Ağız Kanseri ve tedavi

  • Konuyu başlatan Fırtına
  • Başlangıç tarihi
F

Fırtına

Guest
Ağız kanserlerinin sıklığı ve ciddiyeti Ağız kanserlerinin çoğunluğu 45 yaşın üzerinde ortaya çıkar ve erkeklerde oluşma olasılığı kadınlara oranla 2 kat fazladır.

Ağız kanserlerinin oluştuğu bölgeler sıklıkla; dil, ağız tabanı, dil köküne yakın yumuşak damak alanları, dudaklar ve dişetleridir. Ağız kanserleri erken dönemde teşhis edilerek tedavi sağlanmazsa yayılarak sürekli ağrı, fonksiyon kaybı, tedavi sonrası düzeltilmesi mümkün olmayan yüz ve ağız deformiteleri, hatta ölümlere neden olabilir.

Diş hekimine düzenli aralıklarla gidilmesi ağız kanserlerinin erken dönemde yakalanması açısından da önemlidir.

Dudak, dil, dişeti ve ağız tabanı kanserleri ağız kanserinin en yaygın türleridir.

Nadiren yanak içi veya damak bölgelerini de içine alır. Tükürük bezlerinin birinde başlamış olabilir veya boğaz veya burun gibi ağız çevresindeki bölgelerden ağıza yayılmış olabilir.

Kanserin birçok türünde olduğu gibi yine tedaviden en fazla faydayı sağlamak, kanserin vücudun diğer kısımlarına yayılmasını önlemek ve yüzde oluşabilecek şekil bozuklukları ile konuşma zorluğunu engellemek amacıyla erken teşhis önemlidir.

Kanser araştırma kurumları tarafından toplanan istatistiklere göre ağız kanseri erkeklerde Kadınlara oranla iki kat daha yaygındır. 40 yaşını aşmış insanlarda görülme olasılığı da daha fazladır. Ancak son zamanlardaki araştırmalar bu hastalığın genç hastalarda ve kadınlarda gittikçe daha yaygın hale geldiğini ortaya koymaktadır.

İngiltere’de teşhis edilen 4.300’ü aşkın yeni ağız kanseri vakası vardır ve her yıl bu hastalıktan hayatını kaybeden 1.700’den fazla insan bulunmaktadır.

Belirtiler

Uzun süredir ağızda bulunan ve geçme belirtisi göstermeyen şişlik veya lekeler bir doktor (Genel Cerrah, diş hekimi veya sağlık uzmanı) tarafından kontrol edilmelidir. Aynı şekilde ağız içi veya dudaktaki ağrı vermese de iyileşmeyen herhangi bir çatlak, şişlik veya ülser muayene edilmelidir.

Gelişen bir tümör ağrı vermeyebilir ancak yayılarak kanamaya sebep olabilecek ülserler oluşturabilir. Dil kanseri çoğunlukla acı verir ve dilin anormal bir şekilde sert ve bükülmez olmasına neden olur. Düzgün konuşma veya yutkunma zorluğu ve uyuşmuşluk hissi görülebilir.

Ağız içinde sürekli beyaz lekeler (lökoplaki) veya kırmızı lekeler (eritroplaki) ortaya çıktığında bu lekeler öncü kanser koşulları (ardından kanser görülmesi muhtemel koşullar) olarak onaylanabileceğinden doktor veya diş hekimlerinin dikkatine sunulmaları gerekir.

Nedenler

Ağız kanseri çoğunlukla tütün kullanımı ile ilgilidir. Sigarayı bırakıp pipoya veya puroya geçmek veya enfiye ya da ağızdan alınan tütün riski azaltmaz. Katran miktarı daha düşük olan veya ‘light’ sigaralar da işe yaramaz. Bir miktar tütünü ağızda bir noktada uzun süre tutmak da çok tehlikelidir. Bu durum çoğunlukla öncü kanser koşulu olarak kabul edilen lökoplakiye neden olur (bakınız Semptomlar)

Ağız kanserinin gelişimini tetikleyen diğer faktörler arasında;

Özellikle sert alkollü içkiler olmak üzere aşırı alkol tüketimi,

Alkol ve sigarayı bir arada kullanma,

Yerine oturmayan takma dişler,

Özellikle dişler pürüzlü veya sivri uçlu olduğunda yetersiz bakım yapma,

Dişteki herhangi bir keskin kenardan ötürü dilin sürekli tahriş olması,

Arek (betel) cevizi veya betel yaprağı (felfelek) çiğnemek – Bangladeş gibi belirli kültür grupları arasında oldukça yaygın bir alışkanlıktır.

Sigara dumanındaki kanser üreten maddelerin (kanserojen maddeler) vücuda alınması alkol ile daha da arttığından, alkol ve sigara dumanının bir araya gelmesi önemli bir nedendir.

