Sevgi neydi...

Sevgi neydi... Sevgi iyilikti, dostluktu… Sevgi emekti...


... Durursam bi daha kurtulamam.

,,, Ziyanı yok gülüşü yeter bize.

... Yüreğim kaydıysa günah mı?

,,, Çamura saplansam yardıma gelir misin?

... Elini tuttum sıcacıktı, yüreği elimdeymiş gibi…

,,, Elinden tutuversem benimle gelir mi?

... Seninim işte, alıp götürsene beni.

,,, Elveda Asya... Elveda selvi boylum al yazmalım... Elveda, bitmemiş türküm benim...


Sevgi neydi... Sevgi emekti, sevgi dostça uzanan insan eliydi...
 
hqdefault.jpg
 
Sarı Çizmeli Mehmet Ağa


Yaz dostum güzel sevmeyene adam denir mi
Yaz dostum selam almayana yiğit denir mi
Yaz dostum altı üstü beş metrelik bez için
Yaz dostum boşa geçmiş ömre yaşam denir mi

Yaz tahtaya bir daha tut defteri kitabı
Sarı çizmeli Mehmet ağa bir gün öder hesabı

Yaz dostum yoksul görsen besle kaymak bal ile
Yaz dostum garipleri giydir ipek şal ile
Yaz dostum öksüz görsen sar kanadın kolunu
Yaz dostum kimse göçmez bu dünyadan mal ile

Yaz tahtaya bir daha tut defteri kitabı
Sarı çizmeli Mehmet ağa bir gün öder hesabı

Yaz dostum Barış söyler kendi bir ders alır mı
Yaz dostum su üstüne yazı yazsan kalır mı
Yaz dostum bir dünya ki haklı haksız karışmış
Yaz dostum boşa koysan dolmaz dolusu alır mı

Yaz tahtaya bir daha tut defteri kitabı
Sarı çizmeli Mehmet ağa bir gün öder hesabı


Barış Manço
 


Oktan Keleş ten Gönül Gel Seninle : Oktan Keleş Gel seninle muhabbet edelim - YouTube


Gönül Gel Seninle (Söz)

Gönül gel seninle muhabbet edelim
Araya kimseyi alma sevdiğim
Ya benim kimim var kime yalvarayım
Kaldır kalbindeki karayı gönül

Solmazsa dünyada güzeller solmaz
Bu dünya fanidir kimseye kalmaz
Yalan dolan ile sofuluk olmaz
Mümin olan bekler ferahı gönül

Derviş Ali'm öğüt verir özüne
Gönül lutfeyledi kendi sözüne
Azrail konunca göğsün düzüne
Bekleme o zaman sırayı gönül

Kaynak: Ali Ekber Çiçek
Yöre: Erzincan
 
Gönüller Yapmaya Geldim


Benim bunda kararım yok,
Bunda gitmeye geldim
Bezirganım mataım çok,
Alana satmağa geldim.

Ben gelmedim da'vi için
Benim işim sevi için
Dostun evi gönüllerdir,
Gönüller yapmağa geldim

Dost eşruğu deliliğim,
Aşıklar bilir neliğim
Devşuruben ikiliğim,
Birliğe bitmeye geldim

Yunus Emre aşık olmuş,
Ma'şuka derdinden olmuş
Gerçek erin kapısında
Ömrüm harcamaya geldim


Yunus Emre


bezirgan: Tüccar
mata : Mal,erzak
dav'i : Dava peşinde koşmak,kavga,dava.
sev'i : Sevgi
eşruk : Sarhoşluk
devşuruben : Kaldırıp
bitmek : Kavuşmak
maşuk : Allah (Aşık olunan)
 
SEVGİLERDE


Sevgileri yarınlara bıraktınız
Çekingen, tutuk, saygılı.
Bütün yakınlarınız
Sizi yanlış tanıdı.

Bitmeyen işler yüzünden
(Siz böyle olsun istemezdiniz)
Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
Kalbinizi dolduran duygular
Kalbinizde kaldı.

Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
Yılların telâşlarda bu kadar çabuk
Geçeceği aklınıza gelmezdi.

Gizli bahçenizde
Açan çiçekler vardı,
Gecelerde ve yalnız.
Vermeye az buldunuz
Yahut vaktiniz olmadı.


