F
Fırtına
Guest
Gündem hadım etmek... Meclis'e verilen bir önergeyle tartışmalara neden olan "ilaçla hadım etmek" yani "kısırlaştırma" konusuna değinmekte yarar var..
Önce 12 Aralık 2010'da kaleme aldığım "Siz hiç 'mahallenin delisi' oldunuz mu?" başlıklı yazıma bir göz atalım;
"... Mahallenin çocuklarının 'taşladığı' delisiniz çünkü... Yalnızca çocuklar mı? Koca koca adamlar, sözüm ona yetişkinlerin sizinle alay etmesine 'aldırmamalı' ve sürekli onlara 'delilik' yapmalısınız. Ki, onlar kendilerini; 'şükür ben onun gibi değilim' diye hissedebilsin..
Mahallenin delisine taş atmak, hakaret, alay ve işkence, 'mahallenin en doğal hakkıdır' zira... Nitekim kafasında 'özürlüye bakışı' bu olan kültür, tecavüze uğrayan özürlü için; 'yetmez bir de kısırlaştıralım' diye öneri getirir.. Diş hekimi Sevil Çağlar gibileri... "Bunu niye yazmıştım. Şunun için; İzmit Valiliği bir toplantı düzenledi. Toplantıda diş hekimi Sevil Çağlar "tecavüze uğrayıp çocuk doğuran zihinsel engelli bir bayanı kısırlaştıralım" önerisi getirdi..
Bu açıklamanın ardından şöyle demiştim;
"...Tecavüze uğrayan özürlü kızlarımız ve kadınlarımız değil, tecavüz eden erkekler kısırlaştırılsın. Bu da yetmez başka canlar yanmaması için bu sapıkların ameliyat edilerek zararsız hale getirilmesi şart."
Dediğimizle kaldık! Çünkü iş özürlüye tecavüz olunca herkes sessiz kaldı. Çünkü onlar toplumun "deli" leriydi!..
12 Aralık 2010'daki yazımın üzerinden 2 ay geçti. Gelinen nokta ilginç; Tecavüzcünün hadım edilmesi aniden gündeme oturuverdi!
Ve sonunda AK Parti'den 8 milletvekili tecavüzcülerin hadım edilmesi için kanun teklifi verdi. Eğer yasa çıkarsa ki, çıkmalı!.. Çıkacak bu yasayla, bundan böyle savunmasız bebelere, özürlü kadınlarımıza ve çocuklarımıza tecavüz edenler ilaçla kısırlaştırılıp hadım edilecek..
Bakın bakalım savunmasız kişilere ve özürlüye tecavüz vakaları nasıl kesilecek..
Seçimde engelli kotası şart;
SEÇİMLER yaklaşıyor. Siyasiler meydanlarda yine insan haklarından ve özgürlüklerden bahsedecek. Bu söylemler hep meydanlarda kalıyor..
Çünkü bu güne kadar AK Parti hariç hiçbir parti Meclis'e engelli milletvekili sokamadı. Acaba bu seçimde rüzgâr tersine döner mi? diyerek konuyu Engelli Hakları Derneği Genel Başkan Vekili Avukat Turgay Özcan'a sorduk..
Şu yanıtı aldık;
"Partilere göre demokrasi var. Ancak iş seçimlerde aday olmaya gelince kabak engellinin başına patlıyor. Bu kez kararlıyız. Artık figüran olmayacağız. Mührümüze sahip çıkacağız. İstihdamda nasıl özürlü kotası varsa milletvekili seçiminde de engelli kotası olmalı.. Anayasa'nın 10'uncu maddesinde engellilere pozitif ayrımcılık getirildi. Bunun kâğıt üzerinde kalmaması gerekiyor. Artık siyasi partiler seçimlerde engellilerin adaylık konusunu ciddi olarak düşünmeli."
Özcan haklı.. 9 milyon engelli ve ailesi hiç de yabana atılacak seçmen kitlesi değil.
Sakatları Koruma Vakfı neyi koruyor?
Çuvaldızı hep başkasına batıracak değiliz ya! Bu kez iğneleme sırası Türkiye Sakatları Koruma Vakfı'nda..
Nedenini açıklayayım;
26 Ağustos'ta (1983 tarih ve 18147 sayılı Resmi Gazete Karar Sayısı; 83/6898) kurulan vakıf engelliler alanında çalışmalar yapıyor. 1993'te dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı vakfı ödüllendirmiş. Adana Seyhan ilçesi Hurmalı Mahallesi'nde bulunan 3 katlı bina, engellilerin kullanması şartıyla hediye etmiş..
Buraya kadar her şey normal..
Anormal olan, binanın amacı dışında satılamaz "şerh"i olmasına rağmen 505 bin liraya satılması.. Üstelik 23 yıldır bu binayı Türkiye Sakatlar Derneği (TSD) Adana Şubesi kullanıyor. 2008'de, benim de yönetici olduğum dönemde, binanın satılacağını duyunca TSD Genel Merkez yöneticileriyle Vakıf'a gidip talip olduğumuzu söyledik; dosyamızı da vermiştik. Hâlâ haber verecekler!..
İşin garibi vakıf 2009'da Adana 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden "Bu bina 793 bin 800 liradan aşağı satılamaz" kararı çıkarmış. Ama bu karardan bile bihaber yöneticiler mahkemenin şerhiyle satışı yapamamış. Allah işte... İnsanı kendi kazdığı kuyuya düşürüverir. İyi de olmuş. TSD Adana Şubesi Başkanı Halis Kassap'ın da cin fikriyle sakatlar sokağa atılmaktan kurtuldu..
