F
Fırtına
Guest
İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, otizmin çağın en önemli problemlerinden biri haline geldiğini belirterek, "Ülkemizde de her geçen gün artış gösteren otistiklerin sayısı 100 binlere kadar yaklaştı" dedi.
Türkiye Otistiklere Destek ve Eğitim Vakfının (TODEV), Türkiye'deki yetişkin otizmli bireylerin ve ailelerinin gereksinimlerine dikkati çekmek ve bu konuda yapılacak girişimlere öncülük etmek amacıyla düzenlediği "Uluslararası katılımlı yetişkinlik döneminde otizmli bireylerin eğitim, bakım ve rehabilitasyonu çalıştayı" İstanbul'da başladı.
Ataşehir'deki, Zübeyde Hanım Öğretmenevi'nde gerçekleştirilen ve 2 gün sürecek olan çalıştayın açılışında bir konuşma yapan İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, otizmin, çağımızın en önemli problemlerinden biri haline geldiğini vurguladı. Mutlu, şunları söyledi;
"Edindiğim bilgilere göre, ülkemizde her geçen gün artış gösteren otistiklerin sayısı 100 binlere kadar yaklaştı. Bunlar çok fazla telaffuz edilen rakamlar değil. Ancak çok çarpıcı rakamlar. Hiç birimizin farkına varmadığı ama sayısı her gün artan otizmin ne olduğunu daha fazla değerlendirmemiz, hangi tedbirleri almamız gerekiyor ve otistik olanların bakımları, sürekli eğitimleri konusunda ne yapmamız gerektiği konuları, çok büyük bir toplumsal sorumluluk, kamu sorumluluğu olarak ciddi olarak önümüzde duruyor.."
Vali Mutlu, ABD'de, otizmle ilgili gelişmeler olduğunu ve otizmli sayısını aşağılara çekmeye başladıklarını belirterek, "Uyguladıkları birtakım metotlar var. Bunları paylaşmamız gerekiyor. Her halükarda yakalanan ve eğitime ihtiyacı olanları da eğitmemiz gerekiyor. Zihinsel Engelliler Merkezinde çocuklarımızın 16 yaşına kadar, devlette ise 18 yaşına kadar eğitim veriliyor. Bu önemli sorunun kökten çözümü mümkün değil. Ancak nasıl engellenebilir, bu hastalığa yakalananlar nasıl tedavi edilebilir daha yakından takip etmemiz gerekir.."
TODEV Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mustafa Usta da eğitim, bakım ve rehabilitasyon başlığı altında düzenlenen bu çalıştayı, yetişkinlik dönemindeki otistikler için bir ilk adım olarak gördüklerini ifade etti.
Usta, atılan bu adımın şimdiye kadar katettiğimiz mesafenin en zorlu ama en güzel adım olduğunu belirterek, "Biz otizmli yetişkin üyesi olan aileler, çeyrek asırdır bu zorlu hayatı tecrübe ediyoruz. Artık yaşlanıyoruz. Zayıflıyoruz. Bu süreçte bir kısım velimiz vefat etti. Bir kısım velimiz de hastalandı. Bir kısım aileler parçalandı. Ancak sorunlarımız hiç küçülmedi. Aksine çoğaldı. Çocuklar büyüdü artık onları iki Elle tutamaz olduk" dedi.
Almanya'dan konu hakkında bilgi ve geniş deneyimleri olan Prof. Dr. Albert Hans Michael Seidel de otizmin ciddi bir gelişim bozukluğu olduğunu ve yaşam boyu devam edip algı ve iletişime zarar verdiğini ifade etti.
Seidel, otizmli insanların konuşmayı öğrenmek, toplumsal durumları anlayabilmek ve bunlarla başa çıkabilmek için çok çaba sarf etmesi gerektiğini belirterek, otizmin belirtileri, beynin fonksiyon bozukluğundan kaynaklandığını, önemli ölçüde bilişsel ve nöro psikiyatrik noksanlıklara sebep olduğunu söyledi.
Otistik bozukluk özelliklerinin, dil gelişimi gecikmesi veya hiç olmamasıyla ilk belirtilerini verdiğini belirten Seidel, diğer belirtilerin ise başka insanları düşünebilme ve hissedebilme yeteneğinin bulunmaması, sosyal ilişkilerde bozukluk, sosyal durumları anlamada gecikme veya hiç anlaşılmaması, uyaranlara karşı çok farklı tepkiler, zihinsel fonksiyonlarda kısmi üstünlük, faaliyet ve ilgi alanlarında daralma, genelleme ve soyutlama yeteneği eksikliği, eksik sözlü kavram oluşumu, sembolik dili veya espriyi anlayamama, resimsel algı ve resimsel düşünce olarak sıraladı.
Seidel, otizm bozukluğu olan kişilere yardımın önemli, prensiplerin de çok açık ve net olduğunu belirtirken, bu kişilere mekansal ve zamansal yapıları oluşturmak, dikkatin başka yöne dağılmasını azaltmak, odaların ve eşyaların işlevlerini çok açık ve net bir şekilde sunmak, zamansal öngörülebilirliği sağlamak, açık ve net eğitim sunmak, gereksiz açıklamaları önlemek, fiziksel teması dikkatli kullanmak gerektiğini anlattı.
