F
Fırtına
Guest
2002 Türkiye Özürlüler Araştırması sonuçlarına göre, özürlü olan nüfusun toplam nüfus içindeki oranı % 12.29’dur. Bu oranın % 0.48’ini zihinsel özürlüler oluşturmaktadır.
Zihinsel özürlü nüfusun;
* % 20.54’ü eğitilebilir,
* % 26.49’u öğretilebilir,
* % 18.32’si ağır,
* % 19.66’sı çok ağır olarak dağılım göstermektedir.
Yoğun olarak 20-29 yaş grubunda görülen zihinsel özürlü nüfusun % 0.58’i erkek, 0.38’i kadın olup, çoğunluğu kırsal kesimde yaşamaktadır.
Zihinsel özürlülerin en belirgin özelliği, gelişim hızlarının yaşıtlarından yavaş olmasıdır. Bununla birlikte, cinsel gelişim de tüm gelişim alanlarında olduğu gibi, normal gelişim gösteren bireylerle aynı sırayı izler.
Cinsellik, bireyin kendi cinsel kimliğini kabul etmesi, cinsinin gereği olarak, karşı cinsle ilgilenmesidir. Genelde insanlar kimliklerinin önemli bir bölümünü oluşturan cinsellik konusunda bilgi vermekten, bilgi almaktan kaçınırlar ve ifade etmekte zorlanırlar. Oysa bireylerin cinsel bilgilere de ihtiyaçları vardır. İlk cinsel ilgiler, sadece cinsel içerikli değil tüm çevreyi kapsayan geniş bir merakın bir kısmıdır. Çocuğun cinsel konulardaki merakı dünyayı tanıma ihtiyacından doğar. Bu merak, çocuğun diğer merakları gibi yerinde ve sağlıklıdır.
Çocuklara cinsellikle ilgili bilgiler verilmediğinde gerçekleri kendileri bulmaya çalışırlar. Bu durumda, anne babanın istemediği kişilerden bilgi edinebilirler. Gözetleme, takip etme gibi yollara başvurabilirler. Yaşıtlarından bilgi alabilirler veya kendi başlarına denemeler yapabilirler. Tüm bu durumlarda yanlış sonuçlara bilgilere ulaşma olasılıkları çok yüksektir. Bu da, ileride geliştirecekleri cinsel davranışlarda çekingenlik, suçluluk, korku, utanç, kızgınlık ve tutukluğa yol açabilir.
Toplumdaki cinsel tabular nedeniyle bireyin yeterince bilgilendirilmemesi, bu konudaki soruların geçiştirilmesi ve “ayıp” konular olarak kabul edilmesi önemli sorunlardan biridir (İster geç gelişim gösteren, ister normal gelişim gösteren çocuklar olsun) Normal gelişim gösteren veya geç gelişim gösteren tüm çocuklar, bu konuda bilgilenme hakkına sahiptirler.
Cinselliğin karmaşıklığını anlamakta ve bunu yaşamlarına geçirmekte yardıma gereksinimleri olan zihinsel özürlülere, tüm bireylerde olduğu gibi cinselliği keşfetmeleri, kendi cinselliklerini olumlu şekilde ifade etmeleri ve cinselliği sağlıklı biçimde yaşamaları için fırsat verilmesi gerekmektedir.
Ayrıca, yeterli cinsel bilgiye sahip olmayan zihinsel özürlülerin, cinsel istismarı da içeren tüm istismar biçimlerine diğer bireylere göre daha fazla maruz kaldığı ve aynı zamanda cinsel yolla bulaşan hastalıklara yakalanma ya da gebe kalma riskinin arttığı bilinmektedir.
Genellikle toplumdan soyutlanan, sosyal ortamların dışında kalan ve yaşamları birine bağımlı olan Zihinsel özürlü bireylerin, cinsel bilgi ve deneyimlerini diğer bireyler gibi aileleri, yaşıtları ve okulun yardımı ile paylaşma ve sosyalleşme içinde bilgilerini geliştirme şansları bulunmamaktadır. Bu nedenle, zihinsel gelişim düzeyine uygun olarak verilen cinsel bilgilere daha çok ihtiyaçları ihtiyaçları gereksinimleri vardır.
Anne-baba, zihinsel özürlü olsun olmasın tüm çocuklar için en uygun danışma kaynağıdır. Her çocuğun kendi cinselliğiyle ilgili bir takım soruları ve sorunları olacaktır. Değişik kaynaklardan çelişkili değişik çeşitli mesajların verildiği bu konuda, en doğru bilgilendirmenin öncelikle aileler tarafından yapılması gerekir.
