E
ENB ESKİÜYESİ
Guest
Hiç aklınızda yokken
Koşarken
Gezerken
Rüzgarı teninizde hissederken
Güneşin yakıcılığı tüm bedeninizi kaplarken
Hiççç aklınızda yokken! Bir kaza geçiriyorsunuz.
Ve artık her şey değişmiştir
Ne eskisi gibi koşabiliyor, ne bir koşu duş alıp kendinizi sokağa atabiliyor, ne rüzgarı, güneşi bedeninizde hissedebiliyorsunuz. Ve nede eski aşkları sevişmeleri yaşayabiliyorsunuz...
Yaşamak bir zevk olmaktan çıkıp bir yük oluyor omuzlarınıza
Depresif, agresif biri olup çıkıyorsunuz
Bedeninize yabancı olduğunuz gibi içinizde yeşeren başka bir insan varmış gibi kendi kendinize yabancı oluyorsunuz...
Her şey değişmiştir hayatınızda eski dostlarınız arkadaşlarınız bir müddet sonra uzaklaşır sizden. (sizin kendinizden uzaklaştığınız gibi)
Derken bir müddet sonra çokkkkk uzun bir müddet sonra alışıyorsunuz kendi hapishanenizde kendinize özgü bir dünya kuruyorsunuz...
O hapishaneye bir ağaç dikiyorsunuz yavaş yavaş yeşeriyor. Bir çiçek dikiyorsunuz onun rahiyası sarıyor her yeri ve anlıyorsunuz ki böylede yaşanırmış....
Yaşıyorsunuz işte hep bir şeylerin özlemi içinizde olsa da o özlemleri başka şeylerle kapatıyorsunuz
Ruhunuz var olmanın dayanılmaz “ağırlığından” yavaş yavaş sıyrılıp var olmanın dayanılmaz “hafifliğine” doğru yolculuğa çıkıyor...
Koşarken
Gezerken
Rüzgarı teninizde hissederken
Güneşin yakıcılığı tüm bedeninizi kaplarken
Hiççç aklınızda yokken! Bir kaza geçiriyorsunuz.
Ve artık her şey değişmiştir
Ne eskisi gibi koşabiliyor, ne bir koşu duş alıp kendinizi sokağa atabiliyor, ne rüzgarı, güneşi bedeninizde hissedebiliyorsunuz. Ve nede eski aşkları sevişmeleri yaşayabiliyorsunuz...
Yaşamak bir zevk olmaktan çıkıp bir yük oluyor omuzlarınıza
Depresif, agresif biri olup çıkıyorsunuz
Bedeninize yabancı olduğunuz gibi içinizde yeşeren başka bir insan varmış gibi kendi kendinize yabancı oluyorsunuz...
Her şey değişmiştir hayatınızda eski dostlarınız arkadaşlarınız bir müddet sonra uzaklaşır sizden. (sizin kendinizden uzaklaştığınız gibi)
Derken bir müddet sonra çokkkkk uzun bir müddet sonra alışıyorsunuz kendi hapishanenizde kendinize özgü bir dünya kuruyorsunuz...
O hapishaneye bir ağaç dikiyorsunuz yavaş yavaş yeşeriyor. Bir çiçek dikiyorsunuz onun rahiyası sarıyor her yeri ve anlıyorsunuz ki böylede yaşanırmış....
Yaşıyorsunuz işte hep bir şeylerin özlemi içinizde olsa da o özlemleri başka şeylerle kapatıyorsunuz
Ruhunuz var olmanın dayanılmaz “ağırlığından” yavaş yavaş sıyrılıp var olmanın dayanılmaz “hafifliğine” doğru yolculuğa çıkıyor...