Bası Yarası ve Korunma Yolları

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
13
Puanları
0
Yaş
49
Uzun süre aynı pozisyonda yatan ya da oturan kişilerde basıya maruz kalan vücut kısımlarında kan dolaşımı yavaşlar. Bası ortadan kaldırılmazsa doku ölümleri meydana gelir ve halk arasında yatak yaraları denilen bası yaraları meydana gelir.
Bası yaraları; erken dönemde fark edilmezse derinleşir ve kemiğe kadar ilerler. Tedavisi çok zor, maliyetli ve zahmetlidir. İyileşmesi aylar sürdüğü için fizik tedavi aksar ya da yapılamaz. Bası yarası açıldıktan sonra iyileşmesi için hiç basıya maruz kalmaması ve iyi bir bakım yapılması gerekir.

Cok iyi bir bakımla yara kapanmazsa ancak cerrahi yöntemle yara kapatılabilir. Bu da çok zahmet ve maliyet demektir.
Oysa bazı kurallara dikkat edilirse bu yaraların hiç açılmaması sağlanabilir.

Bası yarasını önleyen kurallar?
· Rehabilitasyon hastalarında his duyusu kısmen ya da tamamen yok olduğundan bası yaralarından korunmak için uzun süre aynı pozisyonda kalınmamalı

Hasta yatakta ise en az 2 saatte bir sırt üstü, yan ya da yüzüstü dönerek pozisyonunu değiştirilmeli

Yatak orta sertlikte olmalı

Yatakta vücudun normal yapısını bozmayan pozisyon verilmeli
Sırtüstü pozisyonda topukları basıdan korumak için ayakları ayak tahtasına bastırılmalı ve topukları takozlarla oluşturulan ayak tahtası- yatak arasındaki boşluğa getirilmeli

Yan yatış pozisyonu
Yüzüstü pozisyon
Yüzüstü pozisyonda bayanların göğüs uçlarını, erkeklerin genital organlarını basıdan korumak için, organlar yüzüstü pozisyonda yastıklarla oluşturulan boşluklara yerleştirilmel

Yatağa bağımlı dönemde havalı yatak ya da posteki kullanabilir
Pozisyonu değiştirdikten sonra dolaşımı hızlandırmak için bası alan vücut kısımlarına hafif masaj yapılmalı

UYGUN TEKERLEKLİ SANDALYE ÖZELLİKLERİ
Tekerlekli sandalye kullanıyorsa vücut ölçülerine uygun bir sandalye tercih edilmeli
Yanlardan bası yarası açmaması için sandalyenin eni kullanıcıya uygun olmalı
Ayaklık uzunluğu kullanıcıya uygun olursa bası yarası riski azalır ve ayak düşmesinin önüne geçilir

T.sandalyeyi dengeli bir şekilde devrilmeden kullanabilmek için, ağırlık merkezi kullanıcıya uygun olmalı

T.S nin sırt destek uzunluğu kullanıcının durumuna göre ayarlanmalı (lezyon+2)

Minder sert olmamalı

Ceplerde delici ve kesici cisimler bulundurulmamalı

T.sandalyede ayaklarınızı sarkıtılmamalı ve mutlaka ayakkabı giyilmeli
Ayağın normal şeklini korumak için uygun pozisyonlarda kalması sağlanmalı
Yeni cihaz, protez ya da ayakkabı ilk kullanıldığında düzenli aralıklarla bası yönünden cilt kontrol edilmeli

İlk deneme, 15 dakika eğer uygunsa -> 30 dakika eğer uygunsa -> 1 saat eğer uygunsa -> 2 saat eğer uygunsa -> 3 saat eğer uygunsa -> 4 saat aralarla kontrol edilmeli

Uzun süre oturmada her 15 dakikada bir ağırlık yanlara, öne ya da arkaya verilerek bası bölgeleri değiştirilmeli

T.sandalyede her 30 dakikada bir kollar üzerine kalkılarak 10 a kadar sayılmalı sonra oturulmalı ( bası bölgelerinde dolaşımı sağlamak için)

