Ceylanın Güncesi

Selam Gülümse,

Ah senin bu sitede ne tip vakalarla karşılaştığını düşündükçe çıldırıyor ama sabrına, sükunetine de hayran kalıyorum. Sen ki bu forumlara en çok emek verensin senin hakkını bile görmezden geliyorlar ya işte pes diyorum bu kadarına...

Sabrınla, sessizce hiç bitip tükenmeyen enerjinle vargücünle yaptığın paylaşımlar için helal olsun diyorum kardeşim.

Ellerine, emeğine, o güzel yüreğine sağlık...

İyi ki varsın..iyi ki..
 
Herkes Kendi Hayatının Kahramanı

Bugünlerde hep düşünüyorum. Fazlaca düşünüyorum her şeyi, herkesi ve tabii ki en çok kendimi, hayatımı, yaşadıklarımı ve yaşayamadıklarımı. Sanki kendimi yukarıdan izler gibi..sanki kendi hayatımı değilde emanet verilen bir yaşamı çözmeye çalışır gibi. Bazen bunalıma girdiğimi bile düşünüyorum etrafımda girmemem için çırpınan bunca insan arasında boşluğa düşebilme şansım bile yok ne yazık ki...

Sabah şekeri olacak kadar capcanlı, kıpır kıpır enerji dolu bir insanın şimdi her sabah saat 06:00 uyanmaya devam edişi ve gün ağırmadan yetişme çabası olmadan bir yere, bir işe bomboş geçecek bir günün karanlığında uyanmanın ki bence depresif ruh halinin direk güneş ışınlarıyla bile doğrudan bağlantısı var her neyse demem o ki günler uzun mu uzun hele gece olunca saatler yavaşlıyor sanki akreple yelkovan ağır çekime giriyorlar...

Herkesin kendi yaşamının kahramanı olduğunu düşünüyorum. Kimbilir ne hayatlar var yıllardır dört duvar arasında sıkışıp kalan? Kimbilir kaçımız güneşin aydınlığını göremiyor bile? Kaçımız sesleri duyamıyor yada ellerini gözlerine götüremiyor???

Kendi halimden usandım başkalarının çıkmazlarında kayboluyorum bugünlerde? Engellenme halinin binbir çeşidiyle mücadele veren kahramanları düşünüyorum, üzülüyorum, kederleniyorum...

Hayatının değerini bil sözü geliyor sonra aklıma. Kimbilir senin her gün şikayetçisi olduğun hayat belki değil mutlaka bir başkasının en büyük hayalidir!!! sözünü anımsıyorum tıpkı şimdi kendi hayatımın gözkamaştırıcı olacak kadar güzel olduğunu farkedip her gün şikayetçisi olduğum binlerce sebebin mutluluk kaynağım olduğunu anlamamı sağlayan bu eve kapanma sürecinin beni belki bir kat daha olgunlaştırdığını düşünüyorum...

Her günün yaşanacak son günmüş gibi değerli olduğunu bilmeyen nice insan adına hep bir şeyler yapmak istiyorum ve ne yazık ki onlardan biride ben olduğum için bir çeşit günah çıkarıyorum kendimce :( Ah benim beyhude serzenişlerim, nafile streslerim ve boşu boşuna hayatı karartan güneşi örten kederlerim? Değer miymiş hiç yaşadığın her bir öfkeye, her bir hüzüne değer miymiş???

Ne fiziksel ne de ruhsal acılarınız olmasın, hayata hep gülümseyebilmeniz dileğimle...
 
AMELİYAT SONRASI DEPRESYON NEDİR VE NASIL ATLATILIR?

Ameliyat sonrası depresyon oldukça sık görülen bir durumdur. Operasyonla ilgili kaygılar, korkular, beklenmedik maddi giderler ve bütün bunların beraberinde getirdiği zorluklar sonucu umutsuzluk, çaresiz hissetme ve yaşama motivasyonunun azalması görülebilir. Ameliyat sonrası depresyon nedir, nasıl atlatılır ve bu psikolojik sıkıntının sebepleri ve çözümleri nelerdir?