Ancak su hâlâ bulanık..
Cemalettin Gürsoy
Önce 12 Aralık 2010'da kaleme aldığım "Siz hiç 'mahallenin delisi' oldunuz mu?" başlıklı yazıma bir göz atalım;
"... Mahallenin çocuklarının 'taşladığı' delisiniz çünkü... Yalnızca çocuklar mı? Koca koca adamlar, sözüm ona yetişkinlerin sizinle alay etmesine 'aldırmamalı' ve sürekli onlara 'delilik' yapmalısınız. Ki, onlar kendilerini; 'şükür ben onun gibi değilim' diye hissedebilsin..
Mahallenin delisine taş atmak, hakaret, alay ve işkence, 'mahallenin en doğal hakkıdır' zira... Nitekim kafasında 'özürlüye bakışı' bu olan kültür, tecavüze uğrayan özürlü için; 'yetmez bir de kısırlaştıralım' diye öneri getirir.. Diş hekimi Sevil Çağlar gibileri... "Bunu niye yazmıştım. Şunun için; İzmit Valiliği bir toplantı düzenledi. Toplantıda diş hekimi Sevil Çağlar "tecavüze uğrayıp çocuk doğuran zihinsel engelli bir bayanı kısırlaştıralım" önerisi getirdi..
Bu açıklamanın ardından şöyle demiştim;
"...Tecavüze uğrayan özürlü kızlarımız ve kadınlarımız değil, tecavüz eden erkekler kısırlaştırılsın. Bu da yetmez başka canlar yanmaması için bu sapıkların ameliyat edilerek zararsız hale getirilmesi şart."
Dediğimizle kaldık! Çünkü iş özürlüye tecavüz olunca herkes sessiz kaldı. Çünkü onlar toplumun "deli" leriydi!..
12 Aralık 2010'daki yazımın üzerinden 2 ay geçti. Gelinen nokta ilginç; Tecavüzcünün hadım edilmesi aniden gündeme oturuverdi!
Ve sonunda AK Parti'den 8 milletvekili tecavüzcülerin hadım edilmesi için kanun teklifi verdi. Eğer yasa çıkarsa ki, çıkmalı!.. Çıkacak bu yasayla, bundan böyle savunmasız bebelere, özürlü kadınlarımıza ve çocuklarımıza tecavüz edenler ilaçla kısırlaştırılıp hadım edilecek..
Bakın bakalım savunmasız kişilere ve özürlüye tecavüz vakaları nasıl kesilecek..
Seçimde engelli kotası şart;
SEÇİMLER yaklaşıyor. Siyasiler meydanlarda yine insan haklarından ve özgürlüklerden bahsedecek. Bu söylemler hep meydanlarda kalıyor..
Çünkü bu güne kadar AK Parti hariç hiçbir parti Meclis'e engelli milletvekili sokamadı. Acaba bu seçimde rüzgâr tersine döner mi? diyerek konuyu Engelli Hakları Derneği Genel Başkan Vekili Avukat Turgay Özcan'a sorduk..
Şu yanıtı aldık;
"Partilere göre demokrasi var. Ancak iş seçimlerde aday olmaya gelince kabak engellinin başına patlıyor. Bu kez kararlıyız. Artık figüran olmayacağız. Mührümüze sahip çıkacağız. İstihdamda nasıl özürlü kotası varsa milletvekili seçiminde de engelli kotası olmalı.. Anayasa'nın 10'uncu maddesinde engellilere pozitif ayrımcılık getirildi. Bunun kâğıt üzerinde kalmaması gerekiyor. Artık siyasi partiler seçimlerde engellilerin adaylık konusunu ciddi olarak düşünmeli."
Özcan haklı.. 9 milyon engelli ve ailesi hiç de yabana atılacak seçmen kitlesi değil.
Sakatları Koruma Vakfı neyi koruyor?
Çuvaldızı hep başkasına batıracak değiliz ya! Bu kez iğneleme sırası Türkiye Sakatları Koruma Vakfı'nda..
Nedenini açıklayayım;
26 Ağustos'ta (1983 tarih ve 18147 sayılı Resmi Gazete Karar Sayısı; 83/6898) kurulan vakıf engelliler alanında çalışmalar yapıyor. 1993'te dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı vakfı ödüllendirmiş. Adana Seyhan ilçesi Hurmalı Mahallesi'nde bulunan 3 katlı bina, engellilerin kullanması şartıyla hediye etmiş..
Buraya kadar her şey normal..
Anormal olan, binanın amacı dışında satılamaz "şerh"i olmasına rağmen 505 bin liraya satılması.. Üstelik 23 yıldır bu binayı Türkiye Sakatlar Derneği (TSD) Adana Şubesi kullanıyor. 2008'de, benim de yönetici olduğum dönemde, binanın satılacağını duyunca TSD Genel Merkez yöneticileriyle Vakıf'a gidip talip olduğumuzu söyledik; dosyamızı da vermiştik. Hâlâ haber verecekler!..
İşin garibi vakıf 2009'da Adana 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden "Bu bina 793 bin 800 liradan aşağı satılamaz" kararı çıkarmış. Ama bu karardan bile bihaber yöneticiler mahkemenin şerhiyle satışı yapamamış. Allah işte... İnsanı kendi kazdığı kuyuya düşürüverir. İyi de olmuş. TSD Adana Şubesi Başkanı Halis Kassap'ın da cin fikriyle sakatlar sokağa atılmaktan kurtuldu..
Ancak su hâlâ bulanık..
Cemalettin Gürsoy