Behçet NECATİGİL
 
Münir Derman Anlatıyor: Gönül


2505.jpg


Gönül


(Mekânda iken lâ mekâna dalmak).

Gözümün nuru namazdır.

Semaya bakmak, sonsuzluğa, bir nevi lâ mekâna bakmaktır. İnsan, aklın varamadığı lâ mekânı içine almış bir mekândır.

Sema, Allah'ın var olduğunun en büyük delilidir.

Şu cümleleri anlamak gönül işidir.

Denizde boğulsan bile eğer balık yemezse su seni muhakkak sahile karaya atar. Suyun bir bildiği var demek.. Al malını... Allah seni topraktan yarattı. Mayanda harcında ben de varım amma... Toprak olmasaydı ben de görünmezdim.

Şu iki dostluk için: Toprak altında ölen, suda boğulan Allah nezdinde şehit sayılır.

Rahmeti dostun olan toprak da ara...

Ben su, bunu gizledim amma topraktan yukarı buhar halinde çıkarım. Tekrar inerim ismime rahmet darlar. Bazen de afet olurum. Fakat sebebini bilmem. Siz sebebini bulun. Bulur bunu su da hem. Amma..., Amması var.

Bende kabahat yok... Kendinde ara... Allah sana güç verdi. Akıl verdi. İrade verdi. Kendi işini kendin yaparsan, Allah'ın verdiği malzeme ile yapmış olursun. O halde onunla birlikte yapıyorsun demektir. Aha bu son cümleyi anlayan bütün kâinat sırrını anlar. Anlayan bütün kainat sırrını anlar.

Kendine güvenmek Allah'a güvenmek olduğunu bil. Miskin olup başkasından yardım isteme, Allah'ı unutup şirke girme. Kendini bırak O'na. O ne yaparsa güzel yapar. Böylelikle asıl dostun ile dost olursun. Bu hareketinle da her şeyi Allah'dan istemiş olursun... Allah ne lütuf ve ihsan etmiş ise sen o’sun o kadarsın... Dünyada her şey bir kanuna tabidir. Değişmez. Ne kadar küçülürsen ona o kadar yanaşırsın, ölüm bu küçülmenin son hudududur. Küçülme “Kibirden arınma, ilâhi tevazu içinde olmadır”. O'na kavuşursun bundan dolayı...

Herkes Ölümü zaika olarak tadacaktır. Demek ki işin içinde zevk gizli. Allah insana serbestiyet vermiştir.

Bundan dolayı Allah ile her an birlikte olmak senin elinde... Bu sûretle. alemi cismani ile aleni ruhani hududunda bulunmuş olursun ki bu hudut “gönül” denilen nesnedir.

Kalp gözü dedikleri gönül gözüdür. Her an Allah'ı görmüş olursun Fakat sen farkında değilsin. Ağlamak insanı kâmil yapar derler.

Bu hâl fani olduğunu ve aciz bulunduğunu bir nevi itiraf ve tasdiktir.

Hakkın verdiği kuvvet ile çalış. Alın terinin kirlisi yoktur. Onu hile, yalan, haram ile kirletme... Allah'ın helâl hazinesinin hududu yoktur.

Allah'ın helal rızık kapısı kapalı gibi görünürse de alın teri ile müracaat edenin elini kapı boş çevirmez. Aksini düşünmek küfürdür.

Sen yeter ki istemesini bil.

Allah'dan istemek en büyük ibadetdir. İbadet bu istemenin temizliğine kavuşmak olduğunu unutma.

Fatiha sûresini oku da anla. Söz alıp verme var onda. Sen bir defa elini temiz tutarak aç. Oradan boş dönme yoktur.

Allah “kapına geleni boş çevirme” buyuruyor. Kendisi hiç boş çevirir mi? Bunu düşünmek bile küfürdür. Aman dikkat et... Kapının tokmağını çalmasını bil... Errezzakı alemdir.

Münkiri de kâfiri de hiçbir yaratığı geri çevirdiği düşünülemez. Allah'ın helal rızık hazinesi haram rızkı yok edecek derecede hudutsuzdur.