1- Ameliyat sonrası depresyon belirtileri


Depresyon, hayatı zorlaştıran ve yaşam kalitesini düşüren psikolojik bir rahatsızlıktır. Depresyon belirtilerini şöyle sıralayabiliriz:

- Halsizlik, bitkinlik

- Karar vermede zorlanma

- Aşırı iştah ya da iştahsızlık

- Normalden fazla ya da az uyuma

- Genelde yapılan aktivitelere karşı isteksizlik

- Kaygılı, stresli ve sinirli hissetmek

- Yorgunluk

- Sebepsiz yere umutsuz ve çaresiz hissetmek

- Kendine ya da başkasına zarar verme düşünceleri

2- Ameliyat sonrası depresyon neden oluşur?

Operasyon sonrasında gelişen depresyon nedenleri şu maddelerle ilişkilendirilebilir:

- Anesteziye verilen reaksiyon

- Antibiyotikler

- İyileşme süresinde yaşanan ağrılar ve rahatsızlıklar

- Vücudun bazı ilaçlara verdiği tepkiler

- Hastalığın ya da operasyonun sebep olduğu fiziksel, zihinsel ve duygusal sıkıntılar

- Yaşam kaybı korkusu

Cerrahi müdahale sonrası depresyon her hastada farklılık gösterebilir. BMC Surgery’nin yaptığı bir gözlemde depresyon belirtilerinin ameliyat öncesi de görülmeye başlandığı, bu sıkıntılarla mücadele edilmediğinde aynı sıkıntıları ameliyat sonrasında da görmenin çok mümkün olduğu belirtilmiştir.

3- Ameliyat sonrası depresyon ve neden olduğu şikayetler nasıl azaltılabilir?

Ameliyat sonrasında ciddi psikolojik sıkıntılar yaşamak çok sık görülse de bu durumu hafif ve kolay atlatmak mümkün.

Ne beklediğimizi anlamak/bilmek

Geçirilecek bir ameliyattan önce, ameliyat sırasında ve sonrasında bizleri neler beklediğini bilmek ve anlamaya çalışmak iyi bir fikir olabilir. Yapılacak işlemler hakkında bilgi edinmek; semptomları ve kaygıları kontrol altında tutmaya yardımcı olabilir.

Aklınıza gelebilecek her türlü soruyu ve merak ettiklerinizi doktorunuza sorun.

Depresyon belirti ve bulgularını izlemek, takip etmek ve paylaşmak

Ameliyat sürecinde hissettiğiniz ve yaşadığınız sıkıntıları izlemeli ve takip etmelisiniz. Yaşanması muhtemel sorunların üstesinden gelmede yardımcı olabilir.

Şikayetler doktorlarla paylaşılmalı ve alınabilecek tedbirler değerlendirilmelidir.

Arkadaşlarınız ve ailenizle iletişimde olun

Arkadaşlarınızla ve ailenizle konuşabilmeniz önemlidir. Onların varlığı ve sizi destekliyor olduklarını bilmek sizlere güç verecektir.

Düzenli egzersiz

Her zaman söylediğimiz gibi düzenli yapılan egzersizler tedavi sürecine ve muhtemel depresyonun iyileştirilebilmesinde yardımcı olacaktır. Fiziksel koşullarınızı göz önünde bulundurarak egzersiz dozunuzu ayarlamanız önemli bir nokta.

Öncelikle, egzersiz vücudunuzun gelişiminde önemlidir ve herhangi bir operasyona hazırlık aşamasında güçlenmenizi sağlayacaktır.

İkinci olarak, egzersiz enerji seviyenizi ve modunuzu da yükselterek psikolojik olarak sizi destekleyecektir. Düzenli egzersiz kendinize olan özgüveninizi ve genel yaşam kalitenizi de yükseltecektir.

4- Belli ameliyat çeşitleri sonrası daha sık depresyon görülebilir mi?

Bireyleri depresyona sürükleyen belli başlı bir ameliyat çeşidi aslında yoktur. Ancak belli başlı şartlar (daha büyük çaplı veya beden imajının bozulduğu ameliyatlar gibi) insanları depresyona veya bunalıma sürükleyebilir. Veya kronik ağrı gibi durumlar da bizleri zor duruma sokabilir.

