- Katılım
- Kas 9, 2010
- Mesajlar
- 16,299
- Tepkime Puanı
- 13
- Puanları
- 0
- Yaş
- 49
Bir çoğunuzun bildiği gibi ben engelli değilim ve evimdede bir engelli yok. Fakat engelli tanıdığım akrabalarım var. Bu akrabalarım içinde en yakınım olan yiğenim işitme ve konuşma engelli bu yazıyı yazma sebebimde aslında yiğenim ve babasıdır.
Doğuştan engelli olan yiğenim şimdilerde 29 yaşında yetişkin bir birey ve her yetişkin gibi oda kendi yuvasını kurmak mutlu olmak istiyor. Ama toplumun engelli evliliklerine bakışı hepimizin malumu, buna rağmen tüm o toplum baskısını hiçe sayan koca yürekli bir babası var. Oğlunu evlendirmek için ve bu yaşa kadar oğlunu en iyi şekilde hayata hazırlamak için verdiği çabanın ben şahitiyim.Engelli ailelerinin o kocaman özverilerinin aslında bana göre bir örneğidirler.
Engelli aileleri belkide ailenin ne demek olduğunu gösteren en güzel modellerdir. Sabır,özveri,umut,yeri geldiğinde gözyaşı ve hüzün,yeri geldiğinde kahkahaya gizlenen umutsuzluklar,çocuğuyla engelliliği yaşayanlardır. Belkide hayatları boyunca dimdik durmalarını gerektiren bir rol üstlenen seçilmiş kişiler.
Fakat madalyonun bir diğer yüzüde Ülkemizde ve daha bir çok gelişmiş Ülkede engelli ve engelli ailelerinin acınarak bakılan ,bazen yok sayılan,bazen varlıklarına tahammül bile edilemeyen evlerinden dışarı çıkmamaları gerektiği zihniyetinde, gezmesin , gülmesin,sevmesin mantalitesiyle bir çok engelsizin uzak durmayı seçtiği azınlık sanılan büyük çoğunluk.
Oysa azcık empati kurulsa öyle zor bir görev üstlenilmiştir ki!
Bir aile düşünün kucağına sağlıkla almayı hayal ettiği bebeğinin bir takım sağlık sorunlarıyla hayata gözlerini açtığını ,yada belli bir yaşa güle oynaya getirdiğiniz bir evlat düşünün. Hiç olmadık bir anda, olmadık bir sebeple mesela bir kaza,yada bir anlık ateşlenmek,belkide bir tatilde serinlemek için daldığın o güzelim denizde, belkide yürürken düştüğü bir çukurda, yada bir hastalıkla kaybedilen uzuvlar,yitirilen bakışlar, sessizliğe boğulan yaşamlar.
Engelli ailesi olmak demek işte tüm bunlarla savaşan,dimdik durmaya çalışan bütün ebeveynlerden 2 kat daha hem bugünü, hem yarını düşünen demek değilmidir?
Her nekadar toplum engelliyi eve mahkum etme çabasında olsada engelli aileleri bu tabuyu yıkmaya çalışan, çocuğunun her alanda varolabilmesi için zeminler hazırlamaya çalışan,yeri geldiğinde sırtında bile taşıyan koca yürekli varlıklar.
Biraz anlayabilsek biraz onların gözünden bakabilsek, belkide bir çok sorunun çözümünü bulacağızdır. Fakat üç maymunu oynamak bir çoğumuzun seçtiği bir yoldur.Yanlış olduğunu biliriz bile bilede oynamaya devam ederiz. Zira sorunları kendi sorunumuz gibi görmek bize külfet gelir.
Unuturuz yarının ne getireceğini.....
.
Doğuştan engelli olan yiğenim şimdilerde 29 yaşında yetişkin bir birey ve her yetişkin gibi oda kendi yuvasını kurmak mutlu olmak istiyor. Ama toplumun engelli evliliklerine bakışı hepimizin malumu, buna rağmen tüm o toplum baskısını hiçe sayan koca yürekli bir babası var. Oğlunu evlendirmek için ve bu yaşa kadar oğlunu en iyi şekilde hayata hazırlamak için verdiği çabanın ben şahitiyim.Engelli ailelerinin o kocaman özverilerinin aslında bana göre bir örneğidirler.
Engelli aileleri belkide ailenin ne demek olduğunu gösteren en güzel modellerdir. Sabır,özveri,umut,yeri geldiğinde gözyaşı ve hüzün,yeri geldiğinde kahkahaya gizlenen umutsuzluklar,çocuğuyla engelliliği yaşayanlardır. Belkide hayatları boyunca dimdik durmalarını gerektiren bir rol üstlenen seçilmiş kişiler.
Fakat madalyonun bir diğer yüzüde Ülkemizde ve daha bir çok gelişmiş Ülkede engelli ve engelli ailelerinin acınarak bakılan ,bazen yok sayılan,bazen varlıklarına tahammül bile edilemeyen evlerinden dışarı çıkmamaları gerektiği zihniyetinde, gezmesin , gülmesin,sevmesin mantalitesiyle bir çok engelsizin uzak durmayı seçtiği azınlık sanılan büyük çoğunluk.
Oysa azcık empati kurulsa öyle zor bir görev üstlenilmiştir ki!
Bir aile düşünün kucağına sağlıkla almayı hayal ettiği bebeğinin bir takım sağlık sorunlarıyla hayata gözlerini açtığını ,yada belli bir yaşa güle oynaya getirdiğiniz bir evlat düşünün. Hiç olmadık bir anda, olmadık bir sebeple mesela bir kaza,yada bir anlık ateşlenmek,belkide bir tatilde serinlemek için daldığın o güzelim denizde, belkide yürürken düştüğü bir çukurda, yada bir hastalıkla kaybedilen uzuvlar,yitirilen bakışlar, sessizliğe boğulan yaşamlar.
Engelli ailesi olmak demek işte tüm bunlarla savaşan,dimdik durmaya çalışan bütün ebeveynlerden 2 kat daha hem bugünü, hem yarını düşünen demek değilmidir?
Her nekadar toplum engelliyi eve mahkum etme çabasında olsada engelli aileleri bu tabuyu yıkmaya çalışan, çocuğunun her alanda varolabilmesi için zeminler hazırlamaya çalışan,yeri geldiğinde sırtında bile taşıyan koca yürekli varlıklar.
Biraz anlayabilsek biraz onların gözünden bakabilsek, belkide bir çok sorunun çözümünü bulacağızdır. Fakat üç maymunu oynamak bir çoğumuzun seçtiği bir yoldur.Yanlış olduğunu biliriz bile bilede oynamaya devam ederiz. Zira sorunları kendi sorunumuz gibi görmek bize külfet gelir.
Unuturuz yarının ne getireceğini.....
.