Dünyada muayyen bir müddet kalacağını hakkı ile bilene verilen rızkına kanaat edip yaşamak (nefsin)... Ahireti terk ederek cehennem korkusundan ve cennet mükâfatından dolayı düşünmeyerek Allah'a ve peygambere bağlı yaşamak (gönlün)...

Kendi kendini terk etmek ve hiç olduğunu bilerek Allah’dan başka hiçbir şeye rağbet etmemek (canın) zühdün. Yani Mansur gibi olmak.

Bir damla suyu denize dökersen ikilik denizde kaybolur. Deniz denizdir. Damla da damladır. Deniz coşsa dalgalansa burada irade denizindir. Damlanın değil.

O koskoca deryada damlayı bulmak imkansız. Ne akıl ile ne de kimya ile bulamazsın.

Mutlak hakikat Allah’dır. Her şey ondan...Fakat hiçbir şey o değil... (Tevhid) bunu bilmektir ve bu Hak demektir. Aman dikkat et. Anlamayanlar, Mansur gibi başını vururlar... O zaman ne kulak, ne göz işe yaramaz. Hiç olduğunu anlamak (Hak) demek budur. Mansurluğunu ilan etme... Allah ile senin aranda sır kalsın...

O zaman,ceset ile,insanın görünmeyen öte tarafı hududundasın... Bunun arası kalp gözü dedikleri ve tarifi mümkün olmayan (gönül)dür.

Cesedi ile imkân aleminde! ruhu ile kudret aleminde olmak (gönül) gözünün açık olması demektir.

Namaz miraçtır demek: Gönül ile hak olana bağlanmaktır.

Gönül: Hak olana bağlanmanın ismidir. Bunu unutma...

Mecnun gibi Leyla'ya bağlan...

O zaman çölü de görmezsin, kumu da sıcağı da. Allah’dan başka o aşkla bir şey göremezsin. Hiç ol ki onunla birlikte olduğunu anlarsın o zaman...

Sana son öğüt: Akşam ve sabah namazlarını vaktinde kıl aslanım. Kim ne derse desin o iki namazın kazası yoktur.

" Süvariler bile sizi kovalasa sabah namazının sünnetini kaçırmayın" diye Resulü Ekrem bağırıyor. Bir gün gelir bu suretle (gönül) ne imiş öğrenirsin o zaman bana da dua edersin. (Allah gönlün gibi versin)demek ne demekdir. O zaman anlarsın bu duayı.

Namaz gözümün nurudur buyurdu Resulü Ekrem. Namazın gözle ne alâkası var bilir misin "Ben kulumla görürüm" diyor zülcelâl.

Bu Allah ile beraber hem kendini hem de haliki hak olarak görmek demektir. Bu (gönül) dedikleri nesne işte budur.


Münir Derman

Münir Derman Anlatıyor: Gönül / ON ALTI YILDIZ
 

Ekli dosyalar

  • 2505.jpg
    2505.jpg
    9.1 KB · Görüntüleme: 374
Sevelim Sevilelim


Hak cihana doludur, kimseler Hakkı bilmez
Onu sen senden iste, o senden ayrı olmaz
Dünyaya gelen geçer, bir bir şerbetin içer
Bu bir köprüdür geçer, Cahiller onu bilmez

Gelin tanış olalım, işin kolayın tutalım
Sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz
Yunus sözün anlar isen, mani'sini dinler isen
Sana iyi dirlik gerek, bunda kimseler kalmaz


Yunus Emre


Mani : Anlam
 
Gönül Dağı


Gönül dağı yağmur yağmur varan olunca
Akar can üstüne sel gizli gizli
Bir tenhada can cananı bulunca
Sinemi yaralar yar oy yar oy yar oy yar

Dil gizli gizli Dil gizli gizli
Sinemi yaralar yar oy yar oy yar oy yar
Dil gizli gizli Dil gizli gizli

Dost elinden gel olmazsa varılmaz
Rızasız bahçenin gülü verilmez
Kalpten kalbe bir yol vardır görülmez
Gönülden gönüle gider yar oy yar oy yar oy yar

Yol gizli gizli Yol gizli gizli
Sinemi yaralar yar oy yar oy yar oy yar
Yol gizli gizli Yol gizli gizli

