Aşk Kişisel Bir Devrimdir!

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,505
Tepkime Puanı
189
Puanları
63
Yaş
50
AŞK KİŞİSEL BİR DEVRİMDİR

Bazan; aşkın onarıcı bir yanı olduğuna, insanı ehlileştirdiğine, kibarlaştırdığına, hatta insancıl ve duygusal yanlarını beslediğine inanır, bazansa aşkın insanı hayvanlaştırdığını, sürekli dizginlemek için savaş verdiği kötücül yanlarını ortaya çıkardığını düşünürüm. Ama her iki anlamda aşkın insanlara eşitlik duygusu verdiğine inanırım. Beni bu düşünceye iten şey, sanılanın aksine aşkın yüzeysel bir biçimde insana verdiği mutluluk değil, onları birbirine yakınlaştıran gizli çekim gücü, duygusal ve psikolojik yanı ve hatta çok daha derinlerde yatan melankolidir. Melankoli, sevdiğim bir merkez olsa da, fazla ve gereksiz olanı can sıkar. Bu nedenle melankolik bir mutluluğa sahip aşk; insanlara doğası itibariyle aşıladığı eşitlik duygusunun yanı sıra hoşgörü de kazandırır.

Bireysel olan her eylemin çıkış noktasında hemfikir olmak zorunda kaldığımız toplum ise bu noktada olumsuz bir "tasarlayıcı" olarak karşımıza çıkıyor.

Bir coğrafyaya dair fikir edinmek isteyen her okur, o topraklarda aşkın nasıl yaşandığına dikkat ederse şayet, hem o toplumun aşkı nasıl yaşadığını görebilir, hem de toplumu oluşturan bireylerin karakterlerini tahlil edebilir. Bu "tasarlayıcı" topluma önceleri de olduğu gibi menzilden bakan biz engelli bireyler, tıpkı diğer konularda olduğu gibi aşk konusunda da anlamsız bir şekilde tartışma konusu oluyoruz.

ask-devrim.jpg

Çünkü topluma göre aşk, engelliler için lüks bir davranış biçimidir.

Lüks olarak kabul gören bu davranış biçimi nedeniyle konunun kabul görmesi için ortaya atılan tartışmalar ise konunun kendisinden daha acıklı bir hâl alıyor: Estetik duygusu, genel-geçer kurallar, toplumsal tavırlar ve kalıplar vs.

Fakat ben, -okurun da malumu olduğu üzere konu aşk olduğu için, can sıkıcı, tatsız şeylerden söz etmek yerine- salt aşkı konuşmayı, bir erkek ve kadın arasındaki -tercihler ve zevkler konumuzla alakalı olmadığı için- duygusal bağı ve bu bağın insanlara verdiği özgürlük ve eşitlik duygusunda söz edeceğim.

Diğer birçok konuda olduğu gibi, aşk konusunda da şeylerin tuhaflığına her daim kapılmışımdır. Beni bu tuhaflığa iten şey yalnızca dikkatimi verdiğim estetik duygusu değil, bireysel olarak arayışa koyulduğumuz şekillerdir: Aşk, cinsellik, arzu, biçim ve kavram estetiği, algı ve karşılıklı duygu metaforları. Yazımın kalbinde her ne kadar bu duygu metaforları yatsa da, ben konuyu biçim, estetik ve aşkı algılayış şeklimiz üzerinden yürütmek isterim. Bunun nedeni herkes tarafından kabul gören, farklı anlatılarak yüceltilen bu duygunun hepimiz tarafından ortak olarak kabul gören yanlarını masaya yatırmak olacak.

Kişisel fikrim şudur ki; bireyin büyüdüğünü, olgunlaştığını gösterir nitelikleri yalnızca ilgi duyduğu şeyler ve sorumlulukları değil, bir mecliste konuştuğu konular ve ilgilenmek zorunda kaldığı şeylerdir. Bu cemaat duygusunun bizi bir araya getiren kısmı her ne kadar insancıl bir yan olarak kalsa da, temelde yatan şey -güçlükle de olsa kabul görür bir yanı vardır elbette- aşk duygusu ve bu duygunun biçimidir. Konuya her ne kadar gelir-geçer toplumsal bir gözle bakmaya çalışsam da, kafamın içindekiler buna engel olmayı başarıyor.