Transferlerde dikkatli davranılmalı, yatağa ya da sandalyeye geçerken sürtünme ve darbelerden kaçınılmalı

Sabah giyinmeden önce ya da akşam soyunduktan sonra en az gün de 1 defa bası var mı diye cilt kontrol edilmeli

işisel hijyeninize dikkat edilmeli

Dışkı ve idrar kaçırmanın önüne geçilmeli

Bası yarasına sebep olacağından, sürgü kullanırken sürtünmelerden kaçınılmalı

Gün aşırı banyo yapılmalı ya da her gün silme banyosu yapılmalı

Kıyafet ve nevresimlerin temizliğine çok dikkat edilmeli

Çok dar giyecekler giyilmemeli

Kuru bir cilt yapısı varsa nemlendirici sürülmeli

His duyusu kısmen ya da tamamen yok olan kişileri yanıktan korunmak için;

Kucakta sıcak çay, kahve benzeri şeyler taşınmamalı

Elektrikli ısıtıcı, kalorifer gibi eşyalara çok yaklaşılmamalı

Sıcak su torbası kullanılmamalı

Sıcak havalarda araba koltuklarına ( özellikle deri olanlara ) ısı kontrolü yapmadan oturmamalı

Güneş yanıklarına dikkat edilmeli
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
13
Puanları
0
Yaş
49
Bası Yatak Yarası

Vücudun ağırlığı yatar pozisyonda iken, yatak ile temas eden bölgelere basınç uygular.

Yatağa ya da sandalyeye bağımlı olan kişilerde, uzun süre aynı pozisyonda kalmak, vücut ağırlığının hep aynı bölgelerde basınç uygulamasına neden olur. Bu da basınç bölgelerinde kan dolaşımının ve beslenmesinin bozulmasına, deri ve deri altı dokusunun hasarına ve sonuçta yatak yaralarının açılmasına yol açar.

Sürtünmeler de yatak yarasının oluşmasını kolaylaştırır, oluşmakta olan yarayı ilerletir.

İdrar, ter ve dışkının cilt ile temas etmesi yatak yarasına davetiye çıkarır.

Oluşan yaranın üzerinde enfeksiyon gelişmesi de sık görülen bir durumdur.

Yatak yaraları kişinin konforunu bozar, hastalık ve ölüm riskini artırır, hastanede yatış süresini uzatır, mali yükü artırır. Bu nedenle önemli bir sağlık sorunudur.

Oysa ki bu sorun, risk altındaki hastalarda çok basit yöntemler yardımıyla henüz başlamadan sona erdirebilir.

Kimler Risk Altındadır?

Yatağa ya da sandalyeye bağımlı kişiler, hareket kısıtlılığı olanlar, sinir hasarına bağlı his kusuru olanlar (omurilik zedelenmesi, diyabet vb. nedenlerle), dolaşım sorunu bulunan kişiler, yaşlılar, çok şişman ya da zayıf olan kişiler risk altındadır. Çok şişman kişiler dokulara uygulanan basınç arttığı için, çok zayıf kişiler de yeterli cilt altı dokusu olmadığından yatak yarası gelişmesi bakımından risk taşırlar. İdrar ve dışkı kaçırma sorunu olanlar, beslenme bozukluğu ve sıvı alımında eksikliği olanlarda bası yarası oluşumu kolaylaşır. Bir bölgede yatak yarası oluşmuşsa, o bölgede ikinci defa yara oluşma riski daha yüksektir.

Yatak Yarasının Oluşma Yerleri

Yatak yarasının sık oluştuğu yerler, vücudun ağırlığını taşıyan bölgelerdir. Kuyruk sokumu, kalçalar, dirsekler, topuklar, omuz çıkıntıları, dizler, ayak bileklerinin çıkıntıları, kafanın çınıntılı bölgeleri ve kulaklardır. Şişman kişilerde göğüs altları, karın bölgeleri ve vücut kıvrımlarının arası da yatak yarası için riskli bölgelerdir.