Seher vakti garip garip bülbül öterken
Kirpiklerin ok ok yar yar cana batarken
Cümle alem uykusunda yatarken
Kimseler görmeden yar oy yar oy yar oy yar

Gel gizli gizli gel gizli gizli
Hoyratlar görmeden yar oy yar oy yar oy yar
Gel gizli gizli gel gizli gizli
Horozlar ötmeden yar oy yar oy yar oy yar
Gel gizli gizli gel gizli gizli


Barış Manço
 
Fetih Marşı


Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek;
Dağlardan çektiriler, kalyonlar çekilecek;
Kerpetenlerle sûrun dişleri sökülecek!

Yürü; hâlâ ne diye oyunda, oynaştasın?
Fâtih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!

Sen de geçebilirsin yardan, anadan, serden
Senin de destanını okuyalım ezberden
Haberin yok gibidir taşıdığın değerden

Elde sensin, dilde sen; gönüldesin, baştasın
Fâtih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!

Yüzüne çarpmak gerek zamânenin fendini!
Göster: kabaran sular nasıl yıkar bendini!
Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini!

Şu kırık âbideyi yükseltecek taştasın;
Fâtih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın

Bu kitaplar Fâtih'tir, Selim'dir, Süleyman'dır;
Şu mihrab Sinânüddin, şu minâre Sinân'dır;
Haydi, artık uyuyan destanını uyandır!

Bilmem, neden gündelik işlerle telâştasın
Kızım, sen de Fâtihler doğuracak yaştasın!

Delikanlım! işaret aldığın gün atandan!
Yürüyeceksin! Millet yürüyecek arkandan!
Sana selâm getirdim Ulubatlı Hasan'dan!

Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın;
Fâtih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!

Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin!
Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın!
Yürü aslanım, fetih hazırlığı başlasın

Yürü, hâlâ ne diye kendinle savaştasın?
Fâtih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!


Arif Nihat Asya
 
C*

3309 - Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Nefsim yed-i kudretinde olan zâta yemin ederim ki, imân etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız! Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz şeyi haber vereyim mi? Aranızda selamı yaygınlaştırın!"


C* C* C* C* C* C* C* C* C* C* C* C* C* C* C*

Müslim, İman 93, (54)
Ebu Davud, Edeb 142, (5193)
Tirmizi, İsti'zan 1, (2589)
 
Anneciğim

Ak saçlı başını alıp eline,
Kara hülyalara dal anneciğim!
O titrek kalbini bahtın yeline,
Bir ince tüy gibi sal anneciğim!

Sanma bir gün geçer bu karanlıklar,
Gecenin ardında yine gece var;
Çocuklar hıçkırır, anneler ağlar,
Yaşlı gözlerinle kal anneciğim!

Gözlerinde aksi bir derin hiçin,
Kanadın yayılmış, çırpınmak için;
Bu kış yolculuk var, diyorsa için,
Beni de beraber al anneciğim! ...


Necip Fazıl Kısakürek
 
C*


28 - Hz. Enes, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın şöyle buyurduğunu anlatıyor:

"Üç haslet vardır. Bunlar kimde varsa imanın tadını duyar: Allah ve Resûlünü bu ikisi dışında kalan herşeyden ve herkesten daha çok sevmek, bir kulu sırf Allah rızası için sevmek, Allah, imansızlıktan kurtarıp İslâm'ı nasib ettikten sonra tekrar küfre, inançsızlığa düşmekten, ateşe atılmaktan korktuğu gibi korkmak."


C* C* C* C* C* C* C* C* C* C* C* C* C* C* C*

Buhârî, İman 9, 14, İkrâh 1
Müslim, İman 67, (43)
Tirmizî, İman 10, (2626)
Nesâî, İman 3, (8, 96)
İbnu Mâce, Fiten 23, (4033).

Nesâî'nin kaydettiği bir diğer rivayette "bu ikisi dışında kalan" tabirinden sonra şu ziyâde vardır. "Allah için sevmek, Allah için buğzetmek."
 
