- Katılım
- May 19, 2010
- Mesajlar
- 240
- Tepkime Puanı
- 0
- Puanları
- 0
NOT: Aldığım karar doğrultusunda "1 ARALIK 2012 TARİHİ İTİBARİYLE AÇLIK GREVİNE BAŞLIYORUM."
Neredeyse bir aydır okuduğum her haberde, izlediğim tüm haberlerde “açlık grevlerinden” bahsediliyor. Kimilerine göre açlık grevleri PKK tarafından verilen bir emir doğrultusunda başlatılmış, kimilerine göre PKK dan bağımsız Kürtlerin hak arama mücadelelerinin bir sonucu olarak ortaya çıkmış eylem biçimi.
Açlık grevlerinin-eylemlerinin kimin tarafından ne amaçla başlatıldığı bu yazının konusu değil, daha doğrusu konuyu oraya çekip asıl anlatmak istediğim şeyin içine etmeye kimse kalkışmasın.
Benim asıl derdim, organize eylemlerin devleti nasıl köşeye sıkıştırdığı, nasıl medyayı salladığı vurgulayıp bunu biz engelliler yapamazmıyız(ın) sorusunu sesli sormaktır.
Önce açlık grevlerindeki taleplere bakalım.
Kürt halkının sıkıntıları bunlarmış. (aman kimse başka yere çekmesin genel hatlarıyla olayı anlayalım.)
Gelelim engellilerin sıkıntılarına taleplerine...
Öcalana ev hapsi isteniyormuş. Biz engelliler sürekli ev hapsindeyiz. Hemde suçumuz olmadığı halde.
Geçenlerde yapılan bir araştırma engelli komşunun dahi istenmediğini söylüyordu. Ayrımcılığın dikalası. İş verenler engelli çalıştırmak istemiyor. Daha bugün bir gazete haberinde bir engellinin akülü sandalyesiyle kaldırıma çıkamadığı için çöp kamyonun aldığı haberi vardı. Konuyla ilgili iç acıtan görüşler şu başlıkta. http://engelliler.gen.tr/f5/engelli-kaldirimlar-16857/
Hiçbir toplu taşım aracından yararlanamıyoruz. Sokaklar bize haram. Çalışmak bize haram. Güneşi hissetmek bize haram. O halde yaşasın İSYAN..!
Bizi dört duvar arasına tıkan, yaşamı zehir eden tüm engellemelere İSYAN.
Ama bu isyan öyle böyle olmamalı. Beğenin Ya da beğenmeyin. Bir grup insan kendi özgürlükleri için canlarını ortaya koyuyor. Açlık grevine başlıyor. Şu kadar milyon engelli var. Hadi hepsi olmasın. 81 ilden 81 engelli ile birlikte engelli hakları için açlık grevi yapsak dünya yıkılmaz mı? Ve yıkılan o dünyadan bizler için ayrımcılığın olmadığı, insan gibi yaşanan yeni yepyeni bir dünya doğmaz mı?
Neredeyse bir aydır okuduğum her haberde, izlediğim tüm haberlerde “açlık grevlerinden” bahsediliyor. Kimilerine göre açlık grevleri PKK tarafından verilen bir emir doğrultusunda başlatılmış, kimilerine göre PKK dan bağımsız Kürtlerin hak arama mücadelelerinin bir sonucu olarak ortaya çıkmış eylem biçimi.
Açlık grevlerinin-eylemlerinin kimin tarafından ne amaçla başlatıldığı bu yazının konusu değil, daha doğrusu konuyu oraya çekip asıl anlatmak istediğim şeyin içine etmeye kimse kalkışmasın.
Benim asıl derdim, organize eylemlerin devleti nasıl köşeye sıkıştırdığı, nasıl medyayı salladığı vurgulayıp bunu biz engelliler yapamazmıyız(ın) sorusunu sesli sormaktır.
Önce açlık grevlerindeki taleplere bakalım.
- Öcalana Tecridin Kaldırılması
- Ana Dilde Eğitim
- Kürtçe Savunma hakkı
Kürt halkının sıkıntıları bunlarmış. (aman kimse başka yere çekmesin genel hatlarıyla olayı anlayalım.)
Gelelim engellilerin sıkıntılarına taleplerine...
Öcalana ev hapsi isteniyormuş. Biz engelliler sürekli ev hapsindeyiz. Hemde suçumuz olmadığı halde.
Geçenlerde yapılan bir araştırma engelli komşunun dahi istenmediğini söylüyordu. Ayrımcılığın dikalası. İş verenler engelli çalıştırmak istemiyor. Daha bugün bir gazete haberinde bir engellinin akülü sandalyesiyle kaldırıma çıkamadığı için çöp kamyonun aldığı haberi vardı. Konuyla ilgili iç acıtan görüşler şu başlıkta. http://engelliler.gen.tr/f5/engelli-kaldirimlar-16857/
Hiçbir toplu taşım aracından yararlanamıyoruz. Sokaklar bize haram. Çalışmak bize haram. Güneşi hissetmek bize haram. O halde yaşasın İSYAN..!
Bizi dört duvar arasına tıkan, yaşamı zehir eden tüm engellemelere İSYAN.
Ama bu isyan öyle böyle olmamalı. Beğenin Ya da beğenmeyin. Bir grup insan kendi özgürlükleri için canlarını ortaya koyuyor. Açlık grevine başlıyor. Şu kadar milyon engelli var. Hadi hepsi olmasın. 81 ilden 81 engelli ile birlikte engelli hakları için açlık grevi yapsak dünya yıkılmaz mı? Ve yıkılan o dünyadan bizler için ayrımcılığın olmadığı, insan gibi yaşanan yeni yepyeni bir dünya doğmaz mı?