Bahsini ettiğimiz üzere aşk, toplumsal bir ayaklanmadır, yine topluma karşı. Çünkü her birey, her toplum, çağın getirdiği duygusal gereklilikler nedeniyle zaman içerisinde ve zaman zaman değişmek, dönüşmek ve devrim yaratmak ister. Bu nedenle birey, biçim anlamında aldığı toplumsal şekilden kurtulmak ve bu "tasarlayıcı" fikrinden kurtulmak için yaşadığı duygusal devinime ve değişime bir kılıf arar. Fakat toplumsal metalar ve engeller, bireyin aşkını özgürce yaşamasına engel olur. Hele ki söz konusu biz engelli yurttaşlar olunca.

Oysa sevgili okur:

Aşk; zaten iki insanın özgürleşmek, birbirlerini aynı mesafeden görebilmek, eşitlik duygusunu paylaşabilmek için birbirlerine uydurduğu dünyanın en güzel yalanı değil midir?
Aşk; çıkmayan sesimize, şakalar, kahkahalar hatta haykırışlar katmak değil midir?
Aşk; onu bir gün görmeyince, anlamsız ve nedenini bilmediğin bir şekilde özlemek değil midir?
Aşk; zaten özlenmekte olan kişinin sesini bir bahaneyle duymak için kişinin kendisinin bile inanmayacağı yalanları çocukça söyleyebilmesi değil midir?
Aşk; zaten insanın kendine söylediği en büyük yalan değil midir?
Aşk; dünyanın en güzel yalanı değil midir?

Bu yüzden sevgili okur: Toplumun estetik, fiziksel, zihinsel ve yazdıkça yüzümü ekşiten o manasız kalıp ve engelleri yüzünden aşkını yaşayamamak dünyanın en büyük ahmaklığıdır.
Belki küçük-büyük çeşitli engellerle karşılaşıyor olabilirsiniz. Fakat duygusal anlamda yaşadığınız devrim, o hayal ettiğiniz özgürlük ve eşitlik duygusunu size bir şekilde verecektir.

Yaşadığınız toplum, size her gün işaret parmağını gösterip, "Bunu yapmamalısın, çünkü engellerin var," diyerek çeşitli bahaneler üretiyor olabilir. Ama tamamen kişisel bir devrim olarak kalan ve zaman içerisinde toplumu da şekillendiren aşk devriminiz için kimsenin size söz söylemesine izin vermeyin. Aşk, size engel olmak isteyen topluma da zaman içerisinde eşitlik duygusu verecektir.
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
13
Puanları
0
Yaş
49
Aşk'ı nede güzel anlatmışsın ama bir okadarda güzel olan toplumun engelli aşk'ına bakışını anlatışın. Özellikle Yaşadığınız toplum, size her gün işaret parmağını gösterip, "Bunu yapmamalısın, çünkü engellerin var," bölümü tam onikiden vurmuş bence.

Toplum engelliyi hangi alanda kısıtlamıyor ki aşk ta kısıtlamasın büyük bir çoğunluğuna göre engellinin hiç birşeye hakkı yok. Tabiki aşk'ada oysa herkesin buna ihtiyacı var yazındada bahsettiğin gibi aşk insanda bir çok duyguyu ortaya çıkarır iyi yada kötü herkes bunu yaşamalı bence.
Emeğine yüreğine sağlık.
 

papatya83

Üye
Üye
Katılım
May 19, 2013
Mesajlar
16
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Aşkı çok güzel ifade etmişsiniz Halil Bey, kaleminize sağlık.
Belirli bir engele sahip olan insanlar, sadece söz konusu aşk olduğunda değil okurken de, çalışırken de, gezerken de hatta süslenirken bile eleştirilirler. Bu yüzden toplumun bakış açısı hiç önemli değil.
Eğer kendinize ve yol alabileceğinize inanıyorsanız…
Ta ki maddi ve manevi olarak kimseyi taciz etmeden, kimseye muhtaç olmadan kendi gücünüzle bu yolda yürüyebilecekseniz, hiç durmayın; yolunuz açık olsun.
 
