Yves Saint Laurent

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
ysl1.jpeg



Vizyon Tarihi: 28 Mart 2014
Süre: 1s 46dk
Yönetmen: Jalil Lespert
Oyuncular: Pierre Niney, Guillaume Gallienne, Charlotte Le Bon
Tür: Biyografik , Dram
Ülke: Fransa


Özet & detaylar

1957 yılında, Paris'teyiz. Henüz 21 yaşında olan üstün yetenekli tasarımcı Yves Saint Laurent, moda gurusu Christian Dior'un sağ koludur. Christian Dior ansızın hayatını kaybettikten sonra işlerin başına geçen Saint Laurent, ilk tasarımını hazırladıktan sonra ünü tüm hızıyla yayılmaya başlar. Artık moda dünyasının yükselen yıldızıdır. Bir moda şovu sırasında Pierre Bergé ile karşılaştığında ise hayatını tamamen değiştirecek bir ilişkiye adım atmış olur. Birbirlerine aşık olan ikili, iş hayatında da birlikte hareket etmeye başlarlar. Üç yıl sonra ise kendi markasını, Yves Saint Laurent'i yaratmış olur. Ne var ki Yves Saint Laurent'in yaratıcılığı hem özel hayatını hem de iş yaşamını etkiler hale gelir.

Jalil Lespert’in yönetmenliğinde çekilen film, Laurence Benaïm’in kitabından Jacques Fieschi, Jalil Lespert ve Marie-Pierre Huster tarafından beyzperdeye uyarlandı. Başrol Yves Saint Laurent’i ise Pierre Niney canlandırıyor.

Beyazperde eleştirisi Yves Saint-Laurent



Bir ‘Yves Saint Laurent’ filminin ismine ve cismine bakıp onu hızlıca ‘moda filmi’ olarak yaftalamak mümkün elbette. O ışıltılı ve havalı podyumların arkasında duran parlak bir zihin hakkında yaratılmış derin bir moda evreni beklemek de... Lakin ‘Yves Saint Laurent’, ünlü modacının ne ‘ünlü’ ne de ‘modacı’ tarafına yoğunlaşmanın derdinde. Genç Fransız yönetmen Jalil Lespert, Laurent’i daha çok dertleri, tasaları, aşkları, hayal kırıklıkları ve bozgunları olan sıradan bir insan olarak yeniden yaratmanın peşinde...

Lespert’nin ‘Yves Saint Laurent’i, genç dehayı gençliğinden itibaren filme almaya başlıyor. Laurent, Dior aracılığıyla hayatını adayacağı moda evrenine giriyor. Dior kısa bir süre sonra hayata veda edince dönemin Fransa’sındaki tüm spot ışıkları bir anda Laurent’nin üstünde açık kalıyor. En büyük korkusu başarısızlık olan ancak yetenekleri doğrultusunda korkusundan epeyce uzaklarda seyreden Laurent, önüne gelen bu şansı en iyi şekilde değerlendiriyor. Filmin bu ilk bölümü ‘Yves Saint Laurent’ markasının yaratım sürecini ele aldığı kadar hayatının sonuna kadar bir can yoldaşı olarak ona eşlik edecek olan Pierre Bergé ile tanışma hikayesini de anlatıyor.

Çok beklendik bir başarı öyküsü yöneliminden sonra ‘Yves Saint Laurent’ , kıvrak bir manevrayla modacının daha gizli, magazinden daha uzak yaşantısına odaklanmaya başlıyor. Cinsel yönelimleri sebebiyle baskılanan, bu baskılanmış halini içine kapanıklığı ve gereğinden fazla kibarlığıyla dışavuran Laurent’nin ‘yol bulma’ çabaları filmin asıl derdi haline geliyor. Mevzubahis karakterin içinde hem her hareketiyle takdir edilen, saygı duyulan bir modacı, hem de bir türlü kendine güvenemeyen, güçlenemeyen, çok basit dertlerle cebelleşen ve kendini yalnız olarak niteleyen zayıf bir insan var. Lespert’nin filminin hareket alanını da bu karakteristikler arasındaki kontrast sağlıyor.

‘Yves Saint Laurent’ özellikle kurgusundaki büyük sıkıntılara ve karakterinin içini tam olarak açamayan, kabuğunu kıramayan soğuk yaklaşımına rağmen iyi çekilmiş bir film. Sıradan suları aşamamasının başlıca sebebi ise Saint Laurent’nin heybesindeki turpları bir türlü doğru tespit edememesi ve sürekli olarak yalpalaması... Saint Laurent’nin 68’ devrimi civarında sürdürdüğü, döneme nazaran neredeyse ‘tekdüze’ hayatı bir noktadan sonra hedefsizlik hissini beraberinde getiriyor. Bu noktada iyi çekilmiş olmasının avantajları devreye giriyor ve filmin iki saate yaklaşan süresi en azından ‘anlamsız’ gelmiyor. Lakin film bitince akıllara düşen ‘odaksız bir hikaye izleme’ sorunu, filmin tadını bir nebze ekşitiyor.

Filmin övgü hanesine ise Laurent’i canlandıran Pierre Niney ve Berge’yi canlandıran Guillaume Gallienne’nin iyi performanslarını yazmak mümkün. İki oyuncu da, bu ‘havalı’ olmak isteyen filmin içinde ‘havalı’ durmayı başarıyorlar.

Laurence Benaïm’nin biyografik romanından uyarlanan Yves Saint Laurent, sinemayla sağlam bir köprü kuramayan bir film. Elde kayda değer bir malzeme var ancak diğer elde de bu malzemeyi nasıl kullanacağını tam olarak bilmeyen bir yönetmen var.


yves1-1024x688.jpg



Filmi çok beğendim ve asıl önemli olan detay daha önce hiç bilmediğim, hiç tanımadığım halde hala kendi adını taşıyan dünya çapında marka yapmış olan ünlü modacının adını taşıyan ürünlerini kullanmama rağmen benim için hayli ilginç olan yaşam öyküsünü izlemek oldu. Ölümünden yıllar sonra bile dünyanın en çok satan markaları arasında yeralan birinin manik-depresif atakları geçiren psikolojik sorunları olması bu filmi engelliler konulu filmler arasına eklememi gerektirir diye düşündüm. Aslında önemli olan sorunlar değilde o sorunlarla nasıl başa çıktığımızdır ve sonrasında nasıl üstesinden gelebildiğimiz ve bunu YSL çok güzel başarmış.

Biyografi filmler izlemeyi sevenlere tavsiye edilir.
 
Tekerlekli Sandalye
Üst