Yatak Yarasından Korunma Nasıl Olur?
Hastanızın yatak ile temas eden cilt yüzeyini her gün kontrol edin. Yatak yaralarının önlenmesinde ilk adım risk altındaki kişilerin cildinin düzenli olarak kontrol edilmesi gerekir.

Hastanızın sık sık pozisyonun değiştirmesini sağlayın. Hastaların pozisyonu sık sık değiştirilmesi ağırlığı taşıyan bölgenin sürekli olarak değişmesini sağlar. İdeali 2 saatte bir pozisyon değiştirmektir. Havalı yatak kullanılması yara oluşumunu engelleyici önlemlerdendir.

Hastanızın yatak çarşaflarının kuru, temiz ve kırışıksız olmasını sağlayın. Hastanın yatak çarşafları, sandalyesi, koltuğu vb. temiz ve kuru olmalıdır. Çarşaflar kırışık olmamalıdır. Çarşaf ve çamaşır seçiminde teri, ıslaklıpı emmeyen sentetik malzemeler kullanılmamalıdır. Hastanın cildi de temiz ve kuru olmalıdır. Tuvalet sonrasında tahriş edici olmayan malzemelerle, aşırı sıcak olmayan suyla temizlenmeli ve hemen kurulanmalıdır. Hastanın cildine alkol veya kolonya sürülmemelidir.

Hastanızın yeterli beslenmesini ve sıvı almasını sağlayın. Uygun beslenme ve sıvı alımının sağlanması yara oluşumundan koruyucudur. Hekiminiz veya bir beslenme ve diyet uzmanı ile görüşerek bu konudaki görüşlerini alabilirsiniz.

Masaj ve egzersiz uygulanmasını sağlayın. Hareketsiz bölgeye uygulanan masaj ve eksersiz uygulanması, basınç altında kalan bölgelerdeki kan akımını hareketlendirerek yara oluşumunu engeller.

Tüm alınan önlemlere rağmen, gene de yatak yarası oluşabileceğini unutmayın. Bu nedenle olası yatak yarasına erken müdahale etmek için neler yapılabileceği önceden gözden geçirilmelidir.

Yatak yarasının oluşmaya başladığı nasıl anlaşılır?

Yatak yarası oluşan bölgede basınca solmayan bir kızarıklık, ısı artışı, sertlik ve şikinlik (ödem) görülür. Cillteki hasar başladığında ısı artışı yerine soğukluk görülür. İlerleyen durumlarda mavi-mor renk değişimi, su toplaması gözlenir.

Risk altındaki kişilerin yatak ile temas eden çıkıntılı vücut bölgelerinde ciltlerinde renk değişikliği, ısı artışı, sertlik farkedildiğinde derhal bir hekime başvurulmalıdır.

Yatak Yaralarıyla Hangi Sağlık Uzmanları İlgilenir?

Yatak yaraları ile başa çıkma yaraların oluşmasını engelleme, erken farketme ve uygun biçimde tedavi etme ile olur. Bu da iyi iletişim halinde olan bir ekip ile sağlanabilir. Bu ekipte yer alan kişiler hasta (bilinci açık ve kısıtlı da olsa hareket kabiliyeti olan hastalar), hasta yakınları, hemşireler, fizyoterapistler, cilt hastalıkları uzmanları ve plastik cerrahlardır.

novartis.com
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
13
Puanları
0
Yaş
49
Yatak Yarası ve Dikkat Edilmesi Gerekenler

Yatak yarası kemik çıkıntısı bulunan bölgelerde, risk grubu taşıyan kişilerde gözlenen deri ve derialtı dokusu hasarıdır.

Risk grubunu hareket kısıtlığı, duyu kusuru olanlar, akut hastalığı ve şuur kaybı olan kişiler, damar rahatsızlığı ve kronik hastalığı bulunan kişiler oluşturmaktadır. Yaş da aynı zamanda bir risk faktörü teşkil etmektedir. 65 yaş üzeri ve 5 yaş altındaki kişiler de risk taşır.