C*

(BAKARA suresi 165. ayet) (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)


Eûzubillâhimineşşeytânirracîym - Bismillâhirrahmânirrahîym

وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَتَّخِذُ مِنْ دُونِ اللّٰهِ اَنْدَادًا يُحِبُّونَهُمْ كَحُبِّ اللّٰهِ وَالَّذٖينَ اٰمَنُوا اَشَدُّ حُبًّا لِلّٰهِ وَلَوْ يَرَى الَّذٖينَ ظَلَمُوا اِذْ يَرَوْنَ الْعَذَابَ اَنَّ الْقُوَّةَ لِلّٰهِ جَمٖيعًا وَاَنَّ اللّٰهَ شَدٖيدُ الْعَذَابِ

Okunuş - Ve minen nasi mey yettehizu min dunillahi endadey yuhibbunehum ke hubbillah, vellezine amenu eşeddu hubbel lillah, velev yerallezine zalemu iz yeravnel azabe ennel kuvvete lillahi cemiav ve ennellahe şedidul azâb.


Kelime kelime anlamı

1. ve min en nâsi : ve insanlardan (bir kısmı)
2. men : kim, kimse
3. yettehizu : edinir
4. min dûni allâhi : Allah'tan başka
5. endâden : eş, eşit, ortak (put)
6. yuhıbbûne-hum : onları severler
7. ke : gibi
8. hubbillâhi (hubbi allâhi) : Allah'ın sevgisi
9. ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
10. âmenû : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler)
11. eşeddu : daha şiddetli, daha çok kuvvetli
12. hubben : sevgi, muhabbet
13. lillâhi (li allâhi) : Allah'ı

14. ve lev yerâ : ve keşke görselerdi (bilselerdi)
15. ellezîne zalemû : zulmedenler
16. iz yeravne : gördüklerinde, gördükleri zaman
17. el azâbe : azap
18. enne : olduğunu
19. el kuvvete : kuvvet
20. lillâhi (li allâhi) : Allah'ın, Allah'a ait
21. cemîan : hepsi, bütün, tamamı, tamamen
22. ve enne : ve olduğunu
23. allâhe : Allah
24. şedîdu : şiddetli
25. el azâbi : azap


Tefhimul Kuran - İnsanlar içinde, Allah'tan başkasını «eş ve ortak» tutanlar vardır ki, onlar (bu eş ve ortakları), Allah'ı sever gibi severler. İman edenlerin Allah'a olan sevgisi ise, daha güçlüdür. O zulmedenler, azaba uğrayacakları zaman, hiç tartışmasız bütün kuvvetin tümüyle Allah'ın olduğunu ve Allah'ın vereceği azabın gerçekten şiddetli olduğunu bir bilselerdi.

Elmalılı S2 - İnsanlardan kimi de Allah'tan başka şeyleri O'na eş tutuyorlar da onları, Allah'ı sever gibi seviyorlar. Oysa iman edenlerin Allah sevgisi daha kuvvetlidir. O zulmedenler, azabı görecekleri zaman bütün kuvvetin Allah'a ait olduğunu ve Allah'ın azabının gerçekten çok şiddetli bulunduğunu keşke anlasalardı.

Elmalılı Orj. - İnsanlardan kimi de Allahdan beride bir takım sınarlar ediniyorlar da onları Allah sever gibi seviyorlar, iman edenler ise Allah için sevgice daha kuvvetlidirler, görselerdi o zulmu edenler: azabı görecekleri vakit hakikaten kuvvet bütün kuvvet Allahındır ve hakikaten Allah çok şedid azablıdır

Diyanet - İnsanlar arasında Allah’ı bırakıp da O’na ortak koşanlar vardır. Onları, Allah’ı severcesine severler. Mü’minlerin Allah’a olan sevgisi daha güçlü bir sevgidir. Zulmedenler azaba uğrayacakları zaman bütün kuvvetin Allah’ın olduğunu ve Allah’ın azabının pek şiddetli olduğunu bir bilselerdi!

Y.N. Öztürk - İnsanlar içinde öyleleri vardır ki, Allah dışında bazılarını Allah'a eş tutarlar da onları Allah'ı sevmiş gibi severler. İman sahipleri ise Allah'a sevgide çok kararlı ve taşkındırlar. Zulme saplananlar, azabı gördüklerinde tüm kuvvetin Allah'ta bulunduğunu, Allah'ın azabının çok şiddetli olduğunu fark edeceklerini anlayabilseler!