- Kalp ameliyatı

- Obezite cerrahileri

- Beyin ameliyatı

- Kalça nakli

- Rahim operasyonu (histerektomi)

- Tümör ameliyatları

- Meme kanseri ameliyatı mastektomi

- Plastik cerrahi ameliyatları

Bunlar gibi ciddi operasyonlar planlanmış hastaların depresyona yakalanma riskleri daha yüksektir. Görüldüğü gibi çok farklı hastalıklar için planlanan farklı ameliyatlar depresyonla ilişkili bulunmuştur. Bununla birlikte ameliyat sonrası depresyonun en fazla araştırıldığı operasyon türü koroner bypass (kalp) ameliyatıdır.

Hekimler, muayeneleri sırasında depresyon haline yönelik soruları olabilir. Bu sorular;

- Yemek ve uyku düzeni

- Duygusal denge

- Enerji seviyeleri

- Düşünce paternleri

hakkında olabilir.

Bu soruların cevaplarına göre tespit edilen bir depresyon durumunda, psikolog veya psikiyatr desteği alınması önerilebilir.

Uyku düzeni
Uyku herkes için çok önemlidir. Ancak uyku, depresyon ve bunalımdan kurtulmaya çalışan bir birey için çok daha önemlidir.

Bu normalden daha çok ve ya daha uzun uykuda kalmamız gerektiği anlamına gelmez, ama düzenli bir uyku programı sağlık için vazgeçilmezdir.



Operasyon sonrası depresyon ve bunalım hali yaşayan insanlar sıklıkla duygusal değişimler yaşadıkları hissine kapılırlar. Bu duygusal değişimler kendini daha çok kızgınlık ve üzüntü olarak gösterir. Bu durumda bu duyguları bastırmak yerine sağlıklı bir şekilde dışa vurmak çok önemlidir.

Bu durumda bir psikiyatriste görünmek ve onlardan profesyonel destek almak, onlarla hislerimiz ve duygularımızdaki gelişmeler hakkında konuşmak iyi bir yöntem olabilir. Kelimelerin ifade etmeye yetmediği noktada dışavurumcu sanat terapisini uzman desteğiyle deneyebilirsiniz.

Sağlıklı kalmak

Sağlıklı beslenme ve faydalı bir diyet programı ameliyat sonrası depresyon ve bunalımın iyileşme sürecinde oldukça etkilidir. Dengeli ve sağlıklı beslenmek için diyetisyen önerisi ile gıda takviyeleri yardımcı olacaktır.

Ayrıca; sigarayı azaltmak ve hatta bırakmak, alkol ve kafeinden uzak durmak önerilmektedir.

Hedef koymak


Kendinizdeki gelişimi takip etmek depresyona belirtilerini azaltacaktır. Kendinize (küçük olmasının bir önemi yok) gerçekçi hedefler koyun. Bunları adım adım başarmak sizleri iyileşme yolunda motive edecektir.

Bu sistem aynı zamanda hastalığa ve iyileşme sürecine pozitif bir bakış açısı yakalamanızda etkili olacak, moral olarak destekleyecektir.

Sabırlı olmak

Günlük yaşantınızdan uzaklaşmış olmanız sizi üzebilir. Ancak, bu gibi karamsar düşünceler sizlere destek olamayacağı gibi mevcut durumunuza negatif etkileyebilir. Zor olsa da kabullenmeye çalışmalı ve sakinliği koruyarak sabırlı olmayı öğrenmek gerekir.

Günlük hayatınıza erken dönemeseniz de; vücudunuzun sizlere müsaade ettiği oranda hayata katılmaya çalışmayı denemelisiniz.
 
Kartalın Yeniden Doğuşu

Kartal, kendi türleri içerisinde en uzun yaşam süresine sahip olandır. Yaklaşık olarak 70 yıl yaşayabilir.

Ancak bu yaşa kadar gelebilmesi için 40’lı yaşlarında çok zor bir karar vermesi gerekir. 40’lı yaşlarında, uzun ve esnek pençeleri artık avlandığı hayvanları kavrayamaz hale gelir. Uzun ve keskin gagasının ucu, artık eğilmeye başlamıştır. Yaşlanmış ağır tüylerinin kalınlaşmasından dolayı tüyler göğsüne yapışarak uçmasını zorlaştırmaya başlamıştır.