Yaranın gelişmesi bir basamak zinciri takip eder. Önce kemik çıkıntısı olan bölgelerde basınç artışı olur. Basınç artışı kılcal damarlarda tıkaç oluşumuna sebep verir. Basıncın yoğunluğu ve süresi yatak yarası için anahtar yol oynar. İşlemi sonucunda doku beslenemez ve yaralar oluşur.

Sürtünme yatak yarası oluşumu kolaylaştıran diğer bir etmendir. Sürtünmeyle beslenemeyen yüzeysel deri birbirinden ayrılır. İrriton etki yaratan maddelerde yatak yarasının ilerlemesi sebep verir. “İdrar, ter, dışkı” irriton özelliğe sahip salgılardır.

Yatak yarası önlenmesinde birincil kural deri gözlemidir. Deri gözlemi hastalara öğretilmeli, düzenli ve sık olarak yapılmalıdır.

Tekerlekli sandalye kullanan kişiler ya ayna yardımıyla ya da başkalarına muayeneyi yaptırmalıdırlar.

Hastaların pozisyonu sık sık değiştirilmelidir. Sürekli aynı pozisyonda bulunulması yatak yarasından sorumlu en önemli etmendir. Sürekli oturan kişilerin yatarak yarasına yakalanma riski fazladır. Oturma koltukları, cihazlar yaraların gelişimini önleyecek tarzda olmalıdır.

Fizyoterapistlerden yardım alınmalıdır. Bir bölgede yatak yarası oluşmuşsa, o bölgede ikinci defa yara oluşma riski daha yüksektir.

Yatak yarası oluşumunda vitamin ve mineral eksikliği risk faktörüdür. Vitamin ve mineral takviyesi yapılmalıdır.

Cildin ıslak kalmamasına önem verilmelidir. İdrar ve dışkı yarayla temas etmemelidir. Cilt temizliği tahriş etmeyen malzemelerle yapılmalıdır. Cilt sıcak suyla yıkanmalıdır, sonra kurulanmalıdır.

Yatak yarası kendini; solmayan kızarıklık, ısı artışı, sertlik ve ödemle belli eder. Dokuda hasar başladığında ısı artışı soğukluğa kendini bırakır. İleri durumlarda mavi-mor renk farkı, su toplaması gözlenir.

Yara oluşmaya başladıktan sonra öncelikle nekrotik dokuların uzaklaştırılması gerekir. Nekrotik dokuyu ortadan kaldıracak preparatlar öncelikle kullanılmalıdır. İnfeksiyon gelişmişse antibiyotik tedavisi uygulanmalıdır. Yara kurutmayan preparatlarla temizlenmelidir.
Yeni yara oluşumunu önlemek için sık pozisyon değişimi yapılmalıdır.

Risk grubu taşıyan kişiler( hareket kısıtlığı, duyu kusuru, akut hastalığı, şuur kaybı, damar hastalığı, kronik rahatsızlık) kalça, kuyruk sokumu gibi kemik çıkıntısı bulunan olanlarda renk değişikliği, bulantı, ısı artışı, sertlik hissettikleri zaman hemen hekime başvurmalıdırlar.

Hastalara önceden bilgi verilmeli, şüpheli lezyonlarda hemen başvurmaları söylenmelidir. Yatak yarası multi disipliner bir yaklaşımla tedavi edilmelidir.
Dermatologlar, plastik cerrahlar, fizyoterapist, hemşireler bu takımı oluşturmaktadır.Harici uygulamadan cevap alınamayan, derin yatak yaralarında cerrahi tedavi uygulanmaktadır.