Aileleri zorlayan durumlardan biri de büyüyen ve gelişen çocuğunun kendi cinselliğiyle ilgili merakları ya da yaşadığı sıkıntılardır. Cinsellikle ilgili sorular karşısında kimi zaman hazırlıksız yakalanan aileler; kaygıya kapılabilir, neyi, nereye kadar ve nasıl aktarabileceğini şaşırabilirler. Ancak, hazırlıklı olmak, çocuk ve aile açısından zor olan bu dönemin daha rahat atlatılmasına yardımcı olacaktır.
Bununla birlikte cinsellikle ilgili en doğru bilgi paylaşımının; aile, okul ve bireyler arasında kurulacak iyi bir iletişimle etkili ve verimli olabileceği dikkate alındığında, zihinsel özürlülere yönelik olarak hazırlanacak eğitim programlarının örgün veya yaygın eğitim sisteminde uygulamaya geçirilmesi başlatılması gerekmektedir.
Aileleri zorlayan durumlardan biri de büyüyen ve gelişen çocuğunun kendi cinselliğiyle ilgili merakları ya da yaşadığı sıkıntılardır. Cinsellikle ilgili sorular karşısında zaman zaman hazırlıksız yakalanan aileler; kaygıya kapılabilir, neyi, nereye kadar ve nasıl aktarabileceğini şaşırabilirler. Ancak, hazırlıklı olmak, çocuk ve aile açısından zor olan bu dönemin daha rahat atlatılmasına yardımcı olacaktır.
Bu kitapçığın amacı, okuyucuya, cinselliğin biyolojik, fizyolojik, psikolojik ve sosyal boyutlarına, bireyin gelişim dönemlerine, cinsel gelişimine ve bunların zihinsel özürlülerdeki farklılıklarına ilişkin gerekli temel bilgileri sunmak, ihtiyaç hissettikleri noktalarda bu bilgileri kullanmalarını sağlayacak temeli oluşturmaktır.
Bu alanda bir başlangıç olan kitapçığın hazırlanmasına katkı verenlere teşekkür eder, aileleri bilgilendirerek yol göstermesini ve kullanıcıları yeni çalışmalara yöneltmesini dileriz.
Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı
Zihinsel özürlü nüfusun;
* % 20.54’ü eğitilebilir,
* % 26.49’u öğretilebilir,
* % 18.32’si ağır,
* % 19.66’sı çok ağır olarak dağılım göstermektedir.
Yoğun olarak 20-29 yaş grubunda görülen zihinsel özürlü nüfusun % 0.58’i erkek, 0.38’i kadın olup, çoğunluğu kırsal kesimde yaşamaktadır.
Zihinsel özürlülerin en belirgin özelliği, gelişim hızlarının yaşıtlarından yavaş olmasıdır. Bununla birlikte, cinsel gelişim de tüm gelişim alanlarında olduğu gibi, normal gelişim gösteren bireylerle aynı sırayı izler.
Cinsellik, bireyin kendi cinsel kimliğini kabul etmesi, cinsinin gereği olarak, karşı cinsle ilgilenmesidir. Genelde insanlar kimliklerinin önemli bir bölümünü oluşturan cinsellik konusunda bilgi vermekten, bilgi almaktan kaçınırlar ve ifade etmekte zorlanırlar. Oysa bireylerin cinsel bilgilere de ihtiyaçları vardır. İlk cinsel ilgiler, sadece cinsel içerikli değil tüm çevreyi kapsayan geniş bir merakın bir kısmıdır. Çocuğun cinsel konulardaki merakı dünyayı tanıma ihtiyacından doğar. Bu merak, çocuğun diğer merakları gibi yerinde ve sağlıklıdır.
Çocuklara cinsellikle ilgili bilgiler verilmediğinde gerçekleri kendileri bulmaya çalışırlar. Bu durumda, anne babanın istemediği kişilerden bilgi edinebilirler. Gözetleme, takip etme gibi yollara başvurabilirler. Yaşıtlarından bilgi alabilirler veya kendi başlarına denemeler yapabilirler. Tüm bu durumlarda yanlış sonuçlara bilgilere ulaşma olasılıkları çok yüksektir. Bu da, ileride geliştirecekleri cinsel davranışlarda çekingenlik, suçluluk, korku, utanç, kızgınlık ve tutukluğa yol açabilir.