Türkiye Otistiklere Destek ve Eğitim Vakfının (TODEV), Türkiye'deki yetişkin otizmli bireylerin ve ailelerinin gereksinimlerine dikkati çekmek ve bu konuda yapılacak girişimlere öncülük etmek amacıyla düzenlediği "Uluslararası katılımlı yetişkinlik döneminde otizmli bireylerin eğitim, bakım ve rehabilitasyonu çalıştayı" İstanbul'da başladı.
Ataşehir'deki, Zübeyde Hanım Öğretmenevi'nde gerçekleştirilen ve 2 gün sürecek olan çalıştayın açılışında bir konuşma yapan İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, otizmin, çağımızın en önemli problemlerinden biri haline geldiğini vurguladı. Mutlu, şunları söyledi;
"Edindiğim bilgilere göre, ülkemizde her geçen gün artış gösteren otistiklerin sayısı 100 binlere kadar yaklaştı. Bunlar çok fazla telaffuz edilen rakamlar değil. Ancak çok çarpıcı rakamlar. Hiç birimizin farkına varmadığı ama sayısı her gün artan otizmin ne olduğunu daha fazla değerlendirmemiz, hangi tedbirleri almamız gerekiyor ve otistik olanların bakımları, sürekli eğitimleri konusunda ne yapmamız gerektiği konuları, çok büyük bir toplumsal sorumluluk, kamu sorumluluğu olarak ciddi olarak önümüzde duruyor.."
Vali Mutlu, ABD'de, otizmle ilgili gelişmeler olduğunu ve otizmli sayısını aşağılara çekmeye başladıklarını belirterek, "Uyguladıkları birtakım metotlar var. Bunları paylaşmamız gerekiyor. Her halükarda yakalanan ve eğitime ihtiyacı olanları da eğitmemiz gerekiyor. Zihinsel Engelliler Merkezinde çocuklarımızın 16 yaşına kadar, devlette ise 18 yaşına kadar eğitim veriliyor. Bu önemli sorunun kökten çözümü mümkün değil. Ancak nasıl engellenebilir, bu hastalığa yakalananlar nasıl tedavi edilebilir daha yakından takip etmemiz gerekir.."
TODEV Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mustafa Usta da eğitim, bakım ve rehabilitasyon başlığı altında düzenlenen bu çalıştayı, yetişkinlik dönemindeki otistikler için bir ilk adım olarak gördüklerini ifade etti.
Usta, atılan bu adımın şimdiye kadar katettiğimiz mesafenin en zorlu ama en güzel adım olduğunu belirterek, "Biz otizmli yetişkin üyesi olan aileler, çeyrek asırdır bu zorlu hayatı tecrübe ediyoruz. Artık yaşlanıyoruz. Zayıflıyoruz. Bu süreçte bir kısım velimiz vefat etti. Bir kısım velimiz de hastalandı. Bir kısım aileler parçalandı. Ancak sorunlarımız hiç küçülmedi. Aksine çoğaldı. Çocuklar büyüdü artık onları iki Elle tutamaz olduk" dedi.
Almanya'dan konu hakkında bilgi ve geniş deneyimleri olan Prof. Dr. Albert Hans Michael Seidel de otizmin ciddi bir gelişim bozukluğu olduğunu ve yaşam boyu devam edip algı ve iletişime zarar verdiğini ifade etti.
Seidel, otizmli insanların konuşmayı öğrenmek, toplumsal durumları anlayabilmek ve bunlarla başa çıkabilmek için çok çaba sarf etmesi gerektiğini belirterek, otizmin belirtileri, beynin fonksiyon bozukluğundan kaynaklandığını, önemli ölçüde bilişsel ve nöro psikiyatrik noksanlıklara sebep olduğunu söyledi.
Otistik bozukluk özelliklerinin, dil gelişimi gecikmesi veya hiç olmamasıyla ilk belirtilerini verdiğini belirten Seidel, diğer belirtilerin ise başka insanları düşünebilme ve hissedebilme yeteneğinin bulunmaması, sosyal ilişkilerde bozukluk, sosyal durumları anlamada gecikme veya hiç anlaşılmaması, uyaranlara karşı çok farklı tepkiler, zihinsel fonksiyonlarda kısmi üstünlük, faaliyet ve ilgi alanlarında daralma, genelleme ve soyutlama yeteneği eksikliği, eksik sözlü kavram oluşumu, sembolik dili veya espriyi anlayamama, resimsel algı ve resimsel düşünce olarak sıraladı.
Seidel, otizm bozukluğu olan kişilere yardımın önemli, prensiplerin de çok açık ve net olduğunu belirtirken, bu kişilere mekansal ve zamansal yapıları oluşturmak, dikkatin başka yöne dağılmasını azaltmak, odaların ve eşyaların işlevlerini çok açık ve net bir şekilde sunmak, zamansal öngörülebilirliği sağlamak, açık ve net eğitim sunmak, gereksiz açıklamaları önlemek, fiziksel teması dikkatli kullanmak gerektiğini anlattı.