Sürekli oturan, hareket etmeyen kişilerde yatak yaraları dışında, tahriş ekzemaları, mantar ingeksiyonlar sık gözlenir.
 

gülümse_hayata

Üye
Üye
Katılım
Kas 9, 2010
Mesajlar
16,299
Tepkime Puanı
13
Puanları
0
Yaş
49
Bası Yarası Evreleri Sebepleri

Vücudun çeşitli yerlerinde, uzun süre aynı pozisyonda yatan ya da oturan kişilerde ortaya çıkan yaralara “Bası Yarası” adı verilir. Yatak Yarası veya Dekübitis Ülserleri olarak da adlandırılan bu yaralar, deri ve derialtı dokularının uzun süreli basınç altında kalmasıyla ortaya çıkar ve deri altı dokusunun nispeten az olduğu kemik çıkıntılarının üzerindeki vücut kısımlarında daha çok görülür.


imagesbyy.jpg

imagesby.jpg

by.jpg


Spinal kord yaralanması (SKY) olan hastalar bası yarası gelişimi açısından yüksek riske (%20-40) sahiptir ve bu risk yaralanmadan bir saat sonra başlar ve ömür boyu devam eder. Bakım ve tedavisinin güç olması, uzun sürmesi ve yüksek maliyet göstermesi; hastaların hastanede yatma süresinin uzamasına, güven duygusunda bozulmaya, rehabilitasyon ve topluma katılımda zorluklara, yaşam kalitesinde azalmaya, birey ve ülke ekonomisinde işgücü ve kazanç kayıplarına yol açabilmektedir. Bası yaraları, dikkatli gözlem ve takiple önlenebilir bir komplikasyon olmasına karşın, hastanın primer sorununa odaklanmış tedavi ekibinin gözünden kaçmakta ve ancak ileri evrelerde fark edilebilmekte; bu da tedavide gecikmelere yol açmaktadır.

Bası yarası sadece bir kaç saat içinde oluşabilir. Cildin renk değiştirmesiyle kendini beli eder. O bölgedeki cilt normalde olduğundan daha koyu bir renk alır. Eğer hemen tedavi edilmezse birkaç gün içinde ciddi bir yaraya dönüşebilir.

Bası yaralarının %85-90'ı vücudun belden aşağı bölgelerinde sıklıkla sakral, trokanter ve iskial bölgede görülür. Daha az olarak topuk, malleoller, pretibial bölge, dirsekler, skapula üzeri, oksipital bölgelerde oluşur. Gelişmiş ülkelerde omurilik hasarlı kişiler yaşamlarını tekerlekli sandalyeyle idame ettirdiklerinden bunlarda daha sık iskial bölgelerde bası yarası açılır. Ülkemizde ise bu hastaların büyük bir bölümü yatağa terkedildiğinden sakral ve trokanter bası yarası daha sık görülür.

3638_1.gif


SINIFLANDIRMA

Evre1→ Cilt sağlamdır. Genellikle bir kemik çıkıntı üzerinde yer alan bölgede basmakla solmayan kızarıklık vardır. Tedaviyle geri dönüşlüdür.

Evre2→ Epidermis ve/veya dermisi içeren parsiyel kalınlıkta cilt kaybı. Bu ülser yüzeyeldir, aşınma, su toplamış kabarcık veya derin olmayan bir krater şeklinde olabilir.

Evre3→ Tam kat cilt kaybı vardır. Cilt altı yağ dokusu görülebilir fakat kemik, tendon veya kas açıkta değildir. Ülser klinik olarak derin bir krater şeklindedir.

Evre4→ Kemik, tendon veya kasın ortaya çıktığı tam kat doku kaybı vardır.

ETYOPATOGENEZ

Bası yaralarının gelişmesinde rol oynayan faktörleri iki grup altında toplamak mümkündür:


A-PATOMEKANİK FAKTÖRLER (EKSTRENSEK/PRİMER ) Birinci grup, bası yarasının gelişmesinde asıl etkili olan nedenleri kapsar ve bunların başında “basınç” faktörü gelir.

UZUN SÜRELİ BASI: Basıya maruz kalan vücut kısımlarında kan dolaşımı yavaşlar. Yara oluşumunda basıncın süresi, bası şiddetinden daha çok etkilidir. Kemik çıkıntılar üzerindeki yumuşak dokuyu etkileyen basınç bu bölgedeki kapiller basınçtan fazla olursa (35mm Hg üzerinde) ve bu uzun süre devam ederse doku ölümleri ve mütakiben bası yaraları meydana gelir. Günlük hayatımızda otururken uzanırken ve hatta uyurken bilinçsizce yaptığımız vucut hareketleri, dönmek, postur değiştirmek bir bakıma fizyolojik korunma mekanizmasıdır. Böylece vücudun herhangi bir bölgesi uzun süre basınç altında kalmaz. Duyu bozukluğu olanlarda veya felçli hastalarda bu sistem aksadığı için, belirli vücut kısımlarında basınç artışı olduğu halde hasta bunun farkına varamaz

MAKASLAMA KUVVETİ: Makaslama olayı, düzleme paralel olarak yönlendirilen mekanik baskıdır. Birbiri üzerinde hareket eden yüzeylerin ters yöndeki kuvvet etkileri “makaslayıcı”dır. Bu kuvvet, damarların trombozisi ile mikrosirkülasyonun bozulmasına neden olur ve mekanik kuvvetlerle cilt altı dokular yaralanmaya açık hale gelir.

SÜRTÜNME: Sürtünme birbiri boyunca hareket eden iki yüzeyin oluşturduğu kuvvettir. Sürtünme kuvvetleri özellikle yatak seviyesinde olan hastalarda yatak çarşafları boyunca sürtünme yaparak, bası yaralarının oluşmasına veya büyümesine yol açar.

NEM/MASERASYON: İnkontinans ve terlemeye sekonder gelişen nem ciltte maserasyonla sonuçlanır ve kişileri bası yarası gelişimine duyarlı hale getirir. Islak deri, giysi ve yatak çarşaflarına yapışır, buda varolan gerilme güçlerini artırarak bası yarası gelişimini kolaylaştırır.

İMMOBİLİTE: Yatakta immobil hastalarda oksiput, sakrum, topuk, malleol ve trokanterik bölgelerde bası yarası gelişebilir. Tekerlekli sandalye ile mobil hastalarda ise tuberositas ischii üzerinde bası yarası gelişebilir.

B-PATOFİZYOLOJİK FAKTÖRLER (İNTRENSEK/SEKONDER)

İkinci grup, iç faktörler olup hastanın kendisiyle ilgilidir.


ANEMİ :
Anemi doku direncini büyük oranda düşürür. Hastaneye yatırılmış yaşlı bir hastada uzun süreli anemi kronik olarak devitalize dokuların aniden basınçla gelen risk altına konulması demektir.

BESLENME : Malnutrisyon basınca duyarlılığı artırır. Vitamin C yetmezliğinde doku direnci azalarak bası yarası gelişme riski artar. Çinkonun deri direnci ve remodelingi üzerinde olumlu etkileri vardır.

ENFEKSİYON : Ateş metabolizmayı özellikle oksijen gereksinimini artırarak iskemik bölgeleri daha ileri tehlikeye sokar. Şiddetli enfeksiyon nutrisyonel bozukluklara neden olur ve vücud reservlerini zayıflatır.

AZALMIŞ VÜCUD KİTLESİ : Zayıf kişilerde bası yarası açılma riski, obeslere göre daha fazladır, kemik çıkıntılar üzerinde daha yüksek basınç vardır. Ancak şişman hastalar çevrilme güçlüğünden dolayı, çevrilme ve kaldırma işlemleri sırasında parçalayıcı ve friksiyon güçlerine maruz kalırlar.

Bası yarasının oluşmasında etkili diğer faktörler; koruyucu önlemlere uyumsuzluk, kontraktürler, spastisite, diabetes mellitus, periferal vasküler hastalık, hipotansif ataklar, renal ve hepatik fonksiyon bozukluklarıdır. Bazı araştırmacılar SKY’li hastalarda bası yaralarının yaşlı, erkek, bekar, düşük eğitim seviyesi ve işsiz olan, sigara-alkol kullananlarda daha sık olduğunu kaydederken bazıları yaygın paralizi, komplet, uzun yaralanma süresi ve düşük fonksiyonel bağımsızlık ile ilişkili olduğunu savunmuşlardır.
 

BioptronTurkey

Üye
Üye
Katılım
Ara 20, 2012
Mesajlar
3
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Merhaba arkadaşlar. Bioptron İsviçre'de üretilen bir terapi cihazı. Bu cihaz 1988 yılından bu yana üretilmekte ve hiç bir yan etkisi görülmemiş. Ağrı ve acıyı azaltıp rahatlama sağlamasının yanında açık yaraların ve yanıkların iyileşme sürecini de hızlandırmakta. Aşağıda bu tıbbi cihazla ilgili yapılan bir bilimsel çalışmadan kısa bir alıntı paylaşacağım. İlgilenen arkadaşlara geniş bilgi gönderebilirim :

Amaç: Bası yaralarının iyileşmesinde lineer polarize polikromatik ışık (LPPI) tedavisinin etkinliği araştırıldı.

Hastalar ve Yöntemler: Evre II ve evre III bası yaraları olan 40 hasta rastgele olarak LPPI tedavisi ve
konvansiyonel tedavi (kontrol) gruplarına ayrıldı. Tüm yaralara serum fizyolojikle yıkama ve antibakteriyel pomat tedavisi uygulandı. Birinci grubu oluşturan hastalara bu uygulama sonrası Biolptron cihazıyla günde bir kez, 6 dk ve 10 cm uzaklıktan, direkt cilt üzerine 1.3 J/cm2 enerji dozunda LPPI tedavisi yapıldı. Bası yaralarının yüzey alanları, tedavi başlangıcında (birinci gün), yedinci gün ve 15. günlerde milimetrik grafik kağıdına aktarıldı. Çizim sınırları içinde kalan kareler sayılarak, yüzey alanı cm2 olarak hesaplandı. Bulgular: Tedavi öncesi, birinci, yedinci ve 15. Günlerde yapılan grup içi değerlendirmelerde her iki tedavi yönteminin de etkili olduğu görüldü ve sonuçlar istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0.05). Ancak, LPPI tedavisinin daha etkili olduğu ve geniş yaralarda daha kısa sürede iyileşme sağladığı görüldü.
Sonuç: Bulgularımız, evre II ve evre III bası yaralarının tedavisinde LPPI uygulamasının daha hızlı
iyileşme sağladığını göstermektedir.
 

Rüstem Fırat

Üye
Üye
Katılım
Şub 20, 2013
Mesajlar
2
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Bası yaraları kemik çıkıntılarının bulunduğu vücut bölümlerinde sürekli ya da yineleyen basınç sonucu meydana gelen kansızlığa bağlı doku kayıplarıdır. Doku ölümü (nekrozu) ve yara açılması (ülserasyon) yüzeysel doku kaybından, cilt altındaki yağlı doku, kas ve kemik dokusu kaybına kadar uzanabilir.
Bası yaralarında en önemli faktör basınçtır. Hastanın oturduğu yer veya yattığı yatak ile kemik çıkıntısı arasındaki basınç, dokuların kansızlığa dayanabileceği azami süreyi aşarsa o bölgede yara açar.
Bası yaralarına sebep olan tüm faktörleri yok eden bir ürün de dünyada ilk kez Türkiye'de üretilmiştir.
BedAid‘in yatma yüzeyi birbirinden bağımsız hareket eden, çıkarılabilir küplerden oluşur. Bası yarası oluşmuş veya
oluşma ihtimali bulunan bölgelerdeki küpler çıkarılarak
yaraya yol açan bası hastanın konforundan ödün
vermeden sıfırlanır; havalandırma sisteminin desteğiyle
bası yarasının kısa sürede iyileşmesi sağlanır.
BedAid çok noktalı masaj sistemiyle yavaşlayan kan dolaşımını hızlandırır, basıncı her zaman dağınık ve minimum seviyede tutar, havalandırma kanallarıyla terleme ve nemin önüne geçerek
yara oluşumunu engeller, var olan yaraların iyileşmesini sağlar. Daha fazla bilgi edinmek isteyenler BedAiD Bası Yarası Önleme Sistemi sayfasını ziyaret edebilir.
 
Tekerlekli Sandalye
Üst