Eanstain: Atomu Bile Parçaladım, İnsanı Çözemedim

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
asddd.jpg

Albert Eanstain; Atomu bile parçaladım, insanı çözemedim demesi aklıma şu soruyu getirdi gerçekten insanların çözümlenmesi bu kadar zor mu? İnsanları anlamak, ne istediklerini bilmek o kadar zor mu? İnsanların aynı olaya farklı tepki vermesi ve bu tepkide bir genelleme yapılamaması neden bu kadar zor? Kısaca insan neden çözülemiyor?



İnsanlar yaradılış gereği farklı farklı yaratılmıştır. Her ne kadar fiziksel olarak benzer özellikler gösterilmiş olsa da aslında insanlar kültür, çevre, yaş, ailenin sosyo ekonomik özelliği, aile eğitim durumu gibi birçok etki bu farklılığa katkı sağlar. Dünyada o kadar çok yaşam çeşidi var ki. Bugün Hintlilerin yaşamı ile, Amerikalıların, Türklerin, Japonların, Rusların yaşam tarzı, yaşayış kuraları aynı mı? Benzer ve ortak yanların olması doğal o da insan olarak değerlendirdiğimiz için insan kelimesi hatırına mutlaka ortak yanlarımız olacaktır. Tabi bu insan kelimsi hatırı değildir sadece, insanların temel benzer ihtiyaçları vardır. Bunlar değişmez. İşte bu temel ihtiyaç dışına çıkıldığında insanlar farklılaşmaya başlıyor. İnsanların davranışlarını ne belirler? Temel ihtiyaçlar, fiziksel farklılıklar ve düşünceler… Gelin buna daha yakından bakalım;



Öncelikle fiziksel farklılıklardan bahsetmek istiyorum. İnsanların beden olarak aynı olarak görünseler de aslında aynı değillerdir. Bugün Çinlilere baktığınız da gözlerinin biraz çekik ve küçük olduklarını görürüsünüz. Tabi bu da çin de kötü ruhlar büyük gözlerde olur düşüncesinin yerleşmesine sebep olmuştur. Bugün avrupaya baktığınızda, hatta kişisel gelişim seminerlerinde insanların gözü büyük olduğunda daha çekici oldukları söyleniyor bu da başka bir kültür. İnsan bedenindeki farklılıklar bununla sınırlı değil. Mesela ten rengi farklı buda o ülkenin bulunduğu yerin iklimine gire değişiklik gösteriyor. Kimi siyah, kimi beyaz, kimi sarı, kimi buğday tenli… Çeşitli ten renkleri var. Bu ten renkleri de bulunduğu iklimlere tam bir adapte olmuş durumundadır. Gelin bu ten renklerinin yaşadıkları yerleri bir değiştirelim. Mesela Afrika kıtasında zencilerle, kutup bölgesin de yaşayan sibirlerin yerlerin değiştirelim… ne olur sizce. Tabi siyahîler kutup bölgesine adapte olmakta zorlanacağı gibi üşüme daha çok olacaktır. Doğal olarak birçoğu telef olup gidecektir veya uyum sağlayacaktır. Birde Afrika yerleştirdiğimiz beyazılar olan Sibirleri unutmayalım. Bir bakalım; Sibirleri sıcak bir yer olan farikadaki yaşamda ten renklerinin beyaz olması dolayısıyla güneş onları yakacaktır. Büyük olasılıkla gece olduğunda her yerlerinde güneş yanıkları oluşacaktır. Çünkü beyziler, siyahîlere oranla sıcağa daha dayanıksızdırlar. Bununla da sınırlı değil bedensel farklılıklar, durun bir tane daha aklıma geldi. Mesela atletizim de koşu kulvarına bakarsanız genel olarak birinciliği alan siyahîler oluyor. Adamlarda nasıl yürek varda o kadar koşuyor diye söyleniriz. Siyahî olan futbolculara baktığınızda birçoğunun beyazilerden hızlı olduğunu görmüşsünüzdür. Çünkü siyahîlerin ayak bilek yapıları beyazilere oranla daha incedir. Bu incelik sayesinde siyahî sporcular koşularda her zaman derece yapabiliyorlar. Bu da bedensel yapıların ne kadar farklı olduğunu görmemize yeter galiba…