T

-tuana-

Guest
Halil bey gerçek aşkı yaşayan toplum bütün engelleri aşar. önemli olan gerçek aşkı bulmaktır...
 

Birey

Üye
Üye
Katılım
Eki 13, 2011
Mesajlar
528
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Sevmenin en üst mertebesidir aşk. Karşındakini öyle seversin ki kusurları, yanlışları senın için teferruat olur. Ne kadar üzülsen de o derece sevmeye devam da edersin. Her daim özlemektir, hatırlamaktır, hasrettir aşk.

Engelli olup aşık olmak zordur zira kabul edilme şansımız azdır. Aşık olunanı da suçlama hakkımız yok. O da tercihlerinde, seçimlerinde özgürdür. Karşılıksız aşk yaşadım, onu suçlayamam sevmek zorunda değildi gerçekten.

Galiba aşkın karşılıklı olanı güzel, Allah herkese ondan nasip etsin. :)
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
Selam Halil Yılmaz,

Yazının başlığı öylesine güzel, öylesine kışkırtıcıki sanırım daha fazla tutamıcam kendimi :)

Aşk, Kişisel Bir Devrimdir! demişsin hemde ne devrim ama? Belki de devrimlerin en güzeli olmakla birlikte en inanılmazı, en mucizevi olanı, en imkansızı o yüzden bu devrimi sonuna kadar destekleyen biri olarak içimden gelenleri paylaşmak için bundan daha kolay bir an yakalayamam diye yazmak istedim.

Aşk, dünyada insana en çok yakışan, en güçlü duygu ama işte insan bir takım engellenişleri kendi yaratınca.. kendi kendine ördüğü duvarların içinde kendini hapsetmek zorunda kalınca, her bir tuğlasını yine önce kendi kırmak zorunda kalıyor. Toplum mu? toplumun canı cehenneme :) önce kendi içinde yaşıyorsun devrimi.

Aşk, aslında insanın kendi bedenine , toplumun haberi bile olmazken, yüreğinin sesiyle çığlık çığlığa yaptığı bir başkaldırma eylemi değil mi? Kendi halinde yaşayıp giderken, hiç ummadığın bir anda başına gelebilecek en güzel mucizeye ulaşmaya çalışırken, önündeki en büyük engelini, kendi beynindeki tabuları yıkmakla başlıyor insan. Aşk engel tanımaz ki. Ne engeli? Kendi yarattığın, sınırlarını kendin belirlediğin, aşılmaz sandığın duvarları yıkıp geçmek kolay mı?

Hani o yıkılmaz sandığın, yıllar içinde kendini içine hapsettiğin hapishanenin dışına çıkmak? Yaralı bedeninin içinde tutsak düşmüş, çaresizce engellediğin özgür ruhun aşka kanatlanıp uçmak istedikçe toplumun önyargıları ne kadar umurunda olur ki sen önce kendini aşmadıkça...

Bilmiyorum ama bu dünyada daha önce biri bana çıkıpda engellerime rağmen, engelsizce sevebileceğim biri olacağını, aşkın bir kere daha karşıma çıkacağını söyleseydi ona kesinlikle inanmazdım. Şimdi inanmak ne kelime bu mucizeyi yüreğimin götürdüğü yere gittiğimde yaşadım ve anladım ki bugüne kadarki en büyük devrim kendimce hayata olan direnişimden çok aşka olan inanılmaz zaferimdi.

Aşk yalan değil dostum inan bana en az hayat kadar gerçek, hayat kadar korkusuz, hayat kadar acısıylada tatlısıylada yaşanan, yaşanması imkansızken mümkün olabilen bir duygu seli.

