olur. ” swette marden
Muvaffak insanları, başaramamış insanlardan ayıran tek fark, muvaffak insanlar başaramamış kişilerin görüpte yapamadıklarını yapabilen insanlardır. Başarmak kısacası görme ve işitme engelli olmasına karşın yazdığı kitaplar, yaptığı işler sayesiyle bir çok defa üstün hizmet mükafatı alan helen keller gibi veya congenital glaucoma rahatsızlığı ile doğan, ayrıca 12 yaşında futbol oynarken geçirdiği bir kaza yüzündende 2 gözü kör bulunan yalnız mücadeleden kaçmayıp hukuk fakültesini bitiren, buarada müziğe bulunan ilgisini ve yeteneğini farkedip bu konuda kendisini yetiştiren, şuan dünyanın en iyi 3. tenoru olarak kabul edilen andrea bocell gibi ya da hayatındaki değişimi “bedenime hâkim oldum, değişik olmayı hiç kabullenmedim ve kendimi sevdim” diyerek aktaran, çocukluğundan bu yana protez bacaklarla yaşamakta olan top model ve atlet aimee mullins gibi bu dünyada iz bırakmak tamamen bizim elinde. Bunları yapmamak için önümüzdeki tek ve en büyük handikap yanlızca ‘kendimiziz'. Unutmayalım bu engeli aşma yolunda bize bizlerden başkası yardımcı olamaz.
Walter bagehot'un söylediği üzre :
“hayatta en büyük eğlence başkasının yapamazsın dediğini yapmaktır! ”.
 
Tekerlekli Sandalye
Üst