Şimdi geldik düşüncelere, düşünceleri ne etkiler, tabi temel ihtiyaçlar. Ayrıca bulunduğun kültür, sosekonomik düzey, eğitim durumu… peki şimdi bir olay verelim, olayı şöyle detaylıca bir düşünelim; Adamın biri arabayla giderken aşırı süratten dolayı yoldan çıkıyor ve bir ağaca çarpıyor. Ağaca çarpan adam ağır bir darbe almış ve orada öyleyece yatıyor. Şimdi bir ilkokul mezunu, sosekonomik düzeyi düşük bir insan bu durma nasıl müdahale ede sizce? Tabi ki gelip adamı arabadan çıkarmaya uğraşacaktır. Devam edelim hırsızlığın doğal karşılandığı ve aile boyu hırsız biri bu kazayı görürse vereceği tepki ne olacaktır? Tabiî ki değerli ne eşya var ona bakacak varsa alıp kaçacak adam umrun da bile olmayacaktır. Gelelim bir üniversite mezunu, sosyoekonomik ve kültürel boyutu yüksek bir adam bu durum karşısında nasıl davranır? Adamı arabadan çıkarmayıp ambulansı arar veya ilk yardım yapılacaksa yerinde kımıldatmadan ilk yardımı yapar… Bakın olay aynı ancak değişen şey insanların davranışları.

Şimdi gerçekten bir insanı anlamak istiyor, çözmek istiyorsanız ne yapmalıyız? Öncelikle bir kültür düzeyini öğrenmelisiniz, nasıl düşündüğünü bulmalısınız, onun için doğal olan şey ne, nasıl bir kültürden gelmiş, sosyoekonomik boyutu ne, nasıl bir fiziksel yeterliliği var, eğitim düzeyi… gibi bir çok alanla baktıktan sonra ancak insanları çözümlersiniz.

İnsanları anlaşılma demek insanların bu özelliklerine bakacak kadar cesareti ve zamanı olmayanlardır bence. Atomu parçayalabilirsiniz; çünkü atom farklı değil molekülcükler oysa insan denene varlık çok farklılık gösteriyor bu çok farklılıkla karşılaşıldığın. Ya insan evladı işte anlaşılmaz, çözülmez denir kendimize haklı dayanaklar ararız. Evet, insan evladı ancak unutma ki sen de insan evladısın, seninde duygu, düşünce yapın farklı dolayısıyla davranışların farklı. İnsanı çözebilirsini yalnız göze alıp uğraşabilir kendimizi kandıramazsak. Çözebilirsiniz ancak geneleme yapamazsınız. İşte insanı çözmeyi en zorlaştıran noktada burası. Atomu parçaladıktan sonra dersiniz ki demek atomlar böyle parçalanıyor deyip geneleme yapılabilir. Ancak insanda böyle bir geneleme yapma olanağınız yok çünkü insan biricik ve tektir. Dünyada bulunan 7 milyar insan varsa eğer 7 milyarda farklı davranış var. O yüzden geneleme yapamayacaksan ancak insanı biricik ve tek olduğunu kabullenerek bu onu çözümleyebilirsiniz. Bilim adamı yaklaşımı hipotezler, deneyler, genellemelerle anlamaya çalışırsanız. İnsanın biricik tek olduğunu hiçe sayarsınız…



İnsan anlaşılır yeter ki onu sevmesini bil…

Yazar: Bilal Çığtay
 

Ekli dosyalar

  • Kk5ema46A_g.jpg
    Kk5ema46A_g.jpg
    40.6 KB · Görüntüleme: 145
Tekerlekli Sandalye
Üst