Belki devrimlerin en büyüğü, belkide herkesin kendi devrimi sayılabilecek türde ama bencede aşk kesinlikle ve kesinlikle KİŞİSEL BİR DEVRİMDİR!
 

Sağlık Teknikeri

Üye
Üye
Katılım
Haz 8, 2010
Mesajlar
1,021
Tepkime Puanı
23
Puanları
38
Aslında yazının vurucu noktası "aşkın engelliler için bir lüks" olarak algılanması tespiti. Toplum bunu böyle algılıyor hatta çoğu engellide bu düşüncenin etkisinde kalıp "herşeyimiz olduda geriye aşk'mı kaldı, aşk bizim neyimize diyenlerde var. Oysa son derece insani olan bu duyguyu frenlemek psikolojik açıdan da hiç sağlıklı bir davranış değildir. Aşk özgürlüktür! Toplumun size dayatmalarını ve özgürlük alanınızı kısıtlamasına izin vermeyin! Aşık olun. :)
 

septik

Editör
Editör
Katılım
Şub 9, 2012
Mesajlar
3,377
Tepkime Puanı
435
Puanları
83
En son cümle bu olsa gerek, anlatılanlar varsayım,

Aşk çok başka bir dünya,şuan içinde olduğumu düşündüğüm, kelimeye dökemediğim, hem herşeyi kapsayan hemde düşünülenin aksine , aşk en yoğun sevgiyi hayatı aşan, her anın onsuzluğun hasretini yaşatan hüzün üzüntü gibi kavramları aklımızdan bir an eksik etmeyen ,yanında olmasada o var gibi düşünülen .................beynin sanki onu düşünmek için yaratıldığına inanmak gibi.
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Yürekten geçip parmaklara akan bu güzel düşüncelere benim için özel bir şiiri eklemeden duramadım :)

Korkmuyorum Seni Sevmekten

Kaçmaya çalıştığın gerçek, bir gün karşına çıkacak.
Ve işte o gün kaçacak yerin olmayacak.
Ben senin varlığını seviyorum,yokluğunu seviyorum
Sana ulaşamadığım dakikalarda seni duymayı seni özlemeyi

Hiç görmesem bile seninle olmayı seviyorum.
Hiç korkmuyorum seni sevmekten.
Senin gülüşünü seviyorum her bana bakışında
Gözlerine de okuduğum o duyguyu

Gözlerindeki gözlerimi seviyorum.
Gönlünü seviyorum özünü seviyorum senin
Dudaklarındaki sözlerimi seviyorum
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.

Ben sendeki o sıcaklığı sana olan uzaklığı seviyorum.
Yanaklarından akan göz yaşlarını
En çok, dağınık olduğunda saçlarını
Beni arayan ellerini seviyorum.

Yalnızlığımı seviyorum sebebi sensen
Ayrılığını seviyorum,en çok yalnız kaldığımda
Beni bulan gönlünü seviyorum.
Ben en çok senin bana olan sevgini seviyorum.

İçimden haykırmak geliyor.
Dünyaya sığdıramadığım seni
Kalbime sığdırmak geliyor.
Ağlamak geliyor seni görmezsem

Özlemek geçiyor içimden seni sevmek geçiyor.
İçimden sana doğru giden bin bir türlü yol geçiyor.
İçimden sen mutlu olacaksan ölmek bile geçiyor gülüm.
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.

Ben yalnızca seni seviyorum,
Ne o muhteşem güzelliğin ne kalbimdeki özelliğin
Ne de sevdiğim için değil,seni yalnızca sen olduğun için,
Ruhun için kalbin için aklın ve sevgin için seviyorum seni.

Ben seni en çok kendim için seviyorum
Belki de ilk defa bencil oluşumu sana borçlu olduğum için.
Seni her şey için seviyorum.Ve sahip olmadığım hiçbir şey için.
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.