Toplumdaki cinsel tabular nedeniyle bireyin yeterince bilgilendirilmemesi, bu konudaki soruların geçiştirilmesi ve “ayıp” konular olarak kabul edilmesi önemli sorunlardan biridir (İster geç gelişim gösteren, ister normal gelişim gösteren çocuklar olsun) Normal gelişim gösteren veya geç gelişim gösteren tüm çocuklar, bu konuda bilgilenme hakkına sahiptirler.
Cinselliğin karmaşıklığını anlamakta ve bunu yaşamlarına geçirmekte yardıma gereksinimleri olan zihinsel özürlülere, tüm bireylerde olduğu gibi cinselliği keşfetmeleri, kendi cinselliklerini olumlu şekilde ifade etmeleri ve cinselliği sağlıklı biçimde yaşamaları için fırsat verilmesi gerekmektedir.
Ayrıca, yeterli cinsel bilgiye sahip olmayan zihinsel özürlülerin, cinsel istismarı da içeren tüm istismar biçimlerine diğer bireylere göre daha fazla maruz kaldığı ve aynı zamanda cinsel yolla bulaşan hastalıklara yakalanma ya da gebe kalma riskinin arttığı bilinmektedir.
Genellikle toplumdan soyutlanan, sosyal ortamların dışında kalan ve yaşamları birine bağımlı olan Zihinsel özürlü bireylerin, cinsel bilgi ve deneyimlerini diğer bireyler gibi aileleri, yaşıtları ve okulun yardımı ile paylaşma ve sosyalleşme içinde bilgilerini geliştirme şansları bulunmamaktadır. Bu nedenle, zihinsel gelişim düzeyine uygun olarak verilen cinsel bilgilere daha çok ihtiyaçları ihtiyaçları gereksinimleri vardır.
Anne-baba, zihinsel özürlü olsun olmasın tüm çocuklar için en uygun danışma kaynağıdır. Her çocuğun kendi cinselliğiyle ilgili bir takım soruları ve sorunları olacaktır. Değişik kaynaklardan çelişkili değişik çeşitli mesajların verildiği bu konuda, en doğru bilgilendirmenin öncelikle aileler tarafından yapılması gerekir.
Aileleri zorlayan durumlardan biri de büyüyen ve gelişen çocuğunun kendi cinselliğiyle ilgili merakları ya da yaşadığı sıkıntılardır. Cinsellikle ilgili sorular karşısında kimi zaman hazırlıksız yakalanan aileler; kaygıya kapılabilir, neyi, nereye kadar ve nasıl aktarabileceğini şaşırabilirler. Ancak, hazırlıklı olmak, çocuk ve aile açısından zor olan bu dönemin daha rahat atlatılmasına yardımcı olacaktır.
Bununla birlikte cinsellikle ilgili en doğru bilgi paylaşımının; aile, okul ve bireyler arasında kurulacak iyi bir iletişimle etkili ve verimli olabileceği dikkate alındığında, zihinsel özürlülere yönelik olarak hazırlanacak eğitim programlarının örgün veya yaygın eğitim sisteminde uygulamaya geçirilmesi başlatılması gerekmektedir.
Aileleri zorlayan durumlardan biri de büyüyen ve gelişen çocuğunun kendi cinselliğiyle ilgili merakları ya da yaşadığı sıkıntılardır. Cinsellikle ilgili sorular karşısında zaman zaman hazırlıksız yakalanan aileler; kaygıya kapılabilir, neyi, nereye kadar ve nasıl aktarabileceğini şaşırabilirler. Ancak, hazırlıklı olmak, çocuk ve aile açısından zor olan bu dönemin daha rahat atlatılmasına yardımcı olacaktır.
Bu kitapçığın amacı, okuyucuya, cinselliğin biyolojik, fizyolojik, psikolojik ve sosyal boyutlarına, bireyin gelişim dönemlerine, cinsel gelişimine ve bunların zihinsel özürlülerdeki farklılıklarına ilişkin gerekli temel bilgileri sunmak, ihtiyaç hissettikleri noktalarda bu bilgileri kullanmalarını sağlayacak temeli oluşturmaktır.
Bu alanda bir başlangıç olan kitapçığın hazırlanmasına katkı verenlere teşekkür eder, aileleri bilgilendirerek yol göstermesini ve kullanıcıları yeni çalışmalara yöneltmesini dileriz.
Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı