Bir Engellinin Küçük Cenneti

Halil Yılmaz

Admin
Yönetici
Katılım
May 19, 2010
Mesajlar
14,522
Tepkime Puanı
193
Puanları
63
Yaş
50
Bir pazartesi günü… Herkeste Pazartesi sendromu vardı ama Funda Öğretmen dalgın bir şekilde Belediye otobüsünün içinde pencereden bakıyordu. Hiç pazartesi sendromuna yakalanmış bir hali yoktu.

Halk Eğitim Merkezinde El Sanatları Öğretmenliği yapıyordu. İşinden çok memnundu ama aldığı maaştan değil. İnsanlara sadece elişi değil hayatı öğretiyordu. Çünkü gelenler çoğunlukla otuz yaş üzeri evli kadınlardı. Torun sahibi olmuş kadınlar bile vardı.

Halk Eğitim de çalışan yüzlerce öğretmen gibi kadro alamamıştı. Saat başı ders ücreti ile çalışıyordu. Aldığı maaş bazen altı yüz, bazen yedi yüz TL. oluyordu. Bunun yarısı yol parasına gidiyordu. Her ay sigortaları ders saatine göre yatıyor, emeklilik yaşı gelmesine rağmen gün eksiği yüzünden emekli olamıyordu.

Halk Eğitimi öğretmenlerinin sorunlarını duyurmak için Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Milli Eğitim Bakanı’na mektup yazmış, sorunları ile ilgilenen olmamıştı. Ve garip bir durum Türkiye de bulunan binlerce, belki onbinlerce öğretmen açlığa mahkûm edilmişti. Öğretmenler hiçbir zaman dışarıda yemek dahi yiyemiyorlardı. Öğle yemeğinde çoğu zaman ya evden getirdikleri ekmeği ya da bir simit yiyebiliyorlardı. Çoğu öğretmenin ayakkabısı delik, üstlerine giydikleri elbise temiz ama çok eskiydi. Birden kendi ayakkabısının delik olduğunu fark etti, ısınmak için otobüsün kaloriferine doğru yaklaştırdı.

Öykünün devamı
 
Tekerlekli Sandalye
Üst