Tüm bu nedenlerden dolayı, kartalın artık sadece iki seçeneği bulunmaktadır:

A) Bu şekilde bir süre daha yaşayacak ve ölecektir,

B) Yaklaşık olarak 150 gün süren, oldukça acılı bir süreçten geçerek yenilenecektir. Bu süreç boyunca kartal;

Bir dağın tepesinde kimsenin erişemeyeceği bir seviyede bulunan yuvasında oturacak,
Önce gagasını, bir kayaya sürekli olarak çarparak çıkartacak ve yerine yenisinin oluşmasını bekleyecek,
Daha sonra yeni oluşan gagasıyla pençelerini sökmeye başlayacak ve yerine yenisinin gelmesini bekleyecek,
Yenilenmiş pençeleriyle de yaşlı tüylerini tek tek sökmeye başlayacak ve yeni tüyler çıkana kadar bekleyecektir.
“B” şıkkını seçen kartallar, 5 ay süren oldukça acı veren bir süreçten geçtikten sonra, baştan aşağı yenilenmiş olurlar ve o meşhur “Yeniden Doğuş” uçuşlarını gerçekleştirirler.

Ve Ceylanın Yeniden Doğuşu

Kartalın yeniden doğuşu hikayesi, hayatta aldığım kararlarda bana her zaman için güç vermiştir. Bazen hayatımızı daha iyi yaşayabilmemiz için zorlu bir karar verme sürecinden geçmemiz gerekebilir. Alacağımız kararlar belki bir süre için zorluk yaşamamıza neden olabilir. Ancak hayatımızı istediğimiz şekilde yaşayabilmemiz ve yeni bir başlangıç yapabilmemiz için bence bunu göze almaya değer...değmesine de öyle olmuyor işte..hep kolay yazılıyor hikayeler ama kolay yaşanmıyor acılar. Sanki 1 ay değil ömrümden 1 yıl geçmiş gibi öylesine yorgun, böylesine bitik düştüm yine. İstiyorum yeniden doğmayı ama kendi içimde kaybolduğum her gün bir yanım kopuyor hayattan. Umutlarımın umutsuzluklarıma karışıp yokolmasından korkuyorum. Sanırım eskisi kadar güçlü değilim yada eski gücümü kendimde bulamıyorum bir türlü...
 
Fiziksel bir engeliniz varsa, bunu psikolojik bir engele dönüştürmeyin. Bana göre, fiziksel engelli biri, kendisine fazla engel teşkil etmeyecek fiziksel aktivitelere yönelmeli. Sanırım, Paralimpik Olimpiyat Oyunları pek ilgimi çekmiyor. Bana söylemesi kolay, çünkü atletizm oldum olası ilgimi çekmemiştir. Diğer yandan bilim, engelli insanlar için çalışabilecekleri uygun bir alan. Çünkü olayın çoğu zihinde bitiyor.

Ah benim kırılgan düşlerim, çocuksu sönüşlerim, çaresizliğimi çareye dönüştürme çabalarım :(

Bu kadar dert varken dünyada en çok kendimi düşünecek kadar bencil olabiliyorum çoğu zaman öylesine isyankar ve böylesine bencil :( Artık kendini düşünmekten, kendin için üzülmekten vazgeçmelisin dedi dostum. Topla kendini, yürüyemezsen bile ki yürüyeceksin bu dünyanın sonu değil hem kime ne bundan? Sen en çok kendin için kendine acımaktan vazgeç artık! Düşüncelerinin hastalanmasına izin verme ki o düşünceler beyninin içinde koşulsuzca yürümeye devam edebilsin. Fiziksel her acı ruhunuda acıtıyor olabilir ama bunun bir engele dönüşmesine izin vermemelisin.

İnsan ruhu ne kadar karmaşık. Hayata hep kendi açısından bakmaya odaklanırken dünyanın sadece kendi etrafında dönmediği gerçeğini unutabiliyor. Hafıza denen depolama en çok kötü anıları katıyor belleğine oysa hatırlanması gereken ne çok güzel anı dururken...

Olumsuzluğu olumluya çevirebilmek işte bütün mesele bu. Bunu başardığında mutluluğu da yakalayabilirsin ama zor o kadar da kolay değil. İnsan bir süre sonra içinde bulunduğu her ortamı kabullenmeye başlıyor hoş alışmak değil sadece kabullenmek ki her kabulleniş mecbur kalınmış bir çaresizliği barındırır kendi içinde...

Duygularım hayli karışık bugünlerde. Umutla umutsuzluk arasında gidip geliyorum bir salıncak misali :( gökyüzüne doğru havalanıp umuda yelken açarken yeryüzüne doğru alçalıp umutsuzluğa inerken kendim, kendi halime de şaşırıyorum bu ben miyim diye...
 
Kadınlar...

Günlerdir evdeyim ve pencere kenarında oturup sokağı, mahalleyi gözlemliyorum en çok da kadınları :) üstelik yıllardır ne böyle bir fırsatım olmuştu ne de zamanım. Ben en çok çalışan kadınların hayatlarını bilirdim. Çalışan, üreten, evine ekmek götüren, çocuklarını okutan bir yandan da vicdan azabı duyan kadınları tanırdım. İşte geçirdiği her saat için çocuğunun yanında olamadığı için üzüntü duyan kadınları dinlerdim. Şimdilerde ev kadınlarıyla içiçeyim uzun saatler boyu hemde.. Duygularım hayli öfkeli, hayli isyankar ve hayli sebepsiz gibi görünse de belki bir şekilde onları yazıya döktüğümde hafiflerim düşüncesiyle yani yine bencilce bir yaklaşımla en çok kendim için yazıyorum...

Ev Kadınları...

Dört duvar arasına hapsedilmiş, tutsak, tv nin esiri olmuş, çalışmayan/çalıştırılmasına izin verilmeyen, modern köleliği uzun zamandır benimsemiş, sindirmiş, hayatta başka seçeneği olmadığına inandırılmış kadınlar. Çoğu hayatı boyunca babaevinden sonra evlendiği eşi tarafından iş hayatına adım atmasına imkan tanınmamış temizlik hastası kadınlar. Yaptıkları iş her gün birebir aynı. Evi toparlamak, aynı temizlikler, benzer yemekler, mahalle dedikoduları, sepet sallamalar, çocukları azarlamalar, kur'an kursları, elişleri, Seda Sayanlı programlarla öldürülen zamanlar, Müge Anlı'yla yakılan yemekler, kendilerine göre muhteşem bana göre berbat ötesi yaşamlar...

Kimseyi kınamıyorum sadece kadınların dünyayı renkli camın ardından izlemelerine ve bunun içinde kendilerini alıkoyan ne varsa ertelemelerine içerliyorum. Evi dağıtmasın diye çocuklarına verilmeyen oyuncakları, alınıp da oynanmasına izin verilmeyen her ne varsa köşe bucak toplanan üstelik bunu da ev derli toplu olsun anlayışına sığdırmaya çalışan zihniyetler...okumayan, okutmayan anneler...

Tv nin günah sayıldığı evler...Kur'an kursuyla geçirilen saatler sonrasında masada yemek yemek ne çeşit bir günahsa artık yer sofrasında yenilen yemek sonrasında pencereden sokağa silkelenen yer örtüleri (!)...Neyin günah neyin sevap olup olmadığının bilincine dahi varamayan, söndürülmüş zekalar, işlenmiş beyinler, doldurulmuş yürekler hep korkuyla hep aslı astarı olmayan hurafelerle...

Sepet salan kadınlar...Bakkaldan ekmek almaya bile üşenen, miskin, tembel, saçı başı dağınık kadınlar. He bir de bunların kış ortasında ayağına geçirdiği parmak arası terlik ve altlarına pijama olduğu halde üşenmeyip bakkala gidenleri de mevcut...

Kadınlar...her biri ayrı güzellikte her biri cennet parçası kadınlar...süs unsuru vitrinlik görünme çabaları...kuaförlerden, avm lerden dışarı çıkmayan, zengin eş sahibi kısacası koca parasını çatır çatır yiyen, hoş ama bir hayli boş kadınlar...içlerinde bazıları var ki işte bu ülkenin gerçek sosyote dedikleri kadıncık kadınlar...

Hayatlarını kimseye bağımlı kılmadan kendi doğrultusunda yöneten, çalışan, üreten, evini geçindiren kadınlar. Emekçiler aslında hepsi çalışan, üreteni yorulan, yorgun argın evine dönen üstelik bir de çocuklarıyla, eviyle ilgilenen kadınlar. En çok yıpranan ama asla şikayet etmeyen hem iş hem ev kadınları.

Hepsinden bunaldım..izlerken, düşünürken, gözlemlerken bile negatiflikleri üstüme yapış yapış uçuşan kadınlar...Çocuklarını sadece dünyaya getirmekle annelik görevlerini ifa ettiklerine inanan, boş düşüncelerle boş yıllar geçiren annecikler...

Bir işe yaradığını düşünmeyen, başka çıkar yol da bulamayan, bulmak için çabalamayan, fikir üretmeyen kadınlar...Tv nin reklam arası yemek yapan, evi toplayan bir o kadar çocuklarıyla ilgisiz bir bu kadar eşiyle iletişimsiz kadınlar...

Kendi hayatımı düşünüyor sonrasında kendi yaşadıklarımı...belki kimine göre benimde hayatım berbat ötesiydi ama yok ya ben kendi yaşamımın en büyük kahramanıydım. En azından bu ülkeye faydalı çok değerli bir insan yetiştirdim. Ben hayatımda hiç bakkala sepet sallamadım, kimsede bir şey istemedim, kimseye yük olmadım. Okudum, okuttum, tv den uzak durdum, saçma sapan programları izleme yerine herkese faydalı olmaya çalıştım bilmiyorum neyi, ne kadar değiştirebilirim ama aklımda şöyle bir proje var ki neden olmasın????

Her ev kadınını bir sosyal sorumluluk projesine yönlendirebilmek? Bugün başkası için ne yaptın? projesi adı da...Şimdi her sokakta kaç tane engelli var ve onlar için neler yapılabilir? Bunu araştırmam lazım.

Evde oturan kadınları yönlendirmem lazım. Hayatın Tv den ibaret olmadığını, bu yaşamda bir başkası adına yararlı olabilecek şeyler yapılması gerektiğini yavaş yavaş, tane tane anlatmam lazım. Belki o zaman içim rahat eder en azından eve kapandığım bu boşa geçen günlerimin topluma bir artısı olur düşüncesiyle yazmak istedim...
 
Mutsuz ev kadınlarını mutlu etmeyi, çevresinde yaşayan yaşlı, hasta ve engelli komşularına yapabileceği sosyal yardımla gerçekleştiren projem gerçekleşti sonunda ama ben de hayli yıprandım bu süreçte. Kimsenin kimseyi fazla tanımadığı bir mahallede meğer ne çok hasta ve yaşlı varmış. Neredeyse her hanede en az 1 kişi güçsüz ve yardıma ihtiyacı vardı. Her sağlıklı bireyin bir hastaya yardım eli uzatmasını planlayan projem yüzde yüz olumlu sonuçlandı ve şimdi mahallemde oturan herkes birbiriyle yarış halinde kim daha çok faydalı olabilir bir başkasına diye gönüllerinden geldiğinde çalışıyorlar.

İnsan bir kez kafaya koydu mu başaramayacağı şey yok yeter ki gerçekleştirmeyi çok istediği bir hayali olsun. Gerisi biraz çaba ve özveriyle zaman içinde kendiliğinden halloluyor. Bunun için ihtiyacınız olan tek şey yardımsever insanların hala yokolmadığı bir dünyada yaşıyor olmak. Bazı insanlar gerçekten gönül zengini ve öylesine insanlar ki bu sefer ben bunu niye daha önce düşünemedim diye hayıflanabiliyorsunuz. Projeme isim verdim. Sağlıklıysan uzat elini ihtiyacı olana, iyiliğini, desteğini esirgeme kimseden. Bu dünya fani ne yaptıysan o kar kalır yanına. Hiç bir iyilik yapamıyorsan selam vermeyi dene en azından o bile bir başlangıçtır komşuluk ilişkilerinin başlangıcı adına yapılması gereken en masumane sözünü esirgeme kimseden...
 
Geri
Üst