Her dakika seninle olmayı seviyorum.
Gözlerimi her açtığımda aklıma gelişini seviyorum.
Her gece uyumadan önce seni sevdiğim aklıma gelince
Sensiz uyumayı bile seviyorum uyumadan önce seni düşününce.

Ben seni en çok umutsuzluğumda beni bulduğun için seviyorum.
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Ben seni bu şehirde olduğun için değil benimle aynı toprağa ayak bastığın için
Benimle aynı gökyüzünü paylaştığın için seviyorum.

Geceleri benim yüzüme vuran ay ışığı
Senin de gözlerine vurduğu için seviyorum.
Benim kemiklerimi ısıtan yaz güneşi
Sana da sıcaklık veriyor diye seviyorum seni.



Beş bin yaşındaki bu dünyada
Benimle aynı zamanı paylaştığın için seviyorum.
Ben seni benimle yaşadığın için
Benden hiç gitmediğin için seviyorum

Beni hiç terketmediğin için.
Ellerini seviyorum ALLAH'a açıldığında
Kalbini seviyorum kapıları açıldığında
Ve gözlerini seviyorum her karşımda kapanıp açıldığında.

Bana baktığında içimde yakaladığın coşkumu seviyorum,
Her bana baktığında seni sevdiğimi hatırlamayı seviyorum.
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Her kibrit çaktığımda alevin içinde seni görmeyi seviyorum.

Her sigara yaktığımda dumanın şeklinde seni görmeyi seviyorum.
Her bana baktığında o kadar çok seviyorum ki seni sevmeyi
Yalnızca sen olduğun için hayatımda kendimi bile seviyorum
Sen olunca aklımda kalbimi seviyorum seni seviyor diye

Gözlerimi seviyorum seni görüyor diye.
Ruhumu seviyorum, senin ruhuna bu kadar yakın diye.
Varlığımı seviyorum sırf sana borçlu olduğum için
Mutluğumu seviyorum gülümsememi seviyorum seni düşününce

Ayakta kalışımı seviyorum sebebi sen olunca
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Ben sana olan sevgimi yazan kalemimi seviyorum.
Senin adını yazdığım kağıdı seviyorum.

Sana olan sevgime benzettiğim her sevgiyi seviyorum.
Bana seni hatırlatan her şeyi
Sana giden yolları seviyorum.
O kadar çok seviyorum ki seni,seni kaybetmek korkusunu bile,

İçinde yalnızca, sen olduğun için
Sana karşı duyduğum bir duygu olduğu için
Korkumun sebebinde sen olduğun için seviyorum.
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.

YİNE DE KORKMUYORUM SENİ SEVMEKTEN.
VE YİNEDE SENİ SEVİYORUM HİÇ KORKMADAN.

Aşk, size engel olmak isteyen topluma da zaman içerisinde eşitlik duygusu verecektir.

Hoş kalın..
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
Sana olan sevgime benzettiğim her sevgiyi seviyorum.
Bana seni hatırlatan her şeyi
Sana giden yolları seviyorum.
O kadar çok seviyorum ki seni, seni kaybetmek korkusunu bile,

İçinde yalnızca, sen olduğun için
Sana karşı duyduğum bir duygu olduğu için
Korkumun sebebinde sen olduğun için seviyorum.
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.


:) Bu ne güzel şiir böyle insanın bir kat daha sevesi geliyor...arkadaşım emeğine sağlık gerçekten çok güzel olmuş.
 

AYSUN

Üye
Üye
Katılım
Eyl 8, 2010
Mesajlar
19
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Aşka farklı bir bakış açısı getirmişsiniz. Okurken insanın aşık olası geliyor. Elinize sağlık. :)
 

Sağlık Teknikeri

Üye
Üye
Katılım
Haz 8, 2010
Mesajlar
1,021
Tepkime Puanı
23
Puanları
38
Bugün arkadaşlarla konuşurken konu birey olmaktı. O konuşmada konuşma aşk meselesinede geldi. Ve şu sözü ettim. Aşk insanın birey olduğunu hissetmesinin ta kendisidir. Ve devrimci ruhun ilk şartıda birey olmaktır.
 

