Kadınlar...
Günlerdir evdeyim ve pencere kenarında oturup sokağı, mahalleyi gözlemliyorum en çok da kadınları
üstelik yıllardır ne böyle bir fırsatım olmuştu ne de zamanım. Ben en çok çalışan kadınların hayatlarını bilirdim. Çalışan, üreten, evine ekmek götüren, çocuklarını okutan bir yandan da vicdan azabı duyan kadınları tanırdım. İşte geçirdiği her saat için çocuğunun yanında olamadığı için üzüntü duyan kadınları dinlerdim. Şimdilerde ev kadınlarıyla içiçeyim uzun saatler boyu hemde.. Duygularım hayli öfkeli, hayli isyankar ve hayli sebepsiz gibi görünse de belki bir şekilde onları yazıya döktüğümde hafiflerim düşüncesiyle yani yine bencilce bir yaklaşımla en çok kendim için yazıyorum...
Ev Kadınları...
Dört duvar arasına hapsedilmiş, tutsak, tv nin esiri olmuş, çalışmayan/çalıştırılmasına izin verilmeyen, modern köleliği uzun zamandır benimsemiş, sindirmiş, hayatta başka seçeneği olmadığına inandırılmış kadınlar. Çoğu hayatı boyunca babaevinden sonra evlendiği eşi tarafından iş hayatına adım atmasına imkan tanınmamış temizlik hastası kadınlar. Yaptıkları iş her gün birebir aynı. Evi toparlamak, aynı temizlikler, benzer yemekler, mahalle dedikoduları, sepet sallamalar, çocukları azarlamalar, kur'an kursları, elişleri, Seda Sayanlı programlarla öldürülen zamanlar, Müge Anlı'yla yakılan yemekler, kendilerine göre muhteşem bana göre berbat ötesi yaşamlar...
Kimseyi kınamıyorum sadece kadınların dünyayı renkli camın ardından izlemelerine ve bunun içinde kendilerini alıkoyan ne varsa ertelemelerine içerliyorum. Evi dağıtmasın diye çocuklarına verilmeyen oyuncakları, alınıp da oynanmasına izin verilmeyen her ne varsa köşe bucak toplanan üstelik bunu da ev derli toplu olsun anlayışına sığdırmaya çalışan zihniyetler...okumayan, okutmayan anneler...
Tv nin günah sayıldığı evler...Kur'an kursuyla geçirilen saatler sonrasında masada yemek yemek ne çeşit bir günahsa artık yer sofrasında yenilen yemek sonrasında pencereden sokağa silkelenen yer örtüleri (!)...Neyin günah neyin sevap olup olmadığının bilincine dahi varamayan, söndürülmüş zekalar, işlenmiş beyinler, doldurulmuş yürekler hep korkuyla hep aslı astarı olmayan hurafelerle...
Sepet salan kadınlar...Bakkaldan ekmek almaya bile üşenen, miskin, tembel, saçı başı dağınık kadınlar. He bir de bunların kış ortasında ayağına geçirdiği parmak arası terlik ve altlarına pijama olduğu halde üşenmeyip bakkala gidenleri de mevcut...
Kadınlar...her biri ayrı güzellikte her biri cennet parçası kadınlar...süs unsuru vitrinlik görünme çabaları...kuaförlerden, avm lerden dışarı çıkmayan, zengin eş sahibi kısacası koca parasını çatır çatır yiyen, hoş ama bir hayli boş kadınlar...içlerinde bazıları var ki işte bu ülkenin gerçek sosyote dedikleri kadıncık kadınlar...
Hayatlarını kimseye bağımlı kılmadan kendi doğrultusunda yöneten, çalışan, üreten, evini geçindiren kadınlar. Emekçiler aslında hepsi çalışan, üreteni yorulan, yorgun argın evine dönen üstelik bir de çocuklarıyla, eviyle ilgilenen kadınlar. En çok yıpranan ama asla şikayet etmeyen hem iş hem ev kadınları.
Hepsinden bunaldım..izlerken, düşünürken, gözlemlerken bile negatiflikleri üstüme yapış yapış uçuşan kadınlar...Çocuklarını sadece dünyaya getirmekle annelik görevlerini ifa ettiklerine inanan, boş düşüncelerle boş yıllar geçiren annecikler...
Bir işe yaradığını düşünmeyen, başka çıkar yol da bulamayan, bulmak için çabalamayan, fikir üretmeyen kadınlar...Tv nin reklam arası yemek yapan, evi toplayan bir o kadar çocuklarıyla ilgisiz bir bu kadar eşiyle iletişimsiz kadınlar...
Kendi hayatımı düşünüyor sonrasında kendi yaşadıklarımı...belki kimine göre benimde hayatım berbat ötesiydi ama yok ya ben kendi yaşamımın en büyük kahramanıydım. En azından bu ülkeye faydalı çok değerli bir insan yetiştirdim. Ben hayatımda hiç bakkala sepet sallamadım, kimsede bir şey istemedim, kimseye yük olmadım. Okudum, okuttum, tv den uzak durdum, saçma sapan programları izleme yerine herkese faydalı olmaya çalıştım bilmiyorum neyi, ne kadar değiştirebilirim ama aklımda şöyle bir proje var ki neden olmasın????
Her ev kadınını bir sosyal sorumluluk projesine yönlendirebilmek? Bugün başkası için ne yaptın? projesi adı da...Şimdi her sokakta kaç tane engelli var ve onlar için neler yapılabilir? Bunu araştırmam lazım.
Evde oturan kadınları yönlendirmem lazım. Hayatın Tv den ibaret olmadığını, bu yaşamda bir başkası adına yararlı olabilecek şeyler yapılması gerektiğini yavaş yavaş, tane tane anlatmam lazım. Belki o zaman içim rahat eder en azından eve kapandığım bu boşa geçen günlerimin topluma bir artısı olur düşüncesiyle yazmak istedim...