Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Şehrime gel sevgilim.
Yarın çık gel
Bırak her şeyi, bir bekleyenim var de gel.
Gel ki, bu şehir adımlarınla anlamlansın,
Gel ki, bu şehir nefretim olmaktan çıksın.
Gel ki, nefes alayım.
Gel.
Tebeşirle çizilmiş bir seksek oyunu kadar uçucu bir çizgisi vardır hayatın...
Farkında olmadan basıyorsun çizgiye, kızıyorlar anında...
Yandın! diye atılıyorsun oyun dışına...
Yapraklar sararıyorsa bunda şikayet edecek ne var. Bırak düşsünler ve gitsinler. Hatta onların altına sert bir rüzgar üfle. Üfle de bütün sararmış ve solmuşlar senden daha çabuk uzaklaşsınlar.
“Yürüyüp geçeceksin, hep yürüyüp geçeceksin. Ben öyle yaptım. Hep yürüdüm. Herkesin her şeyi anlamasını bekleyemezsin. Sen yürüyüp gideceksin. Anlayan anlayacak, anlamayan anlamayacak; dünyanın hepsine yetişemezsin ki! Bilirsin ben iyi yürürüm.”
İnsan usul usul ölmek için gelir dünyaya.
Başlar her gün biraz daha insan olmaya.
Ve ölürken usul usul ne tuhaf;
Aşık olur, kedi besler, isim verir eşyaya.
Unutulmadığını sende biliyorsun değilmi ?
Arada gelip bakıyorsun yaptıklarıma uzaktan ..
Ve yine sessizce gidiyorsun kimse duymadan,
Sen yaptıklarımı seyrederken uzaktan,
Dalıp gidiyorsun hep, kimbilir neler neler geçiyor aklından,
İşte o an bende geldiğini görüyorum,
Bilmem bunuda biliyormusun ?
Boşluktayım , umursamazlığın sınırlarında
ha kalktı ha kalkacak vakitlerin umursamazlığı bu belkide
El mi sallayacağız giden zamana ?
yoksa bir merhaba mı diyeceğiz Biz olana
Bilmiyorum
Sorgusuzluğun umursamazlığındayım
Yaşıyorum .......!