GülerAkköse

Üye
Üye
Katılım
Kas 23, 2014
Mesajlar
105
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Aşkın kişisellikle alakasını pek anlayamadım?

Kişisel devrimden anladığım örneğin bir suçlunun " bundan sonra suç işlemeyeceğim iyi biri olacağım" der ve iyi biri olmayı başarabilirse bu kişisel bir devrim sayılabilir...

Aşk duygularla alakalı bir şey,
Aşık olacağım deyip aşık olamazsınız.
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
Selam GülerAkköse,

Öncelikle size konuyu açıklama gereği duydum çünkü birinin anlayamayana anlatabilmesi gerekiyor artık ne kadarını anlarsınız yada anlamak istersiniz o size kalmış bir şey ben naçizane üstüme düşeni yapmak istiyorum..

Engellilerini diğer tüm insanlardan daha farklı bir konuma yerleştiren bir ülkede; eğitim-öğrenim görme, meslek sahibi olabilme, bir işe girebilme, ekonomik özgürlüğünü kazanabilme, sokağa çıkma, seyahat edebilme, gezme, eğlenme, sosyalleşme kısaca insanca yaşama haklarından birçoğunu bile yaşamasına reva görmeyen bir toplum karşısında hele de aşk gibi bir duygunun engelliler tarafından yaşanabilmesi onları toplumdan soyutlayan bir zihniyetin karşısında bu duygunun varlığını bile kabul etmemesi daha başka hangi kelimeyle açıklanabilirdi ki?

Devrim kelimesinin burada kullanılma amacı toplumun yaşayışında, düşünüsünde bir değişiklik demek istediğimizdendir. Yoksa bilindiği anlamda devrim hareketi başlatacak değiliz ki keşke başlatabilsek :(

Aşk, kişisel bir başkaldırıdır bana göre insanın önce kendi engellenmiş bedenine sonra tüm çevresine, ailesine, hatta onu engelsiz gördüğünü söyleyen en yakın arkadaşının bile içten içe engelliysen ne işin olur aşkla meşkle dermişcesine içinde sakladığı, sizden sizi yargılayan gözlerini kaçırdığı bakışlarına karşı ve tüm toplumun engelliysen duygularında olmamalı önyargısına karşı bir direniştir sessizce, suskunca ama tüm benliğinle başaçıkmaya çalıştığın bir devrim...

Yoksa bu sitede kimsenin aşık olacağım deyip de aşık olduğu falan yok. Aşk'a diğer tüm yaşanası duygular kadar ihtiyacı olsa da insan gerçek aşkı kaç kez bulur ömründe? Davetsiz misafir geldiyse git diyebilir mi kalbi?
 

Kürşat

Üye
Üye
Katılım
Ağu 25, 2010
Mesajlar
10
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Harika bir yazı. Çok özel olmayacaksa kendi devriminizi gerçekleştirdiniz mi Halil bey?
 

otomasyoncu

Üye
Üye
Katılım
Şub 22, 2017
Mesajlar
191
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Ask Bana gore degildir, Ben sevgi ve saygiyi tercih ediyorum
 

rosallia

Üye
Üye
Katılım
Eyl 6, 2017
Mesajlar
1
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Ben hep söylüyorum sıradan insanların, herhangi bir engeli yok gibi görünen insanların zihinlerindeki engeller tedavi edilir cinsten değil. Ancak yaşamı zor koşullar altında yaşayan bedenen engeli olan bir insan düşünüp, sorgulayıp, gözlemlediği için sıradan insanlara kıyasla baktığı onlarca farklı penceresi oluyor. Bence aşkı ruhunda hissedebilen, aşkı güzelleştirmeyi en iyi bilen de engeli olan insanlar. Sıradan bir insan "tam" olduğunu düşünmeyi kendine hak biliyor keza!
 
Tekerlekli Sandalye
Üst