Teşhis

Bir ay içerisinde geçmeyen ağızdaki herhangi bir şişlik veya doku değişikliği doktora bildirilmelidir.

Düzenli kontroller esnasında dişçiler de ağız kanserlerine yönelik muayene yapabilmektedir.

Görsel muayene genellikle atılacak ilk adımdır, bunun ardından hastalıklı bölgeye dokunulur, şişlik veya ülser yada çatlak gibi öteki sıra dışı belirtiler yoklanır. Örneğin herhangi bir şişlik veya ülserin ne kadar süredir var olduğu, ağrı veya kanama olup olmadığı ve yutkunma veya konuşmada güçlük yaşanıp yaşanmadığına yönelik olarak hastanın ağız sağlığı geçmişi hakkında kendisiyle görüşmek de yararlı olabilir.

Küçük bir biyopsi (analiz etmek amacıyla az miktarda doku almak) teşhisi doğrulayabilir. Kanserin boyutunu belirlemek ve kemikleri veya diğer bölgeleri etkileyip etkilemediğini öğrenmek üzere Röntgen ve CT taramaları da faydalı olabilir.

Tedavi

Tedavi genelde tüm kanserli dokuların cerrahi müdahale ile çıkartılması, ışın tedavisi (kanser hücrelerini yok etmek için radyasyon kullanma) kemoterapi (kanserle savaşan ilaçlar kullanma) ya da bu yöntemlerin hep birlikte kullanılmasından oluşur. Bazı ağız kanseri türlerinde Foto dinamik terapi (PDT) denilen yeni bir tedavi de kullanılmaktadır. Bu tedavide kanser hücreleri yok etmek için lazer ışını ve ışığa duyarlı bir ilaç kullanılır.

Ağız kanseri erken tedavi edildiğinde iyileşme olasılığı yüksektir.

Ameliyat sonrasında yumuşak dokuda veya deride bir takım rekonstrüktif ameliyat gerçekleştirmek veya kemikleri Protezler (yapay yedek parçalar) ile değiştirmek gerekli olabilir.

Tedavide ağızları değiştirilen hastaların onarıcı dişçilik, konuşma terapisi ve beslenme danışmanlığı hizmeti almaları gerekebilir.

Tedavi sonrası konuşmaları veya görünümleri değişen kişiler ve yahut da tedaviyi özellikle stresli bulan kişiler için psikolojik destek de gerekli olabilir.


thehealthnews
 
F

Fırtına

Guest
Ağız kanseri yayılıyor

Son 30 yıldır, Batı ülkelerinde ağız kanseri vakalarında artış görüldüğü bildirildi.

ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri (Centers for Disease Control and Prevention, CDC) tarafından bugün yayımlanan tıbbi bir araştırma, ağız kanserine, cinsel yolla bulaşan Human Papilloma Virus enfeksiyonunun neden olduğunu belirtiyor ve bu durumun da, bireyler arasındaki cinsel ilişki alışkanlıklarında değişiklik meydana geldiğinin bir işareti olarak yorumluyor.

Doktorlara göre, Human Papilloma Virus (HPV), jenital bölgede ve mukozalarda enfeksiyon yapan ve kondilom adı verilen siğil şeklinde kitlelerin oluşumuna neden olan bir virüstür.

Vücuda girdiğinde hücreler içinde yerleşen bu virüs, yaygın olarak özellikle çok sayıda eşi olan veya olmuş olan bireyler ve bu bireylerin eşlerinde görülür.

Araştırma, ayrıca virüsün, cinsel yönden çok genç yaşta aktif olmaya başlamış bireylerde veya çok cinsel partneri olan veya olmuş olan kişilerde görüldüğünü ifade ediyor.

Araştırmayı kaleme alanlar, ABD’de ve kuzey Avrupa ülkelerinde HPV sonucu oluşan ağız kanserinin, bu son 30 yılda yavaş yavaş salgın bir hastalık gibi yayıldığının altını çiziyor.

İsveçli doktor Torbjörn Ramqvist de, "HPV’nin neden olduğu bir ağız kanseri salgınıyla karşı karşıya kalma olasılığı, bizi ciddiyetle olayın üzerine eğilmemizi gerektiriyor" ifadesini kullanıyor.

Genital siğiller, hem kadında hem de erkekte HPV enfeksiyonu sonucu gelişen karnıbahar görünümünde, bazen tek bir bölgede, bazen birkaç bölgede, bazen toplu iğne kadar ufak, bazen de 5 santimetre çapına, (ender durumlarda 15-20 santim çapına), erişebilen ağrısız kitlelerdir.


posta
 
Tekerlekli Sandalye
Üst