F. Kuran - İnsanlar arasında Allah'a çeşitli eşler koşanlar ve bu koştukları eşleri Allah'ı sever gibi sevenler vardır. Oysa müminler en çok Allah'ı severler. Zulmedenler, azabı gördükleri zaman bütün kuvvetin Allah'ta olduğunu ve Allah'ın azabının ağır olduğunu anlayacaklarını keşke şimdiden bilselerdi!

Elmalılı S1 - İnsanlardan kimi de Allah'tan beride O'na karşı bir takım denkler ediniyorlar ve onları Allah'ı sever gibi seviyorlar. İman edenler ise Allah için sevgice daha kuvvetlidirler. Haksızlık edenler azabı, görecekleri vakit bütün kuvvetin gerçekten Allah'ın olduğunu ve Allah'ın gerçekten çok çetin azabı olduğunu görseler...

M. Esed - Ama hala Allah'a rakip gördükleri varlıklara inanmayı tercih eden ve onları (yalnızca) Allah'a özgü (olması gereken) bir sevgi ile seven insanlar var: Halbuki imana ermiş olanlar, Allah'ı başka her şeyden daha çok severler. Zulüm yapmaya şartlanmış olanlar, (Kıyamet Günü) azaba uğratıldıkları zaman görecekleri gibi, bütün kudretin yalnızca Allah'a ait olduğunu ve Allah'ın cezalandırmada ne çetin olduğunu da keşke görselerdi!


C* C* C* C* C* C* C* C* C* C* C* C* C* C* C*
 
Hatasız Kul olmaz


Hatasız kul olmaz hatamla sev beni
Dermansız dert olmaz dermana sal beni
Kaybettim kendimi ne olur bul beni
Yoruldum halim yok sen gel de al beni

Feryada gücüm yok feryatsız duy beni
Sevenlerin aşkına ne olur sev beni
Sev beni

Bu feryat bu hasret öldürür aşk beni
Uzaktan olsa da razıyım sev beni
Razıyım sev beni

Ümitsiz yaşanmaz sevmemek elde mi
Can demek sen demek gel de gör bende mi
Sözümde sitem var kalpte mi dilde mi
Tez elden haber ver o gönlün elde mi

Feryada gücüm yok feryatsız duy beni
Kaybettim kendimi ne olur bul beni
Sev beni


Söz ve Müzik: Orhan Gencebay
 
Allah Yar

Dervişanız hak dost deriz
Dervişanız dervişan
Allah yar yar
Bu can emanet bu bedene
Sonunda sararlar kefene
Allah yar yar
Yol bir akıl bir
Bak da görebil

Sev korkma sakın
Rab sana yakın
Allah yar yar
Üç var yedi var
Oniki var kırk var
Altı bin altıyüzaltmışaltı inen var
Allah yar yar

Cem Karaca
 
C*

(İSRÂ suresi 23. ayet) (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)


Eûzubillâhimineşşeytânirracîym - Bismillâhirrahmânirrahîym

وَقَضٰى رَبُّكَ اَلَّا تَعْبُدُوا اِلَّا اِيَّاهُ وَبِالْوَالِدَيْنِ اِحْسَانًا اِمَّا يَبْلُغَنَّ عِنْدَكَ الْكِبَرَ اَحَدُهُمَا اَوْ كِلَاهُمَا فَلَا تَقُلْ لَهُمَا اُفٍّ وَلَا تَنْهَرْهُمَا وَقُلْ لَهُمَا قَوْلًا كَرٖيمًا

Okunuş - Ve kada rabbuke elle ta'budu illa iyyahu ve bil valedeyni ihsana, imma yebluğanne indekel kibera ehaduhuma ev kilahuma fe la tekul lehuma uffiv ve la tenher huma ve kul lehuma kavlen kerîma.


Kelime kelime anlamı

1. ve kadâ : ve yerine getirdi, takdir etti, hükmetti, bildirdi
2. rabbu-ke : Rabbin
3. ellâ : olmamak
4. ta'budû : ibadet etmek, kulluk etmek
5. illâ : ancak, başka
6. iyyâ-hu : yalnız, sadece o
7. ve bil vâlideyni : ve anne babaya
8. ihsânen : ihsanla davranma
9. immâ : eğer, şâyet, fakat, olursa
10. yebluganne : ulaşır, erişir
11. inde-ke : senin yanında
12. el kibere : yaşlılık
13. ehadu-humâ : ikisinden birisi
14. ev kilâ-humâ : veya her ikisi
15. fe : o zaman
16. lâ tekul : söyleme
17. lehumâ : onlara (ikisine), o ikisine
18. uffin : öf, aman (sıkıntı ifade etmek)
19. ve lâ tenher-humâ : ve ikisini azarlama, bağırma, kaba davranma
20. ve kul : ve de
21. lehumâ : onlara (ikisine), o ikisine
22. kavlen : söz
23. kerîmen : güzel, hoş, kerim


Tefhimul Kuran - Rabbin, O'ndan başkasına kulluk etmemenizi ve anne babaya iyilikle davranmayı emretti. Şayet onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlılığa ulaşırsa, onlara: «Öf» bile deme ve onları azarlama; onlara güzel söz söyle.

Elmalılı S2 - Rabbin kesin olarak şunları emretti: Ancak kendisine ibadet edin, anne ve babaya iyilik edin. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, sakın onlara «öf» bile deme ve onları azarlama. İkisine de tatlı ve güzel söz söyle.

Elmalılı Orj. - Rabbın şunları kat'î ferman buyurdu: ondan başkasına ıbadet etmeyin, ebeveyne güzellik edin, ya birisi yâhud ikisi de yanında ıhtiyarlık haline gelirse sakın onlara üff deme ve onları azarlama ikisine de ikramlı söz söyle!

Diyanet - Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, anaya babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri, ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara “öf!” bile deme; onları azarlama; onlara tatlı ve güzel söz söyle.

Y.N. Öztürk - Rabbin şöyle hükmetti: O'ndan başkasına kulluk / ibadet etmeyin, anaya babaya çok iyi davranın: Onlardan birisi yahut her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına gelirse sakın onlara "Öf!" bile deme; onları azarlama, onlara tatlı, iltifatlı söz söyle.

F. Kuran - Allah yalnız kendisine kulluk sunmanı ve ana babana karşı nazik davranmanı kesin hükme bağladı. Eğer ana babadan biri ya da her ikisi yanında yaşlılık çağına ererlerse, sakın onlara «öf be, bıktım senden» deme, onları azarlama; onlara tatlı ve saygılı sözler söyle.

Elmalılı S1 - Rabbin kesin olarak şunları emretti: «O'ndan başkasına ibadet etmeyin; ana babaya iyilik edin; onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlılık çağına ulaşırsa sakın onlara «öf!» deme ve onları azarlama; ikisine de tatlı söz söyle.

M. Esed - Çünkü Rabbin, başkasına değil, yalnızca O'na kulluk etmenizi ve ana babaya iyi davranmanızı buyurmuştur. Eğer onlardan biri ya da her ikisi senin yanında kocarsa, onlara sakın "Öf!" demeyesin; onları azarlamayasın; onlara saygılı, yüceltici sözler söyleyesin,


C* C* C* C* C* C* C* C* C* C* C* C* C* C* C*
 
Gülpembe

Sen gülünce güller açar gülpembe
Bülbüller seni söyler biz dinlerdik gülpembe
Sen gelince bahar gelir gülpembe
Dereler seni çağlar sevinirdik gülpembe

Güz yağmurlarıyla bir gün göçtün gittin inanamadık gülpembe
Bizim iller sessiz bizim iller sensiz olamadı gülpembe
Dudağımda son bir türkü gülpembe
Hala hep seni söyler seni çağırır gülpembe

Güz yağmurlarıyla bir gün göçtün gittin inanamadık gülpembe
Bizim iller sessiz bizim iller sensiz olamadı gülpembe
Gözlerimde son bir bulut gülpembe
Hala hep seni arar seni bekler gülpembe

Dudağımda son bir türkü gülpembe
Hala hep seni söyler seni çağırır gülpembe

Barış Manço
 
Geri
Üst